“BARIŞ” HER ZAMAN BARIŞ DEĞİLDİR: KOLOMBİYA ÖRNEĞİ[*]
SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER
“Yalan hiç bir şeyi
yerinden kımıldatmaz.”[1]
Orta
Amerika’nın en eski halklarından Mayaların mitolojisine göre tanrılar, insanı
yaratmakta zorlandılar.
Yenilgiyi
kabul etmeyen tanrılar ikinci defa ama bu sefer “Tzite” isimli bir ağaçtan
yonttular insanı. İyi konuşabilen, üreyebilen ve görebilen insan yine de tatmin
edemedi. Kalbi ve beyni yoktu, yaratıcılarını tanımıyordu, sonu maymuna
dönüşmek oldu.
Tanrılar
üçüncü insanda profesyonel çalıştılar. Kaslara kadar ince düşünüp genetik
üzerine kafa yordular. Yeni insanı beyaz ve sarı mısırdan yaratmaya karar
verdiler; vücuduna kan, duygularının arasına “onur” eklediler. Ama baktılar ki
bu insan, tanrıların varlığını tehdit edebilecek kadar zeki, gök tanrısı geldi,
kadın ve erkek insanların gözlerine üfleyerek görme yeteneğini zayıflattı,
bilgeliğini sınırladı.
İşte
bugün dünyada yaşayan insanlar, mısırdan yaratılan, kendi bilgeliğinin
derinliğine gözleri kapalı insanlardır. Mayaların kutsal kitabı sayılan ‘Popol
Vuh’ üçüncü insanın da, insanlığın sonu olmadığını yazar.
Kusursuz
insanlık dördüncü kez yeniden yaratılacaktır.
Noam Chomsky’nin, “İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemine doğru gidiyoruz,” saptamasındaki koşullarda; “Burjuva pasifistleri sermayenin boyunduruğunu ve egemenliğini silkip atmadan ebedi barış düşü görürler”[2] yanılgısına düşmeden; insanlığın dördüncü kez yaratılışının, sınırsız sömürüsüz barış evreniyle mümkün olacağını söyleyebiliriz.
Bu
hem coğrafyamız, hem de Kolombiya için böyledir
Malum:
“Kolombiya’dan ‘barış emsali’ çıkartmak modaydı. 2016’da 52 yılda 260 binden
fazla can alan, 45 bin insanın ‘buharlaşıp uçtuğu’, 6.5 milyonun yerinden
edildiği çatışma, ABD destekli ‘tarihi’ barış anlaşmasıyla sonuçlanmıştı.
‘Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu/ FARC-EP-Fuerzas Armadas
Revolucionarias de Colombia Ejercito del Pueblo’nun teslim bayrağını çektiği
anlaşmayı önce Kolombiya halkı referandum sandığına gömdü. Ardından hükümet,
kadük anlaşmayı bildiği gibi uyguladı. ‘Affedilmesi gereken’ eski FARC
üyelerine 1000’den fazla suikast düzenlendi. Anlaşmadaki toprak reformu ve
kalkınma programları ise neo-liberal modele çok şık uyarlandı. Süreç tarihi
anlaşmanın destekçisi çok uluslu şirketler ve agro-business’a yaradı.”[3]
Barış
ise kocaman bir yalan ya da nafile beklentiydi; yaşananlar bunun böyle olduğunu
kanıtladı/ kanıtlıyor da; Winston Churchill’in, “Dünyada ortalıkta dolaşan bir
sürü berbat yalan var, en kötüsü de yarısının doğru olması,” ironik deyişindeki
gibi!
Yakın
tarihte silah bırakan veya kendisini fesheden çok sayıda örgüt
var. İspanya’da ETA, Kuzey İrlanda’da IRA, Almanya’da RAF,
Kolombiya’da FARC, Endonezya’da GAM vb... Yine benzer şekilde
Kolombiya’da ELN ile Bogotá arasındaki “silah bırakma” görüşmeleri de
ağır aksak, kesintilerle sürünüyor.
Malum
üzere XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde silah bırakma kararı alan son
örgüt coğrafyamızdan PKK oldu.
“Mış”
gibi yapılan silah bırakma veya çatışma süreçlerinin sonlandırılmasının farklı
yönleri olsa da, souç(lar) ezilenler açısından tatmin edici olmaktan uzak!
Tıpkı
İrlanda’da IRA, İspanya Bask’ta ETA, Kolombiya’da FARC, Endonezya’nın
Açe bölgesinde GAM (Özgür Açe Hareketi), Filipinler yönetimi ile on yıllarca
savaşan MILF (Moro İslâmi Kurtuluş Cephesi) örneklerindeki üzere, düğmeler
yanlış iliklenmişti...
Çünkü
Alexis de Tocqueville’in ifadesiyle, “Bir toplumun tarihsel olarak hazır
olmadığı şeyi ona dayatmak olanaksızdır.”
KRİSTOF KOLOMB’UN ÜLKESİNDE “BARIŞ”
Dil
ve etnisite bakımından dünyanın en kozmopolit ülkelerinden biri olan Kolombiya,
adını İtalyan “kaşif”(?!) Kristof Kolomb’dan alır. 1948’de Liberal Parti
liderinin bir suikast sonucu öldürülmesiyle Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti
yanlıları arasında patlak veren iç savaş ülke siyasetinde belirleyici rol
oynamıştı.
“La
Violencia (Şiddet)” dönemi olarak adlandırılan bu iç savaş döneminde Komünist
Parti ve sol örgütler yoksul köylüler arasında güç kazanmaya başladı.
Ülke
topraklarının büyük toprak sahiplerinin eline geçmesi süreci hem bu iç savaş
döneminde, hem de 1957’de Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti’nin uzlaşmaya
varmasının ardından sürecektir.
52
yıldır süren çatışmalarda yaklaşık 220 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Bu
süreçte Komünist Parti yoksul köylülere kendi kontrollerindeki tarım alanları
oluşturma ve devlet destekli toprak sahiplerinin saldırılarına karşı “öz
savunmaları”nı geliştirme çağrısı yaptı. Böylece 1964’te bir kırsal bölgede
Marquetalia Cumhuriyeti olarak adlandırılan bir komünal alan oluşturdu.
Bunu
sistem için büyük bir tehdit olarak algılayan iktidar, ordu güçlerini bu
bölgede yaşayanların üzerine gönderdi. Saldırıya karşı çıkan, çatışmalar
sonrası hayatta kalıp ormanlık alanlara çekilen bir grup Komünist Parti
mensubu, silahlı mücadeleye yönelme kararı aldı. On yıllar boyunca büyüyerek
faaliyetlerini sürdürecek FARC doğmuştu…
Kolombiya
devleti ve FARC arasında 50 yılı aşkın bir süredir devam edegelen çatışmalarda
220 bin kişi hayatını kaybedecek, 3 milyon insan da zorunlu göçe tabi olacaktı.
Kolombiya’da barış çabaları 1980’lerden itibaren başladı. Ancak özellikle
uyuşturucu kartellerinin ülkedeki gücü nedeniyle girişimlerin çoğu sonuçsuz
kaldı.
Günümüzdeki
barış süreci, FARC’la mücadele sözü vererek 2010’da iktidara gelen Juan Manuel
Santos’un, ilk birkaç ay yapılan operasyonlar sonrası barış siyasetinde karar
kılmasıyla başladı. Resmi açıklamalar 2011’de yapılmaya başlandı…
26
Ağustos 2012: Görüşmelere başlanması için bir yol haritası olarak Genel Anlaşma
imzalandı.
18
Ekim 2012: Norveç’in başkenti Oslo’da ilk müzakere masası kuruldu.
19
Kasım 2012: Masa, Küba’nın başkenti Havana’ya taşındı, anlaşmanın ilk maddesi
olarak tarım reformu görüşmeleri başladı
20
Kasım 2012: FARC tek taraflı ateşkes ilan etti, 23 Ocak 2013’e kadar sürdü.
26
Mayıs 2013: Tarım reformu anlaşması imzalandı.
4
Kasım 2013: Siyasete katılım anlaşması imzalandı.
15
Aralık 2013: FARC ikinci kez tek taraflı ateşkes ilan etti. 15 Ocak 2014’e
kadar sürdü.
16
Mayıs 2014: Uyuşturucu ticareti üzerine anlaşma imzalandı.
20
Mayıs 2014: FARC başkanlık seçimleri nedeniyle 28 Mayıs’a kadar ateşkes ilan
etti.
7
Haziran 2014: 60 kişilik “çatışmalı süreç mağdurları” heyetinin görüşmelere
gözlemci olarak katılmasına karar verildi.
20
Aralık 2014: FARC ateşkes ilan etti, ordu saldırıları artırınca sona erdirdi.
7
Mart 2015: Mayınlı alanların temizlenmesi için anlaşmaya varıldı.
8
Temmuz 2015: FARC yeniden ateşkes ilan etti.
25
Temmuz 2015: Devlet Başkanı Santos, operasyonları durdurduklarını açıkladı
23
Eylül 2015: Santos ile FARC Lideri Timoşenko Havana’da bir araya geldi.
17
Ekim 2015: 25 bin ‘kayıp’ın akıbetinin araştırılması konusunda anlaşmaya
varıldı.
15
Aralık 2015: Taraflar savaş kurbanları/mağdurları konusunda yaraları sarma,
adaleti sağlama, gerçeği ortaya çıkarma ve tekrar etmemesini garanti altına
alma konularını içeren anlaşmayı imzaladı.
23
Haziran 2016: İlk defa çift taraflı ateşkes ilan edildi. Nihai anlaşmanın
referanduma götürüleceği duyuruldu.
18
Temmuz 2016: Devlet Başkanı Santos barış için hayata geçirilecek yasalara
destek verme çağrısı yaptı.
3
Ağustos 2016: Savaşın en şiddetli döneminin sorumlusu, Eski Devlet Başkanı
Álvaro Uribe, referandumda “Hayır” kampanyası yürüteceklerini ilan etti.
5
Ağustos 2015: Hükümet ve FARC, silahların bırakılması için protokol imzaladı.
25
Ağustos 2016: Kolombiya Devlet Başkanı Santos, orduya ateşi tamamen sona
erdirmeleri talimatı verdi.
28
Ağustos 2016: FARC, son kez ve bu defa bir daha silahları ele almamak üzere
ateşkes ilan ettiklerini duyurdu.
26
Eylül 2016: Kolombiya’nın Cartegena kentinde, uluslararası heyetlerin eşliğinde
Kolombiya hükümeti ve Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC Lideri
Timoşenko ve gerilla heyeti, 40 oturum sonucunda oluşturulan 297 sayfalık barış
anlaşmasına imza attılar.
2
Ekim 2016: Barış anlaşması halk oylamasına sunuldu. Oylamanın sonucunda
anlaşmaya yüzde 50.2 ile ‘hayır’ yanıtı verildi. Hükümet ve FARC arasında
görüşme masası yeniden kuruldu.
24
Kasım 2016: Görüşmeler sonucu yapılan değişikliklerle ikinci ve nihai barış
anlaşması imzalandı. Anlaşmanın referanduma götürülmemesine karar verildi.
30
Kasım 2016: Kolombiya meclisi nihai barış anlaşmasını onayladı.
28
Aralık 2016: Kolombiya kongresi FARC gerillalarına af yasasını onayladı.
17
Ağustos 2017: FARC son silahı teslim ettiğini açıkladı.
FARC TARİHİ
“Kolombiya
Devrimci Silahlı Güçleri”, kısaca FARC’ın 1960’larda doğuş nedeni ve sonra elli
iki yıl süren iç savaş 1871’de ortaya çıkan Amerikan şirketi “United Fruit
Company” ile birebir bağlantılıdır.
Karşımızda
artık unutulan jargonla, tam bir “emperyalist sömürü” çarkının ürünü olan bir
iç savaş var. Bir yanda Kolombiya devletinin emperyalizmin işbirlikçiliğine
soyunmuş yöneticileri, karşı tarafta emperyalist sömürüye direnen köylüler ve
işçiler.
FARC’ı
terör örgütü listesine ilk alan ve sonra Avrupa’ya kabul ettiren ülke ABD.
Nedeni var. Nedenini anlamak için 1870’lere gitmek gerek.
Bir
Amerikan şirketi 1870’lerin başında Kosta Rika’da demiryolu yapımını
üstleniyor. Şirket demiryolu yapımında çalışan işçilere düşük maliyetli yiyecek
sağlamak için demiryolu hattı boyunca “muz” yetiştirmeye başlıyor.
Muz
yetiştirip satmak demiryolu yapmaktan çok daha kârlı. Sadece muz da değil,
Güney Amerika’nın o verimli topraklarında başka tropikal meyveler yetiştirmek
de mümkün. Üstelik işçi maliyeti çok düşük, sendika yok, o zaman mesele yok.
Başlangıçta
köylülerin ve işçilerin dünyadan haberi yok, ver ellerine bir dilim ekmek,
çalıştır onları çalıştırabildiğin kadar. Guatemala’da, Kosta Rika’da,
Ekvador’da ve Kolombiya’da...
1900’lerin
başında şirket bu ülkelerde büyük çiftlikleri kontrol eder hâle geliyor. O
zengin topraklarda neyin, ne kadar ekilip biçileceğine United Fruit Company
karar veriyor.
Dünyada
meyve piyasası bu şirketten soruluyor. Üretim miktarlarını, ürün fiyatlarını,
işçi ücretlerini bu sektörde dünya çapında belirleyen şirket o. XX. yüzyıl
dünyanın çeşitli bölgelerinde ve fakat öncelikle Latin Amerika’da o şirketin
maceralarıyla dolu.
1930’larda
yirmi rakip firmayı yutmuş, dünya tekelleri arasında ilk sıraya yükselmiş,
ahtapot gibi.
United
Fruit Company, Güney Amerika’da faaliyet gösterdiği ülkelerde başarıdan
başarıya, yani kârdan kâra koşuyor.
Kolombiya
dâhil, ülkelerin resmi devlet yönetimleriyle ortak çalışıyor. Ülkelerin
meclislerinde iktidar milletvekilleri ile birebir bağlantı kuruyor.
Şirket
zaten Amerikan şirketi, ama o yetmez, ABD yönetimi ile de bağlantısı var, hem
de “first class.”
1950’lere
gelindiğinde, ABD Başkanı Eisenhower kendisine bir Dışişleri Bakanı
buluyor, John Foster Dulles. Tam bir antikomünist, müthiş muhafazakâr,
zaten dönem de buna elverişli, Soğuk Savaş’ın başladığı yıllar. ABD içinde ve
dışında çok etkili bir siyasetçi. Kardeşi de Allen Dulles CIA İstasyon Şefi ve
United Fruit Company yönetim kurulu üyesi.
1950’lere
gelmeden önce Kolombiya’da köylüler ve işçiler arasında şirkete karşı
rahatsızlıklar artıyor. 1928’de ilk isyan patlak verdiğinde, devletin kimin
yanında olduğu da netlik kazanıyor.
Kolombiya
Devlet Başkanı şirketin sömürüsüne isyan eden işçi ve köylüleri “komünist
maceracılar” olarak tanımlıyor. Ve ordusuna emir veriyor, “ateş edin bunlara,
yok edin bu kendini bilmezleri.”
Kolombiya
meclisinde isyancıları haklı bulan bir milletvekili “Ateş emrini aslında United
Fruit verdi,” diyerek, asıl adresi ilan ediyor. Ediyor ama iki gün sonra
“ölü bulunuyor”.
Amerika’nın
Bogota Büyükelçiliği isyanla ilgili Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na telgraf
çekiyor:
“Gururla
belirtelim ki, United Fruit yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, Kolombiya
Ordusu grevci işçilerden en az beş yüz, altı yüz kişiyi öldürmüş, buna karşılık
ordudan sadece bir asker hayatını kaybetmiştir.” Mesele bu kadar net!
İşçiler
şirkete isyan ediyor, devlet geliyor işçileri öldürüyor. Onlar da örgütleniyor
ve sonraki yıllarda FARC doğuyor. FARC devlete ve toprak sahiplerine savaş
açıyor.
FARC
kısa sürede etkisini genişletiyor, komünal bölgeler kuruyor, hatta bir ara
Kolombiya topraklarının yüzde kırkını denetler hâle geliyor.
Karşıda
“Amerikan destekli, kendi yurttaşına düşman iktidarlar” var. Yıllar içinde
Kolombiya Ordusu kendi yurttaşlarını öldürmeyi sürdürüyor. FARC da aynısını
yapıyor.
Sadece
işçi ve köylüler değil, gazeteciler, sendikacılar, siyasetçiler öldürülüyor.
En
zalim Devlet Başkanlarından biri Uribe. Onun döneminde çok insan
öldürülüyor ve kayboluyor.
Devlet
Başkanı Uribe’nin kuzeni ünlü uyuşturucu baronu Escobar.
Bu
ilişkiler ve faili meçhuller arş-ı alaya yükselince, Uribe bazı faşist çete
üyelerini Amerika’ya teslim ediyor. Terörden ve cinayetten yargılanması gereken
çeteciler, uyuşturucu kaçakçılığından yargılanıyor ve hepsi beraat ediyor.[4]
Bütün
bunların etkisiyle FARC silahlı bir örgüte dönüşüyor. Devletle çatışmaya
giriyor.[5]
Mücadelenin
başını efsanevi bir lider çekiyor. Adı Manuel Marulanda veya ‘iro Fijo/ Keskin
Vuruş’ olarak tanınan Pedro Antonio Marin. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri -
Halk Ordusu (FARC-EP)’in lideri ve Latin Amerika tarihinin en büyük devrimci
köylü liderlerinden...
60’lı
yıllarda, bir köylü hareketini ve kırsal komünleri örgütledi ve tüm yasal
demokratik yollar etkili (ve vahşi) bir şekilde kapatıldığında, Latin
Amerika’nın en güçlü, uzun süreli gerilla ordusunu ve destekçi yeraltı
milislerini inşa etti.
FARC
1999-2005 arasında tarihinin zirvesindeyken 20 bine yakın savaşçıya, yüz
binlerce köylü aktiviste, yüzlerce köy ile kırsal milis birimlerine sahipti.
Rejimin zorunlu göç ve yakıp yıkma politikasının sonucu olarak 3 milyon
köylünün zorla yerinden edilmesine ve sayısız katliama rağmen ülke çapında
dağılmış sayısız cephede 10 bin ila 15 bin arasında gerillaya sahipti.
Marulanda’nın
başarılarını bu derece belirgin kılan şey onun örgütsel yetenekleri, stratejik
zekâsı ve halk taleplerinin desteklenmesinden oluşan uzlaşmaz ve ilkeli
programatik konumu. Marulanda, diğer gerilla liderlerinin çok ötesinde, kır
yoksulluğu, topraksız, geçimlik çiftçiler ve kırsal mültecilerle üç kuşaktan bu
yana benzersiz bir bağa sahip.
Marulanda
1964’te ABD güdümlü bir askeri saldırının harabeye çevirdiği köylerden iki
düzine köylü ile başlayarak, dışarıdan herhangi bir mali veya ayni destek
almaksızın sistemli bir şekilde devrimci bir gerilla ordusu inşa etti. Diğer
gerilla liderlerine nazaran Marulanda, köylüler için büyük bir siyasi
öğretmendi. Marulanda’nın eşsiz örgütçü becerileri köylülerle olan yakın
bağları temelinde daha da keskinleşti - yoksul bir köylü ailesinde büyümüş,
onlar arasında tarım yaparak ve örgütlenerek yaşamıştı; onların en temel günlük
ihtiyaçlarını ve gelecek umutlarını işaret ederek onların dilinde konuşuyordu.
Anlayarak, her gün deneyip yanılarak, Marulanda coğrafi ve yerleşim arazileri
üzerine parlak kavrayışına dayalı bir dizi stratejik politik - askeri operasyon
üzerinde çalıştı.
Marulanda
1964 ile ölümü arasında, ABD askeri yardımından en az 7 milyar dolarla finanse
edilmiş ve binlerce ABD “Yeşil Bereli”sinin, Özel Kuvvetler’in, paralı askerin,
250 binin üzerinde Kolombiya Silahlı Gücü’nün ve 35 bin üyeli paramiliter ölüm
mangasının katıldığı en az yedi büyük askeri saldırıyı yendi veya boşa düşürdü.
Marulanda
örgütlü bir kitle tabanı inşa etti ve geniş ölçüde kırsal bir önderliği eğitti;
sosyalist programını açık bir şekilde deklare etti ve sözde “ileri
kapitalistler”den asla politik veya maddi destek almadı.
Kolombiya
silahlı güçleri, Batista ve Somoza’nın baskı altında yağmalayan ve geri çekilen
çürümüş ve açgözlü gangsterlerinin aksine, zorlu, yüksek düzey eğitimli ve
disiplinli bir baskı aparatlarıydılar, sayısız ölüm mangasıyla da
destekleniyorlardı.
Marulanda,
iyi bilinen “poster” gerillalarının aksine, Londra’daki rafine solcu editörler,
nostaljik Parisli 68’liler ve New York Sosyalist ekolleri arasında bir
bilinmeyendi. Marulanda, macera peşindeki Batılı gazetecilere röportaj vermek
yerine, köylüleri dönüştürmeyi ve eğitmeyi, onların dertlerini öğrenmeyi tercih
ederek zamanının büyük çoğunluğunu “Kolombiya’nın derin damarlarında”, en
dipteki Kolombiya’da geçirdi. Tumturaklı manifestolar yazmak ve fotojenik
pozlar vermek yerine, yoksunların sabit, romantik olmayan, ancak son derece
etkili kırsal pedagojisini tercih etti. Marulanda, dağ silsilelerinin
erişilmesi neredeyse imkânsız vadilerinden, ormanlardan ovalara, örgütleme
çalışmaları yürüterek, dövüşerek… ordusuna asker toplayarak ve yeni liderler yetiştirerek
gezdi.
Dünya
Forumları’na seyahatlerden veya uluslararası solcu turistlerin peşine
takılmaktan kaçındı. Asla yabancı başkentleri ziyaret etmedi ve söylendiğine
göre ulusal başkent Bogotá’ya asla adım atmadı. Ancak Sahil’deki
Afro-Kolombiyalıların, dağ ve ormanlardaki yerli-Kolombiyalıların, yerlerinden
edilmiş milyonlarca köylünün toprak taleplerinin, köylüleri ve onların
ailelerini ezen ve gasp eden zorba toprak sahiplerinin adlarının ve
adreslerinin geniş ve derin bir bilgisine sahipti.[6]
“DURUM”(!)
Birleşmiş
Milletler’e (BM) bağlı Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre,
Kolombiya’da nüfusun yüzde 42.5’i yoksulluk sınırında yaşıyor. Yaklaşık 50
milyon nüfuslu ülkede 21 milyon kişi ayda 84 ABD doları kazanıyor.[7]
Kolombiya
Komünist Partisi (Marksist Leninist) Birinci Sekreteri Daniel Espinoza’ya göre
ise, “Kolombiyalıların yüzde 60’ı mutlak yoksulluk çekmektedir. İşçi haklarının
olmamasından kaynaklı çok yaygın boyutta esnek çalışma mevcuttur. İş
sözleşmeleri 3 aylıktır, yani 3 ayda bir işinize devam edebilmek için sözleşme
yenilemeniz gerekmektedir. Birçok şirket işçilerini her üç ayda bir toptan
değiştirir. Gelirler çok düşüktür bu nedenle. Kolombiya’da bir ailenin yılda
3-4 bin dolar geliri bulunmaktadır. Nüfusun sadece yüzde 0.3’lük bir bölümü
ülke topraklarında üretilen ürünün çoğuna sahiptir.”[8]
Telesur’un
haberine göre, La Guajira bölgesinde 5 çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle
yaşamını yitirdiği Kolombiya’da yerli toplulukları arasında çok sayıda çocuk
gıda ve sağlık hizmeti yetersizlikleri nedeniyle hayatını kaybediyor. Haberde
yerli toplulukların yaşam koşullarının insani kriz boyutlarında olduğu ve
ülkenin kuzey sınırında bulunan Guajira bölgesinde binlerce kişinin benzer
koşullarda yaşadığı uyarısı yapıldı. La Guajira bölgesi hekimlerinden Abdul
Dasuki ise açlığın uzun yıllardır devam eden kronik soruna dönüştüğünü söyledi.[9]
21
milyon yoksulun Kolombiya’sında dünyanın en uzun silahlı çatışmalarından birisi
yaşandı. Çok insan öldürüldü ve milyonlarca insanı da yerinden yurdundan
edildi. Uribe hükümeti sırasında öldürülen sivillerin sayısı en az 6402
kişiydi.
Verilerde
85 bin kişinin kaybedilmesinden bahsediliyor. (Şili, Uruguay, Brezilya ve
Arjantin’deki en zalim diktatörlüklerinin kaybettiği kişi sayısının toplamını
geçiyor); sırf 2021’de 32 katliam yaşandı. Hükümetin başa geçtiği ilk iki yıl
boyunca, 573 toplumsal hareket lideri ve insan hakları savunucusu öldürüldü.[10]
Kolombiya
İnsan Hakları Ombudsmanlığı, 2022’nin ilk üç ayında ülkede 52 insan hakları
savunucusunun öldürüldüğünü açıklarken;[11]
paramiliter şiddet de işin artısı: Paramiliter güçlerin yoğun baskısı altında
yaşayan Kolombiyalılardan sürrealist şair Angye Gaona’nın ezilenler için
yaptığı çağrılar sonrası maruz kaldıkları da bunun en iyi örneği.[12]
Bu(nlar)
işin bir yanı; bir de itiraz/protesto ve başkaldırı var.
2021
Kolombiya’sında protesto gösterileri her yeri sardı. Özellikle beş
kentte, Bogotá, Cali, Medellín, Manizales ve Palmira’da sokaklar
barikatlarla doldu. Sağcı-faşist Duque hükümetinin, bardağı taşıran son vergi
yasası ile başlayan ‘Nacional del Paro-Ulusal İşsizlik
Grevi’, hükümet yasayı geri çekmesine rağmen durmadı.
Kolombiya
devleti de, “geleneksel” refleksini gösterdi: Katliamları sürdürdü. Özellikle
‘İsyana Karşı Seyyar Birlik-ESMAD’ın halka uyguladığı şiddet sınır tanımadı.
Başkentte
sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Kolombiya’da
Devlet Başkanı Iván Duque karşıtı farklı kesimlerin katıldığı genel grev
sonrasındaki gösterilerde en az üç kişi öldü.
Duque’e
karşı işçi sendikalarının çağrısı ile yapılan grev ve yürüyüşlere, öğrenciler,
yerliler, çevre savunucuları ve muhalefet de katılırken; çalışanların ve geçim
sıkıntısı çeken geniş kesimlerini taleplerini göz ardı etmekle suçlandı.
Uyuşturucu
kaçakçılığıyla mücadele adıyla sıkı bir güvenlik politikası izleyen Duque, iş
piyasasını esnekleştirerek, çalışanlar aleyhine politika yürütmekle
suçlanırken; emeklilik yaşını arttırma ve emeklilik fonlarını özel sigortalar
lehine gevşetme politikaları da tepki çekiyordu.
Eylemlere
daha fazla hak talep eden yerli halklar ile yükseköğrenime daha fazla yatırım
yapılmasını isteyen öğrenciler destek veriyorken; “Sokağa çıkanlar, neo-liberal
politikaların dışında aynı zamanda anayasal hakları olan eylem hakkına saygı
gösterilmesini talep ediyorlar”dı.[13]
Buna
rağmen polis ve askerlerin müdahalesi sonucu 19 kişinin hayatını kaybetmesi
üzerine BM, ABD ve AB’den “Şiddeti durdurun” çağrısı geldi. Protestolara
katılan 89 kişinin de “kayıp” olduğunu aktaran BM sözcüsü Marta Hurtado
açıklamasında, “Kolombiya’da güvenlik görevlileri tarafından aşırı güç
kullanımı, ateş etme, göstericilere yönelik darplar ve gözaltı olaylarına
ilişkin raporlar aldık ve tanıklarımız var,” dedi.[14]
Cali
kentinde protestocular uluslararası kamuoyuna “Bizi terk etmeyin, çünkü bizi
öldürüyorlar” çağrısı yapsa da Kolombiya’da 28 Nisan 2021 Grevi’nden sonra
sokaktaki yurttaşları sindirmek için hükümet destekli saldırılar, suikastler
devam etti.
Bogotá
insan hakları örgütü Temblores, 28 Nisan Grevi sonrasında eylemcilere dönük en
az 2 bin 905 polis şiddeti vakasının kaydedildiğini aktardı. Verilerine göre,
ESMAD’ın saldırıları sonucu 39 kişi bir gözünü kaybetti, 24 cinsel şiddet
vakası yaşandı. 8M Feminist Grev Komitesi ise 17 yaşındaki bir kız çocuğunun
gözaltına alındığında polislerin cinsel şiddetine uğradığı için serbest
bırakıldıktan sonra intihar ettiğini açıkladı.[15]
ABD MÜDAHALESİ
ABD,
Latin Amerika’da alt-emperyalist Kolombiya’daki kirli savaşın sürdürülmesinin
baş sorumlularındandı. Ülkedeki askeri üstlerini Latin Amerika sol
hareketlerine, yerli halklara karşı koçbaşı olarak kullanan ABD, ordu ve polisi
eğitiyor; ordu ile birlikte kirli savaş harekâtları gerçekleştiriyordu.[16]
Emperyalist
ABD ile piyonu Kolombiya ordusu-polisi ve hükümetleri, milyonlarca kişiyi
yerinden etti. İnsanları işkenceden geçirdi, sakat bıraktı; Kolombiya
Yurtseverler Birliği Partisi Bogotá Konsey Üyesi Heidy Sanchez’in altını
çizdiği üzere: “ABD, yıllardır Castro ya da Chavizmin Kolombiya’da yayılmasını
önlemek için etkili rol oynadı. Bu yüzden devrimci ideolojilere yönelik ortaya
atılan yalanlar ve yönlendirilen muğlak fikirlerle sağ parti iktidarının uzun
yıllar Kolombiya’nın başında kalmasına yol açtı.”[17]
Bu
durum o kadar abartıldı ki, “Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, Kolombiya’nın
Brüksel’de NATO’nun ilk Latin Amerikalı küresel ortağı görevini alacağını
açıkladı.
Kolombiya’nın
artık ‘büyük liglerde’ olduğunu söyleyen Santos’un başkent Bogotá’da Başkanlık
Sarayı Casa de Narino’daki konuşmasında sarf ettiği ‘Uluslararası arenada daha
fazla rol üstlenme fırsatı yakalama’ sözleri Kolombiya’ya biçilen rolün itirafı
oldu.”[18]
Kolay
mı?
Tam
da “barış”tan söz edilen günlerde “Obama idaresi, barış sürecine sözde destek
vermekle birlikte, yapılan öldürücü yardımları ve son model silah
teknolojilerini Kolombiya hükümetine getirmeyi Kolombiya Planı adlı
ABD-Kolombiya programı kapsamında artırarak sürdürüyor”du.[19]
Kaldı
ki ABD Başkanı Barack Obama, Devlet Başkanı Santos’u imzalanan tarihi anlaşma
için kutlamak üzere aradı ve iki devletin beraber yürüttüğü uyuşturucu
trafiğini durdurmak amaçlı projeyi desteklemeye devam edeceklerini belirtti;
ABD, “Kolombiya Planı” adlı bu proje üzerinde 10 milyon doları aşkın bir para
harcamıştı.[20]
Bir süre sonrada ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Kolombiya
hükümetiyle 2016 yılında yapılan barış anlaşmasının ardından, FARC resmi olarak
feshedildi ve silahsızlandırıldı. Artık terör veya terör faaliyetleriyle
uğraşan birleşik bir örgüt olarak yoklar,” diyerek FARC’a yönelik “yabancı
terör örgütü” tanımını iptal ettiklerini açıklayarak; FARC’ın ABD’nin kara
listesinden çıkarılmasının, eski sorumluları hakkında yürütülen veya öngörülen
soruşturmalarda değişiklik yapmayacağını da ekledi![21] (ABD “barışı” tam da bu değil mi?!)
“BARIŞ”(MIŞ!?)
Kolombiya’da
bir “barış”tan söz ediliyor; bu “iddia”nın ne kadar doğru olduğu müphem!
29
Ağustos 2012’de imzalanan ‘Çatışmanın Sona Erdirilmesi, İstikrarlı ve Kalıcı
Bir Barışın İnşası’ anlaşmasında, “Görüşmeler, ‘Her şey üzerinde anlaşmaya
varılmadan hiçbir anlaşmaya varılmamıştır,’ kuralına göre yapılacaktır,”[22]
diye tarif edilen hâl; yani “Barış anlaşması bir devrim ya da zafer değildir.
Bir uzlaşmalar toplamıdır,”[23] biçiminde
formüle edilse de “barış”, ezilenler açısından -olsa olsa Kolombiya’nın
“baldıran zehiri”nden başka bir şey değildir.
Kolombiya
Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC lideri Timoleon Jimenez (bilinen
adıyla Timoçenko), 297 sayfalık barış anlaşmasını çatışmalarda kullanılan
mermilerden yapılan kalemle imzaladı. Töreninin, Kolombiya’nın İspanya’dan
bağımsızlık kazanılmasındaki önemli rolü nedeniyle ‘kahraman kent’ Cartagena’da
yapılması ise diğer bir sembolik adımdı.
FARC
liderlerine seslenen Santos, “Yeniden topluma karışmaya, siyasi bir harekete
dönüşmeye başladığınızda bu ülkenin lideri olarak ben, sizi demokrasiye
memnuniyetle kabul edeceğim,” derken; FARC liderlerinden Rodrigo Londoño, artık
siyasi ideallerinin peşinden oy sandığına koşacakları vurgusuyla ekledi:
“Anlaşmaya uyacağız. Umarız hükümet de uyar. Neden olduğumuz bunca acı için
özür dilerim.”[24]
Avrupa
Birliği (AB) ise, Kolombiya’da hükümet ile FARC’ın barış sürecine yatırımlar ve
silahsızlanma projelerinin finansmanı için 118 milyon Euro’luk destekte
bulunacaklarını açıkladı.[25]
Ardından
Kolombiya’da, hükümet ile FARC arasında imzalanan yeni barış anlaşması Senato
başkanı Mauricio Lizcano’nun, “Yaşasın Kolombiya, yaşasın barış,”[26]
anonsuyla onaylandı.
Daha
sonra gerilla savaşı sürdüren ELN de (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ilk kez hükümetle
karşılıklı bir ateşkes anlaşması imzaladı. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos
ile ELN müzakerecileri arasında imzalanan ve 1 Ekim’de başlayıp 12 Ocak 2018’e
kadar sürecek olan anlaşma Papa Françesko’nun Kolombiya’yı ziyaretinden iki gün
önce anons edildi. Marksist-Leninist bir örgüt olsa da, “Kurtuluş Teolojisi”
adı verilen Latin Amerika sol Katolik hareketinin de bir parçası olan ELN’nin
başmüzakerecisi Pablo Beltran anlaşmayı “Papa’nın ziyaretinin ilk mucizesi”
olarak nitelendirdi.[27]
Sonrasında
FARC, ilk kez Parlamento’ya girdi. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos,
parlamentonun açılışında eski gerillaların şimdi anayasaya bağlı olmalarından
mutluluk duyduğunu söylese de; FARC lideri Iván Márquez, Kongre’ye seçilmesine
rağmen örgütün eski liderlerinden Jesús Santrich’in hâlâ gözaltında tutulmasına
tepki olarak açılış oturumuna katılmadı![28]
BM
temsilcileri FARC’ın toplam 8 bin 112 silah ve 1 milyon 300 bin mermisinin
teslim edildiğini açıkladı.[29]
Buraya
kadar “İyi” denilebilir; lakin dahası var; hızla aktarıyoruz:
i)
BM’ye göre insan hakları savunucuları, yerli halklar, toplumsal ve grup
liderleriyle eski FARC gerillalarına yönelik saldırılarda ciddi artış
yaşanıyor.[30] Yüzlerce
eski gerilla katledildi.[31]
ii)
Kolombiya’da 2020 başında 33 eski FARC üyesi öldürülürken; Ağustos 2020’nin 10
gününde ülkedeki yerli halk lideri ya da eski savaşçı 20 kişi suikast ile
katledildi.[32]
iii)
Alternatif Devrimci Komün Güçleri Partisi (eski gerillalarca kurulan FARC),
Albeiro Gallego Mesa adlı eski bir gerillanın, Kolombiya’nın merkezindeki
Macarena Belediyesi içindeki “entegrasyon alanı”nda katledildiğini açıkladı. Bu
kayıpla birlikte barış görüşmelerinden beri öldürülen eski gerillaların sayısı
191’i buldu.[33]
iv)
Kolombiya’da uzun görüşmelerin ardından imzalanan barış anlaşması, sivillerin
hayatını korumaya yetmiyor. Uzun yıllardır devlet tarafından beslenip büyütülen
kontra çeteleri, FARC’ın silahlarını terk etmesini bir fırsat olarak
değerlendirip, halkın yaşam ve üretim alanlarına el koyma girişimlerini ve
cinayetlerini sürdürüyordu.[34]
v)
“Ramón Bedoya, toprak savunucusu babasını öldürenin, tarım işletmeleri ve
uyuşturucu tacirleri ile işbirliği içerisinde olan ve FARC gerillalarının terk
ettiği alanlara yerleşen yerel paramiliterler olduğunu söylüyor.”[35]
vi)
‘Çatışma Mağdurları Dayanışma Birimi’ Başkanı Paula Gaviria, Kolombiya’da
çatışmalarda 45 bin 646 kişinin kaybolduğunu, 220 bin kişi yaşamını
yitirdiğini, 5 milyon kişinin de yerlerinden olduğunu açıkladı.[36]
vii)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, ateşkes görüşmelerini askıya aldığını
açıklayarak eski FARC liderlerinden Iván Mordisco’nun yakalanması talimatı
verdi.[37]
viii)
“Korkulan -ama belki de beklenmekte olan- gerçekleşti ve Kolombiya’da kırılgan
barış süreci büyük bir darbe aldı. Kolombiya hükümeti ve FARC arasında
imzalanan Havana Barış Anlaşmasının kabulünün üzerinden iki sene geçtikten
sonra FARC’ın önemli isimlerinden Iván Márquez, Jesús Santrich ve El Paisa’nın
oluşturduğu bir grup eski gerilla silahlı mücadeleye geri döndüklerini ilan
ettiler.”[38]
“Aslında
barış anlaşmasını bozanların FARC’ın silahlı mücadeleye tekrar dönen sol kanadı
olduğunu söylemek hiç doğru değil. Çünkü Kolombiya devleti, kendi imzaladığı
anlaşmanın birçok kuralına uymadı.”[39]
Ve Kolombiya Komünist Partisi-ML’nin yöneticilerinden, Kolombiya Barış Okulu
Vakfı Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Carlos Donatto’nun saptadığı gibiydi
hemen her şey:
“Barış,
toplumsal adalet ile birlikte geldiğinde gerçekten de çok güzeldir. Barış
süreci konusunda hükümete güveniyor musunuz? Hükümete güvenimiz yok fakat
halkımızın baskısının, ortaya çıkan gerçeklerin, ilerleyen mücadelenin,
neo-liberalizm ve emperyalizmin hizmetindeki hükümeti sürecin tamamlanması için
zorlayacağına inanıyoruz. Dünyada bir dönüşüm süreci, derin toplumsal
değişimler süreci yaşanıyor, hükümetler bunu anlamalı, politikalarını
değiştirmek zorunda olduklarını anlamalılar ve bu dönüşüm yolunu tamamlayacak
olan da halktır.”[40]
GÖRÜŞMELER YA DA “BARIŞ SÜRECİ” (Mİ?)!
FARC,
“Barışın hayalini kuran Kolombiya halkı, bize güvenin. Barış kazanacak”;[41]
derken, liderlerinden Iván Márquez, “Siyasete katılım konusunda sağladığımız
uzlaşmadan memnunuz. Silahların bırakılması ve Kolombiya’da gerçek bir
demokrasi elde edilmesi adına doğru yoldayız”;[42]
ya da FARC müzakerecilerinden Rodrigo Granda, “Müzakereler yoluyla barışa
ulaşıldığında kazanan ya da kaybeden olmaz. Kolombiya kazandı, ölüm kaybetti,”[43]
deseler de; Güney Amerika’da antiterör söylemiyle namlı olan ve ahâlinin
eğilimleri itibarıyla “sağın kalesi” diye anılan Kolombiya’da değişim sözde
kaldı.
İmzalanan
barış anlaşmalarına rağmen, paramilitarizm ve uyuşturucu trafiği savaşı
körüklemeye devam ederken; Kolombiya Genel İş Sendikası (CUT) eski yöneticisi,
Asturias İnsan Hakları Programı Koordinatörü, Kolombiyalı Mülteciler Kolektifi
Üyesi Javier Orozco, “Antlaşma demokratikleşme açısından geri adım,”[44]
uyarısını dillendirdi.
Devlet
başkanları Álvaro Uribe ve Iván Duque’nin partisi El Centro Democrático savaşın
sürdürülmesinden sorumlularıyken; Şubat 2021 itibarıyla, barış anlaşması
imzalamak için silah bırakan 252 eski FARC gerillası suikasta kurban gitti.
Barış
anlaşmasını imzaladıktan 4 yıl sonra, hükümet anlaşmanın yüzde 75’inden daha
azını uygulamaya koydu ve -tarihsel olarak ülke içindeki derin eşitsizliğin
nedenlerinden biri olan- toprakların yeniden dağıtımı ve mülkiyeti gibi
çatışmanın sebebini oluşturan yapısal konularda gerçekleştirilmesi öngörülen
önemli başlıklara ilişkin herhangi bir adım atmadı.[45]
‘Kolombiya
Kalkınma ve Barış Araştırmaları Enstitüsü’ (Indepaz)’ın açıklamasına göre,
2022’ye kadar -imzalanan anlaşma sonrası- 310 cinayeti işlendi.[46]
FARC
yönetiminden Rahip Alape de, (gerçek adı Felix Antonio Munoz Alape), “Risklerle
dolu bir döneme gireceğiz, örneğin öldürülme riskimiz var,”[47]
diyorken,
barış anlaşması kapsamında, güvenlik güçleri ve FARC
mensuplarının yüzde 90’ından fazlasının hukuki durumlarının Özel Barış Hukuku
(JEP) çerçevesinde çözüm yoluna girdiği kaydediliyor. JEP yetkililerine göre,
FARC’ın anlaşma sonrası legalleşmesiyle başvuran 3 bin 779 FARC üyesinden 3 bin
239’unun hukuki durumları ele alındı. Örgütün 770 eski gerillası süreç sonunda
aftan yararlanırken, güvenlik güçlerinin dahil olduğu vakalar da JEP’te sonuca
bağlandı. Mahkemeye başvuran bin 994 güvenlik güçleri mensubundan şimdiye kadar
bin 180’inin davasının da sonuca bağlandığı süreçte, ülkedeki cezaevlerinde 411
FARC ve 20 güvenlik gücü mensubu tahliye edildi. Bu arada FARC ya da güvenlik
güçleri ile hiçbir ilişkisi olmadığı hâlde Bogotá’daki bir çetenin kiralık
katili Alexander Romero’nun da JEP’e sunulan listede yer aldığı için tahliye
olduğu ve kayıplara karıştığı belirtildi.[48]
Söz konusu tabloda telaffuz edilen; “… ‘Kolombiya modeli’ çıkar mı?”[49] “Oligarşinin ve toprak eşitsizliğinin inanılmaz boyutlarda olduğu
Kolombiya’da, barış bu örgütlenmelerle kendisini yaratabilecek mi acaba? Toprak
reformu yani toprağın demokratikleştirilmesi Kolombiya’yı
demokratikleştirebilecek mi?”[50] “Kolombiya barışı, oligarşinin kendini aklama operasyonuna mı
dönüşüyor?”[51] soruları
hâlen geçerliğini koruyor. Malum; Kolombiya “Barış”ı, ABD’nin iradesi ve
gözetimi çerçevesinde biçimlendi; 20-21 Mart 2016 tarihleri arasında ABD
Başkanı Barack Obama ile Havana’ya gelen Dışişleri Bakanı John Kerry, Küba’nın
başkenti Havana’da Kolombiya barış görüşmelerinin taraflarıyla bir araya gelmiş
ve Kerry daha sonra Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) temsilcileriyle
görüşerek ilk adımın atıldığını açıklamıştı![52]
FARC’IN “BARIŞ”INA ELEŞTİRİ(LER)
Latin
Amerika’da özellikle de Kolombiya’da barışın ifade edildiği kadar kolay
olmadığını Sibel Özbudun yazıp çizdi;[53]
“Ama”!
Kimse
“malum şablon”larından(?) vazgeçmeyip, “Barış, her zamankinden daha yakın”;[54]
“Kolombiya’da nihayet barış olacak gibi”;[55]
“… ‘Barış süreci’, Kolombiya’da ‘şiddet ve teröre son vermek’ten çok daha fazla
bir şey olarak algılanıyor. Tarihle hesaplaşmak ve ülkeyi sil baştan inşa
etmekle özdeşleştiriliyor,”[56] türünden
maruzatların ardına sığınmakta ısrar ediyorlardı.
Mesela
“Kolombiya yapmış, Türkiye neden yapamasın!”[57]
“Kolombiya ve FARC barışta anlaştı. Bunu neden Türkiye’de yapmayalım?”[58]
kolaycılıklarındaki üzere!
Bu
kadar da değil; “nafile” konusunda ahkâm kesenlerden de geçilmiyordu üstüne
üstlük![59]
Oysa…
i)
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri- Halk Ordusu (FARC-EP)’nin komutanı Alfonso
Cano, 4 Kasım 2011’de, yaralı olarak yakalandıktan sonra ABD’nin talimatları
doğrultusunda, Juan Manuel Santos’un emriyle katledilmişti.[60]
ii)
Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque, yeniden silahlandığını duyuran FARC’a
karşı düzenlenen operasyon kapsamında 9 kişinin öldürüldüğünü ve bunlar
arasında FARC’ın önemli liderlerinden Gilardo Cucho’nun yer aldığını söyledi.[61]
iii)
Kolombiya’da barış anlaşmasıyla silah bırakan eski FARC ve yeni siyasi parti
Toplumun Alternatif Devrimci Gücü (FARC) Lideri Rodrigo Londoño’ya yönelik
suikast girişimi önlendi.[62]
iv)
FARC, 5 yöneticisini barış anlaşmasına karşı çıktığı gerekçesiyle ihraç etti.
Diğer üyelerine de barış anlaşması konusunda ısrarcı olmaları çağrısı yaparak,
“Onların geleceksiz yolunu takip etmeyin. Barışın yolu, halkın isteklerini
gözardı eden ve kişisel çıkarlarını düşünen bir grup insanca yok edilemez”
açıklaması yaptı. İhraç edilen Gentil Duarte, Euclides Mora, John Cuarenta,
Giovanny Chuspas ve Julian Chollo, Kolombiya’nın güneydoğu ormanlarında
bulunuyor. FARC’ın, Havana’da Kolombiya hükümeti ile gerçekleştirdiği barış
görüşmelerindeki bir kişi de ihraç edildi.[63]
Özetle
“barış” için verilen “Hukuki altyapının hazırlanması; eşit statü temelinde
hareket edilmesi; gerillaların siyasi sürece katılarak siyasi temsilin tüm
toplumsal kesimler işin içine katılarak demokratik niteliğin sağlanması; toprak
reformuyla kalkınmanın hedeflenmesi; ahâlinin uyuşturucu çetelerine muhtaç
olmaktan çıkarılmasıyla sosyal devletin öncelenmesi; cinayet ve işkencelere
maruz kalan, yerinden yurdundan edilen kurbanların yaralarının olabildiğince
telafisi; adaletin tesisi için ordu ve gerillaların işledikleri suçların ortaya
serilmesi, hakikât komisyonu, itiraf edenlerin hapis yerine “sınırlamalara”
tabi tutulduğu bir af ve topluma kazandırma mekanizması…”[64]
sözlerinin hiçbiri hayata geçirilmedi; sadece “mış” gibi yapıldı o kadar!
Böyle
olunca da FARC’ın iki “muhalif kanadı”ndan biri olan Estado Mayor Central
(EMC), 16 Ekim 2023’de ikili ateşkes için anlaşmaya vardığı hükümetle barış
görüşmelerini askıya aldığını açıklayıp, kararı devletin taahhütlerine uymadığı
için aldıkları vurgusuyla, “Bugünden itibaren masa üzerinde anlaşmaya varılan
konular askıya alındı. Barış komisyonumuzla iç istişare sürecine başlayacağız
ve ulusal hükümeti de aynısını yapmaya davet ediyoruz” denildi.[65]
Bu
hâlde şurası net olarak görülüp, altı kalınca çizilmeli: “Gerçekten demokratik
bir barış ile bitirilmesi olanaksız olan savaşa son vermek istiyoruz biz.”[66]
“Sürekli ve
demokratik barış isteyen herkes, hükümetler ile burjuvaziye karşı, bir iç
savaştan yana olmak zorundadır.”[67]
“Ama”…
FARC-EP kumandanı Iván Márquez’in “Kötü bir barış anlaşması, savaştan daha
beterdir”![68] uyarısına
rağmen, hâlâ şunlar deniliyordu; hem de müthiş bir ısrarla!
FARC
lideri Rodrigo Londoño, “Silahlarımızı bir kenara bırakıp siyasi mücadeleye
başlayacağız” vurgusuyla, 2018’deki başkanlık seçiminde de yer alabileceklerini
söylüyordu örneğin![69]
FARC
önderi Timoleon Jimenez Timochenco (Rodrigo Londoño Echeverri) gerillalara
“Kolombiya’nın kaderi sizin elinizde” mesajı verip, “Bu savaşın ne kazananı ne
de kaybedeni var,”[70] diyordu!
FARC’ın
2012’den beri süren müzakerelerde yer alan kadın gerilla komutanı Victoria
Sandino, gelişmelerin bir son değil başlangıç olduğunu vurgusuyla ekliyor:
“Ülkemde bir şeyleri değiştirmek için mücadeleye girdim ve sonunda başarılı
olduğumuza inanıyorum. Hükümet ülkenin ihtiyacı olan kurumsal değişiklikleri
yaparsa barış mümkün olur”![71]
Eski
gerilla komutanı Roberto Canas, Kolombiya hükümeti ile FARC arasındaki
müzakereleri “Anlar farklı, tarihsel deneyimler özgündür ve tekrarlanamaz. Her
ülke ve her silahlı çatışmanın kendine has özellikleri ve hikâyesi vardır. Bu
sorun sadece FARC ile müzakere etmekle çözülmeyecektir,”[72]
biçiminde değerlendiriyordu!
Oysa
“barış” anlaşması uygulanmasının yüzde yüz kâğıt üzerinde anlaşıldığı gibi
gerçekleştirileceğini beklemenin gerçekçi olmadığı “sır” değilken; Universidad
Autonoma Latinoamericana (Medellin/ Kolombiya)’dan Uluslararası İlişkiler
Uzmanı Hasan Türk, “Gerillanın isteklerini hükümetin yerine getirmesi çok zora
benziyor,”[73] diye
uyarıyordu.
Ve
“Çoğu FARC savaşçısının 2016’da Kolombiya hükümetiyle yapılan barış
anlaşmasının ardından silah bırakmasından sonra, yasal siyasete giren eski FARC
üyeleri yaygın kabul görmedi.”[74]
FARC
mensuplarının bir kısmı, silah bırakmanın onları paramiliterler karşısında
savunmasız kılacağından hareketle, “Silahsız hiçbir şeyiz,” diyorlar![75]
James
Petras, “Fidel Castro ve FARC”a -tarihi yanılgıya![76]-
eleştirilerini yüksek sesle telaffuz etti: “Tam olarak elli yıldır Küba
Devrimi’nin bir destekçisiyim ve Fidel Castro’yu çağımızın en büyük
devrimcilerinden biri olarak görüyorum. Ancak asla eleştirmeyen bir savunucu
olmadım: Sayısız kritik durumda, yazılı olarak, kamuoyu önünde ve Kübalı
liderlerle, yazarlarla ve militanlarla olan görüşmelerimde itirazlarımı
belirttim… Fidel Castro, FARC’ın tasfiyesinin milyonlarca yoksullaştırılmış
Kolombiyalı için yaratacağı felâketi hiç düşündü mü, yoksa yalnızca Küba’nın
Kolombiya ile ilişkilerinin olası gelişimini mi düşünüyor? Castro’nun FARC
karşıtı makalelerinin etkisi emperyalist medyaya ölüm mangası Başkan Uribe’nin
imajını desteklemek için FARC’ı ve tiranlığa karşı silahlı direnişi gözden
düşürmeye yarayan cephane sağladı. Dünyanın baş devrimci lideri devrimci tarihi
ve süregiden bir halk hareketinin ve o hareketi inşa eden parlak liderin
pratiğini inkâr ettiğinde, geleceğe zengin ve başarılı bir direniş ve inşa
mirası bırakan hareketleri inkâr etmiş oluyor. Tarih onu affetmeyecek”![77]
Tepkilerin
hiçbir haksız olmadığı gibi, yaşananlarla da teyit edildi; kirli savaşın
devletiyle barışın mümkün olmadığını bir kere daha kanıtlayarak!
“KİRLİ SAVAŞ”ÇI DEVLET GERÇEĞİ
50
milyonu aşkın nüfusuyla Kolombiya’da yüzde 42.5’u yoksulluk sınırı altında
yaşıyor. Dünya Bankası’na göre eşitsizliklerin en yüksek seviyede yaşandığı
ülkeler arasında. Kolombiya, suç örgütlerinin cirit attığı, uyuşturucu
kaçakçılığı ve soygunlar nedeniyle dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri.
Ülke
yolsuzluk yüzünden yıllık 12 milyar dolar kaybediyorken;[78]
Kolombiya’da 3.6 milyon yeni yoksul yaratılmış durumda. Nüfusun yüzde 63.8’i
asgari ücretle geçiniyor ki bu aylık 270 dolara denk. Bir Kongre üyesinin aylık
maaşı 9 bin 450 dolar. Ek olarak aylık bilet kotaları, kurşungeçirmez araçlar,
sigorta, cep telefonu ve personel maaşları var. Kolombiya, Latin Amerika’nın en
sağlam “neo-liberal kalesi”...[79]
Kolay
mı?
2000’lerin
başından itibaren Kolombiya siyasetini, silahlı çatışmaların otoriter rejimi
meşrulaştırmak için kullanıldığı, paramiliter güçlerle işbirliğine dayalı
Uribe’ci anlayış (Uribismo) biçimlendirdi. Adını 2002’de iktidara gelen devlet
başkanı Álvaro Uribe’den alan siyasi doktrin, birbiriyle bağlantılı dört temel
üzerine kuruluydu: Neo-liberalizm, uyuşturucu ticareti, otoriterlik ve
paramilitarizm.
ABD’nin
1990’larda uyuşturucuyla mücadele kapsamında geliştirdiği “Kolombiya Planı/
Plan Colombia”, bu temelleri bir arada tutan ana unsurdu. Buna göre, ABD’nin
“uyuşturucuya karşı savaş” politikası, özellikle George W. Bush döneminden
itibaren FARC ve ELN gibi devrimci örgütlerin denetimindeki bölgelere askeri
müdahaleyi meşrulaştırmak için kullanıldı. ABD’nin Irak işgalini destekleyen
tek Latin Amerikalı lider olan Uribe’nin başkanlık döneminde (2002-2010)
Kolombiya, Bush yönetiminin bölgedeki en önemli müttefiki oldu. Latin Amerika
genelinde sol yükselirken, Kolombiya’da ABD hegemonyası altında militarizm
iyice güçleniyordu.
ABD
ile işbirliğini ilerleten ve Kolombiya Planı için uygun bir toplumsal zemin
oluşturmaya çalışan Uribe, “demokratik güvenlik” adını verdiği strateji ile
devletin güvenlik alanındaki denetimini artırdı. Buna göre “toplumun
güvenliği”, yabancı sermaye için oluşacak “güven ortamı” ile birlikte
sağlanabilirdi. Bu koşullarda Uribismo, “uyuşturucuyla mücadele” kapsamında
paramiliter grupların desteklenmesine, ABD ile askerî ve ticari ilişkilerin
geliştirilmesine ve neo-liberal politikaların uygulanmasına dayanan bir anlayış
olarak biçimlendi.[80]
Şurası
çok açık: Amerikan emperyalizminin Güney Amerika’daki sadık müttefiki olan ve
bir “narko devlet”e[81]
dönüştürülen, paramiliter unsurların merkez üssü konumundaki Kolombiya diğer
bölge ülkelerinden oldukça farklı.
Silahlı
Marksist-Leninist gerilla hareketlerinin etkin olduğu ülkede orduyla FARC, ELN
gibi örgütler arasında yıllarca boyunca süren savaş tüm siyasal, toplumsal
yaşamı domine etti. “Arka Bahçe”de bir devrimi kendisi açısından varoluş sorunu
olarak kodlayan Amerikan emperyalizmi bunu önlemek için bu süre zarfında tüm
olanaklarını kullandı.
Paramiliter
grupları besledi, eğitti, sağcı yönetimleri destekledi, CIA’sı, Pentagon’uyla
her türlü istihbari, askeri yardımı yaptı. ABD’nin paralı askerleri Kolombiya
ordusuyla kelle avcılığına girişti.
Kolay
mı? Noam Chomsky 1996’da Kolombiya’da ve Latin Amerika’da süregiden ABD
destekli “Kirli Savaş” konusunda ‘Korku Kültürü’[82]
başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
“1980’li
yılların başından itibaren ABD’nin güvenlik güçleri ve paramiliter ortaklarınca
sürdürülen ‘kirli savaş’ boyunca Kolombiya’yı yutan terör krallığına ilişkin
Rahip Giraldo’nun belgelerini okuyan Kuzey Amerikalıların kafasında en çok şu
iki gerçekliğin yer etmesi gerek: Birincisi, Eduardo Galeano’nun demokratik
formlar ile totaliter terör kavramlarını birleştirerek terimleştirdiği
‘Demokra-diktatörlük’ün yarım kürede son yıllarda en kötü insan hakları ihlâl
kayıtlarını istiflemeyi başardığıdır. Dünyadaki insan hakları ihlâlleriyle
kıyaslandığında... İkincisi Kolombiya’da işlenen suçlarda ek birimler söz
konusu... Bunların en önemlisi ise zengin bir ülkede ‘istikrarı’ sağlayan ve
halkının büyük bir kısmının kâbusu olan narko-militer toprak sahipleri şebekesine
ait katilleri ve işkencecileri eğitenin ve silahlandıranın ABD hükümeti
olduğudur.’
Yine
Chomsky, Kolombiya’nın başındaki paramiliter belasını yaratan ABD olduğu için
Kolombiya’nın kendi halkına terör uygulayan paramiliter devletine ilişkin suçun
büyüğünün bu ülkeye ait olduğunu söylüyor. Chomsky, Kennedy yönetimi zamanında
Washington ‘yeni ölüm mangası stratejisini benimseyerek düzenli ordularımızı
kontgerilla tugaylarına dönüştürmek için çok çaba harcadı,’ diyen Kolombiya’nın
Dışişleri Bakanı Alfredo Vasquez Carrizosa’dan aktarıyor:
‘(Carrizosa)
Kirli Savaş’ın 1980’lerin başında yalnızca Kolombiya’da değil tüm bölgede
tırmandığını belirtiyor. Neden olarak da, Reagan’ın, bu yıllarda bölgeyi
harabeye çeviren, geride, mevcut yapıyı desteklemedikleri hatta belki de
‘bölücü’lerin etkisinde kaldıkları için işkence edilerek öldürülüp parçalanarak
ortalığa serpilmiş binlerce insan cesedi bırakan bu programları tüm bölgeye
yaydığını gösteriyor.
1980’lerde,
ABD’de çok sayıda vatandaşı bulunan El Salvador, Guatemala ve Kolombiya gibi
ülkelerde ölüm mangası devletlerine ABD’nin verdiği destek basında aralıklı
olarak tartışılıyordu. Örneğin 60 Minutes’de bu sorun üzerine haber programları
izlediğimi ve hatta ABD Katolik Kilisesinde sohbetlerin bir başlığının da bu
olduğunu hatırlıyorum. Buna karşın bu, bugün kamunun gündemine girebilen bir
sorun olmayıp basında hemen hemen hiç yer almıyor. Bu nedenle bu konuda bilgi
sahibi olan ABD’liler bile bu tür ölüm mangası devletlerinin geçmişte kaldığını
düşünüyorlar.
Kolombiya’da,
İnsan Hakları İzleme Komitesinin (HRW) Buenaventura konusunda hazırladığı yeni
rapor, ‘Kirli Savaş’ın geçmişe ait bir şey olmadığını, hâlen sürdüğünü,
1960’larda kurulmasına ABD’nin yardım ettiği paramiliter devletin Kolombiya’da
saltanatını yürüttüğünü ve bu devlete ABD desteğinin devam ettiğini gözler
önüne sermektedir…[83]
Rahip
Javier Giraldo’nun ‘Soykırım Demokrasisi/ The Genocidal Democracy’ kitabında da
vurguladığı gibi, Kolombiya, Ulusal Parlamentosunun az yüzde 40’ının, giderek
güçlenen ve ‘Kirli Savaş’ı tüm ülkeye yayan paramiliterlerle bağlantısı olan
paramiliter bir devlet[84] olmayı
sürdürüyor.
Bu
ölüm mangalarının XXI. yüzyılda yarıküremizi taciz etmesi tuhafken daha da
tuhafı baştan beri ölüm mangalarının yaratılmasına yardım eden ABD’nin bu
şiddette sorumluluk almaması ve onun devamını sağlayan devlete ve orduya para
yardımını sürdürmesi ve hatta bu mangaların varlıklarını sürdürdüklerini inkâr
etmesidir. Bu konuda tabi ki gidişat üzerine nadiren haber yapan ABD medyası da
suç ortağıdır.”[85]
İşte
birkaç veri…
i)
CIA destekli Kolombiya ordusu-polisi ve paramiliter güçler katlettiği insanları
kimsesizler mezarlığına ya da toplu mezarlıklara gömüyordu. Kolombiya’da yarım
yüz yıldır devam eden ve tahminen 220 bin kişinin hayatını kaybettiği
çatışmalarda, isimsiz mezarlara gömülen 28 bine yakın cesedin, DNA
eşleştirmeleriyle kimlik belirleme çalışmalarını yürüten Kolombiya Başsavcılığı
Kurbanlar Ofisi Müdür Yardımcısı Digna Duran, “Ningun nombre olarak da bilinen
isimsiz gömülen bu kişiler, Kolombiya’da uzun süre devam eden çatışmaların en
trajik kurbanları arasında. Birçoğu kendinin savaşçı olduğunu düşünüyordu ama
şimdi isimleri dahi bilinmiyor, bir mezarları bile yok,” vurgusuyla 5 yılda
mezarlardan çıkarılan bin 17 cesedin 897’sinin kimliğini tespit ettiklerini söyledi.
Kimliği tespit edilen cesetlerin, Kolombiya İçişleri Bakanlığı’nın ülke
genelindeki 297 mezarlıkta tespit ettiği 28 binden fazla cesedin küçük bir
kısmını teşkil ettiği bildirildi.[86]
ii)
Juan Manuel Santos bir yandan FARC ile müzakereleri yürütürken bir yandan da
lider kadrosuna yönelik kanlı operasyonları sürdürüyor. FARC müzakerecilerinden
Jairo Martínez ve bir grup gerillayı katleden Kolombiya ordusu, ardından ELN
kadrosunu hedef aldı. “Marquitos” olarak da bilinen ELN liderlerinden José Amin
Hernandez Manrique’nin ülkenin kuzeybatısındaki Antioquia eyaletinde
öldürüldüğünü duyurdu.[87]
iii)
Temblores insan hakları örgütünden Lina Zuleima Porras Herrera, “Ordu 6 bin 402
masum vatandaşı gerilla diye yargısız infaz etti,” derken; bunun yanında 10 bin
kadar gencin öldürüldüğünden söz edilmektedir.[88]
iv)
Kolombiya’da maden ve uyuşturucuya karşı mücadele eden yerli lider Sandra
Liliana Peña katledildi; Peña 2021’de katledilen 52’inci halk önderi oldu.[89]
Bir başka deyişle, savaşın tarafları FARC ile (ABD destekli) Kolombiya
devletinden ibaret değil; uyuşturucu kartelleri, büyük toprak sahipleri,
ormanlara göz diken madencilik, petrol, kereste vb. şirketleri de savaşta
taraflar…
v)
Bu bağlamda, FARC Ulusal Siyasi Konseyi, “Yeni bir Kolombiya düşleyenlerin
umuduyuz,”[90] dese de;
FARC mensuplarının silah bırakmalarının ardından kurdukları ‘Ortak Alternatif
Devrimci Güç/ Fuerza Alternativa Revolucionaria del Comun’ (FARC) partisinin
topluma dönüş sürecinde 30’dan fazla FARC üyesinin[91]
yanı sıra 23’ten fazla toplum lideri ile insan hakları savunucusu katledildi.[92]
vi)
Barış antlaşmasının imzalandığı Kolombiya’da Lozada-Guyvero Çevre ve Köylü
Derneği (ASCAL-G) önderi Erley Monroy Fierro öldürüldü. Dernek, Shone Energy,
Hupecol gibi petrol şirketlerini Macarena bölgesine sokmamak için ve yeraltı su
kaynaklarının ve doğanın kimyasallarla kirlenmesine neden olan bir petrol
çıkarma yöntemi olan “fracking”e karşı mücadele yürütüyordu.[93]
vii)
Aşırı sağcı ‘Birleşik Öz Savunma Güçleri’ adlı paramiliter örgütün lideri
(gerçek adı Hector German Buitrago olan) Martín Llanos, 1997’de bir katliama
katıldığını itiraf etti. Mapiripan köyünde yaşanan acımasız cinayetlerde yer
aldığını söyledi. Öldürülen kişilerin bedenleri parçalanıp nehre atıldığı için
katliamda kaç kişinin hayatını kaybettiği tam olarak bilinmiyor.[94]
viii)
1998-2002 kesitinde Kolombiya hükümeti ile barış görüşmelerinde FARC-EP’nin
sözcülüğünü yapan (gerçek adı Juvenal Ovidio Ricardo Palmera Pineda olan) Simón
Trinidad, 2004’de Ekvador’da BM yetkilisi James Lemoyne ile görüşmesinden önce
CIA ajanlarının direktifleriyle yakalanıp Kolombiya’ya götürüldü. Bush ile
arası çok iyi olan Uribe hükümeti de Simón Trinidad’ı uyuşturucu ticareti ve
adam kaçırma suçlarından yargılanması için 2005’de Amerika’ya gönderdi. Olaylı
geçen yargılama sürecinde Simón’un savunmasını dinleyen ilk jüri grubu Simón’u
haklı bulduğu için jüri hukuksuzca değiştirildi. Yenilenen jüri üyeleriyle
birlikte müthiş bir tezgâh kuruldu ve hiçbir somut delil olmamasına rağmen
Simón Trinidad 60 yıl hapis ile cezalandırıldı. Simón, Amerika’nın en azılı
suçlularının kapatıldığı ADX Florence (Colorado) hapishanesinde 10
yılını doldurdu.[95]
Böylesi bir karşı-devrim gücüyle barışılıp, barışılamayacağı da
böylelikle (kim bilir kaçıncı kez…) tecrübe edilmiş oldu…
ELN PARANTEZİ
Mao
Zedung’un, “Düşmanın savaştığı her şeyi desteklemeliyiz. Düşmanın desteklediği
her şeyle savaşmalıyız,” uyarısını “es” geçen FARC merkezine inat; Amin
Maalouf’un, “Tünelin ucunda ışık görmesek de bir ışığın var olduğuna, er ya da
geç görüneceğine inatla inanmamız gerekir,” uyarısınca düşünüp/ davranan ELN,
“barış” denilen sürece farklı yanaştı.[96]
‘Ulusal
Kurtuluş Ordusu/Ejercito de Liberacion Nacional’ (ELN) 8 bin civarındaki
1965’ten beri mücadele eden devrimci bir hareket.[97]
Kendilerini
şöyle tarif ediyorlar: “ELN üzerine inşa edildiği Marksist-Leninist ilkelerin
çoğuna riayet etmektedir. Fakat bunun ötesinde başka köklere de sahibiz.
Camillo Torres Restrepo örneğinde olduğu gibi birçok devrimci Hıristiyan’dan,
Ernestro Che’den, Perulu José Carlos Mariátegui örneğindeki gibi başka Latin
Amerikalılardan birçok şey öğrendik.
ELN
hâlâ ulusal kurtuluş için savaşan enternasyonal bir örgüttür.
ELN
adını (Ulusal Kurtuluş Ordusu) 60’lardaki Guevarist gerillalardan almaktadır.
Kıtamızdaki Kuzey Amerika emperyalizmine karşı savaşıyoruz. Ve hâlâ gerçek
bağımsızlığa kavuşmadığımıza inanıyoruz. Bununla birlikte Kolombiya
milliyetçisi değiliz. Latin Amerikalıyız ve tüm kıtamızın kurtuluşu için
uğraşıyoruz. ‘Büyük Amerika evimizde’ birçok devrimci grupla çok iyi ilişkilere
sahibiz ve dünyanın herhangi bir yerinde değişim için dövüşenleri kendimizden
görüyoruz.”[98]
ELN’nin
kökeni 1964’e dayanıyor. Küba devriminden, Che Guevara’dan ve Özgürlük
Teolojisi’nden ilham alan küçük bir öğrenci grubu, ülkenin oligarşisine ve
Amerikan emperyalizmine karşı silahlanma kararı almıştı. FARC, köylülerin öz
savunmasına ve toprak reformuna odaklanırken ELN’nin birincil hedefi ise askeri
yöntemlerle iktidarı ele geçirmek ve devleti alt sınıfların lehine radikal bir
şekilde dönüştürmekti.
1998’den
itibaren örgüte, Gabino lakabıyla bilinen Nicolás Rodríguez Bautista liderlik
yaptı. ELN, en şiddetli eylemlerinden bazılarını 1990’ların sonlarında
gerçekleştirecekti. ELN’nin 1998’de Antioquia Eyaleti’nde bir petrol boru
hattını havaya uçurması sonucu 84 kişi öldü. Taktiklerinden biri rehin
almalardı. Büyük eylemlerinden biri 2015 yerel seçimlerin ardından asker ve
polislere pusu kurarak bir saldırı gerçekleştirmek olmuştu.
ELN’nin
ilk günlerinde en önemli figürü, bir sosyolog ve Katolik rahip olan Camilo
Torres Restrepo’ydu. Üst sınıf bir ailede doğan Torres, devletin şiddetli
baskıları nedeniyle, Latin Amerika’da Hristiyan kardeşlik idealine ancak
silahlı mücadele yoluyla erişilebileceğine inanıyordu. Torres’in ELN
isyancılarıyla geçirdiği zaman kısa oldu. Katıldığı ilk askeri operasyonda
öldürüldü.
Takip
eden yıllarda ELN’nin gücü inişli çıkışlı bir şekilde seyretti. İç ideolojik
ayrışmalar ve askeri yenilgilerin olumsuz etkisiyle grup ilk 20 yılında hayli
zorlandı. 1980’lerin ortalarından başlayarak petrol ve elektrik altyapılarına
saldırılar düzenleyerek, fidye toplamak için insan kaçırma planları yaparak,
yerel ve ulus ötesi şirketlerden para çıkararak ve yerel topluluklarda sosyal
varlığını arttırarak bir yükseliş yaşadı.
Ne
var ki XXI. yüzyılın başında Plan Kolombiya’nın[99]
başlatılması ve ülke çapındaki paramiliter kontrgerilla faaliyetlerinin
yoğunlaşmasıyla ELN tekrar düşüşe geçti. Uribe yönetimi 2002-2010 kesitinde
grubun askeri gücünü önemli ölçüde geriletmekle kalmadı, aynı zamanda
milyonlarca köylüyü zorla göç ettirerek ve masum sivilleri öldürerek örgütün
toplumsal tabanını da zayıflattı.
Hükümet
rakamlarına göre ELN, 2010’da en düşük seviyesine indi. Ancak daha sonra
devrimci konumunu yeniden güçlendirecekti.
‘The
Washington Post’daki bir makalede Kolombiya’da ELN’nin kazandığı gücün
altı çiziliyordu. Silahlı hareketin, geçmişe oranla çok daha fazla savaşçı,
mali gelir, silah ve nüfuz alanına sahip olduğu görüşünü savunan makalenin
yazarı, ELN’nin Kolombiya’daki “en büyük terörist grup” olduğu görüşündeydi.[100]
Söz
konusu realite çerçevesinde Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, ülkenin ikinci
büyük solcu gerilla grubuyla görüşmeye hazır olduklarını açıklarken, ELN de 7
aydır esir tuttuğu Kanada kökenli mühendisi serbest bırakacaktı.[101]
Ardından
da Kolombiya’nın ilk solcu Cumhurbaşkanı Gustavo Petro’nun girişimiyle
başlatılan yeni barış müzakereleri kapsamında hükümet Kolombiya’nın 32 ilinin
en az 22’sinde aktif durumdaki gerilla hareketi ELN’yi “siyasi silahlı örgüt”
olarak tanıdı.[102]
FARC-EP’le
barış sürecine gidilirken; uzlaşmaya varılmayan ELN Kolombiya’da eylemlerini
sürdürüyor. ELN, FARC ile Kolombiya Hükümeti arasında varılan barış anlaşmasına
yönelik bir açık mektup kalem alıp, FARC’a iyi dileklerini iletmiş, politik
yasal bir örgüt olma yolunda kendilerine başarılar dilediğini ifade etmişti.[103]
Sonrasında
da hükümet ile ELN arasında yürütülen barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Hükümet
ile ELN arasındaki 100 gün devam eden ateşkesin sona ermesiyle, ELN’nin yeniden
silahlı eylemler düzenlemesi barış görüşmelerini sonlandırdı.[104]
Bu
durumda “barış” sürecine dair FARC’ın karşılaştığı tuzaklara dikkat çeken ELN
önderlerinden Pablo Beltran şunları söylüyor:
“FARC’ın
düştüğü tuzaktan ders çıkarttık… FARC’ın, Kolombiya hükümetiyle yaptığı barış
anlaşmasının ardından başlayan suikastlar ülkedeki en kritik krizlerden bir
tanesi. Barış anlaşmaları imzalandığında savaş yüzünden yerinden olan
onbinlerce kişinin yerine yurduna döneceği müjdelenirken, bugün aynı kişiler
eski kaderleriyle yeniden yüzleşiyor. Toplumsal hareketin liderleri, silah
bırakan eski gerillalar ise her gün paramiliter suikastlara kurban gidiyor. Hâl
böyle olunca tam anlamıyla başarısızlığa uğramış bir anlaşma ve barışa olan
inancın yıpranması ile karşı karşıya kalıyoruz…”[105]
Özetle
ELN “Barış anlaşmasının mutabık kalınan çerçevesinin ülkede çatışmayı ortaya
çıkaran yapısal nedenleri çözmediğini, ağır insan hakları ihlâlleri bulunan
devlet yetkililerinin cezalandırılmasına ilişkin bir çözüm önerisinde
sunmadığının” altını çizdiği açıklamada, “FARC silahlı mücadeleyi
bırakarak yasal siyasi bir parti olmayı kabul etti ve Kolombiya devletinin
kirli savaşını ve devlet terörünü akladı. Bu anlaşma; toplumsal adaletsizlik,
eşitsizlik ve dışlanma sonucu, milyonlarca insanın ezilmesi ve sömürülmesine
neden olan sisteme karşı isyanın, siyasi doğasının Kolombiya devleti tarafından
gizlenmesine hizmet etmektedir,”[106]
dedi.
VE… PARLAMENTARİZM!
“Kolombiya’da
sol ittifakın ve gerillanın tarihi zaferi”[107]
ya da “… ‘Tarihsel Sözleşme’ ittifakının Kolombiya’nın ilk sol yönetimini
işbaşına getirdiği Başkanlık seçimleri… Güney Amerika tarihine istisnai bir
dönüşüm anı olarak,”[108] sunulan
cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turunu solcu adayı Gustavo Petro kazandı.[109] Gustavo Petro yüzde 50.51 oya sahip
olurken, rakibi sağcı müteahhit Rodolfo Hernandez yüzde 47.22’lik oy aldı.[110]
Kolombiya’da
Yurtseverler Birliği-Komünist Parti, Hümanist Kolombiya, Demokratik Alternatif
Kutup, Yerli ve Sosyal Alternatif Hareket, Kolombiya İşçi Partisi, Demokratik
Birlik, Hepimiz Kolombiya’yız isimli parti ve gruplar yer alırken; toplumsal
hareketler, yerliler, feministler, LGBTİ+’ler ve ekolojistlerle geniş bir
birliktelik olduğunu belirtilen Tarihsel Pakt, Gustavo Petro etrafında sağcı
iktidara karşı birleşmesiyle cisimleşti.[111]
İttifak
konusunda ‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’ (PDA) Bogotá Konsey Üyesi
Carlos Carillo şunları ifade ediyordu: “Pacto Histórico/ Tarihsel Pakt’ıyla
ilgili birkaç şeyi açıklığa kavuşturalım: Petro’yu başkanlığa götüren koalisyon
solun geleneksel sınırlarını aşan kesimleri içeriyor. Marjinal Maoist grup MOIR
haricinde tüm ilerici siyasi organizasyonlar bu koalisyona katıldı. Ayrıca
Nobel Ödüllü ve iki dönem Kolombiya’da başkanlık yapmış eski Başkan Juan Manuel
Santos da Tarihsel Pakt’a oldukça yakın gözüküyordu.”[112]
Böylesine
geniş bir ittifakın başını çeken Gustavo Petro 1960’ta Córdoba’ya bağlı Ciénaga
de Oro’da çiftçi ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesiyle bir süre Bogotá’nın
kuzeyinde Zipaquirá’da yaşadı. 19 yaşındayken ‘Movimento 19 de Abril’e (M-19,
19 Nisan Hareketi) katıldı. Gerillacılık sonrası dönemde ekonomi bölümünü
bitirdi ve ekonomi yüksek lisansı yaptı.
Jaime
Batemán Cayón, Iván Marino Ospina, Álvaro Fayad, Carlos Pizarro Leongómez
tarafından 1970’lerde kurulan M-19 şehir gerillalığı yapıyordu.
Kışlaları
basıp cephanelik kaldıran, gerillaları serbest bıraktırmak için elçilik basan,
firarlar organize eden, halka katliamlar yapan orduya karşı eylemlerle öne
çıkan solcu bir hareket idi M-19.
M-19’un
ünlü eylemlerinden biri Kasım 1985’teki Adalet Sarayı baskını oldu. 44’ü yargıç
olmak üzere yüzlerce kişiyi rehin aldılar, mahkeme dosyalarını yaktılar. 35
M-19 üyesi ordu operasyonuyla öldürüldü.
Kolombiya
başkanı Belisário Betancur 1983’te M-19’un kurucusu Jaime Batemán Cayón’un
hayatını kaybetmesinden bir yıl sonra 1984’te M-19 ile Madrid’de müzakerelere
başladı. M-19 liderlerinden Carlos Toledo Plata’nın öldürülmesi ipleri yeniden
gerdi.
Gustavo
Petro zamanla öne çıkıp M-19 lideri oldu. Gustavo Petro 1985’te tutuklandı, 18
ay hapis cezasına mahkum oldu. Gerilla hareketi M-19 Kasım 1989’da legalleşerek
‘Demokratik İttifak Hareketi/ Alianza Democratica’ M-19 adını aldı. M-19
1991’daki seçimde Kolombiya Temsilciler Meclisi’nde sandalyeler kazandı.
Gustavo
Petro, 2022’de Kolombiya Temsilciler Meclisi’ne Bogotá milletvekili olarak
seçildi. Eski M-19 gerillalarıyla birlikte ‘Via Alterna/ Alternatif Yol’u
kurdu. Çalışmaları nedeniyle “En İyi Kongre Üyesi” deniyordu.
‘Via
Alterna’ ile ‘Frente Social y Politico/ Sosyal ve Siyasi Cephe’ koalisyon yapıp
‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’ni oluşturdu.
Gustavo
Petro 2006 seçimlerinde de ‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’nden aday oldu
ve yüksek oyla senatör olarak seçildi. Sivillere karşı katliamlarda, işkencede
görev alan paramiliter gruplarla ilişkili yöneticilere karşı mücadele etti.
Gustavo
Petro istifa edip 2010 Kolombiya başkanlık seçimlerine katıldı, resmi
sonuçlarda dördüncü olduğu açıklandı. Ordu-polis-sağcı yönetim ittifakının
güçlü olduğu, eşitsiz koşullarda 30 Mayıs 2010’da yapılan Başkanlık seçiminde
Gustavo Petro, oyların yüzde 9.1’ini, yani 1.331.267 seçmenin oyunu almıştı.
Gustavo
Petro, ‘Demokratik Sosyalist İlerici Hareketi’nden 30 Ekim 2011’de yerel
seçimlerde Bogotá Belediye Başkanı seçildi ve 2014’te ‘Euronews’e röportajında
şunları dedi:
“Ben
eski bir gerillayım. 25 yıl önce barış sürecine katıldım ve silah bıraktım. O
zaman kurumlar değişti ve bizlere medeni haklarımız verildi. Ülke
demokratikleşti. Böylece biz 25 yıl sonra demokratik seçimler ile Kolombiya’nın
en önemli belediyesini kazandık. Bizim siyasi ve ekonomik özerkliğimiz vardı.
Fakat bazı iş bilmez yöneticiler tarafından yetkilerimizden mahrum bırakıldık…
Ben barışın sağlanması için Kolombiya’da demokratikleşme ile beraber ülke
nüfusunun tümünün entegre olduğu bir siyasi model değişikliğine gidilmesi
gerektiğini düşünüyorum. Ama bu aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı sorununa da
cesurca çözüm bulmak anlamına geliyor. Bu iki konu beraber ele alınmalı. Çünkü
her iki şey de sosyal dışlanma ve şiddet ile başladı. Sonra da gördüğünüz gibi
şiddeti kendi yararı için kullanan uyuşturucu kaçakçılığı ortaya çıktı. Fakat
biz ilk olarak şiddeti körükleyen siyasi soruna çözüm bulmazsak, diğerlerini de
çözemeyiz. Uyuşturucu çeteleri bölgeyi ve de ülkeyi kontrol etmek için şiddet
kullandı. Bu da onu yıkılmaz hâle getirdi. Kolombiya’daki çeteler içinde devlet
güçleri var.”
2018
Kolombiya başkanlık seçiminde ilk turda sağcı aday Iván Duque oyların yüzde
39.7’sini aldı, solun adayı Gustavo Petro yüzde 25.1’de kaldı. Haziran 2018’de
ikinci tur oylamada resmi olarak sağcı Iván Duque’un yüzde oyların 54’ünü
aldığı, Gustavo Petro yüzde 41.80 aldığı iddia edildi. Devlet başkanı Iván
Duque oldu.
2022
Başkanlık seçimlerinde yeniden aday olan Petro, ilk turda oyların yüzde
40,34’ünü alırken oyların yüzde 28,1’ini alan sağcı iş adamı Rodolfo Hernandez
ile ikinci tura kaldı. Ve 19 Haziran 2022’de yapılan ikinci turda da oyların
yüzde 50.42’sini elde ederek Kolombiya’nın ilk solcu başkanı olacaktı…
Kolombiya’daki
neo-liberal ekonominin yarattığı eşitsizliklere karşı da bazı önlemleri hayata
geçirmeyi hedefleyen Gustavo Petro, milyarderlerden daha fazla vergi alınması,
tarım reformunun uygulanması ve kamu kaynaklarının özelleştirilmesini içeren
bazı yasaların yürürlükten kaldırılması taleplerini yükseltiyor.
Ayrıca
iklim kriziyle mücadele kapsamında ise fosil yakıtlar yerine yeşil ekonomiyi
amaçlıyor.
O,
ekonomi programının ana hatlarını ekolojik sürdürebilirlik ve iklim krizi
üzerine kurdu ve ekonomiyi “karbonsuzlaştırma” sözü verdi. Çevreye büyük zarar
veren, hidrolik kırılma (fracking) olarak bilinen, yeraltına hidrolik sıvı
pompalanmasına dayalı petrol çıkarma yöntemine karşı çıkan Petro, iktidara
gelince Kolombiya’daki yeni petrol aramalarına son verdi. Kolombiya’nın önemli
ihracat kalemlerinden olan petrol ve kömüre bağımlılığı kırmak için yeni
hükümetin hedefi turizmi önemli bir gelir kaynağı hâline getirmekti. Petro
ayrıca bölge çapında bir ekolojik dönüşüm için diğer solcu liderlerle birlikte
çalışma sözü verdi.
Güney
Amerika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor. Kıtada ABD destekli
askeri darbe ve müdahalelere karşı çıkan Petro, Venezüella’daki Bolívarcı
hükümeti ise eleştiriyor.[113]
Görüldüğü üzere varılan ufuk sosyal-demokratik söylemli parlamentarizm
iken; Kolombiya’da “barış”, ezilenler için hiçbir şeyi değiştirmemiştir; “Her
‘barış’ iddiası barış değildir,” gerçeğini bir kez daha doğrularcasına!
23
Haziran 2025 18:04:14, Muğla-İstanbul.
N O T L A R
[*] Rojnameya
Nevroz, Temmuz 2025…
[1] Erich
Fromm
[2] V. İ. Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, çev:
Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1969, s.61.
[3] Ceyda Karan, “Neo-Liberalizmin Latin Kalesinde İsyan
Ateşi”, Birgün, 17 Mayıs 2021, s.5.
[4] Uyuşturucu üreticisi yalanı: Bu Latin Amerika
devrimci örgütleri için hep söylenegelen bir yalan. FARC’ın kimi üyeleri bu
ticarete karışmış olabilir ama FARC ülkedeki kokain üretimine karşı olan,
uyuşturucu çeteleriyle de yıllardır çatışan bir örgüt. Ama FARC, ülke
yoksulunun tek geçim kaynağı kabul edilen koka yaprağı üretimini destekliyor.
Uyuşturucu üretiliyor gerekçesiyle koka yaprağı üretiminin ABD’nin isteği
üzerine yasaklanmasına karşı da mücadele veriyor. Çünkü Kolombiya yoksulu
sadece koka üretiyor. Bundan ilaç da yapılıyor, kokain de. Kokaini yapan da
yine ABD tarafından öldürülen, ama uzun yıllar ABD tarafından gerillalara karşı
desteklenen Pablo Escobar gibi uyuşturucu baronları. Hiç bir resmi belgede ya
da konuyla ilgili resmi bir kurumun raporunda FARC’ın uyuşturucu
ürettiği/sattığı yolunda bir bilgi yer almadı. Şu açıklamayı
hatırlayalım: BM Uyuşturucu Kontrol Programı Kolombiya Temsilcisi Klaus
Nydlholm’un 8 Mayıs 2001’de yaptığı bir açıklama var. Nydlholm, Ülkede devlet
içindeki kontgerilla ile sağcı paramiliter güçlerin “gırtlaklarına kadar”
uyuşturucu ticaretine bulaştığını belirtmişti. (Mustafa K. Erdemol, “Kolombiya
Barışı Sandığa Gömüldü”, Birgün, 4 Ekim 2016, s.5.)
[5] Yalçın Doğan, “Kolombiya - FARC Kılavuzu: “United
Fruit Company’…”, T24, 28 Eylül 2016…
http://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/kolombiya--farc-kilavuzu-united-fruit-company,15543
[6] James Petras, “Manuel Marulanda’ya Saygı”, 7 Temmuz
2008… http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/
[7] “Kolombiya’da Sol İttifak Seçim Zaferine
Hazırlanıyor: ‘Başkanlığı Kazanmanın Eşiğindeyiz’”, 15 Mart 2022…
https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-sol-ittifak-secim-zaferine-hazirlaniyor-baskanligi-kazanmanin-esigindeyiz/
[8] Elif Görgü, “Barışın Tek Garantisi Toplumsal
Mücadele”, Evrensel, 4 Aralık 2014, s.10.
[9] “Kolombiya’da 5 Çocuk Açlıktan Öldü”, Evrensel, 13
Aralık 2016, s.11.
[10] Vicüod de Cuddea-Lugo, “Kolombiya’da Neler
Oluyor?”, 7 Mayıs 2021…
https://direnisteyiz28.org/kolombiyada-neler-oluyor-vicuod-de-cuddea-lugo
[11] “Kolombiya’da Üç Ayda 52 İnsan Hakları
Savunucusu Öldürüldü”, 27 Nisan 2022…
https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-uc-ayda-52-insan-haklari-savunucusu-olduruldu
[12] Mavi Canbaz, “Kolombiya’nın Sürrealist
Gerçeği”, Cumhuriyet Pazar, No:1354, 4 Mart 2012, s.2.
[13] Peoples Dispatch, “Kolombiya, Direnişin
Birinci Ayında”, Birgün, 31 Mayıs 2021, s.5.
[14] “Şiddeti Durdurun”, Birgün, 6 Mayıs 2021,
s.4.
[15] “Bitmeyen Şiddet Öfkeyi Büyütüyor”, Birgün,
25 Mayıs 2021, s.4.
[16] Bkz: “ABD Kolombiya’da Ne Yapmak İstiyor?”,
Kaldıraç Dergi, No:188, Mart 2017…
[17] Umut Serdaroğlu, “Kolombiya Sol Değişime
Hazır”, Birgün, 27 Mayıs 2022, s.11.
[18] İbrahim Varlı, “NATO Kolombiya’da Ne
Arıyor?”, Birgün, 29 Mayıs 2018, s.4.
[19] Roger Haris, “Kolombiya Barışı Reddetti: ABD
ve Oligarşi Memnun”, 7 Ekim 2016…
http://sendika10.org/2016/10/kolombiya-barisi-reddetti-abd-ve-oligarsi-memnun-roger-harris/
[20] “50 Yıl Süren İç Savaştan Sonra Gelen Barış”,
Cumhuriyet, 26 Ağustos 2016, s.12.
[21] “FARC ‘Terörist Örgütler’ Listesinden
Çıkarıldı”, Yeni Yaşam, 2 Aralık 2021, s.11.
[22] “Kolombiya Kalıcı Barış Anlaşmasının Tam
Metni”, Rojnameya Newroz, 28 Haziran 2016…
http://rojnameyanewroz.net/6034-6034.html
[23] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Gerillanın Barışı
mı?”, Evrensel Pazar, 4 Kasım 2012, s.11.
[24] “Kolombiya Hükümeti ile FARC Arasında Barış
Anlaşması İmzalandı”, 27 Eylül 2016…
http://haber.sol.org.tr/dunya/kolombiya-hukumeti-ile-farc-arasinda-baris-anlasmasi-imzalandi-170400
[25] “AB’den FARC Müzakeresine Destek”, Gündem, 13
Haziran 2015, s.13.
[26] “Kolombiya Senatosu’ndan ‘Barış’a Onay”,
Özgürlükçü Demokrasi, 1 Aralık 2016, s.5.
[27] “FARC’tan Sonra Sıra ELN’de”, Cumhuriyet, 6
Eylül 2017, s.13.
[28] “Gerillalar Parlamentoda”, Yeni Yaşam, 23
Temmuz 2018, s.9.
[29] “FARC Partisi İçin Hazırlık”, Cumhuriyet, 28
Ağustos 2017, s.7.
[30] Kolombiya’da eski Kolombiya Devrimci Silahlı
Güçleri’nin (FARC) silah bırakmayan militanlarının düzenlediği saldırıda 2
asker öldü, 3’ü ağır 10 asker yaralandı. (“Kolombiya’da Silah Bırakmayan Eski
FARC Üyelerine Saldırı”, 11 Haziran 2019… https://www.artigercek.com/haberler/kolombiya-da-silah-birakmayan-eski-farc-uyelerine-saldiri)
[31] “FARC ‘Terörist Örgütler’ Listesinden
Çıkarıldı”, Yeni Yaşam, 2 Aralık 2021, s.11.
[32] “FARC’lılar ve Yerel Liderlerin Can Güvenliği
Yok”, Birgün, 21 Ağustos 2020, s.5.
[33] “Kolombiya’da Bir Eski FARC Gerillası Daha
Katledildi”, 24 Mart 2020…
http://www.yenidemokrasi6.net/kolombiyada-bir-eski-farc-gerillasi-daha-katledildi.html
[34] Martín Dolzer, “Kolombiya’da Kontra
Cinayetler Sürüyor”, Demokrasi, 26 Kasım 2017, s.5.
[35] Jonathan Watts, “Kolombiya’da Paramiliterlere
Karşı Bir Direniş Hattı”, Yeni Yaşam, 9 Eylül 2018, s.10.
[36] “Kayıplar İçin Komisyon”, Gündem, 17 Aralık
2015, s.13.
[37] “Kolombiya’da Eski FARC Üyelerine Operasyon”,
28 Mart 2024…
https://www.avrupademokrat3.com/kolombiyada-eski-farc-uyelerine-operasyon/
[38] Ertan Erol, “Kolombiya: Krizdeki Barış
Süreci”, Evrensel, 16 Eylül 2019, s.9.
[39] Metin Yeğin, “FARC’ın Solu Silaha Sarıldı”, 1
Eylül 2019…
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/09/01/farcin-solu-silaha-sarildi/
[40] Elif Görgü, “Carlos Donatto: Kolombiya Halkı
Barışı Hiç Tanımıyor”, Evrensel, 7 Eylül 2013, s.6.
[41] “FARC’tan Referandum Açıklaması”, Rojnameya
Newroz, 3 Ekim 2016…
http://rojnameyanewroz.net/farctan-referandum-aciklamasi-6716.html
[42] “Kolombiya’da Barış İçin Nihai Anlaşma”,
ntvmsnbc, 7 Kasım 2013... http://www.ntvmsnbc.com/id/25477707/
[43] “Kolombiya’da 52 Yıllık Savaşı Bitiren
Anlaşma İmzalandı”, Evrensel, 26 Ağustos 2016, s.12.
[44] Javier Orozco, “Kolombiya Hâlâ Barışsız, Hâlâ
Kan İçinde”, Evrensel, 2 Aralık 2016, s.11.
[45] Crimethinc, “Kolombiya Korkusunu Yitirdi:
Devlet Şiddeti Karşısında Ulusal Çapta Bir Ayaklanma Sürüyor”, 6 Mayıs 2021…
https://www.yeryuzupostasi.org/2021/05/06/kolombiya-korkusunu-yitirdi/
[46] “Kolombiya’da Anlaşmadan Bu Yana FARC’A
Yönelen 310’uncu Katliam”, 29 Mart 2022…
http://devrimcidemokrasi.info/kolombiyada-anlasmadan-bu-yana-farca-yonelen-310uncu-katliam
[47] Sibylla Brodzinsky, “FARC Bildiği Tek Hayatı
Bırakmaya Hazırlanıyor”, Birgün, 3 Ekim 2016, s.5.
[48] “FARC Gerillaları Bırakılıyor”, Özgürlükçü
Demokrasi, 29 Aralık 2017, s.5.
[49] Ceyda Karan, “Kolombiya Modeli”, Cumhuriyet,
29 Ağustos 2016, s.7.
[50] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Barış”, Özgürlükçü
Demokrasi, 19 Ocak 2017, s.5.
[51] Aykan Sever, “Kolombiya Barışı, Oligarşinin
Kendini Aklama Operasyonuna mı Dönüşüyor?”, Bianet, 18 Ekim 2016…
http://sendika10.org/2016/10/kolombiya-barisi-oligarsinin-kendini-aklama-operasyonuna-mi-donusuyor-aykan-sever-bianet/
[52] “ABD, FARC ile Görüştü”, Gündem, 23 Mart
2016, s.13.
[53] Bkz: i) Sibel Özbudun, “Latin Amerika’dan
Barış Süreçleri”, Mevsimlik Dergi, No:1, Bahar 2015… ii) Sibel Özbudun,
“Kolombiya’nın ‘Barış’ı!”, Rojnameya Newroz, Ocak 2020…
https://sibelozbudun.blogspot.com/2020/01/kolombiyanin-barisi1.html iii) Sibel
Özbudun, “Latin Amerika’dan ‘Barış Süreçleri’: El Salvador Örneği”, Rojnameya
Newroz, Yıl:7, No:244, 25 Aralık 2013…
[54] Can Dündar, “Kolombiya’ya Barış Nasıl
Geldi?”, Cumhuriyet, 30 Eylül 2015, s.13.
[55] Ahmet İnsel, “Kolombiya’da Nihayet Barış
Olacak Gibi”, Cumhuriyet, 6 Ekim 2015, s.13.
[56] Nilgün Cerrahoğlu, “Barış Süreci Dersleri”,
Cumhuriyet, 28 Ağustos 2016, s.8.
[57] Ayşe Yıldırım, “Barış İçin Umudu Yitirmemek
Lazım”, Cumhuriyet, 26 Eylül 2016, s.10.
[58] Atilla Kart, “Sabır ve Çözüm İradesi”,
Cumhuriyet, 7 Ekim 2016, s.14.
[59] “Üstünde ‘güneş batmayan imparatorluk’ denen
Birleşik Krallık’ın en uzun dönem görevde olan Kraliçesi 2. Elizabeth’in IRA
Komutanı Martin McGuinness ile el sıkıştığı; Latin Amerika’nın en uzun kirli
savaşının baş aktörlerinden Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un FARC
Lideri Timochenko ile el tutuştuğu çağdayız. Ankara’nın akıl ve vicdan
tutulmasından kurtulması, rasyonel akılla analitik tahliller yapmaya çağırıyor
dışarıdaki dünya… İvedi olan yüreklerin daha fazla yanmasına engel olmak için
Kolombiya olgusallığını iyi tahlil edip zamanı uzatmamaktır.” (Ali Çelebi,
“FARC, Masa, PKK”, Gündem, 28 Eylül 2015, s.12.)
“Kolombiya’daki barış süreci üzerine yazıyorum. Benim
ilgimi çeken, Türkiye’de barış sürecinin çöktüğü bir dönemde, Türkiye ile
karşılaştırıldığında çok daha zor koşulların söz konusu olduğu bir örnekte,
nasıl olup da barış sürecinin çok hızlı ilerleyebildiği idi. Kolombiya’da barış
süreci, cehennem tablosu karşısında 2012’de başladı ve hızla aşama kaydetti.
Daha önceler de denenmiş ve hep hüsran yaşanmıştı. Bence bu seferki başarının
çeşitli sebepleri var ama en önemlilerinden biri: ‘Dağdakilerin’, yani FARC’ın
üniformasını çıkarıp sivil olarak masaya oturması -aradaki aracıların kalkması.
Yani, FARC’ın kendisinin ‘siyasal parti’ rolünü üstlenmesi.” (Sezin Öney,
“Kolombiya’nın Düşündürdükleri”, Taraf, 26 Eylül 2015…
http://www.taraf.com.tr/yazarlar/kolombiyanin-dusundurdukleri/)
[60] “Kolombiya: Komutan Alfonso Cano Anıldı”, 27
Kasım 2019…
http://mucadelebirligi8.net/index.php/ceviri/3613-kolombiya-komutan-alfanso-cano-anildi
[61] “Yeniden Silahlandığını Duyuran FARC’a
Operasyon: 9 Ölü”, 31 Ağustos 2019…
https://www.artigercek.com/haberler/yeniden-silahlandigini-duyuran-farc-a-ilk-operasyon-9-olu
[62] “Kolombiya’da FARC Liderine Suikast Önlendi”,
Evrensel, 15 Ocak 2020, s.9.
[63] “FARC’tan Beş Yöneticiye İhraç”, Özgürlükçü
Demokrasi, 16 Aralık 2016, s.5.
[64] Ceyda Karan, “Barışı Yapanlar, Savaşı
Kuşananlar”, Cumhuriyet, 11 Kasım 2015, s.10.
[65] “FARC’ın Muhalif Kolu EMC: Barış Görüşmeleri
Askıya Alındı”, Yeni Yaşam, 7 Kasım 2023, s.8.
[66] V. İ. Lenin, Sosyalizm ve Anarşizm, çev:
Sevim Belli, Sol Yay., s.100.
[67] V. İ. Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Rus
Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin Savaşa Karşı Tutumu, çev: N. Solukçu, Sol Yay.,
1970, s.28.
[68] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Barış...”, Gündem,
25 Temmuz 2013, s.13.
[69] “FARC’lı Siyaset Geliyor”, Evrensel, 2 Şubat
2016, s.11.
[70] “Kolombiya’nın Kaderi Elinizde”, Özgürlükçü
Demokrasi, 19 Eylül 2016, s.5.
[71] “Anlaşma Son Değil Bir Başlangıç”, Özgürlükçü
Demokrasi, 27 Ağustos 2016, s.7.
[72] Juan José Dalton, “Farklı Gerillalarla Farklı
Zamanlarda”, Gündem, 20 Ekim 2012, s.11.
[73] Hasan Türk, “Kolombiya’da Barış Süreci: İki
Yüz Yıllık Bitmeyen Savaş”, Yeni Şafak, 19 Eylül 2013, s.18.
[74] Catherine Osbourn, “Zafere Doğru”, Birgün, 22
Mart 2022, s.13.
[75] “Daniela, AK-47’si olmadan hayatı hayal
edemiyor. On yıl kadar önce 15 yaşındayken Kolombiya’nın en büyük gerilla
grubuna katıldığından bu yana, yıpranmış saldırı tüfeği hep yanında oldu. Ama
Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nden ve Başkan Juan Manual Santos
hükümetinden müzakereciler elli yıldan uzun sürmüş bir savaşı sona erdirecek
anlaşmaya çok yakın görünüyorlar ve şimdi Daniela bir sivil olarak hayatı
üzerine kafa yormaya zorlanıyor.
‘İlk günler bizim için zor olacaktır,’ diyor, saldırı
tüfeği, FARC’ın Magdalena Medio Block’taki üssünde, önündeki kaba ahşap masada
dururken…
Birçok FARC üyesi onlara koruma ve statü sağlayan
silahın olmadığı bir geleceğe sıcak bakmıyor.
‘Saldırıya açık olacağız,’ diyor Daniela. ‘Silahsız
hiçbir şeyiz.’
En az bir FARC birliği silah bırakma gibi bir planı
olmadığını açıklamış durumda. FARC’ın Birinci Cephesi, kamuoyuna açıklanan bir
bildiride, tahminen 200 üyesinin ‘örgüt üyelerinin geri kalanınca alınan
karardan bağımsız olarak, iktidarın halk için halk tarafından ele geçirilmesi
adına savaşmaya devam edeceğini’ duyurdu.
Daniela’nın birliği eli kulağındaki barışa hazırlıklı
olduğunu söylüyor ama onun gelecek konusundaki korkularını paylaşıyorlar…
‘Silah bırakma konusundaki en büyük korkumuz
paramiliterler. Hâlâ aktifler,’ diyor. ‘Hükümet onları kontrol edemezse bize ne
olacak?’
Daniela FARC’a kendisini korumak için katıldığını
söylüyor. Amcalarından ikisi asi imiş ve ailesi sağcı milisler tarafından
isyancılarla işbirliği nedeniyle hedef alınmış.” (Sibylla Brodzinsky, “…
‘Silahsız Hiçbir Şeyiz’: FARC Gerillaları Silahsız Gelecek Konusunda
Sıkıntılı!”…
http://www.halkinbirligi.net/silahsiz-hicbir-seyiz-farc-gerillalari-silahsiz-gelecek-konusunda-sikintili/)
[76] “Venezüella Başkanı Hugo Chávez, Kolombiya
Devrimci Silahlı Güçleri FARC’a yürüttükleri silahlı mücadeleyi bırakmaları
çağrısı yapıp ‘gerilla savaşının tarih olduğunu’ ilan ettiğinde, geçmişte
birçok devrimci önderin geçtiği yolu izliyordu.
1920’lerin başında Lenin, yeni oluşmaya başlayan Türk
komünistlerini, Atatürk’ü desteklemek üzere devrimci bağımsızlıklarını feda
etmeye zorladı; takipçisi Joséph Stalin, Çin komünistlerini devrimci
hareketlerini Çan Kay Şek öncülüğündeki milliyetçi partiye bağlamaya teşvik
etti. Mao Zedung, Endonezya Komünist Partisi’nin, milliyetçi lider General
Sukarno’nun öncülüğüne boyun eğdiği koalisyonlara öncelik verdi. 1954’te
Cenevre’deki Fransız-Çinhindi Barış Anlaşmaları sırasında, Ho Şi Min ülkenin
bölünmesini kabul etti ve Güney Vietnamlı komünistleri gerilla savaşına sona
vermeye ve seçim yoluyla ülkeyi yeniden birleştirmek için çalışmaya zorladı.
Yeni binyılda Fidel Castro, ‘silahlı mücadelenin’ artık geçmişte kaldığını ve
mevcut koşullarda, gündemin ön sırasında yeni siyasi mücadele biçimleri
olduğunu belirtti.
Hugo Chávez Brezilya solunu, 2002’deki Dünya Sosyal
Forumu’nda serbest piyasa ekonomisini benimsemesine rağmen, Başkan Lula da
Silva’nın sosyal-liberal rejimini desteklemeye zorladı. Ayrıca Latin Amerika
sosyal hareketlerine, yabancı yatırımları, bankacıları ve tarım ve maden
ihracatçılarını savunmalarına rağmen Latin Amerika’daki bir dizi kapitalizm
yanlısı rejimi destekleme çağrısı yaptı.
Radikal fikirdaşlarına, devrimci olmayan rejimlerle
işbirliği yapma ve siyasal kısıtlanmalarına boyun eğme çağrısı yapan devrimci
hükümetlerin bu deneyimleri genellikle felâketlere yol açtı: Çan Kay Şek’in Kuo
Ming Tang’ı Komünist Parti’ye aniden saldırdı ve çalışanlarının büyük kısmını
katlederek iç bölgelerdeki dağlara sürdü. Yasal alandaki Endonezya Komünistleri
ve destekçileri ile aile üyeleri, Sukarno bir CIA darbesi ile devrildiğinde 500
bin ila 1 milyon arasında kayıp verdiler. Seçimlere katılmayı deneyen Güney
Vietnamlı komünistler suikaste uğradı veya hapse atıldı ve sonunda kurtulmayı
başaranlar, yeraltına geçerek gerilla mücadelesine dönmek zorunda kaldı.
Latin Amerika’da iktidara gelen reformist seçim
rejimleri, kapitalizmi 1990’ların krizlerinden kurtardı, Solu demobilize etti
ve kıtanın çoğunluğunda tutucu sağın yeniden güç kazanmasına kapı açtı.
Kolombiya vakasında, Venezüella Başkanı Chávez görünen o ki FARC’ın silahlı
mücadeleden seçimlere katılıma geçişe ilişkin önceki deneyimini görmezden
gelmeyi tercih ediyor. 1984-89 arasında binlerce FARC gerillası silah bıraktı
ve seçim mücadelesini benimsedi. Adaylar çıkardılar, kongre delegeleri seçtiler
ve Kolombiya ordusu, oligarşinin paramiliter ve özel güçlerinin ölüm mangaları
tarafından kıyımdan geçirildiler. 5 binin üzerinde militan ve lider öldürüldü.
Özellikle çarpıcı olan, Chávez’in Kolombiya’nın yakın tarihteki en kanlı ve en
zalim insan hakları ihlâlcisinin idaresinde gerçekleşen seçim sürecine
katılmaya zorlaması. Kendileri de silahlı mücadele yürütmüş radikal önderler,
iktidara geldikten sonra devrimci dostlarına neden gerilla savaşını bırakıp
böylesi güvenilmez belirsizlikleri olan seçim süreçlerine katılma çağrısı
yapıyorlar?” (James Petras, “Başkan Chávez ve FARC: Devlet ve Devrim”, 7 Mart
2008… http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/)
[77] James Petras, “Fidel Castro ve FARC: Fidel
Castro’nun Sekiz Hatalı Tezi”,
http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/
[78] Carlos Carillo, “Kolombiya’da Tarihi
Değişim”, Birgün, 6 Temmuz 2022, s.11.
[79] Ceyda Karan, “Neo-liberalizmin Latin
Kalesinde İsyan Ateşi”, Birgün, 17 Mayıs 2021, s.5.
[80] Esra Akgemci, “Kolombiya’da Sol İktidar:
İmkânlar, Sınırlılıklar”, Birgün, 14 Ocak 2023, s.10.
[81] Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun
oğlu Nicolás Petro, para aklama ve haksız kazanç sağlama suçlamalarıyla
tutuklandı. İddialara göre Petro, babasının seçim kampanyasını finanse etmek
üzere uyuşturucu kaçakçılarından para aldı. (“Devlet Başkanı’nın Oğlu, Para
Aklama Suçlamasıyla Tutuklandı”, Cumhuriyet, 30 Temmuz 2023, s.7.)
[82] http://www.chomsky.info/articles/199607-.htm
[83]
http://www.hrw.org/reports/2014/03/20/crisis-buenaventura
[84] http://bit.ly/1jibKWN
[85] Daniel Kovalık, “Kolombiya’da Korku Kültürü
Sürüyor”, Evrensel Pazar, 20 Nisan 2014, s.20.
[86] “Kolombiya’da DNA Süreci”, Gündem, 24 Şubat
2016, s.13.
[87] “ELN Kumandanı Marquitos’u Katlettiler”,
Gündem, 16 Haziran 2015, s.13.
[88] Elif Görgü, “Sokaktaki Kolombiya -1: Sesimiz
Olmanıza İhtiyacımız Var”, Evrensel, 21 Mayıs 2021, s.10.
[89] “Kolombiya’da Yerli Lider Katledildi”, 24
Nisan 2021… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-yerli-lider-katledildi/
[90] “FARC: Yeni Bir Kolombiya Düşleyenlerin
Umuduyuz”, 15 Aralık 2017…
https://gercegingunlugu.blogspot.com.tr/2017/12/farc-yeni-bir-kolombiya-dusleyenlerin.html
[91] Kasım 2016’da hükümet ile barış anlaşması
imzalayan FARC’ın sembol isimlerinden Gentil Duarte Venezüella’da çatışmada
öldürüldü. Duarte 15 Aralık 2016’da dönemin FARC yönetimce ihraç edilmişti. O,
29 Ağustos 2019’da yeniden silahlı mücadeleye dönülmesi çağrısına katılmıştı.
(“FARC Lideri Gentil Duarte, Venezüella’da Öldürüldü”, Birgün, 27 Mayıs 2022,
s.11.)
29 Ağustos 2019’da yeniden silahlı mücadeleye dönme
çağrısına katılan FARC lideri -asıl adı Nestor Gregorio Vera Fernandez olan-
Ivan Mordisco öldürüldü
FARC’ın önderlerinden -asıl adı Seuxis Paucias
Hernandez Solarte olan- Jesús Santrich, 17 Mayıs 2021’de Kolombiya ordusu
tarafından öldürüldü. (“FARC Liderlerinden Birini Daha Kaybetti”, 16 Temmuz
2022… https://odakdergisi2.com/farc-liderlerinden-birini-daha-kaybetti/)
Cauca eyaleti valisi Alberto Gonzalez, FARC lideri
Alfonso Cano’nun 5 Kasım 2011’de öldürüldüğünü açıkladı. Ordu ve polis, Mart
2008’de kalp krizi sonucu ölen örgütün kurucusu ve efsanevi lideri Manuel
Marulanda’nın yerine gelen Cano’nun peşindeydi.
Marulanda’nın yanı sıra örgütün önde gelen
isimlerinden Raúl Reyes ve Iván Rios 2008’de, “Mono Jojoy” lakaplı askeri lider
Jorge Briceno da 2010’da öldürülmüştü. 1964’de kurulan örgütün 2008’den bu yana
liderliğini yapan 63 yaşındaki Cano, “örgütün fikir babası” olarak görülüyordu.
O, Marulanda’nın ölümünden sonra yaklaşık 8 bin üyesiyle FARC’ı yeniden
örgütlemişti. (“FARC Lideri Öldürüldü”, Radikal, 6 Kasım 2011, s.14.)
[92] “FARC: Suikastların Arkasında ELN Var”, 2
Şubat 2018… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/918134/
[93] “Kolombiya’da Köylü Önderi Katledildi”,
Evrensel, 20 Kasım 2016…
https://www.evrensel.net/haber/296415/kolombiyada-koylu-onderi-katledildi
[94] “Önce Parçaladık Sonra Nehre Attık!”, Gündem,
10 Ekim 2012, s.13.
[95] Anıl Aba, “FARC-EP Gerillası Simón Trinidad
İçin Adalet!”, 24 Eylül 2015…
http://sendika1.org/2015/09/farc-ep-gerillasi-Simón-trinidad-icin-adalet-anil-baba/
[96] ELN üyeleri ile eski FARC mensupları arasında
çıkan çatışmada 24 kişi hayatını kaybetti. (“ELN ile Eski FARC Üyeleri Arasında
Çatışma: 24 Ölü”, Birgün, 5 Ocak 2022, s.11.)
ELN ve FARC 33. Cephe gerillaları arasındaki
çatışmalarda ölenlerin sayısı 100’ü geçerken 20’den fazla kişi yaralandı.
Çatışmalar sebebiyle yerinden edilenlerin sayısı da 32 bini aştığı belirtildi.
(“Kolombiya’da Gerilla Çatışması Büyüyor”, 23 Ocak 2025…
https://www.birgun.net/haber/kolombiyada-gerilla-catismasi-buyuyor-593088)
[97] Kolombiya askeri Luis Carlos Carrillo,
ordudaki görevini bırakıp, saf değiştirerek Ulusal Kurtuluş Ordusu ELN’ye
katıldığını açıkladı. Kişisel sebeplerden dolayı bu kararı aldığını söyleyen 22
yaşındaki Carrillo, “Küçüklüğünden beri halkı için ve köylüler için mücadele
ettiği”ni belirterek; “Ben de bir köylüyüm ve yoksulum. Tıpkı ordunun içindeki
büyük çoğunluk gibi… Bana ‘vatanı savunmak gerektiğini söylediler. Savunduğum
hangi vatandı? Bu ‘vatan’ zenginlerin vatanı. Benim halkı savunmam gerekir. Benim,
bizim ailelerimiz gibi bu yoksulları savunmam gerekir,” dedi. (“Kolombiya
Askeri ELN Gerillalarına Katıldı”… https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/10/16/kolombiya-askeri-eln-gerillalarina-katildi/)
[98] “Ne İçin Mücadele Ediyor?”…
http://www.halkinbirligi.net/ne-icin-mucadele-ediyor/
[99] Plan Kolombiya: 1998-1999 yılları arasında
Kolombiya uyuşturucu kartellerine ve Kolombiya topraklarındaki sol direnişçi
gruplara karşı savaşmayı amaçlayan ABD askeri-diplomatik girişimidir. Plan,
dönemin başkanları Arango ve Clinton öncülüğünde devreye konulmuştur.
[100] Kavel Alpaslan, “Üçüncü Dünya: Kolombiya’da
ELN Her Zamankinden Daha Güçlü”…
https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2019/07/17/ucuncu-dunya-kolombiyada-eln-her-zamankinden-daha-guclu/
[101] “ELN’ye Müzakere Çağrısı”, Gündem, 30 Ağustos
2013, s.13.
[102] “Kolombiya Hükümeti ELN’yi ‘Siyasi Silahlı
Örgüt’ Olarak Tanıdı”, 26 Şubat 2023…
https://www.avrupademokrat2.com/kolombiya-hukumeti-elnyi-siyasi-silahli-orgut-olarak-tanidi/
[103] “Kolombiya’da ELN Eylemlerini Sürdürüyor”, 7
Eylül 2016… http://direnisteyiz3.org/kolombiyada-eln-eylemlerini-surduruyor/
[104] “ELN ‘Çatışmaya Devam’ Dedi”, Cumhuriyet, 11
Ocak 2018…
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/902736/ELN__catismaya_devam__dedi.html
[105] Kavel Alpaslan, “ELN komutanı Beltran: FARC’a
Kurulan Tuzağa Düşmeyeceğiz”, 9 Mayıs 2021…
https://www.gazeteduvar.com.tr/eln-komutani-beltran-farca-kurulan-tuzaga-dusmeyecegiz-haber-1521779
[106] “Kolombiya: ELN, FARC ile Hükümet Arasındaki
Anlaşmaya Ağır Eleştiri Yöneltti”, 11 Ağustos 2016…
http://isyandan.org/haberler/kolombiya-eln-farc-ile-hukumet-arasindaki-anlasmaya-agir-elestiri-yoneltti
[107] “Kolombiya’da Sol İttifakın ve Gerillanın
Tarihi Zaferi”, Yeni Yaşam, 21 Haziran 2022, s.9.
[108] Ertuğrul Kürkçü, “19 Haziran: İki Kıtada
Solun Yıldızının Parladığı Gece”, 20 Haziran 2022…
https://avrupademokrat.com/19-haziran-iki-kitada-solun-yildizinin-parladigi-gece-ertugrul-kurkcu/
[109] “Kolombiya’da Cumhurbaşkanlığı Seçimini
Gustavo Petro Kazandı”, 20 Haziran 2022…
https://www.birgun.net/haber/kolombiya-da-cumhurbaskanligi-secimini-gustavo-petro-kazandi-ulkenin-ilk-solcu-cumhurbaskani-392448
[110] “Kolombiya Sol Şeritte”, Cumhuriyet, 21
Haziran 2022, s.9.
[111] “Kolombiya’da Sol, Sağcı İktidara Karşı
Birleşti”, Birgün, 14 Şubat 2021, s.5.
[112] Carlos Carillo, “Kolombiya’da Tarihi
Değişim”, Birgün, 6 Temmuz 2022, s.11.
[113] Esra Akgemci, “Kolombiya’da Sol İktidar:
İmkânlar, Sınırlılıklar”, Birgün, 14 Ocak 2023, s.10… “Kolombiya’da Sol İttifak
Seçim Zaferine Hazırlanıyor: ‘Başkanlığı Kazanmanın Eşiğindeyiz’”, 15 Mart
2022… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-sol-ittifak-secim-zaferine-hazirlaniyor-baskanligi-kazanmanin-esigindeyiz/
Hiç yorum yok