Header Ads

Header ADS

İsrail, ABD ve Türkiye üçlü ittifakı ve Lübnanda ateşkes çağrılarına direniş

Artık “savunma”nın “saldırı”, “saldırı”nın “savunma” olarak sunulduğu günümüz politikası ve medyasında hemen her politik olay önceden hazırlanmış ve yazılmış senaryoların, aynen yazıldığı gibi gerçekleşmesi şart koşulmuş, Hollywood un “gerçek hayat” şovları oldu.

İsrailin Lübnanlı sivil halka saldırısı ve Lübnan işgali, hala CNN ve benzeri medyada “İsrail Savunması”nın devamı olarak 24 saatlik , propoganda, ve İsrail askeri hareketinin “psikolojik savaş” görevini üstlenen, “haber programları” olarak sunulurken, ne Birleşmiş Milletlerin nede Diğerlerinin “ateş kes çağrıları” ciddiye bile alınmıyor...

Çünki bunlar yazılmış senaryoda yer almıyan seçenekler. İsrailin Birleşmiş milletlerin askerini reddetmesi, bugünde Lübnanın 15000 asker gönderme önerisine kulak tıkaması ve durmadan tekrar ettiği “güçlü bir askeri Barış Gücü” önkoşulu, hayata konulan senaryonun , planlanıp, yazıldığı biçimde yönlendirilme çabasından başka bir şey değil.

Nedir bu İsrailin bahsettiği “Güçlü bir askeri koalisyon”: Kimlerden oluşması planlanmış ve senaryoya geçirilmiş ve devamında ne gibi senaryolar var, Orta Doğuyu ve Türkiyeyi ilgilendiren?

Türkiye ile İsrail arasında 1950 lerde imzalanan “Peripheral Act” , 1958 de “Peripheral Pact” ismini alan, 1960 larda etkisizleşen, ancak 1992 de Demirel döneminde ABD nin desteği! ile SSA (Security and Secrecy agreement/ Güvenlik ve Gizlilik antlaşması) adı altında yeniden hayata geçirilen bu gizli antlaşma neleri içeriyordu?

Hala gizliliğini koruyan bu İsrail ve Türkiye gizli antlaşmasının özü (Washington Instıtute e göre) Türkiyenin İsrailin Askeri gelişmesi yönünde alınacak kararlarda Pentagona ve NATO da etkili ve positif rol aması, İstihbarat ortaklığı ve (İsrail in) acil durumlarında ortak planlamalar....1992 den sonra da “ortak komiteler” ve İsrailin Türkiye üzerinden! (yani Türkiye dahil) Suriye ve İranı dinleme ve onların askeri gücü hakkında bilgi edinemesi, Askeri dayanışma vb konularını içine aldı...

2001 yılında İsrail benzer bir Gizli antlaşmayıda NATO ile imzaladı. Bu antlaşma 2004 yılında ICI (İstanbul Cooperation İnitiative) antlaşması ile, askeri ortaklık haline getirildi. ICI in ana teması Arap ülkelerinin, İsrail ve ABD nin Orta Doğuda ki çıkarlarına karşı oluşabilecek etkili tavırlarını boşa çıkartmak, etkisiz hale getirmeyi hedefliyor.(NATO sitesinden ICI ile ilgili okuduğum yazılarından ulaştığım yorum)

En ilginç olanı Haziran 6 da , yani İsrailin saldırısından kısa bir zaman önce Türkiye ile ABD arasında “Shared Vision” (Ortak Görüş) antlaşması imzalandı...Aslında ismi Ortak Görüş olmasına rağmen bu “görüş” ün kimlere ait olacağı, kiminde takipci ve kabullenici bir şekilde “ortak” olacağı konusunda fikir yürütmeye gerek yok sanırım.


Bu antlaşmalar ve gelişmeler temelinde İsrailin ve ABD nin “Güçlü bir Barış Askeri” Lübnana gelmezse, İsrailin Lübnandan çekilmeyeceğini sürekli vurgulamalarının altında bu Üçlü “ortaklık” (dünya iş antlaşma standartlarına göre ikisi ortak birisi.....) mı yatıyor diye sormamak imkansız.

Gerek Irak ve Gerekse İran konularında dışlanan, Lübnanın eski sömürgecisi olan Fransa yı da bu ortaklığa katarak, Lübnanı kanlı altın tabak içinde, yeniden Fransaya sömürge olarak sunma, ve karşılığında Suriye ve İran için hazırlanan senaryolarda “tarafsızlığını!” kazanma planlarıda yatıyor olabilirmi?

Kısacası hazırlanan planlar ve senaryoların, ve “Güçlü Bir Barış Gücü “ denilen grup içinde Türk askerinin olması olasılığı çok fazla...

Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, dünyadaki tüm ülkeleri ve onlara karşı olanları silahsızlandırma plan ve süreci içinde olanlar , Hizbullahın silahsızlandırılmasını şart koyacaklar ve bu “Güçlü Barış Gücü! “ ne bu sorumluluğu yükleyecekler. Yani Türk askeri giderse Hizbullahla savaşması kaçınılmaz olacak.

Üç gün önce yazdığım “ Lübnan olayları ve Türkiyede oluşturulması gereken Yurtsever Cephe nin acil görevi” başlıklı yazıda da belirttiğim gibi

“””Türkiyenin Lübnan da “barış gücü” olarak İsrail/Lübnan, Lübnan/Suriye sınırında yer alması planları, Suriyenin işgali ve “Lübnanlaştırılması”, akabinde de İran ın işgali ve Lübnanlaştırılması provokasyon ve operasyonlarının bir parçasıdır

……..Lübnanda Türk askeri ile Şiileri ve genelde Müslümanları “düşman saflarında” karşı karşıya getirecek olan bir karar , komşu halklar arasında yabancılaşma ve düşmanlık yaratacağı gibi, Türkiye içindede halk arasında uzlaşmaz bir yabancılaşma ve cepheleşmeleri yaratacaktır. Bu da emperyalistlerin ve onların uzantılarının “İran adımını atma ” yolunda tamda yaratmak istediği bir ortamdır.Komşu ülkeler arası olası bir çatışma, dikkatleri asıl düşman olan emperyalist işgallerden uzaklaştıracağı gibi, bu işgalleri dünya kamu oyunda “HAKLI” kılmak için gerekli olan “kılıf” ları da sağlayacaktır

Türkiyeyi bu “Orta Doğu projesinin” yani “Lübnanlaştırılma” nın dışında görüp, bu projenin gerçekleştirilmesi yolunda aktif rol alma gafletinde bulunanlar, Türkiyeyi 50 yıl geriye götürecek, kan gölüne boğacak olayların sorumluluklarını boyunlarında taşıyacaklardır

Bu oyunları engellemek oluşturulması gereken Yurtsever Cephenin oluşma süreci içindeki ve süreci hızlandıracak acil görevidir.

Erdogan Ahmet
6 Ağustos 2006
video

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.