George Floyd olayına protestolar bağlamında - Haksızlıklara Karşı Seçicilik Üzerine kısaca
"Kime karşı olursa olsun haksızlıklara karşı çıkma Marksist Leninist ilkesi" burjuva milliyetçileri, oportunistler ve kuyrukçular tarafından hemen her zaman öznel çıkarlarına uygun "seçici" yaklaşımla tahrif edilmiştir. Kimisinde "haksızlığa karşı çıkma ilke ve pratiği", "haksızlık yapılanın (ister birey ister grup olsun) niteliği" temelinde "haksızlık yapılanın gerici olduğu" iddia ya da gerçeği nedeniyle reddedilmiş, kimisinde ""haksızlığa karşı çıkma ilke ve pratiği" sonucu, haksızlığa uğrayanın niteliği (gerici de olsa) ilerici olarak ele alınmış ve tekrarlana tekrarlana, Marksizm Leninizmin, ve ML ustaların teori ve değerlendirmelerinin tersine, ve ona inkarcı bir şekilde "ilerici" olarak kabullenilmiştir.
George Floyd a yapılan haksızlık, onun katledilmesi ve buna karşı alınan ilkesel, olumlu tavır ve konu üzerine bazı değerlendirmeler, "seçici" oportunist, "öznel" ve "sınıfsallıktan uzak" yaklaşımın bir başka, ancak teşhir edici örneğini ortaya dökme anlamında öneme sahiptir. Olaya karşı patlak veren protestoların olumlu ve ilerici niteliği nedeniyle, "ABD de Kapitalizme karşı ayaklanma", "ABD de emekçiler ayaklanıyor" vb gibi gerçekle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, öznel ve normali aşan abartılar bir başka yazı konusu. Ayni şekilde, bu dönem içinde benzer, yayınlanan polis cinayetlerine karşı bu kadar yaygın ve dünya çapında protestoların olmaması, bu olayla dünya çapında yaygınlaşmasının nedenlerinin incelenmeside bir başka konu. Burada konumuz kısaca"seçicilik" tavrı ve sonuçları ile sınırlı .
George Floyd un polis tarafından hunharca katledilmesi devamındaki protestolar, O nun "niteliğinin" savunulması değil, O na "yapılan haksızlığa karşı" bir tepkidir. Kimi yerde "haksızlık" yapılanın niteliği temelinde, haksızlığa karşı çıkmanın "haksızlık yapılanı savunmakla" eş değer olacağı ileri sürülerek, haksızlığa karşı çıkmama - özellikle Türkiye de- yaygın pratiği, ne ilginçtir ki bu olayda kendisini, tam tersi, gerçeklerden uzak ve abartmalı bir şekilde, "haksızlığa uğrayanı" "Devrim Şehidi" olarak adlandırmaya kadar kendisini götürdü. Bu tavır, oportunizmin, öznelliğin ve bu temelde "seçici" pratiğin örneği sergilemekte.
"Devrim Şehidi" olarak adlandırılan George Floyd, dağıtma ve satma niyetiyle yanında uyuşturucu bulundurmaktan, hırsızlık ve silahlı soygun yapmaktan, sahte para kullanmaktan, silahlı ev saldırısı yapmaktan, vb. dokuz kez tutuklanıp cezası sabit görülmüş, bu nedenlerle hapishanede yatmış bir lümpendir.
"Devrim Şehidi" olarak adlandırılan George Floyd, dağıtma ve satma niyetiyle yanında uyuşturucu bulundurmaktan, hırsızlık ve silahlı soygun yapmaktan, sahte para kullanmaktan, silahlı ev saldırısı yapmaktan, vb. dokuz kez tutuklanıp cezası sabit görülmüş, bu nedenlerle hapishanede yatmış bir lümpendir.
Bu nedenle, "haksızlığa karşı çıkmak için", haksızlığa uğrayanın "niteliği" nin ne olduğu temelinde TR deki bir sürü haksızlığa karşı çıkmayanların, George Floyd a karşı yapılan haksızlığa karşı çıkması özneldir, hipokratlıktır.
Aynı şekilde, Türkiyede, yukarıdan aşağı, parti ve hareketlerde yaygın olan oportunizm ve kuyrukçuluk nedeniyle, bazı tarihi olaylara sadece "yapılan haksızlığa karşı çıkma" kendi pratiği ile bağlantılı olarak, " haksızlığa uğrayanın" "ilerici" olduğu sonucuna ulaşıp, tanımlayıp satma öznelliği, bu olayda da kendisini "George Floydun bir ilerici, şehit, Devrimci" olduğu sonucunda buluşturmakta.
Marksist Leninist "haksızlığa karşı çıkma ilkesinin önemini " Lenin "Ne yapmalı" yazısında şöyle özetliyor; "eğer işçiler, hangi sınıfları etkiliyor olursa olsun, zorbalık, baskı, zor ve suistimalin her türlüsüne karşı tepki göstermede eğitilmemişlerse, ve işçiler bunlara karşı, herhangi bir başka açıdan değil de, sosyal-demokrat açıdan tepki göstermede eğitilmemişlerse, işçi sınıfı bilinci, gerçek bir siyasal bilinç olamaz."
Aynı şekilde, Türkiyede, yukarıdan aşağı, parti ve hareketlerde yaygın olan oportunizm ve kuyrukçuluk nedeniyle, bazı tarihi olaylara sadece "yapılan haksızlığa karşı çıkma" kendi pratiği ile bağlantılı olarak, " haksızlığa uğrayanın" "ilerici" olduğu sonucuna ulaşıp, tanımlayıp satma öznelliği, bu olayda da kendisini "George Floydun bir ilerici, şehit, Devrimci" olduğu sonucunda buluşturmakta.
Marksist Leninist "haksızlığa karşı çıkma ilkesinin önemini " Lenin "Ne yapmalı" yazısında şöyle özetliyor; "eğer işçiler, hangi sınıfları etkiliyor olursa olsun, zorbalık, baskı, zor ve suistimalin her türlüsüne karşı tepki göstermede eğitilmemişlerse, ve işçiler bunlara karşı, herhangi bir başka açıdan değil de, sosyal-demokrat açıdan tepki göstermede eğitilmemişlerse, işçi sınıfı bilinci, gerçek bir siyasal bilinç olamaz."
Yani "haksızlıklara karşı çıkmak" için "haksızlığa uğrayanın niteliği" nin ne olduğunun belirleyici özelliği olmadığı gibi, "haksızlıklara karşı çıkma" pratiğinin de "haksızlığa uğrayanın" niteliğini belirleyici özelliği yoktur. Niteliği ilerici olmayan, ve hatta gerici olan bir kişi ya da gruba yapılan haksızlığa karşı çıkmak, yapılan haksızlığın kendisine karşı çıkmaktır, otomatik olarak söz konusu o kişiyi ya da grubu ilerici niteliğine büründürmez. İlerici olan haksızlığa karşı "tepki eylemidir"
Haksızlıklara karşı alınan tavırlarda ki "seçicilik", ve bu temelde "sonuçlama", genelde öznelliğin, özelde tarihi ve özgül konularda da oportunizmin ve kuyrukçuluğun göstergesidir.
Haksızlıklara karşı alınan tavırlarda ki "seçicilik", ve bu temelde "sonuçlama", genelde öznelliğin, özelde tarihi ve özgül konularda da oportunizmin ve kuyrukçuluğun göstergesidir.
Burjuvazinin ve onların kime karşı olursa olsun yaptıkları haksızlıklara karşı çıkmak, Lenin in sözleriyle "onları " suçüstü yakalamak ve onu hemen bütün halkın önünde ve her yerde teşhir etmek, bir sürü "çağrılar" kaleme almaktan çok daha etkilidir."
Bu nedenle Kime karşı olursa olsun Haksızlıklara karşı çıkmak , Marksist bir ilke olma yanında, kitleleri eğitmede zorunlu ve temel koşulu olan "teşhir" pratiği ile sıkı sıkıya diyalektik bağlantısı vardır. Teşhir pratiğinde "seçicilik" yapmak, ondan öznel "sonuçlar" çıkartmak, eğitici değil, hem kendini hem de kitleleri aldatan, devrimci değil, burjuvazi ve gericilerin çıkarına hizmet eden, karşı devrimci pratikte buluşmaya mahkumdur.
12 haziran 2020
Erdoğan A
Not;
ABD deki, Protestolar genel olarak Floydun şahsında ırkçılığa ve polis baskı ve cinayetlerine karşı olma niteliğindedir. ABD de İspanyol nüfus oranı % 18, zenci % 14 e yakın. Her etnik, dini, mezhepsel vs grupta olduğu gibi, her ikisi de monolitik, homojen bir yapıya sahip değildir. Yani sınıfsal olarak zengini de fakiri de, sömüreni de sömürüleni de, ezeni de ezileni de, gericisi, ilericisi de olan, "grup"lardır. Devam eden tarihi, ve bir ölçüde örgütlülüğü nedeniyle zencilere uygulanan baskılar medyada daha fazla yer almaktadır. Bu, özellikle İspanyollara karşı, yerliler-kızılderililere karşı, ve günümüzde nüfusu % 6 yı bulan Asyalılara karşı ırkçılık ve polis baskısı olmadığının bir göstergesi değildir. Irkçılık Kapitalizmin sömürgecilikten miras olarak aldığı ve sistemine uygunlaştırdığı, Polis baskısı da sınıfsal olarak doğasının kaçınılmaz yan ürünü olan olgulardır. Protestoların etnik oluşumu da ağırlıkla Zenciler, İspanyollar, Yerliler ve "beyaz", genellikle öğrenci- ilericilerdir (resmi ve ödenmiş ajan ve provokatörler bir yana).
Yani (ABD deki) bu Protestolar kimi sol yayınların abarttığı gibi ve oranında, genel olarak "emekçilerin Kapitalizme karşı" protestoları değildir. Şüphesiz ki son üç ayda işlerini kaybeden milyonlarca emekçinin kızgınlığı ve nefreti (bu arada üzerinde oynanan siyasi oyunlar) bu protestoları daha da güçlü kılmıştır.
ABD deki, Protestolar genel olarak Floydun şahsında ırkçılığa ve polis baskı ve cinayetlerine karşı olma niteliğindedir. ABD de İspanyol nüfus oranı % 18, zenci % 14 e yakın. Her etnik, dini, mezhepsel vs grupta olduğu gibi, her ikisi de monolitik, homojen bir yapıya sahip değildir. Yani sınıfsal olarak zengini de fakiri de, sömüreni de sömürüleni de, ezeni de ezileni de, gericisi, ilericisi de olan, "grup"lardır. Devam eden tarihi, ve bir ölçüde örgütlülüğü nedeniyle zencilere uygulanan baskılar medyada daha fazla yer almaktadır. Bu, özellikle İspanyollara karşı, yerliler-kızılderililere karşı, ve günümüzde nüfusu % 6 yı bulan Asyalılara karşı ırkçılık ve polis baskısı olmadığının bir göstergesi değildir. Irkçılık Kapitalizmin sömürgecilikten miras olarak aldığı ve sistemine uygunlaştırdığı, Polis baskısı da sınıfsal olarak doğasının kaçınılmaz yan ürünü olan olgulardır. Protestoların etnik oluşumu da ağırlıkla Zenciler, İspanyollar, Yerliler ve "beyaz", genellikle öğrenci- ilericilerdir (resmi ve ödenmiş ajan ve provokatörler bir yana).
Yani (ABD deki) bu Protestolar kimi sol yayınların abarttığı gibi ve oranında, genel olarak "emekçilerin Kapitalizme karşı" protestoları değildir. Şüphesiz ki son üç ayda işlerini kaybeden milyonlarca emekçinin kızgınlığı ve nefreti (bu arada üzerinde oynanan siyasi oyunlar) bu protestoları daha da güçlü kılmıştır.
Protestoların devamında yapılan bir başka abartı, daha doğrusu uydurukçuluk ise, ABD de kapitalizme karşı olma oranının % 75 gibi oranlarda olduğu öznel yazı ve açıklamalar. Ya da benzeri büyük bir oranın " sosyalizm" de yaşamayı tercih ettiği üzerine istatistikler. Bu istatistikler "sosyalizm" den ne anladıkları konusunda soruları içermiyor.
Bu konuyla ilgili, genel bilgi olarak bir eleştiri yazısı;
"ABD de Sosyalizmin Yükselişi" - Türkiye de Sosyalizmin inşası ???
"ABD de Sosyalizmin Yükselişi" - Türkiye de Sosyalizmin inşası ???
ABD de (sosyalist anlayışın hakimiyeti değil) hakim olan "sosyalizm" anlayışı, Kapitalizmin "sosyalleştirilmesi" ile sınırlı bir anlayıştır.
Olayları öznel bir şekilde abartarak ve gerçekleri yansıtmayan içerik ve nitelikte sunmak, hem kendini hemde kitleleri aldatma pratiğidir ve Leninin deyimiyle; ""hiç bir şey aldatmadan daha tehlikeli değildir". Lenin, Junious
Hiç yorum yok