Header Ads

Header ADS

Kinmen Adaları, Tayvan- Çin'e yönelik askeri provokasyonlar ne kadar ciddi?

Savaş bir diğerinin üzerine zorlandığında, savunan taraf için haklı bir savaş olacaktır.

Tayvan'a milyarlarca dolarlık “askeri yardım”ın yanı sıra ABD askeri personelinin Kinmen Adaları'na (ana ve küçük ada) konuşlandırılması dedikoduları, Ukrayna ve Gazze'den sonra dünyanın üçüncü ciddi sorunu haline geldi.

ABD ve dünyanın geri kalanı “Tek Bir Çin” politikasını kabul ettiği için, böylesine bir eylem en azından coğrafi olarak Çin'in askeri personelini Boston kıyısı açıklarındaki Nantucket adasına ve/veya Büyük Bahamalar'a veya daha doğrusu Porto Riko'ya konuşlandırmasına benzer bir askeri eylem olacaktır. Böyle bir eylem, bir milleti “savaşa zorlamanın” uç bir örneği olacaktır. Bu tür karşılaştırmalara ya da NED Sosyalistlerinin “ezberci teorilerine”, safsatalarına, demagojilerine değinmeyeceğim. Gerçekleri somut koşullara ve durumlara göre sıralamaya ve bu provokasyonların gerçekten bir değeri olup olmadığını göstermeye çalışacağım. Devamında Çin'in asıl endişelendiği şeyin Tayvan değil, bölgesel olarak Güney Doğu Asya'da Ukrayna'da olduğu gibi, Myanmar’ın başına gelebilecek ciddi bir provokasyonun eşiğinde olduğu yönünde bir argüman ortaya koyacağım.

ABD askeri personelinin Kinmen Adaları'na konuşlandırılması dedikodu olsun ya da olmasın Batı medyası şunları söylüyor;

Tayvan, ABD Askerlerinin (Kinmen) Adalarda Bulunduğunu Kabul Etti

Amerikan özel kuvvet eğitmenlerinin Çin kıyısının 3 mil açığındaki Kinmen'e gönderileceği yönündeki rapora yanıt olarak nadir yorumlar geldi - Wall Street Journal

Bunu doğrulayan “Düşünce üreten” gruplardan biri şunu söylüyor;

Yetmiş Yıllık Tabuyu Yıkmak: ABD Özel Kuvvetlerinin Kinmen'e Görevlendirilmesi

1950'lerden bu yana ABD politikası, Tayvan'ın açık deniz adalarını, özellikle Kinmen ve Matsu'yu, Çin-Amerikan Karşılıklı Savunma Anlaşması (1955-80) ve 1979 Tayvan İlişkileri Yasası kapsamındaki savunma taahhütlerinin dışında tuttu. Bu adalar, yakınlıkları nedeniyle Çin ana karasına (kıyıdan sadece birkaç kilometre açıkta) stratejik açıdan savunulamaz ve jeopolitik açıdan çok hassas olduğu düşünülüyordu.

Bu gerekçe üç ana düşünceye dayanıyordu.

Birincisi, bu adaların Çin anakarasına yakınlığıdır. Kinmen, Çin'in Xiamen kentinden yalnızca altı mil uzakta, bu da onu coğrafi olarak Çin'in askeri harekatına karşı savunmasız kılıyor.

İkincisi, bu adalar jeopolitik hassasiyet taşıyor. Bu adaları savunmak, gerilimi gereksiz yere artırabilir ve ABD'nin, Tayvan Boğazı'nda barışı ve statükoyu korumaya yönelik uzun süredir devam eden hedefinin tersine, ABD'yi Çin ile doğrudan çatışmaya sürükleyebilir.

Üçüncüsü, ABD 7. Filosunun ana savaş gemilerinin rutin olarak devriye gezdiği Tayvan Boğazı'nın orta hattının ötesindeki konumları göz önüne alındığında, bu adaları savunmaya yönelik askeri lojistiğin gerçekleştirilemez olduğu ve ABD'nin stratejik çıkarına uygun olmadığı düşünülüyordu. (Hoover Enstitüsü)

Kinmen Adaları yaklaşık 150.000 nüfusa sahip ve 150 kilometrekare civarında. Küçük Kinmen'in etrafını (önemli yerlerde durup gözlemleyerek) dolaşmak dört saatimi, ana Kinmen'i ise 8 saatimi aldı. Kinmen Tayvan'dan 200 Kilometre uzakta ama Çin Anakarasından sadece yedi kilometre uzakta.

Tarihin gösterdiği gibi, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun yenilgisinden sonra, Kuomintang (KMT) 1949'da Tayvan adasına yerleşti. O zamandan bu yana Kinmen Adaları ve halkı, Boğaz'ın iki yakasındaki dalgalı ilişkilerin ön cephesinde yer aldı. . Bu süre zarfında Kinmen adaları yoğun bir şekilde askerileştirildi. Küçük Kinmen'de askeri personel sayısı sivillerden fazlaydı.

Çin'deki gelişmeler Kinmen'i etkiledi ve askeri nüfusu daha büyük oranda tutarken, askerileştirilmiş bir kaleden turistik bir merkeze dönüşmesine yardımcı oldu. Ticari faaliyetler Kinmen'i, doğrudan insandan insana faaliyetler yoluyla komşu Çin şehri Xiamen'le bağlantı kurmasını sağladı. Bu, Kinmen'i kökten, Kinmen halkının hala şiddetle savunduğu, Çinli ve Tayvanlıların bütünleştirildiği bir potaya dönüştürdü. Kinmen Adaları geleneksel olarak KMT'nin seçim kalesi olduğundan bu eğilim tüm seçim sonuçlarında da kendini gösterdi.

Tayvan'ın Çin ile birleşmesini güçlü bir şekilde savunan KMT'nin bir kolu olan Yeni Parti, 2001 yasama seçimlerinde Kinmen'de siyasi başarı elde etti. KMT üyelerinin 2024 yılı da dahil olmak üzere parlamento seçimlerinde yeniden seçilmeleri tesadüf değildir.

Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince, KMT Kinmen'de oyların yüzde 61,40'ını alırken, kampanya sırasında TPP ile rekabete girdi, TPP bazı Kinmen sakinlerini geleneksel KMT bağlılıklarından başarıyla kopararak Kinmen'in seçmenlerinden yüzde 28,58'in desteğini kazandı.

Yasama Seçimi 2024: Kinmen İlçesi Seçim Bölgesi

Parti                      Oyları                    %           ±%

Kuomintang            28.846                 65,28   +18,64

TPP                       13.177                  29,82

Bağımsız                  2.168                    4,91

Bu, bazı üniversite öğrencileriyle yaptığım tartışma sırasında iddia ettiğim gibi, bu,  DPP'nin (ABD tarafından tasarlanan ve desteklenen) başkanlığı kazanmak için KMT'nin oylarını bölme yönündeki genel stratejisinin bir yansımasıydı; çünkü (başkanlık için) Tayvan'da bir partinin oyların %51'ini alması değil, en yüksek oyu alması gerekiyor. Kuomintang ile TPP arasında koalisyon oluşumunu engellemeye yönelik faaliyet ve propagandalarının temel nedeni buydu. Seçim sonuçlarının da açıkça gösterdiği gibi, eğer strateji işe yaramasaydı DPP seçimi büyük bir farkla kaybedecekti.

Küçük Kinmen Adası'ndaki seçim sonuçları, ABD yanlısı iktidardaki DPP'nin Kinmen adasında sözü edilecek bir varlığının olmadığını gösteriyor. Adada büyük oranda askeri personel ve ailelerinin yaşadığı göz önüne alındığında, adadaki askeriyenin bile ABD yanlısı değil, Çin ile iyi ilişkilerden yana olduğunu düşünmek çok da abartılı bir varsayım olmayacaktır. Kinmen”lilerin geçimi ve gelişmesi Çin ile iyi ilişkilere bağlı olması bunun temel nedeni ekonomiktir. Kinmen adaları DPP'den önce turizme açıktı ve 2015 yılından bu yana anakaradaki Çinli turistler izinsiz olarak Kinmen Adası'na feribotla seyahat edebiliyordu. İstatistik verilerine göre 2019 yılında Çin Anakarasından yaklaşık 1,2 milyon turist Kinmen'i ziyaret etmişti.

Bunlar göz önüne alındığında, her ne kadar ABD'nin (çok az sayıda “danışman” dışında),askeri konuşlandırılması Çin'in kırmızı çizgisini aşıyor olsa da ve pek de olası görünmese de, kendilerini tehlikeye atacak böylesine bir faaliyet Kinmen sakinleri tarafından hoş karşılanmayacaktır.

Genel olarak Tayvan’a bakalım.

2024 sonuçları uzun bir listede gösteriliyor. Sadece parlamentoda en çok oyu alan ve koltuk sahibi olanları istatistikte tuttum.

113 SEATS

        Parti                             Oylar           %     Koltuk Oylar         %     Koltuk Toplam Koltuk  +/–

Demokratik İlerici Parti

4,982,062

36.16

13

6,095,276

45.09

38

51

–10

Kuomintang

4,764,576

34.58

13

5,401,933

39.96

39

52

+14

Tayvan Halk Partisi

3,040,615

22.07

8

403,357

2.98

0

8

+3

Yeni Güç Partisi

353,670

2.57

0

96,589

0.71

0

0

–3

Bağımsızlar

1,069,758

7.91

2

2

–3

Total

13,778,302

100.00

34

13,518,140

100.00

79

113

0

Geçerli oylar

13,778,302

98.10

13,518,140

97.41

Geçersiz

267,306

1.90

359,917

2.59

Toplam Oy

14,045,608

100.00

13,878,057

100.00

Seçmen Katılım

19,566,007

71.79

19,468,969

71.28

Kaynak: Central Election Commission

Yaygın seçim sahtekarlıkları, oy satın alma olaylarını ve benzer seçimlerden edinilen deneyimlere dayanarak seçmenlerin katılım oranı ile toplam oy arasındaki açıklanamayan farkı dikkate alırsak, Tayvan seçimlerinde yalnızca ABD yanlısı oyların % 30 ve daha az aralığında olduğunu varsaymak abartı olmaz. Bu, bizi Tayvan halkının %70'inin Çin Anakarası ile iyi ilişkilerden yana olduğu sonucuna ulaştırır. 

Böyle bir tabloya bakarak Çin'in, başka alternatif bırakmayan “savaş mecbur kılınmadığı” sürece Tayvan'a karşı askeri bir eylemde bulunmak zorunda kalmayacağını söyleyebiliriz.

Şimdi Tayvan meselesi nedeniyle Çin ile ABD arasında bir savaş olasılığını tartışalım.

ABD'nin bir Çin politikasını tanımasına rağmen "Tayvan üzerinden Çin'e savaş açması" durumunda bir kez daha teşhir olmasını sağlayacak ve dünyanın çoğu tarafından kınanacaktır ve ABD'nin böyle bir eylemi intihar anlamına gelir çünkü ABD Çin'e kendi sınırlarında meydan okuyacak askeri bir güce sahip değildir.

ABD'li milliyetçi eski askerlerin çoğu, eski CIA görevlileri ve hatta bazı Neo-Kon profesörleri, ABD'nin Çin'i kendi topraklarında yenebilecek askeri güce sahip olmadığını açıkça savunuyor. Aynı uzmanlar, Ukrayna'daki savaşın ABD-Batı arasında, uzun kara sınırına sahip Rusya'ya karşı bir savaş olduğuna işaret ediyor. ABD-Batı birleşiminin, kara erişimine sahip oldukları Rusya'yı yenemediği ve yenemeyeceği gerçeğini yineliyorlar. Çin ise ABD’den binlerce kilometre uzakta, kara erişimi yok, bu ise böylesine büyük bir güce karşı savaşı kazanmak için bir gereklilik.

En önemlisi, ABD'nin Neo-Kon'larının istisnacılığı, üstünlük zihniyetiyle bir fantezi diyarında yaşamaları, Rusya'yı Çin'le, Çin ve Rusya'yı Kuzey Kore'yle karşı karşıya getirmeye çalışırken onların aralarında kırılmaz, varoluşsal bir ittifakın temelini attı ve oluşmasını kolaylaştırdı.

Giderek güçlenen Çin-Rusya-Kuzey Kore ittifakı hem ekonomik hem de askeri açıdan yenilmez bir ittifak haline geldi. Kuzey Kore'nin ekonomik kalkınmasına ve askeri kapasitesini en son teknolojiyle geliştirmesine yardımcı olmaları gerekecek. Kuzey Kore, ABD'nin vekili Güney Kore ve Rusya'dan birkaç kilometre uzakta bulunan ve teknik olarak hâlâ savaş halinde olan Japonya'yı caydırma işlevine sahip. Onların varoluşsal sorunu iç içe geçmiş bir sorun niteliğinde.

Ukrayna vekalet savaşı ve ABD-Batı'nın yenilgisi, Güneydoğu Asya ülkelerinin çoğunu, büyük olasılıkla ABD'nin vekili haline gelme ve Ukrayna ile aynı sonuçlarla karşı karşıya kalma korkusu nedeniyle tarafsız bir tavır almaya teşvik etti. Japonya ve Güney Kore halkı, bölgedeki savaşa ve hükümetlerinin vekalet adımlarına karşı şimdiden sokakları dolduruyor.

ABD'nin Güney Doğu Asya'da Filipinler dışında ABD'nin vekil rolünü oynamaya arzulu ve istekli (hazır ve nazır) bir ittifakı yok. 100 cepheye yayılmış 150.000 güçlü Filipinli gerillanın böylesine bir fırsatı kaçırmayacağı Filipin’in kendi ciddi sorunları olduğunu unutmayalım.

Bir savaşın çıkması için her zaman istisnai bir durum olasılığı vardır. Ancak somut koşullar, durumlar ve gerçekler, Çin ile ABD arasında Tayvan nedeniyle bir savaşın yaşanma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu gösteriyor. ABD'li Neo-Kon'lar, son olayların da gösterdiği gibi, Çin'i taviz vermeye ikna etmek için ellerinde kötü bir kartla blöf yapıyorlar. Ancak Rusya, ABD-Batı yanılsamasından uyanıp yatıştırma politikasını terk etmesi gibi, son olaylar Çin'e ABD'ye yönelik yatıştırma politikasını terk etmekten başka seçenek bırakmamış gibi görünüyor. Bu, Çin'in Tayvan konusundaki kırmızı çizgisiyle blöf yapmadığı anlamına geliyor. Neo-Kon'lar bunu göremese bile çoğu ABD'li uzman bunu görüyor.

Çin sınırında vekalet verebilecek tek ülke, NED'in PDF “gerillalarının” askeri hükümeti devirmek için savaştığı Myanmar'dır. Bu hükumetin devrilmesi, ABD'nin 2.129 km uzunluğundaki Çin sınırına askeri konuşlandırmasının kapısını açacaktır. Bu nedenle Myanmar sorunu Çin için Tayvan meselesinden daha zorlu bir sorundur.

Çin'in “barış ve komşuluk ilişkileri” politikası komşu ülkeler arasında itibar ve güven kazandı. Myanmar ordusunun yenilgisi durumunda ve vekil bir PDF hükümeti (şu anda Washington'da bulunan sürgün hükümeti) kaçınılmaz olarak ABD'nin Myanmar'daki askeri varlığını beraberinde getirecektir. Çin'in Myanmar'a yapacağı herhangi bir askeri eylem siyasi açıdan Cin’e oldukça zarar verici olacaktır. Ancak, eğer Çin devreye girmezse ve buna engel olmazsa, Çin kendisini çok daha zor bir durumla karşı karşıya bulabilecektir. Bu nedenle Myanmar, Çin için Tayvan'dan çok daha zor bir sorun durumunda.

Çin'e, sınırındaki küçük bir ülke olan Myanmar aracılığıyla vekalet savaş açmak, resmi olarak tanınan kendi ülkesinin bir parçası Tayvan aracılığıyla yürümekten çok daha kolay olacaktır. Unutmayalım ki Myanmar'ın komşusu Hindistan'ın Çin politikası, Neo-Kon'ların Çin karşıtı kesiminden farklı değil. Bu anlamda ABD'nin Çin'e karşı Myanmar üzerinden yürütebileceği vekalet savaşında bir müttefiki olabilir.

Çok kutuplu dünyanın şu anki başlangıç aşamasında ABD askeri açıdan geriliyor, Avrupa'nın ordusu savaş gücü kalmayacak derecede geriliyor ve giderek ağırlaşan bir ekonomik kriz yaşıyor. ABD, dünyaya hakim mali sermayesi ve askeri endüstrisiyle ekonomik bir dünya gücü olmaya devam ediyor ve edecektir. Ancak 1990'ların zihniyeti ve savaş çığırtkanı politikaları, ekonomik ve askeri ittifaklardaki çatlakların derinleşmesiyle, ekonomisi yakın gelecekte çökertebilir. Bunun farkında olan ABD finans kapitali, Çin ve Rusya ile el sıkışma ve barış anlaşması yolunda uygun bir noktaya gelebilmek için provokasyonlara ve kötü ellerle yapılan blöflere izin verirken uzlaşmaya varmak için mutlaka müdahale edecektir.

Bu el sıkma ve uzlaşma kendisini yeni savaşlara (büyük olasılıkla vekalet savaşlarına) hazırlamak için askeri yeteneklerini ve stratejik, ekonomik ittifaklarını geliştirmek amacıyla bir barış anlaşması niteliğinde olacaktır.

“Kapitalist toplum” diyor Buharin, “savaşlar olmadan düşünülemeyeceği gibi, silahlanma olmadan da düşünülemez… mali sermayenin egemenliği hem emperyalizmi hem de militarizmi içerir. Bu anlamda militarizm, finans kapitalin kendisinden daha az tipik bir tarihsel olgu değildir.”

Bu barış dönemi, süresi ne olursa olsun, her ne kadar da mali sermaye açısından savaş hazırlıkları dönemi olsa da, devrimci demokratların mücadelesi açısından faydalı bir dönem olacaktır.

Erdoğan A

Mayıs 2024

Tayvan

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.