Afrin üzerine -3 , subjektif değerlendirmeler- savaşı kazanmak ne demek?
Afrin in işgali üzerine yapılan değerlendirme ve yorumlar, savaşın ne olduğundan, emperyalist çıkar çatışmalarından , Suriyenin devam eden ve edecek olan anti-emperyalist mücadelesinden ve Türkiyedeki gelişmelerle direk bağlantılar kurulup bütünlük içinde alınmadan; kim kaç kişi öldürdü, ne kadar yer işgal edildi, kahramanlar, korkaklar, uşaklar vb gibi romantik özde devam ediyor.
Yazı serisinin birinci bölümünde temel çıkarlara, ikinci bölümdede süreç ve boyutlarına kısaca değinmeye çalışmıştım. Bu bölümde "savaş" ve " savaş" ın kazanımı , bununla bağımlı olan konulara değinelim.
Örneğin, "Demir den paslı kafalar, pardon kapılar, yazarı", Küçükaydın, Türkiye ordusunun yenileceğini öngörüyor, bu da konu üzerine her şeyi açıklıyor(!), yenilecekler, çekilecekler, her şey bitecek, güllük gülüstanlık gelecek.. Türkiyeli Liberaller, dönekler, ve ne yazıkki sayısı hiçte az olmayan sözde solcular !!!, hala Avrupanın "insancıl" olduğu, ve " insanlık ve savaş suçlarına" karşı belirleyici tavır alacağı hayalleri içinde yaşıyorlar. Aynen, modern, insancıl Avrupanın, çoluk çocuk tüm Irak halkının üzerine yağdırılan bombalara karşı çıktıkları gibi, ya da Afganistanda yeni bombaların halkın üzerinde denendiğinde ayağa kalktıkları (!) gibi, yada Libyada köleliğe dönüşe ayağa kalktıkları (!) gibi, ya da Yemende hala devam eden insanlık dışı bombalamalara karşı çıktıkları (!) gibi.......
Bu "paslı kafalar" ve Avrupanın alacağı "tavıra" çok fazla bel bağlayan, burjuva demokrasisi aşıkları , bu tür subjektif , ve bir ölçüde provokatör yaklaşımları ile, faşizmin iğrençliğini ve bunların savaş suçları işlemekten kaçınmayacakları gerçeğini göz ardı ediyorlar. Avrupaya fazla bel bağlayanlara şunu hatırlatmakta yarar var, gelinen yerde her gün insanlık suçu işleyen bu faşistlerin, sırf "Avrupa bize kızabilir" diye, insanların üzerine havadan günlerce bomba yağdırmayacağı hayalciliğine kapılmak, ve bu hayalciliği yaymak, faşizmin ne olduğunu hala anlamamış olmak ve bilmemek demektir.
Ayni şekilde , "Türkiye'nin saldırısının önünü açan ve teşvik eden "ABD , Rusya ve Avrupanın, faşist saldırıya karşı sessiz kalmalarının , onları "suç ortağı " yaptığı ve "yanlış politikalarını gözden geçirmeleri" gerektiğini söylemek de emperyalizmin ne olduğu, onların "doğru politika üretebilecekleri" ve faşizmle olan bağları konusunda hala kafa karışıklığı olduğunu gösterdiği gibi, onlardan medet ummak gibi saçma bir eğilim ve hayalciliğinde varlığını gösteriyor.
Geçmişte ve özellikle günümüzde, karada olan, ne sayı, ne nitelik, savaşta belirleyici niteliği sahip değildir, belirleyici olan göklere olan hakimiyet ve teknolojidir. Bu gerçek Afganistandan Iraka kadar kendisini tekrar tekrar kanıtladığı gibi, korkaklığı ve beceriksizliğiyle meşhur, İsrail ordusunun, becerikli ve teknolojik hava üstünlüğüyle, kendi nüfüsundan katlarca fazla nüfusa sahip tüm araplara diz çöktürdüğü, unutulmayan tarihi bir olaydır. Bu objektif gerçek, yapılan değerlendirmelerin subjektif, ve halkların geleceğini ciddiyetsiz bir şekilde ele alındığının göstergesi olması bir yana , "savaş" ın ne olduğu konusunda da bilgisizliğin bir örneğini göstermekte.
2009 da Irakta savaşın kimin kazandığı üzerine yazısına dayanarak konuya değinirsek; (Devrimci ve haklı savaşlar dışında) Savaş "emperyalist " politikanın bir devamıdır. Bu ne demek? Basitce emperyalistlerin çıkarları uğruna uyguladıkları politikalarının değişik, askeri-silahlı bir biçimidir. Savaşın tarihteki "işgal ve ilhak " biçiminde saplanıp kalmış olan bu "paslanmış kafalar", gözleri önünde bir sürü örnekler olmasına rağmen, hedeflenen amaçların başarısı doğrultusunda, savaşında farklı biçimleri olabileceği basit olasılığını görememekteler.
Günümüzde bir savaş girişiminin kazanılıp kazanılmadığı, klasik anlamda "savaş" ın alanda kazanılmasından, işgal ve ilhaktan çok, savaş ın ekonomik ve politik hedef ve amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı sonuçlarına bağımlı olarak ölçülür.
Nedir günümüzdeki emperyalist politikaların birbirine bağımlı olan genel amaçları;
- Bir ülkedeki devrimci mücadeleyi bölüp birbirine düşürmek ve bastırmak
- Halkların sınıfsal anlamda değil etnik dini vb farklılıklarını öne çıkarmak
- Böylece onların sınıfsal anlamda değil, emperyalist işbirlikcileri, yada aday işbirlikcilerini içine alan, etnik vb bir birlik peşinde koşmasını sağlamak
- Ekonomik sömürü ve maddi değerlerini yağmalamak
- Ekonomik ve siyasi bağımlılığı uzun süreli-çıkarları sürecine uygun kılmak
- Savaşılan ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek
- Ülke içinde emperyalizme karşı mücadelenin bastırılmasını ve uzun süreli bir sorun olma tehlikesinin ortadan kaldırılmasını sağlamak
- Ve en önemlisi, diğerleriyle bir bütün halinde, o ülkeyi "Lübnanlaştırmak" - küçük parçalara bölerek , kendilerine karşı merkezi bir güç olabilmesini engellemek.
- Garantörlük ve bölgede az sayıda bir askeri güçle, her zaman müdahele edebilme olanağını sağlamak..
Askeri İlhaksız bunların "kazanıldığı " örneklerini yakın tarihte gördük.
Nedir özelde Suriyede çatışan çıkarlar, ve göz önünde bulundurulması gereken somut gerçekler;- Suriyenin, toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışması, İdlib ve diğer bölgelerde hala İS ve diğer cihatcılarla savaşın devam etmesi
- İsrail ve ABD nin İran la ilişkili planları, Suriyedeki petrol ve su kaynakları nedeniyle, kesinlikle Esadsız bir Suriye peşinde koşması
- Rusya , Çin ve İranın çıkarlarının, ABD nin bu hedeflediği planla (şimdilik) uzlaşmaz durumda olması
- Türkiyedeki dini gerici, faşist diktatörlüğün sermayeye hizmetini, onlara en verimli bir şekilde devam ettirebilmesi için, stratejik ortaklık kozunu oynaması, ve Türkiyede gelişen muhalefetin büyük bir kısmını kendi yanına çekmesi, ya da en azından tarafsızlaştırması..
Emperyalistlerin, Suriye ve İran planlarının çıkarları doğrultusunda olan her harekete göz yummaları, ve hatta masa altından anlaşma ile onaylamaları, "burjuva etiği" nin çerçevesi içindedir.
Sermayenin Faşist iktidarının Afrine saldırısının amacı gerçekten işgal ve ilhak mı? Süreç ve boyutları ile ilgili ikinci yazıda bunun nelere bağlı olduğu konusuna değinmiştim. Burda, yukardaki konulara bağımlı olarak, çok detaylı ve geniş kapsamlı bir konu olan , asıl-temel "amaçları" nı kısaca sıralayalım.
Subjektif, "emperyalist uşağı" , "kukla", vs. değerlendirmelerinin tersine, stratejik öneminin bilincinde olan Türkiyedeki faşist iktidar, ikili oyunlarla kendisini daha pahalıya satma, stratejik ortaklık konusunda gelişmelere bağımlı olarak, karar verme süreci içerisinde. ABD ile bütünsel bir ortaklığın sonunda, süreç içinde, İranla dolaylı ya da dolaysız çatışmaya girmek zorunda kalacağının bilincinde.
Subjektif, "emperyalist uşağı" , "kukla", vs. değerlendirmelerinin tersine, stratejik öneminin bilincinde olan Türkiyedeki faşist iktidar, ikili oyunlarla kendisini daha pahalıya satma, stratejik ortaklık konusunda gelişmelere bağımlı olarak, karar verme süreci içerisinde. ABD ile bütünsel bir ortaklığın sonunda, süreç içinde, İranla dolaylı ya da dolaysız çatışmaya girmek zorunda kalacağının bilincinde.
Uzun vadeli çıkarlarına bağımlı olarak, kısa vadeli çıkarları, Türkiye ve Suriye arasında bir "emniyet koridoru yaratmak", (bu koridor stratejik ortaklık sonunda, kimle olursa olsun -Rusya ya da ABD- uzun vadede onun hala "temel oyuncu"lardan birisi olarak kalmasını sağlayacaktır )
İdlibden maaşlı , maaşsız cihatcıları Afrine saldırı sürecinde oradan çekerek, Suriyenin operasyonlarını kolaylaştırmak ve bu şekilde Suriyeyi "tarafsızlaştırma"ya zorlamak (yada bu anlaşma zaten yapıldı)
Suriyenin işini kolaylaştırarak, Rusya ve İranla yakınlaşmak, bu şekildede , ABD yi tavizlere zorlamak (sadece Suriye ile ilgili olarak değil, devamında Kerkük de dahil olmak üzere).
Oluşturduğu sivil faşist çetelerle (bu çeteler birden ortadan kaybolmayacak) her türlü muhalefete gözdağı vermek .
Türkiyede faşist iktidarını ayakta tutabilecek tabanı ve sistemi güçlendirmek. Ülke içindeki kutuplanmayı canlı tutarak "emekcilerin birliği" diye bir olguyu olanaksız kılmak.
Sonuç olarak, Eğer Faşist saldırı sonucu Türkiyedeki iktidar bu politik amaçlarına ulaşırsa, (oradan askeri bir kazanım olmadan çekilse de) politikasının başka yollarla devamı olan bu savaşı da kazanmış olacaktır. Bu politik çıkarlarını sağlayana kadar da savaşı farklı biçimde yürütme seçeneklerini kullanacaktır.
Sermayenin Faşist iktidarının kaç tane asker öldüğü, kaç tanesinin sakat kaldığı, kaç tane tankı parçalandığı, ne kadar çoluk çocuğu öldürdüğü, öksüz , evsiz barksız bıraktığı, göçe zorladığı gibi "istatistikler" le, "kazanıp kazanmadığı" subjektif değerlendirme yapacağını zannedenler, kendilerini ve halkı aldatıyorlar demektir.
Ocak 26, 2018
Erdoğan A
Erdoğan A
Faşist iktidarın Afrin "macerası" üzerine-1
Afrine Askeri Saldırı Üzerine -2 - Süreç ve Boyutları
Afrin Üzerine 4 - Hocadan önerilen notlar ve yorum
Hiç yorum yok