Header Ads

Header ADS

ULUS VE ULUSALCILIK TEORİLERİ ÜZERİNE

GİRİŞ

Tarihi boyu, Sosyalizm ve kapitalizm arasındaki mücadele nin en aktif ve yaygın olduğu alan ideolojik mücadele alanı olmuştur ve olmaya devam edecektir. Marksistler gerek kendi kadroları ve gerekse geniş kitleleri bilinçlendirebilmek için sosyalist teorileri daha netleştirmeye herkes tarafından anlaşılabilir dile indirgemeye çalışırken, burjuvazi kendi ideolojisi ve onların en değerli kaynakları olan revizyonist teorilerle Marksizmi karmaşık ve anlaşılmaz hale getirmek için teorileri tahrif eden, karmaşık hale getiren yüz binlerce makale ve kitap yayınlamıştır. Burjuvazinin elindeki imkan ve kaynakları düşünürsek bu ideolojik mücadelede onların hep gerisinden gidilmesinin, kafa karışıklığının , Marksizmi okuma yerine , burjuvazinin Marksist eleştiri ve yorumlarını okumakla yetinme hazırcılığının ve tembelliğinin, sonuçta da slogancılığın ve ezberciliğin nedenini anlamak zor olmaz.

Burjuvazinin sadece mental-beyin üretimi araçlarına sahip olması yanında, bu araçları kullanmakta uzmanlara ve beyin üretimi, marksist teorileri karmaşık , içi boş sloganlar haline dönüştürme konusunda uzmanlaşmış profesyonel teorisyenlere de sahip oldukları gerçeğini de göz önünde bulundurursak, ideolojik mücadelede, güç anlamında ,onların nekadar gerisinde olduğumuz gerçeğini de görebiliriz.

Burjuvazi bu ideolojik mücadelede kimi yerde açık, kimi yerde kapalı ve dolaylı bir şekilde, marksizmin özünü temel saldırı alanı olarak seçmiştir.

MARKSİZMİN TEMEL VE GENEL TEORİLERİ


Marksizmin “özü” ve değişmez, vazgeçilmez ”temel teorileri” ile ,bu temelde dönemlere özgül sistemlere, ülkelere ve durumlara göre yapılmış tahlillerden kaynaklanan teorilere yaklaşım birbirinden farklıdır. Temel teoriler ;

•uzlaşmaz sınıfların ve sınıf mücadelesinin varlığı
•profesyonel devrimcilerden oluşan bir partinin ve onun önderliğinin gereksinimi
•kendiliğindencilik yerine kitlelerin siyasi bilincinin oluşturulması
•Sınıf mücadelesinin ve işçi sınıfının çıkarlarının her zaman önde tutulması ve hiç bir başka mücadeleye bağımlı kılınmaması
•İşçi sınıfının Partisi önderliğinde devrimin gerçekleştirilmesi
•İşçi sınıfının diktatörlüğü
•Sosyalizmin bu diktatörlük altında inşası ve komünist topluma geçiş
olarak özetlenebilir. Bunlara bağımlı olarak da Marksizmin milliyetci ve burjuva İDEOLOJİ lerle uzlaşmazlığı değişmez teorilerdir.

Burda ideolojinin altını çizmek gerekir, çünki bir ideolojiye karşı olmakla, bu ideolojinin önderliğinde dönemsel olarak, ilerici nitelikte olabilecek HAREKETlere karşı olmak birbirinden farklı pratikler izlemiştir ve izlemek zorundadır.

İşte burda konu Marksist “genel teoriler”le ilgilidir . Başka ilgili yazılarda değindiğim “Devletin bir otorite olarak ortadan kaldırılması”, ana vatanın savunulması gibi konuların yanında “ULUSALCILIK” konusu da bu teoriler kapsamı içine girer.

MARKSİST GENEL TEORİLER


Marksist “genel teoriler” her döneme, her ülkeye, her sisteme ve her duruma göre bir reçetegibi aynı şekilde uygulanan teoriler değildir. Bundan, Marksistleri “dogmacılıkla” suçlayan ama dogmacılığın tamda kendisini yapan , Marksizmin özünü değiştirmeye çalışan Troçkist ve burjuva liberallerin yansıtmaya çalıştığı, bu “teorilerin YANLIŞ OLDUĞUNU DEĞİL”, Marksist genel teorilerin içinde bulunan özgül dönem ve şartlara göre tahlil ve tesbit lerin yapılması ve bu temelde (Marksizmin özüne sadık kalarak) uygulanması gerektiği sonucunu çıkarmak gerekir.

“Devletin bir otorite olarak ortadan kaldırılması üzerine” başlıklı yazıda vurguladığım gibi, “Burjuva Devlet” e karşı olmakla, genel anlamda, bir “otorite olarak Devlet” e karşı olmak, marksizmi anlamamak, onun özünden birini oluşturan “proleterya Diktatörlüğü”ne karşı olmak demektir.

Aynı şekilde Burjuva Ulus a ve Burjuva Ulus culuğuna karşı olmakla, proleterya diktatörlüğünün kurulma alanı olan işçi sınıfının ULUSU ve ULUSCULUĞU nu birbirine karıştırmamak gerekir.

İşçi sınıfının Devlet i nin amacı (Devletin) kendisinin , “kendiliğinden yok oluşu”nun zemin ve şartlarını hazırlamaktır. İşçi sınıfının “ulus” unun da görevi ulus-ların zamanla kendiliğinden yok oluşunun zemin ve şartlarını hazırlamaktır. Bu anlamda “devlet ve ulus”, Marksist anlamda kendilerinin yok oluşunun sağlanması için birbirine direk bağımlı iki unsurdur.

Nasılki işçi sınıfının devleti , genel anlamda ve bir otorite olarak devletin yok oluşunu hazırlamak ve gerçekleştirmek için bir zorunluluk ve gereksinimse, Ulus da , ulus-ların ortadan yok oluşunu hazırlamak ve gerçekleştirmek için bir zorunluluk ve gereksinimdir.

Yani ulus ve devlet bir fonksiyon olarak kendi yok oluşunun ortam ve şartlarını hazırlamada birbirinden bağımsız olarak düşünülemiyecek iki kavramdır.

Yani Sosyalizmin siyasi zeminin hazır lamak olan DEVRİM, ekonomik zeminini hazırlamak olan SOSYALİZMin inşası ve kendinin yok oluşunu tamamlıyacak olan KOMÜNİZM e geçiş için ulus ve devlet kaçınılmaz, vazgeçilemez iki araç ve alandır. ULUS ve DEVLET olmadan, bu araç ve alan kullanılmadan Ulus ve Devletin yok oluşu demek olan Komünizmden bahsedilemez.

Ulus kavramına Marks, Engels, Lenin ve Stalinden teorik alıntılara geçmeden önce, kavrama yanlış yaklaşımın ve reddinin ne kadar hatalı olduğu üzerine kısaca, değişik açılardan örnekler verelim.

Ulus konusundaki teorilere genel ezberci bir yaklaşım , bir reçete gibi her duruma uygulamak, kendi içinde çelişkiler yaratan ve özünde Marksizmle uzlaşmayan Teori ve Pratiklerle sonuçlanacaktır.
Revizyonistlerin “Ulusal Kurtuluş Savaşlarının tarihe karıştığı”, enternayonalin bir öncelik ve temel pratik alanı olduğu, ulusal nihilizmin yaygaracılığını yaptığı teoriler, tamda sağda burjuvazinin, solda Bernsteın cıların karşı devrimci ideoloji ve pratikleri ile uyuşmaktadır.


BURJUVA ULUSALCILIĞINA VE BURJUVA ULUSAL HAREKETLERE TAVIR

Dönemimizde Burjuva Ulusalcılığı, ezilen ulus-(al toplumların) ulusalcılığı ve (başlangıçta vurguladığım nedenler temelinde) işçi sınıfının ulusalcılığı olarak üç farklı ulusalcılık tan bahsediyorsak, Ulusalcılığın genelleştirilerek her türlü ulusal harekete karşı olmak gerekir diye bir teori öne sürmek, marksizmin sadece teorilerine değil, onun diyalektiğine ve objektifliğine aykırı bir duruma düşmüş oluruz.

Burjuva ulusalcılığı, burjuvazinin bir aldatmacası, burjuva milliyetci İDEOLOJİDİR. Ancak bir ideoloji olarak Milliyetciliğe karşı olmakla, emperyalizme darbe vuracak, feodalizmi, monarşiyi ya da otokrasiyi hedef alan bir Burjuva Ulusalcı HAREKETİ desteklemek birbirinden farklıdır.

Örneğin Saudi Arabistanda ,ya da bir monarşik ülkede, monarşiyi hedef alan Burjuva Ulusalcı bir hareket (şüphesizki içinde bulunan döneme özgül şartların tahlilleri temelinde) desteklenir demiyorum, --desteklenebilir .

Afganistanda, Bengaldeş de, yada benzer feodal yapının hakim olduğu bir ülkede Burjuva Ulusalcı bir hareket desteklenebilir.

Latin Amerikada, Asya da ve ya başka bir yerde emperyalizmin sömürüsünü hedef alan, ve bı sömürüye darbe vuracak olan bir Burjuva Ulusalcı hareket desteklenebilir.

İkinci tip, Burjuva ulusalcı hareketlere gerek ulusal devletlere bağımlı ve- ya da içinde kendi ekonomilerine sahip sömürgelerin hareketleri, örneğin ABD, İngiltere ve benzeri emperyalist ülkelerin sömürgelerinin bağımsızlık hareketleri de desteklenebilir. Örneğin bir Portoriko nun, Havainin, Folkland adasının, İrlanda nın vb.. Şüphesizki Gene bu destekleme kararları marksizmin özüne sadık kalarak yapılan tahlillerin sonucu olacaktır. Konuyu fazla karıştırmadan İngilteredeki İskoçların, Welsh lerin ve İrlandalıların durumları ve Burjuva ulusalcı hareketlerinin ilk ikisinde desteklenmemesi ama İrlanda da desteklenmesi bu farklılığa bir örnek olarak verilebilir..

Bu nedenle, teori sloganlaştırlıp bir raçete haline getirilemez. Burjuva ulusalcılığa karşı olmakla, Burjuva Ulusalcı, yani Milliyetci ideoloji ye karşı olmak birbirinden farklı sorunlardır. Burjuva İdeolojisine karşı mücadele uzlaşma göstermeden devam eder, ama işçi sınıfının sosyalizm mücadelesi çıkarları doğrultusunda Burjuva Ulusalcı hareketler desteklenebilir . Bu, İdeolojinin değil, hareketin (işçi sınıfının çkarları doğrultusunda) ilerici yanları olduğunda desteklenmesidir.

Yani, “Ulusalcılık” teorisi, Burjuva Ulusalcılığı söz konusu olduğunda bile her yere, ülkeye ve duruma aynen uygulanan bir reçete değildir. Bu , Marksizmin özüne, öz teorilerine sadık kalarak, bu temelde yapılan tahlillere göre alınacak farklı olabilen tavırları içerir..

Şimdi “Burjuva ulusalcılığında” bile tavır tek yönlü değil ken “halkın ulusalcılığı” ne dir ve tavır ne olması gerekir konusuna bakalım.

BURJUVA ULUSALCILIĞI VE EMEKCI HALK ULUSALCILIĞI

Giriş bölümünde Burjuvazinin ve revizyonistlerin marksizmin özünü çarpıtma konusuna değinmiştik. Burjuvazinin ve revizyonistlerin bu çarpıtmada en hünerli bir şekilde kullandıkları TAKTİK, bırakalım bir söylemi konunun bütününden ayırarak almayı, bir paragrafın , hatta bir cümlenin sadece bir bölümünü alıp, devamındaki açıklamayı ilave etmeden söylemi ezberci bir slogan a çevirme pratiğidir. Bu konuda yüzlerce örnekler verilebilir.

Bu TAKTİĞİN en çarpıcı örneğini Marks ın “ işçilerin ana vatanı yoktur” sözünü bütünden hatta paragrafdan kopartarak alarak tekrar tekrar sunmaları ve ezberci bir slogan haline getirmelerinde görebiliriz. Halbuki Marks o sözün hemen devamında “”işçi sınıfı , herşeyden önce, siyasal gücü ele geçirmek, ulusun önder sınıfı durumuna gelmek, bizzat ulusu oluşturmak zorunda olduğuna göre, kendisi, bu ölçüde, ulusaldır, ama sözcüğün burjuva anlamında değil” der.

 “Siyasal gücü ele geçirmek” Devrim e intikal eder, 
“önder sınıf durumuna gelmek” , İşçi sınıfının devleti olan, Proleterya diktatörlüğünün kurulmasına intikal eder,

 yani bahsettiği “oluşturulması gereken ulus”, Proleter DEVLET in , Devletin varlık nedenlerini ortadan kaldıracak şartları yaratacak ,sosyalist ulus dan başkası değildir, yani bu Marksist anlamda, ve pratikte, İşçi sınıfı ULUSALDIR, ve onların ULUS unun  görevi ULUSların varlık nedenlerini ortadan kaldırmaktır.  Bu içerikte ULUS ve DEVLET olmadan, bu araç ve alan kullanılmadan,  Ulus ve Devletin yok oluşu demek olan Komünizmden bahsedilemez. 


Devrim yapılmasını için dünya Devrimini örgütleme ve  bekleme Pasifizmine girilemez. 


İşçi sınıfının mücadelesinin önüne enternasyonalin oluşturulması şartını koyma konusunu tartışmaya bile gerek görmüyorum. Gerek Marksın Gotha Programının elestirisi yazısında ki

 “”” ışçi sınıflarının uluslararası hareketi, hiç de Uluslararası ışçi Birliğinin varlığına bağlı değildir sözleri,

Engels in
 “”Ulusularası işçi hareketi sadece “bağımsız uluslar arasında mümkündür” sözleri ve gerekse
Lenin in “””bir ve tek gerçek enternasyonlizm vardır: o da insanın kendi öz ülkesinde devrimci hareket ve devrimci savaşımın gelişmesi için özveri ile çalışmasına, istisnasız her ülkede, aynı savaşımı,yalnızca onu desteklemesine dayanır “””’
sözleri bu konuya yeteri kadar açıklık getiriyor.

Marksın Engelsin ve Leninin sözleri temelinde Stalin in Bugün, her ülkede ulusal görevler önde geliyor`` tahlili gündemde olan mücadele alanının ULUS lar temelinde olduğunun net açıklamasıdır.

Lenin in " her dönem ULUSU içinde iki ulus vardır” "burjuva “ulus” ve onun “anavatanına” zıt olarak , emekci halkın “ulusu” ve anavatanı vardır. Sözleri bu mücadele alanını belirttiği gibi "Proletaryanın burjuvaziyi alaşağı ederek zafer kazandığı toplumun politik biçimi, söz konusu ulusun ya da ulusların proletaryasının güçlerini, henüz sosyalizme geçmemiş devletlere karşı mücadelede gittikçe daha çok merkezileştiren demokratik cumhuriyet olacaktır " sözleriyle de (ulus ve uluslarası ideolojik birliğin sağlanmasına bağımlı olarak ) ayni zamanda enternasyonalin kurulmasının ulus temelinde mücadelelerle gerçekleştirileceğini de vurgular.

Nasılki demokrasi den bahsederken hangi sınıfın demokrasisisinden bahsettiğimizi belirtmemiz gerekiyorsa, Ulusalcılık tan bahsederken de Burjuva ulus ve ulusalcılığındanmı yoksa emekci halkın ulus ve ulusalcılığındanmı bahsettiğimizi vurgulamamız gerekir..

Sonuçta nasılki Burjuva Devlet e karşı olmaktan bahsederken , aynı zamanda genelleyip , bir otorite olarak Devlet e karşı çıkmak, Marksizmin öz teorilerinden Proleterya diktatörlüğüne karşı olma hatasına düşülüyorsa, Burjuva Ulusculuğuna karşı olmaktan bahsederken sadece genel teorileri şablonlaştırmakla kalmış olmuyoruz, Proleterya Diktatörlüğünün ve sosyalizmin inşası alanı olanı ulus u ve emekci halkın ulusculuğunu da redetmiş oluyoruz. Devrimciler bu ayırımı (burjuva için) Milliyetcilik ve (işçi sınıfı için) yurtseverlik kavramlarıyla belirtirler.

GLOBALİZM, BURJUVA MİLLİYETCİLİĞİ VE EMEKCİ HALKIN YURTSEVERLİĞİ

Lenin in “””………Ana vatan bilmeyen,. sermaye bütün ülkelerin kapitalistlerinin ittifakını muhafaza etmeyi , işçi sınıfına karşı anavatanın çıkarlarının, halkın çıkarlarının ve herşeyin daha üstünde tutar.”” sözleri temelinde, Chernov un Günümüz emperyalizmi nin “küresellik” ideolojisi kendi ırkcı ulusalcılıklarının diğerlerini küçümsediği , dışladığı, aşağıladığı burjuva “ulusalcılığı”dır tahlili, hem emperyalist globalist teorinin, hem de bu teori temelinde Burjuvazinin ulusalcılığının sahtekarlığını göz önüne sermektedir.

Chernov bu tahlilini “””Kozmopolitanizm (Globalizm) YURTSEVERLİĞİN reddidir, onun tam zıttıdır. … Burjuva, paranın ANAVATANI olmadığını, birey nerde para yapabilirse, nerde karlı bir işe sahip olursa , orası onun ANAVATANIdır prensibini vaaz eder. …İşte alçaklık burda ki işportacı ve seyyar satıcı acımasız burjuva iş adamının anti-Yurtsever ideolojilerini gizlemek, saklamak ve yüceltmek için burjuva kozmopolitanizme (globalizm) başvurmuştur.””” sözleriyle daha da anlaşılabilir bir özete indirgemiştir.

Zhdanov un Avrupa özelinde yürütülen burjuva ve revizyonist ideolojik kampanyalar üzerine söylediği “Avrupanın köleleştirilmesi planlarının yandaşı olan ideolojik kampanyalar , ulusal bağımsızlık prensiplerine saldırılardır, ulusların özgürlük haklarını reddetme çağrısıdır, ve ona karşı olarak “evrensel Hükümet” fikrini oluşturmaktır” sözleri bu ideolojinin hedefinin ne olduğunu,

Chernovun “ (emekci sınıfa) Zararlı Globalist ideoloji sadece burjuva ve onların ajanlarına hizmet eder, ve onların vatan hainliklerini , politik dalaverelerini, ve her türlü anti-yurtsever pratiklerini gizlemek için elverişli ideolojik bir araçdır.””” sözleri de bu ideolojinin kimler tarafından kucaklandığını belirten önemli tahlillerdir..

SONUÇ

Marksizmin özü ve değişmez, vazgeçilmez temel teorileri ile ,bu temelde dönemlere özgül sistemlere, ülkelere ve durumlara göre yapılmış tahlillerden kaynaklanan teoriler e yaklaşım birbirine karıştırılmaması gerekir.Marksist genel (doneme özgül) teoriler her döneme, her ülkeye, her sisteme ve her duruma göre bir reçetegibi aynı şekilde uygulanan teoriler değildir. Bunu genel teorilerin YANLIŞ OLDUĞU ya da OLABİLECEĞİ olarak anlamak DEĞİL, Marksist genel teorilerin içinde bulunan özgül dönem ve şartlara göre tahlil ve tesbit lerin yapılması ve bu temelde (Marksizmin özüne sadık kalarak) uygulanması gerektiği olarak anlamak gerekir.

Ulusalcılık kavramı genelleştirilerek her türlü ulusalcılığa ve ulusal harekete karşı olmak gerekir diye bir teori öne sürmek, Marksizmin sadece teorilerine değil, onun diyalektiğine ve objektifliğine aykırı olmakla kalmaz, , ulus-ların ortadan yok oluşunu hazırlamak ve gerçekleştirmek için bir zorunluluk ve gereksinim olan ULUS un ve işçi sınıfı çıkarları doğrultusunda ve önderliğin kontrolü altındaki Emekci Halkın Ulusalcılığının, yani Yurtseverliğin de reddini beraber getirir.

Marksizmin temel teorilerinden hiç bir şekilde taviz vermemekte ısrar ederken, dönemlere vb özgül genel teorilerine , öze kesinlikle sadık kalarak yapılan tahliller ışığında duruma, konuma, döneme vb özgül yaklaşım içinde bulunmak gerekir. Tersi içeriği boşaltılmış, anlanmamış ezberciliktir, Leninin sözleriyle Marksizme İhanetdir.



Mayıs 18, 2010

Edogan Ahmet

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.