Header Ads

Header ADS

TDKP - İşçilerin parti olarak örgütlenmesi ve üniversite gençliği - Eylül 2001

Devrimin Sesi
İşçi hareketi son onbeş yılda emekçilerin diğer kesimlerini de sarsıp uyandıran yaygın bir gelişme gösterdi. Kürt ulusal hareketinin Kürt halkından aldığı güç ve desteğin seyri ise biliniyor. Türkiye ve Kürdistan'da kent emekçileri, üretici köylülük, işçi hareketinin bu gelişiminden değişik derecelerde de olsa etkilendi ve farklı düzeylerde olsa da mücadeleye, hatta -küçük üreticilerde olduğu gibi- örgütlemeye koyuldular.

Ancak söz konusu bu dönemdeki dikkat çekici olgulardan biri şudur ki bu, işçi ve halk hareketinin olanak ve dinamiklerini gerektiği gibi kullanmasını baltalayan en önemli etkenlerden biri olmuştur; işçi sınıfı, halk ve Kürt ulusal hareketinin son onbeş yıldaki gelişmesine karşın, aynı dönemdeki gençlik hareketinin; çeşitli gençlik kategorileri içinde de üniversite gençliğinin hareketinin kendi tarihinin en zayıf dönemini yaşamış olmasından söz ediyoruz. Bu durumun, Kürt ve Türk ulusundan işçi hareketi, onun politik örgütlenmesi ve dolayısıyla Türk ve Kürt halk hareketi üzerinde olumsuz etkilerde bulunması kaçınılmaz olacaktı ve onbeş yılın gösterdiği gibi öyle de oldu.

İşçi sınıfı ve halkın enerji ve potansiyelini kullanması, dinamiklerini değerlendirmesi için son derece önemli olmalarına karşın gençliğin öteki kategorilerini şimdilik bir yana bırakıyoruz. Zira, üniversite gençliğinin işçi sınıfının yaşamı ve işçi hareketinin seyrinde, dolayısıyla halk hareketinin gelişmesindeki yeri ve farklı etkisi açısından, burada bu yer ve etkisiyle birlikte üniversite gençliği ve hareketini ele almamız gerekiyor.

Geride kalan dönemde üniversite gençliği hareketinin genel olarak halk hareketinin öteki kesimlerine göre daha geriden seyrettiğini ve geriliğin başta işçi hareketi, halk hareketi (hatta öteki gençlik kesimlerinin hareketinde de) üzerinde olumsuz yönde, dinamiklerini tahrip eder biçimde etkide bulunduğunu söyledik. Bu noktada bu olumsuz etkinin temel özünün; işçi sınıfı hareketinin bağımsız bir hareket olarak gelişmesi, politik bir harekete genişlemesi; işçilerin devrimci partisinin hareketin gelişmesinin elverdiği oranda kitlesel bir parti olarak örgütlenmesi ve onun profesyonel omurgasının yenilenmesi; ihtiyacı karşılayacak etkinliğe ulaşması sürecinin giderek daha etkili biçimde baltalanması olarak dışa vurduğunun altını da çizmemiz gerekiyor. İşçi sınıfının böylesi bir zayıflığının, kendi hareketinin yanı sıra öteki halk sınıflarının hareketine verdiği, vereceği zarar bir yana; üniversite gençliği ve hareketi böylesine tayin edici zayıflıklarda etkili oluyor ve rol oynuyor; önce altı çizilmesi gereken budur.

Önce belirtelim ki, işçi hareketi sosyalist bir hareket olunca veya partisi bir kez kurulunca, "hareket bundan sonra artık dümdüz gider" anlayışı yanlıştır; işçi sınıfı hareketi ya yeni mevzileri tutacak hamlelerle, ya yenilgilerle veya hareketin ezilmesinden sonraki yükselişler gibi gelişmelerle sıçramalı bir şekilde ilerler. Sınıf hareketinin her büyük dönemecinin; bu dönemeçlerin özgün özelliklerinin, işçi hareketi ile sosyalizmin birliğini ve bu birliğin ifadesi olan partinin yeniden kuruluşunu yeniden gündeme getirmesi kaçınılmazdır.

12 Eylül yenilgisi ve ardından Doğu Bloku'nun çöküşünün işçi hareketinde yarattığı yıkımın ardından gelen koşullar; Türkiye'de işçi hareketi ile sosyalizmin birliğini ve işçilerin kitlesel bir parti olarak örgütlenmesini yeniden gündeme getirdi. İşçi hareketinin, sosyalist hareketle işçi hareketinin birliğinin ve parti inşası sorunun yeniden gündeme gelmesinin nedenleri, niçinleri ve görevleri gerideki onbeş yıla bakan herkes görebilir.

İşçi hareketi ile sosyalist hareketin yeni bir birliği için; özgün (ki, yeniden inşa zorunluluğu esasta buradadır, ama bu ayrı bir konu) koşullar bir yana, bazı koşullar gerekliydi. Bunlardan ilki, az çok uzun süreli açık bir işçi hareketidir ve Türkiye işçi hareketi (Kürdistan'da sınıf hareketi olarak daha geri bir seyir izlemesine karşın), tarihinde görülmemiş bir yaygınlık göstererek ve bazı demokratik kazanımlar edinerek gelişti. İkinci koşul ise, yenilenmiş sosyalist bir aydın hareketi idi: bilindiği gibi, bu alan saldırının geniş çaplı etkisi olduğu alandı ve üniversite gençliği ve hareketi bu bakımdan çok daha önem kazanmıştı. Zira üniversite öğrenci hareketi, aynı zamanda sosyalizme geniş çaplı katılma ve yeniden üretmenin potansiyeline sahip genç aydın hareketidir. Ancak yukarıda değinildigi gibi, üniversite hareketi tarihinin en zayıf hareketi olarak kaldı ve bu yeniden inşanın önemli bir ayağının zayıf kalmasına yol açtı. İşte bu zayıflık, sosyalist hareketin gücü, sosyalist hareketle işçi hareketinin birliği ve partinin yeniden inşası üzerinde kaçınılmaz olarak olumsuz bir etkide bulundu. Bu olumsuz etkiyi ana hatları ile ele alacak olursak şunları söylememiz gerekir: ilk olarak, bu zayıflığın yol açtığı en temel sorunlardan birisi, partimizin Türk ve Kürt genç aydın kuşağından yeterince yararlanamaması, bu gençlerin işçi sınıfının partisine, partinin zihinsel yeteneği ve fiziksel enerjisinin yenilenmesine yapacakları büyük katkının son derece sınırlanmış olmasıdır. Öğrenci hareketinin zayıf kaldığı koşullarda, partinin yeniden inşasının bundan olumsuz etkilenmesi ve bu inşada partinin zihinsel, fiziksel yeteneği, enerjisi ve dolayısıyla işçiler arasında yaptığı profesyonel çalışmanın zayıflaması, kaçınılmazdır. Bu durumun aynı zamanda işçi hareketinin politik alana genişlemesi sürecini baltaladığını vurgulamalıyız.

Diğer bazı olumsuz etkenler için ilk elden şunları söyleyebiliriz: parti kadrolarının teorik formasyonunun yeterince gelişmemesi ve bilimsel-teorik bilgiyi edinmeleri sürecinin olumsuz etkilenmesi, parti çalışmasının çok yönlü, derinlikli bir çalışma olarak şekillenmesinin yavaşlaması vb. olmuştur. Genç aydınların bilimsel sosyalizmin ve modern toplumun bilgisini edinme ve biriktirme, bu bilgiyi işçi hareketine taşıma konusunda oldukça avantajlı bir konumda oldukları, bunların işçilerin partisine katılmaları durumunda, ona yeni bir enerji, girişkenlik ve dinamizm katacakları, mücadelenin ve hayatın çok yönlü kavranmasında parti çalışmasına tartışılamayacak olumlu ozellikleri taşıyacaklan reddedilemez bir gerçekliktir.

İşçi sınıfının tarihsel tecrübeleri genç aydın kuşağının partiye ve sosyalist harekete kazanılmış olmasının büyük avantajını ve önemini ortaya koyan örneklerle doludur. Örnegin Rus Devriminde bu önemi Lenin şöyle belirtmektedir: "90'lı ­1890'lı yıllar kastediliyor- yılların ortalarında bu öğreti -yani Rusya'da sosyal demokrasinin teorik öğretisi, Emeğin Kurtuluşu grubunun çabalanyla (açıklama bize ait)- aynı zamanda Rusya'da devrimci gençliğin çoğunluğunu kendi tarafına kazanmış bulunuyordu. Büylece hem işçi kitlelerinin kendiliğinden uyanışı, bilinçli yaşama ve bilinçli mücadeleye uyanışı olgusuyla, hem de sosyal-demokrat teoriyle donanmış, işçilere yönelen bir devrimci gençliğin mevcudiyeti olgusuyla karşı karşıyaydık." (Ne Yapmalı) İşte bu gençliğin işçi hareketine kattığı marksizmin birikmiş teorik bilgisi, sınıfların mücadelesinin çok yönlu incelenmesi, örgütsel çalışmaya ve işçilerin uyanmasına enerjik ve fedakarca katılma vb. olmasaydı, her halde Rusya'daki devrim öncesindeki sureç, çok daha zorlu ve sancılı geçecek, RSDİP'in yeni tipte devrimci bir parti olarak şekillenme sürecinin güçlükleri artacaktı.

Partimizin mücadele tecrübesinden bir örnek verecek olursak: örnegin bugün partimiz işçi hareketinin temel zaafı olarak, hareketin bağımsız politik bir hareket düzeyine yükselememesini tespit etmektedir. Bu tablonun ortaya çıkmasında, genç aydın birikiminin partimizin yeniden inşa sürecine zayıf katılımının katkısı inkar edilebilir mi? İşçi hareketinin bu temel zaafının, işçilerin politik örgütünün profesyonel çalışmasındaki zayıflıkla, hareketin yeni güçleri biriktirememesi ile, yeterli sayıda profesyonel kadrodan oluşan güçlü bir örgütsel omurga oluşturamaması vs.. ile doğrudan bir bağı olduğunu yukarıda vurgulamıştık. İşte bu güçlü omurganın oluşturulamamasının temel nedenlerinden birisi güçlerin biriktirilememesi, kapasiteli genç aydın yetenek ve enerjisinin eksikliğidir. Yani ilk bakışta işçi hareketinin zaafı gibi görünen bu zayıflık, aslında bir yanıyla işçi sınıfı ve gençlik içinde yürütülen devrimci çalışmanın zaafı ve zayıflıklan olarak karşımıza çıkmaktadır. Partimiz yeniden inşa çalışmasmdaki örgüt­sel müdahalesini de, işte buradan başlayarak yapmak zorunda olduğunu tespit etmektedir.

Soruna bu noktadan bakıldığında, işçi hareketinin ileri güçlerinin sistematik olarak çoğalması ve birikmesi ve partinin profesyonel aygıtının inşası çalışmasında Türk ve Kürt gençliğinin aydın birikiminin bu inşada tutacağı yer sorununun kilit sorunlardan birisi olduğu kolayca anlaşılacaktır. İşte burada üniversite hareketinin zayıflığının, partinin genç aydın kuşağını kazanmasını -ya da yeterince kazanamamasını- engelleyen asıl faktör olduğu ileri sürülebilir. Ancak şu gerçeği de görmemiz gerekiyor. Üniversite hareketi zayıf bir hareket olmakla birlikte her zaman kendi içerisinden sayılan az da olsa ileri, devrimci gençler çıkardı ve bunu "devrimci", "solcu" hareketin bünyesine kattı. Bugün yozlaşmış solcu, liberal, terörist grupların kendi güdük örgütlerinin devamını sağlayacak çevreyi ve gerekli militanı bu gençlikten devşirdiği bir sır değildir. Bunlar kendilerine gelen bu ileri, devrimci gençlerin enerjisini ve fedakarlığını istismar ettiler, onu tükettiler. ÖDP gibi piyasa sosyalizmi akımları için de benzer bir durum söz konusudur. Onlar da kazandıkları gençleri yozlaştırarak, çürüterek ve devrimci enerjilerini boşaltarak heba etmektedirler. Söz konusu bu aynı dönem içinde Kürt gençliğinin cesaret ve enerjisinin nasıl harcandığını ise gördük ve yaşadık. Saglı, sollu bu akımlar halen bu yolda yürüyorlar. Kürt halkının önünde ise farklı bir süreç açılıyor. Aydm gençliğin çıkardığı bu devrimci, ileri gençlerden partimizin de kadro kazandığı bir gerçektir. Ancak ne kazandığımız bu genç aydın birikimi partimizin yeniden inşası ve profesyonel omurgasının oluşturulmasına yeterli ve kabul edilebilecek bir düzeyi temsil -bunlarm eğitimi konusundaki zaafları şimdilik bir yana bırakıyoruz- etmektedir, ne de bu gençliğin partiye kazanılmasında yeterli dikkati ve özeni göstermekteyiz.

Genç aydın kuşağıdan elde ettiğimiz kazanımlarımızla yetinemeyiz, çünkü işçi sınıfı hareketinin bugunkü ihtiyaçları, proletarya partisinin bu harekete karşı sorumlulukları ve tarihsel görevleri dikkate alındığında bu kazanımlar hem son derece yetersiz, hem de bunların yetişmesi ve eğitimine gösterdiğimiz özen son derece sınırlıdır. Çünkü partimizin genç aydın kuşağını kazanma çabası ve onların önüne açmak istediği yol, herhangi bir "devrimci, solcu" örgütün çabası ve eyleminden niteliksel olarak farklıdır. Onlar için örgütünün devamını sağlayacak, şu ya da bu "devrimci eylemi" yapacak güç ve kadro yeterliyken, işçilerin devrimci partisi için, işçi sınıfı hareketinin gelişimine azami katkıyı yapabilecek, sosyalizmin bir hedef olarak gelişmesi ve yaygınlaşmasına, parti çalışmasının çok yönlü ve alabildiğince zenginleşmesine katılacak, yeni bir dünya kurma mücadelesinin gerektirdiği sorumlulukla hareket edecek, bu çabasını partinin ve onun eski kuşaklarının, isçi militanların deney ve tecrübesi ile sürekli zenginleştirecek, onlardan öğrenecek vb. genç aydın kadrolar söz konusudur. Bu genç aydınların az çok kitlesel bir gençlik hareketinden çıkacağı, partinin yüksek öğrenim gençliği hareketinin gelişmesine yapacağı katkının, göstereceği ilginin işte bu nedenle de son derece önemli olduğu anlaşılır olmalıdır.

Kitlesel bir üniversite hareketine ve bu hareketin gelişmesi için partinin gerekli ilgi ve yardım yapmasının önemine, buradan kazanılması gereken genç aydın birikimine yaptığımız bu vurgu, partimizin genç işçilerin kazanılmasına, onların parti gençliğinin ve gençlik mücadelesinin temel gücü olmadan ve partimizin işçi gençlik çalışmasını, işçi gençlikten güç ve kadro kazanmasını kesintiye uğratacak, az çok yetenek gösteren her genç işçiyi profesyonel galışmaya geçme anlaışını zedeleyecek, bu çalışmayı zaafa uğratacak bir rota değişikliği değildir ve öle anlaşılmamalıdr. Söz konusu olan şudur ki, partimiz genç işçileri daha kitlesel kazandığı koşullarda da genç aydın birikimine daha fazla ihtiyaç duyacak, hareketin çok yönlü gelişimine olan ihtiyaç büyüyecek, diğer emekçi sınıflar arasında yürüttüğümüz çalışmanın niteliği yükselecektir. Genç aydın ve işçinin bu bileşimi partiyi gerçekten gençliğin partisi yapacak, onu enerjik ve devrimci bir çalışmaya yöneltecek, çalışmaya ve mücadeleye derinlik ve zenginlik katacak en önemli güvencelerden birisidir.

Aydın gençliği görevlendirmede daha fazla cesaret

Yüksek öğrenim gençliği gerek burjuva bilimsel bilgisini almasıyla, gerekse kendi çabasryla bilimsel sosyalizmin bilgisini edinmesiyle çevresinde ve ülkede olup bitenleri daha bir açıklıkla görme ve görünen olayların ardındaki gerçeğe ulaşma konusunda oldukça avantajlı bir konumda bulunmaktadır. İşçi sınıfının devrimci partisi Kürdistan ve Türkiye'de kendisini sürekli olarak Türk ve Kürt ulusundan oluşan bu gençliğin en iyi unsurları ile beslemek, onları proletaryanın davasına kazanmak konusunda istikrarlı bir çabaya ve açık bir politikaya sahip olmak zorundadır. Bu gençleri önce "eğitelim", bunlar biraz daha "olgunlaşsınlar" sonra da partide görevlendiririz gibi bir anlayış, partimizin kadro politikası ile bağdaşmayan bir anlayıştır. İşçi sınıfının mücadelesine ve partisine katılma eğilimi gösteren, kapasi­teli her aydın genci cesaretle görevlendirmek, onların somut bir iş ve sorumluluk temelinde, günlük mücadele içerisinde, yapabileceği iş özerinde, işçilerden, partiden ve yoldaşlarından öğrenmesini, eğitilmesini sağlamak gerekmektedir. Bu anlayışı partimizin kadro politikasnın temel taşlarından birisi yapmak zorundayız. Bu anlayışa sahip olmadan, genç kuşakların partinin kitlesel gücü, gelecekteki yöneticileri, işçi hareketinin tüm sorurumluluğunu üstlenmeye aday kadroları olarak yetişmesini, bu olumlu nitelikler ile donanmasını beklemek büyük bir yanılgı olacaktır.

İşçi hareketinin son onbeş yılda önemli tecrübeler biriktirdiği somut bir gerçektir. Bu tecrübelerin pratik mücadele süzgecinden geçerek sınıfın en ileri kesimlerinde biriktiği, tekrar işçi sınıfının mücadelesine hizmet için kullanıldığı, bu sürecin kesintisiz devamını başarabilen tek örgütün ise, sınıfın ileri kesimleriyle bağları aracılığıyla partimiz olduğu, dahası, işçi sınıfı­nm mücadelesine yardım adına gösterilen tüm çabanın asıl olarak partimizden geldiği gerçeği inkar edilebilir mi? Bu tecrübelerin özellikle aydın genç kuşağın eğiti­minde kullanılması, gençlerin işçilerden öğrenmesinin sağlanması gerekmektedir. Öğrenci gençler ve genç devrimciler bu tecrübeyi nereden edineceklerdir? Kuşku­suz parti organlarına katılarak, orada işçilerle kaynaşarak, iş ve sorumluluk alarak edinecekler, işçilerin günlük mücadele içinde edinmekte zorlandıkları bilgileri onlara iletecekler, işçilerin ve partinin gelişmesine yardım edeceklerdir. Bu nedenle işçilerin mücadelesine katılma eğilimi gösteren genç aydın kuşağının her üyesine gerekli ilgi ve özeni gösterme görevi ile karşı karşıyayız. Bunları cesaretle görevlendirmeli, gelişmelerine sürekli bir dikkat ve özen göstermeli, hatalarını sabırla düzeltebilmeliyiz. Kendisini sürekli olarak genç kuşaklarla -bugünün ihtiyaçları dikkate alındığında özellikle genç aydın kitlesiyle- takviye edemeyen, dinamik ve enerjik güçlerle yenilemekte ağır davranan bir partinin, işçi hareketinin perspektiflerini geliştirebilmesi, güçlerini eğitebilmesi ve her geçen gün daha fazla yetenek talep eden görevlerini yerine getirebilmesi olanaklı değildir.

Kuşkusuz genç aydın kuşağından proletarya partisine istikrarlı bir akışı sağlamanın en temel sorunlarından birisi öğrenci gençlik içinde yapılan çalışmayı her bakımdan yeniden düzenlemekle doğrudan ilişkilidir. Öğrenci gençlik içinde yapılan çalışmayı butün yönleri ile yeniden değerlendirmek, bu çalışmadaki gerilik ve ilkellikleri mahkum etmek, çoğu kez olumlu yönde attığımız, ancak yine de bunun ne anlama geldiğini kavramakta zorlandığımız, bunları geliştirme yerine durakladığımız, hatta eskiye döndüğümüz durumların sayısı az değildir. Bu durumu köklü olarak değiştirecek enerjik adımlar atmak zorundayız. Çünkü aydın gençlik de içinde olmak üzere gençlik, proletarya partisinin en önemli rezervi ve yedek gücüdür. Gençlikten proletarya partisine olması gereken akışın tıkanması, bu alanda ciddi sorunların bulunması parti için elbette kabul edilemez bir durumdur. Genç aydın kitlesini kazanmaya yönelik çalışmayı her yönü ile yeniden düzenleyecek, yeni tecrübeler ışığında geliştirecek birikimin ise partimizde yeterince bulunduğunu, gerekli adımları atmamız durumunda bu gençliğin en iyi unsurlarını partiye akıtmakta cesur davrandığını çok iyi bilmekteyiz. İşçi hareketi ile sosyalizmin birliğini daha ileriden ve yeniden kurmanın yolunun, kesinlikle genç aydın kuşağını kitlesel olarak partiye kazanmaktan geçtiğini anlamalı, bu anlayışın gençlik çalışmasındaki faaliyetimize ve eylemimize yön vermesi gerektiğini unutmamalıyız.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.