Header Ads

Header ADS

PKK nin 1993 Dersim Katliamı



"""PKK önderliğinin "Marxistliği" bir zamanlar Troçkinin bütün sosyalistleri Rus ajanı ilan edip ABD istihbarat servislerine ispiyon etme "Marksistliğini de aşmış, Yurtsever ve Devrimcileri kurşunlama faşistliği derecesine ulaşmıştır.

......aşiret....toprak ağaları arasındaki anlaşmazlıklarda ..kullanılan ...PKK önderliğinin "enternasyonalist dayanışma" anlayışı ise, gene Troçkistlerin emperyalizmin "Globalizm" anlayışı çerçevesi dışına çıkamamıştır......Demokratik mücadeleye, yani sola ve bu mücadeleye önderlik edenlere karşı savaşarak VAR EDILEN PKKnın, Demokratik mücadeleye ve sola karşı saldırısı onun VAROLUŞUNUN bir nedenini oluşturmuştur. Bu gerici önderliğe karşı aktif mücadele, demokrasi mücadelesinden bağımsız olarak düşünülemez.. ""  ( 12 Eylül 1980 öncesi ortak görüş).

"""Demokratik mücadeleye, yani sola ve bu mücadeleye önderlik edenlere karşı savaşarak VAR EDİLEN PKKnın, gelinen yerde, sadece Demokratik mücadeleye ve sola karşı saldırısı değil, gerek orta doğu, gerekse Türkiye için oynanan oyunlarda kullanılma amacı, onun VAROLUŞUNUN bir nedenidir. Bu onderliğin kitlelerden soyutlanmasi gerek,1980 oncesi kardeşlik ve birlik ruhunun doğması, gerekse oynanan oyunları engellemek için gerekli olan birlik ve beraberliğin sağlanmasi için kaçınılmaz bir zorunluluktur. """... dedik, geçen sene, gene tepkiler geliyor...

Ve ben gene tekrar ediyorum, Emperyalizme karşı mücadelede bu (PKK) onderliğini, ilerici olarak görmek, hem o ulusun işçi sınıfına yapılan ihanete seyirci kalmak, hemde emperyalistlerin en ilkel taktiği böl-parçala-yönet oyununa gelerek mücadeleyi zayıflatmakla eş değerdir. Ve bu liberalist ve oportunist yaklaşım içinde olan parti ve/ veya örgütlerinde SONUNU getirecektir. Bu aktif tavır takınmadan, varolan geniş yurtsever potansiyel Yurtsever bir Cephe içine çekilemeyeceği gibi, böylesine bir Cephe de varolmadan yıklımaya mahküm olacaktır.

Aradan geçen on üç yıldan sonra aşağıdaki yazı ve Yazının kaynağı yukarda söylediğimin pratik vurgulayıcısı ve sonucunun bir örneğidir.

(bir sene sonraki yazı---- 
PKK nin 1993 Dersim Katliamı 14 yıldönümü )

TDKP den Konu üzerine
--------------------------------
ENFORMASYON BÜLTENİKürdistan Devrimci Komite13 Ekim 1993 Özel Sayısı

PKK'nın Tunceli'nin (Dersim) Hozat ilçesinin Tavuk köyünde pusu kurarak 6 TDKP Kürdistan Örgütü militanını katletmesini 2 militanını da yaralamasını şiddetle protesto ediyoruz

9 Ekim Cumartesi günü Kürt halkının devrimci komünist önderlerinden Hasan Aldemir, mücadele yoldaşları ve halkımız tarafından ölümünün 2. yılında mezarının başında anıldı. Anma eyleminin ardından devrimciler guruplar halinde dağılır.Gruplardan biri de Tavuk köyüne gelir. Silahlandırılmış propaganda ajitasyon grubu daha sonra köyün yakınlarında kırsal alanda yemek yemek ve dinlenmek için mola verir. Kalleşçe bir pusunun kurulduğundan habersiz, halkımızın kurtuluşu, devrim ve sosyalizmin, geleceğin özgür günleri için çarpan 6 devrimci yürek, her taraftan yağan yüzlerce kurşun darbesi sonucu vurulur, 2 devrimci militan ise yaralanır.

TDKP Kürdistan örgütünün 6 militanını alçakça katleden 2 militanını ise ağır yaralayan PKK’lılar amaçlarına ulaşmanın, devrimci bir partinin militanlarını katletmenin verdiği canice duyguların mutluluğu ile zafer naraları atarak olay yerinden uzaklaşır.TDKP Kürdistan Örgütü militanları YUSUF AYDAR, DÜZGÜN ÇAKMAK, HİDAYET DUMLU, İBRAHİM DİŞKAYA ve isimleri henüz elimize ulaşmayan 2 devrimciyi katlederek, 2 militanı yaralayan grubun kurduğu kalleşçe pusu ve yarattıkları vahşet halkımızın mücadele tarihine kara bir sayfa olarak geçecektir. Katledilen devrimcilerin tümünün TC tarafından arandığı, haklarında görüldükleri yerde katledilme fermanlarının yazıldığı, defalarca TC’nin işgal ve cinayet timlerinin pusularından yiğitçe savaşarak sıyrıldıkları devrimci militanlar oldukları iyi biliniyor.

Diğer tarafta ise uzun bir süreden beri PKK’nın halkımıza yönelik bağış, vergi, vs. adları altında zorla para toplama, tehdit, korkutma, cezalandırma ve zorla kaçırma eylemlerinin TDKP Kürdistan Örgütünce eleştirildiği dolayısıyla halkımızın TDKP Kürdistan Örgütüyle bütünleşme eğiliminin de hızlandığı diğer bir gerçek. Halkımızın içine girdiği bu devrimci yönelimden dolayı PKK örgütlülüğünün ciddi olarak rahatsızlık duyduğu bilinmektedir. Yaşanan bu gelişmelerin PKK’lıların bu eylemi yapmalarının gerekçesi olduğu halkımızca da açık olarak biliniyor.

Keza köylüler ve Dersim Halkı PKK’nın sahta senaryolar hazırlayarak insanları kontrgerilla ilan edip ve sonra da öldürmelerine tepki duyuyorlar. Kendilerinden olmayan, boyun eğmeyen herkesi ölümle tehdit etmeleri ya da kontrgerilla olarak değerlendirmeleri halkımızca ciddi tepkilere yol açıyor. En son olarak devrimci yurtsever, demokrat Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Kocademir ve Daimi Cengiz’in ajan ilan edilmesine Tunceli Halkı çok büyük tepki duymuştur. Çünkü Dersim Belediye Başkanı herkes tarafından çalışkanlığı, dürüstlüğü ve halkımızın çıkarlarını gözetmesiyle tanınır. Polisin sürekli tehdit ettiği, sıkıyönetimin yıldırmak için her türlü yolu denediği kontrgerilla tarafından yok edilmek için çeşitli suikast girişimlerine birçok defa maruz kaldığı biliniyor. Mehmet Kocademir’in yine belediye hizmetlerini tüm halkımıza ve devrimcilere sunduğu, gözaltına alınan devrimcilerin akıbetini şubelerde soran, onlarla ilgilenen, sahip çıkan, devrimcilere sunduğu destek, 1Mayıs ve bir dizi eylemden dolayı hakkında çeşitli davaların açıldığı herkes ve PKK’lılar tarafından da iyi biliniyor. Mehmet Kocademir sırf PKK’ya boyun eğmediği için PKK tarafından akla, mantığa, hayale sığmayacak düzmece iddialarla ajan ilan edildi. Aklın, mantığın almadığı diğer bir iddia ise, PKK’nın içinden ajan olarak ortaya çıkan Hıdır Sarı’nın sözde Mehmet Kocademir’in adamı olduğu iddiasıdır. Hıdır Sarı adamıysa PKK’nın adamıdır. Kendilerinin de söylediği gibi kendi içlerinden çıkan bir piyondur. Bu durumdan Mehmet Kocademir’in sorumluluğu ne olabilir? Hıdır Sarı’nın Tunceli Belediye Başkanınca himaye altında tutulduğu iddiası da diğerleri gibi asılsız yalan iddialardır. Gerçek dışı diğer bir olay da Daimi Cengiz ile ilgilidir. Daimi Cengiz’in babası Hasan Cengiz azılı bir TDKP düşmanı ve geçmişten beri de TDKP’ye karşı düşmanca mücadele sürdürmüş bir ajandır. Daimi Cengiz’de bu durumu bildiğinden babasının tavrını nefretle kınamış her türlü ilişkisini kesmiş ve babasının konumunu bütün açıklığıyla devrimcilere açmıştır.

PKK babası ajandır diye Daimi Cengiz’i de ajan ilan etmektedir. PKK’nın sık sık sahte iddialarla insanları ajan ilan edip daha sonra da öldürdüğü biliniyor. En son Dersim Halkının yakından tanıdığı Kawa ve Tekoşin’in yöneticisi aynı gerekçeyle öldürüldü.

Son olarak diyoruz ki, halkımızın kendi kaderini özgürce tayin hakkı ve kurtuluşu için can pahasına savaşanları, direnenleri pusu kurarak katletmenin özgürlük savaşçılığı ve devrimcilik ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Tam tersine böylesi eylemler ve haince saldırılan halkımızın nefretle karşı çıktığı, protesto ettiği olaylardır. PKK devrimcileri katleden, pusu kurarak halkımızın mücadelesini sorumsuzca baltalayan eylemlerinin ve 6 devrimci militanın dökülen kanlarının hesabını vermelidir. Bu yapılmazsa halkımız bunları affetmeyecektir ve devrimci kanı dökenler döktükleri kan içinde boğulacaklardır.

KÜRDİSTAN DEVRİMCİ KOMİTE


-------------------------------------------------
TUNCELİ’DE YAPILAN KATLİAMA KARŞI HALKIN YAPTIĞI PROTESTOLAR

(Gerçek, İstanbul 11.10.1993)

6 TDKP militanının PKK tarafından pusu kurularak öldürülmesini protesto etmek için 10 Ekim Pazar günü 2000 kişi yürüyüş yaptı. PKK’nın katliamını sert bir dille kınadı. 11 Ekim Pazar günü ise aynı protesto halk tarafından devam ettirildi ve tüm kepenkler kapatıldı. 11 Ekim günü Hozat halkı tümüyle sokağa döküldü. Hozat’ın nüfusundan çok daha fazla olan 3-5 bin kişilik halk PKK’nın pusu kurarak TDKP’lileri öldürmesini şiddetle kınadı. Aynı yöntemlerin Türk devletince de yapıldığı haykırıldı. Tüm okullar ve iş yerleri protesto için kapatıldı.

Hozat’ın tüm köyleri PKK’nın pusu kurarak TDKP’lileri öldürmesini 10 Ekim Pazar günü hemen duydular. Aynı gün 100’lerce insan akın akın TDKP’lilerin öldürüldüğü köye geldiler. 11 Ekim Pazartesi günü ise Düzgün Çakmak’ın cenazesini Kilise köyünde toprağa verdiler. Cenaze toprağa verilirken TC yöntemiyle katledilmesini şiddetle protesto ettiler. Halk attıkları sloganlarla vahşeti kınadı. Tüm Hozat köylüleri tam bir matem ve nefret havası yaşıyor. Şimdilik halk isyan halinde.

Aynı tepkilerin Peltek ilçesi ve köylerinde, Mazgirt ve Tunceli ilinde de büyük olduğu bildiriliyor. Tunceli’de tüm okullar boykota gitti, öğretmenler ve öğrenciler derslere girmediler. Halkın tepkisi çok büyük ve öfke duyuyor. PKK’nın bölgede kendilerine de zor uyguladığından dolayı büyük bir nefret duyuyorlar. Eylemler hala merkez ve çevre köylerde devam ediyor.

10 Ekim Pazar günü TDKP Kürdistan Örgütü’nün Silahlı Propaganda ve Ajitasyon Grubu dinlenip, çay içip yemek yerken PKK’nın silahlı pususuyla karşılaşmışlardır. Yoldaşlarımız o ana kadar PKK’lıların böyle alçakça bir pusu kuracaklarını hiç düşünmemişlerdi. Kendilerini hep TC’nin militarist işgal güçlerinin saldırı ve pusularına göre hazırlamışlardı. Yurtsever gördükleri bir gurubun kendilerine böyle kalleşçe bir pusu kuracaklarını düşünmemişlerdi. Yoldaşlarımız Hozat’ın Yukarı Tavuklu köyü yakınlarında yemek yerken her yandan kurşun yağmuruna tutulmuşlar. Kürt halkından intikam alır gibi yüzlerce kurşunu bir anda yoldaşlarımızın üstüne sıkmışlardır. 6 yoldaşımız hemen olay anında, kimisi ağzında çay bardağı, kimisi elinde ekmeği, kimisi boğazında lokması olduğu halde katledilmiştir. Her birinin vücudunda 5-6 mermi bulunmuştur. Hangi duygu, hangi vicdan, hangi anlayış ve insanlıktır bu devrimcilere karşı bu kin ve nefret duyulsun.Yüzlerce mermi bu devrimcilerin üzerine yağdırılırken sizde hiç mi insanlık, vicdan ve babayiğitlik yoktu? Savunmasız, hiç bir şeyden haberi olmayan bir gruba karşı bu vahşeti uygulamak neyle açıklanabilir? Halkın öz evlatlarını katlederek hangi duygunuzu tatmin ettiniz? Hiç mi sizde insanlık yoktu? Kimdi katlettiğiniz insanlar? Siz söylemiyorsanız biz söyleyelim:
Yunus AYDAR,
Düzgün ÇAKMAK,
Hidayet DUMLU,
İbrahim DIŞKAYA

Ve yaralı yoldaşlarımız, yıllardır köylerde, şehirlerde, işçilerle, köylülerle,memurlarla, öğretmenlerle; gençlerle ve kadınlarla tartışan, onları örgütleyen onların içinde, onların kalbinde yer edinmiş devrimcilerdi. Halk, her gittikleri yerde onları bağrına basıyor, kucak açıyordu. Halkımız faşist TC’nin saldırı ve katliamlarına rağmen bir gün olsun onlara kapılarını kapatmadılar. Yoldaşlarımız halkımızla et ve kemik gibi bütünleşmiş komünist militanlardı. Halk devrimcilik adına kendilerine uygulanan baskı yöntemlerini gelip bu devrimcilere anlatıyordu. Halkımıza TC’ye karşı mücadelenin gerektiğini anlatıyor, faşist TC işgalciliğinin kaldırılmasının, Kürt halkının kendi kaderini özgürce tayin etmesinin, işgalci ordu ve güçlerin, emperyalist orduların, Kontrgerilla, özel tim ve köy korucularının ve TC’nin tüm kurum ve kuruluşlarının Kürdistan’dan çıkarılmasının yolunun TDKP saflarından ulusal mücadelenin ancak ve ancak sosyal kurtuluş mücadelesiyle birleştirilerek olacağının inancı ve güvenini geliştirmek için savaşıyorlardı. İşte burjuvaziyi kahreden en büyük tehlike de Kürdistan’da budur. Sosyalizm için mücadeledir.


İşte bu devrimcilerde bu dava için Kürdistan’da mücadele sürdürüyorlar. Ve Kürdistan’da bizim mücadelemiz TC’ye emperyalizme karşıdır. Bu çizgide mücadele eden her güç ile Kürt halkının kurtuluşu için birlikte olmaya özen göstererek mücadele edeceğiz. TC’nin imha ve provokasyonları da bizi bu çizgiden koparamadı bu güne kadar. Ve TDKP Kürdistan Örgütü ve onun savaşçıları da bugüne kadar PKK’nın TC’ye karşı yürüttüğü ulusal mücadeleyi gücü ve imkanları oranında destekledi ve TC’ye zarar verdiği oranda her zaman destekleyecektir. Her zaman PKK’nın çoluk çocuk öldürme, asılsız ajan, kontrgerilla ilanıyla insan öldürmeye, asılsız gerekçelerle halka baskı uygulayarak para ve insan toplama yöntemlerine de karşı olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Ama her zaman dostça eleştiri yöntemiyle TC’ye karşı mücadelesini göz önünde tutarak ki, esas mücadelemizi de bu yöne verdik.

Şimdiye kadar ki tavrımız bu iken yoldaşlarımıza düşman muamelesi gösterilerek, hiçbir aklın mantığın almadığı tam bir şaşkınlık örneği sergileyerek yoldaşlarımızın katledilmesini ne ile açıklayalım?

Bizim Kürdistan ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesini yükseltmemizden kitleler içinde dal budak sarmamızdan rahatsız olacaklar bellidir. O da TC’dir. Nitekim yakın tarihte bir çok yoldaşımızı Dersim’de TC bunu için katletti. Katledilen 6 yoldaşımız TC’nin işgalci faşist güçlerinin başlarına ödül koyarak aradıkları, Kürt halkının kurtuluşu için canlarını ortaya koyan insanlardı. Elleriniz bu devrimcileri katletmeye nasıl vardı? Bu halkın evlatlarını TC’nin bulduğu yerde katletmek için aradıkları insanları pusuya düşürerek katletmek hangi ulusal kurtuluş mücadelesinin yararınadır? Ulusal kurtuluşun önündeki engel TC ve emperyalistlerdir, devrimciler ve halk değildir. Tetiği çeken ya da çektirten beyinlerin tetiği çekmeden önce biraz düşünmeleri gerekmiyor muydu? Bu yöntemler kimin yöntemi ve ne elde edilir?

Eğer tepki duyduğunuz, halktan zorla zorla para toplamanın, otoriterinizi kaba kuvvetle sağlamaya çalışmanıza karşı çıkmamız ve eleştirmemiz ise aynı tutum ve davranışa bilmelisiniz ki her zaman gireceğiz. Nereden ve kimden gelirse gelsin halkın ve devrimcilerin zorla, tehditle, öldürmekle sindirilmesine, boyun eğdirilmesine hep karşı çıkacağız. Devrimci olmakta budur. Ölüme, zor ve tehdide boyun eğseydik, devrimci komünist olmazdık ve halkın kurtuluşu için mücadele sürdürmezdik.

TC’nin katliamlarına rağmen nasıl mücadelemizi sürdürdüysek bundan sonra da sürdüreceğiz. PKK’nı genel olarak Kürdistan’da, özgülünde Dersim’de ve Hozat’ın köylerinde zorla para vb. almalarına karşıyız ve olaydan 3 gün önce aynı zoru uygulayan PKKlılarla Hozat’ın ..... köyünde tartışmalar da olmuştu. Yoldaşlarımız tamamen samimi bir şekilde bu yöntemi eleştirmişlerdi. Ama PKK eleştirildi, tavırları doğru görülmedi diye tam bir vahşet gösterisiyle 10 devrimci militanı pusuya düşürerek 6’sını katlederek 2’sini ise yaralıyorsa; halk da PKK’nın kabullenemeyeceği çeşitli isteklerini yerine getiremediğinde aynı uygulamayla karşı karşıya gelecektir. Bu durumda halk açısından ne değişecektir? Kürt halkı işte bu soruyu her gün kendi kendine sormalıdır. Doğruları hep söyleyeceğiz, yapmaya çalışacağız ve hiçbir zaman pişman olmayacağız.

Biz Kürt komünistleri olarak mantık ve devrimci komünist yöntemlerle mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Şehit yoldaşlarımız Kürt halkının ulusal ve sosyal kurtuluşu için mücadele sürdürdüler ve bu uğurda şehit düştüler. Bu bayrağı Kürt komünistleri, Kürt halkı er veya geç göndere çekecektir. Tüm kendisine devrimci, demokrat ve yurtsever diyen güçleri hep birlikte faşist TC’nin katliamlarına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz. PKK, TC’ye karşı mücadeleyi zayıflatan, halka zarar veren tavırlarından vazgeçmeli devrimci kanı içecek kadar vampirleşmiş, Kürt devrimcilerine pusu kurup katledecek kadar alçalmış anlayışı mahkum etmeli, hesap vermeli, bu unsurları halkımız önünde yargılamalıdır. TC’ye karşı mücadelemizin sorumluluğu, Kürt halkına karşı sorumluluğumuz bunu gerektiriyor. Karşı devrimin işini kolaylaştıran, mücadeleyi zayıflatan her tavır mutlaka mahkum edilmelidir. Ölen binlerce yurtseverin isteği de budur.

YAŞASIN KÜRT HALKININ BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ - YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
TDKP Kürdistan Örgütü Yurtdışı Temsilciliği

1 yorum:

  1. SEÇİM MANZARALARI

    Siteme mesaj yazan arkadaşlarıma, dostlarıma teşekkür ederim. Benim için çok anlamlı mesajlar veriliyor, mutlu oluyorum.

    Seçimler Demokrasinin bir parçası ve halkın iradesidir. Halkın önüne dört veya beş yılda bir getirilen sandıktan çıkan sonuç, toplum hangi sistemle yönetilmek istenmişşe ona layık sonuç olur, katlanmak zorunda çünkü kendi tercihidir. Bu tercihini onun için iyi yapmak zorundadır. Duygusal ve hele yerel seçimlerde ise ideolojik davranma hakkı yoktur.


    Toplum ve kişiler:
    Ben ne istiyorum? Sorunlarım neler? Beklediğim hizmetler neler? Hangi projelerle bana neler verilecek? Çevre, sağlık, eğitim hakkı, temizlik, emekten yana bakış, çocuk hakkı, yaşlılık hakkı, işsizlik sorunu nasıl çözülecek? Kentsel Sorunlar nelerdir? gibi daha nice sorunların çözümleri gibi, ve en önemlisi kişinin bilgi ve birikimleri, deneyimi gibi değerlendirmeler yapılmadan duygusal tepkiler ve akıntıya kapılırcasına seçim iradesi kullanılmakta Tunceli de ise Devrimcilik adı altında aşiretçilik hortlatılarak yapılmaktadır. Ama Tunceli de herkes Devrimci aşiretçiliğe de karşıdır. Küllüyen koskoca bir yalandır.


    Bakıyorum seçim sonuçlarından hemen sonra toplum şikayete başladı. Kardeşim oy verdiniz. Geçmiş beş yılı yaşadınız, gördünüz. Hiç şikayet etme hakkınız yok. Hayır popülist Politika ya gerek yok. Aydın olma ölçüsü nerede? Değer yargıların nerede? Emekten yana tavrın nerede? Geçmiş beş yılın muhasebesi nerede? İnancın, yaşam felsefen nerede? En önemlisi olarak Alevi oluşunla ilgili yaşam kimliğin nerede?


    Seçim döneminde bana iftira atılan ve sitede yayınladığım bir belge var. (Jİtem yazısı belgesi). Haince ve ihanetçe bir yazı. Gerçi hemşerilerim buna inanmadı. Bunu çok iyi biliyorum. Kendime güvenim tamdır.


    Bu haince karalamayı derhal Yargıya taşıdım, Yargı devam ediyor. Karşımda bu yazıyı yazan muhatap yok. Kimse, aylardır belgeleri ile birlikte açığa çıkmasını bekliyorum. Öyle internet sitelerine yazıp arkadan vurmak yok. Mazlum Arslan burada. Tunceli de alnı ak, başı dik gezmekte hemşerileri ile birlikte içiçe yaşamı paylaşmaya devam etmektedir.


    Şimdi tüm halkın huzurunda tekrar soruyorum. O yazıyı yazan nerde ? Belgeler nerede? Ayni ihanet kardeşim sayın Mehmet Kocademir`e de yapıldı. Yerinden Yurdundan oldu. Sonradan denildi ki yanlış anlaşılmış. Başkanlığım süresince ve sonrasında görevi devraldığım Belediye Başkanı Sayın Mehmet Kocademir‘e ne bir kelime söyledim ve de söylettirmedim.


    Açıklamalarım devam edecektir.
    Saygılarımla.

    http://www.mazlumarslan.com/kalemimden/29_mart_2.php

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.