Header Ads

Header ADS

AKP nin Hedefinin Türkleştirme olduğu değerlendirmesi üzerine.

AKP dini gerici faşist iktidarın hedefinin Ülkeyi Türkleştirme olduğu değerlendirmesi, kendi içinde çelişkiler olan, içinde bulunduğumuz Globalist ekonomi ve politikadan soyutlanmış, Türkiyedeki hakim sınıfların palazlanmış ve uluslarası alanda rol oynama çabalarını göremeyen ya da görmezden gelen, geleneksel burjuva milliyetci yaklaşımla yapılan , yanlış bir değerlendirmedir.

Yıllardır Orta Doğu Projesi eş başkanlığı çığlıkları atan AKP nin, arada bir bahsettiği “Türklük”le, aslında yöneldiği , ve hedef aldığı “Türk”lük birbirinden farklı, kurnazca kullanılan, yayılmacı politikası hedefinde olan kavramlardır ve farklı ,içeriklere sahiptir. 

Sermayenin sözcüsü olarak AKP nin üstlendiği görev ve bu göreve giden yolda etnik milliyetcilik, yani Türkçülük, AKP nin yayılma ve örgütlenme alanını kısıtlayan ve daraltan bir yaklaşım olur. Bunun bilincinde olan AKP nin (arka plandaki) beyinlerinin hedefi, yayılma ve örgütlenme alanlarını olabilecek en azami bir şekilde genişletecek, “Müslüman” milliyetciliği dir. Bundada ilk ve en kolay olanı Osmanlı Müslümanlığı temelinde uygulanan strateji ve taktiklerdir. Bu strateji ile, AKP etkinlik ve yayılma alanı içine Osmanlı altında olan olmayan bütün Türkik ve eski Osmanlı ülkelere kadar genişletmeyi hedeflemektedir.

Kosova da söylediği şu sözler, bunun sayısız örneklerinden bir tanesidir. 

'' O türbe, Balkan halklarıyla, özellikle de Kosova ile Türkiye arasındaki, kardeşliğin nişanesidir. Biz, o türbeyi de Balkan coğrafyasındaki ata yadigarlarını da oralardaki soydaşlarımızı da birbirimize bağlayan, birbirimize yaklaştıran, muhabbetimizi artıran ortak miras, ortak zenginlik olarak görüyoruz''


AKP uluslarası konuşmalarında “soydaş” larından bahsederken, Hristiyan, Şaman, Budhist olan soydaşlarından bahsetmiyor, Müslüman soydaşlarından bahsediyor.

İç politikasında uyguladığı politikada artık vurgulamaktan kaçınmadıkları, tam tersine yoğunlaştırdıkları söylemler hep 1919 öncesi, yani Osmanlı ve Müslümanlığın savunusu temelindedir. 

Erdoğanın “Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok” Sözleri, onların 1919 sonrası ile ilgili gelişen her türlü milliyetciliğin ve değişimin reddinin kanıtı olduğu gibi, din temelinde, Kürt emekci halkınıda kurnazca saflarına çekme taktiğinin de bir göstergesidir.

Aşağdaki alıntı ise , etki alanını daha da geliştirme, kimi milliyetci kesimleri tarafına geçirme, kimini de tarafsızlaştırma taktiğini içinde taşır ve din üzerine yoğunlaştırır..

”Biz, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde hep beraber tek milletiz. Bu millet kavramının içinde Türkü var, Kürdü var, Arabı var, Lazı var, Çerkezi var, Abazası var. Var oğlu var. Bizim kadim medeniyetimizde asla böyle bir farklılık, asla ayrım olmamıştır. Bizim kültürümüzde, geleneklerimizde özellikle bu hassasiyet hep korunmuştur. Etnik milliyetçiliği kim yaparsa yapsın o sapkınlığın içindedir, fesat içindedir, fitne peşindedir. Bin yıllar boyunca bu topraklarda nasıl bir ve beraber olduysak Allah’ın izniyle yine bir olacak, diri olacak, bu topraklar üzerinde iri ve güçlü olacağız.””

AKP nin , daha doğrusu sermayenin, içinde bulunduğu bu taktiksel çelişki onun palazlanmış olması ama emperyalist ülkelerle –soygun ve paylaşımda aslan payı anlamında - baş edebilecek bir güç ve seviyede olmamasından kaynaklanır. Bu konuyu kısaca biraz daha açmak gerekiyor.

Sovyetlerin var olduğu , soğuk savaş ve containmet- muhafaza stratejisi döneminde milliyetcilik emperyalistlerin kendi ülkeleri de dahil, ulus-devletlerde gelişen devrimci hareketleri bastırmak için desteklediği ve komünizm “öcüsü”ne karşı kullandığı bir burjuva aldatmacısıydı. 


Sovyetlerin yıkılması sonucu, Globalist yayılma içerik ve pratiğine ters düşen milliyetciliğin papucu taktiksel yaklaşım olarak ulus-devlet alanında dama atıldı. Ulus devletleri “Böl , Parçala ve merkezi gücü olmayan küçük ülkeler haline getir” stratejisinin uygulandığı bu “kültürler arası çatışma”- döneminde, milliyetcilik-dini, mezhebi ve benzeri ne kadar farklılıklar varsa hepsi beraber- , kullanılma ve “sözde demokratik uluslar yaratma” pratiği içerisine indirgendi. Yani burjuva aldatmaca içeriği değişik biçimde korundu.

F.Chernovun deyimiyle Emperyalist ülkelerde Globalistlik ve milliyetçilik karşıtlar değildir, sadece burjuva-emperyalist ideolojinin iki yüzleridir.

Türkiyedeki sermayenin , onun yürütme kolu olan AKPnin çelişkisi, bir taraftan Globalist emperyalist taktiği uygulama (emperyal güçlülük sanısı) atılımı, bir taraftanda ulus-devlet yapısını koruyabilme korkusu (emperyal güçsüzlük endişesi). Bu korkunun kaynağıda bağımsız bir ya da birden fazla Kürdistan oluşumu olasılığı. 

Türkiyedeki sermaye, korkusunu yenebilmesi için Türkiyede Kürdistan sorununu bir şekilde çözmeleri gerekliliğinin farkında ve bilincindeler. 

Dozu gittikçe ve korkusuzca artan "Atatürk" e ve Kurtuluş Savaşına yapılan saldırılar, onların Türk Milliyetcilerinin oylarını artık “karar verici, belirleyici” olarak görmediklerinin bariz bir işaretidir.

Bu tür saldırıların, özellikle Kürdistan ve diğer bazı kesimlerce ve Solda! onaylanıyor, çoğunluklada destekleniyor olmasının farkında olan AKP nin, bir çeşit Özerk Kürdistan oluşturulması yönünde adım atma olasılığı giderek artmakta.

Yani AKP nin hedefi klasik anlamda bir Türkleştirme değil, sermayenin çıkarları doğrultusunda, dini temelde bir Osmanlılaştırma, muhalefetini ittifak haline getirme , diğerlerini de en azından belirli konularda, özellikle bir çeşit Özerklik konusunda tarafsızlaştırmaktır.

AKP li Erdoğan bunu sermayenin çıkarları doğrultusunda başaramazsa, sahte bir darbe yerine, bu sefer gerçek bir darbeyle ve çıkarmaya çalıştığı idam cezasının ilk kurbanının kendisi olabilme olasılığının farkındadır, ya da ona çıtlatılmıştır. Çünki sermaye için Erdoğanın yerini alacak her zaman başka birisi (hemde hazırda) vardır (ayni Hitler sağken Alman sermayesinin alternatif lideri hazırlamış oldukları gibi). 

Erdoğan Ahmet
24 Mayıs, 2017



Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.