Header Ads

Header ADS

Sınıfsal yaklaşıma pratikte dönüş , varolan potansiyeli ve devrimci güçleri birleştirme zamanı


Sadece ama sadece, Burjuvazi ve feodal ağaların değil, sınıfsal bir yaklaşımla, emekci halkların ortak çıkarları doğrultusunda, Türkiyedeki Kürt, Türk, tüm emekçi halkı ve emekçi güçleri bir araya getirecek yoğun çalışmalara girerek, dini gericiliği ve faşizmi diz çöktürebilecek, savaşları engelleyebilecek , ya da onu dönüştürebilecek bir güç yaratılabilir.

*******
Var olan şartların, güçlerin ve durumun tahlili, ulaşılmak istenen amacın gerçekleştirilmesinin önündeki engelleri ortaya çıkartmanın ilk şartıdır. Bu tesbiti, engelleri aşma yolunda uygulanacak politika, ve uygulanacak pratiğin yani “taktiklerin” tesbiti ve hayata geçirilmesi takip eder. Taktiklerde uzlaşma oluyormu aceba, etikmi , vb düşünceler emekçi halkların çıkarları ve devrimciler arası olarak ele alınmalıdır.

Etik ve Taktik 
Anlamları birbirine karıştırılmış olan “Etik”, “Değer” ve “Ahlak” ne kadarda aynı gibi görünselerde ve birbirleri ile bağlantılı olsalarda, birbirinden farklı kavramlardır. Savaşa karşı olmak yada olmamak bir “değer” anlayışıdır, Savaşta yaralıyı öldürmek yada öldürmemek “etik” bir sorundur, savaşın yarattığı ortamdan yararlanıp çalmak, ırza geçmek vb “ahlak” sorunudur. Dışa dönük, kültürel “ahlak” , ve içe dönük, grupsal, profesyonel vb ile ilgili olan, “etik” farklılıklar içerir. Devrimci Demokratların “etiği”, taktiksel alanda bile taviz verilmeyecek etiklerdir. Ama burjuva “etiği “mücadele çıkarları doğrultusunda her gerektiğinde çiğnenmesi ve tanınmaması gereken etiklerdir. Bu anlamda uygulanacak “taktikler” burjuva etiği sınırları içerisinde olamaz.


"Engels, ...... burjuvazinin yasaları çiğnemesinden sonra bizim de yasaları çiğnememiz gereğine değinerek, "İlk silahı patlatan siz olunuz bay burjuvalar!"diye yazıyordu. İçinde bulunduğumuz bunalımlar, burjuvazinin, bütün ülkelerde, en özgür ülkelerde bile, yasaları ayaklar altına aldığını göstermektedir;.. "" Lenin Sosyalizm ve savaş Marxın belirttiği gibi ````baskı yöntemlerinin, “amaç”ın kendisi için ajıtasyonlardan, “amaç” a daha olumlu etkileri vardır.”” İş birlikci sermayenin yürütme karar ve kontrol merkezinin tek adam da odaklaştırılmaya çalışıdığı , din maskesi maskesi altında baskı ve zulmünü herkesimden insanın artık görebileceği, bariz şekilde gözleri önüne serdiği bu dönem, en geniş emekci kitleleri saflara çekebilme ortamını da yarattı. Bu da, net bir politika ve devrimci etik sınırları içinde uygulanması gereken “taktiklerin” belirlenip hayata geçirilmesini acil kılmaktadir.

Uzlaşma? Yoksa Sekterlikle oportunizm arasında denge kurma.

""""Kapitalizmin dayanılmaz yaşam şartları yarattığı, kimisi tamamıyle hiç bir örgütlenme içinde olmayan, kimisi sınıf düşmanları tarafından yönlendirilen örgütlenmeler içinde olan, milyonlarca genç kadın ve erkekler, ısrarlı çalışmayla.. kazanabileceğiniz ve kazanmanız gereken,kardeşleriniz ve bacılarınızdır..."""" Dimitrov

İçinde bulunduğumuz dönemde kitlelerin uyandırılması, ortak bir amaç doğrultusunda örgütlenmesi ,dini gericiliğe ve savaşlara karşı mücadele için harekete geçirilmesi en temel görevdir.

```, yığınların eylemi …sadece devrim sırasında ya da devrimci bir durumda değil, her zaman parlamenter eylemden daha önemlidir”” . Marks .

Emekçi Kitleleri uyandırabilmek ve örgütleyebilmek içinse en temel şart “onlardan birisi” olmak, yani “yabancı” olma yerine “aynı” laşmak, yada en azından onlarla var olan “soyut” yüzeysel çelişkileri ” uzlaşmaz” lıktan çıkarıp, uzlaşan “doğal” yada kapitalist dönemin “kaçınılmaz”, ama uzlaşır çelişkileri haline dönüştürmek gerekir.

Bu yönde uygulanacak taktikler temel politika ve hedefden tavizler vermeyen bunula beraber safları genişletmeyi ve güçlendirmeyi hedefleme yönünde olmalıdir.

“””Her duruma uyan bir reçete, ya da ("hiç bir zaman uzlaşılmayacak"!) biçiminde bir genel kural bulmaya kalkışmak saçmadır. Her özel durumda doğru yolu bulabilmek için kafayı işletmek gerekir. "Sol" Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı Lenin

Her bireyden kendin gibi “hızlı Marksist” olmasını şart koşmak, “hızlı Marksistlik gibi hayalciliktir ve sekterliktir. Mücadeleye faydası değil zararı dokunur. Mücadeleye şu veya bu şekilde, az yada çok katkısı bulunanları damgalamak ve dışlamak en yanlış taktiktir. Düşüncesi bizden biraz farklı olan ilerici insanlara ve aydınlara saygı göstermemiz, onlara saldırmamamız için onların illa Popüler olmaları ,Yani Popülersen sana hoşgörülüyüz, emekçiysen ya da Popüler değilsen, hoş görülü olamayız - bir yanda sekter öte yanda oportunist pratiğini terketmek gerekir.

Pratikteki bu tavır ve anlayış gerçeği, Burjuva anlayış ve tavrın, tavanda ve tabanda yansımasından başka bir şey değildir.

Yani mücadeleye katılmak ve katkıda bulunmak için herkesin Marksist Leninist olması gerekmiyor. Saflardan bahsediyoruz, önderlikten, partiden değil. Tabandaki her sempatizanın, yada alt kadronun parti genel sekreteri gibi tavır alması, önderliğin yanlış ve hatalı politika ve “taktik” lerinin, yada politika ve taktik anlayışının olmayışının bir sonucudur.

Doğru önderlik, tabanında en geniş emekçi kitleleri toparlamayı , örgütlemeyi ve bu süreç içinde eğitmeyi hedef alan, bu hedef doğrultusunda doğru tahliller yapan ve bu tahliller temelinde politika ve taktiklerini belirleyen önderliktir.

Düşmanı Doğru tahlil etmek ve anlamak

İçinde bulunduğumuz dönemi, emperyalizmin bu dönem için stratejisini ve uyguladığı taktikleri doğru değerlendirmek gerekir. Değerlendirmeler hala Emperyalizmin Sovyet dönemi stratejisinde tıkanıp kalmışsa, yanlış olacaktır. Emperyalizmin , içinde bulunduğumuz dönem stratejisini ve onların bu yönde uygulayacakları taktiklerini iyi tahlil ettiğimizde Gramski nin de vurguladığı gibi zaten zafer için gerekli bir şarta sahip olmuşuz demektir. Bu tahlil doğru yapılmazsa bu zafer için temel şartlardan birinden yoksunuz demektir.

İçinde bulunduğumuz dönemin tahlilini yaparken Leninin sözüyle “”neyin “gerçek “ olduğundan yola çıkmamız gerekir”””. Emperyalizmin halkların köleleştirilmesi yönündeki geçmiş ve günümüz gerçekleri/taktikleri büyük ölçüde gözler önünde.

Siyasi alanda,Sovyet dönemi- soğuk savaş dönemindeki , emperyalistlerin dünya halklarının bağımsızlık mücadelelerini bastırabilme ve muhafaza etme stratejisi artık tarihe karıştı.

Sovyetlerin dağılması, yeni bir stratejiyi , yeni taktikleri, yeni bir düşünce ve tavır üretimine geçmesini gerektiriyordu. Bu "düşünce ve tavır" oluşturma, onların dünyayı yeniden paylaşma, sınırları yeniden çizme, ve halklarının bağımsızlık mücadelelerini bastırmak için uyguladıkları katliamları, kendi ve dünya kamu oyunda “haklı kılacak” ve “onaylayacak” kılıfları, olmasını gerektiriyordu.

Aynı şekilde bu ülkelerde işlerini kolaylaştırmak için, bu “düşünce üretim”inin ülke halkını bölüp parçalama ve birbirlerine düşürebilmesini de gerektiriyordu.Bu doğrultuda emperyalistler kendilerine “dost” olabilecek taraf-ları ve “düşman” hedefi belirleyerek düşünce üretiminin hedeflerini tesbit ederek, bu plan çerçevesinde yoğun provokasyon ve propogandalarına başlamışlardı.

Yeni Dünya Düzeni stratejisi ve bu yöndeki taktikler, kültürler arası çatışma teorisi temelinde hayata geçirilmeye başlandı. Çok Kısa özetle , stratejinin dayandığı teorisyen Huntingtona göre batılı olmayan hemen hemen bütün ülkeler, zaten bu doğmakta olan yeni dünya düzeni içinde ya muhafaza edilmiş, ya onunla bütünleşmiş, yada onun bir parçası haline gelmiş durumda . Sovyetlerin dağılması ile ortaya çıkan ülkeler hariç bunların dışında kalan “Çin ve müslüman ülkeler” bu yeni dünya düzeni dışında kalmışlar. Ve Huntington a göre bunlar hiç bir zaman bu düzene katılmayacakları olasılığının büyük olduğu gibi, batı medeniyetlerine karşı güçlerini birleştirme olasılığı da var. Bu yüzden “medeni batı ve hristiyanlık” bir tarafta “İslam ve tanrısızlar Çin’ ,diğer tarafta, Kültürlerin çatışması nı oluşturmakta.

Emperyalistler İslama savaş açarak onu “medenileştirme” hedefini değil, tam tersine onu fanatikleştirmeyi hedefliyen bir taktik içine girmişlerdir. Bu taktikte gene ayni stratejinin hedefi olan, ülkeleri bölünebilecek en küçük -birbirleriyle uzlaşmaz-parçalara bölerek , güçsüz hale getirmek.


Kendi gücünü ve mücadele alanındaki durumunu tahlil

Birinci şart olan düşmanın doğru tahlil edilmesi ve öğrenilmesi, yani onun amaç ve bu amaçları doğrultusunda kullandıkları taktiklerin tahlili, ve öğrenilmesinden sonra gerekli olan Gramskinin vurguladığı ikinci “çok önemli başka bir şart olan, kendi gücün ve mücadele alanındaki durumun tahlili ve öğrenilmesi” dir.

Belkide günümüz mücadelesinin en önemli eksikliklerinden, ilerleme ve gelişmenin önündeki engelleri oluşturan en önemli sorunlardan birisi, bu kendi gücünü ve durumunu doğru tahlil edemeyip, doğru politika ve taktikler seçimi yapamamaktır.

“””Marksizm bizlere kesinlikle tam ve objektif olarak doğrulanabilir ve her tarihi duruma özel somut karakterleri olan sınıfsal ilişkiler analizi yapmamızı gerektirir Biz Bolşevikler, her zaman, politikamıza bilimsel temel vermek için kesinlikle zorunlu olan, bu gerekliliği uygulamaya çalıştık.”” Lenin.

Bu konuda, yani Türkiyede güçlü bir örgütlenmenin varlığı yokluğu komusunda farklı görüşler muhakkaki olacaktır.

Ne yazıkki Türkiyedeki devrimci hareketler 1980 lerden sonra hızla ya şövenizmin , ya da burjuva milliyetci hareketin kuyruğuna katılarak, tamamen zayıflamıştır.

Dünyanın hemen her ülkesinde yaptukları gibi , özellikle AB ve ABD nin de yardımlarıyla, devrim ve devrimcilikle ilişkisi olmayan Troçkizm düşüncesi , bu boşluğu doldurma ve yeni nesil gençlerin kafasını bulandırma yolunda hızlı adımlar atmışlar.

Ancak Türkiyede, hala, örgütlü ve çoğunlukla örgütsüz , farklılık yaratacak güçte bir potansiyel ve güçlenebilecek, güçlerini birleştirebilecek , önderlik yapabilecek hareketler var. Bunun yanında, Burjuva Milliyetci önderliğin tabanı içinde , ve Kürt emekci halkı arasında büyük bir devrimci potansiyel var. Burjuvazi ve feodal ağaların değil, sınıfsal bir yaklaşımla, , emekci halkların ortak çıkarları doğrultusunda, Türkiyedeki tüm emekçi halkı ve emekçi güçleri bir araya getirecek yoğun çalışmalara girerek, dini gericiliği ve faşizmi diz çöktürebilecek bir güç yaratılabilir.

Aksindeki alternatif, gözlerimizin önünde örneklerini hala Suriye de yaşadığımız alternatif, hem Türk hem Kürt, tüm emekçi halkların, tarihinde şahit olduklarından daha da haince ve acımasızca provokasyon, baskı, zulüm ve katliamlara şahit olacaklardır. Kapitalist in çıkarları ile emekci halkın çıkarları aynı değildir. Kapitalistin etniği onun kimliği değildir, sınıfsal yapısı onun kimliğini belirler.

Yerel Kapitalistlerin ve feodal ağaların aralarındaki çıkar savaşları , Orta Doğuyu kana bulayacak, Arabın Arabı katletmesiyle kalmayacak, Türkün Türkü, Türkün Kürdü, Kürdün Türkü, Kürdün Kürdü, ve onların Arabı - emekci halkların birbirini katletdiği , emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda bir yeni dünya düzeni için hızla adım attırılacaktır. Oportunizmin ve kuyrukçuluğun peşinden koşmaktan sıyrılıp, devrimci potansiyeli ve güçleri örgütleme ve birleştirme zamanıdır.


Mart 4, 2017


EA

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.