Burjuvazinin Kürt Açılımı ve iki yaklaşım
"Kürt açılımı”, ya da “Demokrasi açılımı” üzerine burjuvazinin çıkarları doğrultusunda gündemin belirlenmesi tarihte her zaman halkları ilgilendiren asıl gündemleri perdeleme, gölgeleme ve halkları uyutma ve iktidarlarını sağlamlaştırma yönünde olmuştur. Günümüzdede durum bundan farklı değildir.
Özellikle “kapitalizmin sosyalizmi yendiği”, “kapitalizmin kendini olumlu yönde sürekli yenilediği”, “demokrasi, özgürlik, eşitlik şampiyonu olduğu”, “ezilen halkların demokratik haklarını savunduğu” gibi darkafalı ve ahmakca teorilerin öne sürüldüğü günümüzde “açılım” içerisinde Kürt emekci halkının demokratik ve özgürlükleri konusu da içine alındığından, konu devrimciler açısından hayati önem taşımaktadır.
Konuya Kürt milliyetcileriyle oportunist solun yaklaşımı şüphesizki Troçkistlerin, Euro komunistlerin, globalistlerin, kapitalizmi göklere çıkaran, değişen kapitalizmin artık tek umut olduğu hayallerini yayan yaklaşımından pek farklı olmadığını yazılardan görmekteyiz.
Soruna yaklaşım ve tavır iki biçimde kendini gösteriyor.
Birincisi demokratik hak ve taleplerin şu ve ya bu şekilde kazanılması anlamında Reform ve reformlara yaklaşım; Reformist ve Devrimci yaklaşım zıtlığı
İkincisi emekci ve köylü halkın gerçek kurtuluşu anlamında Marksist Leninist DEVRİM yaklaşımı; Troçkist ve hertürlü diğer burjuva EVRİM yaklaşım zıtlığı.
Burjuvazinin “Demokrasi” ya da “Kürt açılımı” çerçevesi içinde Kürt emekci ve köylü halkının temel demokratik hak ve özgürlüklerini kapsayan REFORM lar olduğu sürece Devrimciler bu “açılım” a karşı çıkamaz, tam tersine bu reformların daha da genişletilmesi yönünde çaba harcamakla yükümlüdürler, ancak bunu yaparken de burjuvaziyi göklere çıkarıp, halk içinde sahte hayaller yayma hatasına da düşmezler. İşte burada Devrimcilerle yukarda bahsettiğimiz emperyalist şakşakcı REFORMİST lerin arasındaki fark ortaya çıkar.
Stalin in sözleriyle ;
""Reformist için reform herşeydir; devrimci çalışma ise ikincil bir-şey, lafı edilecek bir konudur, gözboyamaya yarar. Bundan dolayı burjuva iktidarının varlığı koşullarında reformist bir taktikle reform, kaçınılmaz olarak bu iktidarın sağlamlaştırılmasının bir aracına, devrimi çökertmenin bir aracına dönüşür…….
Oysa devrimci için tersine, esas olan reform değil, devrimci çalışmadır; devrimci için reform, devrimin bir yan ürünüdür. Bundan dolayı burjuva iktidarının varlığı koşullarında devrimci bir taktikle reform, doğası gereği, bu iktidarı çökertmenin bir aracına, devrimi sağlamlaştırmanın bir aracına, devrimci hareketin daha da geliştirilmesi için bir üs noktasına dönüşür""
Bu anlamda Devrimciler Reformlara hoş geldin der, ancak bu reformların arkasında yatan emperyalist planlar ve beklentilerin neler olduğu (Garbis Altınoğlunun Kurt acilimi Kurt kapani yazısı örneğinde olduğu gibi) tesbitlerini yaparak halkın uyutulmasını engellemeyi, reformların devrimci mücadelenin geliştirilmesi ve güçlenmesi amacı doğrultusunda yararlanmanın yollarını ararlar.
""Reformist, reformları her türlü illegal çalışmayı reddetmek, kitlelerin devrime hazırlanmasını baltalamak ve "bağışlanan" reformların gölgesinde uykuya yatmak için kabul eder ken, Devrimci, reformu sadece….. burjuvaziyi devirmek için kitlelerin devrimci hazırlığını amaçlayan illegal çalışmayı güçlendirmeye yarayan bir siper olarak kabul eder.""
Konuyla direk ilgili olarak, reformist (özellikle önderlikler) var olan sistem içinde yerlerini alabilmek, halkı uyutmak, ve halkın asıl kurtuluş mücadelesini bastırmak için reformları alkışlar, Devrimci bu reformları emekci halkın gerçek kurtuluşu micadelesi doğrultusunda (uyanık davranıldığı sürece) güçlendirici bir adım olarak kabul eder.
Önderlik konusuna gelince “Reform” ya da “açılım” ların kimi ve neyi hedeflediği konusunda da yanlış yorumların gene burjuvazinin çıkarına olacağı gerçeği göz önüne alınarak duygusal ve liberal davranmamak gerekir. Lenin in '....sorun, bir örgütün büyüklüğü sorunu değil, politikasının gerçek ve nesnel anlamı sorunudur: bu politika yığınları temsil ediyor mu, onlara hizmet ediyor mu, yani onların kapitalizmden kurtulmalarını amaçlıyor mu, yoksa azınlığın çıkarlarını, azınlığın kapitalizmle uzlaşmasını mı temsil ediyor?””” sözleri tahlil ve yorumlara ışık vermesi gerekir. Bu reformlarla Önderliğin hedef alındığı tesbitini yapmak, hem hiç bir zaman sınıfsal bir mücade temel almamış, kapitalizme yönelmemiş bir hareketi aklamak olur, hem de burjuvazinin asıl hedefi olan, özelde Kürt emekci ve köylü halkının, genelde Türkiyedeki tüm halkların gerçek kurtuluş u olan devrimci mücadeleyi uykuya yatırma planları göz ardı edilmiş olunur.
Konuya ikinci yaklaşım gene emperyalistlerden ve onların ülke içindeki işbirlikcisi burjuvaziden Kürt Emekci ve Köylü halkının kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirmesini umutla bekleyen ve gerçekleştirebileceği hayallerini yayan Troçkist, burjuva milliyetcilerin yaklaşımı, diğeri ise Kürt emekci ve köylü halkının gerçek kurtuluşunun sadece ve sadece anti emperyalist mücadeleyle ve Türkiyedeki tüm emekci ve köyü halkların ortak mücadelesi sonucu iktidarın ele geçirilmesiyle gerçekleşebileceğini savunan Marksist Leninist yaklaşım.
Konuya ya ML yaklaşılır, ya da burjuva..Marksizm adına burjuva yaklaşımları öne sürmek, burjuva hayaller yaymak sadece troçkistlerin ve burjuva milliyetcilerin işidir.
Sosyalist enternasyonal Ulusların kendi kaderini tayin hakkını kabul etmis ve 6ıncı maddesi olarak notlarında “sözkonusu olan istemin (Ulusların kendi kaderini tayin hakkı) ve siyasal demokrasinin tüm temel istemlerinin, burjuva hükümetleri devirmek ve sosyalizmi gerçekleştirmek uğruna devrimci yığın savaşına doğrudan doğruya bağlı kılma gereği”nı vurgulamıştır..
Stalinin ve Lenin in yorumlarıyla “Marksistler için kendi kaderini tayin hakkı dahil her türlü demokratik istem, sosyalizm mücadelesi ve sosyalist mücadelenin çıkarları yanında ikinci derecededir. Bir ülkedeki sosyalizm mücadelesi ülke içindeki “Ulusal Sorun” a tabi kılınamaz ve ikincil bir mücadele haline düşürülemez. “
Bu konuda net bir şekilde gene ustalar “gelişmeler bir kez daha doğrulamıştırki , ulusal ve sömürgesel sorunu emperyalizmin egemenliğinden kurtuluş sorunundan ayrılamaz, sermayenin iktidarı yıkılmazsızın , tüm haklarına sahip olmayan uluslar ve sömürgeler kurtulamazlar “ sözleriyle anlamak istemeyen burjuva milliyetcileri dışında herkese açıkça belirtmişlerdir..
Sonuç olarak “demokratik” ya da “Kürt açılımı” adındaki Reform lara yaklaşım, reformlar içinde Kürt emekci ve köylü halkın temel demokratik haklarını kazanma şansını içinde taşıdığı sürece reddedilemez, ancak burjuvazinin de tuzağına düşerek bu reformlar nedeniyle emperyalizmi ve burjuvaziyi ilerici gösterme çığırtkanlığına katılınamaz.
Kapitalizm altında bağışlanan Reformlar burjuvazinin iktidarının güçlendirilmesinin ve devrimci mücadelenin uyutulmasının yollarından biridir. Ancak şu ve ya bu şekilde elde edilen her demokratik hak ve özgürlük devrimci mücadelenin gelişmesinin ve güçlenmesininde kaynağını içinde taşır.
Erdoğan Ahmet
August 26, 2009
Hiç yorum yok