1. Cumhuriyet ve Traji-Komediye varan "Cumhuriyet" eleştirileri üzerine -kısaca, 31 Ekim 2021“Cumhuriyet “kendi başına, kendi içinde sınıfsallıktan soyut, sınıfsal çelişkiler ve çatışmalardan bağımsız, değişken olmayan bir olgu değildir. Okuduğum, ML Sol da dahil, hemen hemen bütün eleştiriler burjuva liberal nitelik ve yaklaşımda, aynı, sınıfsallığı kişiliğe, kişilere indirgeme pratiğinde olduğu gibi, sınıfsal yapıyı da tek bir olguya, “cumhuriyete” indirgeyerek yapılmakta. Sanki amaç genel olarak “Cumhuriyet iyi mi kötümü”, “var olan otokratik sistemle bir farkı var mı yok mu” öznel algılatma amaçlanmasında noktalanıyor.
Sınıfsal yapıya, yani onu oluşturan hâkim sınıflara, önderliğini diğerlerine empoze etmiş egemen sınıfa, ülke genelinde emekçi ve hâkim sınıflar arası, özelinde hâkim sınıflar arası güçler dengesine bağımlı olarak Cumhuriyetten Cumhuriyete fark vardır. Bu “güçler dengesi” genel ve özel çelişkilerin yoğunlaşmasına bağımlı olarak değişebileceğinin tarihi kanıtlanmış gerçeği, Cumhuriyetin durağan değil değişken bir yapıya sahip olduğunu da kanıtlar. Kimi değişimler zorlamalar ve (egemen sınıf çıkarına) gereksinimler nedeniyle biçimsel olabilir, kimisi zor kullanmalarla sınıfsal olabilir. Bir Cumhuriyet konusunu ele alıp onu kurulduğundan bugüne “aynı” deyip tutturmaya ve bunu yutturmaya çalışmak bir Marksist Leninist’tin değil, bir liberalin ya da öznelliğinden kurtulamamış bir burjuva milliyetçinin işi olabilir.
2. Arif Koşar’ın “Solda üç eğilim ve cumhuriyet tartışmaları” yazısı üzerine 11 Kasım 2021
Arifin bu biçimsel farklılığı “bugünkü durum daha beter olabilir” sözleriyle ve ““Mevcut cumhuriyet ne demokratik ne gerçek anlamda laik ne de emekçi olmuştur” sözleri, “zaten demokratik haklar kısıtlı, şimdi biraz daha kısıtlı” gibi, yukarda özetlenen Lenin'in ve Stalin'in görüşleriyle büyük bir uyumsuzluk içerisinde. Ve bu yaklaşım, emekçi halklar ve onları mücadelesi açısından biçimler arasında hiç fark olmadığı gibi Anarşist, anarko-Troçkist bir anlayışa, yani "hepsi meyve, o zaman elma ile armut arasında hiçbir fark yok" gibi mekanik bir anlayışa kapıyı açıyor.
Ayni şekilde Arif “sorun AKP ile mücadele adına geçmiş rejimi idealize edip savunma noktasına düşmektir” diyerek, yine mekanik bir şekilde “otokrasiye karşı mücadeleyi” “geçmiş rejimi idealize edip savunmaya indirgiyor, onunla eşleştiriyor. Bu yaklaşıma göre “"O (Sosyalist), burjuva demokratik rejimi, burjuva feodal otokratik rejimine oranla onayladığını söylemekten hiçbir zaman korkmamıştır ve hiçbir zaman korkmayacaktır. Ama o, burjuva cumhuriyeti, sadece sınıf egemenliğinin son biçimi olarak, sadece proletaryanın burjuvaziye karşı savaşımına en elverişli alan olarak "onaylar"; o, onu hapishaneleri ve polisi, mülkiyeti ve fuhuşu nedeniyle değil, ama bu sevimli kurumlara karşı geniş ve özgür bir savaşım ereğiyle onaylar"" diyen Lenin, bir burjuva demokratı oluyor.
3. Marksizm'in Unutulmuş Sözleri üzerine – Feodalizme, Otokrasiye ve faşizme karşı Cumhuriyet bir seçenek mi? Ekim 29, 2017
Devrimci mücadeleyi “demokratik mücadeleden” tamamen soyutlayan ve Faşist bir dönemde “demokratik mücadeleyi ve görevleri rafa kaldıran” bu önderlikler(!) pratik gerçekte, CHP den daha etkili bir şekilde, bu karşı olduklarını iddia ettikleri sistemin güçlenmesini sağlamaktalar.
Demokratik hak ve hürriyetler için mücadele, sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. * Feodal dini gericiliğe, Faşizme karşı mücadeleyi
ciddi bir sorun olarak görmemek, Dimitrov'un deyimiyle, “
işçi sınıfını , en azılı düşmanına karşı mücadelesinde, yanıltmakla aynı anlama “ gelir.
Türkiye'de gündemde olan durum ve gelişmeler , sadece Türkiye emekçi halklarının değil, çevredeki tüm emekçi halkların ve onların mücadeleleri açısından hayati ciddiyeti olan ve ciddiyetle ele alınması gereken içeriğe sahiptir. Lenin Nisan Tezleri yazısında,” tarih göster diki, burjuva parlamenter cumhuriyetten krallığa dönüş çok kolaydır, çünkü tüm baskı aygıtı: ordu, polis, bürokrasi, olduğu gibi kalır. Burjuva parlamenter cumhuriyet, yığınların kendi öz siyasal yaşamını, dipten doruğa tüm devlet yaşamının demokratik örgütlenmesine doğrudan doğruya katılmalarını engeller, boğar. “diyor. Lenin'in krallık kavramını sözlük anlamında değil, siyasi içerik olarak ele almak gerekir. Somut duruma ve gelişmelere baktığımızda , Türkiye'de gerçekleştirilmek istenen “cumhuriyet” yapısının- siz bunu kazanılmış tüm demokratik hak ve hürriyetler olarak ele alın- ortadan kaldırılması ve otokratik bir sistemle değiştirilmesi yönünde.
4. "Her yıl yeni olan eski bir hikâye" ; Cumhuriyete karşı dini gerici otokrasiyi savunmak 2 Kasım 2019
"Her yıl yeni olan eski bir hikaye"
Her yıl bu aylarda, Cumhuriyet konusunda
Leninden alıntılar kırpıp dini gerici otokrasinin korosuna "soldan" katılma pratiğini izledikçe, aklıma Leninin şu sözleri gelir.
İçeriğinden kopartılmış, sloganlaştırılmış teoriler genellikle ve çoğunlukla özgül dönemdeki iktidarın çıkarına hizmet eder, ve burjuvazinin taktiksel tuzaklarına düşmeye çanak açar, tuzağa düşmeyi kolaylaştırır.
"sol" Bolşeviklerde, (Tanrı bizi onlardan korusun) " diyor Lenin, "en devrimci sloganları ezbere okuyarak tuzağa koşuyorlar. Oh evet, küçük burjuva ruhunun izlerinin belirişlerinden biri, devrimci sloganlara teslim olmaktır. Bu her yıl yeni olan eski bir hikayedir." (1)
Gündem de olan ne? Somut Gündemin gerçekleri ne? Ve bu gündeme bağlı olarak, Neyi neye karşı savunuyoruz? Cumhuriyete karşı Dini gerici otokrasiyi mi? Cumhuriyete karşı Sosyalizmi mi? Teorilerin içeriğinden kopartılıp sloganlaştırılması, gündemde olan sorunun ne olduğuna bakmaksızın kırpılarak aktarılması, yukarda Lenin'in de vurguladığı gibi ""en devrimci sloganları ezbere okuyarak tuzağa koş"makla, Türkiye özelinde dini gericiliğin ekmeğine yağ sürmekle sonuçlanıyor.
5. "Baş Düşman"; terimi ve içeriği üzerine kısaca Mayıs 25, 2019
Türkiyede, özellikle son gelişmelerde "baş düşman" tartışması ve bunun "Maocu bir görüş" olduğu üzerine ezberci , Marksizm Leninizmin ABC sinden uzak, ama ML adına yorumların yapılması da yaygınlaştı.
Marksizm Leninizm'e, onun diyalektiğinden kopuk bir yaklaşım, onun kolunu kanadını koparmak, Marksizm Leninizm'in burjuva tek düze mantıkla bir karikatürünü çizmektir. Çünkü (özel olarak sınıf mücadelesinde baş düşman- kapitalizm den bahsedilmediği sürece) "Baş düşman" terimi Leninistlerin "genel" bir teorileştirmesi değil, somut şartların somut değerlendirilmesine bağımlı olarak ele aldıkları, özgül durumun değerlendirilmesi ile ilgili bir "tespit" tir. "Baş düşman", Sınıf mücadelesinin "siyasi (demokratik) mücadele alan ve biçimi ile ilgili, onun herhangi bir özgül dönemi ve taktikleri ile ilgili olan, "müttefiklerini" bu düşmana karşı harekete geçirmeyi hedefleyen pratiklerin zorunluluğunu ortaya çıkaran "özgül le ilgili" bir tespittir.
6. Demokratik görevlerini rafa kaldıran bir mücadele Sosyalist bir mücadele olabilir mi - Türkiye’de hızlı sol-sloganlar arkasında yatan revizyonizm. Kasım 12, 2017
Türkiye'de gündemde olan demokratik mücadele anlayışı bilinçli ya da bilinçsizce kendisini iki şekilde göstermekte, birisi demokratik mücadeleyi temel alarak Cumhuriyetin nihai amaç olduğu hayalciliğini yayan sağ sapma, diğeri demokratik mücadeleyi dışlayan, bunu `burjuvaya yedeklenme` olarak görüp, somut gerçekler ve güçler dengesinden izole bir şekilde, bu mücadele görevini yadsıyıp, sosyalist devrimin, özgül gündemde olduğu hayalciliğini yayan sol sapma.
Marksistler için bu iki görev ve mücadele birbirinden bağımsız olmayan, iç içe geçmiş niteliğe sahiptir. Biri diğerinden bağımsız olarak başarıya ulaşamaz. En önemlisi Marksistler somut şartların, güçler dengesinin, sınıf ilişkilerinin somut değerlendirilmesini yaparak, bu temelde asgariyi azamiye, özgül gündemi nihai gündeme bağlayarak, somut kararlar verirler, işçi sınıfının ve mücadelenin geleceği ile kumar oynamazlar.
Engels in sözleriyle, “Marksizm, bizi, sınıflar ilişkisinin ve tarihin her anının somut özelliklerinin en doğru, aslına en uygun ve nesnel olarak doğrulanabilir, denetlenebilir bir hesabını yapmaya zorunlu kılar. Biz Bolşevikler, bu kurala, bilimsel temellere dayanan bir siyaset bakımından kesinkes zorunlu olan bu kurala her zaman bağlı kalmak zorundayız. “(11)
7. Marksizm'in Unutulmuş Sözleri üzerine – Feodalizme, Otokrasiye ve faşizme karşı Cumhuriyet bir seçenek mi? Ekim 29, 2017
Otokrasi yönünde yol almış olan Faşist diktatörlük altında , Cumhuriyet kutlamalarıyla beraber yaygınlaşan Cumhuriyet karşıtı etnik-sol ve hızlı-sol sloganlar, günümüz Türkiye'sinde Marksist Leninist öğretinin ne kadar yaygın bir şekilde ezbere dayandığının, “gündem sorunundan”, taktiksel anlayıştan” ve “acil görevler” değerlendirmesinden ne kadar uzak olduğunun çarpıcı örneklerini göstermekte.
Devrimci mücadeleyi “demokratik mücadeleden” tamamen soyutlayan ve Faşist bir dönemde “demokratik mücadeleyi ve görevleri rafa kaldıran” bu önderlikler(!) pratik gerçekte, CHP den daha etkili bir şekilde, bu karşı olduklarını iddia ettikleri sistemin güçlenmesini sağlamaktalar.
Demokratik hak ve hürriyetler için mücadele, sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. * Feodal dini gericiliğe, Faşizme karşı mücadeleyi ciddi bir sorun olarak görmemek, Dimitrov'un deyimiyle, “işçi sınıfını , en azılı düşmanına karşı mücadelesinde, yanıltmakla aynı anlama “ gelir.
8. Lenin’den Cumhuriyet üzerine alıntılar Mayıs 26, 2017
Devrimcilerin özellikle kitlelerle olan ilişkilerinde konulara yaklaşımları ya siyah ya beyaz gibi mekanik olmaması gerekir. Bu tür yaklaşımla, devrimci mücadeleye para sağlamak için banka soyanı soyguncu, dini geleneklerini özel yaşamında sürdüren sendika örgütleyicisi işçiyi gerici, cumhuriyeti, laikliği halifeliğe karşı korumaya kalkan demokratı faşist olarak değerlendirmek kaçınılmaz olacağı gibi, dini gerici faşistlerin ekmeğine yağ sürmek le sonuçlanacaktır. Doğru tavır, gerici saldırılara karşı, konunun ilerici olan yanlarının desteklenmesi, -ama sadece bu ilerici yanı, içeriği-, savunulması, gerici yanların teşhiri ve eleştirilmesidir.
Günümüzde dini gericiliğin borazancılığıyla, hızlı devrimcilik acelesiyle, onların tuzağına düşen genç devrimciler için, Cumhuriyet nedir konusunda, Türkiye'de, o zaman içinde bulunduğu siyasi durum ve şartlarında ilerici olup olmadığı ve genelde hala krallık vb altında yaşayan halklar açısından, yaklaşımın ne olması gerektiği içeriğinde Lenin'den alıntılardan bir bölümü ezberlemek değil, anlamak için.
Lenin Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü yazısından O (Sosyalist), burjuva demokratik rejimi, burjuva feodal mutlakiyet rejimine oranla onayladığını söylemekten hiçbir zaman korkmamıştır ve hiçbir zaman korkmayacaktır. Ama o, burjuva cumhuriyeti, yalnızca sınıf egemenliğinin son biçimi olarak, yalnızca proletaryanın burjuvaziye karşı savaşımına en elverişli alan olarak "onaylar"; o, onu hapishaneleri ve polisi, mülkiyeti ve fuhuşu nedeniyle değil, ama bu sevimli kurumlara karşı geniş ve özgür bir savaşım ereğiyle onaylar.
9. "Erken Seçim, ve demokratik görevleri askıya alan "Boykot" Mayıs 10, 2018
Erken secim ve ML devrimcilerin tavrı üzerine boykotu satmak için akıl almaz teoriler üretilmekte. Konuyu, teorilerden somut özgüle indirmek ve temel teorik hatalara kısaca değinmek zorunlu hale geldi.
İlk ve en önemli hata, "kimin çıkarına olursa olsun "boykot" " söylemi..
Marksizm Leninizm'in en temel kurallarından birisi; değerlendirme, strateji, taktik ve pratiklerin emekçi halkın ve onların mücadelesinin çıkarları göz önünde bulundurularak, ve o doğrultuda olması gerekliliğidir. Bunun dışındaki yaklaşım ML olamaz.. Yani "kimin çıkarına olursa olsun" temelinde bir boykot yaklaşımının ML le ilgisi olmadığı gibi, tam da ona karşı bir yaklaşımdır.
İkinci hata, demokratik mücadele ve görevleri küçümsemenin de ötesinde, reddetmek, ve dolayısıyla mücadeleden kaçmak için kılıf teoriler uydurmak..
ML'in en önemli temel kurallarından bir diğeri , demokratik haklar için mücadelenin sosyalizm mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olduğu, ikisinin tam anlamıyla gerçekleşmesinin birbirine diyalektik olarak bağlantılı olduğu, bu bağlantının koparılmaması gerekliliğidir.
Hiç yorum yok