Header Ads

Header ADS

Filistin Belgeleri: İsrail'in barış-arabulucularının maskesi düştü

2000 yılında Camp David görüşmelerinin çöküşünden bu yana, on senenin üstünde, İsrail siyasetinin sloganı hep aynı olmuştur: "barış için Filistin ortağı yoktur."

Bu hafta sızan yüzlerce Filistinli gizli belgeler giderek artan sayıda gözlemcilerin birinci barış sürecinde reddedicilerin, Filistinli değil İsrail tarafında olduğu şüphelerini doğruladı.

Al-Jazeera televizyonu ve İngiliz Guardian gazetesi tarafından , 2008 tarihinden, ortaklaşa yayımlanan, en açıklayıcı belgelerin bazıları, İsrail ve Filistinliler arasındaki son görüşmelerde oldukça umutlu bir süreç,.

Zamanında, Ehud Olmert İsrail başbakanıydı , ve alenen Filistin devleti üzerine bir anlaşma peşinde olduğu taahhütünü vermişdi. 2007 yılının sonlarında barış sürecini yeniden canlandıran Annapolis konferansına konukluk eden George W. Bush un Amerika Birleşik Devletleri yönetimi tarafından desteklendi.

Belgeler ,bu olumlu koşullar altında, İsrail'in, sonraki aylarda en hassas konularda , Filistin müzakere heyetinin, müzakerelerde verdiğibir dizi büyük tavizleri reddettiğini gösteriyor.

Filistin Yönetimi Devlet Başkanı , Mahmud Abbas,belgelerin doğruluğunu ikna edici olmayan bir şekilde inkar etmeye çalıştı, ancak İsrailli yetkililerinin onun yardımına koşmama fiyaskosu yararlı olmadı.

Belgelere göre , en önemli Filistin uzlaşması, pek çok Filistinlinin deyimiyle "satma (satılma) " Kudüs üzerineydi.

2008 yılı yaz boyunca bir dizi toplantı sırasında, Filistinli müzakereciler Doğu Kudüs'ün büyük bölümünün, şehrin Yahudi yerleşimlerinden birisi hariç, ve Eski Şehir in bir parçası dahil olmak üzere, tamamını İsrail'in ilhak etmesini kabul etti.

Bu ortaya çıkan , Doğu Kudüs'te Yahudi yerleşimlerle çevrili Filistin bölgelerin yamasının, Filistin'in yeni devletinin başkenti olarak nasıl görev yapabileceğini hayal etmek zordur.

2008 yılında Haaretz gazetesine sızdırılmış resmi İsrail belgelerine göre, önceki Camp David görüşmelerinde, İsrail Kudüs'te buna benzer bir öneri vermişti- o zamanlar "kabarcıklar" olarak isimlendirilen topraklar üzerinde Filistin kontrolü.

Sonraki görüşmelerde, Filistinliler Eski Şehir in alevlenme noktası olan Harem-üş-Şerif ve el-Aksa camisini de içeren, Batı Duvar ile çevrili olan kutsal bileşiğin üzerinde ki egemenlik iddialarından vazgeçmeye istekli olduklarını gösterdiler. Bunun yerine uluslararası bir komitenin bölgeyi denetlemesi önerilmişdi.

Bu belkide (filistinliler tarafından) verilen en büyük taviz oldu., - görüşmelerde yer alan bir İsrailli yetkiliye göre Camp David i "havaya uçuran" konu Haramın kontrolü olmuştu.

FKÖ baş müzakerecisi Saeb Erekat ın ekibi etkin biçimde uluslararası hukukta kabul edilen Filistin haklarını (İsraile) teslim ederken, Kudüs için İbranice ismi kullanarak - İsrail'e -, , "tarihin en büyük Yerushalayim" vaatini verdiği söylendi..

Buna rağmen, tavizler burada da sona ermedi. Filistinli Müzakereciler, birkaç bin Filistinli mülteci hariç , bütün diğerlerinin haklarından vazgeçerek, yarım milyon Yahudi yerleşimcilerin yüzde 70 ine yerleşim sağlamak için Batı Şeria ve Doğu Kudüs te toprak takasını kabul ettiler.

Filistin devleti de silahsızlandırılacak-askerden arındırılmış olacaktı. Mayıs 2008'de ki müzakerelerin kayıt belgelerinin birinde , Erekat, İsrail'in müzakerecilerine soruyor: "Benim gökyüzümde senin uçaklarından ve benim bölgem üzerinde senin ordundan başka, dış savunma güvenliğimin nerden olacağını seçebilirmiyim? " İsrailin cevabı empatikti: " Hayır "

İlginçtir, Filistinli müzakerecilerin İsraili bir "Yahudi devleti" olarak tanımayı kabul etmede aynı fikirde olduğu söylendi,-İsrail şimdilerde bunun (İsrail devletinini tanınma-masının) anlaşma için temel engellerden biri olduğunu iddia ediyor.

İsrail, ayrıca Filistinlilerin, İsrail'in, toplam 1,4 milyon Filistinli vatandaşların beşte birine ulaşan nüfüsü ile birlikte, küçük bir toprak alanını da yeni Filistin devleti içine alacak bir arazi takasını kabul etmesi konusunda ısrar etmişti. Bu ,İsrail'in aşırı sağcı dışişleri bakanı Avigdor Lieberman tarafından önerilen uzun süredir önerilen tartışmalı "nüfus aktarımı" talebinin çağrışımını yapıyor..

"Filistin Belgeleri", bir sürü Batılı gözlemciler tarafından barış süreci ile ilgili yapılan iki ciddi ve hatalı – varsayımların yeniden değerlendirmesi gerektiğini ortaya çıkarıyor.

Birinci olarak Amerika Birleşik Devletleri nin 'kendi kendini dürüst arabulucu rolü ilanı ile ilgilidir. Belgeler den parlıyan, Filistin delegeleri en temel konularda önemli tavizler verirken bile , ABD yetkililerinin İsrailli müzakerecilere baskı yapmaktaki isteksizlikleridir.. İsrail'in "talepleri" her zaman *Yüce-daha üstün* olarak kabul ediliyor.

İkincisi ise , barış görüşmelerinin, yaklaşık iki yıl önce Benjamin Netanyahu liderliği altında bir sağcı İsrail hükümetinin seçimi nedeniyle sürüncemece içine düştüğünü varsayımının kabulüdür. Netanyahu , Filistin devleti konusu üzerine laftan daha fazla ileri gitmeyi reddettiği için uluslararası eleştirilere hedef oldu.

Amerikalıların 'hedefi- en azından Sayın Netanyahu'nun erken başbakanlık dönemlerinde - onu merkezci muhalefet partisi Kadima lideri Tzipi Livni ile koalisyona sokmak için güçlendirmekti. Livni Hâlâ yaygın olarak barış için en güvenilir İsrailli savunucu olarak kabul edilir.

Ancak, daha önce Sayın Olmert dışişleri bakanı olan, Bayan Livni sızdırılan belgelere göre, Filistinliler tarafından yapılan büyük tavizleri küçümseyen, esnek olmayan bir müzakereci, olarak kendini gösteriyor. Önemli bir dönem noktasında, " gerçekten takdir ediyorum" dedikten sonra, Filistinlilerin teklifini geri çeviriyor

Livni için düğüm noktası Filistinli müzakerecilerin Batı Şeria'daki bir avuç yerleşimlerin İsrail'e devrinin reddetmesi oldu. Filistinlilerin en önemli şikayeti, Kudüs dışındaki Maale Adumim, ve Filistinin Nablus kenti yakınlarındaki Ariel, - Batı Şeria yı üç kanton içine böleceği ve etkin bir bölgesel devamlılığı engelleyeceği konusuydu.

Bayan Livni Bu yerleşimleri tutmakta kararlıydı. Bütün bu Filistin uzlaşmalarına rağmen (barışın sağlanmaması) , İsrailli hiçbir liderin bir barış anlaşmasına ulaşmak için, ya hazır, ya da gücü yeter olmadığını göstermektedir - yani Filistinliler hemen hemen her İsrailli taleplerine boyun eğmedikçe ve Filistin devleti hayallerini terk etmedikçe.

Filistin belgelerinden birinde, geçen yıl bıkkın Erekat , bir ABD'li diplomata "Daha fazla ne verebilirim?" sorusunu soruyor.

Buna cevabı olacak olan belki bu hafta kendi Filistin devletinin haritasını açıklayan, Bay Lieberman olabilir,. Lieberman Batı Şerianın yarısından az bir yerde, geçici bir (Filistin) devlet i ni kabul etti.

Jonathan Cook

Çeviri EA, Kaynak http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=22953

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.