Header Ads

Header ADS

Yaklaşan Felaket ve Onunla Nasıl Mücadele Edilmeli?

 Lenin

Sosyalizme ilerlemekten korkarak öncü olunabilir mi?

Buraya kadar söylenenler, Sosyalist-Devrimcilerin ve Menşeviklerin güncel oportünist fikirleriyle yetişmiş bir okurda kolaylıkla aşağıdaki itirazı uyandırabilir. Burada açıklanan önlemlerin çoğunun zaten demokratik değil, sosyalist önlemler olduğunu söyleyebilir!

Burjuva, Sosyalist-Devrimci ve Menşevik basında genellikle (şu ya da bu şekilde) dile getirilen bu mevcut itiraz, geri kapitalizmin gerici bir savunmasıdır, Struveci kisveyle süslenmiş bir savunmadır. Sosyalizm için olgunlaşmadığımızı, sosyalizmi "geçirmek" için henüz çok erken olduğunu, devrimimizin bir burjuva devrimi olduğunu ve bu nedenle burjuvazinin uşakları olmamız gerektiğini söylüyor gibi görünüyor (Fransa'daki büyük burjuva devrimciler 125 yıldır önce tüm zalimlere, toprak sahiplerine ve kapitalistlere karşı terör uygulayarak devrimlerini büyük bir devrim haline getirdiler!).

Sosyalist-Devrimcilerin de katıldığı ve bu şekilde tartışan burjuvazinin sahte Marksist uşakları, emperyalizmin ne olduğunu, kapitalist tekelin ne olduğunu, devletin ne olduğunu ve devrimci demokrasinin ne olduğunu (görüşlerinin teorik temellerinin incelenmesinin gösterdiği gibi) anlamıyorlar. Bunu anlayan herkes sosyalizme doğru ilerlemenin mümkün olmadığını kabul etmek zorunda kalır.

Herkes emperyalizmden söz ediyor. Ama emperyalizm tekelci kapitalizmden başka bir şey değildir.

Rusya'daki kapitalizmin de tekelci kapitalizm haline geldiği, Produgol, Prodamet, Şeker Sendikası vb. örnekleriyle yeterince kanıtlanmıştır. Bu Şeker Sendikası, tekelci kapitalizmin tekelci devlet kapitalizmine dönüşme biçimine ilişkin bir derstir.

Peki devlet nedir? Bu, egemen sınıfın, örneğin Almanya'daki Junkerlerin ve kapitalistlerin bir örgütüdür. Ve bu nedenle Alman Plehanov'ların (Scheidemann, Lensch ve diğerleri) "savaş zamanı sosyalizmi" dediği şey aslında savaş zamanı tekelci devlet kapitalizmidir veya, daha basit ve açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, işçiler için savaş zamanı ağır hizmet ve kapitalist kârlar için savaş zamanı korumasıdır.

Şimdi Junker-kapitalist devletin, toprak sahibi-kapitalist devletin yerine devrimci-demokratik bir devleti, yani devrimci bir biçimde tüm ayrıcalıkları ortadan kaldıran ve devrimci bir biçimde tam demokrasiyi getirmekten korkmayan bir devleti koymaya çalışın.

Gerçekten devrimci-demokratik bir devlet göz önüne alındığında, tekelci devlet kapitalizminin kaçınılmaz olarak sosyalizme doğru bir adım, hatta birden fazla adım anlamına geldiğini göreceksiniz!

Çünkü büyük bir kapitalist girişim tekel haline gelirse, bu onun bütün millete hizmet ettiği anlamına gelir. Eğer devlet tekeli haline gelmişse, bu, devletin (yani, devrimci demokrasinin olması koşuluyla, nüfusun, her şeyden önce işçilerin ve köylülerin silahlı örgütünün) tüm girişimini yönlendirdiği anlamına gelir. Kimin çıkarına?

Ya toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin çıkarına, ki o zaman elimizde devrimci-demokratik değil, gerici-bürokratik bir devlet, emperyalist bir cumhuriyet var demektir.

Veya devrimci demokrasinin çıkarına; o zaman bu, sosyalizme doğru atılmış bir adımdır.

Çünkü sosyalizm, devlet kapitalist tekelinden yalnızca bir sonraki adımdır.

Veya başka bir deyişle sosyalizm, tüm halkın çıkarlarına hizmet etmek üzere kurulmuş ve o ölçüde kapitalist tekel olmaktan çıkmış, yalnızca devlet-kapitalist tekelidir.

Burada orta yol yoktur. 

Nesnel gelişme süreci öyledir ki, sosyalizme doğru ilerlemeden tekellerden (ve savaş onların sayısını, rolünü ve önemini on kat artırmıştır) ilerlemek imkansızdır.

Ya gerçekten devrimci demokrat olmalıyız o zaman sosyalizme doğru adim atmaktan korkmamalıyız, ya da sosyalizme doğru ilerlemekten korkarız ve bu yolda atılan birkaç adımları, Plekhanov'ların, Dan'ların ve Çernov' gibi, devrimin burjuva devrimi olduğu ve sosyalizme geçilemeyeceği bahanesiyle kınarız. Bu durumda kaçınılmaz olarak Kerenski, Milioukov ve Kornilov'un politikalarına, yani "devrimci demokrat" isçi ve köylü yığınlarının özlemlerini gerici bürokratik yolla bastırmaya varılır.

Orta yol yoktur.

Bizim devrimimizin temel çelişkisi de burada yatmaktadır.

Genelde tarihte, özelde ise savaş zamanlarında hareketsiz kalmak mümkün değildir. Ya ilerlemeliyiz ya da geri çekilmeliyiz. Devrimci bir şekilde cumhuriyeti ve demokrasiyi kazanan yirminci yüzyıl Rusya'sında, sosyalizme doğru ilerlemeden, ona doğru adımlar atmadan ilerlemek imkansızdır (adımlar teknoloji ve kültür düzeyi tarafından koşullandırılır ve belirlenir: (bunlarsız ABC) büyük ölçekli makineli üretim köylü tarımına "başlatılamaz", şeker sanayiinde ise ortadan kaldırılamaz).

Ancak ilerlemekten korkmak geri çekilmek anlamına gelir ki Kerensky'ler bunu Milyukov'ların ve Plehanov'ların hoşuna gidecek şekilde ve Tsereteli'ler ile Çernov'ların aptalca yardımlarıyla yapıyorlar.

Tarihin diyalektiği öyledir ki tekelci kapitalizmin tekelci devlet kapitalizmine dönüşmesini inanılmayacak ölçüde hızlandıran savaş, aynı şekilde insanlığı önemli ölçüde sosyalizme yaklaştırdı.

Emperyalist savaş sosyalist devrimin arifesidir. Ve bu sadece savaşın dehşetinin proleter isyanına yol açması nedeniyle değil —sosyalizmin ekonomik koşulları olgunlaşmadıkça hiçbir isyan sosyalizmi getiremez—ama tekelci devlet kapitalizmi, sosyalizm için tam bir maddi hazırlık olduğundan, sosyalizmin eşiği, tarih merdiveninde bir basamaktır ve sosyalizm denilen basamak ile arasında hiçbir ara basamak yoktur.

Sosyalist-Devrimcilerimiz ve Menşeviklerimiz, sosyalizm sorununa doktriner bir şekilde, ezbere öğrenilen ama yeterince anlaşılmayan bir doktrin açısından yaklaşıyorlar. Sosyalizmi uzak, bilinmeyen ve karanlık bir gelecek olarak resmediyorlar.

Ama sosyalizm artık modern kapitalizmin tüm pencerelerinden bize bakıyor; Sosyalizmin ana hatları, bu modern kapitalizmin temelinde ileriye doğru bir adım oluşturan her önemli önlemle doğrudan ve pratik olarak ortaya konmaktadır.

Zorunlu çalışma hizmeti nedir?

Bu, modern tekelci kapitalizm temelinde ileri bir adımdır, ekonomik yaşamın bir bütün olarak belirli bir genel plan doğrultusunda düzenlenmesine yönelik, ulusal emeğin ekonomisine ve bunun kapitalizm tarafından anlamsız israfının önlenmesine doğru bir adımdır.

Almanya'da evrensel zorunlu çalışma zorunluluğunu getirenler Junkerler (toprak sahipleri) ve kapitalistlerdir ve bu nedenle bu kaçınılmaz olarak işçiler için savaş zamanı cezai kölelik haline gelir.

Ama aynı kurumu ele alın ve onun devrimci-demokratik bir devletteki önemini düşünün. İşçi, Asker ve Köylü Vekilleri Sovyetleri tarafından uygulamaya konulan, düzenlenen ve yönetilen genel zorunlu çalışma hâlâ sosyalizm olmayacak ama artık kapitalizm de olmayacak. Bu, sosyalizme doğru muazzam bir adım olacaktır; eğer tam demokrasi korunursa, kitlelere karşı benzeri görülmemiş bir şiddet uygulanmadan artık kapitalizme geri dönüş mümkün olmayacaktır.

Lenin

10‑14 (23‑27) Eylül 1917

Ceviri; Erdogan A

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.