Header Ads

Header ADS

Mark Fisher Kapitalist Realizm

Petrika Gavri

Kapitalist Realizm

Mark Fisher’in Kapitalist Realizm kitabının koyu ve depresif tonda görünen tespitleri, yazma tarzı ve analizleri, karamsarlığına rağmen katatonik  bir umutsuzluğa doğru iteklemez okuyucuyu, aksine Fisher’in tespitleri bir acil durum çağrısı olup, olan duruma rağmen okuyucuyu harekete geçmesi için nedenler sunarak ve neden harekete geçmesi gerektiğine dair soruları var ise bunları açıklamaya çalışıyor. 

Bir umutsuzluk çığlığından çok bir ikaz ve harekete geçme sinyali olarak okudum kitabını. Kitap boyunca, kitabın farklı bölümlerinde altını çizdiğim ve üzerine düşündüğüm çok yer oldu fakat onlardan alıntı yapıp tek tek açımlamaya veya onlarla hesaplaşmaya girişmekten ziyade, şu anda bitirdiğim ve Ulus Baker’in Gillez Delueze’den çevirdiği yazının odağından bakarak aklımda kalanları ve sorun ettiklerimle Mark Fisher’in kitabına notlar yazacağım.

Deleuze’un kapitalizme dair yaptığı makro analiz ve anlatı,  var olan ilişkiler türünün insanı zorladığı koşullara ve sürekli onu tanımlamalar ve eylemeler bütününe, ne yapıp edeceğine dair kulanım kılavuzları, yönergeler belirleyerek/dayatarak eyleyen ve eyleyemediğinde ödüllendirilmeyen ve sürekli kendisi ve etrafı ile bir koşuşturmaca ve yarış haline indirgenmesinden dolayı doğasından koparıldığından ve sağlıklı ilişkiler kurmasının engellendiği, kendisi üzerine düşünmeyi bırak çoğu zaman koyulan ödülleri elde etmek dışında başka bir şey yapamayan ve yapmak istemeyen tepkisel bir canlıya indirgendiğinin röntgenini sunuyor. Öncesinde cezalandırılan fakat şimdi denetlenen ve her eylediğinde ne yaptığını bildiren ve ona yarayan çocuksu bir ruh haline itilmesi, otoriteyi her zaman yanında ve ta içinde hissetmesinden ötürü ruhsal hastalıkların pörtlemesi garipsenecek bir durum değil. 

Geç dönem kapitalizm ile birlikte katsayıları çoğalan ve t/üretilen pek çok ruhsal hastalıkların asıl nedenine inilmemesine rağmen sadece bir enstrüman olarak görev gören ve işleyebilen bu otomat canlı için çözümün asıl aranması gereken zemine, yani politik ve ilişkiler ağının bütününde olan bir soruna bakmaktan ziyade, var olan ve kangren gibi insanı sömüren ve hareket alanını azaltan soruna odaklanmaktan ziyade biyolojik olana, insanın biyopsişik yapısında eksik olan hormonlarda ve salgılarda aranıyor çözüm. Bunun alttan alta demeye çalıştığı şey ise “sorun sizde ve sizde olan sorundan dolayı işleyemez haldesiniz ve hastasınız fakat biz sizi düşündüğümüz için serotonin takviyesi ve nöronların hareketlerini düzenleyen bilimum nöroleptiklere (nöronları uyutan!)  sizi iyileştireceğiz, sistemde bir sorun yok” diyerek yine ceplerinden aldıkları para ile “iyileştiriyor”  bireyi. Neresinden tutarsan Mobius Şeridi gibi insanı manipüle eden ve ne yapıp etse geleceği nokta aynı olan  bir tür atalete itekleyen kapalı devreye kıstırılmış durumda.
 
Zizek’in vurguladığı gibi, "aslında olan protestolar veya ayaklanmalar gerçekte olabilecek ve ciddi sonuçlar getirebilecek büyük bir hareketin önüne engeldir. Sistemde kırılmalar yaratılmasını engellemek için bir tür hava yastığı, fazla havayı alma, süspansiyon ve şok azaltacak amortizatör görevi görürler," diyor. Haklıdır da. Bu durumu  fark eden Mark Fisher bir tür oyun tema eğlence parkına dönüşen Live Aid konserleri veya Bono’nun müzik türleri ile benzetmeler yaparak tanıttığı ve satarak “bilinç !” oluşturmaya çalıştığı “yardımsever” ürünlerinin değerlendirmesini yapıyor ve tüm bunların şarlatanlıktan öteye gitmediği, var olan durumu yaratanların aslında iyi niyetli gibi görünmeye çalışarak sorunun asıl kaynağına, gelir adaletsizliğin ve çok az bir azınlıkta toplanan, akümüle olmuş olan sermayenin nasıl korunmaya çalışıldığı ve bunun için tüm araçların mübah sayıldığı, manipülasyon ve mistifikasyon ile odağı asıl sorunundan saptırdıklarını belirtiyor. 

Şirketleşmeye aracı olan eğitim kurumlarından, sürekli borçlanan öğrencilerden ve tüm bu çarklarda bireyin kendisinin sadece bir “fed up” olan ve kapitalizmin sermaye biriktirmeye çalışanlar için sadece “taze et” olduğunu unutmasına neden oldukları ve eskiden sadece Fordism bantında çalışırken ve sadece ürüne yabancılaşırken şimdi o bantın bir çarkı oluvermiştir insanın kendisi ve tüm eylemeleri demeye getiriyor Fisher. Bunu çokda güzel başarıyor incecik kitabında.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.