Header Ads

Header ADS

MARXİST-LENİNİST EĞİTİMİ VE PARTİ TARİHİ -1

1 Aralık 1931 tarihinde KIZIL MESLEKLER ENSTİTÜSÜ'nün Kuruluşunun 10 uncu yılında, 
Yoldaş LM KAGANOVIÇ in Yaptığı Konuşma

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihinin Bolşevik Eğitimi İçin

Önceki Sayfa - Tamamı PDF İndir

III. MARXİST-LENİNİST EĞİTİMİ VE PARTİ TARİHİ

1. Parti Tarihinde Troçkist Kaçakçılık

Şimdi yeni görevlerle karşı karşıyayız, yoldaş Stalin en önemli alanlardan birinde, Bolşevik Partimizin tarihi alanında, en zararlı urları ve en büyük hataları ortaya serdi. Stalin Yoldaş, mektubunda, Parti tarihinin sorunlarını, Parti çalışmasının görevlerini çok üst seviyelere çıkardı. Partimizin tarihi, tutarlı, devrimci Marksist-Leninist bakış açısıyla sapmalara karşı uzlaşmaz bir mücadelenin tarihidir.

Partimiz müthiş bir şekilde büyüdü; Marksizm Leninizm'in çarpıtılmasına karşı, sapmalara karşı, acımasız, enerjik mücadelesi içinde büyüdü. Son on yılda, bu anlaşmazlık, parti politikasının ana sorunlarına, sosyalist inşanın ana sorunlarına yöneldi. Günlük politika ve uygulama konusundaki tartışma her zaman açık bir şekilde teorik bir tartışma olmuştur. Her zaman teorik görüş farklılıklarında başlangıç ​​noktası olmuştur. Aynı şekilde pratik hataların da kökleri Marksist-Leninist teorinin çarpıtılmasında olmuştur.
Marksist-Leninist eğitim için mücadele olağanüstü bir öneme sahiptir ve şu anda kesin olarak acildir çünkü Partimizde Parti üç, dört veya beş yıldır partide olan bir buçuk ila iki milyon arasında kiler dahil olmak üzere, iki buçuk milyondan fazla üyemiz var; sonra beş buçuk milyon Genç Komünist Birliği üyemiz var. Gördüğünüz gibi, bu, milyonların sorunu. Fakat bu bir nitelik sorunu olması yanında, aynı zamanda bir nicelik sorunudur, çünkü burada, dünya tarihinin en devrimci, teorik olarak tutarlı ve disiplinli Parti üyelerine sahibiz.

Bu milyonlarca genç neslin nasıl eğitilmesi gerekiyor? Nasıl kararlı ve deneyimli Leninistlere dönüştürülecekler?

Marksist-Leninistlerin bütün sorunlarını Parti üyelerinin eğitimi üzerine dayandırdık. Bu sorun Bolşevik bir tarzda nasıl ele alınacak? Bu, bilgiç ve klişe bir bakış açısıyla değil, devrimci bir Bolşevik bakış açısıyla ele alınmalıdır. Partimizin tarihine genellikle resmi bir şekilde yaklaşılıyor; olayların kronolojisi az çok doğru bir şekilde ele alınıyor, bazı gerçekler ön plana çıkarılıyor, farklı olaylar az çok doğru bir şekilde tanımlanıyor, ancak bu gerçekler ve olaylar arasındaki bağlantı açıklanmıyor. Partimizin tarihinin diyalektik bir incelemesi, kalkınma yasalarının anlaşılması ve dahası, devrimimizin belirleyici aşamalarında ana ve temel sorunlar konusunda ciddi bir ilgi gereklidir.

Parti üyelerini ve Genç Komünist Birliği üyelerini eğitmeli, işçi sınıfının her zaman yeni tabakalarını yükseltmeli, ve Bolşevik Parti tarihiyle ilgili olarak onları bilgilendirmeliyiz. Bununla birlikte, bu tarih şematik tarihçilerin inandığı gibi, geçmişin unutulmakta olan bir tarihi değildir. Bütün tarihimiz, proletaryanın diktatörlüğünün zaferine, sınıfların kaldırılmasına, Komünizme, sınıfımızın en iyi unsurlarının kahramanca mücadelesinin düzenlenmesine yönelik bir program, strateji ve taktikler tarihidir.

Ve eğer eskiden dünyanın en geri kalmış ülkesi olarak sayılan ülkemiz bugün bir Sosyalizm ülkesiyse, bu Bolşevik program, proletaryanın taktiklerini ve örgütlenmesini, programa ve Parti liderliğimiz sayesindedir; Lenin'in önderliğinde en iyi insanların Narodnik lere, yasal Marksistlere, ekonomistlere, Menşeviklere, Troçkistlere ve Partideki Sağ ve uzlaşılmaz unsurlara karşı yıllarca sürdürdüğü kararlı mücadele sayesindedir. Bu nedenle, bizim gençliği eğitmemiz için Marksizm-Leninizm ruhunda Partimizin tarihinin öğretilmesinden daha iyi bir araç yoktur.

Stalin yoldaşın, Partimizin tarihini sunarken yapılan son derece zararlı çarpıtmalara ve büyük hatalara bu kadar sert tepki vermesinin nedeni budur.

Proletarskaya Revoluzia editörlerine yazdığı mektubunda Troçkistlerin, Parti üyeleri ve Komsomoller le ilişki kurmak için, Partimizin tarihini çarpıtmaya, Lenin'e çamur atmaya, Lenin'in devrime kadar Bolşevik olmadığı yönündeki iftira girişimlerini teşhir etti.

Slutzky gibi zavallı tarihçilerinin suçlu olan tarafı, sanki Lenin'in devrime kadar İkinci Enternasyonal'de orta-yolculuğu küçümsediği, ciddiye almadığı ve onlarla gerçekten mücadele etmediği, Alman sosyal Demokratik Partisi içindeki sözde Solu, yani Rosa Luxemburg ve diğerlerini sadece zayıfça ve bazı durumlarda hiç desteklemediğini sunma çabasıdır.

Onlardan biri, Kızıl Profesörler Enstitüsü'nden geçen ve daha önce (2.000'den fazla Komünist ile büyük bir akademisi olan) Komünist Eğitim Akademisi'nin müdür yardımcısı olarak görev yapan Mironov, Bolşeviklerin savaşa kadar onu ortodoks bir Marksist olarak gördükleri için Kautsky'ye itiraz etmediğini yazdı.

Leninizm tarihinin bu sinsi çarpıtmalarını ve uydurmalarını çürütmeye gerek var mı?

Lenin'in Martov Axelrod, Plekhanov 1903'ten itibaren ve devamında Troçkiye karşı mücadele tarihini düşünmesi, Leninin  kendi partisi, Rus sosyal demokrat partisi saflarında ve bu yolla İkinci Enternasyonal'de orta-yolcu Kautskyism'i teşhir ederek, orta-yolculuk dahil oportünizmin her türlüsüne karşı benzeri olmayan bir savaşım verdiğini anlaması için yeterlidir.

Lenin, diğer ülkeler söz konusu olduğunda “devrimci” olan ancak kendi ülkelerindeki düşmana karşı savaşmayana oportünistlerle sürekli olarak savaştı ve onları böyle damgaladı; yakın çevresindeki revizyonistler ve uzlaşmacılarla mücadele etti ve aynı zamanda proletaryanın uluslararası devrimci hareketinin tüm cephesinde revizyonizm ve uzlaşmacıları teşhir etti.

İşte, Lenin'in Alman sosyal demokrasisindeki sözde Solları kayıtsız-şartsız desteklemediğinin nedeni tam da budur. Sol sosyal demokratlar, Rosa Luxemburg, Parvus ve diğerleri neydi? Rus Bolşevikleri kadar, Lenin kadar Sol duruşları varmıydı? Lenin kadar, Rus Bol heviki kadar tutarlı mıydılar. Onları Bolşevik olarak tanımlanabilir mi? Tarihin gerçekleriyle ilgili en temel tanışıklık, şüphesiz ki, Lenin'in ve genel olarak Rus Bolşevikleri'nin, II. Enternasyonal savaş öncesi dönemde Almanya'daki Sol sosyal demokratların Bolşevik olmadıklarını, durmadan Bolşevizm ile Menşevizm arasında yalpaladıklarını ve Menşeviklerle orta-yolcuların saflarına yaklaştıklarını gösterir. 

Lenin ve Bolşevikler, Rosa Luxemburg da dahil olmak üzere Alman sosyal demokrasisinde Solu her zaman desteklemedi. Neden? Çünkü Rosa Luxemburg, Lenin'in işaret ettiği ve şimdi  Stalinin de gösterdiği gibi, örgütsel, ulusal ve sömürge sorunlarında, emperyalizm, köylü ve sürekli devrim denilen sorunlar gibi bir takım temel sorulara ilgili olarak,  Bolşeviklerle çatışan-farklı görüşe sahiptiler ve orta-yolcu görüşlere yaklaşıyorlardı. Rosa Lüksemburg, 1911-1912 yılında orta-yolcu Ağustos bloğu kuran, o dönemde gerçek bir orta-yolcu olan Troçkistler ve Troçkinin yakınında duruş sergiledi.

Troçki bir orta-yolcuydu ve ondan sonuçta ne olmuştu? Onun orta-yolcululuğu karşı-devrimcilik haline geldi. Troçki, bir zamanların orta-yolcusu, bugün,aynı eski orta-yolcu Kautsky gibi, karşı devrimci burjuvazinin en önde gelen şampiyonlarından birisi.

Orta-yolcu Troçki, orta-yolcu Kautsky'nin kaderini paylaştı.

Rosa Luxemburg, elbette, birçok erdeme sahipti. Adı, işçi sınıfının kurtuluşu için bir savaşçı, Alman sosyal demokrasisinin ellerinde, (şehit) düşen bir savaşçı olarak tarihe geçti. Kimse buna itiraz etmez. Bununla birlikte, bu, tarihi gerçeklere yönelik talepler karşısında, Rosa Luxemburg ve Alman Sol sosyal demokratlarının hatalarını unutup, onunla ilgili olarak sessiz kalarak, tarihi yanlışlamak zorunda olduğumuz anlamına gelir mi?  Bunun bu anlama gelmediği aşikardır.

Yoldaş Radek, Marksist tarihi araştırmacıların fraksiyonunda konuşma yaptı Birtakım hataları itiraf etti; Rosa Luxemburg'un her zaman doğru bir Bolşevik bakış açısı benimsemediğini itiraf etti. Bununla birlikte, Radek, Rosa Luxemburg'la iş birliği yaparken kabul ettiği yanlış bakış açısını, daha sonra Troçki ile iş birliği yaptığı zamanlarda benimsediği yanlış bakış açısına bağlamlamadı. Radek,  Rosa Luxemburg'un en iyi sosyal demokrat işçilerin bize gelebileceği bir köprü oluşturduğu ve bu nedenle onun daha hafifçe eleştirilmesi gerektiği teorisini geliştirdi.

Her şeyden önce, bu teori yanlıştır: işçilerin bize Lüksemburg köprüsü üzerinden gelmeleri kesinlikle gerekli değildir. İkincisi: bu köprüyle hala bağlantılı olan işçiler, bu hatalardan ders almak ve gerçek Bolşevik olmak için Sol sosyal demokratların hataları hakkında bilgilendirilmelidir. Aksi takdirde, Rosa Luxemburg'un hatalarını gizlersek, bu köprü, Komünizme değil, sosyal demokrasiye köprü olacaktır. Bununla birlikte, eğer Rosa Luxemburg'un hatalarını Bolşevik bir şekilde ortaya koyarsak, bu köprü işçiler için sosyal demokratik yanlışlıktan Bolşevikliğe giden bir köprü olacaktır! Bu soruna Bolşeviklerin yaklaşması gereken yol bu dur.  Ancak Yoldaş Radek, yolun sonuna kadar gitmedi.

Bu açıktır ki, Radekin  kendisinin ya Rosa Luxemburg ve Troçki arasında bir köprü olduğu, ya da Rosa Luxemburg köprüsünden Troçkiye gittiği, yani, genel Bolşevik olmayan yol olduğunu tamamen ortaya koymaktadır . (Kahkahalar).

Slutzky'nin makalesinin önemi nerede yatıyor?

Savaş öncesi dönemin Sol sosyal demokratları bayrağı altında, Lüksemburgculuk bayrağı altında Troçkist yağmalamaları sızdırmanın açık bir girişimi olduğu gerçeği yatıyor. Bu anlamda Slutzky'nin makalesi, mevcut durumun karakteristik bir olgusudur. Slutzky uzun zamandır bir Menşevik'ti; o zaman partinin dışındaydı ve 1930'a kadar partimize üye olmak için aday olmadı. Henüz yakın zamanda bir Parti adayı olmuş olan bu adama, Lenin'i orta-yolculuk tehlikesini küçümsemekle suçladığı, Troçki'ye yakın olan Sol Alman sosyal demokratlarını desteklemediği ve bu nedenle de gerçek bir devrimci olmadığını söylediği, Lenin’e karşı bir makale yayınlama olanağı verildiği bir gerçektir.

Bu iftira saçmalığını ciddi bir şekilde eleştirmek için burada olsaydık Slutzky'yi çok fazla onurlandırmak olurduk. Stalin yoldaşın, geçerken, bu saçmalıkları parça parça etmiş olması yeterlidir.Burada ki sorun Slutzkyin  iftira saçmalığı yazmış olması değil. Daha ciddi olan, Bolşevik bir gazetenin sütunlarında bu saçmalığa yer verilmiş olmasıdır. Bu, bazı Komünistlerimizin Troçkist fikirli yazarlarla bağlantılı olan kokuşmuş liberalizm sorunudur. Troçki,kendini devrimin merkezi olarak tanıtan ve o uzun süredir düşman kampında olduğundan bahsetmeyen aşağılık ve kendini öven, "hayatım" kitabında, bunda dikkate değer hiçbir şey yoktur, çünkü iflas etmiş birisi için, övünme ve kendini yüceltme ile kendini rahatlatmaktan başka yapacak bir şey kalır mı?

Slutzky, makalesinde, Troçkist yağmalamanın basına sızdırılması için Lüksemburg bayrağını kullanmaya çalıştığında, iflas etmiş bir Troçkist için böyle bir kaçaklıkla kendini rahatlamaktan başka bir şey kalmamıştır. Bununla birlikte, Bolşevik gazetesi Proletarskaya Rimoluzi, sütunlarını Troçkist kaçakçılarının emrine bırakmanın mümkün olduğunu düşündüğü zaman, bu artık önemsiz bir durum değildir. Bu demektir ki saflarımızda hala kokuşmuş liberalizm uğruna Bolşevizm tarihinin çarpıtılma sına, aptallıklarıyla gönüllü yardım edecek insanlar var. 

Bu nedenlerden ötürü yoldaşlar, saflarımızdaki kokuşmuş liberalizmle karşı mücadelenin, Partimizin tarihinin tahrif edilmesi ve çarpıtılmasına karşı mücadelemizin bir parçası olması gerektiğine inanıyorum.


Çeviri
Erdoğan A
3 Mayıs 2020

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.