Header Ads

Header ADS

"Aşırı sol" yorumların ve eleştirilerin arkasına saklanan küçük burjuva, kendini beğenmiş ikiyüzlüler

 Anura Kumara Dissanayake önderliğindeki siyasi partiler, gençlik örgütleri, kadın grupları, sendikalar ve sivil toplum örgütleri gibi 21 farklı grubun* oluşturduğu Marksist koalisyonun Sri Lanka'da seçimleri kazanmasının ardından, Ulusal Demokrasi Vakfı'nın (NED) hizmetindeki ikiyüzlüler (bilinçli veya bilinçsiz olarak) küçümseyici yorum ve eleştirilerine başladılar. 

Koalisyonu ve seçimleri analiz etmek ve değerlendirmek benim buradaki konum değil. Burada demokratik bir mücadelenin ne kadar küçük olursa olsun başarısını, ona saldıran ve küçümseyenlerin ikiyüzlülüğünü ifşa etmeye çalışacağım .

Burjuvazinin hizmetindeki safsatacılar ve demagoglar, ultra-sol sloganların ardına saklanarak demokratik mücadeleyi hiçe sayıyor ve her demokratik kazanımı küçümsüyorlar.   Lenin açıkça şöyle diyordu ;

"Sınıf bilinçli bir işçi, sosyalist mücadele uğruna demokratik mücadeleyi unutabilir mi, ya da önceki uğruna sonrakini unutabilir mi? Hayır, sınıf bilinçli bir işçi, iki mücadele arasındaki ilişkiyi anladığı için kendisine Sosyal Demokrat der. Sosyalizme giden yolda demokrasiden, siyasal özgürlükten geçtiğini, bundan başka bir yolun olmadığını bilir."(1)

Bu küçük burjuvalar Sosyalizmin tek hamlede devrimle bir gecede inşa edildiği fikrine sahipler veya bu fikrin propagandasını yapıyorlar . Sosyalizm bir hayal ürünü değildir.   Sosyalizm bir durum değil -belirli bir anda durgun bir konum- çok uzun bir süreçtir. Bu gerçeği anlamayarak, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar her anti-emperyalist mücadeleye, her demokratik mücadeleye ikiyüzlü bilgiç yorumlarla saldırıyorlar. "Bağımlı ülkelerdeki ulusal hareketin... kurtuluş yolundaki her adımı... emperyalizme bir buharlı çekiç darbesi , yani şüphesiz devrimci bir adımdır” sözlerinde kendisini bulan Leninist değerlendirmeyi seçici bir şekilde göz ardı ediyorlar. (2)

Sri Lanka seçim sonuçlarına yönelik ikiyüzlü eleştiriler, çoğunlukla liderliğe yöneltilen "şovenizm" suçlamasında kendini gösteriyor .  

Marksist Leninistler azınlıklara hak ve kendi kaderini tayin hakkını tanırken, hiçbir ülkede yalnızca burjuva elit sınıf azınlığa hak ve kendi kaderini tayin hakkını tanımazlar.

"Haklar" konusu tüm azınlıklar için geçerlidir, "kendi kaderini tayin hakkı" "ulus" karakterine sahip azınlıklarla ilgilidir , "ulus devlet" ile değil - ki bu “bağımsızlık" konusuyla ilgilidir. Bir "ulus"un siyasi bağımsızlığı, ulusu sınırları içinde zorla tutan baskıcı "ulus-devlet"ten bağımsızlığını kazanmasıyla ilgilidir. Bir "ulus-devlet"in bağımsızlığı, dışsal bir sömürgeci, emperyalist güçten bağımsızlık kazanmasıyla ilgilidir.

Bütün azınlıkların kendi kaderini tayin hakkı yoktur ama bütün sömürgeler ve neo-sömürgeler bağımsızlık hakkına sahiptir.

İşte bu farklılıklar konusundaki kafa karışıklığı , kişiyi bir ulus-devletin, vekil ve/veya faşist bir devlet bile olsa, "kendi kaderini tayin hakkını" savunmaya itiyor.

"Ulus" olma temel niteliğini taşımayan bir azınlığın kendi kaderini tayin hakkını talebini desteklenmesinin nedeni de aynı kafa karışıklığıdır.

Aynı kafa karışıklığı, bir "ulus"un kendi kaderini tayin hakkını reddederken , o "ulus"un içinde bulunduğu "ulus-devlet" için bu hakkı savunmaya itiyor insanı.

Ancak çoğu durumda bu kafa karışıklığından değil şovenizmden veya emperyalist burjuvazinin ve onun iç uşaklarının çıkarlarına bilinçli olarak hizmet etmekten kaynaklanır. Bu kendini beğenmişlik ve çifte standart, demokratik ilerlemeyi başka bir ülkede şovenist olarak etiketlerken, kendi ülkelerindeki "ulusların" kendi kaderini tayin hakkını reddetmekte kendini gösterir. Benzer şekilde, bu ikiyüzlülük, kendi ülkesine ve kendi ülkesindeki mücadeleye odaklanmamak ,   bunun yerine diğer ülkeleri ve demokratik ve anti-emperyalist mücadeleleri eleştirmek ve tamamen onlara odaklanmakta kendini gösterir. Bu ikiyüzlülük , anti-emperyalist savaşlar yürütmüş ve bağımsızlıklarını kazanmış sosyalist ve/veya sosyalist yönelimli ülkelerin eleştirilmesiyle daha da ileri gider .

Bu küstah, bilgiç ikiyüzlüler, kendi ülkelerinde anti-faşist, anti-emperyalist cepheler bile örgütlemekten aciz iken , emperyalist boyunduruktan kurtulmuş, ülkelerinde sosyalizmi inşa etmek için mücadele edenlere vaaz- akıl veriyorlar .

Küba tartışması sırasında, bir Kübalı yoldaş aslında bu küçümseyici yaklaşımı doğru yerine koymuştu. Şöyle demişti;

 “ Enternasyonalist komünistlerden gelen her eleştiriyi, mevcut durum ve koşullara uygun olduğu ölçüde değerlendiriyor ve ciddiye alıyoruz. Aynı şekilde, bunların her birinin kendi ülkelerindeki mücadelelerinde -mümkün olan en kısa sürede- içtenlikle ve candan başarılar diliyoruz. Çünkü kendi ülkelerinde burjuva hükümetini devirmeleri ve sosyalizmi inşa etme yolunda atacakları adımlar, bizim buradaki başarımızı kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır . Aynı zamanda, sosyalizmi kurmak için atacakları siyasal, toplumsal ve ekonomik adımlar, iç ve dış baskılara karşı takınacakları tavırlar, aldıkları önlemler ve başarılar, sadece bize değil, başkalarına da "canlı" örnekler sunacaktır.” (3)

Yani bu demektir ki ; diğer ülkeleri, özellikle de anti-faşist, anti-emperyalist mücadele veren veya vermiş ve sosyalizmi inşa etmeye çalışan ülkeleri eleştirmek ve onlara odaklanmak yerine, kendi ülkenizdeki kendi sorunlarınıza odaklanın .  

“ Kendi ülkelerinde, faşist diktatörlüğün ve gericiliğin yıllardır egemen olduğu ciddi bir (teorik ve pratik) önderlik, ciddi bir örgütlenme, hatta ciddi bir mücadele -yani sosyalizmin inşasının ön koşulu olan siyasi iktidarı ele geçirme mücadelesi- gösteremezken, siyasi iktidarı elinde bulunduran bir ülkeyi, iktidarı ele geçirdikten sonraki mücadele dönemi sorunlarından bilgiççe ve küstahça eleştirmek, ahmaklıktır.” (3)  

Onların ikiyüzlülüğünün “Leninizm’in enternasyonalizmi” ile hiçbir ilgisi yoktur.   Lenin şöyle diyordu;

“ Sadece tek ve bir gerçek enternasyonalizm vardır ve o da, kendi ülkesindeki devrimci hareketin ve devrimci mücadelenin gelişmesi için tüm kalbiyle çalışmak ve istisnasız her ülkede (propaganda, sempati ve maddi yardım yoluyla) bu mücadeleyi, yalnızca bu çizgiyi desteklemektir."” Proleter enternasyonalizmi, işçi sınıfının ve partisinin “bir ülkede mümkün olan en üst düzeyde, tüm ülkelerde devrimin gelişmesi, desteklenmesi ve uyanışı için ” özverili mücadelesi olmaya devam etmektedir.  (4)

“Enternasyonalizm” adına yapılan çoğu aşırı sol yorumda gördüğümüz şey, mücadele eden ve mücadelelerinde ilerleme kaydeden her ülkenin “eleştirisine” dayanır. Bu  “eleştiri” lerin en çok yapıldığı- kaynağı olan ülkelerde gördüğümüz şey, bu ülkelerde, yani kendi ülkelerinde ciddi bir mücadelenin olmamasıdır. Bazılarında gördüğümüz şey, kendi ülkelerinde kendi kaderini tayin hakkının reddedilmesi ve “ayrılıkçı” olarak etiketlenmesi, ancak diğer ülkelerde “kendi kaderini tayin hakkının” savunucusu olmalarıdır.

Bu, şovenizmin eleştirisi kisvesi altında gizlenmiş şovenizm uygulamasıdır .

Aşırı solculuk” ve aşırı sol sloganlar ve yorumlar maskesi ardında gizlenmiş pasifizm uygulamasıdır .  

 

Erdoğan A

9 Eylül 2024

Tayland

 

 Notlar

Janatha Vimukthi Peramuna (JVP Sri Lanka), 71 Sahodrathwa Sansadaya (71 Kardeşlik Derneği), Aluth Parapura (Yeni Nesil), Aluth Piyapath (Yeni Kanatlar), Ethera Api, Kitle Rehberlik Sanatçıları, Kamu Hizmeti İçin Kamu Görevlileri (PSPS), Janodanaya, Ulusal Bhikkhu Cephesi, Ulusal Aydınlar Örgütü, Ulusal Sendika Merkezi, Dabindu Kolektifi, Sri Lanka Komünist Partisi (Alternatif Grup), Toplumsal Adalet İçin Üniversite Öğretmenleri, Toplumsal Adalet İçin Doktorlar, İlerici Kadınlar Kolektifi, Samabhimani Kolektifi, Husmata Husmak, Birleşik Sol Güç, Tüm Seylan Emlak İşçileri Sendikası

 (1) Lenin: Küçük-Burjuva ve Proleter Sosyalizm

(2) Stalin, Leninizm’in temeli

(3) Ezbere öğrenilmiş teorilerle Küba hakkında nutuk çekmek - Küba'nın somut koşulları ve durumu hakkında

(4) Lenin, “Proleter Devrim ve Dönek Kautsky”

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.