Header Ads

Header ADS

Ukrayna sorununa ilişkin değerlendirme ve sonuçlandırma hakkında- MLC'den Hari K. yoldaşa yanıt

İlgili Makale ve eleştiriler PDF İndir

(Marksist-Leninist Currents Today) MLC'den Hari Kumar yoldaşın benim Ukrayna'daki savaşa yönelik ML tutuma ilişkin değerlendirmeme yönelik eleştirisine yanıt verirken, “değerlendirmenin” gerçekten ne anlama geldiğinin açıklamasıyla başlayacağım. Ancak bunu yapmadan önce, “değerlendirme”nin açıklamasıyla bağlantı kurulabilmesi için onun eleştirisindeki temel konuların altını kısaca çizmem gerekiyor.

H.K eleştiri yazısına Rusya'nın neden emperyalist bir ülke ve Putin'in bir burjuva olduğunu kanıtlamak için uzun açıklamalarla başlıyor.

Bunun aksini, yani Rusya’nın emperyalist olmadığını söylemedim ki.

H.K Rusya’nın neden anti-faşist olmadığını kanıtlamak için uzun açıklamalarla devam ediyor.

Bunun aksini, yani Rus emperyalizminin anti-faşist olduğunu söylemedim ki.

Bu nedenle, eleştiride değindiği konuların önemli bir bölümünün, benim değerlendirmemin sonucuyla hiçbir ilgisi yok. Bu nedenle bunlara değinmeyeceğim bile. Eklenen iki makalem, “emperyalist ülkeler arasındaki savaşların kasıtsız-istenmeden gelişen, emekçi halkların ve onların mücadelelerinin çıkarlarına hizmet eden “yan etki sonuçlarını” ayrıntılı olarak açıklıyor.

H.K Fyodorov'u tanımadıklarını” belirtiyor. Kitabın adını belirtmiş olmama rağmen, bu benim hatam, “Savaş ve Ordu Üzerine Marksizm Leninizm” kitabının yazarlarının tüm isimlerini belirtmem gerekirdi. Bu eksiklik için özür dilerim.

H.K yoldaşın benim ulaştığım sonuca karşı çıkma ve Altınoğlu'nun Gürcü örneğine istinaden verdiği örneğe farklı bir anlam yükleme çabası, onu bir tarafta kendi içinde çelişkili açıklamalarla buluşturuyor, diğer tarafta “değerlendirme” sürecinin adımlarını alt üst ediyor -önceki ve sonrası olanı yer değiştiriyor.

Şöyle diyor; Erdoğan'ın, makalesi Rus-Gürcü savaşına genel bir bakış sunmayı amaçlayan Altınoğlu'nu yanlış yorumladığını düşünüyoruz. Bize göre Erdoğan, Altınoğlu'nun son cümlesini vurguluyor:

“(Marksist Leninistler) Emperyalist ve yayılmacı politikalarını kınarken, Rusya'nın ABD-İsrail-Gürcistan ekseninin saldırısını püskürtmesini memnuniyetle karşılarlar.

İşte Erdoğan'ın cımbızladığı' cümle bu. Elbette Altınoğlu burada Gürcü ihtilafının sonucunu doğru değerlendirdi. Ama onun ulaştığı sonuçlar, daha önce ve zaten şunu vurgulamıştır: " bizler prensipte bu emperyalistler arası çatışmada taraf olamayız".

Burada Yoldaş HK’ın kafası karışmış. Önceki, Altınoğlu'nun bu özel durumdaki “sonucu”, değerlendirme sürecinin son aşaması olarak, sonraki “analiz” sonrasında ve “değerlendirme” aşamasında dikkate alınan genel “ilke”dir. Bu nedenle Altınoğlu bu ilkeye dikkat çektikten sonra açıklamasını Öte yandan” ve ”dolayısıyla” sözleriyle devam ettiriyor ve baş-düşman “tespiti” ve bu özeldeki duruş” tespiti ile ulaştığı sonuç lamayı belirtiyor. Açıkça ve revize edilmez bir şekilde şöyle söylüyor;

Öte yandan onlar (Marksist Leninistler), ABD ve NATO’nun, ya da daha açık bir anlatımla ABD-İsrail-Britanya neo-faşist ekseninin en saldırgan bloku oluşturduğu, dünya işçi sınıfı ve halklarının baş düşmanı olan bu blokun saldırı savaşlarının esas kışkırtıcısı ve yürütücüsü olduğu ve dolayısıyla bu eksenin zayıflatılması, izole edilmesi ve etkisizleştirilmesinin işçi sınıfı ve halkların ana görevi olduğu gerçeğini de asla görmezden gelemezler.

Rejimlerinin gerici ve emperyalist niteliklerine rağmen Rusya ve Çin halihazırda savunma konumundadırlar ve onların, ABD-NATO ekseninin kendilerini kuşatma, geriletme ve izole etme çabalarına karşı yaptıkları girişimler ve karşı-ataklar bugünkü taktiksel evrede mevcut barışın korunmasına hizmet etmekte ve nükleer silahların da kullanılacağı yeni bir dünya savaşının patlak vermesini zorlaştırmaktadır.

Dolayısıyla işçi sınıfının devrimci öncüleri ve tutarlı demokrat ve enternasyonalistler, emperyalist ve yayılmacı politikalarını mahkûm etmekle birlikte Rusya’nın ABD-İsrail-Gürcistan ekseninin giriştiği saldırıyı püskürtmesini memnunlukla karşılarlar.

Bir savaşı (bir kez başladıktan sonra) “haklı kılmak” ile aynı savaşı ve onun sonuçlarını, Marksist Leninistlerin temel görevi olan emekçi kitlelerin çıkarları ve mücadelelerinin çıkarları göz önünde bulundurularak değerlendirmek arasında bir fark vardır. Aynı şekilde, kapitalizme ve burjuvaziye karşı olmakla, işçi sınıfının ve onun mücadelesinin çıkarları yönünde “yan etki” olarak işleyen, kaderi üzerinde hiçbir kontrolümüz olmayan somut bir durumu değerlendirmek arasında fark vardır. Bu gerçeği yok saymak, diyalektiği ve tüm tarihsel örnekleri Marksizm adına yok saymaktır. “Metafiziği (Marksist anlamda, yani anti-diyalektiği) ve boş soyutlamaları takdire şayan bir şekilde mahkûm eden bir yazardan, sorunun somut bir tarihsel analizinin nasıl yapılacağı konusunda bize bir örnek oluşturmasını beklemek doğaldır. Lenin, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı

Lenin, Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin İki Taktiğinde “Burjuva devrimi, proletarya için en yüksek derecede avantajlıdır. Proletaryanın çıkarları için bir burjuva devrimi kesinlikle gereklidir” dediğinde genel olarak burjuva yanlısı mıydı?

Şüphesiz ki değildi. Sorunu proletaryanın çıkarlarını göz önünde bulundurarak değerlendiriyordu.

Gündemdeki konuların önemine ilişkin uygun bir değerlendirme yapabilmek için, bunları, gelişiminin belirli bir aşamasında dünyanın tüm durumuyla ve bu gelişmenin hem özelde hem de genel olarak ana eğilimleriyle birlikte ele almak gerekir. 

Kimilerinin “işgal”, kimilerinin “müdahale” olarak tanımladığı Ukrayna'daki savaş, Marksizm Leninizm ile Liberalizm arasında, tüm ML partilerinin, örgütlerinin ve bireylerin ML'in değerlendirmelerine dayanan idealist soyutlama ve diyalektik yaklaşım arasındaki sınır çizgisini, yavaş ama emin bir şekilde çiziyor. Bazıları açısından, onların liberal, reformist eğilimleri nedeniyle bu kaçınılmazdır, diğerlerinde ise soyut teorilere güvenmekten ve Marksizm’in diyalektiğini ve değerlendirme sürecini fiilen uygulamadan genellemelerinden kaynaklanmaktadır. Çoğu değerlendirme sürecini tamamlamıyor, mevcut karmaşık somut durumun analizinin sonunda duruyor ve bir reçete veya genel kural oluşturarak duruşunu belirliyor.

Lenin uygulanacak taktiklerin ve alınacak tavırların belirlenmesi için bir reçete olarak genel ilke ve kuralların uygulanmasına yönelik bu tür uygulamalara karşı uyarıda bulunuyordu. “Tabii ki, siyasette bazen aşırı derecede karmaşık -ulusal ve uluslararası- ilişkilerin … ele alınması gerekir …” diyor Lenin, ancak bu “her durumda işe yarayacak bir reçete ya da genel bir kural uydurmak saçma olur... Her ayrı durumda, durumu analiz edecek beyinlere sahip olmak gerekir. " Lenin, Sol Komünizm

Lenin Marksist öğretimin bir dogma değil, bir eylem rehberi olduğunu açıkça belirtiyor ve Marks ve Engelsin her zaman, "formüller"in ezbere öğrenilmesi ve tekrar edilmesiyle haklı olarak alay ettiklerini söylüyordu. Bir Marksist'in gerçek hayatın, somut gerçekliklerin farkına varması ve dünün bir teorisine bağlı kalmaya devam etmemesi gerektiği şeklindeki tartışılmaz gerçeği anlamak zorunludur. " Lenin- Devrimimizde Proletaryanın Görevleri

Ezber teorilerle öğrenilen genel kuralların uygulanması çoğu durumda gerçeği temsil etmeyebilir ve bu nedenle taktikler ve duruş, bu uygulamada gerçek olduğu varsayılan soyutlara dayalı olarak belirlenir. Lenin, Taktikler Üzerine Mektuplar adlı makalesinde, “Marksizm bizden sınıflar arasındaki ilişkinin ve her tarihsel duruma özgü somut özelliklerin kesinlikle somut ve nesnel olarak doğrulanabilir bir analizini gerektirir” diyordu. Bunun nedenini ise “Somut siyasi hedefler somut koşullarda belirlenmelidir. Her şey görecelidir, her şey akar ve her şey değişir... Soyut gerçek diye bir şey yoktur. Gerçek her zaman somuttur.Lenin, Demokratik Devrimde Sosyal-Demokrasinin İki Taktiği

Marksistler, genelleştirilmiş teorilerden, öznellik ve keyfilik yaratan belirli bir durumun değerlendirilmesi için yola çıkmazlar, somut durumun değerlendirilmesinden teorilerin uygulanmasına doğru ilerlerler. Marks, diyor Lenin, "... yalnızca somut durumdan bahseder; Plehanov, sorunu onun somutluğu içinde hiç düşünmeden genel bir sonuç çıkarır. " Lenin, Plekhanov'un Tarihe Referansı

Ukrayna örneğinde de Marksizm bu ayrı savaşın somut bir değerlendirmesini gerektirir. Her savaşa yaklaşım, “çağ”ın genelleştirilmesine ve her özgüle reçete uygulanmasına dayandırılamaz. “Böyle bir görüşe sahip olmakdiyor Lenin, “her şeyi bir saçmalığa indirgemek ve her ayrı savaşın somut bir analizinin yerine gülünç bir klişe uygulamaktır. Kievsky'nin yaptığı gibi, "çağ" hakkında genel ifadelere başvurarak bu somut sorunları bir kenara atmak, "çağ" kavramını kötüye kullanmaktır. Kievski, ezbere öğrenilmiş bir kural gibi, Marksistlerin olaylara "somut" yaklaşması gerektiğini tekrarlıyor, ama bu kuralı uygulamıyor. Kievski, "çağ" ile "mevcut savaş" arasındaki ilişkiyi açıkça çarpıtıyor. Onun muhakemesinde meseleyi somut olarak ele almak, "çağ"ı incelemek demektir. İşte o tam da bu noktada yanılıyor. “Lenin, Marksizm’in Bir Karikatürü ve Emperyalist Ekonomizm

Somut bir durumun değerlendirilmesi istatistiksel, akademik, eklektik, öznel bir yöntem değil, bir bütün olarak nesnel ve diyalektik bağlantıları içindedir.

" Marksist diyalektik yöntem, "hazır şemaların" ve soyut formüllerin kullanılmasını yasaklar, ama sonuçları yalnızca böyle bir analize dayandırarak, bir sürecin tüm somutluğu içinde eksiksiz, ayrıntılı bir analizini talep eder. Diyalektik yöntem, her şeyden önce, her şeyi kendi başına değil, her zaman başka şeylerle karşılıklı bağlantıları içinde düşünmemizi talep eder.

Bu kulağa "aşikâr" gelir. Ama, çoğu zaman göz ardı edilen ve hatırlanması son derece önemli olan “bariz” bir ilkedir … Çünkü metafiziğin özü, şeyleri diğer şeylerle olan ilişkilerinden ve içinde bulundukları somut koşullardan izole edilmiş soyut bir şekilde düşünmektir... Maurice Cornforth, Materyalizm ve Diyalektik Yöntem

"Gerçek diyalektik", diye yazmıştı Lenin, " tüm somutluğu içinde bir sürecin kapsamlı ve ayrıntılı bir analizi yoluyla ilerler. Diyalektiğin temel tezi şudur: soyut gerçek diye bir şey yoktur, gerçek her zaman somuttur.” Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri

Komünistler, Marks’ın “her zaman ve her yerde bir bütün olarak (sosyalist) hareketin çıkarlarını temsil ederler” ilkesi tarafından yönlendirilirler. Marks ve Engels, Komünist Manifesto,

“Ve bu, bir bütün olarak hareketin çıkarları için, somut koşullar ışığında her durumda hangi politikanın izleneceğine karar vererek, her bir gelişmedeki durumu analiz etmeyi gerektirir. Genel sorunlarda da en büyük kafa karışıklığı, şeylerin tek başına değil, ayrılmaz iç bağlantıları içinde ele alınması gerektiği şeklindeki diyalektik ilkenin unutulmasından kaynaklanır. Bu nedenle, siyasette hata yapmamak, kendini boş hayalperestler konumunda bulmamak için proletaryanın partisi, faaliyetlerini soyut "insan aklının ilkeleri" üzerine değil, belirleyici güç olarak toplumun maddi yaşamının somut koşullarına dayandırmalıdır; "büyük adamların" iyi dileklerine değil, kalkınmanın gerçek gereksinimlerine dayandırmalıdır… Ütopyacıların düşüşü… diğer şeylerin yanı sıra, maddi koşulların birincil rolünü tanımamalarından kaynaklanıyordu... ve idealizme batarak, pratik faaliyetlerini toplumun maddi yaşamının gelişmesinin ihtiyaçlarına dayandırmadılar, ama bu ihtiyaçlardan bağımsız olarak ve bu ihtiyaçlara rağmen "ideal planlar" ve toplumun gerçek hayatından kopuk "her şeyi" kapsayan projeler" üzerine dayandırdılar. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihi (B)

Somut durumun bu “değerlendirmesi” ve “değerlendirme süreci” nedir?

Herhangi bir durumu anlamak, gerekli taktikleri ve duruşu doğru belirlemek, ancak bu sürecin dikkatli, somut, derin bir analizi ve anlaşılmasıyla mümkündür. Süreç kısa kesilip bir sonuca varılamaz, ancak durumun somut bütünlüğü sonuç ve sonuçların son aşaması olmalıdır.

Değerlendirme süreci temelde, her biri diyalektik olarak ilişkili çok sayıda veri toplamayı ve verileri incelemeyi içeren iki çalışmayı içerir. Bunu sonuca karar verme işlevi (uygulanacak taktik ve-veya alınacak tavır) takip eder.

1)      Analiz;

herhangi bir özel ve-ya da genelde karmaşık bir konuyu daha küçük bağlantılı parçalara ayırma ve eldeki konuyu daha iyi anlamak için- her birinin derinlemesine incelenmesi işlevidir.

Verili her durumun incelenmesi, taktiksel yaklaşımın ve duruşun değerlendirilmesi için yeni materyallerle farklılık gösterecektir.

2) Değerlendirme;

Emekçi halkların ve onların mücadelesinin çıkarları ve onların çıkarları temelinde, özelde ve genelde, konunun değerini ve önemini analiz etmektir. Analize dayalı olarak eldeki sorunla ilgili seçeneklerinin belirlenmesi işlevidir.

Değerlendirme başlangıç noktası değildir, o ancak analiz sürecini takip eder.

Ancak o zaman verili konuda kullanılacak taktikleri ve/veya alınacak tavırları belirleyebiliriz. Yani, değerlendirmeden pratik sonuçlar çıkarmak ve hangi seçeneğin emekçi halkların çıkarlarına en iyi hizmet edeceğini belirlemektir.

Dolayısıyla değerlendirme, her zaman emekçi halkın ve onların mücadelesinin, taleplerinden türeyen ve diyalektik olarak ona bağlı olan somut bir durumun somut çıkarlarının somut hesaplama sürecidir. Belirleme-tespit, değerlendirmeyi takip eder (ondan önce -ezbere değildir).

“Eğer dünyada izole fenomenler yoksa, tüm fenomenler birbirine bağlı ve birbirine bağımlıysa, o zaman açıktır ki tarihteki her sosyal sistem ve her sosyal hareket "ebedi adalet" veya başka bir ön yargı açısından değerlendirilmemelidir, o sistemi ya da toplumsal hareketi doğuran ve bunların bağlantılı olduğu koşullar açısından değerlendirilmelidir. Stalin, Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm

Ve bu nedenle;

Farklı sınıfların durumunun ve onların çıkarlarının somut bir analizi, şu ya da bu soruna uygulandığında, somut önemini tanımlamanın bir aracı olarak hizmet etmelidir. Lenin, Rusya'da Kapitalizmin Gelişimi

İşte bu, emekçi insanların çıkarları ve onların çıkarları ile ne özelde ne de genel olarak hiçbir ilgisi olmayan öznel, ezbere öğrenilmiş, keyfi sonuçları önleyen somut durumun incelenmesidir. " Bir Marksist, sınıf ilişkilerinin dikkatli analizinin zeminini terk etmemelidir ... verili bir durumu değerlendirirken, bir Marksist olası olandan değil, gerçek olandan yola çıkmalıdır. " (Lenin: Taktikler Üzerine Mektup)" sloganları kalpten ezberlemek yeterli değildir (Lenin, Bolşevizm karikatürü) bir Marksist " sorunun kesinlikle tarihsel bir incelemesini talep eder...sorunu somut tarihsel durumdan ayrı olarak ele almak, diyalektik materyalizmin temel ilkelerine ihanet etme hatasıdır." Lenin, Gerilla Savaşı

Konu, hangi seçeneğin öznellik ve keyfilikle sonuçlanan, öngörülen ezberlenmiş ve sloganlaştırılmış bir kuramsal formülasyon ilkelerine uyup uymadığı değildir- ne yazık ki mevcutta hâkim olan uygulama budur- tam tersine uygulamayı belirleyen ve alınması gereken somut değerlendirme sürecinin sonucudur.

Herhangi bir yasa ve herhangi bir formül (en kesin ve çekicisi bile olsa), kendi özünün belirli durumlarda tezahürüne dair “göstergeler” içermez. Bir formül ancak deneyimden çıkarılabilir ve yalnızca deneyim onu formüller alanından gerçeklik alanına getirir, onu et ve kanla donatır, somutlaştırır ve böylece değiştirir.

Toplumsal hayatın kıyaslanamayacak kadar karmaşık hale geldiği, hâkim eğilim olarak yasaların, bu yasaların işleyişini değiştiren ve bu yasaların işleyişini değiştiren bir dizi somut ve sıklıkla çelişkili fenomen aracılığıyla kendilerine bir yol dayattığı günümüzde bunu hesaba katmak son derece önemlidir ve uygulama pratiğinde dikkate alınması gerekir.

Buradan, son derece önemli olan somut durum ilkesi doğar... Somut durumun somut bir analizi, öznelcilikten, akılcı planlardan ve keyfilikten kaçınmayı mümkün kılar.” Lenin, Komünist İnşanın Bilimsel Yönünün Altındaki İlkeleri

Değerlendirmelerde soyut teorileri tercih etmek ve sonuçlar için onları “nedenlendirmek,” gerçeklere dayanan somut değerlendirmelere güvenmek yerine, ezberlenmiş teorilere ve bunun uygulanmasına dayanmak, Marksizm Leninizm’e ihanettir, oportünizmin en kötü türü olan liberalizmdir.

"Soyut teorik akıl yürütmek" diyor Lenin, " Kautsky’nin ulaştığı sonuca götürebilir- biraz farklı bir tarzda ama aynı zamanda Marksizm’i terk ederek..."

Hem ekonomik hem de siyasi yönleriyle emperyalizmin doğasının kapsamlı bir analizine dayanmadıkça, mevcut savaşın somut bir tarihsel değerlendirmesinin olamayacağını söylemeye gerek yok… Genel olarak modern bilimin bu sorunla ilgili gereksinimlerini en kesin biçimde ifade eden Marksizm açısından, savaşın somut tarihsel değerlendirmesini, ülkenin yönetici sınıflarının sevindirici veya tatmin edici bulduğu diplomatik “belgelerden”, güncel siyasi gelişmeler, ve benzeri gibi rastgele alınan, gerçeklerin rastgele bir seçimi olarak kabul etmek gibi yöntemlerin “bilimsel” değerine yalnızca gülümseyebiliriz. Üstelik emperyalizmin bilimsel kavramı, yakın rakiplere, rakiplere ve muhaliflere uygulanan bir tür suiistimal terimine indirgenmiştir ... Lenin, N. Buharin'in Broşürü, Emperyalizm ve Dünya Ekonomisine Önsöz

Şimdi, MLC'den HK'ın durum ve sonuca ilişkin değerlendirmeme yönelik eleştirisine geçebiliriz

Yukarıda belirttiğim gibi, H.K yoldaşın eleştirisi kendi içinde çelişkili, yanlış çıkarımlar, uzun tarihi özetleyen ve benim değerlendirmemle kelimenin tam anlamıyla hiçbir ilgisi olmayan açıklamalarla dolu. Ne yazık ki, Yoldaş HK makaleleri tüm bağlamı anlamak için değil, kendi bakış açısına uyan öznel çıkarımları seçmek ve eleştiri yapmak için okumuş gibi görünüyor.

HK şunları belirtiyor;

Erdoğan yoldaşın “Ukrayna'da Emperyalizm Özelliği” bizimkinden çok farklı ama ML hareketinden çok farklı bir bakış açısına sahip.

Bu doğru, benim sonuçlarım HK -MLC'den farklı ve ML hareketler içindeki analizde benzerlikler var, değerlendirme ve sonuçlarda farklılıklar var. CPGB (ML), Lalkar gibi Harpal Brar (İngiltere) ile bağlantılı gruplarla daha uyumlu bir değerlendirme, ancak hem analiz hem de değerlendirmede belirli çekinceler ve farklılıklar var.

HK, makalelerimden yaptığı ilginç çıkarımla devam ediyor:

“Erdoğan, mevcut savaşında ilerici bir savaş olarak değerlendirerek Başkan Putin'i ve Rusya'yı savunuyor ve destekliyor.”

Onun mekanik çıkarımı gerçeği yansıtmıyor. Değerlendirmemde şunu söylüyorum;

Değerlendirmeler temel olarak ikiye ayrılır;

1-) Ukrayna Savaşı anti-emperyalist bir haklı savaştır, çünkü Rus emperyalizminin işgali Ukrayna'ya anavatanını savunma hakkını verir, bu da onu adil ve ilerici olarak görmek için yeterlidir! Bu Troçkist, burjuva Liberal Sol görüş, Ukrayna'nın ABD-NATO emperyalizmi için bir vasili-vekili olduğu, onlar tarafından faşist bir darbeyle başa getirildiği, yıllardır ülke içinde savaşın zaten devam ettiği ve darbeden sonra komünistlere ve antifaşistlere saldırıların, katliamların daha yaygın ve daha örgütlü olduğu gerçeğini bilinçli bir şekilde göz ardı etmeye çalışan, ABD-EU şovenizmini körükleyen bir değerlendirmedir. Bu değerlendirmenin üzerinde durmaya bile gerek yok.

2-) Savaş, emperyalist bir savaştır. Başka bir deyişle, bir yanda ABD-NATO bloğunun, diğer yanda Rusya'nın (ve Çin'in) yerel olarak birbirine karşı savaştığı bir savaştır.

Bu değerlendirme genellikle doğrudur. Ancak bu doğru değerlendirme içinde de sayısı hiç de az olmayan Troçkist özde sağ ve sol sapmaların varlığı gözden kaçmayacak kadar barizdir. Sağ sapmalar "işgal" olduğu gerekçesiyle ağırlığı Rusya emperyalizmine vermekte, ABD-NATO emperyalizmini günahsız ve hatta neredeyse haklı çıkarmaya çalışmakta, sol sapmalar, her zamanki gibi, ezberledikleri genel teorilerin ilkelerini sloganlaştırarak, gerçek somut değerlendirmeler yerine, soyut sloganlarla kalıplaşmış “duruşlarla” yetinmekteler.

Savaşa ilişkin analizimin savaşı “emperyalist bir savaş” olarak sonuçlandırdığı açıktır. Bu doğru tespitte sağda ve solda sapmalar olduğunu vurguluyorum. H.K yoldaşın gerçek somut analiz ve değerlendirme yerine soyut sloganlarla kalıplaşmış "duruşlar" ile bakış açısı, yukarıda bahsettiğim Sol sapmaya düşmektedir.

Sol sapmalar, savaşın “siyasi içeriği” ile toplumun gelişimi üzerindeki ilerici veya gerici etkileri arasında bir ayrım yapmazlar. Gerici ya da ilerici olsun, savaşın kaçınılmaz etkisini değerlendirmeyi bile düşünmezler. Genel teorilerin ezberlenmiş ve sloganlaştırılmış ilkelerinde kalıp dururlar. Onlara göre bu emperyalist savaşın neo-Nazilerin ve onların destekçisi hükümetinin yıkılmasında, Donbass'ın güvenliğinin ve iç barışının sağlanmasında, Ukrayna'nın ABD-NATO tarafından bir "genişleme" ve "saldırı üssü" olmasını engellemede etkisi olup olmayacağı ve dünya savaşı olasılığını geciktiren bir faktör olup olmayacağı, değerlendirmeleri onlar için hiçbir şey ifade etmez. Değerlendirme sürecinin analiz adımında dururlar ve değerlendirme adımını atlarlar –(ezberlenmiş sloganı sonuç olarak sunarlar).

Yoldaş HK, yaptığı başka bir çıkarımla devam ediyor;

“Geniş anlamda Erdoğan, ABD'nin ana emperyalist dünya gücünün gücünü azalttığını savunuyor; ve anti-faşist bir karaktere sahip olmasıdır. Bu iki temel meseleye de katılmıyoruz.”

Yine, yoldaş HK için bir bu savaşın saldırgan emperyalistlerin gücünü azaltıp azaltmayacağı değerlendirmesini yapmanın hiç önemi yok. Onun bakış açısından, emekçi insanların ve onların mücadelesinin çıkarlarının değerlendirmesinin hiçbir değeri yoktur. O halde Stalin, ta Pasifik'teki bir savaşın değerlendirmesini yapıp, ABD emperyalistlerinin Japonya üzerindeki başarısını memnuniyetle karşılarken, insanların çıkarlarını aklında tutmadı, ABD emperyalizmi yanlısı mı oldu?

"Sayın Başkan'ın Pasifik Bölgesi'ndeki savaşla ilgili konuşmasının ilk bölümüne gelince, şunu söyleyebiliriz: Biz Ruslar, Anglo-Amerikan güçlerinin Pasifik'te elde ettiği ve elde etmekte olduğu başarıları memnuniyetle karşılıyoruz. " Tahran Konferansı 1943

Tersine, bu tam olarak ABD emperyalizminin başarısının “Japon-Almanya-İtalya bloğunun ana emperyalist dünya gücünün gücünü azalttığı” gerçeği içindi.

ABD emperyalistinin anti-faşist bir karakteri var mıydı? Hayır. Ancak onun bu özgüldeki başarısının, emekçi halkların ve Sovyetlerin çıkarlarıyla uyumlu bir anti-faşist etkisi olmasıydı. Saldırgan neo-Nazi emperyalist bloğa vurulan her darbe, vuranın emperyalist veya diğer niyetleri ne olursa olsun, halk mücadelesi çıkarları yönünde bir kazanımdır. Bu ABD'yi anti-emperyalist veya anti-faşist yapmadı. Karakteri başlangıçtan itibaren emperyalist ve faşist bir yatıştırıcıydı ve savaştan sonra karakterini Nazileri kurtararak ve ulusal kurtuluş savaşlarını bastırarak gösterdi. Dolayısıyla, savaşan bir ülkenin karakteri ile onun eyleminin yan, istenmeyen (amaç içinde olmayan) etkileri arasında bir fark vardır.

Yani gerçekte, yoldaş HK soyut sloganlaşmış yaklaşımla benim değerlendirmeme karşı çıkmaya çalışırken, Stalin'i emperyalistlerle uzlaşmakla ve onların saldırgan emperyalistlere karşı başarılarını memnuniyetle karşılamasını eleştiren, daha doğrusu “suçlayan” Troçkistlerin tuzağına düşüyor.

HK yoldaş, neredeyse hiç kimsenin ayrı fikirde olmadığı analizlerle sayfalar dolduruyor. (i) Rusya'nın ve Devlet Başkanının sınıfsal karakteri nedir? Ukrayna'da faşizme karşı savaştığını iddia ederken Putin'e güvenilebilir mi? Gibi konular.

“Kruşçevci revizyonizm ve neo-kapitalist sınıftaki bölünmeler”, “Gorbaçov'dan Yeltsin'e” gibi sayfalarca açıklamanın, mevcut savaş sorunu ve değerlendirmesiyle ne ilgisi var? Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey çünkü kimse Rusya'nın tekelci kapitalist-emperyalist bir ülke olmadığını iddia etmiyor.

Bir makaleyi on yedi sayfa ilgisiz konularla dolduran bu yaklaşım kimseye fayda sağlamaz. Bu özel koşul ve soruna uygulanmış olan “Ezberlenmiş ve sloganlaştırılmış genel teoriler” hakkındaki özel argümanlarıma bir çürütme beklerdim (ekteki makaleye bakınız).

Yoldaş HK ya yanlış çıkarımlarla ya da mekanik, soyut bir yaklaşımla karşı çıkışına kendisi karşı çıkarken, aynı şeyi Gürcistan konusunda ve yoldaş Altınoğlu'nun ne demek istediği konusunda da tekrarlıyor.

Altınoğlu yoldaşla Gürcistan konusunda, değerlendirme ve alınması gereken duruş konusunda birkaç kez görüştüğümü bir yana bırakalım. Yoldaş HK şöyle diyor;

Erdoğan’ın makalesi Rus-Gürcü savaşına genel bir bakış sunmayı amaçlayan Altınoğlu'nu yanlış yorumladığını düşünüyoruz. Bize göre Erdoğan, Altınoğlu'nun son cümlesinin altını çiziyor:

“Emperyalist ve yayılmacı politikalarını kınarken, Rusya'nın ABD-İsrail-Gürcistan ekseninin saldırısını püskürtmesini memnuniyetle karşılarlar.

Erdoğan'ın 'cımbızladığı' cümle bu. Elbette Altınoğlu burada Gürcü ihtilafının sonucunu doğru değerlendirdi. Ama ulaştığı sonuçlar, daha önce ve ilk olarak, vurguladığı "prensipte bu emperyalistler arası çatışmada taraf tutamayacağımız".

Yapılan bu alıntıları ve suçlamaları okumak gerçekten kafamı karıştırdı. HK yoldaş bir cümlede “Elbette Altınoğlu burada Gürcü ihtilafının sonucunu doğru değerlendirdi” diyor, diğerinde diyor ki; “Bu Erdoğan'ın cımbızladığı” cümle.

Şimdi eğer bu doğru bir değerlendirme ise, buna nasıl “cımbızlama” denilebilir? Alıntı Bağlam dışı değil; değerlendirme sürecinin SONUCUNDADIR. Cımbızlama, bağlam dışında “almak” anlamına gelir. Bağlamın sonucunu tekrarlamak onu belirtmektir, cımbızlamak değil.

İşte şimdi sadece HK yoldaşın değil, herkesin kafasındaki kafa karışıklığı konusu. HK söyle diyor;

Ama onun ulaştığı sonuçlar daha önce ve ilk olarak şu hususu vurgulamıştır : biz "prensipte bu emperyalistler arası çatışmada taraf olamayız".

Bu, Altınoğlu yoldaşın değerlendirmesinin sonucu değil, değerlendirme sürecinde dikkate alınması gereken bir ilkenin ifadesidir. Altınoğlu Yoldaş, ilkeleri vurguladıktan sonra Öte yandan” ve Dolayısıylasözleriyle ulaştığı sonuca başlıyor.

Değerlendirmeyi tekrar okuyalım;

“İşçi sınıfının devrimci öncüleri ve tutarlı demokrat ve enternasyonalistler nüfuz alanları, hammaddeler, pazarlar ve askeri-siyasal üstünlük için yürütülmekte olan bu emperyalistler arası çatışmada ilke olarak taraf olamazlar. …

ve Kafkasya krizinin de ancak işçi sınıfının devrimci partilerinin önderliğinde ve proleter enternasyonalizmi bayrağı altında yürütülecek bir savaşımın ilerlemesi ve zaferiyle çözülebileceğini bilirler.

Öte yandan onlar (Marksist Leninistler), ABD ve NATO’nun, ya da daha açık bir anlatımla ABD-İsrail-Britanya neo-faşist ekseninin en saldırgan bloku oluşturduğu, dünya işçi sınıfı ve halklarının baş düşmanı olan bu blokun saldırı savaşlarının esas kışkırtıcısı ve yürütücüsü olduğu ve dolayısıyla bu eksenin zayıflatılması, izole edilmesi ve etkisizleştirilmesinin işçi sınıfı ve halkların ana görevi olduğu gerçeğini de asla görmezden gelemezler.

Rejimlerinin gerici ve emperyalist niteliklerine rağmen Rusya ve Çin halihazırda savunma konumundadırlar ve onların, ABD-NATO ekseninin kendilerini kuşatma, geriletme ve izole etme çabalarına karşı yaptıkları girişimler ve karşı-ataklar bugünkü taktiksel evrede mevcut barışın korunmasına hizmet etmekte ve nükleer silahların da kullanılacağı yeni bir dünya savaşının patlak vermesini zorlaştırmaktadır.

Dolayısıyla, işçi sınıfının devrimci öncüsü ve tutarlı demokratlar ve enternasyonalistler, onların emperyalist ve yayılmacı politikalarını mahkûm etmekle birlikte, Rusya'nın ABD-İsrail-Gürcistan ekseninin saldırısını püskürtmesini memnuniyetle karşılarlar.”

Bu değerlendirmeden nasıl başarılı bir şekilde kafa karışıklığı yaratılabileceğini ve yukarıda açıkça belirtilenlerin dışında inandırıcı çıkarımlar yapılabileceğini gerçekten bilemiyorum.

Burada gerçeklerden kaçmanın, meseleleri karıştırmaya çalışmanın ve yine kendi kendisiyle çelişmenin başka bir örneğini takip ediyor. Bana öyle geliyor ki, bu konuda kendi argümanını yeterince inandırıcı bulmayan Yoldaş HK şu sonuca atlıyor; “bu (Ukrayna), Rusya tarafından başlatılan mevcut bir işgal savaşından farklıdır”, “Gürcistan Rusya'nın açık saldırısını bir savunmaydı, ya da 'geri püskürtmesi idi'”.

Hadi ya, gerçekten mi? Sorulara ezbere, sloganlaşmış bir şekilde yaklaşan biri olsam şunu sorardım; “Bir taraf emperyalist olduğu sürece savaşı kimin başlattığının gerçekten önemi var mı?” Normal koşullarda bu “haklı savaş” sayılacak olan, “vatan”ın emperyalist saldırılara karşı savunulmasıdır. Bu nedenle bunlar farklı değil, aynı nitelikte anti-emperyalist savaşlar olarak kabul edileceklerdir. Böylece bu anlamda her iki savaş da bu ilkeden hareketle incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Bu durumda ise Yoldaş Altınoğlu yanılmış olurdu.

Her şeyden önce, Ukrayna'da yürütülen savaşın türüne karar vermek gerekir. Ezberlenmiş sloganlar buna cevap vermez, veremez, ancak somut durumların somut değerlendirmeleri verir.

Hem Gürcistan hem de Ukrayna, Çin ve Rus emperyalizmine karşı koymak için saldırgan ABD-NATO emperyalizminin yayılmacı planının bir parçası olması bakımından özdeştir.

Yoldaş HK, onların farklı olduğu değerlendirmesinde yine yanılgı içinde.

H.K yoldaşın şu açıklamasına yorum yapmaya bile değmez olarak görüyorum;

“Bize göre, Rusya'nın Suriye Devrimi'nin kalıntılarını bastırmak için Suriye'deki eylemlerini savunmak kaçamak-baştan savma olur- sadece İslami köktenciliğe karşı olduğu gibi; ya da Rojava karşıtı ABD yanlısı Kürt güçleri karşı olduğu gibi.”

Ancak bu açıklama, somut değerlendirmelere yer bırakmayan, herhangi bir özel durumda emekçilerin çıkarlarının ve mücadelelerinin nerede olduğunu asla dikkate almayan, soyut, ütopik, ezberlenmiş sloganlarla sorulara yaklaşmanın bir başka açık göstergesidir. Emperyalist bir ülkeyi savunmak ile, eylemleri ve sonuçları arasındaki nesnel farkı asla göremezler. Hepsini bir arada topluyorlar, gündemdeki soruna somut, olgusal, ütopik olmayan herhangi bir çözüm sunmadan sloganlaştırılmış teorileri tekrarlıyorlar- Troçkist yaklaşım dünya devrimini bekleyelim.

Yoldaş H.K'ın AB ülkeleri ile ilgili değerlendirmeleri de özneldir ve burjuva medyasının haber ve yorumlarına dayanmaktadır. O yüzden bunun üzerinde durmayacağım.

Bununla birlikte, onun ifadesi hakkında yorum yapmak zorunda kalacağım:

Bir tarafın- ilkinin şu anda görünüşte çok daha güçlü olması, ikincisinin “otomatik” olarak desteklenmesini göstermez. Gerçekten de Lenin bunu canlı bir şekilde şöyle ifade etmiştir:

" Daha genç ve daha güçlü soyguncuya (Almanya) yaşlı ve aşırı doygun soyguncuları yağmalamak için yardım etmek sosyalistlerin işi değildir. Sosyalistler, hepsini devirmek için soyguncuların mücadelesinden yararlanmalıdır. Bunu yapmak için sosyalistlerin önce halka gerçeği söylemesi gerekir.

H.K’ın “otomatik destek” ibaresinde “bazı durumlarda destek imkânı”anlamından başka bir şey gelmiyor aklıma. Yanılıyor olabilirim ama eğer söylenen buysa, bu onun daha önce söylediklerinin çoğuyla çelişiyor.

Ancak yukarıda alıntılanan aynı Lenin, Japon ve İngilizlere atıfta bulunarak farklı kelimelerle şunu demiştir; “Sosyalistler asla aşırı -saldırgan emperyalistlere fayda sağlayacak veya saldırganlıklarını kolaylaştıracak hiçbir şey yapmazlar.”

Bu konuya devam etmeyeceğim, çünkü ekteki ikinci makalede, çoğunlukla Stalin'den alıntılarla bu konuyu kapsamlı bir şekilde ele aldım.

Yoldaş HK, son notlarında, Rusya'yı ve Rusya'nın işgal girişimini, takip eden ve takip edecek olan tüm “korkunç şeyler” için suçluyor. Sanki eğer Rusya askeri müdahale etmeseydi Ukrayna çok daha iyi bir yer olurdu, neo-Naziler güçlenmektense yok olurlardı, neo-Naziler Donbass bölgesini bombalamayı bırakır, komünistlere yönelik katliamları, onları kurşunlamalarını, onları diri diri yakmayı bırakırlardı. ABD-NATO Ukrayna'da daha fazla biyolojik araştırma merkezi kurmayacaktı, nükleer varlıklarını kullanmayacaklardı, İslami fanatik daha az maliyetli paralı askerlerin ilave ithalatıyla bile Ukrayna'yı neo-Nazi kampına çevirmeyecek ve Avrupa halkı, bir savaş hakkında endişelenmenize gerek kalmayacaktı!!!

Bu, eldeki soruna en iyi ihtimalle ütopik yaklaşım, en kötü ihtimalle ABD-NATO'yu memnun eden yaklaşımdır.

Cevabın cevabını Lenin'in sözleriyle bitirelim. Her savaşa yaklaşım, “çağ”ın genelleştirilmesine ve her özgüle reçete uygulanmasına dayandırılamaz. “Böyle bir görüşe sahip olmak her şeyi bir saçmalığa indirgemek ve her ayrı savaşın somut bir analizinin yerine gülünç bir klişe uygulamaktır”.

Ne yazık ki, çoğu partinin, örgütün ve ML bireylerin Ukrayna örneğine yaklaşımı -aynı Küba, Afganistan ve Kazakistan durumlarında olduğu gibi- bu içerikte olmuştur.

“Tabii ki, siyasette bazen aşırı derecede karmaşık -ulusal ve uluslararası- ilişkilerin … ele alınması gerekir …” ancak bu “her durumda işe yarayacak bir reçete ya da genel bir kural uydurmak saçma olur... Her ayrı durumda, durumu analiz edecek beyine sahip olmak gerekir. " Lenin, Sol Komünizm


Erdoğan A

18 Mart 2022
İngilizcesinden çeviri

Sözü geçen Makaleler

Ukrayna Özelinde Emperyalizm         

Ezberciliğin kendini Troçkizm'in kucağında bulduğu yer- Ukrayna'daki savaşa yaklaşım.

Open response to some of the main points of an article by Erdogan A with MLG


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.