Header Ads

Header ADS

Seçimler Yaklaşırken Boykot Üzerine


(Dimitrovun Günlüğünden parça çeviri EA)

Eylül 2, 1946

(.....)


Yukardaki konuyla ilgili olarak Stalin şunları söyledi; Bulgaristanda bir EMEK Partisi kurmalısınız. Bu parti içinde kendi partinizi ve diğer emekci kitlelerin (örneğin tarım  Partisi) ni birleştirin.(...) İşçi sınıfını ve diğer emekçi kesimleri asgari program temelinde birleştirmeniz gerekir, ve sonradan azami programın zamanı gelecektir. Köylüler işçi partisini kendisine yabancı görürler, ama Emek Partisini kendilerinin olarak göreceklerdir. Bunu yapmanızı ciddi bir şekilde öneriyorum. (...) Garanti veririmki bir şey kaybetmezsiniz, ama kazanırsınız. (..) Parti karakter olarak Komünist olacaktır, ama geniş bir tabana sahip olacak, ve içinde bulunan döneme elverişli bir kamuflaj olacak.

(...)

Oportunizmle suçlanmaktan korkmayın. Bu oportunizm değil, tam tersine Marksizm Leninizmin özgül koşullara uygulanmasıdır.

(....)

Yunan Komünist Partisinin taktikleri üzerine Stalin Yunanlı Komünistlerin parlementer seçimleri Boykot ederek bir hata işlediklerini vurguladı .

 " Boykot etmenin, seçimlerin yenilgisini sağladığı (seçimleri engellediği) sürece bir anlamı olur. Aksi taktirde Boykot etmek aptalca bir şeydir.""

Dimitrovun Günlüğü
Eylül 2, 1946

--------------

""Kominternistler doğru değil. Onların önerdiği boykot, Bolşevik ruhunda aktif bir boykot değil. Bu basit seçimlerden bir kaçıştır: sadece kaçış. Bolşevikler böyle bir boykot gözlemlememişlerdir. (Bolşevikler . EA) Devrimci faaliyetlerle birlikte yalnızca aktif boykot gözlemlerler, amaçları seçimleri baltalamak ya da hatta feshetmektir. Fakat bu, kabul edilebilir tek boykot, şu an Almanya'da mümkün değildir. Dolayısıyla Kominternistler yanlıştır, ve CPG'nin Merkez Komitesinin Yabancı Bürosu doğrudur. Seçimlere katılmalısınız, faşist listeyi karalamalı ve referandumda 'hayır' seçeneğine oy vermelisiniz. Böyle bir temelde, sosyal-demokratik işçilerle anti-faşist bir cephe oluşturmalı ve onlara önderlik etmeli, böylesine bir inisiyatifin komünist bir platformda ve onların önderliğinde üstlenilebilmesini sağlamalısınız. Başka herhangi bir politika sadece faşistlerin menfaatine hizmet edecektir. ""Nazi Referandumuna Boykot Üzerine - Stalin

---------------------


Seçimlerin uzak olsada gündemde olması, yakında "Boykot" çağrılarını tekrar ortaya çıkaracaktır. Bu konuda tekrar tekrar yazmanın bir yararı olmayacak, çünki yazılan temel teori ve değerlendirmelerin tekrarı olmaktan başka yeni bir şey getiremiyecektir.  Seçime gelene kadar şartların ne olacağını, hatta seçim olup olmayacağını bile öngöremiyeceğimiz bir dönem ve süreç içerisindeyiz. Çok uzak görünsede , "prensip" olarak hiç bir olasılığa hayır diyemiyeceğimiz için, boykot şartlarının da gelişebilme olasılığına hayır diyemeyiz, ancak içinde bulunduğumuz özgül durumda, Boykot yanlış bir karardır.


Önceden konu üzerine yazdığım yazılardan alıntılarla bağlantılarla yetineceğim.

27 Mayis 2007

""Marksist ler ve seçimler üzerine:  Boykot Marksist bir yaklaşımmı?" yazısından;

“”Biz, proletarya için, kapitalist rejimde en iyi devlet biçimi olarak demokratik cumhuriyetten yanayız; ama unutmaya da hakkımız yoktur ki, hatta en demokratik burjuva cumhuriyetinde bile, halkın nasibi, ücretli kölelikten başka bir şey değildir”

“Demokratik cumhuriyet, kapitalizmin olanaklı olan en iyi politik biçimidir; çünkü sermaye, demokratik cumhuriyeti ele geçirdikten sonra, iktidarını öyle sağlam, öyle güvenli bir biçimde kurar ki, burjuva demokratik cumhuriyetindeki hiçbir kişi, kurum ya da parti değişikliği, onu sarsamaz.”

“””Bizim Devrimci-Sosyalistlerimizle Menşeviklerimiz gibi küçük-burjuva demokratları, gibi, genel oy hakkından (seçimlerden) açıkça "daha fazla" bir şeyler beklerler. Genel oy hakkının, (seçimlerin) "bugünkü devlet içinde", emekçiler çoğunluğunun iradesini gerçekten dile getirmeye ve bu iradenin yerine getirilmesini sağlamaya yetenekli olduğu düşününü paylaşır ve bu yanlış düşünü halka da aşılarlar.””  Lenin: Devlet ve Devrim

Şimdi Lenin bunları söyledikten sonra neden parlementoya katılmanın “zorunluluğunu “ vurguluyor ? ve "... tarihi ve siyasi bakımdan artık zamanlarını doldurmuş olan parlamenter mücadele biçimlerine her türlü dönüş kesin olarak reddedilmelidir..." diyen Alman Genç Komünistlere , “” Bu, gülünçlüğe kadar varan iddialı bir tonla söylenmektedir ve, besbelli ki, yanlıştır. Parlamentarizme "dönüş"! Yoksa Almanya'da şimdiden sovyet cumhuriyeti mi var? Sanırım ki, hayır. O halde "dönüş"ten nasıl söz edilebilir? Bu, boş laf değil midir? “” diye karşılık veriyor… ve Devamında “ Parlamentarizm "tarihi bakımdan zamanını doldurmuş" imiş. Propaganda anlamında bu doğrudur. Ama parlamentarizmin "tarihi bakımdan zamanını doldurmasıyla" pratikte yok olması arasında uzun bir yol var. Onlarca yıldan beri kapitalizmin "tarihi bakımdan zamanını doldurduğu" haklı olarak söylenebilir; ama bu, bizi, kapitalizm alanında uzun süren ve inatçı bir mücadeleyi sürdürmemizi gereksiz hale getirmez ki.”””” diyerek bir propaganda ile pratik arasındaki farkı vurgular..

En önemlisi, “”devrimci proletaryanın partisi için parlamenter seçimlere ve parlamenter mücadeleye katılmanın, özellikle kendi sınıfının geri kalmış katlarını eğitmek için, özellikle ezilen ve cahil köylü yığınlarını uyandırmak ve aydınlatmak için zorunlu olduğu şüphe götürmez. Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız, …. Bunu yapmazsanız gevezeden başka bir şey değilsiniz. "" sözleri Marksist! boykotcuların yüzüne inen bir şamardır.

Haziran 21, 2007
"SEÇİM BOYKOTU VE GİZLİ  TROÇKİSTLER" yazısından

Seçimlerin boykot edilmesinin Marksist Leninist bir tavır olmadığı konusunda yazılan yazılar karşısında kitlelerden iyice soyutlanmakta olan bu “Boykotcu” Troçkistler, çaresizlikten şimdi de “teorik dansözlüklerle” “"Seçimleri Boykot" politikası her dönem savunulacak bir politika değildir”””doğru sözleriyle yazılarına başlıyarak gene “Boykot” da bitiriyorlar.. İşin ilginç yanı buna da gerekçe olarak, Lenin in “ boykot eski rejimi yıkmayı direk olarak hedef alan, onu zayıflatarak çalışamaz hale getirmeyi hedefleyen bir mücadele aracıdır..Sonuç olarak , boykot un başarısı rejime karşı direk bir mücadeleyi, ona karşı ayaklanmayı… gerektirir “”sözlerinden kaynaklanarak;
“Bugün gündeme gelen Seçimler ise devrimin gelişimi sonucu "doruk"ta oluşan çatlakları örtmek içindir.””
diyerek devrimci durumun olgun olduğu “hızlı solcu” Marksist , güne özgül gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan, uydurukcu tahlilerini, neden olarak gösteriyorlar.

Her zaman doğru lardan çok yarı-doğrular la yetinen ve kitleleri bu şekilde kandırmaya çalışan Troçkistlerin bu tahlillerinin ne kadar yanlış ve çocuksu olduğunu tartışmaya gerek bile görmüyorum..


Referandumu Boykot üzerine 21 Şubat 2017
Referandumu Boykot; Sol çocuk hastalığının Sağa sapma pasifizmi ile buluştuğu çelişki

""Ancak, değerlendirmeyi sadece ülke içi kapsamında ve sadece referendum özelinde yaparsak muhakkaki farklı değerlendirme sonuçları ortaya çıkacaktır, ya da sadece orta doğu olarak ele alırsak ve dünya somut şartlarından soyutlarsak , gene farklı değerlindermeler ortaya çıkacaktır.

Boykotun bir araç olarak hangi durumlarda olacağını o içinde bulunduğu dönem belirleyecektir. Genel ve her duruma uyan bir taktik olarak ele alınmaması gerekir. Leninin deyimiyle- "Devrimci geleneklere çok değer veren ve onlara karşı dönekçe ya da darkafalı bir tutum takınılmasını acımasızca yeren Marx'ın kendisi de, aynı zamanda, devrimcilerin düşünebilmelerini, eski savaşım yöntemlerinin kullanılamayacağı koşulları tahlil edebilmelerini ve yalnızca bazı sloganları yinelememelerini" istemişti.

Boykotun, tamamen meşru ve devrimin yükseldiği anlarda bazan temel yöntem olduğunu yığınların kafalarına yerleştirmeliyiz diyen Lenin , bir boykotun ilânı için temel koşul olarak devrimin gerçekte yükselmekte olup olmadığının, gerçeklerin ciddî bir tahliline dayanılarak kararlaştırılması gerektiği koşulunu belirtir.

Sanmıyorum ki Boykot kararı alan yoldaşlar, ülkemizde devrimci bir durum olduğu değerlendirmesi yapmış olsunlar. Ne yazıkki, böyle bir durum olsa bile, şu anda Türkiyede önderlik edebilecek güçte bir tane bile parti ya da hareket yok.""

Erdoğan A
Mart 23,2018

İlgili yazı
Seçim ve seçim sonuçlarına soyut, ezberci yaklaşım

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.