Suriye de "savaşın sonuna doğru" yazısına yorum üzerine
Sol yazarların Suriye de "savaşın sonuna doğru" değerlendirmeleri üzerine başlıklı yazıya Ozan Ahmetoğlu kardeşim açıklanma gereken yorum yapmış. Yaptığı yorumlar temelinde ve ondan sapmadan yorumunda değindiği temel noktalara değinmeden önce şu açıklamayı yapmakta gerek var.
Yazıda kullanılan terimlere bakarsak , yapılan değerlendirme , kendi kendisini "profesyonellik" gereği "sansürleyen, sansürlemek zorunda olan "yasal medya" sol yazarlarının yaklaşımı temelinde ve aynı içerik ve dilde yazıldığını görebiliriz. Bu yazıya, "profesyonel, kendini sansürleme" olmadan, ML terminoloji ve içerikte alternatif bir başka yazı yazma gereği aklımdaydı. Ozan kardeş in yorumlarına cevap belkide buna gerek bırakmıyacak.
Ozan kardeşim şunları söylüyor,
""Suriye özgülündeki fakat esasında İslami İran başta olmak üzere bütün bir bölgeyi hedefine alan "savaşın sonuna doğru" gelindiği üzerine yapılan değerlendirmeler -ki bu gibi değerlendirmeler altını çizerek belirtirim ki sadece ve sadece Suriye özgülündeki ya da daha açık bir ifadeyle Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarıyla sınırlı olan savaşın emperyalist haydut devlet ABD ve müttefiklerinin "vekil güç" olarak desteklediği çok-uluslu tekfirci ve kiralık selefi-vehhabi terör çeteleri karşısında kazanılan açık zafer dolayısıyla sonlanmak üzere olduğu üzerinde duruyor ve bundan başka anlamlar çıkartmamak gerekir;""Böylesine ciddi konularda, okuyucuyu, yazarın kafasından geçenlerin ne olduğunu anlamaya çalışmak , ya da onu yazıdan kendi algılamasına göre çıkarım yapmaya bırakma yerine, yazar vermek istediği temel mesajları net bir şekilde açıklamak zorundadır.
""savaşın emperyalist haydut devlet ABD ve müttefiklerinin "vekil güç" olarak desteklediği çok-uluslu tekfirci ve kiralık selefi-vehhabi terör çeteleri karşısında kazanılan açık zafer dolayısıyla sonlanmak üzere olduğu üzerinde duruyor ve bundan başka anlamlar çıkartmamak gerekir""Ozan kardeşim bu söylemiyle, -daha da net olarak- ""bundan başka anlamlar çıkartmamak gerekir"" sözleriyle, birincisi, bu özel genel bağlantısını gözardı etmiş oluyor, ikincisi , "muharebe" ile "savaş" ı birbirine karıştırmış oluyor. "Muharebeler" kazanılabilinir, ama bu "savaş" ın kazanıldığı anlamına gelmez. Suriyede ABD nin askeri güç olarak varlığını sürdürdüğü, Suriye ekonomisinin ayağa kalkabilmesi için enerji kaynaklarının ele geçirilmediği sürece, savaşın ne sonundan ne de kazanılmasından bahsedilemez.
Genelde Çin , ABD çıkar çatışmasına bağımlı olarak, Suriye özelinde savaşın en önemli temel nedenlerinden birisi , enerji kaynaklarının sahipliği, ve sonuçta en azından kontrolü. Gelinen yerde hala Suriyedeki enerji kaynakları ve enerji yolu ABD nin kontrolü altında. Bu anlamdda, ABD çetelerine karşı diğer yerlerde kazanılan zaferler in "savaşın sonlanma" yönünde yol aldığını söylemek, ABD nin hala askeri (ve sivil çalışanlar - ki bu çok önemli) olarak bölgede ki tüm kaynaklara ve yollara hakimiyetinden , sırf çetelerinin yenilgileri nedeniyle "vazgeçeceği ve ayrılacağı" varsayımını yapmak demektir. ML ler somut verilere ve tarihi tecrübelere dayanarak değerlendirme yaparlar. ABD nin ele geçirdiği, askeri üsler kurduğu, askerlerinin ve sivillerinin bulunduğu enerji kaynaklarının bulunduğu bir bölgeyi " savaşsız" ya da "alabileceği " en büyük tavizleri almadan bırakacağını iddia etmek, hayalci bir iddia olabilir, ML bir iddia değil.
Yani "savaşın sonuna" doğru gelebilmek " için bu enerji bölgelerinin bir şekilde Suriye nin eline geçmek üzere olduğu yönünde "somut" adımlar atılmış olması gerekir. Çünki bu bölgeler ABD nin elinde olduğu sürece, "sona yaklaşılıyor" olasılığı ve yorumu yapılabileceği gibi, aynı şekilde savaşın daha da yaygınlaşma olasılığı yorumları da yapılabilir. Gelinen yerde, ve eldeki verilerle, hangisinin daha olası olacağı konusunda bir değerlendirme yapmak, subjektif olmayı aşamaz, çünki iki olasılıkda hala varlığını korumakta.
Yani "savaşın sonuna" doğru gelebilmek " için bu enerji bölgelerinin bir şekilde Suriye nin eline geçmek üzere olduğu yönünde "somut" adımlar atılmış olması gerekir. Çünki bu bölgeler ABD nin elinde olduğu sürece, "sona yaklaşılıyor" olasılığı ve yorumu yapılabileceği gibi, aynı şekilde savaşın daha da yaygınlaşma olasılığı yorumları da yapılabilir. Gelinen yerde, ve eldeki verilerle, hangisinin daha olası olacağı konusunda bir değerlendirme yapmak, subjektif olmayı aşamaz, çünki iki olasılıkda hala varlığını korumakta.
Ozan kardeşim gene özel ve genel, içteki gelişmeler ve özeldeki olasılıklar arasındaki diyalektik bağlantıyı göremediği şu yorumu yapmış;
Çünkü yazınızda biraz çelişkili biçimde ve "geçerken değinme" yaklaşımıyla şunu vurgulamış bulunuyorsunuz; "ABD bu savaşta askeri olarak yenilgi üzerine yenilgi aldı." Peki madem öyleyse neden emperyalist haydut devlet ABD ve müttefiklerinin sahada desteklediği "vekil güçler" olarak çok-uluslu tekfirci ve kiralık selefi-vehhabi terör çetelerinin yok edilmesiyle "yenilgi üzerine yenilgi" aldığı ve "meşru hükumeti devirmek" başta olmak üzere birçok hedefinden "geçici" bir süre için dahi olsa vazgeçmek zorunda kaldığı halde kazanılan bu açık zafere değil de zaten birçoğu çok da uzak olmayan bir gelecekte müttefik güçler olarak Rusya Federasyonu, İran İslam Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyetinin de desteğiyle çözüme bağlanacak olan "olasılıkların" üzerinde duruyorsunuz acaba?
Yorumundan anladığım kadarıyla, Ozan özelde değişen güçler dengesine bağımlı olarak "olasılıklar" dan bahsetmeyi "çelişkili olarak " tanımlıyor. Tam tersine bu "çelişki değil" , aralarındaki çelişkilerin" , gene güçler dengesine bağımlı olarak nasıl çözülebilme olasılıklarının olabileceği konusunda var olan alternatifleri, özel genele bağlantılı, diyalektik bir şekilde yorum yapmaktır. Ki zaten mümkün olduğu kadar "sade dil " kullanmaya çalıştığım yazıda, PYD Şam müzakeresinin "şartları" konusunda elimizde yeterli veriler bulunmadığından gidişatın yönünün ne olacağı konusunda fikir yürütmenin fazla değeri olmayacağını belirttim.
"Sona doğru yol " da , belkide "yazarlarımızı" en fazla etkileyen "Şam PYD müzakereleri nin başlaması. Ancak gerçekçi bir ML, konuları "bireyler", "gruplar", "hareketler" ölçeğinde değil, onların arkasındaki "sınıflar" temelinde ele alır. Bu nedenle Müzakereler konusunda yapılabilecek tek değerlendirme "PYD nin müzakereye bağımlı mı bağımsız mı katıldığı konusuyla sınırlı olabilir. Eğer PYD ABD den bağımsız br şekilde katılıyorsa, müzakere şartları Şam ın kabullenebileceği sınırlar içinde olabilir, çünki bu durumda PYD nin Rakka ve Der Elzoru Şam a devretme yetki ve güçü olamaz. Ama eğer ABD ile bağlantılı bir şekilde müzakereye katılıyorsa, müzakere şartları ABD nin de şartlarını içinde taşıyor olacaktır. Bu da Şam la müzakerelerin kısa süreli olmayacağı gerçeğini ortaya koyar, çünki Raka ve DerElzor sorunu sadece Suriye değil, Rusya , Çin ve İran sorunudur, onların da söz "hakkını" içerir." demiştim. Yani Suriye "özelindeki" bir müzakere, genelde ki çıkarlar dan , çıkar gruplarından bağımsız, kopuk bir şekilde ele alınamaz. Onun sonuçları her tarafı, bir şekilde "tatmin" edemezse, "savaşın sonuna" doğru gidişattan bahsedilemez- tabiki emperyalistlerden"insancıl" ve "adil" yaklaşımlar beklemiyorsak.
Ozan , devamındaki yorumuyla, diyalektik gerçeğe dönmüş ve yazıda vurguladığımı yorumlamış;
""Emperyalist haydut devlet ABD'nin işgali altında olan Fırat'ın doğusundaki enerji kaynakları açısından asıl önemli olan kentler ile ilgili de şu söylenebilir; siz Rakka ve Deyrizor'dan bahsetmişsiniz ama İdlib'e kara harekatı çok yakında zaten başlayacak ve o tamamlandıktan sonra sıra o kentlerin de müzakereler ya da askeri güç yöntemiyle kurtarılıp özgürleştirilmesine gelecektir ki bundan şüphe duymak için bir nedenimiz yoktur""Birinci konu idlib de kara hareketinin çok yakında başlayacağı üzerine yapılan yorumlar. Gerçek şu ki İdlibde hava ve kara hareketi uzun süredir, "ikna" pratikleriyle beraber devam ediyor zaten. İki buçuk milyon insanın yaşadığı bir alanda top yekün bir kara hareketi , bu yönde gerekli stratejik ortaklıklar sağlamlaştırılmadan ve ortak bir anlayış sağlanmadan olmayacağını, Rusya yürüttüğü akıllı politikasıyla kanıtladı. İdlibdeki en önemli sorun gerici TR hükümeti ve onun askeri olarak idlibde - gene stratejik ortaklığın bir parçası olarak- bulunuyor olması. Gelecek top yekün kara hareketi olup olmayacağı strateji ortaklığın anlaşmasına ve ortak tavırın belirlenmesi bağlı olduğu kadar, PYD Şam müzakerelerinin de gelişimine bağlıdır. Bu diyalektiğin, özel genel ilişkiler bağlantısının, stratejik yaklaşımların ABC sidir.
Ozan kardeş İdlib hareketi "tamamlandıktan sonra sıra o kentlerin de müzakereler ya da askeri güç yöntemiyle kurtarılıp özgürleştirilmesine gelecektir ki bundan şüphe duymak için bir nedenimiz yoktur"" diyerek , zaten "savaş ın sonuna doğru" gelinmediğini, ikinci olasılığın, yani savaş ın devamının olasılığını "askeri güç yöntemiyle kurtarılıp özgürleştirilmesine gelecektir " diyerek belirtmiş oluyor. Burda bahsedilen savaş Rakka ve der ElZorda ABD ve Suriye güçleri arasındaki bir savaş. Savaşın sonuna doğru gelindiğini iddia edebilmek için , bu ABD Suriye savaşının "kısa süreceği" ve Suriyenin hemen kazanacağı varsayımında olmak gerekir ki, sanırım bunun fazla gerçekçi olmadığı , tam tersine savaşın yaygınlaşma olasılığını da beraberinde getireceği olasılığını da içinde taşıdığı yönünde yorum yapmak için kahin olmaya gerek yok.
Marksist Leninistler savaşlara karşı aktif tavır alırlar, bu tavırlardan en önemlisi "savaşların" niteliğini, ve arkasında yatan emperyalist çıkarları aktif olarak teşhir etmek, "savaş" ların tekelci kapitalizmin bir politikası olduğu, "anlaşmaların" savaşların sonunu getiremeyeceği, sadece erteleyeceği, savaşlara son vermek için kapitalizmin ortadan kaldırılması gerektiği propogandası ve "bilinçi" emekci halka vermektir. ML ler , bazı somut verilere dayanarak şu ya da bu olasılık daha ağır basıyor diyebilirler, gene somut verilere dayanarak, hiç bir şüphe ve başka "olasılıklar" var olmadığı sürece, her hangi bir özgül "savaşın sonuna doğru " geliyoruz diyebilirler, ama hemen bunun ardından sözlerini, " bunun "savaşların sonu geldiği" anlamında anlaşılmaması gerektiğini vurgulama sorumluluğuyla yükümlüdürler. Ki , Suriye özgülündeki savaş, "sona doğru" gidiyor değerlendirmesi- olasılığı olsada - somut verilere değil, varsayımlara dayanan, savaşın "yaygınlaşması ve ya uzun süreli olması "olasılığını hala içinde taşıyan bir savaştır. Bu nedenle de , "bu anlamda da yanlış" bir değerlendirmedir.
Erdoğan A
13 Ağustos 2018
Hiç yorum yok