Hindistan'da Aşırı Sağlık Krizleri
Vijay Singh
Hindistan halkı son iki haftadan bu yana eşi benzeri görülmemiş bir sağlık krizi altında sarsılıyor ve Covid 19 Pandemiği her yeri kasıp kavuruyor. Enfekte olan kişilerin, iyileşmelerin ve ölümlerin sayısını test eden ve sayan resmi makine, durumun ciddiyetinin boyutunu bile bilmememiz için çöktü. Çevremizde sadece toplu halde enfekte olan insanları, yatak ve personel ihtiyacı ve acil tıbbi ekipman, ilaçlar ve kelimenin tam anlamıyla sokaklarda ölüme terk edilen insanlar nedeniyle hastaları idare edemeyen hastaneler duyuyoruz. Hastalar nefessiz kaldıkça, nefes almak için oksijen kaynağı kadar basit bir şey için bile büyük bir sıkıntı yaşıyor.
Önceki aşamadan farklı olarak Pandemi, kırsal kesimin derinliklerine yayılarak, kırsal ve yarı kentsel nüfusu etkilemeye başladı.Metropol bölgelerde bile tüm nüfus arasında hızla yayıldı ve mevcut kriz durumunu yarattı.
Hindistan devleti, ilk dalganın azalması ve salgının ikinci dalgasının nispeten daha küçük etkisinin ardından, ilgisiz, boşveren bir tavır almıştı. Devlet metropol bölgelerde nispeten yavaş bir aşılama sürecinin salgının yayılmasını engelleyeceğini hayal etti ve başlangıçta 60 yaşın üzerindeki insanları kapsayacak şekilde minimal bir aşılama programı uygulamaya çalıştı ve üçüncü dalga başlarken 45 yaşın üzerindekileri de kapsayacak şekilde genişletildi.Aşılama tesisleri sadece büyük şehirlerde yaygın olarak mevcuttu ve ülkenin geri kalanında, küçük kasaba ve köyler asgari kapsam altında idi. Bu, üçüncü dalganın ilk uyarıları geldiği ve Maharashtra gibi bazı eyaletlerde, virüsün ülke genelinde daha ölümcül bir biçimde yayılabileceğini gösteren akut bir yayılma olduğu zamandı.
Yaklaşan felakete hazırlanmak yerine, Modi hükümeti muhalefet partilerinin kontrolü altında bulunan illerin yoğun siyasi fethini gerçekleştirmeye çalışmayla meşguldü. Bu "fetih çalışması" birçok eyalette son derece çekişmeli seçimler ve seçim kitle toplantıları, seçim şiddeti vb.i ile sonuçlandı. Üçüncü dalga başladıktan sonra Kumbh Mela adlı Hindu dini festivaline milyonlarca insanın bir araya gelmesine izin vererek dini tutkuları da sömürmeye çalıştı. Bu, hükümetin dikkatini başka yöne çevirdi ve aynı zamanda sağlık önlemlerini önemsemeden büyük toplantılara izin verdi.
2020'de merkezi hükümet tarafından ülkeye uygulanan ilk kilitlenme, milyonlarca şehirli yoksul ve orta sınıfın gelir ve iş kaybıyla karşı karşıya kalmasıyla ekonomiyi perişan bir halde bıraktı. Bu, devletin ve kapitalistlerin, pandeminin ilk yılında zaten süper kar elde eden kapitalistler için yatırımları ve karları artırmak için emeği, çiftçileri ve azınlıkları koruyan yasaların işleyişini askıya almasını sağladı.
Hükümet, uluslararası sermayeyi çekmek için ekonomiyi ve büyüme oranını "canlandırmayı" umuyordu. Bu nedenle hükümet, salgının mevcut dalgası kontrolden çıktığında bile tam bir tecrit uygulamaya isteksiz davrandı.
Son on yılda kaydedilen ilerlemeye rağmen Hindistan, evrensel sağlık hizmeti sunma konusunda dünya standartlarının çok gerisinde kalıyor. Devlet, GSYİH'nın % 1,3'ünden daha azını sağlığa harcıyor ve meydanı kentsel alanlardaki süper zenginlere hizmet veren özel sağlık hizmetleri için açık bıraktı. Mevcut hükümet hem kırsal hem de kentsel alanlarda herkes için halk sağlığı sistemine yatırım yapmak yerine, nüfusun daha yoksul kesimleri için sağlık sigortası teminatı vaat ederek özel sektörü ve sigorta sektörünü destekleyen bir politika başlattı.
Hindistan sağlık sistemi, doktorlar, hemşireler, hastaneler ve kliniklerin çoğu, nüfusun% 70'inin köylerde yaşadığı bir ülkede kentsel alanlarda yoğunlaşmıştır. Sağlık personelinin % 60'ı, nüfusun yalnızca % 30'una sahip olan kentsel alanlarda konuşlanmıştır. Bu nedenle, Hindistan sağlık sistemi artık ağırlıklı olarak özel ve kentsel karakterdedir.
Bu çarpık tablo göz önüne alındığında, geniş nüfus için herhangi bir tıbbi bakımın son derece düşük kapsamı, bazı basit verilerden açıkça anlaşılmaktadır.
Bin kişi başına yalnızca 0,9 nitelikli tıp doktoru var (bunu Küba'nın 8:1000 rakamı ile karşılaştırın). Hemşire ve sağlık görevlilerinin nüfusa oranı 1.7:1000'dir. Hastane yataklarının sayısı ancak 0,5: 1000'dir (Küba'da 5,3: 1000'e karşılaştırın).
Bu nedenle mevcut felaketin gerçekte kaçınılmaz bir sonuç olduğu görülebilir. Doktorların, sağlık görevlilerinin, hastane yataklarının, ilaçların ve tıbbi oksijenin akut kıtlığı, büyük ölçüde, uzun yıllar süren yapısal ihmalin ve süper zenginlerin ve sağlık sigortası şirketlerinin pervasızlığının sonucudur.
Modi Hükümeti, pandemik durumunu, önce işgücü koruma yasalarını askıya almak ve devamında aceleyle, yeterli tartışma olmadan veya sendikalara danışmadan mevcut tüm iş yasalarını değiştiren yeni yasaları çıkarmak için kullandı.
Modi Hükümeti, benzer bir şekilde, pandemik durumu tarımsal pazarlamayla ilgili yasaları, temelde tarım pazarlarını kuralsızlaştırma, bazı önemli mahsuller için devlet tarafından garanti edilen fiyat korumasının kaldırılması, şirketlerin tarım pazarlarını kontrol etmesi ve giderek sonunda küçük ve orta ölçekli çiftçilerin toprakları üzerindeki kontrolünün şirketler tarafından ele geçirilmesini sağlama yönündeki yasaları çıkarmak için kullandı.
Lakhs (Yüz bin) çiftçi, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'nin sınırları dışında, yeni çiftlik yasalarının kaldırılmasını talep eden bir protesto için kamp yapıyor. Hükümetin önermeye razı olduğu tek şey, çiftçilerin yeni rejime uyum sağlamaları için faaliyetlerini bir yıllığına askıya alması.
Muhalefetin (sosyal medyada, sahada, üniversitelerde) ağır baskılarına ve salgın koşullara rağmen, ülkenin her yerinde belirli konularda yaygın protestolar ve mücadeleler yaşandığını söylemeye gerek bile yok.
Seçim sonuçları, Bay Modi’nin partisi BJP ve müttefiklerinin, seçimlerin yapıldığı dört büyük eyaletten üçünde kaybettiğini gösteriyor.
4 Mayıs 2021
Devrimci Demokrasi
Hindistan.
Çeviri E.A
Hiç yorum yok