Sol yazarların Suriye de "savaşın sonuna doğru" değerlendirmeleri üzerine
Erdoğan A
Ağustos 12, 2018
En basit deyimle Suriye deki savaşın en temel nedenlerinden birisi, Suriye enerji kaynaklarına, gücü yeterse, sahip olma, yetmezse "kontrol altına alma" , ya da en kötü ihtimalle, üretim ve dağıtımından büyük tavizler almak. Şühesizki birincisi, yani "sahip olma" , aynen Libya da olduğu gibi, temel amaç tı. Suriyeden farklı olmayan, Libya dönemindeki yazılarda vurguladığım gibi ;
b) Suriyenin en önemli su kaynağının,
c) Tahıl üretim için verimli alanların ABD nin defakto çizdiği sınırlar içinde olması
"Sonuç olarak ABD (ve İsrail) in çizdiği defakto sınırların Suriye Hükümeti ve Suriye halkı, Çin, Rusya, İran tarafından kabul edilebilmesi olasılığı sıfır gibi görülüyor." diye noktalamıştım.
Sonuç
Ağustos 12, 2018
Suriyede cihatcı lara karşı askeri kazanımların, güneyde de büyük ölçüde tamamlanması ve PYD nin Şam ın "masaya oturma" ya da "savaş" çağrısına olumlu cevap vermesi üzerine Türkiyedeki ilerici ve sol basın da "Savaş ın sonuna geliniyor", "sıra idlib de" değerlendirmeleri kendisini göstermeye başladı. Bu belirli bir ideolojik bakış açısı olması ve olduğu varsayılan Sol Gaztececi yazarların değerlendirmeleri ne kadar "objektif" temelde ve ne kadar "doğru", aynı ideolojik temelde gazeteci bakış açısıyla irdeleyelim.
Her şeyden önce, siyasetin bir devamı olan "Savaş" ın sona ermesi için, özgülde o bölgede sözü geçen savaşın "neden"lerinin ortadan kalkmış olması gerekir. Aksinde bu savaş "sona ermez" , en fazlasından "ertelenebilir" ve farklı "biçimlerde" ve "yoğunluklarda" devam eder. Bu nedenle, okuyucu kitlelere karşı sorumluluğu olan bir yazarın, değerlendirme sinde , pasifliğe neden olacak hayalcilik yaymaması, herşeyden önce şu noktaları , en kısa bir şekilde özetlemesi ve değerlendirmesinde ele alması gerekir;
1- Suriyede ki Savaş ın "nedenleri" neydi ?
2 -Gelinen yerdeki askeri ve stratejik ortaklıkların durumu ne ?
3- Gelinen yerde savaşın başlaması "nedenleri" nin durumu ne?
4- "Varsayımlı" olası gelişmeler neler olabilir.?
1- Suriyede ki Savaş ın "nedenleri" neydi ?
Şüphesizki Suriyedeki savaşın nedenleri konusunda farklı bakış açıları ve "neden" gösterimleri" olacaktır. Ancak ,"diyalektik materyalist" bakış açısı olması beklenen ya da tanımlanan gazetelerdeki değerlendirmeciler, bu savaşın , en kısa açıklamasıyla, dünyada güçler dengesinin değişimi yönündeki; enerji, pazar, etki alanını genişletme , ve yeni stratejik ortaklıklar oluşturma, çatışmasının ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğini özde reddetmeyecektir.
En basit deyimle Suriye deki savaşın en temel nedenlerinden birisi, Suriye enerji kaynaklarına, gücü yeterse, sahip olma, yetmezse "kontrol altına alma" , ya da en kötü ihtimalle, üretim ve dağıtımından büyük tavizler almak. Şühesizki birincisi, yani "sahip olma" , aynen Libya da olduğu gibi, temel amaç tı. Suriyeden farklı olmayan, Libya dönemindeki yazılarda vurguladığım gibi ;
""Sorun emperyalist ülkelerin Libya petrollerine “ULAŞAMAMA” sorunu değildir, sorun “KAYNAKLARA “sahip olma sorunudur. Kaddafi petrol sanayisini devletleştirdikten sonra bile bazı uluslarası petrol şirketleri , “Libya Ulusal petrol Şirketi” ile belirli anlaşmalarla bu kaynakları arama ve kullanma haklarını korudular. Bunun en basit ekonomik nedeni, sadece bu şirketlerin petrol araştırma ve üretme teknolojisine sahip olmaları değil, bunların petrolü dünyada pazarlamada TEKELCİ bir güce sahip olmalarıdır."""
Gelinen yerde ABD ,"sahip olma" konusunda geri adım atmış gibi görünüyor. "Çünki bu “kaynaklara sahip olma”nın kalıcılığının sağlanması ve garantilenmesi için, halk ayaklanmalarının bastırılması, dengelenmesi ve halkların uyutulmasını sağlayıcı ve devam ettirici, emperyalist çıkarların korunmasını görev edinen yeni, göz boyayıcı kukla hükümetlerin kurulmasını gerektirir."( Libya konusunda yazidan) Ancak bu geri adımlar, daha doğrusu yenilgiler, ABD nin amacından vazgeçtiğini ya da vazgeçeceğini garantilemez. Özellikle ABD nin Suriye savaşı , ikinci ve uzun vadeli amacı İran ve İran enerji kaynaklarını da içine aldığından, "vazgeçeceğini " düşünmek - Buna ABD nin saldırganlığı ve kibirliliğini, uluslarası konumundaki "Süper Güç" "imajı" konularını da ilave edersek - tamamiyle hayalci olur.
2 -Gelinen yerdeki askeri ve stratejik ortaklıkların durumu ne ?
Suriye halkının ve ordusunun Cihatcı çetelere karşı geneldeki büyük başarısı "güçler dengesini" ABD çıkarları tersine döndürmede ciddi sonuçlar yarattı. 4 Mart da "Cihadcılar ın kamplaşması ve Suriyedeki gelişmeler üzerine yazısında şu değerlendirmeyi yapmıştım;
Cihatcılar arasındaki bu bölünme , saf değiştirme ve silahlarını bırakıp İdlibe göçler, gelişen stratejik ortaklıkların her ne kadar da Suriye nin uzun vade çıkarlarına uymasada , ABD stratejik ortaklıklarını olumsuz etkileyen nitelikte gelişmelere neden oldu."Suriyede güçler dengesinin değişmesine bağımlı olarak, "muhalefet" adı altındaki onlarca cihadcı ve cihadcı olmayan hareketler , ayakta kalabilmek için yeni stratejik ortaklar - mali ve askeri destekciler- arayış süreci ve aktivitesi içine girdiler.Güçler dengesindeki hızlı değişimler, özellikle İdlibdeki cihatcıların ve "dinci olmayan! " muhalif çetelerin karşılıklı çatışmaları ve gruplaşmalarıda beraberinde getirdi. Çünki çeteler arası kutuplaşmalarda "iplerin", başlangıçta olduğu gibi, artık sadece ABD nin elinde olmadığı bir güçler dengesi ortaya çıktı .""
ABD nin "Koalisyon ortaklığı" nın bir süredir çatırdama içinde olduğu gerçeğine, her ne kadarda "erken" olsada, PYD nin Şam la müzakerelere başlaması olumlu adımını da eklersek, ABD nin genelde Suriye anlamında alternatifleri ve bu anlamda bölgedeki stratejik ortaklıkları da "daralıyor" diyebiliriz.
Ancak, PYD nin "olumlu" adımını sadece kendi içinde ve uzun süre koalisyon olduğu, bölgede askeri üsleri ve varlığı olan ABD den tamamıyle bağımsız bir şekilde ele ala almak , diyalektiğe ters düşen bir yaklaşım olur. Bunu ancak , önümüzdeki günlerde "müzakerelerde" tartışılan ve öne sürülen "talepler" in detaylarının açıklanmasıyla değerlendirebiliriz ve "bağımsızlık" derecesi hakkında bir yorum yapabiliriz. Yani, pratik gerçekte, şu anda PYD yi ABD stratejik ortaklığı içinde olarak görmek zorundayız. Yakın gelecekte, bu ortaklıktaki olası " bağımsız" bir değişimin getireceği sonuçları, ve yaratabileceği yeni stratejik ortaklıkları da hesaba katmak gerekir.
Bu konuda gözlerden uzak tutulan, Suriye ordusu bölgelerden cihatcıları ya silahsızlandırarak, ya askeri olarak imha ederek, ya da otobüslerle İdlib e göndererek fiziki güç olarak etkisizleştirirken, ABD nin hakim olduğu bölgelerdeki ISIS ve diğer cihatcıların sadece medyada "haritalarda" ABD ye "el değiştirdiğine" şahit oluyoruz. Yani bunlar fiziki "yok" olmuyor, sadece "medya " da yok oluyor ve hala varlıklarını , özellikle Der Elzor ve Rakka da koruyorlar.
Bu konuda gözlerden uzak tutulan, Suriye ordusu bölgelerden cihatcıları ya silahsızlandırarak, ya askeri olarak imha ederek, ya da otobüslerle İdlib e göndererek fiziki güç olarak etkisizleştirirken, ABD nin hakim olduğu bölgelerdeki ISIS ve diğer cihatcıların sadece medyada "haritalarda" ABD ye "el değiştirdiğine" şahit oluyoruz. Yani bunlar fiziki "yok" olmuyor, sadece "medya " da yok oluyor ve hala varlıklarını , özellikle Der Elzor ve Rakka da koruyorlar.
Türkiye deki gericiliğin stratejik ortaklığı dengesiz bir yapıya sahip. Bu nedenle, Stratejik ortaklığındaki yalpalamaları, "savaş" ın gidişatını değiştirecek nitelikte olacaktır.
3- Gelinen yerde savaşın başlaması "nedenleri" nin durumu ne?
ABD nin Suriye özgül savaş nedenleri hala kendisini canlı tutmakta. Bu arada Suriyenin alt ve üst yapı olarak tamamen yıkılması, ekonomik olarak çökertilmesi, yıllardır ve hala Suriyenin enerji kaynaklarının çalınarak ona karşı kullanılması devam etmekte. 3 Şubat daki yazıda savaş ın devam edeceği neden ve şartları şöyle sıralamıştım ;
a) Suriyenin ekonomisini ayakta tutan - daha doğrusu ayağa kaldırabilecek- bütün "Petrol Alanları" nın ve enerji hatlarının ABD tarafından belirlenen "suni sınırlar" içinde olmasıb) Suriyenin en önemli su kaynağının,
c) Tahıl üretim için verimli alanların ABD nin defakto çizdiği sınırlar içinde olması
"Sonuç olarak ABD (ve İsrail) in çizdiği defakto sınırların Suriye Hükümeti ve Suriye halkı, Çin, Rusya, İran tarafından kabul edilebilmesi olasılığı sıfır gibi görülüyor." diye noktalamıştım.
Buna, ABD nin İran sınırına kadar varan yerlerde askeri üslerinin olması gerçeği, savaşın bir biçimde devam edeceğinin somut nedenlerini oluşturur.
4- "Varsayımlı" olası gelişmeler neler olabilir.?
Yukarda sıralanan "şartlar" değişmediği sürece, savaş ın "sona ermesi"nden bahsedemeyiz. ABD bu savaşta askeri olarak yenilgi üzerine yenilgi aldı. Ancak unutmayalım, orta çağda yaşamıyoruz, "savaş kazanma" nın anlamı ve içeriği de farklılaşmış bir dönemde yaşıyoruz. ABD, her nekadarda asıl amacına "sonuç olarak" ulaşmadıysada (enerji anlamında şu anda kontrole sahip ve talan ediyor) Suriyeyi gerek ekonomik ve gerekse fiziksel olarak mahvederek, planının temel olmayan ama ona bağımlı olan büyük bir bölümünü gerçekleştirmiş durumda. Soru, enerji kaynaklarına sahiplikten vaz geçip vazgeçmeyeceği, hangi derecede ödünlerle bu kaynakları geri verip vermeyeceği nde.
ABD nin, "ulaşma" konusunda sıkıntısı olmasa bile, enerji kaynaklarına "sahip" olmaktan vazgeçtiği görülmemiştir. Ancak son gelişmeler Rusya ve İranın yardımıyla, Suriye halkı ve ordusunun direncinin , bu nu değiştirebilecek seviyeye gelmiş durumda olduğunu gösteriyor ama kesinlikle garantilemiyor.
PYD nin Şamla olan müzakereleri, hem Suriye genelindeki gelişmeler konusunda, hem de Kürdistan özelinde önemli veriler ortaya çıkaracaktır. Müzakereler gelinen yerdeki ABD PYD ilişkisinin derecesi hakkında bilgi verebileceği gibi, devamındaki gelişmelerin yönü konusunda da "yorum yapabilecek" bilgiler verecektir. Müzakere maddeleri konusunda yeterli bilgi olmadan değerlendirme yapmak, havanda su dövmek olur. Bu konuda yapılabilecek tek değerlendirme PYD nin müzakereye bağımlı mı bağımsız mı katıldığı konusuyla sınırlı olabilir. Eğer PYD ABD den bağımsız br şekilde katılıyorsa, müzakere şartları Şam ın kabullenebileceği sınırlar içinde olabilir, çünki bu durumda PYD nin Rakka ve Der Elzoru Şam a devretme yetki ve güçü olamaz. Ama eğer ABD ile bağlantılı bir şekilde müzakereye katılıyorsa, müzakeere şartları ABD nin de şartlarını içinde taşıyor olacaktır. Bu da Şam la müzakerelerin kısa süreli olmayacağı gerçeğini ortaya koyar, cünki Raka ve DerElzor sorunu sadece Suriye değil, Rusya , Çin ve İran sorunudu, onların da söz "hakkını" içerir.
İdlib deki gelişmelerde, aynı şekilde , müzakerelere bağımlı olarak farklı yönlerde biçimlenecektir.
TR nin İdlibdeki durumu, ve alacağı tavır, olası "dereceli" ya da ani bir stratejik ortaklık değişikliği, bu müzakerelere ve sonuçlarına bağımlı olarak değişecektir.
TR nin İdlibdeki durumu, ve alacağı tavır, olası "dereceli" ya da ani bir stratejik ortaklık değişikliği, bu müzakerelere ve sonuçlarına bağımlı olarak değişecektir.
Müzakereler sonucunda bundan sonraki direk savaş alanı Rakka ve Der ElZor olabileceği gibi, savaşın zaten hiç durmadığı İdlib de olabilir. İdlib de yaşayan 2,5 milyon insanın olması, oradaki stratejik ortaklığın kolayca terkedilmeyeceği ve önceki örneklerden görüldüğü gibi, yeni saldırılara çanak açmama konusunda dikkatli yaklaşımlar içinde olunacağı yönde. Ancak TR gericiliğinin stratejik dengesizliği sadece İdlib değil, "sonu" geldiği söylenen savaş ın yaygınlaşmasını da getirebilir.
Sonuç
Savaşlar belirli şartlar ve amaçlar nedeniyle ortaya çıkar. Bu "nedenler" ve "şartlar" değişmeden, ortadan kalkmadan savaşlar "sona" ermez. Ya farklı ölçeklerde ya da farklı biçimlerde devam eder. Özellikle Suriyedeki savaş, savaşın çeşitli türlerinin iç içe ve bir türü diğerine değişen nitelikte bir savaş olduğu için - her ne kadarda ana türleri arasında ayrımı ortadan kaldırmasada- özellikle sol yazarlar tarafından ciddiye alınması, hayalcilik yayılmaması gereken savaş türüdür. Savaşlar "küçüklüğü"ne, "yerel"liği ne ya da kullanılan "teknik yöntemlerine" göre ve onunla sınırlı değildir. Tam tersine ve Özellikle bu türden iç içe geçmiş türleri ve bir sürü karşıt stratejik ortakların olduğu ve değiştiği küçük bir savaş, yaygın bir savaşa, ve hatta bir dünya savaşına dönüşebilir.
Erdoğan A
Hiç yorum yok