Marksist Leninist Sol içinde Boykot cu ve Hayır cı karşılıklı suçlamalar üzerine..
Marksist Leninist Mücadelede ilişkilerde ki sekterlik ve oportunizm arasında kurulması gereken dengeden yani esneklikten , bahsetmiştim geçen yazımda .
**"Esnekliğe" ilkelere sahip olmamak, ya da ilkelerden ödün vermekle aynı şeymiş gibi yaklaşmamak gerekir. Esneklik eşittir 'oportunizm ‘ gibi bir yaklaşım ın sonunda sol sapma dediğimiz sekterlikte buluşması kaçınılmazdır Günlük ve özgül pratiklerde "ilkelere sadık kalmakla" "sekterlik" arasında diyalektik dengenin bulunması ve uygulanması mücadelenin gelişmesi ve güçlenmesi ve hatta kimi zamanlar ayakta durabilmesi için bir zorunluluktur.**
Gelinen yerde Boykot ve Hayır kararı alan Marksistler arasındaki laf atışması, bu *esnekliği* koparıp parçalamış ,ve tabanda devrimci ahlak ve anlayışın sınırlarını çok aşmış, *sekter* ciliğin en çirkin biçimini sergilemekte.
Yukardaki *çok iyi şarkı söyler , ama şarkının nasıl biteceğini kimse bilmez * sözleri eğer yanlış hatırlamıyorsam Lenin e ait içeriği oldukça geniş kapsamlı bir söylem..
Kürt halkının önderlerinin aldığı boykot kararı kendilerinin bir sorunu ve buna saygı duymak gerekir. Tartışma konumuz bu değil..
Tartışılan konu Marksist Leninist önderliklerin pratik değerlendirme temeline dayanan Boykot ve Hayır kararları. Konu ne marksizmin, işçi sınıfı, parti, devrim gibi özsel teorileri , ne de şartların ve yığınların devrime hazır olduğu acil ve gündemde olan bir Devrim pratiği sorunu...yani ,tartışılan sorun Marksist teori anlamında özsel , marksist pratik anlamında devrim değil, ortaya çıkan somut şartlara özgül somut bir durumun , somut değerlendirilmesi temelinde alınan PRATİK KARAR lar arasındaki farklar.
Bu tür, belirleyici bir önem taşımayan kararları alan Marksist Leninist önderliklerin aldıkları pratik kararların doğru ya da yanlış olduğunu zaman gösterecektir,. Burjuvazi ye, halkları da aldatıcı bir şekilde evet demedikten sonra, bu tür pratik kararlardan brinin ya da diğerinin Marksizm Leninizmden sapmayla, burjuvaziyle uzlaşmayla ya da uzlaşmamayla bir ilgisi olamaz. Pratik karar ya yanlış ya doğrudur. Lenin in de belirttiği gibi sonunda yanlış ya da doğru olarak kendini gösterir ve yanlışda olsa doğru da olsa yeniden değerlendirmeye tabi tutulacak tecrübeleri oluşturur...
Sorumlu ve ciddi bir şekilde yapıldığı sürece, devrim ve somut kazanım anlamında belirleyici rolü olmayan somut şartları yanlış ya da doğru değerlendirmiş olmanın Anti Marksist olup olmamakla, burjuvaziyle sınıfsal uzlaşıp uzlaşmamakla bir ilgisi olamaz.
Leninin çok açık bir şekilde açıklamasıyla , **Marksizm, bizi, sınıflar ilişkisinin ve tarihin her anının somut özelliklerinin en doğru, aslına en uygun ve nesnel olarak doğrulanabilir, denetlenebilir bir hesabını yapmaya zorunlu kılar. Biz bolşevikler, bu kurala, bilimsel temellere dayanan bir siyaset bakımından kesenkes zorunlu olan bu kurala her zaman bağlı kalmak zorundayız.
Marx ve Engels, ezbere öğrenilen ve yinelenen, olsa olsa tarihsel sürecin her evresinin, somut iktisadi ve siyasal durumuyla zorunlu olarak değişen genel hedefleri gösterebilen “formüller"le haklı olarak alay ederek, her zaman, "bizim öğretimiz bir dogma değil, ama bir eylem kılavuzudur" demişlerdir. **
Yani Genel teoriler TEK BAŞINA *ne yapılacağını belirten ve her duruma uygulanabilen reçeteler değildir, somut şartlardan soyutlandığında , içi boş sloganlar olmanın dışına çıkamaz.. Var olan özgül durumla , ozgül durumun somut değerlendirmesiyle bütünleştirildiğinde teori bir anlam taşır ve pratiğe dönüşür.
Gene Leninin sözleriyle **hayatın önlerine çıkaracağı bütün ihtimallere uyacak hazır çözüm yollarını önceden sunan bir reçeteyi hazırlamaya kalkacak olan kimse, ya da devrimci proletaryanın siyasetinde güçlüklerin ya da karışık durumların olmayacağı yolunda garantiler veren kimse, şarlatandan başka bir şey değildir.***
Gelinen yerde üzücü bir şekilde gözler önünde olan da bu şarlatanlık ve sekterlikten başka bir şey değildir.
Gelinen yerde Boykot ya da hayır, Her iki taraftaki Marksist Leninist önderliklerin kararlarını Devrimci sorumlulukla aldığını var saymak zorundayız . ..
Karar ı farklı alan her iki tarafında özgül somut duruma uygulanabilecek teorik temelleri var. Kimin somut şartları doğru değerlendirdiği ve teorilerle bütünlüşterdiği ve kararının daha doğru olduğu zaman gösterecek.
Sekter tavır alan, Boykotcu özellikle tabandaki Marksistlerin, Lenin in şu sözlerini ciddi bir şekilde incelemeleri gerekir...***Marksizm bize, belli bir kapitalist ülkenin burjuvazisi tarafından yaratılan ve çarpıtılan demokratik kurumlardan yararlanmayı yadsıyarak "oportünizmle savaşma"nın, oportünizme tümden teslim olmak demek olduğunu öğretiyor. **
Eğer Boykot ya da hayır kararı sadece teoride değil somut değerlendirmeler temelinde alınmışsa, ki dediğim gibi bu saatden sonra , ister yanlış ister doğru görsek bile, saygı göstermek gerekiyor, Zaman bunun pasif ya da aktif olduğunu, aynı şekilde hayırcılarında pasif ya da aktif olduğunu süreç ve sonuç , somut olarak gösterecektir.. Her iki tarafta da aktifliğin belirtisi kendini bu taktiksel kararı , özgül durumun kitlelerde yarattığı hareketi, mücadele çıkarına kitleleri örgütleme ve mobilize etme pratiği olarak kendini gösterecektir..
Öz olarak boykot da, hayır da bir protesto içeriğine sahiptir. Sekterlik, şarlatanlık ve somut şartların değerlendirilmesinin teorik demogojilerine yerine , esneklik ve mücadelenin çıkarlarını düşünerek bu durumdan mücadelenin çıkarları doğrultusunda yararlanma pratiği içine girmek, bu *protesto* yu genişletmek pratiği içinde olmak gerekir... Aksinde, gene Leninin sözleriyle
**Eğer biz, görevimizin, her hoşnutsuzluk belirtisinden yararlanmak ve ne kadar küçük olursa olsun her protesto hareketini biraraya getirip bunları en iyi bir biçimde kullanmak olduğunu anlamazsak, ancak sözde "siyasetçiler" ve sosyal-demokratlar oluyoruz****
Aslında bırakın burjuvaziyle uzlaşma olarak ele almayı, konu olan Devrimciler arası esneklik ve uzlaşma konusunda vurgulamak istediğimi, Engels ve Lenin den şu sözler tamamıyle özetliyor.
"... 'Biz komünistiz' [diye yazıyorlar, Blankistler..] 'çünkü biz, amacımıza ve zafer gününü uzaklaştırmaktan ve kölelik dönemini uzatmaktan başka bir sonuç vermeyen aradaki aşamalardan, uzlaşmalardan geçmeden ulaşmak istiyoruz.'..... "Kendi sabırsızlığını teorik iddia olarak ileri sürmek ne çocukça bir saflık!".
Sonuçta farklı özgül pratik değerlendirmeler doğru ya da yanlış olabilir, bu birinin ya da diğerinin Anti Marksist olduğunun bir belirtisi değildir , Asıl hedeflenmesi ve alınması gereken tavır, burjuvaziyle devrimci sınıfa ihanet eden EVET uzlaşmasının teşhiridir..
Yazıyı Leninden bu konudaki sözlerle noktalayalım...
***Tarihin her özel ya da özgül anında, karşımıza dikilen pratik siyasi sorunlarda kabulü mümkün olmayan uzlaşmaları, oportünizmi temsil Eden uzlaşmaları, devrimci sınıfa ihanet niteliğindeki uzlaşmaları ayırdetmeyi bilmeli ve bunların içyüzünü açığa vurmak için ve bunlarla mücadele etmek için bütün olanakları kullanmalıdır.****
Erdoğan Ahmet
8/7/2010
Hiç yorum yok