MEVCUT DURUM VE KOŞULLAR

Türkiye çok ciddî bir çaresizliğin içinde ve giderek derinleşen bir bunalımın eşiğindedir. Toplumu toplum yapan değerler her geçen gün yıpranmakta, ülke hızla kutuplaşmaya, dağılma ve parçalanmaya doğru gitmektedir. Herhangi bir toplumdan söz etmek için insanların biyolojik ve fiziksel varlığını sürdürmesi gerekir; dolayısıyla fiziksel ve coğrafi bir alana, diğer bir deyişle ülkeye ihtiyaç bulunuyor. Bunun yanında toplumu bir arada tutacak ve o toplumu oluşturan üyelerin bir arada insanca ve onurlu yaşam sürmesini sağlayacak düzenlemelere acil ihtiyaç duyuluyor. Mevcut koşullarda “Egemenlik kayıtsız şartsız halkındır/milletindir” ilkesinin tam anlamıyla teoriden pratiğe geçmesi olanaksız görünüyor. Seçimlere az bir süre kala, ABD ve AB’nin desteğini kazanabilmek amacıyla her türlü taviz veriliyor; öte yandan yapay gerilimler ve tartışmalarla Türkiye derin bir uçuruma doğru itiliyor.

Böyle bir ortamda, kendisini halktan/milletten yana gören/gösteren tüm tarafların bir araya gelip güçlerini birleştirmesi ve büyük bir sinerji oluşturarak güçlü bir alternatif olduğunu göstermesi gerekmektedir. Kişisel kısır çekişmelerle zaman geçirilmemelidir.

GENİŞ KATILIMLI BİR İTTİFAKI ZEDELEYEBİLECEK GİRİŞİMLER

Geniş katılımlı bir ittifakı, daha doğmadan ölüme mahkum edecek politikalardan kaçınmak gerekiyor. Bunların başında, son zamanlarda medyada sıkça gündeme gelen/getirilen, hiçbir alt yapı çalışması ve ön hazırlık yapılmadan belli bir partinin inisiyatifiyle veya kişisel temelde dile getirilen ittifak arayışları ve girişimleri yer alıyor. Bu girişimler böyle bir ittifakın daha başlatılmadan sona ermesi/erdirilmesi tehlikesini barındırıyor. Çünkü hiçbir alt yapı ve hazırlık yapılmadan ortaya çıkılması olası bir “ortaklık” zemininin kirletilmesine yol açmaktadır. Dahası, konu medya tarafından şişirilmekte ve tüketilmektedir. Bu tür örnekler zihinlerde “gerçek ve geniş katılımlı bir ittifak” kurulmasını amaçlayan girişimlere yönelik bir tür tuzak ve göz dağı niteliği taşıyor ve kamuoyuna böyle bir ittifakın olamayacağı imasında bulunuyor.

Ayrıca, hiçbir hazırlık yapılmadan ortaya atılan ittifak düşüncelerinin uluorta kamuoyuna sunulması ve çok farklı ittifaklar içinde çok farklı taraflara yer verilmesi de olası bir ittifakta bir araya gelebilecek taraflar arasındaki anlaşmazlık ve çelişkilerin başka bir biçimde dile getirilmesidir. Bunun dışında, hiçbir hazırlık yapılmaksızın ittifak önerilerinde bulunmak olası bir ittifaka karşı tedbirlerin alınmasına da yol açacaktır. Bir ittifak düşüncesi bu ittifaka karşı alınacak tedbirleri de dikkate almak zorundadır. Aksi takdirde ortaya çıkacak sonuç malumu ilan olacaktır.

Dolayısıyla, geniş katılımlı bir ittifak düşüncesinin planlanmaksızın medya ile alelacele paylaşılması dahi bu ittifak açısından büyük bir tehlike taşımaktadır. Bu tür girişimlerde bulunanlar olası bir ittifakı kendilerine veya partilerine mal edebilmek ve bundan nemalanabilmek için acele davranmakta, ittifakın medyaya sunulmasının bile bir program dahilinde ve belirli bir aşamada yürürlüğe konması konusunu düşünmemektedirler. Dolayısıyla, yöntem ve içeriği belirlenmemiş, eylem planı ayrıntılarıyla tüm taraflarca görüşülüp kabul edilmemiş alelacele bir ittifak önerisinin sonu henüz doğmamış bir çocuğu öldürmekten başka bir anlam taşımamaktadır.

YAPILMASI GEREKENLER

Bu koşullarda, takip edilmesi gereken tek politika, çerçevesi, içeriği, yöntemi açık bir biçimde belirlenmiş bir ittifakın kurulmasıdır. Bu ittifakın eylem planı hazırlanırken, mutlaka başarıyı sağlayacak yol ve politikalar üretilmelidir. Göstermelik ittifak arayışlarının zararları bilinerek, ikinci bir şansın olmayabileceği bir ortama gittiğimiz bilinci ve sorumluluğu duyularak bu eylem planı hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.

Böyle bir ittifakın kurulması, uygulanması ve başarı sağlaması kuşkusuz tüm yurttaşlar için olumlu sonuçlar doğuracak; onurlu bir ülkenin onurlu ve başı dik yurttaşları olarak yaşamasına olanak sağlayacaktır.



© Copyright 2004-2011 http://www.antiemperyalizm.org