Header Ads

Header ADS

Ekim Devrimi ve Öğrettiklerinden- Devrim Konusu

Ekim devriminin öğretilerinden en önemli olanlardan birisi, Lenin'in “Bolşevizm Tarihinin başlıca aşamaları" yazısındaki “" Tecrübe kanıtlamıştır ki, proleter devriminin çok önemli bazı sorunlarında, bütün ülkeler kaçınılmaz olarak Rusya'nın yaptığını yapmak zorunda kalacaklar" öngörüsüdür. 

Ezbercilik ve Anarcho-Troçkist sözde hızlı ama pratikte pasif, devrim gününü süresiz geciktirici, ya hep ya hiç "binyılcı" yaklaşıma zıt olarak Lenin bu sözlerine şöyle devam eder;

Bugün Avrupa ve Amerika'da karşılaşacağımız görüşlerin tersine, Bolşevikler, parlamenter mücadeleye ve (gerçekte) burjuva cumhuriyetine ve Menşeviklere karşı zafere ulaşan mücadelelerine büyük bir ihtiyatla başladılar; ve bu mücadele için hazırlıklar hiçbir şekilde basit değildi. Sözü geçen bu dönemin başlangıcında, hükümetin devrilmesi çağrısında bulunmadık, ama Sovyetlerin kompozisyonunda ve düşünce yapısında önceden değişiklikler olmadıkça, hükümeti devirmenin olanaksız olduğunu açıkladık. Burjuva parlamentosunun, kurucu meclisin boykotunu ilan etmedik -1917 Nisan Parti Konferansını takiben, parti adına resmî açıklamalar yapmaya başladığında - kurucu meclisli bir burjuva cumhuriyetinin, kurucu meclissiz bir burjuva cumhuriyetinden daha iyi olduğunu; ama "işçi ve köylülerin" cumhuriyetinin, Sovyet cumhuriyetinin her türlü burjuva demokratik parlamenter cumhuriyetten daha iyi olacağını söyledik. Eğer böylesine detaylı-eksiksiz, dikkatli-tedbirli ve uzun süreli hazırlığımız olmasaydı, Ekim 1917 de, ne zaferi kazanabilir, ne de zaferi sağlamlaştırabilirdik.

Bunun nedeni olarak Lenin sosyalist devrimin tek bir savaş olmadığını, her türlü sorun için bir dizi savaşı kapsayan bir süreç olduğunu ve her birinin devrimci bir şekilde formüle edilmesi gerekliliğini vurgular. Lenin , "hemen devrim", "yarın devrim", ya "ihtilal ya hiçbir şey" vs., gibi sol çocukluk hastalığı lafazanlığının tam tersine, devrimin belirli süreçler gerektirdiğine, bu süreç içinde somut şartların değerlendirmesine bağımlı olarak taktiklerin somut olarak belirlenmesi gerektiğine işaret ederek söylediği  "Sloganları ezbere öğrenmek yeterli değildir (devrimci) onları uygulayacak uygun ortamı değerlendirmeyi - tespit etmeyi öğrenmelidir "*  sözleri, somut gerçeklere dayalı değerlendirmeler yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. * Lenin, Bolşevizm Karikatürü

Lenin bunu Devrimci Proletarya ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, yazısındaki eleştirisinde şöyle vurgular;

Parabellum'un söylediklerinden, sosyalist devrim adına, demokrasi alanında tutarlı bir devrimci programı küçümseyerek reddettiği anlaşılıyor. Bunu yapmakta yanlış. Proletarya, demokrasi yolu olmadan, yani demokrasiye tam etki vererek ve en kararlı terimlerle formüle edilmiş demokratik talepleri mücadelesinin her adımını birbirine bağlam lamadan zafer kazanamaz. Sosyalist devrimi ve kapitalizme karşı devrimci mücadeleyi tek bir demokrasi sorununa sığdırmak saçmadır… Kapitalizme karşı devrimci mücadeleyi, tüm demokratik taleplerde devrimci bir program ve taktikle birleştirmeliyiz: cumhuriyet, milis, memurlar, kadınlar için eşit haklar, ulusların kendi kaderini tayin hakkı vb. Kapitalizm olduğu sürece, bu taleplerin hepsi - ancak bir istisna olarak ve o zaman bile eksik ve çarpık bir biçimde gerçekleştirilebilir. Halihazırda elde edilmiş demokrasiye dayandırarak ve onun kapitalizm altındaki eksikliğini açığa vurarak, hem kitlelerin yoksulluğunun ortadan kaldırılması hem de tüm demokratik reformların eksiksiz ve kapsamlı bir şekilde kurulması için gerekli bir temel olarak kapitalizmin yıkılmasını, burjuvazinin mülksüz-leştirilmesini talep ediyoruz.

Bu reformların bir kısmı burjuvazinin devrilmesinden önce, bir kısmı bu devirme sürecinde, bir kısmı da ondan sonra başlatılacaktır. Toplumsal devrim tek bir savaş değil, ancak burjuvazinin mülksüz-leştirilmesi ile sona eren her türlü ekonomik ve demokratik reform sorunu üzerine bir dizi savaşı kapsayan bir süreçtir. Bu nihai amaç uğruna, demokratik taleplerimizin her birini tutarlı bir şekilde devrimci bir şekilde formüle etmeliyiz. Belli bir ülkenin işçilerinin, tek bir temel demokratik reform tam olarak gerçekleştirilmeden bile burjuvaziyi devirmeleri oldukça olasıdır. Bununla birlikte, proletaryanın, en tutarlı ve kararlı devrimci demokrasi ruhuyla eğitilerek buna hazırlanmadığı sürece, tarihsel bir sınıf olarak burjuvaziyi yenebilmesi düşünülemez.

Ekim Devrimi ve dünyanın geçmiş ve yakın tarihine baktığımızda, burjuvazinin hiçbir zaman barışçıl bir şekilde iktidarı bırakmayacağını, (istisnai durumlar hariç) devrimin ara aşamalar olmadan tek bir hamlede gerçekleşmeyeceğini rahatlıkla görebiliriz.

Özellikle gelişmemiş, bağımlı ülkeler ve nüfusun çoğunluğunun parlamentodan umut beklediği ve hatta gerici olduğu ülkeler açısından Stalin ve Lenin, demokratik bir cumhuriyetin bir aşama olarak gerekliliğini ve parlamentoyu bir araç olarak kullanmanın önemini vurgulamaktadır:

Stalin, Anarşizm mi Sosyalizm mi? yazısında şöyle diyor;

Siyasi özgürlük, en iyi ve en tam haliyle bir demokratik cumhuriyette sağlanır, elbette ki, kapitalizm koşullarında ne kadar sağlanabilirse. Bu nedenle, proleter sosyalizmin bütün savunucuları, sosyalizme [geçişte] en iyi "köprü" olarak, bir demokratik cumhuriyetin kurulması için mutlaka çaba gösterirler. 

Lenin Burjuva Parlamentolarına Katılmalı mıyız?  yazısında şöyle diyor;

Eğer "milyonlarca" proleter, genel olarak parlamentarizmden yana olmalarının yanında, aynı zamanda açıkça "karşı-devrimci" iseler, "parlamentarizmin siyasi bakımdan zamanını doldurmuş olduğunu" nasıl söyleyebiliriz!?

Bilinçlice, kimi yerde bilinçsizce yaratılan ve var olan kafa karışıklığı demokratik bir cumhuriyetin son amaç mı yoksa bir araç mı olduğu konusunun göz ardı edilmesi ve böylece Ekim devrimi tarihi ve Lenin'in değerlendirmelerinin  tamamıyla unutulması ve bu mücadelenin reddedilmesinde kendisini buluyor. Bu yaklaşımda en önemli etkenlerden birisi kafasını kuma gömmüş sözde yasa dışı ve "gizli" mücadele pratiğinin bütün yasal mücadele biçim ve alanlarını reddetmesi sol sapma olmuştur.  Lenin, "yasal çalışmanın bir saatini bile kaybolmasına müsaade etmeyin" diyerek yasal çalışmasının önemini vurgularken, reformizme batmama konusunda uyarır;

İşçi sınıfının partisi, yasal faaliyeti bırakmadan ama bir an için bile onu abartmadan, 1912-14'te yaptığı gibi, yasal çalışmayı yasadışı çalışmayla birleştirmelidir. Lenin, Siyasal Durum, Dört Tez

Tarihi örnekler ve var olan koşullar -teknolojik ilerlemeleri ve günümüz teknolojisini ve bunların sahipliğini ve denetimini elinde tutanları ve onların düşünceleri manipüle etme, oy satın alma ve seçimlerde diğer hileleri kullanma güç ve yetenekleri, seçimlere ve seçim sonuçlarına emperyalist müdahaleleri - (kitle hareketleri, genel grevler, farklı derecelerde ayaklanmalar olmadan) sadece seçimlerle mecliste çoğunluk sağlanabileceği olasılığını büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Ancak bu mücadelenin terkedilmesi anlamına gelmez. (Yine var olan güçler dengesine, kitlelerin bilincine ve önderliklere bağımlı olarak, devrimcilerin  bölgesel bir savaş sonucunda veya faşizme karşı bir ayaklanma sonucunda parlamentodaki çoğunluğu ele geçirmesi gibi istisnalar olabilir.) 

Ekim devriminin ve yakın tarihin de kanıtladığı gibi bir derecede ayaklanma niteliğinde kitlesel hareketlerin devamı olmadan sadece Seçim yoluyla mecliste çoğunluğun kazanılabileceğini iddia etmek reformist hayalciliktir, ama bu uğurda mücadele etmek, bu tür kitlesel hareketlerin zeminini hazırlamak amacını güttüğü sürece  devrimciliktir. Bunun aksini iddia etmek, hızlı lafazanlık ve sloganlarla reformistlerin de gerisinde kalan pasifliktir.

Tarihin kanıtladığı gibi, genel olarak parlamentoda çoğunluk, ancak bir ayaklanma veya her bir özel koşula göre farklı ülkelerde farklı biçim ve düzeylerde çok aşamalı ayaklanmaları takiben sağlanabilir.

Genel olarak farklı biçim ve derecelerde "ayaklanma" ile, -birbirine bağımlı olsa da -"devrimi" birbirine karıştırmak, demokratik mücadelenin - yani siyasi iktidarı ele geçirme- biçimlerinden birisi olan ayaklanmayı bilinçsizce reddetmekle sonuçlanıyor. "Bir halk devrîmi" diyor Lenin, "önceden planlanamaz. Ayaklanma, eğer onu hazırlayanlar kitleler üzerinde etkiye sahipse ve durumu doğru tahmin edebiliyorlarsa... planlanabilir." (İki Taktik -1905)

Demokratik mücadele sürecinde, parlamentoda çoğunluğun kazanılabilmesi, örgütlenen, planlanan ve pratiğe uygulanan "ayaklanma" ların başarısının bir sonucu olabilir. 

Bir ayaklanmanın yardımı olmaksızın bir kurucu meclisin kurulması, Bund'un yoldaşlarının bile fark ettiği gibi, yalnızca burjuva dar kafalılarına layık bir fikirdir.(Lenin, Kendiliğinden Oluşum Teorisi)

İçinde farklı grupları barındıran birbirini takip eden ayaklanmayla elde edilen bir çoğunluğa örnek olarak  Lenin şöyle diyor;

“Rus proletaryası şu anda Rusya'daki nüfusun bir azınlığıdır. O, ancak yarı-proleterler, yarı-mülk sahipleri kitlesiyle, yani kentli ve kırsaldaki küçük-burjuva yoksulları kitlesiyle birleşirse büyük, ezici çoğunluk haline gelebilir. Olası ve arzu edilen devrimci-demokratik diktatörlüğün toplumsal temelinin böyle bir bileşimi, elbette, devrimci hükümetin bileşimini etkileyecek ve kaçınılmaz olarak, devrimci demokrasinin en heterojen temsilcilerinin onun içinde katılımına, hatta baskın olmasına yol açacaktır. Bu konuda herhangi bir hayalciliğe kapılmak son derece zararlı olacaktır.

Eğer o içi boş söylemlerle çenesi düşük Troçki şimdi (ne yazık ki Parvus'la yan yana) “Bir Gapon Baba sadece bir kez ortaya çıkabilir”, “ikinci bir Gapon için yer yoktur” diye yazıyorsa, bunu sırf bir geveze olduğu için yapıyor. Eğer Rusya'da ikinci bir Gapon için yer olmasaydı, gerçekten "büyük", tamamlanmış bir demokratik devrime yer olmazdı." (Sosyal-Demokrasi ve Geçici Devrimci Hükümet)

Reformistler ayaklanmayı takiben kazanılan parlamenter çoğunluğu bir son olarak görürler, Sol sapmalar bu yöndeki bütün mücadeleleri reddederler.  Marksist Leninistler  nasıl ki ayaklanmayı devrimcilerin çoğunluğu sağlayacak belirleyici bir "araç " olarak görüyorlarsa, ayaklanma sonucu kazanılan çoğunlukla oluşturulan Devrimci Parlamentoyu da köprüyü tamamlamak için yeni  ve tamamlayıcı bir ayaklanmanın aracı olarak görürler. Lenin bunu Ekim devrimini dersleri olarak  şöyle özetler;

Geçici bir devrimci hükümet, bir ayaklanmadan sadece "doğmaz", aynı zamanda onu (ayaklanmayı) yönlendirir."

Lenin, Rusya'daki dönemi değerlendirirken şöyle söylüyordu;

Geçici Devrimci Hükümet ayaklanmanın bir aracıdır. Başarı kazanmış bir halk ayaklanmasından doğan geçici devrimci hükümet, mantıksal ve tarihi tecrübe olarak , başarıdan çok uzak, ya da tamamıyla başarılı olmamış bir ayaklanmanın bir aracı olarak Geçici bir Devrimci Hükümete sahip olmanın olası olduğunu göstermiştir. (Kendiliğinden Oluşum Teorisi)

Parlamento da çoğunluk peşinde mücadele kitlelerin eğitimi, örgütlenmesi,  mücadeleye katılımı ve kitlesel ayaklanmaların hazırlanması mücadelesidir. Sadece devrim değil, hareketi devrime taşıyan ayaklanmalar,  her aşamada kitlelerin örgütlü ve kararlı katılımını ve (o verili andaki güçler dengesine bağımlı olarak) parlamentodan yararlanmayı gerektirir. Lenin'in Ekim dersleri olarak vurguladığı gibi;

Geçici Devrimci bir hükümetin yardımı olmadan bir ayaklanma, ne bütün halkın bir ayaklanması olabilir, ne de başarılı bir ayaklanma olabilir.  (Kendiliğinden Oluşum Teorisi)

Başka bir deyişle ayaklanma, sadece siyasi iktidarı elde etmenin değil, onu korumanın ve sosyalist devrime taşımanın da önemli bir bileşenidir. Ve ayaklanma demek  kitleler demektir,  kitleleri  "kahramanların" kuyruğuna takılacak bir "sürü" olarak görmek değil.

Yine ekim Dersleri olarak ele alınacak olan Lenin'in Merkez Komitesine yazdığı mektupta ayaklanmanın üç koşulunu özetlemesi:

Başarılı olması için ayaklanma bir komploya değil, bir partiye değil, ama öncü sınıfa dayanmalıdır. Bu birinci nokta. Ayaklanma halkın devrimci kabarışına (mücadelenin yükselişine)  dayanmalıdır. Bu da ikinci nokta. Ayaklanma,  halkın öncü saflarının etkinliğinin en yüksekte olduğu, düşman ve saflarının bocalamada olduğu, ve devrimin güçsüz, kararsız, çelişki dolu dostlarının saflarının en güçlü olduğu bir yükselen devrim tarihindeki dönüm noktasına dayandırılmalıdır. Bu da üçüncü nokta.

Ayaklanma sorununu ortaya koymada, bu üç koşul Marksizm’i Blankicilikten ayırır. (Marksizm ve Ayaklanma, RSDİP Merkez Komitesine Mektup)

Her durumda her şartta "devrim" çağrılarının tersine, Lenin, verili somut koşullara dayanarak  ayaklanmanın hazırlanmasında iki önemli noktaya dikkat çeker; 

Birincisi, bir ayaklanma hazırlama görevi, hazırlanmakta olan ya da nerdeyse hazırlanmış olan ayaklanmanın zamanından önce  (prematüre) başlamasını engellemeyi de içinde taşımalıdır.

İkinci olarak, şimdi kendiliğinden gelişen ayaklanma, onu hazırlamak için amaçlı ve planlı çalışmamızı geride bırakıyor...başarılı bir ayaklanmanın bütün siyasi görevleri ve siyasi ön şartlarını açıklama ve yayma görevini hızlandırma göreviyle daha da fazla yükümlüyüz...şartları, biçimleri, ön şartları, görevleri ve ayaklanma araçlarını açıklayarak... kaçınılmaz olan ayaklanmalar daha düzgün ve hızla başarılı ve zafere ulaşan bir ayaklanmaya dönüşebilecektir. (Kendiliğinden Oluşum Teorisi)

Ekim derslerinden gördüğümüz gibi, ayaklanmanın ve devrimin soyut, aşırı sol söylemlerle, kitlelerden izole hareketlerle hayata geçirilemeyeceği açıktır.  Ayaklanma Halka karşı bir sorumluluk taşır; ayaklanma sorunu, emekçilerin çıkarlarıyla kumar oynama ve ayakları yere basmayan “soyut” sloganlar kullanarak mücadele etme sorunu değildir. Lenin'in dediği gibi;

Biz Marksistler, her zaman, yığın güçlerinin ve sınıf ilişkilerinin titiz hesaplamasını yaparak, herhangi bir savaşım biçiminin yerinde olup-olmadığını belirlemekle gurur duymuşuzdur. Bir ayaklanma her zaman yerinde değildir demişizdir; kitleler arasında bunun ön koşulları var olmadıkça bir kumardır. (Devrimci Lafazanlık)

Sonuç olarak, Ekim devriminin öğretisi   sosyalist devrimin -bazı istisnalar dışında-  tek bir sıçrama ile başarılamayacağı, ara evrelerden geçmesi gerektiği, bu evrelerde kitlelerin katılımının ve ayaklanmaların, ve bu ayaklanmaların sonucundan doğacak  devrimci bir hükümet oluşturmanın kaçınılmazlığı gerçeğidir. Tek bir hamlede devrim ve proletarya diktatörlüğü - hatta dünya devrimi- söylemlerine karşı  Lenin, “Siyasi bir devrimi gerçekleştirmenin en büyük ve en iyi “araçlarından” biri olarak devrimci bir hükümetin önemini anlamadaki yoksunluğu” eleştiriyordu.

Bund'un burada Iskra’ ya öykünerek (yani, herhangi bir hükümet olmadan, hatta geçici bir hükümet olmadan da idare edebiliriz!) yaptığı gösteriş, değersiz "liberalizm", katıksız anarşist liberalizmdir. Lenin, Kendiliğinden Üretim Teorisi

"Demokrasi sorununa Marksist çözüm," diyor Lenin, “proletaryanın, burjuvaziye karşı sınıf mücadelesinde, onu devirmeye hazırlanmak ve kendi zaferini güvence altına almak için tüm demokratik kurumları ve özlemleri kullanmasıdır. (P. Kievsky (Y. Pyatakov) 'a yanıt)

Ekim Devriminin tarihinden öğrenilen, Devrime giden yolun, kitlelerin geniş çapta katıldığı planlı ayaklanmaların ardından bir devrimci hükümetin kurulması aşamalarından geçtiğidir. Ancak reformist anlayışın tersine, bu hükümetin tek başına, kendi içinde nihai hedef olmadığı, yeni ve başka, nihai bir ayaklanma ile sosyalist devrime dönüştürmenin bir "köprü aracı" olduğudur. 

Ne devrim, demokratik mücadele vermeden tek bir hamlede gerçekleşebilir, 

ne kitlelerin kendi ürünü olmadan ayaklanmalar olabilir, 

ne ayaklanmalar (genel grev, yaygın kitlesel gösteriler vb., biçiminde de olsa) olmadan parlamentoda çoğunluk sağlanabilir-devrimci bir hükümet kurulabilir,

ne de yeni ve nihai ayaklanmayı amaç ve hedef almayan bir "devrimci hükümet" siyasi anlamda sosyalist devrimi- yani işçi sınıfı diktatörlüğünü gerçekleştirebilir. 

Ekim devriminin geçtiği aşamalara bağımlı olarak  Lenin'in de vurguladığı gibi "tecrübe kanıtlamıştır ki, proleter devriminin çok önemli bazı sorunlarında, bütün ülkeler kaçınılmaz olarak Rusya'nın yaptığını yapmak zorunda kalacaklardır." 

Erdogan A

Ekim 2021


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.