Leninden Cumhuriyet üzerine alıntılar
Diğer yazılarla birlikte PDF indir
Devrimcilerin özellikle kitlelerle olan ilişkilerinde konulara yaklaşımları ya siyah ya beyaz gibi mekanik olmaması gerekir. Bu tür yaklaşımla, devrimci mücadeleye para sağlamak için banka soyanı soyguncu, dini geleneklerini özel yaşamında sürdüren sendika örgütleyicisi işçiyi gerici, cumhuriyeti, laikliği halifeliğe karşı korumaya kalkan demokratı faşist olarak değerlendirmek kaçınılmaz olacağı gibi, dini gerici faşistlerin ekmeğine yağ sürmek le sonuçlanacaktır. Doğru tavır, gerici saldırılara karşı, konunun ilerici olan yanlarının desteklenmesi, -ama sadece bu ilerici yanı, içeriği-, savunulması, gerici yanların teşhiri ve eleştirilmesidir.
Devrimcilerin özellikle kitlelerle olan ilişkilerinde konulara yaklaşımları ya siyah ya beyaz gibi mekanik olmaması gerekir. Bu tür yaklaşımla, devrimci mücadeleye para sağlamak için banka soyanı soyguncu, dini geleneklerini özel yaşamında sürdüren sendika örgütleyicisi işçiyi gerici, cumhuriyeti, laikliği halifeliğe karşı korumaya kalkan demokratı faşist olarak değerlendirmek kaçınılmaz olacağı gibi, dini gerici faşistlerin ekmeğine yağ sürmek le sonuçlanacaktır. Doğru tavır, gerici saldırılara karşı, konunun ilerici olan yanlarının desteklenmesi, -ama sadece bu ilerici yanı, içeriği-, savunulması, gerici yanların teşhiri ve eleştirilmesidir.
Günümüzde dini gericiliğin borazancılığıyla, hızlı devrimcilik acelesiyle, onların tuzağına düşen genç devrimciler için, Cumhuriyet nedir konusunda, Türkiyede, o zaman içinde bulunduğu siyasi durum ve şartlarında ilerici olup olmadığı ve genelde hala krallık vb altında yaşayan halklar açısından, yaklaşımın ne olması gerektiği içeriğinde Leninden alıntılardan bir bölümü ezberlemek değil, anlamak için.
O (Sosyalist), burjuva demokratik rejimi, burjuva feodal mutlakiyet rejimine oranla onayladığını söylemekten hiçbir zaman korkmamıştır ve hiçbir zaman korkmayacaktır. Ama o, burjuva cumhuriyeti, yalnızca sınıf egemenliğinin son biçimi olarak, yalnızca proletaryanın burjuvaziye karşı savaşımına en elverişli alan olarak "onaylar"; o, onu hapishaneleri ve polisi, mülkiyeti ve fuhuşu nedeniyle değil, ama bu sevimli kurumlara karşı geniş ve özgür bir savaşım ereğiyle onaylar.
Lenin in ulusal Politika Üzerine yazısından alıntı
demokrasinin çeşitli istemleri mutlak şeyler değildir, bunlar, dünya demokratik hareketinin (bugün sosyalist hareketinin) tümünün bir parçasıdır. Bazı somut durumlarda, parçanın, bütün ile çelişkiye düşmesi olasılığı vardır; o zaman parça atılır. Bir ülkedeki cumhuriyetçi hareket bir başka ülkenin entrikalarının aleti olabilir ve bu işe kilise, mali çevreler ya da kralcılar katılabilir; biz o zaman, bu somut hareketi desteklememekle görevliyiz, ama bu bahane ile uluslararası sosyal-demokrasinin (Devrimci Demokrasinin EA) programından cumhuriyet sloganını silmek gülünç olur. |
Lenin, Devlet ve Devrim, Engelsin açıklamalarından
Engels, tıpkı bir krallıkta olduğu "kadar", demokratik bir cumhuriyette de, devletin "bir sınıfın bir başka sınıfı baskı altında tutmasına yarayan bir makine"den başka bir şey olmadığını söylerken, bu sözleriyle hiçbir zaman, bazı anarşistlerin "tedris ettikleri" gibi, baskı biçiminin şöyle ya da böyle olmasının proletarya bakımından önem taşımadığını anlatmak istemez. Sınıf savaşımının ve sınıfları baskı altında tutmanın daha geniş, daha özgür, daha açık bir biçimi, proletaryanın genel olarak sınıfların ortadan kalkması için yürüttüğü savaşımı büyük ölçüde kolaylaştırır.
Lenin, Devlet, Sverdlov Üniversitesinde verilen dersten alıntılardan
Demokratik cumhuriyet ve genel oy hakkı, feodalizm ile karşılaştırıldığında, son derece büyük bir ilerleme idi: bunlar, proletaryanın bugünkü birliğini ve dayanışmasını gerçekleştirmesini, sermayeye karşı sistemli bir mücadele vermekte olan kadroların sağlam ve disiplinli olmasını mümkün kıldı.........
Burjuva cumhuriyeti, parlamento, genel oy - hepsi toplumun dünya ölçüsündeki gelişmesi yönünden büyük gelişme demektir.İnsanlık kapitalizme doğru ilerledi ve yalnızca kapitalizm, kent kültürü sayesinde, ezilen proletarya sınıfını, kendi bilincine varmasını ve dünya işçi sınıfı hareketini yaratmasını, bütün dünyada milyonlarca işçinin partiler -yığınların mücadelesine bilinçli olarak yol gösteren sosyalist partiler- içinde örgütlenmelerini sağladı. Parlamentarizm olmaksızın, seçim sistemi olmaksızın, işçi sınıfının bu gelişmesi olanaksız olacaktı. Bütün bu şeylerin geniş halk yığınlarının gözlerinde böylesine bir önem kazanmasının nedeni budur.
Bir cumhuriyet nasıl birmaskeye bürünürse bürünsün, ne denli demokratik olursa olsun, eğer o bir burjuva cumhuriyeti ise, eğer o toprak ve fabrikaların özel mülkiyetini koruyorsa ve eğer özel sermaye toplumun tümünü ücret köleliği içinde tutuyorsa, yani eğer bir cumhuriyet, bizim parti programımızda ve Sovyet anayasasında söylenen her şeyi gerçekleştirmiyor ise, o zaman bu devlet, bazı insanların, ötekiler tarafından ezilmesi için bir makinedir.
Lenin, Emperyalist Ekonomizm yazısında Kievskinin Cumhuriyet ve Emperyalizm konusundaki eleştirisinden.
"""Cumhuriyet, kapitalist toplumun siyasal üstyapısının olası biçimlerinden biridir, üstelik bugünkü koşullar altında en demokratik biçimidir. Emperyalizmin cumhuriyeti "gülümsemeyle" karşılamadığını söylemek, emperyalizmle demokrasi arasında bir çelişki olduğunu söylemek demektir. Kievski bu sonucu "gülümsemeyle" karşılamayabilir, hatta "gülümsemeyle karşılamaktan çok uzak" olabilir. Ama gene de bu sonuç çürütülemez."""
Kievski, işin bu canalıcı noktasından kaçmasaydı, emperyalizmle cumhuriyet arasındaki çelişkinin, yakın zamanlar kapitalizminin (yani tekelci kapitalizmin) ekonomisiyle, genel olarak siyasal demokrasi arasındaki çelişki olduğunu belki de idrak edebilirdi. Çünkü bellibaşlı ve temel herhangi bir demokratik önlemin (görevlilerin ve subayların halk tarafından seçilmesi, tam dernekleşme ve toplantı özgürlüğü, vb.), emperyalizmle, cumhuriyetten daha az çelişir (ya da dilerseniz, daha çok "gülümsemeyle" karşılanan) bir şey olduğunu Kievski hiç bir zaman kanıtlayamayacaktır.
O halde geriye, bizim tezlerimizde öne sürdüğümüz şey kalıyor: emperyalizm, genel olarak, tüm siyasal demokrasiyle çelişir, "mantıksal olarak" çelişir. Kievski bu önermeyi "gülümsemeyle" karşılamıyor, çünkü bu önerme onun bütün mantık yapısını yıkıyor. Ama elimizden ne gelir ki? Belli bazı önermeleri çürüttüğü varsayılan, ama aslında "cumhuriyeti gülümsemeyle karşılamaktan uzak olan emperyalizm" türünden ifadeler kullanarak o önermeleri gizlice geliştiren bir yöntem mi kabul edeceğiz?Dahası var. Emperyalizm cumhuriyeti gülümsemeyle karşılamaktan neden uzaktır? Ve emperyalizm, kendi ekonomisini cumhuriyetle nasıl "uzlaştırır"?Sorun ekonomiyle siyaset arasındaki "çelişki"yle ilgilidir.Engels [bu soruya -ç.] şu yanıtı verir: "Demokratik cumhuriyet [yurttaşlar arasında] servet ayrımlarını artık resmen tanımaz. Zenginlik, demokratik cumhuriyette, iktidarını, dolaylı, ama o kadar da güvenli bir biçimde gösterir. Bir yandan, ..memurlara düpedüz rüşvet yedirerek, bir yandan da, hükümetle hisse senetleri borsası arasındaki ittifak biçiminde..."Demokratik cumhuriyet, kapitalizmle "mantıksal olarak" çelişir, çünkü demokratik cumhuriyet, zenginle yoksulu "resmi olarak" eşitler. Bu, ekonomik sistemle siyasal üstyapı arasında bir çelişkidir. Emperyalizmle cumhuriyet arasında da aynı çelişki vardır. Serbest rekabetten tekelciliğe dönüşümün, siyasal özgürlüklerin gerçekleştirilmesini daha da "güçleştirmiş olması" gerçeği bu çelişkiyi derinleştirir ve ağırlaştırır.Eğer genel olarak "servet" (sermaye), rüşvet ve hisse senetleri borsası yoluyla, herhangi bir demokratik cumhuriyet üzerinde egemenliğini tam olarak kurabiliyorsa, o zaman Kievski, çok garip bir "mantık çelişkisi"ne düşmeksizin, nasıl olur da, emirlerinde milyarlar bulunan tröstlerle bankaların engin servetinin, yabancı, yani siyasal bakımdan bağımsız bir cumhuriyet üzerinde mali-sermayenin egemenliğini "gerçekleştiremeyeceği" görüşünü sürdürebilir?
Viladimir İliç Lenin Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin İki Taktiği , Tutucuları Hükümetten Tasfiye Etme taktikleri yazısından
Demokratçılığın sınırlarının ötesinde, proletaryanın ve köylü burjuvazisinin bir tek iradesinden sözedilemez. Aralarındaki sınıf savaşımı kaçınılmazdır, ama bir demokratik cumhuriyet içersindedir ki, bu savaşını, halkın sosyalizm uğruna giriştiği en derin ve en yaygın bir savaşım haline gelecektir. Dünyadaki her şey gibi, proletaryanın ve köylülüğün devrimci demokratik diktatörlüğünün de bir geçmişi, ve bir de geleceği vardır. Bunun geçmişi otokrasidir, serfliktir, monarşidir ve ayrıcalıklardır.
Leninin Üçüncü Kongre de Anarşistleri eleştirisinden
Yeni-İskra yandaşlarının Kafkasya Konferansı tarafından alınan geçici hükümet konusundaki kararı şöyledir:
"Proletarya içersinde sosyal-demokratik bilinci derinleştirecek [elbette! şunu eklemeliydiler: 'Martinovvari!' - yalnızca bilinci daha da derinleştirmek için mi, cumhuriyet kurmak için değil mi? Ne de 'derin' bir devrim anlayışı!] ve gelişmekte olan burjuva devlet sistemini eleştirmek için partinin tam bir özgürlüğe kavuşmasını güvence altına alacak biçimde devrimci durumdan yararlanmanın bizim görevimiz olduğunu gözönünde tutan konferans [işimiz cumhuriyet kurmak değilmiş! İşimiz yalnızca eleştiri özgürlüğü elde etmekmiş. Anarşist düşüncelere kapılınca anarşist bir dil kullanılır: 'burjuva devlet' sistemi!], bir sosyal-demokrat geçici hükümetin kurulmasına ve böyle bir hükümete katılmaya karşı olduğunu [İspanya devriminden on ay önce bakunincilerin aldığı ve Engels'in değindiği kararı anımsayınız; bkz: Proletari, n° bildirir ve devlet sistemini demokratlaştıracak uygun önlemleri [!?] sağlamak üzere geçici burjuva hükümeti üzerinde dışarıdan [tepeden değil, alttan] baskı yapmanın en uygun yol olduğunu kabul eder. Konferans, sosyal-demokratlar tarafından geçici bir hükümet oluşturulmasının, ya da böyle bir hükümete katılmalarının, bir yandan Sosyal-Demokrat Partiye karşı proletarya yığınlarında umutsuzluğa ve partiden uzaklaşmalarına yolaçacağına, çünkü iktidarı ele geçirmiş olmalarına karşın, sosyal-demokratlar, sosyalizmi kurmak da dahil olmak üzere, işçi sınıfının ivedi gereksinmelerini karşılayamayacağına [cumhuriyet ivedi bir gereksinme değilmiş! Kararın yazarları büyük bir bilisizlik içinde burjuva devrimine katılmayı reddediyorlarmışçasına, tamamen anarşist bir dil kullandıklarının farkında değillerdir!], ve öte yandan da, burjuva sınıfların devrimden yüz çevireceğine ve böylecede devrim kapsamının daralacağına inanır.İşte sorunun düğüm noktası budur. Anarşist düşüncelerin en katıksız oportünizmle içiçe geçtiği yer burasıdır (Batı-Avrupa bernştayncılarında da durum hep böyledir).
Neyi savunuyoruz? yıkılan Osmanlı hanedanlığınımı?
Neyi reddediyoruz? o zaman yerine kurulan Cumhuriyeti mi?
Kimi destekliyoruz? Hanedanlığı geri getirmeye çalışanlarımı?
Erdoğan A
Mayıs 26, 2017
Hiç yorum yok