TDKP - İşçi hareketinin artan önemi ve zorunlu görevler - Nisan1999
Devrimin Sesi
Partimizin, işçi hareketi içinde tuttuğu yer ve yeniden inşa süreci, bugünkü genç devrimci işçi ve aydın kuşağına kapsamı çok daha genişlemiş sorumluluklar yüklüyor. Dünya kapitalizminin, genel bunalımının yeni bir aşmasına doğru, karşıtlıklarını daha da sertleştirerek ve yeni cepheleşme belirtileri çoğaltarak yol alışı, kendini, kabul etmek istemeyenlere dahi kabul ettirecek bir özellik kazanarak ilerlemektedir. Ayrıca, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya (dünyadaki en stratejik bölgeler) ile çevrili ve komşu ülkelerle düşmanlaşmış olan Türkiye'nin, çözülen yapısı, sertle en iç ve dış ilişki ve çelişkileriyle birlikte, gerginlikleri artan bu emperyalist dünyanın zayıf halka adaylarından biri olarak sivrildiği ise yadsınamaz bir olgudur.
Türkiye, güncel dünyada önemli bir ülkedir. Ve bu ülkede ileri veya geriye olacak her değişim ve patlamanın, dünyanın bugünkü konumunda; batının ileri işçi sınıfını (ve emperyalist burjuvaziyi) ve doğunun ezilen, sömürülen halklarını (ve işbirlikçi burjuva gericilikleri) derinden etkileyecek özellikleri ile birlikte meydana geleceğini tartışmaya bile gerek yoktur.
Ülkenin ve hareketin bu durumu, işçi sınıfının toplum içindeki yerini anlaması ve rolünü ynamasının yanı sıra ve onun bir zorunluluğu olarak, işçilerin politik örgütünün görevlerine uluslararası tarihi bir özellik kazandırmaktadır. İlkin, Türkiye'nin bugünkü koşullarında işçi sınıfı, öteki emekçi sınıflar ve Kürt hareketinin hangi yönü alacağında tayin edici bir yerde bulunuyor. İkincisi, uluslararası ve ulusal ölçekteki pek çok olgu, eylemini (ister parlamenter isterse patlamalı) bir adım ileri götürdüğünde işçi sınıfının, Batı'nın ileri işçilerini ve Doğu'nun ezilen ve sömürülen halklarını etkileyip, sarsacak bir pozisyonu bugünden tuttuğunu gösteriyor.
Neresinden bakılırsa bakılsın, görevler olağanüstü kapsamlı ve acil; kapsamlı ve acil olduğu; olduğu kadar da, tarihi ve onurlu. Olguların da gösterdiği gibi; gerek işçi hareketinin toplum içinde kazandığı konum, gerekse partimizin işçiler arasında tuttuğu yer kritik bir aşamasındadır. Bu kritik durum, parti örgütlerinin görevlerini acilleştirdiği, kapsamını geni letti i gibi; hareketin tarihinin değişime uğraması, sıçrama göstermesi ve yeni bir nitelik kazanmasına da işaret ediyor. Ve bu, Türk ve Kürt milliyetinden işçi hareketinde gerçek bir dönüşüm, bir devrim de demektir.
Öte yandan, bunların kendiliğinden olmasının beklenilmesi veya nasıl gelişeceğine ilişkin spekülasyonlarda bulunulması, açık ki aptalca bir şeydir. Böylesi şeyler, komünistler ve devrimci proleterlerin işi değildir. Olgular, yukarıda belirtildiği gibi; Türk ve Kürt milliyetinden işçi sınıfının ulusal ve uluslararası ölçekteki önemini artırdığını göstermektedir. Fakat bu, ilkin; ''kendiliğindenci'' bir ''beklenti'' ye haklılık kazandırmaz. 0İkincisi ise, sınıfın mücadelesinin, nasıl bir seyir izleyerek gelişeceği; durgunluklar, mevzi yenilgiler ve kısır döngüler içinde dinamiklerini tahrip ederek mi; yoksa belli durgunluk belirtileri olsa da, olanaklarını kullanarak ve atılımlar yaparak mı gelişeceği hakkında ''fetva'' vermeye asla alan yaratmaz. Komünistlere ve devrimci işçi örgütüne düşen görev; hareketin ileri gidip gitmeyeceğini, hangi zaman süreci içinde ne gibi bir hızla veya hangi yoldan nasıl gelişeceğini vs. ''tartışmak'' değildir. İşçilerin saldırılardan korunmalarına, olanakları kullanma, dinamikleri güçlendirme, mücadele ve örgütlenmelerini ileri götürmelerine vs. yardım edecek gerekli ve mümkün olabilir çalışmayı yapma.. Komünistlerin ve devrimci işçi örgütlerinin, işçi hareketine katılışı böyle ve işi budur. İşçi hareketinin, dinamiklerini kullanması; önüne gelmi olan tarihi dönemeci duraksamadan geçmesi ancak, görevlerin bu bakı açısı ile ele alınması ve gereklerinin azimle yerine getirilmisiyle olanaklı olabilir.
Bir komünist ve bir işçi örgütünün bu olguyu görmemesi düşünülemez bile. İşçi hareketinde devrim niteliğindeki görevlerle yüz yüze olan genç ku ağımız, sorumluluk ve coşku ile ileri atılmayacak, iş ve görevlerin altına gururla, şevkle ve onur duyarak girmeyecek de ne yapacak? Partimizin ve hareketin bugünkü yeti kin ve genç kuşakları ağır, ama gurur verici bu görevleri kararlılıkla üstlenmekle kalmayacaklar. Onlar, üstesinden gelmek üzere altına girdikleri görev ve sorumlulukları, kendilerini eğitme, yeti tirme ve sınıfa baglamanın bir sınav alanı haline getirmekle de yükümlüdürler.
Objektif olgular izin verdiği halde, örgütlerimizin, sorumluluklarını adanmış, profesyonelce bir çalışma ile üstlenmedikleri için; sırf bu nedenle bu tarihi dönemeç noktası geçilemez ve eğer hareket olabilir sıçramayı yapamazsa, işçi sınıfı ve örgütü açısından ne gibi bir durumun doğacağı görülemez değildir: İşçi sınıfı, uluslararası bir rol oynayacağı; hareketini tarihte ilk kez politik alana çekeceği ve sermayeyi püskürteceği tarihi bir fırsatı kötü bir şekilde kaçıracaktır. Kuşkusuz bu, işçi sınıfı, halk ve Kürt halk hareketi için önemli bir yenilgi olacak ve bu yüz kızartcı yenilginin, sınıf ve halk karşısındaki sorumluluğu da açık ki partimizin üstüne kalacaktır.
Gelinen yer ve önümüzdeki dönem bu ölçüde kritiktir. Fakat, örgütlerimizin görev ve sorumluluklarını coşkuyla üstleneceklerinden kuşku duyulamaz. Partili militan ve çevrelerin, sorumlulukla ve görevleri karşısındaki tutumlarının kazandığı önemin bilinciyle hareket edecekleri son derece açıktır. Sorun, görevlerin doğru bir şekilde kavranması sorunudur. Şu bilinebilir: Sözkonusu kapsamdaki görevler ancak, doğru bir çizgi, birikmi bir tecrübe, sistematik ve enerjik bir çalışma ile başarılabilir. Partimizin çizgisi denenmiştir; deneyimi ise, genç kuşaklara azami yardımda bulunacak derecede gelişkindir. Öte yandan, parti örgütlerinin çizgimizi doğru bir şekilde kavramaları ve verimli ve çok yönlü çalışma yapmaları, birikmiş tecrübeyi öğrenmeleri, anlamaları ve özümsemeleri ile doğrudan bağlıdır.
Partimizin, denenmiş çizgisi ve olayların sınavından süzülerek bugüne gelmiş ve birikmi devrimci deneyimi.. İşçi ve emekçi hareketinin gelişmesine yol açacak koşulların olgunla ması ve bunun, parti deneyiminin özümsenmesini zorunlu hale getirirken, anlaşılması ve özümsenmesini kolaylaştıracak koşulların olgunlaşması anlamına da gelmesi.. Partimizin yetişkin ve özellikle de genç kuşakları, eğer hareketin yukarıda söz ettiğimiz kritik döneminde, bu hareketi örgütleyen işçilere katılacak ve onlara yardım edeceklerse, bu iki olguyu anlamak ve değerlendirmek zorundadırlar. Bunlar anlaşılmadan, tarihi önemdeki görevlerin üstesinden gelinmesi olanaksızdır.
Örgütlerimiz ve işçi sınıfına ve onun davasına karşı sorumluluk duyan kişiler şunları zihinlerine kazımak zorundadır: Kürt ve Türk ulusundan işçi sınıfının hareketi ve aynı şekilde halk ve Kürt halk hareketi tarihi bir dönemece doğru hızla yol alıyor. Kürt ve Türk komünistinin ve işçilerin devrimci örgütünün görevi, sınıfın tarihi rolünü daha ileri bir bilinçle üstlenmesi, bu tarihi ve kritik dönemeci geçmesinde üzerine düşeni; işçilerin işlerini daha girişkenlikle yapmaları ve güçlerini eğitmeyi, biriktirmeyi daha kapsamlı bir şekilde ba armalarına yardım çalışmasını, gerekli ve zorunlu olan düzey ve verimlilikle ve aynı zamanda duraksamaksızın yapmaktır. Bu ise ancak, partimizin çizgisi ve deneyimi (asla şablon haline getirilmeden; gelişen mücadele ve örgütlenmenin özgünlükleri, talep ettiği anlayış ve çalışma tarzının orijinalitesi asla unutulmadan) özümsendiği ve hergünkü mücadelenin canlı diyalektiğine bağlanmada kullanıldığı oranda başarılabilir.
Partimizin siyasal ve örgütsel çizgisi ve tarihi önemdeki deneyimi, önceki yayınlarımızda ve Devrimin Sesi'nin bu sayısında özetlenmektedir. Komünist kişi ve devrimci işçi örgütü, karşı karşıya olduğu ve yukarıda belirttiğimiz tarihi görevleri, ancak, partimizin çizgi ve deneyimini anlayıp özümsediği oranda başarabilir. Örgütümüzün ve sınıfın bugünkü kuşakları partimizin deneyimini özümsemeye ve görevlerini başarmaya mahkumdur.
Hiç yorum yok