Header Ads

Header ADS

Seçimlerde tavır üzerine - oportunizmin pasifizmi terkettirdiği ilginç gelişme

""burdaki kent işçileri yönünden liderler takımının tümünün parlamentoya girmemiş olmaları talihsizlik oldu. Bu, bütün takımdan kurtulmanın en güvenli yolu olacaktı" Marx

Yaşamın kendisi ve pratiği, öğrenim in en önemli eğitim alanı olduğunu bir defa daha  kanıtladı.

Yıllarca somut şartların gereksinimlerini değerlendirmeye bile almadan "zorunlu bir taktik" olarak  görüp, her yerde ve her zaman uygulanan "boykot"  çağrıları, en hızlı sol gruplar tarafından bile bir kenara itilip, tatmin edici teorik hiç bir açıklama getirilmeden , kimisinde üstü kapalı da olsa "seçimlere aktif katılma" çağrılarına dönüştü.  Olumlu bir gelişmemi?Özgünde  Evet. Ancak ilginç olanı bu değişim ve gelişim, teorik ve pratik değerlendirmenin bir sonucu olarak değil, oportunistliğin bir yan ürünü olarak gerçekleşmesi… İçinde zıtlığı taşıyan ilginçlik,  oportunistliğin gevezeliğe ve pasifliğe bir son vermede olumlu bir adım atmaya neden olması..

Lenin in Burjuva Parlamentolara Katılmak Gerekirmi? yazısında vurguladığı gibi ""Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız, ... Bunu yapmazsanız gevezeden başka bir şey değilsiniz…""

Gündemdeki  seçimler ve Parlamentoya katılma üzerine birkaç temel teorik değerlendirmeye bir defa daha kısaca değinip alınması gereken tavırı özetleyelim.


Parlementoyla Devletin niteliği değişebilirmi?

Devrimci! basında  doktorundan profesörüne bir çok yazar yazılarında AKP nin  artık "Devlet" olduğundan, "Devlet " i ele geçirdiğinden bahsediyorlar . Devlet in sınıfsal bir iktidar olduğu ve devrim olmadan niteliğinin değişmeyeceğini, bir partinin bu sınıfın yürütme organı olan hükümetinde görevli bürokratları olduğunu  bir Marksist Leniniste hatırlatmaya gerek yok. Ancak bu tür yüzlerce değerlendirmelere yer veren sözde MList popüler sitelere hatırlatmakta yara var.

Devrim olmadan değişgen olan, Devletin niteliği yani sınıfsallığı değil , onun biçimleridir. Bu biçimler onun kurumlarında –onların çıkarlarıyla ve bürokrasi için çizdikleri sınırlara bağlantılı olarak-şekillenir. Lenin in Avrupa İşçi Hareketi İçindeki Ayrılıklar  yazısındaki sözleriyle ""Devletin egemenlik biçimleri değişebilir: sermaye, iktidarını, sahip olduğu bir biçimde şu yolda, bir başka biçimde bu yolda ortaya koyar -ama esas olarak, ister oy hakkı ya da öteki haklar olsun ya da olmasın, ya da ister cumhuriyet, demokratik bir cumhuriyet olsun ya da olmasın, iktidar sermayenin ellerindedir- aslında ne denli demokratik olursa, kapitalizmin yönetimi o denli kaba ve o denli vurdumduymaz olur. ... hiç bir demokratik cumhuriyet, hiç bir oy hakkı onun niteliğini değiştiremez.""

Benzer bir şekilde , aslında burjuvazi tarafından çarpıtılan ve Liberaller tarafından yutulup basına egemen sınıflar arası çatışma olarak kusulan Gerici ve Askeri  Bürokrasi arasındaki mücadele , bir iktidar olarak devlet in mücadelesi değil, devletin iktidarı-yönetim ve denetim kurumları için mücadeledir. Birinin ya da diğerinin –hakim sınıfın müsaadesi sınırları içinde-üstün çıkması Devletin Niteliğini değil, biçimini  değiştirebilir. Leninin  aynı yazısında vurguladığı gibi "" Bir cumhuriyet nasıl birmaskeye bürünürse bürünsün, ne denli demokratik olursa olsun, eğer o bir burjuva cumhuriyeti ise, eğer o toprak ve fabrikaların özel mülkiyetini koruyorsa ve eğer özel sermaye toplumun tümünü ücret köleliği içinde tutuyorsa, .., o zaman bu devlet, bazı insanların, ötekiler tarafından ezilmesi için bir makinedir.""

Egemen Burjuvazinin yürütmede yaptığı değişiklikler gerek sınıf mücadelesindeki , gerekse ekonomik gelişmeler ve değişmelere bağımlı olarak bilinçli bir şekilde uygulamaya geçirilir.Lenin yazısında  vurguladığı Pannekoek in ""Burjuvazinin  "daha ustaca" bir politika olan "liberal" politika yoluyla bellirli  bir süreç  için amaçlarını gerçekleştirdiği sık sık görülür.. Revizyonistler, sınıf savaşımı öğretisinin "çağı geçmiş" olduğunu ilan ederler ya da gerçekten de sınıf savaşımını terketmek demek olan bir politika gütmeye başlarlar. Burjuva taktiklerinin zikzakları, işçi hareketi içerisinde revizyonizme yoğunluk kazandırır ve işçi hareketi içerisindeki farklılıkları sık sık tam bir bölünme noktasına getirir."" değerlendirmesinin haklılığı, bugün  Türkiyede somut olarak kendini bir defa daha kanıtlamakta.

Yani Burjuva parlamento devrimci bir amaç ve devrimciler için bir çözüm değildir.

Parlamentoya girmeli mi?
Devrimciler  hiç bir mücadele aracını ve biçimini reddetmez, somut şartların değerlendirilmesine bağımlı olarak araçlar, yöntemler ve biçimler belirlenir. Önemli olan "Araçların" "AMAC "a dönüştürülmemesi.  Kısacası parlamento mücadelede bir araç, parlemento içindeki mücadele de , mücadele yöntem ve biçimlerinden SADECE bir tanesidir.

Lenin aynı yazısında  boykotcuların "" gerici parlamentonun dışında yığınların eylemiyle parlamento içindeki devrime sempati duyan (ya da daha iyisi: devrimi doğrudan doğruya destekleyen) bir muhalefet ile birleştirmenin özellikle devrim sırasında ne kadar yararlı olduğunu doğrulayan, eğer bütün devrimlerin değilse, birçok devrimin tecrübelerini unut""tuklarını hatılatarak bu mücadele aracının önemini vurgular.

Ancak Lenin bu aracın amaca dönüştürülmesi konusunda , kapitalist bir sistem altında ""proletaryanın gereksinimlerini karşılamaya çalışan bir hükümet"" kurmayı nihai amaç olarak görme konusunda Marksizmin oportunistler tarafından alçaltılması yazısında Kautskyi eleştirirken  ""Bize gelince"", der, "" biz oportünistlerle selamı-sabahı keseceğiz; ve bilinçli proletarya, "güçler dengesinde bir yer değiştirmek" için değil, ama burjuvazinin alaşağı edilmesi için, burjuva parlamentarizminin yıkılması için,  proletaryanın devrimci diktatorası için bizimle beraber olacaktır..""

Parlamentonun bir AMAÇ değil ARAÇ olarak görülmesi  konusunda hiç bir Marksist Leninistin kuşkusu olamaz.

Parlementoyu bir araç olarak kullanabilmek ise seçimlere adaylar göstermek ya da sosyalizme devrime yatkın adayların parlamentoya girebilmesi için desteklemekten geçer.

ACİL sorun-lar konusu
Komintern devrimci partilerin bağımsız ve kendi ülkelerine özgül bir şekilde örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerekliliğini vurgularken her ülkenin kendisine özgün çözülmesi gereken ACİL sorunları olabileceği gerçeğini de temel alır.

Bu anlamda Türkiyede çözülmesi gereken acil sorun Kürt halkının demokratik talepleri sorunudur. Kürt halkının sorunun burjuva demokratik anlamında bir çözümü , giderek sınıfsal ve ideolojik anlamda safların netleşmesini de beraberinde getirecektir. Böylece de sorunun gerçek olarak çözümlenebileceği sosyalist devrimci mücadelenin de yolunu açacaktır.

Bu gerçekten yola çıkarak, aslında yeteri kadar kurnazlık kredisi vermediğimiz sermayenin "Sorunun "burjuva anlamında ve içeriğinde bile çözümünü geciktirmesinin altında yatan , ırkcılık, din, ergenekon vb gibi biçimsel temel ve nedenlerden çok, sorunun çözümünün sınıf mücadelesi açısından doğuracağı sonuçlardır. Sorun çözümsüz bırakılarak her iki taraftada milliyetciliğin gelişmesi, sınıfsallığın göz ardı edilip etnikliğin hep ön planda tutulması , Devrimcilerin değil, burjuvazinin çıkarınadır.

Acil sorun Taktiksel mi yoksa Stratejik bir sorunmu?

Stratejik sorun nihai amacı, sosyalizmi  hedefleyen önderlik ve devrimden çıkarı olacak unsurlarla bu önderlik altında ittifaklar sorunudur, değişken değildir. Taktiksel sorunlarsa tamamıyle Stratejiye bağımlı olan ve bağımlı kılınması gereken,  içinde bulunduğu özgün duruma bağımlı olarak değişebilen sorunlardır. Bu anlamda "Kürt sorunu" devrimci mücadelenin stratejik değil taktiksel bir sorunudur.  Aynı şekilde burjuvazi için devrimci mücadeleleri bastırmak onların stratejisi, "Kürt Sorunu"nun çözümünü geciktirmeleri de onların taktiği ile ilgilidir.

Türkiyede bu taktiksel sorunun , stratejik bir sorun a dönüştürülmesi, parlamenter mücadelenin bir araç olmaktan çıkartılıp, amaca dönüştürülmesi ile bağlantılıdır, vurgulanan çarpık  teorik ve pratik yaklaşımın bir sonucudur.

Ancak bu, devrimcilerin acil sorununu burjuva içeriğiyle çözmek, ve sınıfsal mücadelenin yolunu açmak  için parlementoyu kullanmasını engellemez. Engels in sözleriyle ""Anarko-sendikacılar "küçük işleri", özellikle de parlamento kürsüsünden yararlanmayı reddederler. Pratikte bu….  "büyük günleri" bekleyip durmakla sonuçlanır. ""Acil olan sorunun çözümü için her alan, özellikle sorun un burjuva demokratik  içeriği nedeniyle, burjuva  parlementosu  kullanılmalıdır. Devrimcilerin, özellikle gelinen yerde, kendiliğinden ci, "büyük günleri" bekleme lüxü kalmamıştır.


Öyleyse seçimlerde alınması gereken tavır ne olmalı?

En azından burjuvaziye kolay ve rahat nefes aldırmama, onların taktik ve planlarını hiç bir muhalefet olmadan uygulamalarını engelleme , onların parlementodaki sahtekarlıklarını teşhir etme, ve en önemlisi Acil "Kürt Sorunu" nun burjuva demokratik anlamında çözümünün gerçekleştirilmesinde bir başka mücadele alanı yaratma  amacıyla seçimlerde aday olan -sadece ve sadece-sosyalistleri ve sosyalizme sempati duyanları parti ya da örgüt farkı gözetmeksizin desteklemek.

Devrimcilerin parlementoya sosyalist , sosyalizme eğimli, ilerici parlmementerler gönderebilmelerinde kaybedecek hiç bir şeyleri olamaz. Tam tersine devrimciler   –desteklenenlerin parlemetodaki pratiklerinnin olumlu ve ya olumsuz olması-her iki zıt  sonuçta da kazançlı çıkacaklardır.. Olumlu ,doğru  pratikler zaten kazanç getirecektir.

Desteklenen adayların olumsuz ve burjuva pratikleride, Marxın  Sorge'a mektubunda: ""burdaki kent işçileri yönünden liderler takımının tümünün parlamentoya girmemiş olmaları talihsizlik oldu. Bu, bütün takımdan kurtulmanın en güvenli yolu olacaktı"" sözlerinde belirttiği gibi , onların kendilerini teşhir etmelerine ve devrimci hareketden soyutlanmalarına neden olacaktır. Eğer varsa , Sosyalist maskesi olanların maskelerini indirmede bundan –parlamentodaki pratikten- daha etkili  bir alan olabilirmi?

""En sert, en amansız ve en uzlaşmaz eleştiriler parlamentarizme ya da parlamenter eyleme karşı değil, devrimci olarak parlamento seçimlerinden ve parlamento kürsüsünden yararlanmayı bilmeyen liderlere karşı, ve hele yararlanmak istemeyen liderlere karşı yöneltilmelidir."" Burjuva Parlamentolara Katılmak Gerekirmi? Lenin

""İkinci Enternasyonal'in ölümcül günahı, o sıralar parlamenter mü­cadele biçimlerinden yararlanma taktiğini uygulamasında değil, bu bi­çimlerin önemini abartmasında, onları neredeyse biricik mücadele bi­çimleri olarak görmesinde ve II. Enternasyonal partilerinin, açık dev­rimci muharebeler dönemi başlayıp, parlamento dışı mücadele biçimleri sorunu ön plana çıktığında, yeni görevlere sırt çevirmesi, onları reddetmesinde yatar."" Stalin 


Erdoğan Ahmet
7 Mayıs, 2011

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.