TDKP BİRİNCİ (KURULUŞ) KONGRESİ BELGELERİ -1980 -GENÇLİĞİ ÖRGÜTLEME FAALİYETİMİZ
Marksizm-Leninizm ve Gençlik
Gençlik sorunu, her gerçek devrim için olduğu gibi, bizim devrimimiz için de hayati önemde bir sorundur.
Marksizm-Leninizm bize, gençliği kazanmanın geleceği kazanmak demek olduğunu öğretir. Adı üzerinde, gençlik toplumun genç kuşağıdır ve gelecek ona aittir. Onu kazanan ise, geleceği kazanır.
Sömürücü egemen sınıflar da bu gerçeğin bilincindedirler. Bundan dolayıdır ki, gençliği kazanmak her zaman için sömürücü sınıflarla işçi sınıfının kıyasıya mücadele ettiği bir alan olagelmiştir.
Sömürücü sınıfların gençliğe verebileceği hiçbir şey yoktur. Aksine onlar, gençliğe ait her şeyi kendi tekellerine almışlardır. Onu ağır sömürüye, dayanılmaz maddi ve manevi baskılara mahkum etmişlerdir. Onu her türlü haktan ve gelecekten yoksun bırakmış, bugününü ve geleceğini karartmışlardır.
İşçi sınıfı ise sömürücü egemen sınıfların aksine, gençliğin her türlü maddi ve manevi çıkarlarının, haklı özlemlerinin biricik gerçek savunucusudur. İşçi sınıfı, gençlik üzerindeki her türlü maddi ve manevi baskıya ve ağır sömürüye karşı mücadele eder. İşçi sınıfı, gençliğe gerçek kurtuluşunun, aydınlık geleceğinin yolunu gösterir. İşçi sınıfı gençliği her türlü baskı ve sömürüden kurtarır, ona iyi bir hayat, güvenli ve parlak bir gelecek hazırlar. İşçi sınıfı geleceği gençliğe verir. Devrimler tarihi bütün bu gerçeklerin kanıtıdır. Şanlı Ekim Devrimi'yle başlayan sosyalizm deneyi bunun kanıtıdır. Lenin ve Stalin'in sanlı Sovyetler Birliği bu gerçeklerin kanıtı olmuştur. Sosyalist Arnavutluk, bu gerçeklerin yaşayan, canlı kanıtı olmaktadır.
Gençliğin devrim için taşıdığı hayati önem, yalnızca onun geleceğin sahibi olmasından gelmez. Başka bir deyişle gençlik, sadece devrimin geleceğini ilgilendirmez. Gençlik, devrimin bugünü için de, onun ilerletilmesi ve başarıya ulaştırılması için de büyük önem taşır. Bu gerçek, Marksist-Leninistler tarafından «Gençlik Devrimin Büyük Bir Yedek Gücüdür» şeklinde belirtilmiştir. Bütün devrimlerin tarihi tecrübesi, geniş gençlik kitleleri aktif bir şekilde katılmazsa, hiçbir devrimin başarıyla yürütülmediğini göstermiştir ve göstermektedir. Bu neden böyledir? Çünkü gençlik toplumun en canlı, en dinamik, en enerjik, en fedakâr ve yeniliğe açık kesimidir. Gençlik her devrimin itici dinamik güçlerinden biridir. Gençlik devrim için bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır. Devrim için en taze, en faal güçler gençlikten çıkar.
Gençliğin canlılığı, dinamizmi, bitmez tükenmez enerjisi, derin fedakârlık ve feragat ruhu, işçi sınıfı için çok şey ifade eder. İşçi sınıfı gençliğin bütün bu olumlu özelliklerini korumaya ve geliştirmeye çalışır. Sömürücü egemen sınıflar için ise bunun tersi doğrudur. Onlar için gençliğin taşıdığı bütün bu olumlu özellikler, birer tehlike ifade eder. Bundan dolayıdır ki; sömürücü egemen sınıflar, burjuvazi, gençliği boş, düzensiz ve amaçsız bir hayata yöneltmeye, onu yozlaştırmaya, çürümeye ve suça itmeye, umutsuzluğa, güvensizliğe ve hayalciliğe itmeye çalışır. Onu baskı altında tutarak, insiyatifini ve canlılığını kırmaya devrimci enerjisini eritmeye çalışır. Burjuvazinin işçi sınıfının zaaflarından yararlanarak, zaman zaman gençliğin bu olumlu özelliklerini kendi aşağılık sınıf çıkarları için kullandığı da görülmüştür. Özellikle 1930'larda bir çok ülkede başarıya ulaşan faşizm, gençlikten, onun dinamizminden büyük ölçüde yararlanmıştır. Fakat sömürücü sınıfların tutumunu, çoğu kere birincisi belirlemiştir.
Gençlik hakkında yukarıda özetlenen ve bütün devrimlerin tarihi tecrübesiyle doğrulanan Marksist-Leninist kavrayış, bizim tarihi tecrübemizle de doğrulanmıştır, bugün de doğrulanmaktadır. Gençliğimizin, yıllardan beri verdiği zorlu mücadele, gösterdiği yiğitlik, katlandığı fedakârlıklar, gene) devrim mücadelesi içinde tuttuğu yer bunun kanıtıdır.
Bizzat ülkemizde yaşanan tarihi tecrübenin de yardımıyla, örgütümüz doğduğu andan itibaren gençlik hakkında yukarıda özetlenen, Marksist-Leninist kavrayışı edindi. Ve onun ışığında hareket etti. Gençliğe gereken önemi verdi. Ona güvendi. Onun tüm maddi, manevi çıkarlarını ve özlemlerini savundu. Mücadelesinin önüne düştü, ona doğru yolu gösterdi. Burjuvazinin, revizyonizmin ve oportünizmin aldatıcı, saptırıcı ideolojisine ve propagandasına karşı uzlaşmaz bir mücadele yürüttü. Gençlik üzerindeki etkilerini kırmaya çalıştı. Kuşkusuz bu arada çeşitli eksiklikler ve zaaflar gösterdi. Bazı yanlışlar yaptı. Fakat bunlar gençliğe karşı takınılan olumlu tutumu ve onun içinde gösterilen olumlu, başarılı faaliyeti gölgeleyecek nitelikte değildi. Bunun sonucudur ki, örgütümüz gençlik içerisinde gelişip güçlendi. Onun bağrında kök saldı. Her yeni günde daha geniş gençlik kitleleri bizi izledi, bizim gösterdiğimiz yolda yürüdü.
Gençliğimizin Şanlı Bir Mücadele Tarihi Vardır
Son yıllarda gençliğimizin mücadelesi sürekli bir yükselme ve yaygınlaşma çizgisi izledi. Gençlik bugün Türkiye'nin dört bir yanında zorlu, yiğit bir mücadele içerisindedir.
Gençliğin bugünkü mücadelesi geçmiş mücadelesinin ileri düzeyde bir devamıdır. Onun mücadelesinin kökleri geçmişin derinliklerindedir. Bugünkü mücadele, geçmişteki mücadelenin, özellikle 1960'larda yükselen mücadelenin temelleri üzerinde, onun güçlü devrimci mirası üzerinde yükselmektedir.
Özellikle 1965'lerden itibaren gençlik saflarında hızlı bir siyasileşme ve devrimcîleşme görüldü. Gençlik geniş kitleler halinde komprador-feodal düzenden koptu ve ona karşı mücadeleye girişti. İlk dönemler öğrenci, daha çok yüksek öğrenim kesiminde görülen bu hızlı devrimcileşme, sonraki yıllarda işçi ve emekçi gençliğe de yansıdı. Siyasileşen ve devrimcileşen gençlik yalnızca, gündelik ekonomik, akademik talepler için değil, genel siyasi talepler için de mücadele ediyordu. Gençlik iş, toprak; parasız, eşit ve demokratik bir eğitim istiyordu. Faşist baskı ve zulmün son bulmasını, geniş siyasal özgürlüklerin tanınmasını istiyordu. Demokrasi ve bağımsızlık istiyordu. Kısacası gençlik devrim istiyordu. Egemen sınıflar ilk yıllarda gençliğin bu devrimci silkinmesini küçümsemeye kalktılar. Her yolla bu devrimci uyanışın derin sınıfsal-siyasi muhtevasını gizlemeye, onu «genç kuşağın buhranı», «dış kışkırtmaların ürünü», «Batı gençliğine özenti» vb. şekillerde karalamaya çalıştılar. Fakat kısa zamanda bu mücadelenin kendileri için büyük tehlike oluşturduğunu görünce, onun üzerine acımasız bir baskı ve terörle yürüdüler. Gençlik, faşist diktatörlüğün baskı ve terörüne direnerek mücadelesini devam ettirdi, Bir çok devrimci mevzi kazandı, çeşitli kısmi hak ve taleplerini söke söke elde etti. Bu mücadele, sayısız yiğit gençlik önden çıkardı. Bugün halkımızın ve gençliğimizin kalbinde yaşayan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'lar, Sinan Cemgil'ler, Cihan Alptekin'ler bu mücadelenin ateşi içerisinde yetiştiler. Onlar mücadelenin ileriye götürülmesine büyük katkılarda bulundular.
1965'lerde yükselen gençlik mücadelesi Marksist-Leninist bir önderlikten yoksundu. İşçi sınıfımız bu mücadeleye önderlik edecek, ona yol gösterecek, istikrar kazandıracak ve kalıcı başarılara yöneltecek öncü partisine sahip değildi. İşçi sınıfı ve Marksizm adına boy gösteren her türlü revizyonist, oportünist akım ise, bu mücadelenin önünü almak ve onu kendi reformcu, darbeci ve parlamenterist hayalleri için kullanmak istiyordu. O dönemde TİP'li modern revizyonistler ve bugün sosyal-faşistler, TKP'nin saflarında yer alan modern revizyonistler, gençlik mücadelesinin önüne sürekli barikatlar kuruyor; «aman faşizm gelir» korkuluğuyla, «provokasyon» teorileriyle onu durdurmaya çalışıyorlardı. Bugün sosyal-faşist TİKP çetesini oluşturanlar, o yıllarda gençlik eylemini «Anayasanın meşru sınırları dışına taşmakla» suçlamış ve onu «küçük-burjuva anarşizmi» diye karalamaya çalışmıştır. Değişik revizyonist mihrakların o yıllardaki bu açık ihaneti devrimci gençliğin bilincinde yer etti.
1960'larda yükselen mücadeleye katılan gençlik kitleleri içerisinde Marksizm-Leninizm’e ve sosyalizme büyük bir sempati vardı. Bu derin sempati gençliğimizin işçi sınıfına yakınlık göstermesinin ve onun mücadelesine omuz vermesinin bir başka nedenini oluşturuyordu. Bu en açık ve en çarpıcı biçimde şanlı 15 16 Haziran işçi eylemi karşısında gençliğin gösterdiği tutumda görüldü. Gençliğin Marksizm-Leninizm’e ve sosyalizme duyduğu sempati ve işçi sınıfına gösterdiği yakınlık, bugünün devrimci gençliğine önemli bir miras olarak kaldı.
12 Mart yarı-askeri faşist diktatörlüğü döneminde geçici bir durgunluk ve gerileme gösteren gençlik mücadelesi, bu dönemin ardından yeniden yükseldi. Gençlik mücadelesindeki bu yükseliş, 1965'lerde olduğu gibi önce yüksek öğrenim gençliği kesiminde başladı. Kısa zaman sonra hızlı bir şekilde liseli gençliğe yayıldı. Bunun yanında işçi ve köylü gençlik, mücadelenin tamamen dışında değildi. Fakat öğrenci gençlikle karşılaştırıldığında, bu kesimde mücadele daha geri ve zayıftı. Bu durum yakın zamana kadar devam etti.
Gençlik mücadelesindeki bu yükselme devrimci bir önderlikten ve tutarlı bir örgütlenmeden yoksundu. 12 Mart yarı-askeri faşist diktatörlüğü döneminde direnmeyip, teslimiyet bayrağı çeken, bu sayede de bu dönemi kazasız belasız atlatan değişik revizyonist mihraklar, devrimci gençlik hareketinin bu zaafını değerlendirmeye ve içine sızmaya çalıştılar. Bu revizyonist mihraklar başlıca TSİP ve PDA'idi. Fakat bu revizyonist çeteler, niyetlerinde başarılı olamadılar. Çünkü devrimci gençlik anti-revizyonist bir geleneğe sahipti. Üstelik bu revizyonist mihrakları, özellikle birini (PDA'yı) geçmişten tanıyordu. Diğer yandan yükselen gençlik mücadelesi içinde etkin olmak, onun önünde, en azından içinde olmakla mümkündü. Oysa revizyonistler bu eylemin dışındaydılar ve her yolu ve yöntemi kullanarak gençliği devrimci eylemden alıkoymaya çalışıyorlardı.
Yükselen öğrenci gençlik mücadelesinin ileri unsurları arasında, 1971 küçük-burjuva ihtilalciliğine büyük bir sempati vardı. «1971 Hareketinin izleyicisi iddiasındaki küçük-burjuva akımlar, bu sempatiyi yoğun bir şekilde istismar ettiler. Bu sayede bu ileri unsurların büyük bir bölümünü kendi çevrelerinde topladılar. Buna paralel olarak öğrenci gençlik hareketinin geri siyasi düzeyi ile birleştiler. Bu temelde öğrenci gençlik hareketi üzerinde önemli bir etkinlik kazandılar.
Gençlik İçindeki İlk Faaliyetlerimiz
Örgütümüzün doğduğu dönemde gençlik mücadelesinin durumu yukarıdaki gibiydi. Gençlik faşist diktatörlüğe karşı yiğitçe mücadele ediyordu. Fakat devrimci bir önderlikten yoksundu. Örgütsüz ve dağınıktı. Gençlik revizyonistler tarafından aldatılmaya, mücadeleden alı konmaya çalışılıyordu. Pratikte çoğu kere modern revizyonistlerin kuyruğuna takılan gençlik eylemini zaman zaman maceracı, zaman zaman teslimiyetçi bir çizgiye çeken küçük burjuva akımlar mücadeleye ciddi zararlar veriyorlardı. Daha da önemlisi reformizmin, mücadele İçindeki gençlik kesimi üzerinde bile önemli ideolojik etkisi vardı. Revizyonistler ve kısmen küçük burjuva devrimci akımlar, devrimci gençlik saflarında da reformist hayaller yayıyorlardı.
Gençliğin devrimci mücadelesini güçlendirmek, yaymak, onu daha da ileriye götürmek ve Marksist-Leninist bir önderlik altında birleştirmek bütün bu engellerin asılmasıyla mümkündü. Bu gençlik içerisinde ideolojik-siyasi ve pratik alanlarda çok yönlü karmaşık bir mücadele yürütmek demekti. Bu görevi cesaretle üstelendik. Çünkü gençliğin devrim mücadelesi için taşıdığı büyük önemin farkındaydık. Fakat bu görev gerçekten de güç bir görevdi. Bir çok eksiğimiz vardı. En temel eksikliğimiz ideolojik-siyasi inşanın henüz başında olmamız, yani Marksist-Leninist siyasi çizgimizin henüz tam olarak oluşmamış olmasıydı. Gençlik içinde çalışacak çok az kadroya sahiptik. Fakat öte yandan bazı avantajlara da sahiptik. Küçük burjuva ihtilalci çizgiyi mahkum ederek gerçekleştirdiğimiz özeleştiri, devrimci gençlik saflarında yankı yaratmıştı. Marksizm-Leninizm’e ve devrime sonsuz bir inanç duyan ve daha önce arayış içinde olan bir çok genç devrimci hareketimize sempati duyuyordu. Gençlik içerisindeki faaliyetimizin başlangıcı, hızlı bir şekilde bu unsurlarla bağ kurmak ve onları örgütlemek oldu. Çünkü, ancak bu unsurları örgütleyerek ve onlara dayanarak gençlik içinde yaygın, faal bir çalışma yürütebilirdik.
Bunun hemen ardından geniş gençlik kitlelerine yönelik faaliyete giriştik ve kısa zamanda önemli bir kitle tabanı edindik. Gençlik içerisindeki etkinliğimiz sürekli olarak genişlemeye başladı.
Devrimci gençlik saflarında esas tehlike revizyonizmdi Revizyonizm her yolla devrimci gençlik saflarında yılgınlığı, pasifizmi, teslimiyeti, reformist hayalleri yayıyor, gençliğin devrimci eylemini dizginlemeye çalışıyordu. Revizyonizm gençlik saflarında bölücü bir faaliyet sürdürüyor, devrimci gençlik güçlerinin eylem birliğini bozmaya, saflarda kargaşalık ve düşmanlık yaratmaya çalışıyordu.
Gençlik içinde ilk toparlanmanın ardından revizyonizme karşı mücadeleyi yoğunlaştırdık. Küçük-burjuva devrimcilerini revizyonistlerden koparmaya çalıştık. Daha önce sözünü ettiğimiz eksiklikler revizyonizme karşı mücadelemizi zayıflatıyordu. Buna karşın revizyonizme karşı yürütülen mücadele kısa zamanda bazı önemli başarılar sağladı. Özellikle büyük şehirlerde revizyonistler sızdıkları gençlik örgütlerinden sökülüp atıldılar. Yuvalandıkları yönetimlerden uzaklaştırıldılar. «Üç Dünya»cı çete ise belirli bir taban bulurum umuduyla açtığı tabela gençlik derneklerini toptan kapatmak ve o güne kadar gençlik saflarında bölücülük yaptığını itiraf etmek zorunda kaldı.
Gençlik içindeki çalışmamız böyle başladı. Bunu ortaya çeşitli konularda özgül siyasetler koyarak ve bazı önemli kararlar alarak yaygınlaştırıp sürdürdük.
Gençlik içindeki çalışmayla ilgili aldığımız en önemli kararlardan biri, Türkiye Genç Komünistler Birliği'nin (TGKB) kurulmasıydı.
Türkiye Genç Komünistler Birliği
Türkiye Genç Komünistler Birliği'nin örgütlenmesine 1975 yılı sonlarında başlandı. Önce bazı büyük illerde Komitelerimiz kendilerine bağlı TGKB İl Örgütleri kurdular. Ardından 1976 Haziran'ında GMK'nın atadığı Merkez Komitesi ile Türkiye Genç Komünistler Birliği, Türkiye çapında merkezileştirildi. Bir süre sonra diğer bazı illerde de TGKB örgütleri kuruldu.
Örgütümüzün TGKB'yi örgütleme kararı doğru ve yerindeydi.
TGKB neden gerekliydi? Çünkü gençlik, özellikle öğrenci gençlik içinde hızla artan etkinliğimiz ve gelişme potansiyelimiz böyle bir örgütü ihtiyaç haline getirmişti. Gençlik içinde çok sayıda ileri sempatizanımız vardı. Bu unsurlar örgütümüz içinde örgütlenecek ideolojik-siyasi ve Örgütsel düzeyde değillerdi. Fakat devrime, siyasi çizgimize ve komünizme büyük sempati duyuyorlar ve gençliği kazanma faaliyetimize gönüllü, istekli ve faal bir şekilde katılıyorlardı. Örgütümüzün gösterdiği doğrultuda hareket ediyorlardı. Sayıları sürekli artan bu durumdaki genç unsurları örgütlemek, devrimci istek ve enerjilerinden gençliği kazanma faaliyetimizde en iyi şekilde yararlanmak, ideolojik siyasi ve örgütsel olarak eğitmek ve örgütümüze hazırlamak için en iyi, en uygun araç Türkiye Genç Komünistler Birliği olabilirdi.
Türkiye Genç Komünistler Birliği işte bundan dolayı bir gereklilik, bir ihtiyaçtı. Ve buna dair karar doğruydu. Fakat sorun böyle bir aracın gerekliliğini saptamanın Ötesinde bir önem taşıyordu. Her şeyden Önce Türkiye Genç Komünistler Birliği bizim için tamamen yeni bir uygulama olacaktı. Bundan dolayı konuya her açıdan siyasi açıklık kazandırmak ve uygulamaya bunun ışığında geçmek gerekiyordu. Konuyla ilgili Marksist-Leninist öğreti çeşitli ülkelerde geçmiş ve mümkün olduğu ölçüde bugünkü tecrübesi dikkatle ele alınmalı, doğru yorumlanmalı ve somutlaştırılmalıydı. Türkiye Gene Komünistler Birliği, nasıl bir örgüt olacaktı? Hangi işlevi görecekti? Partiyle (o günün somutunda örgütümüzle) ilişkilerinin, daha açık bir deyişle, örgütümüzün Türkiye Genç Komünistler Birliği'ne her alanda önderliğinin içeriği ve biçimi ne olacaktı? TGKB'ye kimler, hongi ölçülerle alınacaktı? TGKB'nin örgütsel yapısı, iç işlerliği, çalışma tarzı nasıl olacaktı? Bu ve benzeri sorunların açık ve somut çözümünü ortaya koymak gerekirdi. Örgütümüzün tüm kadroları ve TGKB içinde, özellikle onun yönetici kademelerinde yer almaya aday tüm unsurlar, bu temelde (asgari ölçüde) eğitildikten sonra bu uygulama başlatılmalıydı.
TGKB’yi kurduğumuz dönemde bizi bekleyen temel görevler bunlardı. Hazırlık görevi en önce ve esas olarak siyasi alandaydı. TGKB'yi inşa edecek olan il Örgütlerimizin konuyla ilgili siyasi eğitimi çok önemliydi.
Fakat o dönemde bu gerçeği gerektiği gibi kavrayamadık. TGKB'yi inşa hazırlıklarını pratik alanla sınırlı tuttuk. Konunun siyasi yanına tamamen ilgisiz kaldığımızı söyleyemeyiz. Fakat bu çok sınırlıydı. Üstelik bu sınırlı çalışmayla elde edilen bazı sonuçlar —ki bunların bazıları önemliydi de— ne somutlaştırıldı, ne de kadrolara iletildi.
TGKB sorununa siyasi açıklık getirmeden ve örgüt içinde konuyla ilgili eğitimi gerçekleştirmeden uygulamaya geçmek, TGKB'de ve gençlik çalışmasında ciddi sorunlar yarattı. Bu sorunlar gençliği kazanma mücadelemizi olumsuz etkiledi, onu zayıflattı.
Saflarımızda TGKB konusunda, ortaya çıkışlarının ve sonuçlarını biri birinden ayıramayacağımız başlıca şu üç yanlış eğilim ortaya çıktı;
1) TGKB'nin partiye bağımlılığının doğru kavranma ması, bunun sonucu olarak örgütümüzün TGKB'ye önderliğinin zayıflaması,
2) «Gençlik partisi», «Gençliğin öncü müfrezesi» eğilimleri; bu eğilimlerin sonucu olarak gençlik sorununun TGKB'nİn sorunu olarak görülmesi,
3) Öncü örgüt eğilimlerinin ve parti taktikçiliğinin doğrudan bir sonucu olarak, TGKB'nin «seçkin» genç komünistlerin örgütü anlayışıyla darlaşması, çok sayıda genç sempatizanımızın TGKB'nİn dışında ve örgütsüz kalması.
Yukarıda üç başlık altında topladığımız yanlış anlayış ve eğilimler açıkça formüle edilip savunulmamıştı. Fakat belirsizlik kaçınılmaz olarak bu yanlış anlayış ve eğilimleri, değişik bölgelerde şu veya bu Ölçüde yeşertip beslemişti.
1978 Ekim Konferansı'na kadar saflarımızda değişik ölçülerde yaşayan bu yanlış anlayış ve eğilimlere karşı ciddi bir müdahalede bulunulmadı. Ekim Konferansı ve sonrasında bu konuda yeni bir uygulamaya girişildi ve doğru bir anlayışla TGKB'deki, TGKB'ye ve gençlik çalışmasına yaklaşımdaki bu zaaflar giderilmeye çalışıldı.
GMK 1979 Temmuz'unda yaptığı toplantıda TGKB sorununu bir bütün olarak ele aldı ve sorunun temel noktalarına açıklık kazandırdı.
GMK'nın Temmuz Kararları, bugün sürmekte olan düzeltme faaliyetine ışık tutmaktadır.
Yukarıda üç başlık altında topladığımız yanlış anlayış ve eğilimleri, ortaya çıkardıkları sonuçlarıyla birlikte kısaca ele alalım:
1) Partimizin azami hedeflerine, komünizme sempati duyan gençliği ayrı örgütlemek Marksist-Leninistler için evrensel bir uygulamadır. Geçmişte ve bugün komünist partileri, parti ve komünizme sempatizan gençlik kitlesini, Genç Komünistler Birliği veya Komünist Gençlik Birliği şeklinde adlandırılan örgütlerde örgütlemişlerdir.
Bu tip örgütlerin, somut olarak Türkiye Genç Komünistler Birliği'nin işlevi nedir?
GMK bunu Temmuz Kararlarında şöyle formüle etmişti : «TGKB, partiye yeni üyelerin hazırlandığı, eğitildiği, bir parti okulu ve parti önderliğinin gençlik içinde sağlamlaşmasının aracı bir örgüttür.»
TGKB'yi inşa kararı aldığımız sırada, onun yukarıda özlü bir şekilde formüle edilen işlevini doğru bir şekilde tespit etmiştik. Fakat asıl önemli olan TGKB'nin bu işlevi nasıl göreceği ve gerçekleştireceği İdi.
TGKB yukarıda formüle edilen işlevi ancak Partinin her kademedeki ve her alandaki doğrudan ve yakın önderliğiyle yerine getirebilir. Partinin doğrudan ve yakın önderliği olmadan TGKB, yeni, sağlam, canlı kadroların yetiştirildiği bir rezerv örgüt, bir parti okulu, bir komünizm okulu olamaz. Partinin doğrudan ve yakın önderliği olmadan, TGKB, parti önderliğinin gençlik içinde sağlamlaştırılmasının aracı; gençliği devrime kazanmada, devrim ve komünizm için eğitmede partinin aktif, militan, inisiyatifli bir yardımcısı olamaz. Partinin doğrudan ve yakın önderliği olmadan TGKB parti için bir yedek güç olamaz. Partinin doğrudan ve yakın önderliği olmadan, TGKB güçlü, canlı ve sağlam olamaz. Son olarak partinin her kademedeki ve her alandaki doğrudan ve yakın önderliği olmadan TGKB yolunu bulamaz.
Daha önce partinin TGKB'ye önderliği gibi temel bir ilke eksik kavrandı. «İdeolojik siyasi planda tam bağımlılık, örgütsel planda bağımsızlık» şeklindeki doğru formülasyon; TGKB'nin programda ve genel siyasi taktiklerde bağımlılığı, fakat somut gündelik siyasi faaliyetlerde serbestliği olarak yanlış bir şekilde yorumlandı. Örgütümüzün TGKB'ye her kademede ve her alanda yapması gereken somut önderlik görevi, gerektiği gibi yerine getirilemedi. Bu hayati görev bazı illerde, zaman zaman tamamen bir yana bırakıldı. Bu yibi yerlerde ve çoğu zaman TGKB örgütümüzün yönetimi ve denetimi dışında kaldı. Örgütümüzün bir yan örgütü olması gereken TGKB, böyle durumlarda, adeta aynı program ve siyaset ve taktikleri temel alan, fakat gençlik içinde faaliyet sürdüren bir «parti» durumuna düştü. Aynı şekilde böylesi durumlarda, örgütümüzün TGKB'ye her alanda yakın önderliği şeklinde olması gereken ilişki, «iki örgüt arasında karşılıklı demokratik danışma» şeklini aldı önderlik içeriğini yitirdi.
TGKB'nin gücü, partinin yakın ve somut önderliğinde yatar. Oysa TGKB bundan çoğu kere önemli ölçüde yoksun kaldı. Bu durum TGKB'nin yukarıda formüle edilen işlevini gerektiği gibi gerçekleştirememesi sonucuna yol açtı.
Bu durum Ekim Konferansında açık bir şekilde tespit edildi ve Konferansın ardından girilen yeniden inşa döneminde aşılmaya çalışıldı. GMK sözü geçen Temmuz Toplantısında şu tespiti yaptı: «Partinin bir yan örgütü olan TGKB, siyasi bakımdan partiye bağlıdır, örgütsel olarak bağımsızlığa sahiptir.»
«Siyasi bağımlılık, sadece program ve tezlerin kabulü ve savunulmasından ibaret değildir, aynı zamanda partinin ülke çapında sürdürdüğü mücadeleye bağımlılıktır.»
«Örgütsel bağımsızlık kendi iç örgütsel faaliyetinde ve parti kararlarının, parti organlarının önderliğinde insiyatifli bir şekilde hayata geçirilmesinde, örgütlenmesinde bağımsızlıktır.»
Böylece sorun doğru bir şekilde formüle edildi.
Kongre öncesinde, TGKB'nin durumunu yeniden değerlendiren GMK, yukarıdaki tanımlamayı; parti adına ku-mandacıl/ğa ve TGKB'nin iç örgütsel faaliyetine kaba bir müdahale şeklinde anlaşılmaması ve buna dönüşmemesi kaydıyla, TGKB'nin her kademede partiye örgütsel olarak da bağîmlı olması şeklinde genişletti. Sorun Tüzük Tasiağı'nda buna uygun olarak formüle edildi.
2) TGKB'nin gençliğin Öncü müfrezesi, deyim uygunsa «gençlik partisi» olarak görülmesi bir başka yanlış eğilimdi. Bu eğilim gençlik sorununun TGKB'nin sorunu olduğu eğilimini besledi. Bu eğilim biraz önce ele aldığımız sorundan ayrı değildir. Aksine onun tutarlı ve man-tiki bir sonucuydu. Bu iki yanlış eğilim bir birini karşılıklı olarak besledi, güçlendirdi.
Gençlik sorunu TGKB'nin değil partinin sorunudur. TGKB, gençliğin öncü müfrezesi değildir. GMK'nın Temmuz Kararları şunu belirtmektedir: «TGKB Öncü örgüt değildir. Türkiye proletaryasının ve emekçi halkının ve onun gençliğinin Öncüsü, Partidir.»
Bunun anlamı şudur: Gençliği devrime kazanarak devrim için örgütleyecek ve devrim yolunda seferber edebilecek biricik güç partidir. Partinin somut ilgisi, sürekli çabası ve önderliği olmadan gençlik kazanılamaz, eğitilemez, örgütlenemez ve mücadeleye yöneltilemez. İşçi sınıfı ve emekçi halkın olduğu gibi gençliğin de biricik öncüsü, önderi Partidir. Partinin çeşitli halk sınıf ve tabakalarına siyasi önderliği bölünemez, şu veya bu örgüte bırakılamaz.
TGKB'ye gelince; O, sadece, gençliği kazanma, eğitme, örgütleme ve seferber etme faaliyetinde partinin yararlandığı bir araç, bir yardımcı örgüt, bir yedek güçtür.
Örgütümüz TGKB'yi bu amaçla kurmuştu. Fakat daha önce de belirtildiği gibi sorunun somutlaştırılmaması ve örgütün bu konuda eğitilmemesi, TGKB'nin kurulduğu bazı illerde il örgütlerimizi, bir süre gençlik sorunundan uzaklaştırdı. Bu gibi yerlerde adım adım ve farkında olunmaksızın, gençlik sorununun TGKB'nin sorunu olduğu eğilimi gelişti. Açıkça belirtilmemekle birlikte, pratikte durum buydu.
İl örgütlerimiz gençlik mücadelesine, onun sorunlarına gerekli ilgiyi göstermediler. Örgütümüzün gençlik mücadelesi ve Örgütlenmesi konusundaki siyasetlerine ve bu siyasetlerin hayata geçirilmesine tam bir ilgiyle yaklaşmadılar. Bu görevi çoğunlukla TGKB'ye bıraktılar.
Gençlik sorununu kısmen de olsa TGKB'ye bırakmak, O'nu üslenemeyeceği, sorunlarını çözemeyeceği ağır görevlerle karşı karşıya bırakmak demekti. Biz örgüt çapında olmasa da bir süre için böylesi bir hatayı yaşadık ve bu durum gençliği kazanma faaliyetimizi zayıflattı.
3) Örgütümüzün her kademede ve her alanda yapması gereken önderliğinin ve yönetimin bir dönem zaafa uğraması; bir süre için yer yer gençlik sorununun TGKB' nin sorunu olarak görülmesi, beraberinde, TGKB'de parti taklitçiliğini ve örgüt yapısında dar kapıcılığı getirdi. TGKB dar bir kadro örgütüne dönüştü.
TGKB'ye yeni üyeler alınırken «gençliğin öncü örgütü», «gençlik mücadelesinin yöneticisi* anlayışlarının yansıması olarak ileri kriterler gözetildi. Kapılar dar tutuldu. TGKB'nin, sempatizan fakat devrimci enerji ve gönüllü çalışma isteği ile dolu, genç unsurların ideolojik-siyasi ve örgütsel olarak eğitilip, geliştirildikleri bir komünizm okulu olduğu gerçeği bir yana bırakıldı, Genç sempatizanlarda örgüte giriş için asgari bir ideolojik-siyasi ve örgütsel düzey ve tecrübe arandı. Bu parti taklitçiliğiydi.
TGKB'nin parti taklitçiliği, sadece üye alımında ve örgüt yapısında değil, genel çalışma biçimi ve yöntemlerinde de yansıdı.
Oysa TGKB dar bir kadro örgütü değildir. GMK'nın Temmuz Kararlarında da belirtildiği gibi: «TGKB. Parti Çizgisini kabul eden ve parti önderliğinde komünizm için verilen mücadeleye katılan gençliğin kitle örgütüdür.» TGKB'ye üye alırken ideolojik-siyasi, örgütsel tecrübe ve olgunluk aranmaz. TGKB'ye katılanlar bunu partinin yakın önderliğinde, bizzat TGKB içinde ve TGKB faaliyetinde kazanacaklardır, onlar bu yolla gelişip serpilecekler ve partiye hazırlanacaklardır.
TGKB'ye katılmak için, komünizme sempati duymak, partinin devrim ve komünizm için verdiği mücadeleye gönüllü ve istekli olarak katılmak, denetime ve disipline açık olmak yeterlidir.
TGKB konusunda saflarımızda ortaya çıkan ve bir dönem gençlik içindeki faaliyetimizi ciddi olarak etkileyen, zayıflatan üç başlıca eğilim kısaca bunlardır. Fakat şunu açıkça belirtmeliyiz ki; saflarımızda ortaya çıkan, belirli bir dönem varlığını sürdüren bu yanlış anlayış ve eğilimlere karşın, gençlik içindeki çalışmamız sürekli olarak genişleyip, güçlendi. Ve TGKB bu alanda önemli görevler üstlendi ve esas olarak başarılı bir faaliyet sürdürdü. Genç Komünistler, faşist diktatörlüğün ağır baskı ve terörüne hedef olmalarına, ölmelerine, işkencelere, zindanlara karşın örgütümüzün gösterdiği doğrultuda gençlik içinde faal olarak çalıştılar. Gençlik alanındaki başarılarımızda önemli rol oynadılar, örgütümüzün çizgisine, onun önderliğine karşı, yukarıda ele alınan ciddi zaaflarımıza karşın herhangi bir gerici tutum ve davranış göstermediler. TGKB'nin saflarından Örgütümüze önemli miktarda kadro kazanıldı.
Bugün Partimizin Birinci (Kuruluş) Kongresini topladığımız şu anda, başlangıç olarak önemli bir gençlik kesimini önderliğimiz altında birleştirip, örgütlemiş durumdayız. Fakat şüphe yok ki yukarıda ele alınan zaaflarımız olmasaydı, çok daha ileri çok daha başarılı bir noktada olacaktık. Ve TGKB bu alanda bize çok daha yararlı olacaktır.
Bugün TGKB'ye yaklaşımdaki ve TGKB'nin bünyesindeki çeşitli eksiklikleri ve zaafları giderme faaliyeti içindeyiz. Partimiz bunu daha sistemli hale getirerek, daha da yaygınlaştırarak devam ettirmelidir.
GMK Kongre öncesinde aldığı bir kararla TGKB-KK' yi feshetti. Birinci Kongresinde kendi Merkez Komitesini seçene kadar GKB il örgütlerinin yalnızca bulundukları alandaki parti il örgütlerine bağlı olmasını kararlaştırdı. TGKB'yi düzeltme ve inşasını sürdürerek Birinci Kongresine hazırlama faaliyetinin bizzat ve tamamen parti tarafından sürdürülmesi gereği bu karan gerekli kıldı.
Bu durum parti il örgütlerimizin sorumluluklarını artırmaktadır. İl örgütlerimiz, TGKB'ye yaklaşımdaki ve TGKB'nin örgüt bünyesindeki zaafları ve eksiklikleri giderme görevine daha sıkı sarılmalıdırlar.
TGKB ile ilgili acil görevlerimiz yalnızca, burada ele aldığımız üç yanlış eğilim ve anlayışın kökünü kazımaktan ibaret değildir. Burada üç önemli soruna daha işaret etmek zorundayız. Birincisi: TGKB'de ideolojik-siyasi eğitimin noksanlığı ve bunun sonucu olarak TGKB saflarındaki ideolojik-siyasi geriliktir. Bu çok önemli bir sorundur. Genç komünistlerin büyük çoğunluğunun ideolojik-siyasi düzeyi çok düşüktür Oysa TGKB'nin tanımladığımız iki temel işlevi bu durumla çelişir, İdeolojik-siyasi düzeyi düşük oldukça TGKB, partinin önüne koyduğu görevleri zamanında, tam, faal ve sağlıklı bir şekilde yerine getiremez. Gerekli canlılığı ve insiyatifi gösteremez. Aynı şekilde ideolojik-siyasi düzeyi düşük oldukça, TGKB partimiz için sürekli olarak çok sayıda kadronun yetiştirildiği bir örgüt olamaz. Bundan dolayı TGKB'de ideolojik-siyasi eğitime gerekli önem verilmeli, partimiz buna doğrudan önderlik etmelidir.
Bugün TGKB'nin ikinci önemli eksikliği; onun büyük Ölçüde öğrenci gençlik alanında sıkışıp kalmasıdır. Bu duruma son verilmeli ve başta İşçi gençlik olmak üzere diğer gençlik kesimlerini de kapsayacak şekilde TGKB'nin örgütlenme ve faaliyet alanını genişletmeliyiz.
Üçüncüsü; —ki ikincisinin kaçınılmaz sonucudur— TGKB üyelerinin büyük çoğunluğu öğrenci kökenlidir. TGKB'nin sınıf bileşimini başta işçi kökenli unsurlar olmak üzere emekçi kökenli unsurlarla adım adım güçlendirmeliyiz. TGKB işçi ve köylü gençliğin partimize sempati duyan en iyi unsurlarını kapsamalıdır. Bu ancak TGKB'nin partimizin somut çalışmasıyla, işçi ve köylü gençlik alanında örgütlenmesiyle mümkündü. Şüphesiz partimiz için tespit ettiğimiz üyelerin çoğunluğunun İşçi kökenli olması hedefini TGKB için tespit edemeyiz. TGKB'nin fonksiyonu, konumu niteliği tamamen farklıdır. Fakat Stalin'in de belirttiği gibi Genç Komünistler Birliğinin çekirdeğinin işçi kökenli, çoğunluğunun ise emekçi kökenli unsurlardan oluşması bizim için de bir hedef olmalıdır.
Sonuç olarak; TGKB bir yandan gençlik alanındaki zorlu görevlerimizi başarmada, gerçekleştirmede; sadık, militan, faal bir yardımcımız ise partimizin önderliğinin gençlik alanında sağlamlaşmasının en uygun aracı; diğer yandan ise partimize yeni üyelerin hazırlandığı, eğitilip geliştirildiği bir okul olmalıdır. TGKB ancak partimizin her alandaki ve her kademedeki doğrudan ve somut önderliği altında böyle bir Örgüt olabilir.
Tüm parti örgütümüz, tüm yoldaşlar bunu her zaman akılda tutmalıdırlar.
Gençlik Çalışmasının Gelişimi
Örgütümüz, 1976'nın ikinci yarısından itibaren —TGKB'nin kuruluşuna da bağlı olarak— gençliği kazanmaya daha çok önem verdi. Devrimci gençlik hareketinin bazı önemli sorunlarını ele alıp, inceledi. Gençlik, gençliğin devrimdeki yeri, örgütlenmesi, birliği vb. gibi konulara açıklık kazandırıldı. Küçük-burjuva devrimci akımların bu konudaki görüşlerine karşı mücadele gündeme alındı. Gençliğe yönelik propaganda-ajitasyon faaliyetinin en uygun aracı olarak merkezi-periyodik bir gençlik yayınının çıkarılması kararlaştırıldı. Gençliğe yönelik örgütlü faaliyetin büyük şehirlerden tüm ülkeye taşınması görevi saptandı.
Bütün bu tespit ve kararlar büyük önem taşıyordu. 1977 yılı başlarında bu tespit ve kararlar peş peşe hayata geçirilmeye başlandı. İlk önemli adım olarak merkezi periyodik gençlik yayını çıkarıldı. Bu gençlik organı, çok kısa bir aranın dışında, çıkışından bu yana yayınını düzenli olarak sürdürdü. Bu gençlik yayını gençliğin parti çizgisinde birleştirilip eğitilip, örgütlenmesinde önemli görevler yerine getirdi.
1977 yılı başlarında gençlik çalışmalarında attığımız bir başka önemli adım, gençlik, gençliğin devrimdeki yeri, devrimci birliği ve örgütlenmesi konusundaki görüşlerimizin devrimcilere ve kitlelere açıklanması oldu. Bu doğrultuda tabanda eğitime girişildi. Aynı dönemde küçük-burjuva devrimci akımlar sözü geçen konularda bir yığın yanlış ve çarpık görüş ileri sürüyorlardı. Marksizm adına ileri sürülen bu görüşlere karşı mücadele bizim için bir görevdi. Bu akımların burjuva-idealist gençlik tahlilleri, örgütlenme anlayışları, devrimci gençliğin birliği konusundaki sekter ve bölücü siyasetleri devrimci gençlik içinde teşhir edildi.
Aynı dönemde gençlik içindeki çalışma başlıca büyük illerin dışına taşırıldı. Hızlı bir şekilde devrimcileşen ve ülke çapında aktif mücadeleye atılan liseli gençlik içinde yaygın bir şekilde çalışıldı.
Burada gençliğin örgütlenmesi alanında yürüttüğümüz başarılı faaliyeti özellikle belirtmek gerekiyor. 1977 yılı başlarında örgütümüz devrimci gençliğin örgütsüzlüğünü gidermeyi, gençliği devrimci bir anlayışla Marksist-Leninist bir önderlik altında örgütlemeyi günün acil görevi olarak tespit etti. Çünkü mücadele eden gençlik hâlâ örgütsüz ve dağınıktı. Varolan örgütlenmeler çok yetersiz ve sınırlıydı. Bunların bir kısmı kendiliğinden doğmuş ve daha sonraları işlemez hale gelmişlerdir. Diğer bir kısmı ise küçük-burjuva akımlar tarafından kendi sakat anlayışlarının sonucu olarak tamamen tek kel estirilmişlerdi. Bu örgütler sadece adlarıyla vardılar. İlk dönemlerde bunlar içinde çalışma/ı uygun bulmuştuk. Fakat sekter, tekkeci ve bölücü anlayışlar önümüze engel olarak çıkmış ve bunu olanaksız kılmıştı. Bazı il ve ilçelerde bizim önderliğimizde kurulan gençlik örgütleri de vardı. Fakat bunların yeni anlayışımız ışığında yeniden örgütlenmesi gerekiyordu.
Gençliği örgütlemek acildi ve gündemimîzdeydi. Böyle bir göreve girişirken başarılarımızı artıran etkenlerden biri gençliğin Örgütlenmesi konusunda somut bir siyasete sahip olmamızdı.
Komünist gençliğin TGKB tipi bir örgütte örgütlenmesi sorununu saymazsak, örgütümüz gençliğin şu iki tip örgütler içerisinde birleştirilmesini gerekli görüyordu: Birincisi; İki ulustan ve çeşitli milliyetlerden işçi-köylü öğrenci gençliğin anti-faşist, anti-emperyalist birleşik siyasal örgütlenmesi. İkincisi ise; farklı gençlik kesimlerinin bulunduğu birimlerde veya alanlarda kurulacak ve bu alanlarda veya birimlerdeki tüm kitleyi kapsayacak mesleki örgütlenme...
Gençliğin yükselen mücadelesi, birleşik-siyasi örgütlenmeleri acil bir ihtiyaç haline getirmişti. Örgütümüzün önderliği ve Genç Komünistlerin inisiyatifli, aktif çabası sonucu kısa zamanda bir çok il ve ilçede bu tip örgütler tabandan inşa edildi. Zaman içerisinde bu tip örgütlenmeler iyice yaygınlaştı. Bu yaygınlaşma ve gelişen mücadele ülke çapında birleşik ve merkezi bir örgütlenmeyi gerektiriyordu. 1978 başlarında bu gerçekleştirilerek, örgütümüzün Önderliği altında Türkiye'nin en güçlü iki anti-faşist gençlik örgütünden biri yaratıldı.
Fakat gençliğin mesleki örgütlenmesi alanında aynı başarılı faaliyet gösterilemedi. Bunun nedenlerinden biri, birimleri temel olan çalışmamızda düşülen zaaftı. Birimler düzeyinde sistemli ve çok yönlü faaliyet örgütlemede yetersiz kalındı. İkinci neden —birincinin de sonucu olarak— mesleki örgütlenmelerin taşıdığı büyük önemin kavranamaması, dikkatin tek yönlü olarak birleşik-siyasi örgütlenmede yoğunlaştırılmasıdır. Oysa birleşik-siyasi örgütlenmenin gelişip güçlenmesi birimleri temel alan sistemli faaliyeti ve mesleki-birim örgütlenmesindeki başarılı faaliyete sıkı sıkıya bağlıdır. Bir üçüncü neden olarak da, mesleki örgütlenme konusundaki görüşlerimizin yeterli somutluktan yoksun olmasını ve uygulamada değişik birimlerin somut durumunun gözetilmemesini gösterebiliriz. Bu olumsuzluk liseli gençlik kesimi için bugün aşılmaktadır ve bunun sonucu olarak bu olanda olumlu bir gelişme görülmektedir.
İşçi-köylü-öğrenci gençliğin birleşik anti-faşist örgütlenmesi alanında sürekli sağlanan gelişme sorunun bir yanıdır. Sorunun diğer yanı, gelişen bu örgütlenmenin yarattığı sorunlar ve bu sorunlara müdahalede düşülen gecikmedir. Antİ-faşist gençlik örgütlerimiz, örgüt yapılarında, iç işlerliğinde çalışma şekillerinde çeşitli eksiklikler ve zaaflar taşımaktadırlar. Bu eksiklikler ve zaaflar, bu Örgütleri zayıflatmakta, üye talebini daraltmakta, çalışmalarını hantallaştırmaktadır. Yer yer bazı örgütler işlemez hale gelebilmektedir, örgütümüz bir süre Önce bu duruma müdahaleye, zaafları ve eksiklikleri gidermeye girişti. Fakat bu henüz başlangıç durumundaki bir müdahaledir. Önümüzdeki dönem merkezi anti-faşist gençlik örgütümüze yakın bir önderlik ve il ve ilçe örgütlerimizin eksikliklerini ve zaaflarını giderme faaliyeti, gençlik alanında partimizi, onun il örgütlerini bekleyen en önemli görevlerden biridir.
Faşist diktatörlüğün artan baskı ve yasaklamaları, anti-faşist gençlik örgütünün önemli bir bölümünü tamamen illegal çalışmak zorunda bıraktı. İllegal kitle örgütlenmesi alanındaki yeniliğimizin ve tecrübesizliğimizin sonucu olarak, illegal gençlik örgütlerimiz yeni sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bunları ele alıp çözümlemek partimizin önemli görevleri arasındadır.
Gençliğin devrimci birliği örgütümüzün büyük önem verdiği bir başka önemli sorundu. Daha ilk dönemlerde gençliğin devrimci birliğinden anlaşılması gereken şeyin milyonlarca işçi-köylü-öğrenci gencin, yani tüm halk gençliğinin parti önderliğinde, devrim yolunda birliği olduğunu belirtmiştik. Fakat gençliğin birliği alanında, uzun zaman bu doğru siyasi perspektife uygun bir faaliyet sürdürülemedi. Değişik devrimci-demokrat siyasi hareketlerin etkilediği gençlik kesimlerinin devrimci birliğini sağlama görevi, geniş gençlik kitlelerini birileştirme görevinin önüne çıkarıldı. Halbuki temel olan ikincisiydi. Birincisi ikincisine tabi kılınmalıydı. İlk yıllarda bu zaafımız daha da ağırdı. Çünkü esas dikkatimizi «Proleter devrimcilerin birliği» içinde görülen grupların gençlik tabanını birleştirmede yoğunlaştırmış, bunu esas almıştık.
Gençliğin devrimci birliğini gerçekleştirmek alanında düştüğümüz bu yanlışları, 1978 yılı başından itibaren aşmaya başladık. Bugün bu alandaki faaliyetimiz doğru devrimci perspektif temelinde sürdürülmektedir. Bu alandaki zaaflarımızın giderilmesi, bizi daha geniş gençlik kitleleriyle birleştirdi.
Son bir kaç yıllık dönemde revizyonizmin ve reformizmin bölücü, yıkıcı etkisini kırarak tüm anti-faşist devrimci gençlik güçlerini devrimci platformda birleştirmek, örgütümüzün gençlik alanındaki en önemli uğraşlarından biri oldu. Bu uğraş reformist CHP hükümeti döneminde özellikle yoğunlaştı. CHP hükümetinin kuruluşuyla birlikte revizyonistler ve reformistler elbirliği ile gençliği mücadeleden alıkoymaya, reformist hayallerle oyalamaya çalışıyorlardı. Lafta keskinliği kimseye bırakmayan bazı devrimci-demokrat akımlar, uzun süre reformistlerin ve revizyonistlerin yaydığı hayallerin etkisinde kalarak gençlik mücadelesine ciddi zararlar verdiler. Örgütümüz daha kurulduğu andan itibaren CHP hükümetinin gençlik düşmanı niteliğini ilan etti ve gençliği mücadeleyi sürdürmeye çağırdı. Örgütümüz devrimci-demokrat grupları sürekli olarak revizyonizmin ve reformizmin yıkıcı, bölücü etkisine karşı uyardı.
Revizyonistlerin ve reformistlerin sinsi niyetlerle oluşturmaya çalıştıkları sahte «demokratik platform»ları teşhir ederek, devrimci grupları devrimci mücadele platformunda birliğe çağırdı.
Son bir yılda, eylem birliği alanında yaşanan olumlu gelişme gençlik kesiminde de sonuçlarını gösterdi. Revizyonizmin hızla tecridi devrimci gençlik güçlerinin birliğini güçlendirdi, mücadelesini ilerletti.
Gençlik alanındaki çalışmamızın başlıca unsurlarından biri olarak TGKB'nin Enternasyonal faaliyetlerini de burada belirtmemiz gerekiyor.
Kendisi Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden komünist gençliğin Örgütlü birliğinin somut ifadesi olan TGKB, örgütümüzün yardımı ve yol göstericiliğinde dünya komünist ve devrimci gençliği ile enternasyonalist birlik ve dayanışmaya Önem verdi. II. Uluslararası Anti-Faşist. Anti-Emperyalist Gençlik Festivali'ne Türkiye gençliğini temsilen katıldı. III. Festivali hazırlama çalışmalarında bulundu ve bu festivale faal olarak katıldı. III. Uluslararası Gençlik Festivalinden, çeşitli ülkelerin kardeş Marksist-Leninist gençlik Örgütleriyle ilişkilerini geliştirmek için yararlandı. IV. Uluslararası Gençlik Festivalini Hazırlama Komitesinde diğer 4 kardeş gençlik örgütüyle birlikte görev aldı. Son olarak Arnavutluk Emekçi Gençlik .Birliği'nin (AEGB) davetlisi olarak, Sosyalist Arnavutluk'un 35. Kurtuluş Yıldönümü kutlamalarına katıldı. Böylece AEGB ile TGKB arasında kardeşçe birlik ve dayanışma bir üst düzeye yükseldi.
Bugünkü Durum ve Partimizin Gençlik Alanındaki Görevleri
Bugün gençlik üzerindeki baskı ve sömürü artarak sürmektedir. İşsizlik, yoksulluk, faşist baskı ve terör, hayatı gençlik için de çekilmez bir duruma getirmiştir. Bu durum gençlik kesimindeki devrimci uyanışı hızlandırmakta, onu daha geniş bir alana yaymaktadır. Bu gelişme özellikle de işçi ve emekçi gençlik için doğrudur. Çünkü ekonomik ve siyasi krizin ağır sonuçları en çok bu kesimi etkilemektedir ve ezmektedir.
Bugün geniş gençlik kitleleri, özellikle emekçi gençlik kitleleri burjuva-feodal düzenin çürümüşlüğü ile yüz yüze gelmekte ve ona karşı mücadeleye girişmektedir. İşçi sınıfı ve emekçi halk saflarındaki devrimci kaynaşma gençlik kesiminde daha belirgin ve daha derindir.
Bugün buhranın yarattığı genel sonuçların dışında, gençliğin devrimci mücadelesinin yaygınlaşmasına, güçlenmesine yol açan bir diğer etken CHP reformizminin iflasıdır. Bu büyük önem taşıyan bir gelişmedir ve özellikle İşçi ve emekçi gençliğin harekete geçişinde büyük rol oynamaktadır.
Egemen sınıflar, onların faşist diktatörlüğü, gençliğin uyanışı, düzenden ve düzen partilerinden kopuşunu, siyasileşmesini, kısaca devrimcileşmesini engellemek ve halk mücadelesini bastırmak için, başta baskı ve terör olmak üzere çeşitli taktiklere ve yöntemlere başvurmaktadırlar. Fakat şu kesin olarak bilinmelidir ki, bütün bu açık ve sinsi çabalar belirli bir etki yapmakla birlikte gençliğin bugünkü devrimci yönelişini durduramamaktadır. Sıkıyönetimin varlığına karşın gençliğin mücadelesi yükselip yaygınlaşmaktadır.
Bugün gençlik kesiminde durum özet olarak böyledir. Gençliği kazanmak için çok uygun koşullarla karşı karşı-yayız. Partimizin önünde bu uygun objektif koşullan en iyi bir şekilde değerlendirme, gençliği devrime kazanma, kendi önderliğimizde birleştirip örgütleme görevi durmaktadır.
Önümüzdeki dönemde gençlik içindeki çalışmamızı güçlendirmeli ve yaygınlaştırmalıyız. Buhranın etkisiyle burjuva-feodal düzenden ve faşist, reformist partilerden kopan gençliğe doğru yolu, kurtuluşun gerçek yolu olan devrim ve sosyalizmin yolunu göstermeliyiz, Gençliğin gerçek kurtuluşu faşist diktatörlüğü yıkma, devrimi gerçekleştirme mücadelesine aktif bir şekilde katılmaktan geçmektedir. Partimiz bütün gücüyle gençliğe bunu göstermeli, ona bu yolda önderlik etmelidir.
Gençliğin revizyonistler ve başka bir kılık altında ortaya çıkabilecek reformistler tarafından aldatılmasına izin vermemeliyiz. Çalışmalarımızı gençliğin ileri, nispeten bilinçli kesimleriyle sınırlandırmamalı, onun geri kesimlerine de gitmeliyiz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bugün kaynaşma ve uyanış gençliğin her kesiminde vardır. Fakat gençliğin geri kesimleri siyasileşmekle birlikte, devrime yönelişten henüz çok uzaktırlar. Milliyetçi ve dini önyargılar gençliğin bu kesimini faşizmin demagojisine açık bir duruma getirmektedir. Faşist partilerin gençliğin bu kesimini aldatmalarına, onun çıkarlarına sahip çıkıyor gözükerek karşı-devrimin aleti yapmasına izin vermemeliyiz.
Yeni dönemde çalışmalarımızı daha geniş ölçüde emekçi gençliğe, özellikle işçi gençliğe yöneltmeliyiz. Bugün işçi ve köylü gençlik içindeki çalışmamız henüz yeterli değildir. Bunu hızla gidermeliyiz. Yıllardan beri savunduğumuz gençlik hareketinin temelini işçi ve köylü gençlik oluşturmalıdır» düşüncesinin gereklerini yerine getirmeliyiz. Gençlik hareketinin öncüsü ve temeli işçi gençlik içinde çalışmaya ve onu kazanmaya ayrı bir önem vermeliyiz. Bu sadece gençliğin geleceğini değil, partimizin de geleceğini ilgilendiren bir sorundur. Çünkü biz işçi sınıfının, geleceğin partisiyiz. İşçi sınıfının geleceğinin sahibi ise onun genç kesimi olacaktır. Lenin : «Biz daima ilerici sınıfın gençliğinin partisi olacağız» diye yazmıştır. Bu söz işçi gençliğe vermemiz gereken ayrı önemi vurgulamaktadır.
Önümüzdeki dönemde silah altına alınmış işçi ve köylü gençlerden oluşan asker gençlik içinde çalışmayı da gündeme getirmemiz gerekiyor. Bu faşist orduyu İçten zayıflatma ve çökertme görevimizin en önemli unsurudur. Bugün faşist diktatörlük büyük çoğunluğunu genç işçi ve köylülerin oluşturduğu yarım milyonu aşkın bir ordu beslemektedir. Bu yüz binlerce genç tam bir faşist denetim ve disiplin altında tutulmakta, en koyu bir ırkçı, faşist ve militarist propagandayla eğitilmekte ve bunlar devrim mücadelesini engellemekte, emekçi halka boyun eğdirmede kullanılmaktadır. Diğer yandan yüz binlerce genç, askerlik süresi boyunca, subay takımı tarafından en iğrenç maddi ve manevi baskılara tabi tutulmakta, aşağılanmakla, sık sık cezalandırılmaktadır Kapalı kışla hayatıyla onlar normal hayattan ve halktan koparılmaktadır. Bu faşist diktatörlüğün bilinçli bir tutumudur. Amaç asker gençliği halka yabancılaştırmaktır. Asker gençlik en doğal insani haklardan yoksundur. Yaşama koşulları çok kötüdür. Önümüzde asker gençliği devrime kazanma görevi vardır. Aslında gençliğin bu kesimi içinde gizli bir devrimci birikim mevcuttur. Uygun yol ve yöntemlerini bularak bunu canlandırmalıyız. Asker gençlik içindeki çalışmada, askerlik öncesi eğitimin önemi büyüktür. Askerlik çağına gelmiş, askere alınacak olan gençleri, militarizm ve faşist ordunun yapısı konusunda ve askerlik döneminde kendilerini bekleyen görevler konusunda eğitmeliyiz.
Çocuklar henüz hiç el atmadığımız bir alandır. Geleceğin neslini şimdiden devrimci değerlerle, devrimci bir bilinç ve ahlakla eğitmek partimizin görevidir. Egemen sınıflar çocukları kendi zehirleriyle ağılamaya özel bir ö-nem veriyorlar. Onlar bugünün genç neslinin devrimci şahlanışını gördükçe, çocuklara yönelik demagojik propagandaya daha çok hız veriyorlar ve bunun için radyo, televizyon ve basın olmak üzere her türlü aracı kullanıyorlar. Oysa bu aşağılık düzen çocuklar için açlık, hastalık, ölüm, sefalet, ezilme, daha 8-10 yaşlarında iken en iğrenç şekilde sömürülme demektir. Bu sömürü düzeni çocuklara çocukluğu bile yaşatmamaktadır. Çocuklara mutlu bir yaşantıyı ve güvenli bir geleceği ancak partimiz, onun izlediği devrim ve sosyalizm davası verebilir. Bu gerçek şimdiden çocuklara kavratılmalıdır. Türkiye Genç Komünistler Birliği aracılığıyla çocukların eğitimini ve örgütlenmesini gündeme getirmeliyiz.
En az gençliği kazanmak kadar önem taşıyan bir başka sorun gençliği örgütlemektir. Gençlik örgütlendiği ve örgütlü olarak seferber edildiği ölçüde devrim mücadelesinin etkin, militan bir gücü haline gelebilir. Bu gerçeği başından beri görüp kavradığımız İçin gençliğin örgütlenmesine büyük önem verdik. Bu gün gençlik alanında yaygın bir örgütlenmeye sahibiz. Fakat daha önce değindiğimiz gibi bu örgütlenme kendi içinde ciddi zaaflar ve eksiklikler taşımaktadır. Partimiz, zaaflarım aşabilmesi için anti-faşist gençlik örgütüne daha yakın bir önderlikte bulunmalıdır. Gençlik örgütünün kendi iç zaaflarını aşması, gençliğin daha geniş kesimlerinin devrime yöneldiği bu dönemde büyük önem taşımaktadır. Her gençlik örgütü devrime akan yeni güçleri kazanabilecek bir Örgütsel yapıya, iç işlerliğe ve çalışma tarzına sahip olmalıdır. Bugünkü durumunda bile gençlik örgütleri, örgütleyebildiklerinden daha geniş bir gençlik kesimini etkileyebilmektedirler. Fakat buralarda buna uygun bir yapı ve çalışma tarzı egemen kılınmadıkça, gençlik örgütlerimiz etkiledikleri gençlik kitlesinin tümünü kucaklayamaz ve seferber edemezler.
İl ve ilçe gençlik Örgütlerini yaygınlaştırmaya devam etmeli ve daha dar alanlarda bu tip örgütler kurmalıyız. Gençliğin örgütlenmesi konusundaki görüşlerimizde, daha önce kendini yasal sınırlara hapsetmeyen, her koşul altında yaşayabilecek ve faaliyetlerini aksatmadan sürdürebilecek örgütlenmeler yaratmak görevine özellikle işaret etmiştik. Bugüne kadar ki tecrübelerimiz bunu doğruladı. Bugün illegal kitlevi gençlik örgütlenmesi uygulamasında oldukça önemli bir yol almış ve belirli bir tecrübe kazanmış durumdayız. Bu uygulamayı geliştirmeli, yeni örgütlenmeleri bu anlayış temelinde yaratmalıyız.
Gençliğin mesleki örgütlenmesi alanında daha önce belirtilen zaafları bir on önce gidermeliyiz. Mesleki örgütler, en geniş gençlik kitlelerinin birleştirilmesinde ve harekete geçirilmesinde özel bir öneme sahiptirler.
Milyonlarca yeni genci devrime kazanabilmek, devrimci gençlik kesiminde var olan zaafları yenmeye ve onun devrimci birliğini gerçekleştirmeye sıkı sıkıya bağlıdır. Güçlü bir devrimci gençlik hareketi, düzenden kopan, siyasileşen yeni gençlik kesimlerini devrime çekecek olan önemli bir etkendir.
Devrimci gençlik kesiminde bugün hâlâ önemli gö rev, devrimci gençlik güçlerinin devrimci bir platformda güç ve eylem birliğini gerçekleştirmektir. Bunu başarmak revizyonistlerin tamamen devrimci gençlik saflarından atılması, tam tecridinin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Bugün devrimci gençlik safları eskisi kadar bölünmüş ve dağınık değildir. Son bir yılda bu konuda başlangıç niteliğinde de olsa bazı önemli adımlar atıldı. Fakat bu alanda da hâlâ önemli görevler vardır. Sürekli ve istikrarlı bir eylem birliği henüz gerçekleşmiş değildir.
Geçmişte devrimci gençliği bölen, devrimci gençlik güçlerinin eylem birliğini engelleyen, revizyonizmin ve reformizmin devrimci gençlik saflarındaki ideolojik-siyasi etkisiydi. Devrimci gençliğin eylem birliği doğrultusunda bugün sağlanan gelişme, revizyonizme ve reformizme karşı ideolojik-siyasi ve pratik mücadele içinde sağlandı. Bu mücadele bugün de sürdürülmelidir.
Ülkemiz çok uluslu bir ülkedir. Bu durum önümüze Türk, Kürt ve çeşitli azınlık milliyetlerden gençliğin devrim yolunda birliğini gerçekleştirmek görevini koymaktadır. Milli mesele konusundaki siyasetimiz bu birliği sağlamanın temelini ve yolunu göstermektedir.
Bugün faşistler, reformistler, revizyonistler, burjuva milliyetçisi akımlar; her biri kendi konumuna uygun bir şekilde iki ulustan ve çeşitli azınlık milliyetlerden oluşan gençliğimizi bölmeye, onun devrimci birliğinin oluşmasını engellemeye çalışıyorlar. Bu çabaları boşa çıkarılmalı, iki ulustan ve çeşitli milliyetlerden gençliği partimiz önderliğinde birleştirmeliyiz. Gençliğin gerçek çıkarları bunu gerektirmektedir. Bunu gerçekleştirme, şovenizme ve milliyetçiliğe karşı sürekli bir mücadeleyi de gerekli kılmaktadır.

Hiç yorum yok