Header Ads

Header ADS

Mısır , Tunus; Halk Ayaklanmaları, iktidar mücadelesi , Ordu , oynanan oyunlar ve planlar


Arap ülkelerindeki halkların devam eden ve duraksamalar, gerilemelerde olsa devam edecek edecek olan devrim mücadelesi ,tüm mücadeleler için bir tecrübe kaynağı olmanın yanında, özellikle Türkiyedeki burjuva liberal lerin ve yetmez ama evetci sol!! un Devlet ve ordu konusundaki anlayışlarının nasıl gerçeklerden uzak olduğunu, Marksist devlet anlayışının sa tarihi olarak ne kadar doğru olduğunu bir defa daha kanıtlamıştır.

Gelişen olaylar, Türkiyede ve genelde Olaylara *sınıfsal bakışı bırakmayı * öneren, *Marksizm’i; insan ve toplum beynini esir alan bir ideoloji ve sadece bir sınıfa (proletarya) ait bir yöntem olmaktan çıkartıp, yeniden, bilimin anası bir felsefe, bir toplum bilimi düzleminde üretmek gerekir diyen * , Ordu-bürokrasi, Kemalizm - gericilik çatışmalarını DEVLET in üstünde ve ondan bağımsız , hatta Devlet in iç çatışması gibi gösteren tüm burjuva liberal ve revizyonist yaklaşımların saçmalığını pratikte doğrulamış örnekllerle dolu. 

Marksist Leninist görüşü -ta ki kafalara dank edene kadar tekrarlıyalım- ; sınıfsal bir iktidar olarak *Devlet* le, Devletin kurumlarından birisi *hükümet* bu sınıfsal devlet in *iktidarı* , bu sınıfın yürütme organı dır, devletin kurumlarından bir diğeri olan ORDU ise , bu sınıfın hakimiyetinin zorla sağlanmasıyla görevli bekçisidir. 


Sadece devletin iktidarındaki –yani hükümetdeki- değişiklikler, bir iktidar olarak *Devlet* de değişikliklere neden olamaz. Bu değişiklerde olası bir tehlike karşısında hakim sınıf ın devleti, diğer bir kurumu olan ordu yu harekete geçirerek , olası değişiklikleri SADECE- yürütmeyle sorumlu -İKTİDAR daki değişikliklerle kısıtlamayı hedef alır. Bunu gerçekleştirmede de şüphesizki bağımlı ve işbirlikcisi olduğu uluslarası sermayenin ve emperyalist ülkelerin yardımı ve desteği büyük rol oynar.

Kısacası bir iktidar olarak devleti hedef almayan ya da ALAMAYAN hareketler, devletin iktidarındaki bir değişiklikle etkisizleştirlmeye, bastırılmaya ve uyutulmaya çalışılır. 

Mısırda, Tunusda ki yeni bir uyanışın ve başkaldırının örneğini veren devrimci mücadeleler – bu anlamda- devam edecek olan ve henüz amacına ulaşmaktan uzak bir durumda. İktidar olarak Devlet, mücadeleyi bastırmak için hareketlerin yavaşlaması, etkisiz hale getirilmesi için , halkların taleplerini hükümetdeki değişikliklerde yoğunlaştırarak, 1) zaman çalmaya, 2) kendi çıkarlarına hareket edecek muhalefeti oluşturmaya 3) kitlelerin gerek ekonomik ve gerekse siyasi geniş kapsamlı taleplerini yadsıma aldatmaca planlarını hazırlamaya ve en önemlisi bunlara bağımlı olarak 4) gereksinim olasılığını hesap ederek , orduyla bir karşı devrim hazırlığına uğraşıyor.

Mısırda ayaklanan halkla bağlantısı bile olmayan , onların temsilcisi olmayan , sözde *populer* ler, özde sistemin insanları olanları *muhalefet liderleri* olarak yansıtarak , onlarla , medyada yoğun bir şekilde yayınlanan * pazarlıklar* yapıyorlar. Arab Liginin genel sekreteri Amir Musa , Mısırlı Milyarder iş adamı Naquıp Sawiris, örneğinde olduğu gibi tüm benzerleri sistemin adamları. 

Yani Hakim sınıf, iktidar olarak Devlet ini korumak için , kendi içinden ve kendi sisteminin profesyonellerinden sözde *muhalefet* liderleri yaratarak, onlarla pazarlık içine girmekte. 


ABD tarafından Mısıra gönderilen milyarlarca dolarlar aslan payını alan generaller zaten protestoların daha fazla ve ileri gitmesine müsaade etmeyeceklerini açıkladılar. Kapitalizmin çarpıkta olsa daha gelişmiş olduğu ülkelerden farklı olarak , Mısırdaki askeri önderlik , Mısırın hakim sınıflarının üyeleri durumundalar. Yani sadece iktidar olarak devletin sahipleri değil, onun bekçisi kurumu olan ordunun da başındalar.

Tunusda , provokasyonların ve şiddetin arkasında olan ordu, ihtiyattadaki askerleride geri çağırarak kendini güçlendirme hazırlıkları içinde. Parlemento hala eski iktidarın elemanlarından oluşuyor, yani hükümet anlamında bir değişiklik bile tamamlanmış değil. 

Yani- hiç te küçümsenmeyecek olan mücadele-pratik anlamda – içerde-, bir uyanış ve uyanış temelinde başkaldırı safhasında kazandığı , burjuvaziyi zor durumda bırakma ve tavır almaya zorlama, -dışarda- benzer hareketleri ve umutları canlandırmanın dışında –henüz- amacına ulaşmaktan uzak durumda. Muharebe kazanıldı ama savaş hala devam ediyor –gerileme ve duraksamalar olsa da artık devam edecek tecrübe ve temel siyasi bilinc kazanılmış durumda.

Özellikle Mısırda önderliğin yoksunluğu, devrimci mücadelede önderlik sorunun önemini ortaya koymakta. Bu demek değildirki önderlik yoksunluğu mücadeleyi küçümsememizi ve mücadeleyi desteklemekten vazgeçmemizi gerektirir, tam tersine mücadele içinde önderlik yaratılabilmesi için bu halkların mücadelelerine daha yoğun bir destek vermek gerekir. Lenin in de belirttiği gibi siyasi bilinç somut pratikte daha çabuk kazanılır, böylesine sıcak bir mücadele içindeyse emekci halkların siyasi bilinci kazanması katlarca daha hızlı olur. 

Enternasyonal sorumluluk bu halkların mücadelelerine destek vermek, onların mücadelesinin hedefini sadece hükümetde bir değişikliğe yoğunlaştırmaya çalışan, ordularını devrimci mücadeleyi bastırmak için hazırlayan emperyalist ve burjuva planları deşifre etmek, bu planlara karşı kamu oyu yaratmak ve sadece muharebeleri değil savaşı da kazanmaları temennisi yle mücadelelerine mümkün olan her alanda omuz vermektir. Mücadeleleri -uzaktan- objektif olmayan , pessimist ve negatif değerlendirmeler ve yazılar burjuvazinin çıkarlarına hizmet eder. 


Erdoğan Ahmet

Şubat 13, 2011

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.