Header Ads

Header ADS

Komünistler ve Komünist partiler arasında uluslararası ilişkilerde Marksist normlar ve Marksist eleştiri

Komünizm adına diğer ülkelerin komünistlerini onların kendi iç meseleleriyle ilgili olarak eleştirmenin salgın bir hastalık haline geldiği bir çağda yaşıyoruz . Daha da kötüsü, bu "eleştiri", daha çok nutuk atma ve safsata olmanın yanında çoğu durumda onları komünistlere karşı anti-komünistlerin, faşistlerin, monarşistlerin ve emperyalistlerin safına itiyor.

İstisnai durumlar olsa da, ciddi ve gerçek komünist partilerin, komünist partilerin kendi içişlerine ilişkin teori ve pratiklerini eleştirmeleri pek sık rastlanan bir durum değildir . Bu durum, ister bireysel ister örgütsel olsun, genel olarak komünistler için de geçerlidir. Her komünist, komünist örgüt ve parti, kendi ülkesinin mevcut şartlarını ve durumunu, o ülkenin kültürü, gelenekleri, tarihi ve mevcut koşulları hakkında burjuva kaynaklardan edindiği bilginin dışında ciddi hiçbir bilgisi olmayan yabancılardan daha iyi bilir . Burjuva kaynaklar hiçbir zaman Marksist Leninistlerin tercihi değildir. Onlar, verili bir ülkede neler olup bittiğini anlamak ve daha iyi bir fikir edinmek için Batı medyasının anlatılarına ve bilgilerine dayanarak değil, o verili ülkenin Marksist Leninistlerinden edindikleri bilgilere dayanarak değerlendirme yaparlar ve kendi halkını bilgilendirirler.  

İronik olan şu ki,  diğer ülkelerin komünistlerini "eleştirilerini" "enternasyonalizm" adına yapıyorlar. Gerçekte, bu "eleştirmenlerin" yazılarını okuduğunuzda, kendi ülkelerindeki mücadeleler ve koşullar hakkında hiçbir fikir edinemezsiniz. Kendi ülkelerindeki mücadeleleri hiçe sayarak sanki "uluslararası" Marksist Leninist otoriteymiş gibi davranıyorlar . Her komünist partiyi, sosyalist eğilimli ve sosyalist yönelimli partileri, her anti-emperyalist mücadeleyi , her anti-faşist mücadeleyi eleştiriyorlar- kendi mücadeleleri hariç. Bu uygulamayı "enternasyonalist" bir görevmiş gibi sunuyorlar . Ancak Lenin'in " Her ülkedeki sosyalistler kendi hükümetlerini ve kendi burjuvazilerini teşhir etmelidir... Bu yapılmadan, sosyalizm, sendikalizm, enternasyonalizm hakkındaki tüm söylemler, halkın tamamen aldatılmasıdır... sadece gerçekten enternasyonalist bir şekilde kendi burjuvazisiyle , kendi sosyal-şovenistleriyle, kendi Kautskicileriyle mücadele eden birisi enternasyonalisttir ."        (1)  Bunların uygulamalarını Lenin'in ifadesiyle karşılaştırıldığında , aslında bunların kendi ülkelerinde "pasifist" olup , diğer ülkelerdeki komünistleri eleştirmeye odaklanan "aşırı sol" sloganların ve nutukların arkasına saklandıkları kolayca görülebilir.  

Bakalım bu tur yaklaşım Marksist-Leninist eleştiri kavramıyla nasıl örtüşüyor?

Marksist Eleştiri

 Lunacharsky , "Marksist eleştiri bir bilimdir, çünkü öznelciliğe, estetizme, bireyciliğe, irrasyonalizme ve burjuva estetiğinin diğer kusurlarına karşı çıkar " demişti. Eleştiri, doğası gereği yalnızca olumsuz olamaz , yalnızca kötü niyetli bir kavramı açığa çıkarmayı hedefleyemez. İnkâr halinde bile , Marksist eleştirmen olumlu hedefler izler , yapıcı çözümler sunar . Marksist eleştirmen, proletaryanın çıkarlarını karşılayan bir anlayış oluşturmak için yanlış anlayışı "ortadan kaldırır ". (2)

Bu lafazan-nutuk’cuların eleştirilerini okurken ne nesnelcilik ne de yapıcı çözümler görebiliriz . Nesnel olamazlar çünkü binlerce mil uzaktaki bir ülkenin nesnel gerçeğini ve somut koşullarını bilmelerinin bir yolu yoktur. Özneldir çünkü konu hakkında ikincil veya üçüncül kaynaklara, çoğu durumda emperyalist burjuva kaynaklarına dayanırlar. "Yapıcı çözümler" üretmeye gelince, aynı nedenlerle "eleştirilerinde" bunu getiremezler. Nesnel bir analiz yapmak ve "yapıcı çözümler" üretmek için, söz konusu ülkenin somut koşullarının ve nesnel gerçeğinin nesnel bilgisine sahip olmaları gerekir.   Bu nedenle eleştirileri küçük burjuva nutukçuluğunun ötesine geçemez, ve bu nedenle Marksist Eleştiri olarak kabul edilemez çünkü "bir bilim olan Marksist eleştiri, sonuçlarını kavramlar ve mantıksal sonuçlar biçiminde kurar, yani bilimsel araçlar kullanır " (2) ki bu da nesnel koşulların nesnel analizi için ön koşuldur

Belirli bir ülkedeki komünistler arasındaki eleştiri ile diğer ülkelerdeki komünistlerin eleştirisi arasındaki farkın karıştırılması , bu vaaz verenlerin pratiğinde keskin bir şekilde ortaya çıkıyor. Bunlar kendi ülkelerindeki mücadeleye değil, diğer ülkelerdeki mücadelelerin eleştirisine odaklanıyorlar. Bu eğilim, kendi ülkelerindeki sorumluluk ve görevlerinden "enternasyonalizm" maskesinin arkasına saklanarak kaçmanın bir yolu haline geldi.   Ancak Lenin, sosyalist enternasyonalizmi farklı tanımlamıştı;

 “ Gerçek enternasyonalizmin tek ve bir tek türü vardır , o da kendi ülkesinde devrimci hareketin ve devrimci mücadelenin gelişmesi için canla başla çalışmak ve istisnasız her ülkede bu mücadeleyi , yalnızca bu çizgiyi (propaganda, sempati ve maddi yardım yoluyla) desteklemektir .” (3)

Marksist Leninist partiler, yakın dostluk ilişkileri olsa bile, çeşitli partiler ve devletler arasında fikir ayrılıkları ve anlaşmazlıklar çıkabileceği ilkesinden hareket ederler. Farklılıklar, sorunlar ve çatışmalı durumlar söz konusu olduğunda, ülkelerin Komünist Partileri, aralarındaki fikir ayrılıklarını Marksist-Leninist bir yolda, karşılıklı istişareler ve yoldaşça açıklamalar yoluyla çözer ve bunları asla kamuoyuna açıklamazlar. Bu, sosyalist ülkeler ve komünist partiler arasında uygulanması gereken bir ilkedir .  

Komünist partiler arasındaki ilişkileri düzenleyen Marksist-Leninist normlardır . Marksist-Leninist normlara dayanarak, belirli bir partinin çizgisinde ve faaliyetlerinde gözlemlenen hataların eleştirisi nesnel, karşılıklı, ilkeli,  yapıcı ve yoldaşça olmalıdır. Eleştiri, başkalarına, özellikle de diğer ülkelerin küçük partilerine kendi görüşlerini dikte etmek ve dayatmak değildir . Eleştiri, yapıcı olmalı ve komünistlerin, anti-emperyalistlerin ve anti-faşistlerin mücadelelerini desteklemeli ve mücadelelerinde başarılı olmaları halinde devrimin kaderini savunmalıdır . 

Günümüzde ise,   sözde   "komünistlerin"   burjuva "eleştiri" anlayışını   ya olaylara burjuva "dengeli" bir yaklaşımla ya da tamamen emperyalistlerin, faşistlerin ve anti-komünistlerin yanında yer alarak sürdürdüğü nutuklara tanık oluyoruz. Eleştirilerinde nesnel veya yapıcı hiçbir şey göremezsiniz. Çoğu durumda, eleştiriler komünistler adına anti-komünistlerin safında komünistlere yöneltiliyor .

Köşeye sıkıştıklarında,   çoğu durumda Kautskyci-Bernsteincı, daha doğrusu "NED-Komünistleri" olan vaaz verenler, savunma olarak "eleştiri özgürlüğü" ve "enternasyonalist görev" sloganını kullanırlar. Gördüğümüz gibi, başka bir ülkenin iç işlerine karışmanın ve o ülkenin komünistlerini eleştirmenin komünist enternasyonalizmle veya Marksist-Leninist anlamda "eleştiri özgürlüğü" ile hiçbir ilgisi yoktur   .

Marksizm ve Leninizm'in yayılma ve olgunlaşma sürecinin ilk aşamalarında olduğu 1900'lerin başlarında yaşamıyoruz. 2000'lerin ilk çeyreğinde, hemen hemen her ülkenin farklı deneyim ve olgunluk seviyelerine sahip kendi komünist partilerine veya örgütlerine sahip olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ancak ideolojik mücadele asla bitmez. 1900'lerin başlarında olduğu gibi, bugün de farklı kılıklara bürünmüş Kautskiciler-Bernsteincılar "eleştiri özgürlüğü" için haykırıyorlar. Lenin'in 1901-02'de eleştirdiği konu, Marksizm-Leninizm'in temellerini savunanlar ile onu burjuvazinin, özellikle de emperyalist burjuvazinin kabul edebileceği ve yararına olacak şekilde revize etmeye çalışanlar arasında süregelen bir konu olarak kaldı .    

"Eleştiri özgürlüğü," demişti Lenin, "şüphesiz günümüzün en moda sloganıdır ve bütün ülkelerin Sosyalistleri ile demokratları arasındaki tartışmalarda en sık kullanılan slogandır." (4)  Onlara hak ettikleri değeri vermek gerekirse, Kautskiciler-Bernsteincılar, Lenin'in ölümünden sonra kendilerini Marksizm-Leninizm’in savunucuları olarak sunma konusunda uzun bir geçmişe ve deneyime sahiptirler. "Aslında, günümüz enternasyonalinde iki eğilimin şekillendiği bir sır değildir" demişti Lenin  ve  şöyle devam etmişti; "Eski dogmatik" Marksizm’e karşı "eleştirel" bir tavır benimseyen bu "yeni" eğilimin neyi temsil ettiği Bernstein tarafından yeterince kesin bir şekilde ifade edilmiş ve Millerand tarafından gösterilmiştir... "Nihai amaç" kavramının doğru olmadığı ilan edilmiş ve proletarya diktatörlüğü fikri kesinlikle reddedilmiştir... Gözlerini kasıtlı olarak kapatmayan kişi, Sosyalizmdeki yeni "eleştirel" eğilimin, oportünizmin yeni bir türünden başka bir şey olmadığını görmemezlik edemez ." (4)

Oportünizmin teori ve pratikteki özünü oluşturan liberalizm , aşırı sol sloganların arkasına saklanan ve başka ülkelerin komünistlerini eleştiren nutukçuların egemen eğilimi haline gelmiştir .

İç eleştiri farklı bir konudur, ancak yine de aynı Marksist-Leninist normlara dayanır. Marksist diyalektik yöntemin özüne ait olan eleştiri ve özeleştiri, teori ve pratiğin her zaman birbiriyle uyumlu olması ve yapıcı ve net olması gerektiği anlamına gelir. Stalin, "Bir parti, eleştiri ve özeleştiriden korkmazsa, çalışmalarındaki hata ve kusurları örtbas etmezse, parti çalışmasındaki hatalardan dersler çıkararak kadrolarını eğitir, eğitirse ve hatalarını zamanında nasıl düzelteceğini bilirse yenilmezdir," diye yazmıştı. (5)  İç eleştiride bu kamuoyunda yapılabilir, ama uluslararası ölçekte, eğer sorun bir ülkenin iç sorunu ise, kamuoyunda yapılması ancak nesnel, karşılıklı, ilkeli, yapıcı ve yoldaşça yapılandırılmış bir eleştiri olması, emperyalist burjuvazinin komünizme karşı ideolojik savaşında kendi çıkarları doğrultusunda kullanacağı, sonu gelmez soyut bir polemiğe dönüşmemesi koşuluyla mümkün olabilir.         

Son olaylar, özellikle de   "Küba'daki protestolar” dan bu yana yaşadığımız şey, Kautskicilerin-Bernsteincıların komünistlere ve komünist partilere karşı nutuk atmasıdır. Bu, komünizm adına komünistlere, anti-emperyalistlere ve anti-faşistlere karşı yürütülmektedir. Aslında bu, emperyalist burjuva bloğunun saflarından, eleştirileri Marksist-Leninist fırçalarla süsleyerek   yapılmaktadır .   

Lenin'in sözlerini tekrarlayarak;

Her ülkedeki sosyalistler kendi hükümetlerini ve kendi burjuvazilerini teşhir etmelidirler ... Bunlar olmadan, sosyalizm, sendikalizm , enternasyonalizm gibi bütün laflar halkın aldatılmasından başka bir şey değildir ... Gerçekten   enternasyonalist olan, kendi burjuvazisine , kendi sosyal-şovenlerine, kendi Kautskicilerine karşı enternasyonalist bir biçimde mücadele eden kişidir ."

Çünkü yine Lenin'in ifadesiyle;

“ Gerçek enternasyonalizmin tek ve bir tek türü vardır , o da kendi ülkesinde devrimci hareketin ve devrimci mücadelenin gelişmesi için canla başla çalışmak ve istisnasız her ülkede bu mücadeleyi , yalnızca bu çizgiyi (propaganda, sempati ve maddi yardım yoluyla) desteklemektir .” (3)

Tüm bu küçük burjuva, kibirli, bilmiş nutuk verenler ifşa edilmeli ve komünistlere yönelttikleri zehirli eleştiriler, diğer ülkelerdeki komünistlere yönelttikleri eleştirilerin enternasyonalizm veya eleştiri özgürlüğüyle hiçbir ilgisi olmadığı, tamamen ilerici güçlerin çıkarlarına karşı emperyalist burjuvazinin çıkarlarına hizmet etmekle ilgili olduğu açıklanarak çürütülmelidir.  Büyük ölçüde bilinen bir gerçek olmasına rağmen, kendi ülkelerindeki pasifist, reformist yaklaşımlarını gizlemek için bu eleştirilerin arkasına saklandıkları ifşa edilmelidir .

Nutuk atanlara göre, dünyadaki diğer tüm komünist parti ve/veya örgütler kendilerinden aşağıdır ve, ya revizyonist, oportünist ya da "sahte komünisttir”, bu yüzden onlara kendi öznel görüşlerini dikte etmek ve dayatmak zorundadırlar. Bu özneldir çünkü onlara Batı'nın kibirli, küçümseyici küçük burjuva gözlükleriyle bakarlar ve Batı'nın Dünya olduğunu ve her şeyi analiz etmede ve belirlemede yalnızca kendi kültürlerinin, normlarının ve tarihlerinin önemli olduğunu varsayarlar.

Vaaz verenlere göre, kendilerinin engin "bilgilerine” rağmen ( bazı durumlarda faşizmi alt edemediklerini hesaba bile katmazsak) kendi ülkelerinde sosyalizmi kuramadıklarına göre, diğerlerinin bunu başarması da imkânsızdır. 

Nutukçulara göre, siyasi iktidarın komünistlerin elinde olduğu ve ekonomik olarak gelişmemiş bir ülkede iktidar "gerçek" komünist değildir, olamaz; ancak ekonomilerini geliştirmeyi başarırlarsa , bu seferde komünist değil kapitalisttirler. Nutukçuların verdiği mesaj, ekonomiyi yalnızca kapitalistlerin geliştirebileceği, sosyalistlerin ise geliştiremeyeceğidir.

Aşırı solcu sözlerle ama kendi ülkelerinde bile hiçbir eylemde bulunmayan,  bilinçli veya bilinçsiz olarak anti-komünizm yayan küçük burjuva vaazcılardır bunlar.

Enver Hoca'nın da belirttiği gibi, " doğru Leninist yol söz değil, eylem gerektirir ..."

Erdoğan 

30 Eylül 2025

 

(1) Lenin, Uluslararası Sosyalist Komite ve Tüm Sosyalist Partilere Çağrı İçin Tezler

(2) Lunacharsky, Marksist eleştirinin oluşumu

(3)  Lenin, Devrimimizde Proletaryanın Görevleri,

(4) Lenin, Ne Yapmalı, Dogmatizm ve "Eleştiri Özgürlüğü"

(5) Joseph Stalin, Ulusal Sorun ve Leninizm

 

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.