Lübnan olayları ve Türkiyede oluşturulması gereken Yurtsever Cephe nin acil görevi.
""" faşizme ve savaşa karşı mücadelede, içiboş sözler, platonik dilekler değil pratik gereklidir. Bu pratiğe ulaşmak için bütün emekçi güçlerin birliğini sağlamak gereklidir...." Dimitrov, halk CephesiOluşturulması gereken Yurtsever Cephenin acil görevi, Emperyalistlerin ve onların Türkiyedeki işbirlikçilerinin kişisel ve grupsal çıkarları için Türk asker ve vatandaşlarının kanlarının dökülmesine, işgal altında ve olma ihtimalı olan komşu ülke halkları ile düşmanlığa neden olacak kararlar verecek herkesden bunun hesabının sorulacağını, bu amaç ve planlar içinde olanların kesinlikle cezalarının halk tarafından verileceğini net bir şekilde ortaya koymaktır.
Bugün Lübnanda olanlar gerek emperyalist gerekse onların uzantıları olan Türk medyasında yansıtılmaya çalışıldığı gibi , hizbullahın asker öldürüp kaçırması ve İsrailin “kendini savunma hakkı” değil, Büyük Orta Doğu Projesinin gerçekleştirilmesi yolunda hazırlanmış senaryoların hayata geçirilmesidir.
Irak ın işgal edilmesi ile başlayan senaryo, Suriye Askerinin Lübnandan çekilmesi ve akabinde Lübnana saldırı ve işgalle devam etmekte.
Lübnan saldırısı ve işgali , ve Lübnan hükümet ve ordusunun bu saldırıya karşı sessizliği Orta Doğunun “Lübnanlaştırılması” teorisinin pratikte ilk ve en çarpıcı tarihi örneğidir.
Bugün Lübnanda olanlar gerek emperyalist gerekse onların uzantıları olan Türk medyasında yansıtılmaya çalışıldığı gibi , hizbullahın asker öldürüp kaçırması ve İsrailin “kendini savunma hakkı” değil, Büyük Orta Doğu Projesinin gerçekleştirilmesi yolunda hazırlanmış senaryoların hayata geçirilmesidir.
Irak ın işgal edilmesi ile başlayan senaryo, Suriye Askerinin Lübnandan çekilmesi ve akabinde Lübnana saldırı ve işgalle devam etmekte.
Lübnan saldırısı ve işgali , ve Lübnan hükümet ve ordusunun bu saldırıya karşı sessizliği Orta Doğunun “Lübnanlaştırılması” teorisinin pratikte ilk ve en çarpıcı tarihi örneğidir.
“'Bütün bölgenin(Orta Dogunun) Lübnanlaştırılması, Israili kurtarır. Ortadoğudaki çoğu ülke...suni oluşmuş, ve bu Lübnanlaştırılmaya hazır. Eğer merkezi güç yeteri kadar zayıflatılırsa, ne politik kimliği bir arada tutabilecek sivil bir toplum, ne GERCEK ANLAMDA BİR MİLLİ NİTELIK , nede MİLLİ-DEVLET NITELİĞİNİ OLUŞTURABİLECEK bir güç kalacaktır.Devlet, o zaman, Lübnandaki gibi dağılır, ve kaos, birbiriyle savaşan dini ayırımlar, kabileler, bölgeler ve partiler.....""" Lewis in Dış işleri yazısından..
İkinci örneğini ırakta gerçekleştirme yolundalar. Emperyalist medyada güncel olan diğer bir konu Irakta “iç savaş” ın yaygınlaşma tehlikesi!..Gerçek şu ki bu onlar için hiç bir tehlike olmadı tam tersine “olması” için her türlü provokasyonlar yapıldı ve yapılmakta devam ediyor. Yani medyada güncelliği “daha neden başlamadı” şaşkınlığı ve bu provokasyonun devamından başka bir şey değil.
İki sene önce, Aralık 3 2004 de “Negroponte işbaşında” başlıklı kısa yazımda“””Bu günki bütün ABD ve "Batı" haberlerin basligi:
"Irakta sunni asiler sii caminin onunde araba-bombasi patlattilar..Amerikan generalin görüşüne göre Sivil Savaş çıkartmaya ugrasiyorlar...."""
Basit bir mantıkla düşünüldüğünde Sünniler neden Şiilerle savaş çıkartmaya uğraşsınlar? Böyle bir sonuç kimin işine yarar? Sadece geçen ay, söylenilen resmi açıklamalara göre 135 in üstünde asker ölmüş….. …...... eğer Iraklılar birbirlerine düşmezse bundan kimlerin en zararli çıikacağı ortada ..
Aceba canla basla ABD nin ve kullandikları Medya nın uğraşıları, sunni ve Şiilerin birbirine düşmesi mi ? diye sormak artık gelinen bu dönemde aptallık olur gibime geliyor.”””” Demiş ve Negroponte döneminde latin Amerikada uygulanan böl-parçala-birbirine düşür provokasyonlarından ve ölüm tugaylarından örnekler vermiştim.
Gelinen yerde Irakta bu provokasyonlara düşenlerin olma olasılığını reddetmek ımkansız. Ancak Emperyalistlerin arzuladığı, onların askeri gücünün rahat bırakılıp başka ülkelerde, mesela Suriyede , kullanma olasılığı sağlayıcı derecede bir “iç savaş” oluşmadı ve henüz oluşacak gibi de görünmüyor.
Zaten “Lübnanlaştırma” teorisi iç savaşın değil, “kontrolleri altında” olan her an iç savaş olabilecek bir ortamın olduğu, ve/yada bir birine güvensiz gruplardan oluşan , merkezi, ulusal, güçlü bir hükümetin olmadığı ülkelerin yaratılmasını hedef alır. Bu ortam Emperyalistlere bu ülkelerde kendi çıkarlarına ters düşen gruplara gerektiğinde ulusal ordudan karşılık görmeden saldırma olanağını sağlayacak. Ayni şekilde “merkezi kukla hükümet”in “daveti” ile dünya kamu oyundan tepki görmeden ülkeye her istediğinde askeri müdahele edebilecek.
Ağustos 13, 2004 de yazıp gönderdiğim “Mantıksız” bulunarak basılmayan “””””ABD nin amaci Irak in "bütünlüğünü Korumak" mi yoksa Irak in da Lubnanlaştirilmasımı? Yazısından;
“”””Irak ta toplam 18 eyalet var…….Bölgesel etnik ve dini dağılımlarına , Bremen ve ABD tarafindan hazirlanan yeni anayasa maddesine baktigimizda.. "Irak in bütünlüğünü koruma" gibi bir niyetin olmadığını açıkca görebiliyoruz.. "Kürdistan bölgesi dışında, Bağdat ve Kerkük haricinde, üc eyalet i aşmamak üzere her grup un yeni eyalet/bölge kurma hakki olacaktir""" diyor "Anayasa Article 53." ...Koalisyonun niyeti ülkeyi üçe bölmek,
*Sünnileri kontrol altında tutmak için bağdat Irak merkezi hükümeti,
*Kuzeyde Kürtler yeni bir Kürdistan,
*Güneyde Şiiler Basra ellerinde, memnun ama merkezi hukumete petrol cikarma ve rafine için bagımlı ve muhtaç…”””””””””””
“”””Sünnilerin mutsuz bırakılması Irak ın Lübnanlaştırılmasının tamamlanması için gerekli bir olgu. Ayni sekilde, yakin gelecekte Suriye ve Iran planlari icin bölgenin stabil/dengeli olmayan her an birbiri ile savaşmaya hazir gruplardan oluşmasi gerekir. Çünki böylesi gruplar, çevredeki diğer ülkelerinde Lübnanlastirilabilmesi icin gerekli "nedenler" olacaktir. “”
Kuzeyde bir Kürt devletinin kurulmasi, müslümanların kendi içlerinde (Siilerin ve Sünnilerin) "yabancilaştırılması", Suriye, Türkiye ve Iran ın, hatta Pakistan dan diğer asya ülkelerine kadar bir çok ülkenin "Lubnanlastırılabilmesinin" temelinin atılmasi olacaktir.
IRAKTA İÇ SAVAŞ?
İç savaş çıksın yada çıkmasın Irak ın da sonu, ulusal niteliği, güçlü bir merkezi hükümeti olmayan, defacto/gerçekte, yada suni olarak üçe bölünmüş, yani Lübnanlaştırlmış, bir ülke olmaktan ileri gidemeyecektir.
“İç savaş” olgusu, Emperyalistlerin korktuğu değil tam tersine gerçekleşmesi için çaba gösterdiği, gelişmelere göre yeniden düzenlenen ve yazılan Orta Doğu Projesi senaryolarının bir parçasıdır.
İsrailin Lübanan saldırısı sonucu Irak taki Şiilerin İsrail ve ABD ye karşı büyük protestoları Medyada (hernedense!) şaşkınlıkla sunulurken, neo-konları “iç savaş” planlarının suya düşürme olasılığı nedeniyle endişeye düşürdü. Lübnanda ateş kes e karşı iken, bir an evvel ateş kes çağrıları ve çabaları bunun bir sonucu. Çünki Lübnandaki olaylar Iraktaki Şii-Sünni “etnik çatışma” gündemini , İsrail-ABD ve “müslümanların katledilmesi “ gündemine getirmeye başladı. Özellikle seçimlerin yaklaştığı bir dönemde Şiilerin de “işgalcilere” karşı tavır alması ve sadece bir sayı olarak verilen askerlerin ölümünün artması Neo-konların çıkarlarına ters gelecek bir olasılık.
Bunun yanında büyük bir provokasyonsonucu Irakta bir iç savaşın çıkması ile rahatlayacak olan askeri güç İsrailin Lübnandan, ABD ninde Iraktan, Kürtlerin içerden yardımı ile Suriye işgalini gerçekleştirme olasılığı, Neo-konların seçimlerde kazanma şansını arttıracağı gibi Orta Doğu projesinde üçüncü adımı, yani Suriyeninde “Lübnanlaştırılmasında” ilk adımı atmış olacaklar.
Lübnan saldırısı , gündem dışı bırakılan olaylar ve gelişmeler, Suriye hazırlığı. Orta Doğu Projesinde Üçüncü adım
Kaçınılmaz olarak her gün Medyayı saran İsrailin Lübnana saldırı ve işgali, bu dönem içinde yoğunlaşan Filistin işgal ve saldırılarını dünya kamu oyunun gözlerinden uzak tutmayı da ihmal etmedi.
İsrailin Lübnana saldırısı aynı paralelde Filistin e saldırısı ile devam etti. Sadece gecen hafta içinde 42 Filistinli öldürüldü, yüzlercesi yaralandı ve bine yakın tutuklandı.
Gerçeklerin “komplo teorileri “, kapalı kapılar ardında hazırlanan senaryoların “gerçek” olarak sunulduğu günümüzde Emekli Israil barış aktivisti Maxim Ghilan tarafindan yazilan yazısının güncel olan kısmına değinmekte yarar var.
Yazının basıldığı "Israel and Palestine Strategic update" gazetesi, Paul Wolfowitz ve Dick Çheney in başını çektiği Pentagon un çok daha geniş savaş planlari içinde olduğunu,Orta Doğu haritasını yeniden çizmeyi planladığını vurgular. Bu plan Arial Sharon ve Shaul Mofaz in direk önerileri temelinde birleşiyor. Plana göre, Irakın işgalinden sonra, Filistinliler Batı Filistin, Eretz Israil ve Ürdün topraklarindan atilacak. Böylece Israil etnik olarak "saf" bir yahudi devleti olacak.
“””Lübnan ve Suriye ye karsi savasla askeri insan gücü yetmiyecek olan Israil, hizlanan savaşlari kontrol altina alabilmek icin, nüklear bomba kullanmaya istek duyacaktir, Bununda Tehran olma ihtimali çok fazla.. “””
Yazarın bu yazıyı yazdığı dönem Lübnanda Suriye askerinin olduğu ve İranın nükleer gücü olma ihtimali olmadığı dönemdi. Suriyenin Lübnandan askerini çekmesi Lübnan işgalini kolaylaştırdı ve bir anlamda Suriyeninde işgalini de kolaylaştırdı. Iranın nükleer gücü olma ihtimali senaryonun yeniden günün şartlarına göre değiştirilmesini gerektiriyor. Bu yüzden Suriye nin sırada olması daha mantıklı.
Fransızların önderliğinde Türkiyeninde katıldığı bir “barış!” kuvvetinin Lübnan İsrail ve Lübnan Suriye sınırına yerleştirilme planları bugün akla gelen değil senaryosu çok önceden hazırlanmış bir planın hayata dökülme pratiğidir. Lübnan sınırının “emniyet altında olması hem Filistinlilerin sürülme ve yok edilmelerini kolaylaştıracağı gibi Suriye ile Lübnan sınırının da “emniyet” altına alınması Suriyenin işgalini kolaylaştıracaktır. Suriye ile Lübnan arasındaki yolların bombalanması Suriyeden Lübnana olası yardımlaşmanın yanında, yakın gelecekte Lübnandan Suriyeye olası askeri trafiği de engellemeyi hedefliyor.
İsrailin Lübnandan çekilme pazarlıklarında kı koşulları arasında İran la Suriye arasındaki savunma ve askeri dayanışma antlaşmasının kaldırılması nın var oluşu körleri bile gün ışığına çıkaracak nitelikte amaçlarını ortaya koymakta. Lübnandan Suriye askerlerinin ayrılmasının devamında oluşan Lübnan işgali ve oluşturulacak olan “barış” gücü, İranla Suriye arasındaki savunma antlaşmasının kaldırılması ile yalnız kalacak olan Suriyenin İşgali ile devam edecek olan bir senaryo.
Ancak Suriyenin işgali ve Lübnanlaştırılması İran ın işine gelmez ve İran bunun bilincinde. Ayni şekilde bunun bilincinde olan emperyalistlerin Iraktaki Sunni ve Şii çatışmalarının bir iç savaşa dönme arzularının altında sadece Irak içi sorunu yatmıyor. Şii olan İranla Sunni olan Suriyeninde arasını açma, böylece sadece savunma anlaşmasını defacto ortadan kaldırma yanında Suriyede Kürt azınlık yanında Suriyeli Şiileri de İşgal de en azından tarafsızlaştırma planları da yatıyor.
Orta Doğu Projesi; İran ve Çin
Orta Dogu Projesi" (yani orta doğu ülkelerinin "Lübnanlastirilmasi" projesi) nin gerceklesmesinde en önemli engellerden birisi, belkide en önemlisi İran. Yetmis milyon nufusu , "milli" niteliği ve askeri gücüyle, bugün her bilirkisinin vurguladığı gibi, ABD nin saldirisinin bir intihar olacağı Iran, emperyalistlerin korkulu rüyası.
Iran in gelismesi ve çevre ülkelerde etkin olmasi, Orta Doğu Projesini çıkmaza sokabilir.
Özünde "Yeni Dünya Düzeni" projesinin gerçekleştirilmesi için zorunlu bir alt proje olan Orta Doğu Projesinin çıkmaza girmesi “Yeni Dünya Düzeni” projesini de çıkmaza sokacaktır. Bu yüzden İran, projenin 4üncü adımı ve kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu “yeni Dünya Düzeninin kurulmasında en son aşamayı oluşturan Çin e giden yol İranın “Lübnanlaştırılmasını” gerektirmekte.
Genelde ABD ve Ingiliz üslü uluslarasi sirketlerden olusan neo-con–emperyalistlerin, "yeni dünya düzeni” için uğraşları gün geçtikçe çıkmaz içine giriyor. Ne kadarda ekonomik cikarlarini Irak ve Afganistanda bir ölçüde gerceklestirmeyi basardilarsada latin Amerika da bu kazanclarinin büyük çoğunu kaybetme tehlikesi içindeler.
Ayni şekilde dünyadaki enerji kaynaklarina tamamiyle sahip olarak, Çin in ekonomisini, etrafinda usler ve kukla rejimler kurarakda onun politikasinı kontrol etme cabalari da suya dusme tehlikesi icinde.
Cin Küba ile petrol araştırma antlaşmasinda, onlarin en büyük "tehlike" olarak gördüğü Iran la iyi iliskiler icerisinde ve petrolünü tedarik etmekte. Latin Amerika ulkeleri ile iyi iliskiler icinde ve en son olarak, yillarca "bati"nin sömürü, silah, açlık ve katliamdan başka birşey sunmadigi Afrikada, Ç,in ozellikle enerji kaynaklari bol olan Afrika ülkeleri ile "karşılıklı çikarlara dayanan" ekonomik ilişkileri hızla geliştirmekte.
Dünya petrol unun % 25 inin tüketimini yapan ve her geçen bu tüketimin arttigi Çin in enerji kaynaklarina ABD araci/tefeciligi olmadan ulaşmasi, emperyalistlerin Cin ekonomisi üzerine etkisini kısıtlayacagi gibi, Çin in bu ülkelerle olan "alışılmamış" iyi iliskileri , bu ülkelerdeki kukla rejimlerin de sonunu getirme tehlikesi yaratmakta.
Cin in 674 un uzerindeki sirketlerinin ve $ 900 milyonu asan Afrika yatirimlarinin Yol, Toplu taşımacilik (tren) , köprü, haberleşme, vb gibi alanlarda yatirim yapmasi, onlarin, orneğin bugün Sudanın petrolunun % 50 sini direk Sudandan aracısız almasina kolaylik sağladı. Asian-African Stratejik ortaklik antlasmasi ile, eski alisagelmis somuruye ve silah a dayanan yatirimlardan cok farkli olarak, Tarim a ve Afrika insanlarinin gelisimine yonelik yatirimlarin yapilmasi, Cin le emperyalistler arasinda çıkar çatismasını hızlandırmakta.
Cin in Afrika ve Latin Amerika politikasinin ve oralarda etkisinin gelismesi, Venezuella ve Bolivyada enerji kaynaklarinin "millilestirilmesi", Nijerya, Sudan ve diger ülkelerin bu örneği takip etmesi, Emperyalistlerin , "yeni dünya " teori ve pratiklerini çıkmaza soktuğu gibi, onlari pirince giderken evdeki bulguru kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya getirmek üzere.
Şu andaki askeri güçleri ile, Lübnan sınırlarını “emniyete” almadan, Suriyeye bile savaş açamayacak olan emperyalistlerin latin Amerika ve Afrika icin de yapabilecekleri ciddi bir askeri operasyon söz konusu değil
Gündeme gelen, Kuzey Korenin yerine, Iran in en tehlikeli ulke olduğu yaygaralarının hızlanması, Irana karsi NATO, BM vb askeri gücünün kulanılmaya calışılması, ancak bunun da yakın bir gelecekte gerçeklestirilemeyeceği sinyallerinin gerek Rusya ve gerek Çin tarafindan verilmesi, emperyalistleri İran konusunda yeni planlar ve arayışlar içine sürmekte. Bu arayışında Iranda Nuklear bomba kullanarak diğer ülkelere göz dağı verme sonuçlarının ne olabileceği, neler getirip götürebileceği , gündemde tartışılan “alternative” olarak ortaya cikti.
'"(irana yapilacak saldiri) yakin gecmisteki aylarda daha da buyuk bir acilligi dogurmakta" diyor Pentagon danışmanı.
Sorun un tek basina Iran olmadigi bir gercek, sorun Cin in özellikle enerji kaynaklari olan ülkelerde etkin olmaya başlamasi, Emperyalistlerin enerji üzerindeki tekelci hakimiyetlerinin ve buna bağımlı olarak da diğer ülkelerin ekonomik/enerji olarak onlara bağımlı kılma araçlarının tehlikeye düsmesi. Midyata pirince giderken evdeki bulguru kaybetme tehlikesi ile karsi karsiya kalan, askeri savas gücü zayiflayan, emperyalistlerin, herhangi bir yerde “taktikal nuklear bomba” kullanarak diğerlerine “göz dağı verme”, olasılığı artiyor.
Türkiye
Iran in "silahsizlandirilmaya" calisilmasi , Turkiye ile Iranin arasinin acilmaya calisilmasi, Afganistanin isgali, Uzbekistan ta askeri usler...bu Orta Doğu projesinin Sadece Iran, Suriye, Urdun degil Cinin ve Rusyanin etrafindaki musluman ve Türkik ülkeleri ve Türkiye yi de içinde aldığı göstergeleridir...
Hatırlarsak Iran devriminden sonra ordunun tamamiyle dagılmasını fırsat bilerek uşakları Saddama Iran a savaş açtırarak, hem Iran ın hemde Irak ın ekonomik olarak göçmesine neden olanlar, bugün açıka her iki tarafa da silah sattiklarını ve bu savaşın temel amacının her iki ülkenin askeri ve ekonomik olarak yıkılması ve dışarıya bağımlı kalması olduğunu söylemekten çekinmiyorlar.
Son iki sene içindeki gelişmelere baktığımızda Irak da etnik ve dini ayırımcılığın provokasyonlarla ve satın almalarla TABANDA daha da UZLAŞMAZ hale getirildiğine şahit oluyoruz. Ayni şekilde dışta besledikleri şeriatcılar,Türkiyede uyguladıkları provokasyonlar ve karşılığında oluşan "Laiklik" yaygaralari ve (temelinde yatan nedenlerden biri olan) Irana karşı "kamu oyu" yaratma , Türkiyede tabanda ki çeliskilerinde UZLAŞMAZ hale getirme provokasyonlari na da şahit oluyoruz.....
Türkiyenin Lübnan da “barış gücü” olarak İsrail/Lübnan, Lübnan/Suriye sınırında yer alması planları, Suriyenin işgali ve “Lübnanlaştırılması”, akabinde de İran ın işgali ve Lübnanlaştırılması provokasyon ve operasyonlarının bir parçasıdır.
Emperyalistlerin provokasyonlarla ve uşak medyanın kullanımıyle bir ülke vatandaşları arasında en basit farklılıkları bile derinleştirerek ve uzlaşmaz hale getirerek birbirlerine düşürdüğünün tarih boyu binlerce örnekleri var. Lübnanda Türk askeri ile Şiileri ve genelde Müslümanları “düşman saflarında” karşı karşıya getirecek olan bir karar , komşu halklar arasında yabancılaşma ve düşmanlık yaratacağı gibi, Türkiye içindede halk arasında uzlaşmaz bir yabancılaşma ve cepheleşmeleri yaratacaktır. Bu da emperyalistlerin ve onların uzantılarının “İran adımını atma ” yolunda tamda yaratmak istediği bir ortam.
Komşu ülkeler arası olası bir çatışma dikkatleri asıl düşman olan emperyalist işgallerden uzaklaştıracağı gibi, bu işgalleri dünya kamu oyunda “HAKLI” kılmak için gerekli olan “kılıf” ları da sağlayacaktır.
Türkiyeyi bu “Orta Doğu projesinin” yani “Lübnanlaştırılma” nın dışında görüp, bu projenin gerçekleştirilmesi yolunda aktif rol alma gafletinde bulunanlar, Türkiyeyi 50 yıl geriye götürecek, kan gölüne boğacak olayların sorumluluklarını boyunlarında taşıyacaklardır.
Bu oyunları engellemek oluşturulması gereken Yurtsever Cephenin oluşma süreci içindeki ve süreci hızlandıracak acil görevidir.
Erdogan Ahmet
Ağustos 3, 2006
Hiç yorum yok