Rus Devrimi ve Proletaryanın Görevleri - 2
Rus Devrimi ve Proletaryanın Görevleri - 1
Partiiniye Izvestia, No.2, 20 Mart 1906
Lenin Toplu Eserleri, Cilt 10, sayfa 135-146.
Konuyla ilgili yazıların Tamamını PDF olarak İndir
Konuyla ilgili yazıların Tamamını PDF olarak İndir
Üçüncü ve son derece önemli fark şudur. 1848 devriminin yolu 1847 kriz ve kıtlığıyla döşendi. Krizin sona ermesi ve endüstriyel refah dönemi ile gericilik güçlendi. "Ancak, Rusya'daki mevcut terör saltanatı, kaçınılmaz olarak, yıllardır ülkede ağır basan ekonomik depresyonun şiddetlenmesine yol açacaktır.” 1905 kıtlığının tam etkileri önümüzdeki birkaç ay içinde hissedilecektir. Bir devrimin bastırılması, iç savaşı en büyük ölçekte, tüm halka karşı savaşı ortaya koyar. Bu savaşın bir yabancı savaştan daha az maliyeti yoktur ve bunun yanı sıra bir yabancı ülkeyi değil, ana vatanı mahveder. Finansal çöküş yakın gelecektedir. Dahası, yeni ticaret anlaşmaları Rusya için özellikle ciddi sonuçlarla tehdit ediyor ve hatta dünya ekonomik krizine yol açabilir. Bu nedenle, gerici terör saltanatı ne kadar uzun sürerse, ülkenin ekonomik konumu o kadar umutsuz olur ve nefret edilen rejime karşı öfke artar. “Böyle bir durum,” diyor Kautsky, “çarlığa karşı her türlü güçlü hareketi yenilmez yapacak. Ve böyle bir hareketin kıtlığı olmayacak. Kahramanlık ve bağlılığının çok büyük delillerini zaten vermiş olan Rus proletaryası bunu gerçekleştirecek. ”
Kautsky'nin belirttiği dördüncü fark Rus Marksistleri için özel bir ilgiye sahiptir. Maalesef ki günümüzde, " Brownings " ve "savaş kadroları" üzerine bir sürü saçmalık, ve Kadet (aşağılayıcı) sırıtmaları görüyoruz. Hiç kimsenin, Marx'ın örneğini verdiği şekilde, ayaklanmanın imkansız olduğunu ve bunun için daha fazla hazırlık yapmanın bir faydası olmadığını söylemeye cesareti ve dürüstlüğü yok. Ancak buradaki insanlar, devrimcilerin askeri operasyonları konusunda sırıtmayı çok seviyorlar. Kendilerine Marksist diyorlar, ama bir doktrincinin eşsiz ihtişamıyla; “Silahlanmak yanlıştı .... diye beyan ederek, (Marx ve Engels'in her zaman büyük önem verdiği) ayaklanmanın askeri yönünü analiz etme görevini terk etmeyi tercih ediyorlar. Kautsky farklı yaklaşıyor, elindeki ayaklanma hakkında gerçekler ne kadar çok az olsa da, yine de sorunun askeri yönünü de analiz etmeye çalışıyor. Hareketi, genel kurala göre değerlendiren bizim devrimci Kuropatkins'in tersine : - eğer bir şey veriyorlarsa, al; kavga varsa kaç; eğer yenilirsen, eh silahlanmamalıydın!- Kautsky hareketi kitleler tarafından geliştirilen yeni bir mücadele biçimi olarak değerlendirmeye çalışıyor.
“Hem Paris'te ki Haziran savaşı” diyor Kautsky, ve “ Moskova'da ki Aralık savaşı barikat savaşlarıydı. Ama ilki bir felaketti; eski barikat taktiklerinin sonunu getirdi. İkincisi, yeni barikat taktiklerinin başlangıcı oldu. Ve sonuç olarak, Engels'in Marx'ın Sınıf Mücadelelerine “Girişinde” ifade ettiği, barikat mücadele döneminin sona erdiğine dair görüşünü gözden geçirmeliyiz. Aslında, sadece eski barikat taktikleri dönemi sona erdi. Bir avuç isyancının, Modern silahların tüm kaynakları ile silah olarak üstün güçlere karşı iki hafta boyunca direnmeyi başardığında, Moskova savaşının gösterdiği şey budur. ”
Kautsky işte böyle konuşuyor. İlk girişim başarısız olması nedeniyle, ayaklanma konusunda "ölülerin ruhu için dua" okumuyor. Başarısızlığı görmezden gelmiyor, ama yeni ve daha yüksek bir mücadele biçiminin doğuşu ve büyümesini inceliyor, askeri birlikler arasındaki düzensizliğin ve hoşnutsuzluğun önemini, işçilerin şehir halkından aldığı yardımları, kitlesel grevin ayaklanma ile bileşimini inceliyor. Proletaryanın ayaklanma sanatını öğrenme şeklini inceliyor. Güncelliği geçmiş askeri teorileri gözden geçirip yeniliyor ve orada tüm Partiyi Moskova'nın deneyimini analiz etmeye ve özümsemeye çağırıyor. Tüm hareketi grevden ayaklanmaya geçiş olarak görüyor ve işçilerin başarıya ulaşması amacı yönünde, ikisini nasıl birleştirmeleri gerektiğini kavramaya çalışıyor.
Kautsky makalesini şu şekilde sonuçlandırıyor: “Moskova'nın dersleri işte bunlar. Mücadelenin gelecekteki biçimlerini ne kadar etkileyecekler, ancak henüz buradan (yani Almanya'dan) bunları öngörmek imkansız. Gerçekten de, şimdiye kadar Rus devriminin bütün önceki ortaya serdiklerinde (tezahürlerinde), örgütlenmemiş kitlelerin kendiliğinden patlamalarını gördük; bunların hiçbiri önceden planlanmamış veya hazırlanmamıştı. Muhtemelen bu bir süre daha olmaya devam edecektir.
“Ama henüz, mücadelenin gelecekte alacağı biçimleri kesinlikle tahmin etmek imkansız olsa da, tüm işaretler, daha ileri savaşları beklememiz gerektiği, şu anki uğursuz durgunluğun sadece fırtınadan önceki sakinlik olduğudur. Ekim hareketi şehir ve kırsal alandaki kitleleri kendi güçlerinin bilincine sahip kıldı. O zaman, Ocak ayında gericilik onları bir işkence uçuruma fırlattı. İşte burada her şey onları alevlendirir, öfkelerini uyandırır ve kaçmak için, ne kadar yüksek olursa olsun, her bedeli ödemeye hazırlar. Yakında kitleler tekrar ayağa kalkacak ve her zamankinden daha fazla bir güçle saldıracaklar! Bırakalım Karşı-devrim, özgürlük davasında düşen kahramanların bedenleri üzerinde zaferini kutlasın. Bu zaferin sonu yaklaşıyor: kırmızı şafak yükseliyor, proleter devrim yakında. ”
Belirttiğimiz sorun, bir bütün olarak Sosyal-Demokratik taktiklerin temel sorunudur. Bu, yaklaşmakta olan Parti kongresinin en açık ve net bir şekilde halletmesi-sonuca erdirmesi gereken ilk sorundur; Partinin bütün üyeleri, tüm sınıf bilincine sahip işçiler, sorunu tartışmak, halletmek ve önemli ve sorumlu görevlerine tam olarak hazırlanmış delegeleri kongreye göndermek için yardımcı olacak kapsamlı materyali toplamak için elinden geleni acilen yapmalıdır.
Kongre için delege seçimleri taktiksel platformlar arasında net bir ayrım temelinde yapılmalıdır. Açıkça konuşacak olursak, bu soruna şu ya da bu şekilde verilen tutarlı ve eksiksiz cevap, Sosyal-Demokratik taktiklerin tüm küçük ayrıntılarını çözüme ulaştıracaktır.
Ya o-ya bu (ikisinden birisi).
Ya şu anda “gerçek bir devrimden söz edilemeyeceğini” kabul ederiz, bu durumda hem kendimizi hem de proletaryayı ve halkı yanıltmamak için, herkesin duyacağı şekilde, çok açık ve kesin olarak söylemeliyiz. O zaman (öyleyse), proletaryanın acil görevi olarak demokratik devrimi tamamlama görevini kesinlikle reddetmeliyiz. O zaman, ayaklanma sorununu tamamen rafa kaldırmalı ve savaş kadrolarını silahlandırma ve örgütleme işlerini durdurmalıyız; çünkü işçi partisinin ayaklanmada rol oynaması beklenmiyor. O zaman, devrimci demokratların gücünün tükendiğini itiraf etmeliyiz ve anayasal bir rejim altındaki gerçek muhalif güç olarak liberal demokratların bir bölümünü veya başka bir bölümünü desteklemeyi acil görevimiz yapmalıyız. O zaman, Devlet Dumasını kötü bir meclis olsa bile bir parlamento olarak görmeli ve sadece seçimlere katılmamalı, aynı zamanda Duma'ya da katılmalıyız. O zaman, önce Partinin yasallaştırılmasını sağlamalı, Parti programını buna göre değiştirmeli ve tüm çalışmalarımızı “yasal” sınırlara ayarlamalıyız ya da her durumda yeraltı işlerini küçük ve ikincil bir yere bırakmalıyız. O zaman, sendikaların örgütlenmesini, bir önceki tarihsel dönemde silahlı ayaklanmada olduğu gibi, bir parti görevi olarak birincil olarak görebiliriz. O zaman, köylü hareketinin devrimci sloganlarını (topraklara el konulması gibi) da rafa koymalıyız, çünkü bu sloganlar pratikte ayaklanma sloganlarıdır ve daha önce buna askeri tarzda hazırlanmadan ayaklanmaya çağırılar, ona inanmadan, ayaklanmanın hiç bir değeri yok. O zaman, sadece geçici bir devrimci hükümetten değil, aynı zamanda “devrimci yerel özerk yönetim” den söz etmekten vazgeçmeliyiz; deneyimler göstermiştir ki, bu isimle doğru ya da yanlış olarak adlandırılan oluşumlar, gerçekte koşulların zorlamasıyla ayaklanma organlarına, devrimci bir hükümetin temel kurallarına dönüştürülmüştür.
Ya da şu anda bir devrim hakkında konuşabileceğimizi ve konuşmamız gerektiğini kabul ederiz; açık devrimci mücadelenin yeni ve daha yüksek biçimlerinin kaçınılmaz olduğunu veya her durumda en olası olduğunu kabul ederiz. O zaman, proletaryanın başlıca siyasi görevi, tüm çalışmalarının ana merkezi, örgütlü sınıf faaliyetlerinin ruhu, demokratik devrimi tamamlama görevi olmalıdır. O zaman, bu görevden kaçış, sadece sınıf mücadelesi kavramını Brentano'nun yorumlamasına indirgemek anlamına gelir: proletaryayı liberal-monarşist burjuvazinin izleyiciliğine dönüştürmesi anlamına gelir. O zaman, Partinin acil ve merkezi siyasi görevi, proletaryanın güçlerini hazırlamak ve örgütlenmenin, hareketin ulaştığı en yüksek mücadele biçimi olarak, silahlı ayaklanma için düzenlenmesidir. Bu durumda, Aralık isyanının tüm deneyimini en doğrudan pratik amaçlar için incelemek kritik görevimizdir. O zaman, savaşçı-kadroları örgütleme ve silahlandırma çabalarımızı on kat artırmalıyız. O zaman, savaşan gerilla operasyonlarıyla da ayaklanmaya hazırlanmalıyız, çünkü sadece yeni üyeler ilave ederek ve kaydederek “hazırlanmak” çok saçma olur. O zaman, iç savaşı ilan edilmiş ve devam etmekte olan bir şey olarak görmeliyiz ve Partinin tüm faaliyetleri “Savaşta (kelimenin tam anlamında) olduğu gibi, savaşta!” kuralı tarafından yön verilmelidir. O zaman, proletaryanın kadrolarını saldırgan askeri operasyonlar için eğitmek kesinlikle şarttır. O zaman, köylülüğün kitleleri için devrimci sloganlar çıkarmak mantıklı ve tutarlıdır. Devrimci ve sadece devrimci demokratlarla mücadele anlaşmaları yapma görevi ön plana çıkıyor: burjuva demokratlarının çeşitli bölümlerini ayırt etme kriteri ayaklanma sorunudur. Ayaklanma lehinde olanlarla proletarya "ayrı" yürüsede, “birlikte vurur”; ayaklanmaya karşı olanlar acımasızca savaşır ya da onları aşağılık ikiyüzlü ve hainler (Kadetler) olarak reddeder. O zaman, anayasal yanılsamaların eleştirisini ve teşhir edilmesini açık iç savaş açısından ön plana çıkarır ve kendiliğinden devrimci patlamalara yol açacak durumlara ve koşullara yoğunlaştırırız. O zaman, Duma'yı bir parlamento olarak değil, bir polis merkezi olarak görürüz ve sadece proletaryayı yozlaştıracak olan ve dağıtabilecek olan, sahte seçimlere tüm katılımı reddederiz. O zaman, işçi sınıfının partisinin örgütlenmesinin temeli olarak (Marx'ın 1849'da yaptığı gibi), “kamu faaliyetleri” için ayrı bir cihaza sahip olması gereken “güçlü, gizli bir örgütü” alır ve işçi sendikalarından yasal basına kadar tüm yasal topluluklara ve kurumlara özel "nabız yoklayıcıları" göndeririz .
Kısaca söylemek gerekirse: ya demokratik devrimin bitmiş olduğunu itiraf etmeliyiz, ayaklanma sorununu rafa kaldırmalı ve “anayasal” yolu izlemeliyiz. Ya da demokratik devrimin hala devam ettiğini, onu tamamlamayı, ayaklanma sloganını geliştirmeyi ve pratikte uygulamayı, iç savaşı ilan etmeyi ve tüm anayasal yanılsamaları acımasızca kınamayı temel görevimiz haline getirdiğini kabul etmeliyiz.
Okuyucuya, şimdi Partinin karşı karşıya olduğu sorunun kesinlikle ikinci çözümünden yana olduğumuzu söylemek neredeyse gerekli bile değildir. Bu sayıda yayınlanan taktik platformunun amacı, kongrede ve buna hazırlık çalışmalarımız sırasında destekleyeceğimiz görüşleri sistematik biçimde özetlemek ve açıklamaktır. Bu platform tamamlanmış bir şey olarak değil, taktik sorunların bir taslağı olarak ve Parti kongresinde savunacağımız kararların ve kararların ön taslağı olarak görülmelidir. Bu platform, benzer düşüncelere sahip eski “Bolşeviklerin” (Proletary'in editörleri ve katkıda bulunanlar dahil) özel toplantılarında tartışılmıştır ve kolektif bir çabanın ürünüdür.
Partiiniye Izvestia, No.2, 20 Mart 1906
Lenin Toplu Eserleri, Cilt 10, sayfa 135-146.
Çeviri; Erdoğan A
12 Haziran 2020
Devamı
Birlik Kongresi için Taktiksel Bir Platform
Çeviri; Erdoğan A
12 Haziran 2020
Devamı
Birlik Kongresi için Taktiksel Bir Platform
Hiç yorum yok