"Anti Kapitalist" sloganı altında Emperyalizmi aklama ve emperyalizme hizmetciliğin teorileri
Anti-kapitalist sloganları atan Troçkist sitelerde ve açık gizli Troçkist yazılarda Anti-emperyalist sloganların dışlandığı ve genellikle Anti-emperyalist mücadelelerin karalandığı oldukça yaygın bir şekilde görülmekte.
Kapitalizm nedir, emperyalizm nedir , bunlar gerçekten birbirinden soyutlanmış, bağımsız farklı kavramlarmıdır, birisi rekabetci döneme, diğeri tekelci döneme mi intikal eder, değilse bu gizli açık Troçkistlerin anti-kapitalist sloganı arkasında yatan gerçek nedir? (Rekabetci ) kapitalizme karşı olmadan, (tekelci kapitalizme) emperyalizme karşı olunamaz derken aslında neyi savunuyorlar, neye saldırıyorlar?
Neye karşılar kapitalist üretim biçiminemi, üretim ilişkilerinemi, kapitalistlerin üretim araçlarına sahipliğinemi?
Bunların hepsini belirleyen Emperyalistler değilmi? Emperyalizmi oluşturanlar üretim araçlarına sahip olan günümüz "kapitalistler"i tekelci sermaye değilmi? Sosyalist bir devrimin anti-feodal, anti-kapitalist ve anti-emperyalist içeriği olduğu tartışma götürürmü? Emperyalizme karşı bir mücadelelerin desteklenmesi için, onun içeriğinin illaki sosyalist olması gerektiği gibi bir şart varmı? Emperyalizme karşı mücadelelerin demokratik içeriği varmı yokmu?......
Bu içeriklerinden kopartılmış ve soyut bir söylem haline getirilmiş sloganın altında yatan nedenlerden birincisi ulusal kurtuluş savaşlarının (anti-kapitalist olmadığı öngörülerek) tarihi olarak geçmişte kaldığı Anti-Leninist Troçkist teorinin, farklı biçimde ve üstü kapalı savunulması, (böylece emperyalist saldırılara ve işgallere tarafsız kalmanın kılıfının hazırlanması) .
İkincisi ve birinciye bağımlı olarak Burjuva (ulusal) Demokratik Devrimi tamamlamanın , sosyalist devrimin bir görevi olduğu, kapitalist Olmayan Yoldan Geçiş teorisinin , ve Sosyalizm altında Devlet kapitalizmi Leninist teorisinin ve Sovyetlerdeki pratiğinin anti-kapitalist olmadığı iddiasından, ülke ayırımı ve somut ekonomik şartları gözetmeden tamamen reddidir.
Sayın Yıldırımtürk ün eleştirisine cevabımda "Kapitalizmi hedef almadan anti emperyalist olunamaz" içeriğinden boşaltılmış ezberci sloganın emperyalizme teslimiyetciliğin ve bu nedenle de kapitalizme teslimiyetciliğin bir sloganı haline getirilmiş olduğunu vurgulamış , gerici ve revizyonistlerin düşüncelerini bu tür seçme ve sloganlaşmış teorilerin arkasına saklanarak yaymaya çalıştıklarını ileri sürmüştüm.
"Ama Lenin, emperyalist-kapitalizm, feodal üretim ilişkilerine ve tekelci kapitalizm öncesi kapitalizme göre tarihsel olarak ilerici konumda olduğunu özel olarak vurgular" diyerek emperyalizmin tarihi EKONOMİK ilerici rolünü öne çıkarıp, Lenin in “”.. tekelci kapitalizmin siyasal üstyapısı, demokrasiden siyasal gericiliğe değişimdir.”” .. “” Demokrasi serbest rekabete tekabül eder. Siyasal gericilik tekele tekabül eder, mali-sermaye, özgürlük için değil, egemenlik için çabalar" sözleriyle emperyalizmin SİYASİ GERİCİ rolünü arka plana ittiğini göstermiş ve sözlerimi şöyle tamamlamıştım.
"Çünki ancak bu şekilde, gericiliğini saklayarak Emperyalizmin ilerici olduğu savunulabilir, ancak bu şekilde emperyalist saldırı ve işgallere karşı sesiz kalmak, hatta onu savunmak mümkün olabilir. "..
Önce Emperyalizmin ne olduğu konusunda teoriyi getiren Lenin e başvuralım;
"Emperyalizmin olabildiğince açık ve tam bir tanımıyla başlamalıyız. Emperyalizm, kapitalizmin özgün bir tarihsel aşamasıdır. Bunun özgün niteliğinin üç yönü vardır: emperyalizm,
(1) tekelci kapitalizmdir;
(2) asalak, ya da çürüyen kapitalizmdir;
(3) cançekişen kapitalizmdir. "
Emperyalizmi belirleyen şey, sanayi sermayesinin yönetimi değil, mali sermayenin yönetimidir, özel olarak tarım ülkelerini değil, her türden ülkeyi kendine katma çabasıdır. (3)
Yani Lenine göre Emperyalizm kapitalizmin özgün bir tarihsel aşamasıdır, içinde yaşadığımız dönemin kapitalizmi dir. Lenin ekonomik olarak "Serbest rekabetin tekel tarafından ayağının kaydırılması, emperyalizmin temel ekonomik özelliği, özüdür " (3), siyasal olarak da "Siyasal gericilik tekele tekabül eder " diyerek serbest rekabetci dönemin kapitalizmi ile tekelci kapitalizmin, yani emperyalizmin farklarını ortaya koyar.
Bu anti-kapitalist! cilerin ekonomi ve siyaset de ayırım yapmalarına, birini öne çıkarıp diğerini göz ardı etmelerine karşı yönelttiği en temel alınacak eleştiriyi Lenin in kautskyi eleştirisinde bulabiliriz.
"emperyalizmi "kapitalizmin bir evresi" olarak görmeyen ve mali sermayenin "yeğlediği" bir politika, "sanayi" ülkelerinin "tarım" ülkelerini kendine katma eğilimi olarak gören K. Kautsky ile tam bir çelişkiye düşeriz. Kautsky'nin tanımı, teorik açıdan baştanbaşa yanlıştır. Emperyalizmi belirleyen şey, sanayi sermayesinin yönetimi değil, mali sermayenin yönetimidir, özel olarak tarım ülkelerini değil, her türden ülkeyi kendine katma çabasıdır. Kautsky, emperyalist politikayı, emperyalist ekonomiden ayırıyor, "silahsızlanma", "ultra-emperyalizm" ve benzeri zırvalar türünden kaba burjuva reformculuğuna yolaçmak için, politikadaki tekeli, ekonomideki tekelden ayırıyor. Bu teorik yanlışlığın amacı ve anlamı, emperyalizmin en derin çelişkilerini bulandırmak ve böylece emperyalizmin savunucularıyla, düpedüz sosyal-şovenistler ve oportünistler ile "birlik" teorisini haklı çıkarmaktır. "
Lenin in "Emperyalizm ve Sosyalizmdeki Bölünme" yazısında vurguladığı bu eleştiri onun ekonomik anlamda " emperyalizmin kapitalizme göre tarihsel olarak ilerici konumda olduğu" sözlerini temel alıp gene onun" tekelci kapitalizmin siyasal üstyapısı, demokrasiden siyasal gericiliğe değişimdir" sözlerini göz ardı eden lerin , yani ekonomi yi siyasetden ayıranların emperyalizmin savunucularıyla birlik teorisini haklı çıkarmaya çalıştıklarını ortaya sermektedir.
Gelinen yerde ulusal kurtuluş mücadelelerinin , yani "yarı-sömürge ve sömürge ülkelerdeki mücadeleler artık çoğunlukla feodalizme değil emperyalizme karşı verilen mücadeleler" olduğu ve “”Gerçekten ulusal kurtuluş için verilen savaşları yadsımak, marksizmin belki de en kötü karikatürünü ortaya koymak demektir”” diyen Leninin sözlerine rağmen, bu tür mücadelelerin aşağılanması ve Anti-kapitalist olmadığı gibi bahanelerle desteklenmemesi gerektiğini savunanlara Sosyalist Devrim ve Demokrasi uğruna Savaşım yazısından şu alıntıyı vermekte yarar var.
" Sosyalist devrim tek bir hareket, bir cephede tek bir muharebe değil, çetin sınıf savaşlarının yer aldığı bütün bir çağ, tüm cephelerde, yani ekonomi ve siyasetin tüm sorunları üzerine uzun bir muharebeler dizisidir. Demokrasi uğruna savaşımın, proletaryanın dikkatini, sosyalist devrimden başka yöne çekeceğini, ya da bu devrimi gözden gizleyeceğini, ikinci plana iteceğini vb. sanmak büyük yanılgı olur. Tam tersine, nasıl ki tam demokrasiyi uygulamayan başarılı sosyalizm olmazsa, aynı şekilde, proletarya, demokrasi uğruna, bütün alanlarda tutarlı bir devrimci savaşım yürütmeden burjuvaziyi yenilgiye uğratamaz. "
Şimdi içinde bulunduğumuz dönemde genellikle ülkeler içindeki hakim sınıfların uluslarası tekelci sermayeden bağımsız olmadığı, onların bir uzantısı , işbirlikcisi olduğu , kapitalistlerin çıkarlarının kapitalizmin çıkarlarıyla bağdaşık olduğu somut gerçeğinden yola çıkarsak, her hangi küçük bir ülkeye yapılan emperyalist saldırının özünde kendi işbirlikcilerini değil, o ülke ezilen halkları ve onların mücadelelerini hedef aldığı gerçeğini görebiliriz. Emperyalizmin sömürü politikasının değişik bir şekilde devamı olan saldırı ve işgallere karşı mücadele haklı ve demokratik içerikli mücadelelerdir. Bu mücadelelere Anti Kapitalist olmadan anti-emperyalist olunamaz gibi şabloncu bir sloganla karşı çıkmak, Lenin in de vurguladığı gibi emperyalizmin çıkarlarına hizmet edenlere Solcu teorik kılıf sağlamaktır.
Sosyalistlerin mücadelesi, üretim ilişkileri ve üretim araçları sahipliği- ekonomik ve siyasi- anlamında Anti-Kapitalist ve Anti-emperyalist dir.
Bunu söyleyerek konunun Burjuva Demokratik devrimin tamamlanması –kapitalist olmayan yoldan geçiş teorisi- ikinci bağlantısına geçiş yapıp kısaca değinelim.
“Kapitalist olmayan yoldan gelişme” teorisi üzerine başlıklı kısa yazıda da belirttiğim gibi , Marks ve Engels eğer gelişmis kapitalist bir ülkede sosyalist devrim olur ve yeni devrimlerin olduğu geri kalmış ülkelerdeki devrimlere gerekli yardımları yapabilirlerse kapitalist olmayan gelişmenin olasılığına inanmışlardı. Kapitalizmin hiç gelişmemiş ya da çok az gelişmiş olduğu ülkelerde , işçi sınıfnın devleti kontrolü altında kapitalizmin geliştirilmesi, sosyalizmin ekonomik şartlarının oluşturulması açısından kaçınılmaz bir zorunluluktur. Lenin in sözleriyle Kapitalizmin hiç gelişmemiş olduğu ülkelerde dışardan yardım almadan , sadece kendi gücüne dayanarak sosyalizmin kurulabilecegi düşüncesi , küçük burjuva duygusal ve milliyetci bir görüş tür. Lenin in formule ettiği sosyalizm altında devlet kapitalizmi teorisi temelinde Sovyetlerde uygulanan politika kapitalist öncesi üretim iliskilerinin hakim olduğu bir ülkede “kapitalist gelişme” döneminin kısa kesilerek sosyalizmin kurulabileceginin bir kanıtı oldu.
Bu anti-kapitalist olma sloganı altında Troçkistlerin gizliden ve asıl hedef aldığı Lenin in Devlet kapitalizmi teorisi ve Sovyetlerde uygulanan ekonomi-politikadır.
Hernekadarda günümüzde , Sovyet öncesi dünya ekonomisinden farklı olarak, kapitalizm bir sürü ülkede çarpık da olsa gelişme göstermiş, kapitalizm öncesi iliskiler etkisini büyük ölçüde kaybetmiş ya da kaybetmek üzere olsada , dünya da hala bu karakterini kaybetmemiş ülkelerin varlığı da ortada. yani burjuva demokratik devriminin tamamlanması gereken ülkeler hala var. Lenin "Bircilik ve ikicilik" yazısında kural olarak, “hâlâ ezilen ve kapitalist açıdan gelişmemiş uluslar vardır. Nesnel olarak, bu ulusların önünde henüz başarmaları gereken genel ulusal amaçlar, özellikle demokratik amaçlar, yabancı baskısının ortadan kaldırılması amaçları vardır. “ değerlendirmesini yapar.
Hem bu nedenle , hemde Leninin "Güncel durumun tahlili "yazısında vurguladığı “Marx ve Engels, ezbere öğrenilen ve yinelenen, olsa olsa tarihsel sürecin her evresinin, somut iktisadi ve siyasal durumuyla zorunlu olarak değişen GENEL hedefleri gösterebilen “formüller"le haklı olarak alay ederek, her zaman, "bizim öğretimiz bir dogma değil, ama bir eylem kılavuzudur" demişlerdir“ sözleri temelinde, Burjuva (Milli) Demokratik Devrim lerini bir reçete gibi reddetmek yada kabullenmek bir Marksistin yaklaşımı olamaz, ancak Troçkistlerin vb revizyonistlerin yaklaşımı olabilir.
İlhaka karşı mı değilmiyiz yazısında "Eğer Sosyalizme ihanet etmek istemiyorsak" diyor Lenin, "bizim baş düşmanımız , büyük ülkelerin burjuvazisine karşı –diğer bir gerici sınıfın isyanı olmadığı sürece-her isyanı desteklememiz gerekir. İlhak edilen bölgelerdeki isyanları desteklemeyi redderek , biz somut olarak ilhakcılar oluruz. "
Revizyonistlerin bu alıntıda hemen kılıf olarak sarılacağı Lenin in " gerici sınıf isyanı " sözü olacaktır. Onlara sınıfların genel tarihsel rolleriyle , sınıf üyelerinin aldıkları özgül tavırları birbirine karıştırmamak gerektiğine ilave ve temel olarak da Marksizmin , bizi, "sınıflar ilişkisinin ve tarihin her anının somut özelliklerinin en doğru, aslına en uygun ve nesnel olarak doğrulanabilir, denetlenebilir bir hesabını yapmaya zorunlu kıl" dığını , ve "bu kurala, bilimsel temellere dayanan bir siyaset bakımından kesenkes zorunlu olan bu kurala her zaman baglı kalmak zorunda" olduğumuzu, yani işçi sınıfnın mücadelesi genel ve özel çıkarları doğrultusunda somut şartların somut tahlillerini yapmamız gerektiğini hatırlatmamız gerekir.
Marksistlerin bahsettiği "anti-kapitalist"lik, "Anti-emperyalistlik" le özünde zıt olan, açık gizli troçkistlerin bahsettiği "anti-kapitalist", " anti-kapitalist olmadan anti-emperyalist olunamaz" teorileri, emperyalizme teslimiyetin, emperyalist saldırı ve işgallere sessiz kalmanın, anti emperyalist mücadelelerin desteklenme-mesinin teorik kılıfların dan , Leninizme saldırının maskeli pratiğinden başka bir şey değildir. Onlar tarihe karışmış anti-rekabetci-kapitalist, marksistler anti-(rekabetci ve tekelci) kapitalistler. Marksistler eğer somut şartlar gerektirirse sosyalizmin ekonomik şartlarını yaratmak için, üretim araçlarının sahibi olan işçi sınıfı devleti kontrolü altında kapitalist üretim biçimini kullanmaktan korkmazlar.
"herhangi bir sosyalist, ezen, köleci ve yağmacı "Büyük" Devletler karşısında ezilen, eşit görülmeyen ve bağımlı devletlere zafer diler" işte Marksistin en temel Anti-emperyalistliği burda yatar, bu ezilen bağımlı ülkelerin halklarının anti-rekabetci-kapitalist olup olmadıkları mutlak şartında değil. Büyük devletler tarafından saldırıya uğrayan , işgal edilen küçük ülkelerin mücadelelerini desteklememek için teorik kılıflar yaratmak, gene Leninin sözleriyle “ulusal kurtuluş için verilen savaşları yadsımak, Marksizmin belki de en kötü karikatürünü ortaya koymak demektir””. Troçkist varyasyonlardan da Marksizmin en kötü karikatürünü ortaya koymakdan başka bir şey beklenemiyeceğini tarih somut olarak defalarca kanıtladı.
Erdoğan Ahmet
Nisan 16, 2011
Note
Lenin binlerce sayfalık yazılarında ,sadece dört yerde, dört defa anti-kapitalist kavramını kullanıyor. Bu kullanımı da Narodnikleri, eleştirisinde, ve Almanya da militarizmin yenilgisinden sonra anti-kapitalist mücadelesinin olacağını vurgularken.
Aynı şekilde Stalin bir defa kullanıyor o da Sovyetlerdeki muhalefetle aynı fikirde olduklarını belirten Alman Sosyal Demokrat Paul Levi nin * gerçek şu ki Rusyada sınıf mücadelesi bayrağı altında bağımsız, anti-kapitalist bir hareket yeniden başlıyor** alıntısı. Kendi kullanımı değil.
Enver Hoca Marksist Leninistlerin kitleler nerde olursa orda çalışması gerektiği ve kitlelerin aktivitelerine anti-kapitalist, anti-emperyalist ve anti-revizyonist siyasi karakter verilmesi gerektiğini vurgularken kullanıyor.
Anti-kapitalist sloganını dünya da en çok kullananlar Anarşistler ve 4üncü , 5inci enternasyonalciler gibi Troçkist varyasyonlar.
Hiç yorum yok