SÜREKLİ DEVRİM TEORİSİ ÜZERİNE - Kendinden feragat, Özveri?
SÜREKLİ DEVRİM TEORİSİ ÜZERİNE
LOIZOS MICHAEL
Kendinden Feragat, Özveri?
Bolşeviklere ve Menşeviklere karşı bir polemik makalesinde [101] Troçki, Çarlığa karşı devrimin tamamlanmasının iktidarın “devrimci bir halk iktidarına” devredilmesini gerektirdiğini savundu. [102]
Lenin bu iktidarı “Proletarya ve Köylülüğün Devrimci-Demokratik Diktatörlüğü” olarak nitelendirmişti. Lenin'in bu tanımlamasına yönelik Troçki'nin eleştirisi çok ilginç.
Lenin...proletaryanın sosyalist diktatörlüğü ile proletarya ve köylülüğün demokratik (yani, burjuva-demokratik) diktatörlüğü arasında bir ilke ayrımı yapıyor. Lenin, bu mantıksal, tamamıyla biçimsel işlemin, üretici güçlerin düşük düzeyi ile işçi sınıflarının hegemonyası arasındaki çelişkiye karşı mükemmel bir koruma işlevi görebileceğine inanıyor. [103]
Troçki'nin akıl yürütme tarzında, üretici güçlerin düşük gelişme düzeyi ile proletaryanın devrimdeki öncü rolü arasında temel bir çelişki var. Ve bu sorunsaldan Lenin'e, “proletaryanın kendisine siyasi bir sınırlama dayatması”ndan oluşan “proletaryanın sınıf çıkarları ile nesnel koşulları” arasındaki bu çelişkiye bir çözüm atfediyor. [104]
Troçki, Lenin'in belirtilen çelişkiden doğan sorunları proletaryanın "kendinden feragat etmesi", bir "sınıf çileciliği" ile "çözdüğünü" ileri sürüyor; yani, proletaryanın bilinçli olarak demokratik aşamanın ötesine geçmemeye karar vermemesi.
Tersine, Troçki'nin bu çelişkiye "çözümü", işçi sınıfı tarafından herhangi bir "kendi kendini sınırlama" değildir, daha ziyade, proletaryanın kendisini devlet iktidarını elinde tutan egemen sınıf olarak bulduğu ve nesnel koşullardan (ekonomik gelişme düzeyi, mülk sahibi köylülerin düşmanlığı) bağımsız olarak onu doğrudan sosyalist önlemleri uygulamaya zorlayan durumun mantığı tarafından belirlenir. Üretici güçlerin düşük düzeyi ile proletaryanın önder (“hegemonik”) rolü arasındaki çelişki, üretim araçlarını toplumsallaştırmaya çalışan iktidardaki proletarya ile köylülük arasındaki politik bir çelişkiye dönüşür. Bu çelişkinin çözümü, dünya devrimci sürecinin uluslararası karakterinde yatmaktadır.
Lenin konu üzerine şunları söylüyordu;
".Troçki .. nesnel çelişkiyi proletaryanın bilincine aktarıyor ve onu bir sınıf çileciliği yoluyla çözüyor..."[105] oysa, aslında, bu çelişkiyi aktarmak için doğru yer, 1905'te kabul edilen "İktidarın Ele Geçirilmesi ve Geçici Hükümete Katılım Üzerine" Menşevik kararın sözleriyle, ".. sosyalizmin gerçekleşmesi için koşullar zaten belirli bir olgunluk derecesine ulaşmıştır”. [106]
Bununla birlikte, açıkça görüldüğü gibi, Lenin, proletaryanın devlet iktidarını elinde bulundurduğu ve kendisine burjuva-demokratik bir sınırlama dayattığı bir stratejiye sahip değildi. Lenin daha doğrusu şuna inanıyordu:
Nesnel olarak, olayların tarihsel seyri, Rus proletaryasının önüne tam olarak demokratik burjuva devrimini gerçekleştirme görevini yüklemiştir (tüm içeriğini ...Cumhuriyet kelimesiyle özetleyebiliriz)', bu görev, bir bütün olarak halkı, yani küçük-burjuvazinin ve köylülüğün tüm kitlesiyle yüzleştirir; böyle bir devrim olmaksızın, sosyalist devrim için bağımsız bir sınıf örgütünün az çok kapsamlı bir şekilde gelişmesi düşünülemez. [107]
Burjuva devriminin aldığı biçim -toprak ağası-burjuva ya da köylü-burjuva devrimi- işçi sınıfının sosyalizm için mücadelesini sürdüreceği zeminin doğasını belirleyecektir. Sosyalist devrime geçişin somut biçimleri, burjuva devrimi ile sosyalist devrim arasındaki süre ve dolayısıyla kapitalizmin yaygınlaşması ve gelişmesi için gereken süre soyut olarak ortaya konulamaz.
Birinci Rus devrimi döneminde, somut olarak ortaya konabilecek tek şey, sınıf mücadelesinin pratiğinde belirlenecek olan burjuva devriminin[108] biçimi sorunuydu. Bu biçimi önceden belirlemek olanaksız olduğundan, sosyalist devrime geçiş sürecinin biçimleri belirlenemezdi.
Lenin'in söyleyebileceği tek şey, proletarya yarı-feodal toplumsal sisteme karşı küçük-burjuvazinin yanında olabildiğince ilerledikten sonra, o zaman, gücünün ölçüsüne göre derhal sosyalist devrim için çabalamaya başlayacaktı.
Devamı; GEÇİŞ TEORİLERİ
Hiç yorum yok