Header Ads

Header ADS

BÜYÜK OYUNDA KÜÇÜK MAŞA: PKK VE EMPERYALİST UŞAKLIĞI


"" biz, belki de 10 ya da 20 milyonluk bir küçük ulusun özgürlüğe kavuşacağı umuduyla, iki büyük ulus arasında bir savaştan yana, 20 milyon insanıp öldürülmesinden yana olamayız"! Hayır, elbette ki olamayız. Ama, bu, programımızdan ulusların tam eşitliğini sildiğimiz için değil, bir tek ülkede demokrasinin çıkarlarının, birçok ülkede ve bütün ülkelerde demokrasınin çıkarlarına bağımlı kılınması gerektiği için böyledir. "" Lenin


1970 lerin ortalarından (Yusuf un APO cular tarafından kahpece katledilmesinden) bu yanadır değişik biçimlerde tekrar tekrar vurgulanan “””” Emperyalizme karşı mücadelede bu işbirlikçi önderliği, ilerici olarak görmek, hem o ulusun işçi sınıfına yapılan ihanete seyirci kalmak, hemde emperyalistlerin en ilkel taktiği böl-parçala-yönet oyununa gelerek mücadeleyi zayıflatmakla eş değerdir. Onlar Emperyalizmin böl-parçala-birbirine düşür ilkel politikasına hizmet edecek her halklar arası nefret yaratabilme olasılığina canla başla sarılmakdan hiç çekinmemişlerdir.””” yorumu gelinen yerde en bariz bir şekilde doğrulanmaktadır.

Seçimler öncesi yazdığım “PROVOKASYONLARA GEBE BİR TÜRKİYE “ yazısında “”Türkiye, emperyalizmin küreselleşme, Rusya ve Çin i , gerek ekonomik gerek askeri abluka altına alma plan ve pratiğinin kaçınılmaz ve ayrılmaz bir sonucu olarak, bir taraftan ...ABnin , diğer taraftan .... ABD nin kıskacı altında kalmış durumda. Emperyalizmin tarihi, gerek” pratiklerine kılıf geçirmek”, gerekse bu “ pratiklerini onaylayacak "kamuoyu yaratmak” için, “sansayonlu Provokasyonlar “ ında tarihidir. Bu gerçek, Türkiyenin içinde bulunduğu kıskaç içinde, provokasyonlara gebe olduğunun da acı gerçeğini ortaya koyar.”” demiştim.

Seçimler sonucunda yazdığım “”Provokasyonlar, Şantajlar, Tehditler…ve Pazarlıklar Türkiye nereye itiliyor?”” yazısında da “Türkiye Irak a girecekmi girmeyeckmi? ... bunu “pazarlıkta” kimin tavizler i daha fazla vereceğine bağlı olarak göreceğiz...............Türkiye belkide tarihinin en kritik dönemlerini yaşıyor. Provokasyonlar, tehditler ve şantajlarla, zorla-pazarlık içine çekilerek, kritik dönemlerin kalıcı ve uzun süreli olması planları hayata geçiriliyor......””” demiştim.

Bu yorumların günümüzde pratiğe yansımasını son iki haftada olan tahrikler, provokasyonlar , saldırılar ve katletmeler, bu zorlama-pazarlıklarının ve Türkiyede kamu oyu yaratma amaçlarının bir ürünü olarak hepimiz üzülerek görmekteyiz..

Tarih defalarca göstermiştirki emperyalistler uşaklarını, onlara ihtiyaçları kalmadığı zaman feda etmekten kaçınmamıştır. Onlar için önemli olan hedefledikleri amaçlarına ulaşabilmektir. Burda sorulacak soru emperyalistlerin PKK ya ne kadar daha ihtiyaçları devam edecek? Onu kullanmak asgari programları içindemi yoksa azami programları içindemi?

Orta doğunun “Lübnanlaştırılması” projesi süreci içinde PKK nın en azından Türkiye yi ilgilendiren bölümünde ona ihtiyaçları olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Ancak bu süreç içerisinde Türkiye de gerek “hükümet” le “projeye uyum” pazarlıklları ve gerekse kamu oyu yönlendirmesi arzuladıkları yönde şekillenir ve

1- Irak ın birlik ve bütünlüğü bir daha sağlanamayacak, kalıcı şekilde defacto parçalara bölünmesi sağlanabilirse

2- Kuzey de kurulucak olan kukla Kürdistan devleti Türkiye tarafından kabullenirse

3-İran'a giden yolda, yani İran ın “lübnanlaştırılması” projesi için Türkiye ile pazarlıkların sonucu “uyum” ve “yardım”, gerek “hükümet”den gerekse kamu oyundan sağlanabilirse (ki bu da farklı taraflardan farklı provokasyonları gerektirecek)

4- Ve Türkiye defacto federasyonlara bölündürülürse

Sanırım o zaman Emperyalistlerin PKK ya bir “örgüt” olarak ihtiyacı kalmaz. Çünki bölge zaten birbirinden nefret eden , birbirinden her zaman kuşku duyan, birbirine karşı provokasyonlara gelmeğe her zaman hazır, etnik ve mezhep temelinde bir sürü parçaya bölünmüş, yani merkezi bir güç olmayan “Lübnanlaştırılmış” suni devletlerden oluşacaktır.

Orta Doğunun Lübnanlaştırılması projesinde kullanılan PKK nın hala ilerici niteliği olduğu nu savunanlara, 57 sene önce Kominternin aldığı kararlardan birisi belki en iyi cevap,

"" geri ülkelerde burjuva-demokratik kurtuluş eğilimlere komünist bir görünüş verme çabalarına karşı kesinlikle savaş gereklidir.... siyasal yönden bağımsız devletler görünümü altında, iktisadi, mali ve askeri yönden tamamen kendilerine bağlı devletler kuran emperyalist devletlerin sistematik olarak kullandıkları bu aldatmaca, bütün ülkelerin, özellikle geri ülkelerin geniş emekçi yığınları arasında sürekli olarak anlatılmalı, bu aldatmacanın ipliği pazara dökülmelidir.""

Başından beri “aldatmaca” olan, ilerici hiç bir yönü olmayan bu önderliğin (temel ilke olan “ulusal hareketlerin milliyetçiliği savunma biçimini almaması için, o, ulusal hareketlerde ilerici ne varsa ancak onu desteklemekle yetinmelidir””” sözleri gözardı edilerek) desteklenmesinin yarattığı sonuçlarına “gören göze kılavuz gerekmiyor”.

Yıllar once söyleneni birdaha yenileyim

"""Demokratik mücadeleye, yani sola ve bu mücadeleye önderlik edenlere karşı savaşarak VAR EDİLEN PKKnın, gelinen yerde, sadece Demokratik mücadeleye ve sola karşı saldırısı değil, gerek orta doğu, gerekse Türkiye için oynanan oyunlarda kullanılma amacı, onun VAROLUŞUNUN bir nedenidir.

Bu onderliğin kitlelerden soyutlanmasi , emekci halkın kardeşlik ve birlik ruhunun doğması, gerekse oynanan oyunları engellemek için gerekli olan birlik ve beraberliğin sağlanmasi için kaçınılmaz bir zorunluluktur.””

“Emekci Kitlelerden soyutlanma” diye bir sorunu kalmadı ama “sol maskesiyle” beraberinde kuyrukculuk hatasına düşen düşmeyen tüm “SOL” u da kitlelerden soyutladı..

Ne yapılmalı??? Komintern 1920 de söylemiş “”bu aldatmacanın ipliği pazara dökülmelidir.""

Türkiyedeki seçimler; Lübnanlaştırma projesinin uygulama dönemi başlıklı yazıda “”Turkiyedeki seçim sonuçlarının “ Türkiyenin Lübnanlaştırılması Projesinin uygulama döneminde” olduğunun bir göstergesi olabilir”” Böylesine politik projeler “Uygulama” dönemlerinde “sansasyonlu provokasyonları da içinde taşır “ diye noktalanmıştı..

Seçimlerden sonra birden patlak veren bu olaylara yaklaşımın sadece PKK ya indirgenmemesi gerekir. Büyük oyunda sadece küçük bir maşa olan PKK nın da bir köşe oluşturduğu, İrak, İran'ı da kapsayan , Emperyalistler, Türkiyede ki hakim sınıflar ve PKK ÜÇGENİ çerçevesinde olayları değerlendirmek gerekir. Bu olaylar Emperyalistlerin Orta Doğu projesinden bağımsız olarak düşünelemez. Yani yaklaşım ve alınacak tavır bu üçgeni oluşturanlar dan ve birbirlerinden bağımsız olamaz.


Erdoğan Ahmet

Ekim 22, 2007

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.