Header Ads

Header ADS

Donbass'ta İç Savaş- dün, bugün ve büyük olasılıkla

"Bolşevik deyimlerin ve sloganların parçalarını ezberlemişsin ama onlardan anladığın şey kesinlikle sıfır..." Lenin, Otzovizm ve Tanrı İnşasının Destekçileri Fraksiyonu

Rus burjuvazisi, Donbass meselesini her zaman sadece kendi çıkarları için kullandı, Dinyeper, Harkov, Odessa, Nokolayev ve özellikle Donbass'ın mazlum halkları meselesini bir "pazarlık unsuru" haline getirdi. Donbass ve diğer bölgelerin sakinleri 8 yıldır Ukronazi devletinin bir parçası olmamak için iç savaş verirken, Rus burjuvazisi onlara bir seçenek olarak “Minsk Anlaşmasını” sunuyordu. Rus burjuvazisinin ikiyüzlü "yatıştırma" politikası her zaman Donbass halkının neo-Nazi Ukrayna'dan kendi kaderini tayin hakkını talep etmesine ve bağımsızlığının tanınmasına karşı olmuştur.

Gerçek şu ki, bu bölgelerin insanları hem Neo-Nazi Kiev'e hem de Rus burjuvazisine direnmek zorunda kaldı ve bu mücadelenin diğer bölgelerdeki başarısızlığı, buralarda emekçileri hayal kırıklığına uğrattı ve moralini bozdu. Burjuva milliyetçiliği ve sosyal şovenizmin bataklığına düşen Rus sahte solunun tavrı, diğer bölge halklarının moralinin bozulmasına katkıda bulundu. Güçlü komünist ve anti-faşist bir tabana sahip olan ve burjuva Rus yetkilileri için hiçbir ümidi ve yanılsaması olmayan Donbass halkı, yerel "Rus yanlısı" burjuvazinin Ukrayna'dan ayrılmayı savunmamaya ikna etme çabalarına rağmen savaşmaya devam etti.

Ukrayna'daki "Rus yanlısı" burjuvazi, kendi çıkarlarını korumak için,  Ukronazi konsensüsüne ayak uydurarak ve ona katılarak, Ukronazi Kiev yetkilileriyle anlaşarak, onlar tarafından belirlenen koşullarla, Donbass'ın emekçi halkının çıkarları pahasına Ukrayna'nın güneyindeki ve güneydoğudaki halk hareketini eyerlemeye çalıştı.

Donbass Halkının kurtuluş hareketinin amaçları, en başından beri bu ayaklanmayı bastırmaya çalışan her iki burjuva kesiminin çıkarlarıyla temelden çelişiyordu.

Rus burjuvazisi için Ukrayna, enerji kaynakları ve genel tüketim malları açısından istikrarlı bir pazardı. Ukrayna, Rus işgücü piyasasına ucuz, yüksek vasıflı işgücü sağlıyordu. Bu nedenle, Kiev burjuvazisi kadar Rus burjuvazisi de Nüfusun önemli bir bölümünün iradesine karşı olarak, Ukrayna devletinin bütünlüğünü korumak ve sınırlarını restore etmekle ilgileniyordu. Aslında, Rus burjuvazisinin bütün politikası, tam olarak Kiev yetkililerini güçlendirmeyi ve onunla ticareti artırmayı amaçlıyordu. 

Bu nedenle, en başından itibaren Donbass'ın “sorumluluk yükünü” üzerlerinden atmak için her yolu denediler.

Bu nedenle, Rus burjuvazisi, Donbass milislerini DPR ve LPR'de 11 Mayıs 2014'te referandum düzenlememeye, ayrılmaya değil, “mevcut Kiev yetkilileri ve Ukrayna'nın güneydoğusundaki temsilcileriyle DPR ve LPR arasında doğrudan bir diyalog kurmaya” çağırdılar.

Bu nedenle, Ukronazi tarafının Donbass'ta sivilleri bombalamayı bırakmadığı koşullarda, Donbass halk milislerinin askerlerinin ateşe karşılık vermesini yasaklayarak, Donbass'a “Minsk”i dayattılar ve bu anlaşmaları koşulsuz olarak yerine getirmeye zorunlu kıldılar…

Ancak tüm bu dayatmalara ve tehditlere karşı Donbass'lılar, yapmamaları istendiği bir dönemde referanduma gittiler.

Donbass halkının Kurtuluş mücadelesi, her ikisinin de burjuvazilerinin çıkarlarına aykırı bir mücadele yürütüyordu. Onların Kurtuluş mücadeleleri her iki burjuvazi tarafından da fiilen bastırılıyordu. Kuşkusuz çoğu iç savaşlarda olduğu gibi mücadeleler içinde küçük burjuvalar da dahil olmak üzere çeşitli grupları barındırır. Ancak mücadelenin özü, emek ve sermayenin çıkarları arasındaki çelişkilerin burada açık ve keskin bir şekilde ifade edilmesindedir.

"İç savaş", diyordu Lenin, "herhangi bir savaş kadar bir savaştır.  Sınıf mücadelesini kabul eden, her sınıflı toplumda doğal olan ve belirli koşullar altında sınıf mücadelesinin kaçınılmaz olarak devam etmesi, gelişmesi ve yoğunlaşması olan iç savaşları kabul etmekten geri duramaz.  Bu, her büyük devrim tarafından onaylanmıştır." Ve devam ediyor Lenin;

"İç savaşı reddetmek ya da onu unutmak, aşırı oportünizme düşmek ve sosyalist devrimden vazgeçmektir." (Lenin, Proleter Devrimin Askeri Programı) 

"Burjuvaziye karşı iç savaş aynı zamanda bir sınıf mücadelesi biçimidir." (Lenin, Junious Broşür)

Marksist Leninistler açısından, ister anti-faşist ister anti-emperyalist olsun, iç savaşlar o ülkenin özel meselesi DEĞİL, tüm anti-faşistleri ve anti-emperyalistleri ilgilendiren genel bir meseledir- Stalin'in sözleriyle "ileri ve ilerici insanlığın tümünün ortak davasıdır".

Ukrayna'daki bu iç savaş konusu, Ukrayna'daki savaşın neredeyse tüm analizlerinde göz ardı edilmiştir. Analiz, ezbere öğrenilen ve her koşulda reçeteye dönüştürülen hazır çözümlere dayandığı için iç savaş gerçeği göz ardı edildi.

Ne değişti?

Birinci ve ikinci Dünya Savaşı açısından Lenin ve Stalin'i okumak bu soruya ışık tutar.

Her şeyden önce, tüm ezberci sloganların aksine, Lenin ve Stalin saldırgan emperyalistler ile saldırgan olmayan emperyalistler arasında bir ayrım yaptı- Lenin bunu "aşırılıkçı", Stalin "saldırgan" olarak nitelendirdi.

(Somut "siyasetinden", izole edilmiş sadece "ekonomisinden" yola çıkarak emperyalizmi tanımlama sorunu, çevrilmiş ilgili Sovyet ders kitabının girişinde tartıştığımız farklı bir konu)

Lenin şöyle vurguluyordu;

"Kendimize şunu söylüyoruz ki, eğer aşırılık yanlısı savaş tarafı herhangi bir anda, herhangi bir emperyalist koalisyonu yenebilirse ve bize karşı beklenmedik yeni bir emperyalist koalisyon kurabilirse, biz hiçbir şekilde onların işini kolaylaştırmayacağız...Doğu'da ve Batı'da emperyalist güçlerin aşırılıkçı tarafına yardım edecek tek bir adımın atılmasına izin vermeyen, ülkemizin savunmasına hazırlık politikası, kararlı bir politikadır. (Lenin, Dış Politika Raporu)

Stalin'in sayısız değerlendirmesinden birkaçı;

"Ekonomilerini savaş temelinde yeniden örgütlemiş olan Japonya, Almanya ve İtalya gibi saldırgan ülkelere gelince, savaş sanayilerinin yoğun gelişimi nedeniyle, henüz bir aşırı üretim krizi yaşamıyorlar, gerçi ona yaklaşıyorlar. Bu, ekonomik olarak güçlü, saldırgan olmayan ülkeler kriz aşamasından çıkmaya başlayıncaya kadar saldırgan ülkeler, savaş sıcaklığı surecinde altın ve hammadde rezervlerini tüketerek, çok şiddetli bir kriz aşamasına girmeye mahkûmdur."...

"Bunun başlıca nedeni, saldırgan olmayan ülkelerin, özellikle İngiltere ve Fransa'nın, toplu güvenlik politikasını, saldırganlara toplu direniş politikasını reddetmeleri ve müdahale etmeme, bir “tarafsızlık” pozisyonu almalarıdır.

"Nasıl oluyor da bu kadar geniş fırsatlara sahip olan saldırgan olmayan ülkeler, saldırganları memnun etmek için konumlarını ve yükümlülüklerini bu kadar kolay ve direnç göstermeden terk ediyorlar? Bunu saldırgan olmayan devletlerin zayıflığına mı atfetmeliyiz? Tabii ki hayır! Birleşik olarak, saldırgan olmayan, demokratik devletler hem ekonomik hem de askeri olarak, tartışmasız faşist devletlerden daha güçlüdür. O halde bu devletler tarafından saldırganlara verilen sistematik tavizleri neye bağlayacağız?" (Stalin, Merkez Komitesinin Çalışmaları Üzerine Rapor, SBKP'nin On Sekizinci Kongresine (B.))

Saldırganlık, "askeri araçlarla siyaseti" ifade eder. Her emperyalist ülke, özellikle eşitsiz ekonomik gelişme yasası nedeniyle yeni ortaya çıkanlar, kısa zamanda askeri olarak savaşa hazır hale gelemezler. Bu onların Endüstrisinin askerileşme derecesi ile ilgilidir. Birinci Dünya Savaşı'nın aksine, ikinci Dünya Savaşı'nın başlarında her emperyalist ülke (kendi başına) savaşa "askeri olarak hazır" değildi, aralarında çelişkiler ve rekabet vardı. Böylece her biri kendi çıkarı için "yatıştırma" politikasını -veya bazı durumlarda "birbirleriyle savaşsınlar ve zayıflasınlar" politikasını seçmişlerdi.

Bir süredir bu "yatıştırma politikası" saldırgan olmayan Rusya ve Çin'in politikası olarak devam etti. Sınırına kadar ulaşan askeri endüstriyel ABD-NATO kuşatma uygulamaları ile birlikte Ukrayna ve Ukrayna'nın “NATOlaştırılma” provokasyonu, Rusya'nın bu “yatıştırma politikasının” sona erdirmesini tetikledi. Anti-faşist nüfusun 8 yıl boyunca Donbass ve neo-Nazi katliamı sorunu, Rusya açısından Ukrayna'daki askerî harekâtı için mümkün olan en iyi "gerekçeyi" sağladı.

Böylece Rus Burjuvazisinin çıkarları- rakipleriyle anlaşma yapan, Donbass halkının mücadelesini bastıran Ukrayna Burjuvazisi ile ittifaktan, onlara karşı, Donbass halkının   mücadelelerini kendi çıkarları yönünde destekleme ve kullanmaya kaydı.

Rus burjuva politikasındaki bu değişiklik, bu kayma, Donbass halkının mücadelesinin karakterini değiştirmedi. Öncelikle Ukronazilere ve ikincil olarak Rus burjuvazisine karşı mücadeleleri aynı kaldı. Çıkarları sadece Ukrayna neo-Nazi burjuva devleti söz konusu olduğunda örtüşüyor. 

Safsatacılar, Ukrayna'nın kuzey ve güneydoğusunun önemli bir Rus nüfusuna sahip olduğu gerçeğini göz ardı ederek, Donbass konusunu diğer benzer olmayan örneklerle sübjektif olarak karıştırmaktadırlar.

Öyle olmasa bile, Marksist Leninistler için "baş düşman" kavramı ve bunun herhangi bir verili koşulda belirlenmesi temel bir gerekliliktir. Donbass halkının baş düşmanı neo-Nazi Ukrayna burjuvazisiydi ve hala öyle ve her ikisiyle aynı anda savaşmak yerine yoğunlaşması gereken yer burasıdır.

Stalin'in belirttiği gibi, belirli koşullar altında; 

"Yalnızca bir hedef belirlenmelidir...İkisiyle de savaşmak aptalcadır...Sizin değil, düşmanın tecrit edilmesi için bir cephe oluşturulması gerekir. Bu, deyim yerindeyse, Komünist Parti'nin mücadelesini kolaylaştıran bir taktiktir. Tek bir kişi, eğer mantıklıysa, tüm yükü kendi üzerine almaya istekli olamaz. Aynı anda diğer emperyalistlere dokunmadan... tek bir hedefe ulaşılması gerekiyor. Bu işe yararsa, işleri kolaylaştıracaktır. Eh, eğer (diğer) emperyalistler devreye girerse, onlara karşı mücadele verilmek zorunda kalınacaktır... Düşmanın akıllıca izole edilmesi gerekiyor."  (Stalin ve Hindistan Komünist Partisi temsilcileri arasında Moskova'da yapılan toplantıdan)

Düşman kampındaki çelişki, "düşmanı zayıflatmak ve kendi yedeklerini güçlendirmek için" kullanılmalıdır.  Elbette ki Rus burjuvazisi de "kullanma" konusunda aynı düşünceye sahiptir. Bu nedenledir ki Donbass'ta ön cephe savaşçıları Kharkiv'de olduğu gibi yerel milislerdir.

Rus burjuvazisi, bu bölgelerde yerel halkı yabancılaştırmamak ve Kiev neo-Nazilerine müzakere masasına oturtmak, bunun için bolca zaman tanımak düşüncesiyle, savaşı yavaş yürütüyor. Aynı zamanda Dnieper, Nikolayev, Odessa'nın nüfusu ve ilerici ideolojik yapısını göz önünde bulundurarak kendilerini ve yerel halkı bu bölgelere kadar ilerlemeye hazırlıyorlar. Amaç, İstanbul'da yapılan anlaşma gereği Rus ordusunun Kiev ve Chernihiv bölgelerinden çekilmesine rağmen, anlaşmaya uymayan Ukrayna burjuvazisini ondan çok daha ağır bir anlaşmaya zorlamak.

Batılıların, özellikle de ABD'nin bir anlaşmaya oturmama baskısı nedeniyle, (Donbass ile zaten resmi bir anlaşma yapmış olan) Kharkiv, Dnieper ve Nikolayev'in gündemde olması ve bu süreçte "kurtarılması" büyük olasılık içindedir.

Bu aşamadaki gelişmelere bağlı olarak Odessa, Ukrayna'nın Karadeniz'e erişimini kesmek için muhtemel bir seçimdir. Bunların hepsi Ukrayna burjuvazisi içinde bir iç çatışma ve "Euromaidan", "ABD-NATO" burjuva kliğini Ukraynalıların kendileri tarafından iktidardan uzaklaştırma beklentisine sahip stratejidir.

Bu, yalnızca sözü gecen bu bölgelerin değil, tüm Ukrayna halkının çıkarlarıyla örtüşmektedir. Gerçek "insanların kurtuluşu" olmayabilir, ama bu "acil görev" savaşının başarısıdır, çünkü "toplumsal devrim tek bir savaş değil, bir dizi savaşı kapsayan bir dönemdir." Her seferinde bir sınıf düşmanı, yavaş ama emin adımlarla.

MLDG tartışmalarından notlar

Çeviri
E.A

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.