Emperyalizmin tarihi dönem stratejisi doğru değerlendirilmeden, strateji belirlenebilirmi?
“” Marksizm, bizi, sınıflar ilişkisinin ve tarihin her anının somut özelliklerinin en doğru, aslına en uygun ve nesnel olarak doğrulanabilir, denetlenebilir bir hesabını yapmaya zorunlu kılar.”” Lenin Taktik üzerine mektuplar. Bir önceki yazının – Düşmanı doğru tahlil etmek ve anlamak bölümünde, “Siyasi alanda,Sovyet dönemi- soğuk savaş dönemindeki , emperyalistlerin dünya halklarının bağımsızlık mücadelelerini bastırabilme ve muhafaza etme stratejisi artık tarihe karıştı” değerlendirmesine kimi “öküz altında buzağ arama” nedeniyle kimisindende dürüstçe anlamadığından sorular ve yorumlar geldi.
Her ne kadarda uzun yazıların pek okunmadığı bilincinde olsam da, böylesine bir konuyu ne kadar kısa tutarsak tutalım, iki satır olamıyacak.
---------
Emperyalistler günlük , rüzgarın esişine göre Strateji belirlemezler, stratejileri tarihi dönemlere göre belirlenir.
Marksizm Leninizmi, kendi çıkarları doğrultusunda en fazla, ve en iyi inceleyen akademisyen ve düşünce organizelerine sahip olan, emperyalistlerdir. Emperyalizmin tarihi dönem stratejileri, ne başkan, ne başbakan, ne meclis, ne senato falan tarafindan belirlenmez. Strateji bu akademisyenler tarafından belirlenir. Diğerleri, yani hükümet ve kurumları bu stratejiyi hayata geçirir.
Aynı şekilde, Strateji yi hayata geçirmek için gerekli ve (altını çiziyorum) önemli olan taktiksel belirlemeler de Hükümet ve kurumları tarafından belirlenmez, ve çoğu zaman taktiğin başlangıç operasyonu onların bilgisi dışında, onların da üstünde olan gruplar tarafından hayata geçirilir.
Bu konuya örnekleri vermeden önce Emperyalistlerin Tarihi Stratejilerine dönüp bakalım.
Emperyalist strateji her zaman onların üstün olduğu ırkçı teorilere dayanmıştır ve strateji yolundaki taktikleri her zaman ırkçı kılflar ve onaylamalar doğrultusunda hayata geçirilmiştir. Kısaca tarihte geriye dönersek;
1-Direk Sömürgecilik stratejisi “gelişmiş” ve “ilkel” halklar, “vahşilere” “medeniyet ” götürme Irk üstünlüğü teorisi ne dayandırılmıştır. Afrikalı yazar Said in sözleriyle- ""... Sömürgeciler, Sömürge olacak “diğerleri” ni yaratarak,Sömürge olacakların zıttı olan kendilerini yaratmışlardır."" (Said;2000)
2-Dolaylı ( Yeni) Sömürgecilik stratejisi "Biz müdahele etmeden korunamayacak olan özgürlük ve demokrasi yi, onlar için koruyoruz. Yani ,onlar bu anlayış, bilgi ve yetenekten yoksun olduklarından, bizim onları yönlendirmemiz gerek… "" üstün ırk anlayışı.
Dünya çapında özgürlük anlayış ve uyanışlarının, sömürülen halkların bağımsızlık mücadeleleri karşısında sömürgelerin sözde bağımsızlıklarının geri verildiği,ancak doğal ve insan kaynaklarının sömürülmesinin, yeni bir şekilde, yeni politika, ve taktiklerle, ve yeni bir isimde devam ettirilmesi.
3- Sovyetler dönemi Stratejisi ikiye ayrılmıştır , 2inci dünya savaşı öncesi ve sonrası. Savaş öncesi yeni sömürgeciliğin stratejisinin taktiksel “demokrasi ve özgürlük” ve “komunizm tehlikesi”, “müdahele etmezsek özgürlük ve demokrasi korunamayacak, komunizm gelişecek” ilavesi ile devamıdır.
Stratejilerin derinleştiği ve açıkça akademisyenler tarafından belirlenme dönemi, Sovyetlerin ikinci dünya savaşından zaferle çıkmasıyla aynı döneme girer. Yale university professörü George Kennan ın, 1947 dış ilişkiler başlıklı yazısı, Tarihi Dönem Stratejisini belirleyen “Muhafaza” teorisi oldu. Truman doktrini diye de adlandırılır.
George Kennan , Stalin in Hitller olmadığını, saldırı için belirli bir zamanı olmadığı ama avrupayı ve dünyayı hakimiyeti altına almaya kararlı olduğunu ancak bunda acelesi olmadığını, provokatif olmayan bir karşı koyma yolunda tutarlı bir strateji geliştirirsek, bu üçüncü yol Sovyetlerle bir çözümlemeye hatta Sovyetlerin parçalanmasına gidebilir değerlendirmesini yapıyordu. Yani var olan durumu koruma, Muhafaza etme, devrimlerin gelişmesini , fazla çelişki yaratmadan engelleme.
Taki Sovyetlerin Dağılmasına kadar uygulanan Strateji, MUHAFAZA teorisi temelinde oldu.
4- Sovyetlerin yıkılmasından sonraki strateji.
Sovyetlerin yıkılmasından sonra muhafaza stratejisine gerek kalmadı.
Sovyetler dönemi George Kennan in emperyalist “muhafaza” teori ve stratejisi güncelliğini kaybetti, ve yerini Huntington un “Kültürler arası çatışma” teori ve stratejisine bıraktı.
Huntingtona göre batılı olmayan hemen hemen bütün ülkeler, zaten bu doğmakta olan yeni dünya düzeni içinde ya muhafaza edilmiş, ya onunla bütünleşmiş, yada onun bir parçası haline gelmiş durumda . Sovyetlerin dağılması ile ortaya çıkan ülkeler hariç bunların dışında kalan “Çin ve müslüman ülkeler” bu yeni dünya düzeni dışında kalmışlar. Ve Huntington a göre bunlar hiç bir zaman bu düzene katılmayacakları olasılığının büyük olduğu gibi, batı medeniyetlerine karşı güçlerini birleştirme olasılığı da var. Bu yüzden “medeni batı ve hristiyanlık” bir tarafta “İslam ve tanrısızlar Çin’ ,diğer tarafta, Kültürlerin çatışmasını oluşturmakta.
Bernard Lewis, İstanbulda, Afganistan Dıs İşleri bakanıyla, Avrupa İslam Toplantısında
Her Strateji, içinde temel ve güncel taktikleri gerektirir. Bu stratejinin ana taktiği , İsrailli Bernard Lewis’ın Arap ülkeleri gayri meşrudur ve bu nedenle batının çıkarlarına bir tehdit teşkil edemeyecek şekilde küçücük parçalara bölünmesi gerekir, ülkelerdeki merkezi güçleri zayıflatma, politikayı bir araya getirebilecek ortak bir sivil toplum, ortak bir ulusal kimliği yoketme, etnik, mezhebi bölünüp parçalalanabilecek ne kadar farklılıklar varsa destekleme, birbirlerine düşürme gerekliliği değerlendirmesi temelinde oluşturulmuştur.
Ancak, bu strateji kendi içinde bir başka strateji daha taşıdığından, emperyalistlere bir taşta iki kuş vurma olanağını sağlamış oluyor. Birincisi başlangıçta antagonist bir şekilde varolmayan bir değerlindermeyi- kültürler arası çatışmayı- teorinin idiasını doğrulamak için, provokasyon ve örgütlemelere girmek, bunu yaparkende stratejik ana amaçlarından bir bölümüne ulaşmak. Yani müslümanları fanatikleştirip birbirlerini yedirmek, ve bu arada da, bu ülkelerin tüm değer kaynaklarını -özellikle de petrolü- uzun vadeli kontrolü altına almayı garantilemek için uygulanan taktikler. Medyada kafa kesmelerden , iğrenç katliamların yaygın bir şekilde gösterilmesi yoluyla da müslümanların ne kadar vahşi olduğu iddiasının, ve dönemin çatışmasının medeniyet ve vahşiler arasında kültürel olduğunun doğrulanması taktiği.
Sonuçta Kuzey afrikadan Çine ne kadar müslüman nüfusu olan ülke varsa, bunları eğittikleri şövalyelerin yardımıyla, bir daha kendilerine tehlike yaratamayacak şekilde en küçük parçalara bölmek. Her nekadar da Rusların Suriyede bu planı engellediği gibi bir görüntü varsada, yakın gelecek bunun bir pazarlık la sonuçlanıp sonuçlanmıyacağını daha açık gösterecektir.
Bu pratiğin hayata geçirilişini, sanırım hepimiz Libyadan , Iraktan, Afganistantan , Suriyeye kadar görüyoruz.
Hayata geçirilen taktikler, stratejinin gerçekleşmesi yönündedir. Taktiğin kılıfı ve (kitleler ve-ya da BM gibi kurumlar tarafından) onaylanması taktiğin sonucu , yeni taktiklerin hayata geçirilmesini kolaylaştırır.
Genellikle bir, ya da bir kaç olay (provokasyon), bir ülkeye yapılacak işgale NEDEN, ve yapılan işgal ise bu NEDENİN bir sonucu olarak gösterilir. Aslında ülkeye yapılacak , önceden planlanmış işgal, yapılan Provokasyonun NEDENi dir. Yani Neden ve Sonuç , ifade edilenin tam tersidir. Provokasyon un NEDENİ işgal amacından kaynaklanır, işgalin NEDENİ provokasyon NEDENİyle değil.
Örneğin, Afganistan ın işgal NEDENİ 11 Eylül terrorist olayı değildir, tam tersine 11 Eylül olayının NEDENİ, stratejinin bir parçası olarak Afganistanın işgal edilmesi Planıdır. Başlangıçta belirttiğim gibi , çoğu önemli provokatif taktikler, hükümetin ve diğer kurumların çok üstünde olan emperyalist güçler tarafından belirlenir ve hayata geçirilir.
Belki bütünüyle olmayabilir, ancak yakın tarihe baktığımızda ABD de kimin başkan olacağı, planlanan taktiklere bağımlı olarak belirlenme yönünde bir eğilim göstermektedir. eğer direk , açık savaş planlanıyorsa, genellikle gerici ve hernedense siyasi olarak geri zekalılar, ama gizli savaş planlanıyorsa, entellektüel ve demokratlar başa geçiyor. Bu sadece dünya kamu oyu göz boyaması, ve kamu oyunu etkileme ilgili olabilir. Seçildikten sonra müslüman ülkelerdeki gelişmelere baktığımızda , Müslümanmı değilmi reklamlarının yapıldığı Barrak HÜSEYİN Obama nın seçilmesinin tesadüfi olduğu konusunda ikna olamadım. Ancak gördüğümüz kadarıyla, onun dönemindeki, Libyadan tut Suriyeye kadar, bütün taktiksel faaliyetler direk savaş değil, ABD de Suudi Arabistanda, Ürdünde ve Türkiyede istihbarat örgütleri tarafından control edilen kamplarda eğitilip, önderliği kontrol altında, taktiğin uygulanacağı ülkelere gönderilen müslüman şövalyeler tarafından hayata geçirilmektedir. Yani dolaylı savaş.
Konuyu bitirmeden , önceki yazıya , “Bu bana emperyalizmin dişlerinin artik çürüdüğü tezini (gecmis donemlerde savunan ) hatırlattı “” diyen kardeşime cevaben, yazı emperyalizmin ne olduğu , zayıflayıp zayıflamadığı, yada elsıkışıp sıkışmadığı konusunda değil, yazı bütünüyle emperyalizmin bu tarihi dönemdeki Stratejisinin ve taktiklerinin ne olduğu konusuyla ilgili.Öyle bir sonuca ulaşacağınız hiç bir yorum görmedim.
Bu yazıyı daha uzatmaya gerek yok, uzun yazı okumak genellikle zor geliyor yeni nesle. Konuyla ilgili olarak, dini gericiliğin beslenip desteklenmesi ve Milliyetciliğin papucunun dama atılması konusuna ayrıca değiniriz.
Emperyalizmin emekci ve ezilen halkların mücadelelerini bastırma ve dünya haritasını yeniden çizme planı hep bir kılıf altında olmuştur. Emperyalizmin gündemde olan tarihi dönem stratejisi doğru değerlendirilmeden , emperyalizme karşı savaş ve devrim stratejisi doğru yapılamaz.
Mart 6, 2017
Erdogan Ahmet
Hiç yorum yok