Cephe çalışmaları ve sol-Bundist safsatalar
Var olan iki burjuva ittifaka karşı "üçüncü bir ittifak" oluşturma yolunda hızlı adımlar atma çabalarını, ne ilginçtir ki, kendi "üçüncü yol" çabalarıyla karıştırma safsatası pratiği içine giriyorlar. Birisi "ittifak", diğeri "yol", yani nihai çözüm. Önceki sosyalizm mücadelesi yolunda atılması gereken adımlardan birisi, diğeri "sosyalizme alternatif" bir "üçüncü yol". Birisi sosyalist teorilerin sosyalizme uyarlanması, diğeri bir yanda "sosyalizmin Bundist milliyetçiliğe uyarlanması", diğer yanda "sosyalizm mücadelesinin" bilinmeyen bir tarihe kadar uzatılması ve tek bir darbede sosyalist devrim olacağı günü bekleme "bin yılcılığı".
Lenin sosyalist devrimin tek bir savaş olmadığını, her türlü sorun için bir dizi savaşı kapsayan bir süreç olduğunu ve her birinin devrimci bir şekilde formüle edilmesi gerekliliğini sürekli olarak vurgulamıştı. Lenin , "hemen devrim", "yarın devrim", ya "ihtilal ya hiçbir şey" vs., gibi sol çocukluk hastalığı lafazanlığının tam tersine, devrimin belirli süreçler gerektirdiğine, bu süreç içinde somut şartların değerlendirmesine bağımlı olarak taktiklerin somut olarak belirlenmesi gerektiğine işaret ediyordu. Lenin bunu Devrimci Proletarya ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı, yazısındaki eleştirisinde şöyle vurguluyordu; "Parabellum'un söylediklerinden, sosyalist devrim adına, demokrasi alanında tutarlı bir devrimci programı küçümseyerek reddettiği anlaşılıyor. Bunu yapmakta yanlış. Proletarya, demokrasi yolu olmadan, yani demokrasiye tam etki vererek ve en kararlı terimlerle formüle edilmiş demokratik talepleri mücadelesinin her adımını birbirine bağlamlamadan zafer kazanamaz. Sosyalist devrimi ve kapitalizme karşı devrimci mücadeleyi tek bir demokrasi sorununa sığdırmak saçmadır… Kapitalizme karşı devrimci mücadeleyi, tüm demokratik taleplerde devrimci bir program ve taktikle birleştirmeliyiz."..."reformların bir kısmı burjuvazinin devrilmesinden önce, bir kısmı bu devirme sürecinde, bir kısmı da ondan sonra başlatılacaktır. Toplumsal devrim tek bir savaş değil, ancak burjuvazinin mülksüz-leştirilmesi ile sona eren her türlü ekonomik ve demokratik reform sorunu üzerine bir dizi savaşı kapsayan bir süreçtir. "
Sol Parti ve hareketlerin sosyalizm mücadelesi sürecindeki bu bir dizi savaşlardan birisini, otokrasi altında en önemli olan bir savaşı kazanmak için uyguladıkları taktiği destekleme yerine köstekleme çabaları ya Bundistlerin ya da anarcho-Troçkistlerin işi olabilir. Türkiye somut gerçeğini, yani kitlelerde gericiliğin ve parlamento illüzyonunun hakim olduğu gerçeklerini hesaba katarsak Lenin'in aynı yazısındaki "proletaryanın, en tutarlı ve kararlı devrimci demokrasi ruhuyla eğitilerek buna hazırlanmadığı sürece, tarihsel bir sınıf olarak burjuvaziyi yenebilmesi düşünülemez." değerlendirmesi gündeme gelir. Kitleler olmadan, kitleler eğitilmeden, örgütlenmeden, harekete geçmeden devrim olamaz (istisna olarak olabilir). Bu nedenle Marksist Leninist parti ve hareketlerin görevi bu şartları yaratmaktır. İçinde bulunduğumuz, devrimin şartlarının olmadığı bu dönemde- sol sapmalarının iddiasının tersine- demokratik mücadele devrimi geciktirmez, hızlandırır. Lenin bu konuda da açık ve nettir;
Proletarya için, burjuva toplumunda, siyasal özgürlük ve demokratik bir cumhuriyet için mücadele, burjuva sistemini devirecek olan toplumsal devrim mücadelesinde gerekli aşamalardan sadece birisidir. Temel olarak farklı olan aşamalar arasında kesin bir ayrım yapmak, kendilerini ortaya çıkaran koşulları ciddi bir şekilde incelemek, kişinin nihai amacını süresiz olarak ertelemesi, ya da ilerlemeyi yavaşlatması anlamına gelmez. Tam tersine, bu, ilerlemeyi hızlandırmak ve nihai amaca ulaşmayı en hızlı ve en güvenli şekilde gerçekleştirmek amacındadır. (Lenin, Otokrasi ve Proletarya)
Bunu, özellikle Otokratik bir ortamda anlamayanları eleştirirken Lenin şunları söyler;
… RSDİP önüne acil siyasi görev olarak çarlık otokrasisinin devrilmesini, ve yerine demokratik cumhuriyetin getirilmesini koyar.... İnsan bunun yanlış anlaşılmasının imkansız olduğunu düşünür; “acil” görev otokrasinin devrilmesi, ve onun yerine, özgürlükleri güvence altına alan cumhuriyetin getirilmesidir. (Lenin, Reformistlerin Platformu ve Devrimci Sosyal-Demokratların Platformu,)
Stalin aynı konu üzerine şunları söylüyordu;
Siyasi özgürlük, en iyi ve en tam haliyle bir demokratik cumhuriyette sağlanır, elbette ki, kapitalizm koşullarında ne kadar sağlanabilirse. Bu nedenle, proleter sosyalizmin bütün savunucuları, sosyalizme [geçişte] en iyi "köprü" olarak, bir demokratik cumhuriyetin kurulması için mutlaka çaba gösterirler. İşte bunun için, bugünkü koşullarda, Marksist program iki bölüme ayrılmıştır: hedefi sosyalizm olan azami program, hedefi demokratik cumhuriyet aracılığıyla sosyalizme giden yolu açmak olan asgari program. (Stalin, Stalin Anarşizm mi Sosyalizm mi)
Şimdi bu değerlendirmeler ışığında, azami programı hedef alan ve somut şartlarda var olan ve çözülmesi gereken asgari programı gündemine alan "Cephe-pratikte birlik" çalışmalarını karalamaya çalışan, hızlı sloganlar arkasına saklanarak gerçekte pasifliğin, "bin yıl beklemeciliğin" propagandasını yapanlar, ya bilinçli anarcho-Troçkistler, ya "üçüncü yol" cu Bundistler olabilirler, ya da Lenin'in dediği gibi, "ne Marksizm'in, ne de genel olarak çağdaş bilimsel sosyalizmin ZERRESİNİ ANLAMAMIŞ olanlardır."
Lenin şöyle diyordu;
Kendinden daha güçlü olan bir düşman, ancak en son dereceye varan bir kuvvet gerilimi pahasına ve düşmanlar arasındaki en küçük "yarığı",…. ülkenin içindeki burjuvazinin çeşitli grupları ve kategorileri arasında en küçük çıkar çelişkilerinden ve aynı zamanda geçici bir müttefik olsa da, sallantılı olsa da, koşula bağlı bulunsa da, pek o kadar sağlam ve güvenilir olmasa da, sayıca güçlü bir müttefiki kendi tarafına kazanmak için, en küçük olanaktan en büyük özen ve uyanıklıkla, en ustaca ve en akıllıca yararlanıldığı takdirde, yenilgiye uğratılabilir.
Bu gerçeği kim anlamadıysa, ne Marksizm'in, ne de genel olarak çağdaş bilimsel sosyalizmin ZERRESİNİ ANLAMAMIŞTIR . ( Lenin, Sol Komünizm)
Safsatacılar taktiksel "ittifak" konusunu bulandırmakla kalmıyor, ayni zamanda içeriği sosyalist olan "üçüncü bir ittifak" konusunu, kendi burjuva içerikli, sosyalizme alternatif olarak öne sürdükleri "üçüncü yol" ile hipokratlıklarını sergiliyorlar. Aslında onlara teşekkür etmek gerekir, çünkü bu yaklaşımlarıyla kendilerini sonuçta emekçi kitlelerden tecrit edecek olan "teşhiri" kendileri yapmış oluyor ve Marksist Leninistlerin "teşhir" faaliyetlerini kolaylaştırıyorlar. Çünkü bunlar uydurma, kırpma teori ve pratikleriyle, hak ve adaletin zerresine bile saldıran, şeriatçı bir toplumsal anlayış-kültür yaratma çabalarında olan ve bu yönde örgütlenmiş bir faşist diktatörlüğün koltuk değnekliğini yapmada CHP yi de geride bırakıyorlar, ve bunu emekçi kitleler görüyor, görmeyende görecektir.
Erdogan A
24 kasım 2021
Gökhan Yoldaşın anısına
Lenin Ulusal Sorun ve Bundistler Üzerine
Hiç yorum yok