Header Ads

Header ADS

Türkiye’ de Troçkist Örgütler- Sınıf Mücadelesi

SINIF MÜCADELESİ
Sınıf Mücadelesi uzun bir dönemden beri yayın yapmaktadır. Sınıf Mücadelesi, UKB’nin (Uluslararası Komünist Birlik) üyesidir. UKB “Marks, Engels, Rosa Luxemburg, Lenin ve Troçki ’nin fikir ve geleneklerine bağlı bir akım ” olduğunu iddia etmektedir. Sınıf Mücadelesi, IV. Enternasyonal’in yeniden
kurulması gerektiğini savunmaktadır. Bu birlik, özel mülkiyet, pazar ekonomisi, rekabet ve kâr temellerine dayanan kapitalist sistemin insanlığın geleceğini değil, geçmişini temsil ettiğini düşünmektedir. Kapitalist sistem yerine, dünyada tüm insanlara eşit, maddi ve kültürel olanaklar sağlayacak maddi olanakların ve üretim araçlarının edinilebilmesi için toplumsal temellerde işleyecek yeni bir düzenin gerekli olduğunu savunmaktadır.

Seçtikleri yolu şöyle ortaya koyuyorlar: 

“Bizler bolşevizmi, Ekim 1917 Rus devrim ini, Komünist Enternasyonal’in ilk yıllarını,Lenin ve Troçki dönemini ve bu geleneği sürdüren, Stalinist yozlaşmaya karşı hem III. Enternasyonal içerisinde hem de dışında mücadele eden Sol Muhalefeti destekliyoruz. Bu ise bizi, bugün Türkiye ’de var olan birçok siyasi akımdan ayırıyor. ” (http://www.sinifmucadelesi.net/spip.php?article78&lang=tr) 

Burada söylenenler birçok troçkist akımın savunduğu ve söylediği tezlerdir. Söylenenlerin ve yazılanların tarihsel gerçeklikle hiç bir ilgisi yoktur. Bolşevizm ile Troçkizm birbirinin karşıtı iki ayrı dünya görüşüdür. Bolşevizmi savunduğunu iddia edenler, Troçkizm’den ellerini çekmek zorundadırlar. Ekim Devrimi ve kazammlarını ortadan kaldırmaya çalışanlar, Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin inşasını engelleyenler Lenin’i savunamaz.

Lenin ve Troçki aynı kefeye konulamaz. Troçki, Lenin’e karşı mücadelesi ile tanınmaktadır. Lenin ve Bolşevizme karşı mücadele eden Troçki, Ekim Devrimi’nin ön günlerinde Bolşevik Parti’ye alınmıştır. Troçki gerçek anlamda Bolşevizmi hiç bir zaman savunmamıştır. Bolşevizme yaklaştığı bir dönemde zaman zaman kendi görüşlerini bir süreliğine geri plana itmiştir. Olgular ve tarihsel gerçeklik budur. Lenin’in Troçki hakkında yaptığı kimi değerlendirmeler şöyledir:
“Troçki Bolşevizmi çarpıtıyor, çünkü o hiç bir zaman, Rus burjuva devriminde proletaryanın rolü hakkında bir ölçüde kesin görüşlere sahip olmayı becerememiştir. ” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 3, İnter Yayınları, s. 475)
“Rusya ’da Marksist hareketin eski katılımcıları Troçki figürünü çok iyi bilirler ve onlar için onun hakkında konuşmaya değmez. Fakat genç işçi kuşağı onu bilmiyor ve onun hakkında konuşmak gerekir, çünkü o, gerçekte aynı şekilde Tasfıyecilikle Parti arasında yalpalayan beş yurtdışı grupçuğunun tümü için tipik olan bir figürdür. ” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 4, İnter Yayınları, s. 216)
“Troçki ise sadece kişisel yalpalamalarını gösteriyor, başka bir şey değil. O 1903’te Menşevikti, 1904’te Menşevizmden uzaklaştı ve 1905'te yine, ama bu kez ultra-devrimci lafızlarla gösteriş yaparak Menşeviklere döndü; 1906’da bir kez daha Menşevizme sırt çevirdi; 1906 yılının sonlarında Kadetlerle seçim anlaşmaları yapmayı savundu (yani fiilen bir kez daha Menşeviklerle bir oldu) ve 1907 ilkbaharında Londra Parti Kongresi ’nde, kendisiyle Rosa Luxemburg arasındaki farkın ‘politik eğilim farkından çok, bireysel nüans farkı olduğu ’ndan sözetti. 
Troçki bugün bir fraksiyonun, yarın bir başka fraksiyonun düşünsel donatımını aşırır ve o nedenle kendisini iki fraksiyonun üzerinde gösterir. Troçki teoride hiçbir hususta Tasfiyeciler ve Otzovistlerle hemfikir değildir, buna karşılık pratikte ‘Golos ’ve ‘Vperyod’cularla her hususta hemfikirdir.(...)
Troçki’nin Rusya sosyal-demokrasisi içinde ‘genel Parti eğilimi ’ni mi, yoksa ‘genel Parti karşıtı ’ eğilimi mi temsil ettiğine okurlar kendileri karar versinler. ” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 3, İnter Yayınları, s. 469-486) 
“Lafta fraksiyoncu olmayan Troçki, -Rusya’daki işçi hareketini biraz yakından bilen herkes için bu apaşikardır- ‘Troçki fraksiyonu’nun temsilcisidir; burada fraksiyonculuk mevcuttur. ” (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 4, İnter Yayınları, s. 200) 

Yukarıda yazılanlar Lenin’in Troçki hakkında yaptığı değerlendirmelerin sadece küçük bir bölümüdür. Lenin, “vasiyet” inde Troçki’nin Bolşevik olmadığını açıkça yazdı. Troçki asla bir Bolşevik değildi. O sadece rüzgâr kimin arkasından esiyorsa onunla hareket eden bir kişilikti. Bolşevik-Menşevik ayrışmasında Menşeviklerden taraf olan Troçki bir süre sonra da kendisinin hiziplerüstü olduğunu iddia ederek Menşeviklerden ayrıldı. Bu süre içinde Alman oportünistleriyle yediği içtiği ayrı gitmeyen Troçki, Bolşeviklere karşı da savaşa devam etti! Lenin, Troçki’nin güvenilmez biri olduğunu söylerken haklıydı.

Şubat Devrimi’nden sonra Rusya’ya dönen Troçki bir süre sonra rüzgârın Bolşeviklerden yana esmesini de hesaba katarak Bolşeviklerin safına geçti. MK Troçki’nin partiye alınması talebini görüştüğünde, Stalin’in de desteğiyle Troçki Bolşevik Partiye alındı. Bu dönem birçok eski Menşevik ve Bolşeviğin, Bolşevik saflara geçtiği olağanüstü bir dönemdir. Troçki, Lenin’in hastalığı ve ölümünün ardından Stalin’e karşı parti içinde bir muhalefet örgütlemeye başladı. Zinovyev, Kamanev Buharin ve onların yandaşları tarafından oluşturulan ve başında Troçki’nin bulunduğu bu muhalefet başlangıçta Stalin’e karşı oluşturulmuş olsa da zamanla devrim karşıtı bir klik haline geldi.

Stalin’in acımasız bir “cani” olduğunu iddia edenler, Stalin’in bu karşı devrimci muhalefete neden bu kadar sabırlı davrandığını, neden yıllarca ideolojik bir tartışma yürüttüğünü açıklamak zorundadırlar. Troçkizm’e karşı 1920’lerin başlarından itibaren başlayan, Lenin’in ölümünden sonra sertleşen ideolojik mücadele; 1927’ye dek - çizgisi küçük burjuva çizgi olarak teşhir edilmesine rağmen - Troçki’nin MK’da olduğu şartlarda sürdürüldü.

Ondan sonraki dönemde de troçkistler SBKP(B) Merkez Komitesi üyesi Kirov’u bir suikastle öldürene ve ekonomik alanda sabotajlara, yani bizzat karşı devrimci eylemlere geçene kadar, onlara karşı şiddet uygulanmadı. Pratik olarak karşı devrimin saflarına geçtikten sonra, artık sorun devrimle karşı devrimin çatışmasına dönüşmüştü. Bu noktada iktidarı elinde tutan proletaryanın, devleti aracılığı ile de karşı devrimcilerin üzerine yürümesi en doğru şeydi. Bu anlamda “Sınıf Mücadelesi” Bolşevizmi değil, Troçkizm’i savunuyor. “Sınıf Mücadelesi ”ne çağrımız; Bolşevizmden, Lenin’den ellerini çekmeleridir. (http://www.sinifmucadelesi.net/)

Yazımızı Lenin’in iki alıntısı ile sonlandıralım.
“İyiliksever Troçki bir düşmandan daha beter! O, ‘Polonyalı Marksistler ’in aslında Rosa Luxemburg 'un her makalesiyle hemfikir olduklarına dair kanıtlarını, ‘özel konuşmalar ’dan (yani Troçki ’ye her zaman hayat veren dedikodulardan) başka bir yerden toplayamazdı. Troçki, ‘Polonyalı Marksistleri ’, inançlarına ve Partilerinin programına bile saygı gösterecek durumda olmayan onursuz ve vicdansız kişiler olarak gösterdi. İyiliksever Troçki! (...)
Marksizmin hiçbir ciddi sorununda hiçbir zaman Troçki sağlam görüşlere sahip olmadı, her zaman şu ya da bu görüş farklılıklarının ‘yırtık ve yarıklarına sızdı ’ ve bu arada bir taraftan bir tarafa sıçradı. Şu anda Bundcularla ve Tasfiyecilerle birliktedir. Fakat bu bayların Parti ’yle pek bir alışverişi yok. " (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 4, İnter Yayınları, s. 295-296) 
“Yaklaşan devrimde sınıfların karşılıklı ilişkisini açığa çıkarmak devrimci partinin baş görevidir. Örgütleme Komitesi bu göreve yan çiziyor, Rusya ’da ‘Naşa Dyelo ’nun sadık müttefiki olmayı sürdürüyor ve yurtdışında, hiçbir şey ifade etmeyen ‘sol ’ laflar atıp tutuyor. Troçki ise ‘Naşe Slovo ’da bu göreve yanlış bir çözüm getiriyor: 1905’deki ‘orijinal’ teorisini tekrar ediyor ve geçen tüm on yıl boyunca, yaşamın neden bu mükemmel teorinin yanından geçip gittiğini düşünmek istemiyor. 
Troçki ’nin orijinal teorisi, Bolşeviklerden, proletaryanın kararlı devrimci mücadele yürütmesi ve politik iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi çağrısını alıyor, Menşeviklerden ise köylülüğün rolünün ‘yadsınması ’nı. Köylülük içinde bir ayrışma, bir farklılaşma süreci yaşanmıştır; onun olası devrimci rolü giderek azalmıştır; Rusya ’da ‘ulusal ’ bir devrim imkânsızdır: ‘Emperyalizm çağında yaşıyoruz ’, ‘emperyalizm ’ ise ‘burjuva ulusla eski rejimi değil, proletaryayla burjuva ulusu karşı karşıya getiriyor. ’ işte size ‘emperyalizm ’ sözcüğüyle tuhaf bir oyun örneği. 

Eğer Rusya ’da artık proletarya ile ‘burjuva ulus ’ karşı karşıya duruyorsa, bu şu anlama gelir: Rusya doğrudan doğruya sosyalist devrimin arifesindedir O zaman (1912 Ocak Konferansı ’nın ortaya attığı ve daha sonra 1915 ’te Troçki tarafından yinelenen) ‘çiftlik sahiplerinin topraklarına el konması ’ şiarı yanlıştır, o zaman ‘devrimci işçi hükümeti’değil, ‘sosyalist işçi hükümeti ’söz konusudur!! Troçki ’de kafa karışıklığının ne ölçülere ulaştığı şu cümleden anlaşılıyor: Proletarya kararlılığıyla ‘proleter olmayan(!) halk kitleleri’ni de peşinden sürükleyecekmiş (No. 2\1) Troçki bunu söylerken şunu hiç düşünmemiştir: Eğer proletarya, proleter olmayan kırsal kitleleri, çiftlik sahiplerinin topraklarına el koymak için peşinden sürükleyip monarşiyi yıkmayı başarabilecekse, bu tam da Rusya ’da ‘ulusal burjuva devrimin ’ tamamlanması, proletarya ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğü olacaktır! 
1905-1915 yılları arasındaki on yıl —bu büyük on yıl— Rus devriminde iki, sadece iki sınıf çizgisinin bulunduğunu kanıtlamıştır. Köylülüğün farklılaşması, bizzat köylülük içindeki sınıf mücadelesini güçlendirmiş, politik olarak uyuyan pekçok unsuru sarsıp uyandırmış ve kır proletaryasını kent proletaryasına yakınlaştırmıştı (Bolşevikler 1906’dan beri kır proletaryasının ayrı örgütlenmesinde ısrar etmişler, bu talebi Menşevik Stockholm Kongresi kararına da sokmuşlardır). ‘Köylülükle, Markov-Romanov-Kvostov arasındaki uzlaşmaz çelişki ise daha da güçlenmiş, büyümüş ve şiddetlenmiştir. Bu, Paris 'te kaleme alınan onlarca Troçki makalesindeki binlerce safsatanın bile ‘çürütemeyeceği ’ kadar açık bir gerçektir. Gerçekte Troçki, köylülüğün rolünün ‘yadsınması ’ndan sadece, köylüleri devrim için harekete geçirme isteğinde olmamayı anlayan Rusya ’daki liberal işçi politikacılarına yardım etmektedir. 
Ve bugün asıl mesele budur. Proletarya, iktidarın ele geçirilmesi için, cumhuriyet için, çiftliklere el konması için, yani köylülüğün kazanılması için, köylülük içindeki devrimci güçlerin tümünün meydana çıkarılması için, burjuva Rusya ’nın askeri-feodal ‘emperyalizm ’den (= Çarlık) kurtarılmasına ‘proleter olmayan halk kitleleri ’nin katılması için mücadele ediyor — ve mücadele etmeyi acımasızca sürdürecek. Ve proletarya, burjuva Rusya ’nın Çarlıktan, çiftlik sahiplerinin toprak üzerindeki egemenliğinden kurtarılmasından, zengin köylüleri kır proleterlerine karşı mücadelelerinde desteklemek için değil, tersine — Avrupa ’mn proleterleriyle ittifak halinde sosyalist devrimi gerçekleştirmek için yararlanacaktır (Lenin, Seçme Eserler, Cilt 5, İnter Yayınları, s. 173-175)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.