İttifak Çalışmaları; Sol ve Sağ sapmalardan köstekleme çabaları
Sol sapmanın göz
ardı ettiği iki temel ve belirleyici ilke; 1) Sosyalist Devrimcilerin
emekçi halkı ilgilendiren konularda sessiz, ilgisiz, tarafsız ve pasif kalamayacağı,
2) Sosyalist devrimcilerin her pratiğinin, her özgülde emekçi halkların ve
onların mücadelesinin çıkarları doğrultusunda olması gerektiğidir. Diğer
tüm ilkeler bunlara bağımlı ve bağlantılıdır.
İttifak çalışmalarını küçümseyen, bu çalışmalara sekte vurmaya çalışan “Sol sapmalar”, sol gevezelik ve lafazanlıklarla kitlelerin kafasını bulandırmakta, bunu yaparken de “ilke” ve “taktik” konularını birbirine karıştırmakta. Böylece de teorik ve pratik gerçekte “ilkeleri” çiğneyenler kendileri olmakta. Bunlar “sadece hiçbir şey yapmayanlar hata yapmaz” doğru değerlendirmesine uyarak, “hiçbir şey yapmamayı”, bunu da sol lafazanlıklar arkasına gizlenerek yapmayı kendine görev edinmiş oportünistlerdir. Oportünistlerin Strateji ve taktik konularını da birbirine karıştırması kaçınılmaz bir sonuçtur. “Strateji, devrimin ana güçleri ve yedekleriyle ilgilenir. Devrimin bir aşamadan diğerine geçmesiyle değişir, ancak belirli bir aşama boyunca temelde değişmeden kalır.” “Taktikler, proletaryanın mücadele biçimleri ve örgütlenme biçimleriyle, değişimleri ve bileşimleriyle ilgilenir. Devrimin belirli bir aşamasında taktik, devrimin akışına veya alçalmasına, yükselişine veya düşüşüne bağlı olarak birkaç kez değişebilir.” (1)
Taktikler güncel ve
özgüldeki durumla bağlantılı olarak ve emekçi halkların mücadelesinin
çıkarlarından yola çıkarak belirlenir. Temel ilke budur. "Eğer konuyu
Marksist olarak, yani sınıf savaşımı açısından" ele alacak olursak,"
konuyu ezberlenerek sloganlaştırılmış "genel ilkeler ile değil, anlamsız
beyanlarla, parlak sözlerle değil, (ilgili) sınıfların siyasi çıkarları ile
karşılaştırarak ele almamız gerekir." (2) Yani “Marksizm, bizi, sınıflar arası ilişkinin ve
tarihin her anının somut özelliklerinin en doğru, aslına en uygun ve nesnel
olarak doğrulanabilir bir analizini yapmaya zorunlu kılar,” (3) “sorunu,
somut tarihsel durumdan ayrı olarak ele almak, diyalektik materyalizmin
temel ilkelerine bir ihanet hatasıdır." (4)
Türkiye’de geneldeki
(azami) sorun tek başına AKP hükümetinin devrilmesi değildir, sorun sermayenin
siyasi sistem biçimiyle birlikte devrilmesi sorunudur. Ancak somut tarihsel
durum, güncel (asgari) mücadelenin hedefini otokrasinin devrilmesi olarak
ortaya serer. Yani gündemdeki “ittifak “sorunu sadece “seçimler” konusunu değil, demokratik
mücadele ve görevler konusunu ele alacak olan “taktiksel” bir sorundur. Bu
yönde – içinde bulundurduğu hataları, eksiklikleriyle de olsa- atılan her adım
desteklenmesi gereken adımlardır.
Niceliğe bakarak ve bu vurgulanarak ittifak için uğraşan Sol’u küçümsemek, burjuvazinin işidir. “Akıldan çıkarmamalıyız ki, bir yıllık yoğun bir siyasi yaşantı içinde proletarya, siyasi açıdan sakin geçen birçok yıl içinde olduğundan daha fazla devrimci eğitim elde eder.” (5) İşte bu noktada “hiçbir şey yapmamayı” tercih edenler ve savunanlar ile, ittifak için mücadele verenler arasındaki fark ortaya çıkar. Lenin’in sözleriyle sosyalistlerin “şu andaki görevi otokrasiyi alaşağı etmek olduğuna göre, Sosyalistler, demokrasi uğruna savaşta öncü olarak davranmalıdır ve dolayısıyla, salt bu nedenle bile, nüfusun tüm demokratik unsurlarına her desteği vermeli ve onları müttefikler olarak kazanmalıdır. " (6) Çünkü "Geniş ve çeşitli işçi örgütleri olmadan ve onların devrimci Sosyal-Demokrasi ile bağlantısı kurulmadan, otokrasiye karşı başarılı bir mücadele yürütmek mümkün değildir." (7)
İşte pratik
sonuçtaki fark burada, otokrasiye karşı mücadele vermekle, süresiz bir beklenti içinde seyirci kalmak
arasındaki farkta noktalanır. Otokrasi sorunu emekçi halkların ve
onların mücadelesinin çıkarları sorunudur. Emekçi halkları ve onların
çıkarlarını ilgilendiren bu soruna sessiz, ilgisiz, tarafsız ve pasif kalmak,
en temel sosyalist ilkeyi çiğnemek demektir. Bu İlgisizliklerini ve
pasifliklerini kılıflamak için teoriler yaratmakta ve lafazanlık yapmakta usta
olan “sol sapmalar”, Demokratik haklar için mücadelenin Sosyalist mücadeleyi
saptıracağı ve engelleyeceği tezlerini farklı biçimlerde savunurlar. Lenin ise; "Demokrasi mücadelesinin
proletaryayı sosyalist devrimden saptıracağını, sosyalist devrimi engelleyeceğini,
geriye iteceğini düşünmek büyük bir yanlıştır" diyor ve devam ediyor;
"Aksine, eksiksiz demokrasi gerçekleştirilmeden sosyalizm kurulamaz. İşçi
sınıfı çok yönlü, tutarlı ve devrimci bir demokrasi mücadelesi vermeden
burjuvaziye karşı kazanılacak bir zafere hazır olamaz". (8)
Sol sapmaların
demokratik mücadeleye karşı ilgisizlikleri onların hızlı sol slogan ve
lafazanlıkları arkasına gizlenmiş pasifliklerinin kaçınılmaz bir sonucudur. "Sınıf
bilinçli bir işçi sosyalist mücadele uğruna demokratik mücadeleyi ya da
demokratik mücadele uğruna sosyalist mücadeleyi unutabilir mi? " diye
soruyor Lenin ve "Hayır"
cevabını vererek devam ediyor; "sınıf bilinçli bir işçi kendisine
sosyal-demokrat adını verir, çünkü bu iki mücadele arasındaki ilişkiyi
kavrar. Demokrasi yolundan, siyasal özgürlük yolundan geçmeksizin
sosyalizme giden bir yol olmadığını bilir." ......."Demokratik
mücadele ile sosyalist mücadelenin koşulları niçin aynı değildir? Çünkü
işçilerin elbette bütün mücadelesinin her birinde, farklı yandaşları
olacaktır. İşçiler, demokratik mücadeleyi, burjuvazinin bir kesimi,
özellikle küçük-burjuvaziyle birlikte yürütecektir. Öte yandan, sosyalist
mücadeleyi ise burjuvazinin tümüne karşı yürüteceklerdir." (9)
İttifak üzerine
çalışmaları yürütenlerin beyan ve yazılarını okuduğum kadarıyla, amaç sadece
asgaride seçimle sınırlandırılmıyor ve burjuva sistemin savunuculuğu yapılmıyor.
Vurgulanan içinde bulunan özgül durumda demokrasi mücadelesinin daha
etken bir şekilde verilebilmesi için “taktiksel” pratik bir birliğin
sağlanması ve kitlelerin kendiliğinden muhalefetinin devrimci
saflara kaydırılması, kazanılması. Bunun
ne kadar başarılı olup olamayacağı konusunu zaman gösterecektir, bundan da
dersler çıkarılacaktır. Hiçbir şey yapılmazsa, “hiçten” dersler çıkarılamaz.
Emekçi halkların sorunlarına karşı İlgisizlik, Pasiflik, seyircilik ve lafazanlığın
somut ve sonuç dersleri günümüzdeki durumdur.
İttifak ve özellikle
seçimler açısından belirlenecek taktikler konusu bir ya da birkaç kişinin
belirleyeceği bir konu değildir. Türkiye’deki
somut durumu yakından ve iyi bilen, doğru değerlendiren, istatistik konusu
dahil bir sürü konuda uzman olan devrimcilerin kafa kafaya verip
üzerinde çalışmalar yaparak belirleyeceği bir konudur. Bu anlamda “ittifak” çalışmaları ciddi ve
önemli bir değere sahiptir ve gelecek için önemli bir adımdır.
Türkiye’nin farklı yöresel
yapısı, seçimlerdeki sahtekarlıklar hesaba katılırsa (kanımca) genel, tek
bir taktikten çok, somut hesaplamalara bağımlı olarak yereller
temelinde, yani bölgeden bölgeye farklılıklar taşıyan taktikler belirleme
yönünde olan bir ittifak çalışması gündem içinde olabilir. Sosyalist güçlerin kendi
ortak gücünü somut olarak tespit etmesi bile ciddi bir kazanımdır.
İçinde bulunan dönemde bu yaklaşımın genelde uygulanmasının zararlımı
faydalımı olacağına da -somut verilere dayanarak- onlar karar verecektir. Somut
verilere ve istatistiki bilgilere dayanarak, yerel taktikler kimi yerlerde
ortak katılım, kimi yerellerde HDP’yi desteklemek, hiçbir devrimci potansiyelin
olmadığı yerellerde ve- ya da kimi AKP'nin hâkim olduğu bölgelerde eğer onun kazanmasını
engelleyebilecekse Burjuva CHP’yi desteklemek bile olabilir. Bu “ilkesizlik”
değil, taktiksel bir sorundur ve yukarda vurgulanan temel iki
ilkenin yaşama uygulanmasıdır. Buna karar verecek olan -eğer oluşursa-
ittifak önderliği olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken “yedeklenme” durumuna
düşmemek, kendi bağımsız tavrını koyabilmektir.
“Destekleme”
taktiksel, “yedeklenme” siyasi bir içeriğe sahiptir.
Taktik azaminin bir parçası olarak asgari amaca ulaşma yolunda
uygulanan yöntemi belirler, “yedeklenme” asgari amaç uğruna azami
amacı terk etme pratiğinin adıdır. Bu
iki konuyu ve diyalektik bağlantıyı anlamayan ya da emekçi halkların
çıkarlarına olan ilgisizliklerini bilinçli bir şekilde perdelemek isteyenler gerçekte
“hiçbir şey yapmama” pasiflikleri ile siyasi mücadelede önderliği burjuva liberallere terk eden sol
sapmalardır. “Her liberal sorunla ilgilenmek, ona karşı sosyalist tutumumuzu
belirlemek, “diyordu Lenin, “proletaryanın çözümde aktif bir rol oynamasına
ve kendi proleter yolundan çözümü sağlamasına yardımcı olmak doğrudan
görevimizdir. Bu yolda çaba göstermekten kaçınanlar, (niyetleri ne
olursa olsun) gerçekte liberalleri egemen kılmakta, işçilerin siyasi
eğitimini onların eline teslim etmekte ve siyasi mücadelede egemenliği,
son tahlilde burjuva demokrasisinin önderleri olanlara terk etmektedirler.” (10)
Maalesef ki, Arapça
bilmeyen “İmam” ların yaygın ve saygın olduğu Türkiye kültüründe, bu tür
hastalık, benzer Sol “imamların” oluşmasına yol açtığı için, bir
tarafta taktiği yedeklenme olarak değerlendiren sol sapmanın, diğer
tarafta “yedeklenmeyi” tek çözüm olarak gören sağ sapmanın yaygın olması
kaçınılmaz bir sonuç oldu.
Yapıcı, tamamlayıcı
ve haklı eleştiriler yapılma hakkı saklı kalarak, (tüm hata ve eksikliklerine
rağmen) Sosyalist Sol un “ittifak “çalışmaları desteklenmesi gereken olumlu
bir çabadır. Sadece hiçbir şey yapmayanlar hata yapmazlar, eksikliklerinin
farkına varamazlar. Yola çıkılan temel ilke emekçi halkın sorunlarına
ilgisiz kalmamak ve onların mücadelesi çıkarları yönünde tavır almak
zorunluluğu ilkesidir. Eksiklikler, hatalar pratik içinde ve
sonucunda ortaya çıkar, düzeltilir. Sol Lafazanlık, pratiği olmayan, Lenin’in
tanımlaması ile, “uyuz” hastalığıdır.
Erdogan A
17 Ocak 2022
(1) Stalin,
Leninizm'in temelleri
(2) Lenin, Ulusal Sorun Üzerine Tezler
(3) Lenin Engels'ten alıntıyla, Taktik Üzerine
(4) Lenin, Gerilla Savaşı
(5) Lenin, Siyasi Ajitasyon Ve “Sınıf Bakış
Açısı”
(6) Lenin, Parlamentarizm Hakkında Konuşma
(7) Lenin, Otokrasi ve Proletarya
(8) Lenin, Collected Works V 22 P 133
(9) Lenin, Küçük Burjuva Sosyalizmi ve
proleter Sosyalizmi
(10) Lenin, Siyasi Ajitasyon Ve “Sınıf Bakış
Açısı”
Hiç yorum yok