Arabistan Sürprizi – ekonomik ittifaklarda derinleşen çatlaklar
Özünde Cin’e yönelik olan, Rusya’yı hedef alan Ukrayna’daki vekil savaş ABD’nin beklentisine karşılık veremedi ve veremeyecek. Bati Medyasının tum yalan ve çarpıtmalarının tam tersine, savaş ABD’nin daha fazla siyasi kayıplarına neden olabilecek yönde gelişmekte. Dört bölgenin Rusya’ya katılımı ve yeni bölgelerin Rusya’ya katılımı olasılığının giderek artması ABD ve Batıyı endişeye düşürmekte. Avrupa ülkelerinde gelişen ve yaygınlaşan halkların memnuniyetsizliğinden kaynaklanan protestolar ve NATO üye ülkeleri içindeki çatırdamalar, ABD politikasına karşı tavırlar, bu endişeleri giderek güçlendirmekte. Bunun en önemli göstergeleri ABD'deki “secim kampanyalarındaki” Ukrayna’daki savaş üzerine, ne ilginçtir ki, Cumhuriyetçiler tarafından geliştirilen muhalefet yaklaşımları.
Ukrayna’ya silah yardımlarının hiçbir belirleyici etkisi olmadı ve artık kısa zamanda üretilerek gönderilebilecek hava savunması silahı da kalmadı. Zaten Rusya'nın ucuz Dronlarla, Ukrayna’nın milyon dolarlık misillerini harcayıp bitirmesini sağlaması bir yana, bunların savunma amacıyla radarlarının açılması anında, silahların yerini tespit ederek yok etmeye devam etmekte. Ukrayna’nın elinde en son gönderilen iki hava savunma silahı haricinde belirleyici etkenlikte silah kalmadı, yenilerin üretilip gönderilmesi yıllar sürecek. Kısacası, Ukrayna’nın hava savunmasının yok olması ve Rus savaş uçaklarının Ukrayna semalarında tehlikesiz cirit atmasına -ve 200 bin yedek askerin cepheye gönderilmesine- çok az kaldı. Yani ABD'nin Ukrayna stratejisi "kaybedilmiş bir iş" sonucuna doğru hızla ilerlemekte.
Bunun dışında en önemli gelişme BRICS (Brezilya, Rusya, India, Cin ve South Afrika) blogunda olan gelişmeler. Resmi bir ittifak olmamasına ve üyeler arasında önemli jeopolitik farklılıklar olmasına rağmen, BRICS, ABD- Batı çerçevesinin dışında ekonomik ve ticari ortak çıkarlar yönünde bir sürü ülkeye çekici gelen bir yapılanma. BRICS zaten beş çekirdek üyesi; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ile dünya GSYİH‘sının dörtte birinden fazlasını ve küresel nüfusun yaklaşık %40'ını oluşturuyor. BRICS’e katılmak için başvuran Arjantin ve İran’ı ve bu yönde niyetlerini belirten Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye’yi, toplantıya katılan diğer ülkeleri- Kamboçya, Etiyopya, Fiji, Endonezya, Kazakistan, Malezya, Nijerya, Senegal, Tayland ve Özbekistan-de hesaba katarsak, dünyanın neredeyse nüfusunun yarısını kaplayan bir ekonomik ittifaktan bahsediyor oluruz. En önemlisi, bunların “petrol ve enerji” alanındaki belirleyici rolü göz önünde bulundurmak. Bütün ekonomiler- üretim ve tüketim- şu veya bu şekilde enerjiye bağımlı.
Sorun burada kalmıyor. Eğer Libya’yı ve Kaddafi’nin Libya’ya saldırı öncesi planlarını hatırlarsak, Libya’nın petrol kaynaklarına hakimiyet sağlamanın yanında en önemli etkenlerden birisi, Libya’nın petrol alışverişlerinde doların kullanılmaması yönündeki uğraşları olmuştu. BRICS’in bu yöndeki ciddi girişimleri ve ABD askerinin de fiziki olarak bulunduğu ittifakı Arabistan’ın bu girişime eğilimli olması sorunu ABD açısından oldukça ciddi hale getirmekte.
Bu konuda uzmanların yaptığı özetlemeye değinirsek, bu tür bir gelişme ABD’nin ve doların dünya hakimiyetini ciddi bir şekilde baltalayacak nitelikte olduğunu görebiliriz.
Petrol ve para birimleri arasındaki ilişki, önemli rezervlere sahip olan ülkelerdeki fiyat değişiminin diğerlerinde olumlu veya olumsuz etki yapacak bir ilişkidir. Var olan ilişkilerde, ham petrol satın alan ülkeler ve onu üreten ülkeler, Petro-dolar sistemi adı verilen bir sistem içinde ABD dolarıyla alışveriş yapıyor. Bu ABD’nin GSYİH'sine önemli bir katkıda bulunmakla kalmıyor, doların dünya çapında hakimiyetini sağlayan en önemli unsurlardan birisini teşkil ediyor. İşgalleri ve yağmaları sonucu ABD, 2020'de net ithalatçı olmaktan net enerji ihracatçısı konumuna geçti ve 2021'de en büyük küresel üretici oldu. Tek ekonomiye sahip, büyük ölçüde ham ihracata bağımlı olan ülkeler, farklı kaynaklara sahip olan ülkelerden daha fazla ekonomik zarar görmektedir. Petrol ithal eden ülkeler bunun bedelini dolar olarak ödüyorlar. Aynı şekilde malı ihraç edenler de ABD doları olarak ödeme alıyor. Yani Petrol üreticileri ve alıcıları, ABD doları cinsinden emtia ticareti yapmak için bu Petro-dolar sistemini kullanıyor.
2022'de varil/gün bazında en yüksek ham petrol üretimine sahip ülkelerin başında 11.6 milyonla Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Rusya: 10,5 milyon, Suudi Arabistan: 10,2 milyon, Kanada: 4,7 milyon, Irak: 4,3 milyonla onu takip ediyor. Üreticiler ve alıcılar ham petrol ticareti yapmak için ayrı bir para birimi olmayan Petro-dolar sistemini yani ticareti ABD doları ile yapıyorlar. Bu sistem, Bretton Woods altın standardının sona ermesinden sonra 1970'lerin başında geliştirildi ve ABD, ABD doları cinsinden petrol satışlarını standart hale getirmek için Suudi Arabistan ile bir anlaşma imzaladı.
İste bu noktada BRICS ile uyumluluk gösteren Suudi Arabistan sürprizi önem taşıyor ve Suudi Arabistan üzerine oynanacak oyunları ön plana çıkarıyor. Petro-dolar sistemini devre dışı bırakma pratiğine zaten başlamış olan BRICS, Arabistan’ın da katılım eğilimiyle, Petro-doların hegemonyasını yok etme yönünde hızlı adımlar atmış oluyor. Bu atılım BRICS in ta 2010’daki toplantısında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ortaya attığı, BRICS ülkelerinin BRICS para birimi olarak adlandırılan “yeni bir küresel rezerv para birimi” çıkarmayı planladığını duyurmasıyla başlamıştı. Katılımların ve katılma eğilimlerinin arttığı gelinen yerde, böylesine bir değişimin gerçekleştirilmesi, ABD doları için büyük bir sarsıntı yaratacaktır. BRICS para biriminin piyasaya sürülmesi ve bu para birimiyle ticaret, ABD dolarının küresel ticarette değerini ciddi bir şekilde ortadan kaldıracaktır. Çünkü BRICS sadece Petrol alanında değil, genelde küresel ticarette BRICS para biriminin kullanılması yönünde adımlar atıyor ve uygulamaya koyuyor.
Suudi Arabistan’la ABD arasındaki siyasi gerilim, Arap Emirliğinden ve Suudi Arabistan’dan ABD askeri güçlerini ülkeden çekme yönündeki, tehdit niteliğindeki yasal gelişmeler, bu ekonomik “sürpriz “Arabistan gelişmesiyle doruğuna ulaşmış oldu.
ABD'deki ilgili seçim konuşmaları ve makalelere bakarsak, Suudi Arabistan, BRICS ve Petro-doların hakimiyetinin tehlikeye düşmesi yönündeki gelişmeler, ABD sermayesinin odaklanmasının, kazanılabilecek olarak görmediği Ukrayna Vekil savaşından, Suudi Arabistan ve BRICS’e yöneleceği biçimde gelişiyor işareti var.
Büyük ihtimalle 2022 sonuna doğru kendini -sonucunu- net bir şekilde gösterecek olan Ukrayna vekalet savaşından sonra, içine gireceğimiz 2023 yılı, Suudi Arabistan’da (ve-ya da bu eğilimde olan ülkelerde) darbeler den suikastlara, yeni “vekalet” savaşlarına kadar, yeni gelişmelere şahit olacağımız bir yıl olacak gibi görünüyor.
Erdogan A
8 Kasım 2022
Hiç yorum yok