Stalin'in Ekonomistlerle Görüşme Tutanağı, 29 Ocak 1941
Source: Historical archive 2012 №4 pp. 6-13
Archive: ARAN. F. 1705 (K.V. Ostrovityanov). Op. 1.D. 166.L. 1-13. Typescript.
Politik Ekonomi Konusu Üzerine
Politik Ekonomi konusunun birkaç tanımı vardır: ekonomi politiği, üretim, değişim ve dağıtım bilimi olarak gören Engelsin tanımlaması; Kapital için hazırlık notlarında Marks'ın tanımlaması, 1897'de Bogdanov'un yaptığı tanımlamayı onaylayan Lenin'in. Bir tanımlamaya diğeriyle karşı çıkacak çok sayıda edebiyat bilimcilerimiz vardır. Kırpma alıntılara çok meraklıyız ve alıntılar cehaletimizin bir işaretidir. Bu nedenle, konunun doğru tanımını dikkatlice düşünmemiz ve onda durup onun yolunu açmamız gerekiyor.
Eğer politik ekonominin tarihsel olarak gelişen toplumsal üretim tarzlarının bilimi olduğunu yazarsanız, o zaman insanlar ekonomiden ve insanlar arasındaki ilişkiden söz ettiğimiz hemen anlamayacaklardır. Şunu söylemek daha doğru olur: “Politik ekonomi, toplumsal üretimin, yani insanların ekonomik ilişkilerinin gelişme bilimidir.” Bu tanımlama hem kişisel hem de endüstriyel gerekli olan üretim amaçlı tüketim araçlarının üretim ve dağılımını düzenleyen yasaları açıklar." Dağıtımdan “bahsettiğimde, kelimenin dar anlamıyla mevcut dağıtım fikrini kastetmiyorum, yani kişisel metaların dağıtımı değil. Dağıtımdan, Engels'in, dağıtımı üretim araçlarının ve tüketim mallarının mülkiyetinin bir biçimi olarak gördüğü Anti-Dühring'de yazdığı anlamda ve içerikte bahsediyoruz.
Sonraki sayfada, ikinci paragrafı, şu sözlerle sonlandıran bir ilave yapın: "yani, üretim araçlarının toplum üyeleri arasında nasıl dağıtıldığı ve dolayısıyla aynı zamanda insanların yaşamı için gerekli olan diğer maddi metalar.".
Sizler elbet teki Kapital’in bütün dört cildi için Marks'ın hazırlık notlarından haberdarsınız. Orada ekonomi politiğin konusunun bir tanımı var. Marks üretimden bahsettiğinde (uzak ya da yakın sevkiyatlardan, Türkistan'dan pamuk nakliyesinden veya fabrika içi nakliyeden bahsettiğinden bağımsız olarak) ulaşımı da kapsar. Marks'a göre, tüm dağıtım sorunları üretim kavramının içindedir. Burada bulunanlar ne düşünüyorlar: burada ana hatları verilen tanımlama doğru olacak mı?
YORUM: Şüphesiz ki, planlanan değişiklikler radikal bir iyileşme getirir.
SORU: Tanımlamaya "sosyal, üretim" ilişkileri kelimesini eklemek doğru mu, burada "sosyal" kelimesi gereksiz değil mi? Sonuçta üretim sosyaldir. Gereksiz bir tekrar olmaz mı?
CEVAP: Hayır, tire ile ayırarak “sosyal-üretim” yazmak gerekli, çünkü üretimde teknik ilişkiler olabilir, burada özellikle sosyal-üretim ilişkilerinden bahsetmeliyiz.
SORU: "kişisel ve üretim" kelimeleri yerine tüketimden "kişisel ve üretici" şeklinde söz etmek daha uygun olmaz mı?
Kısa bir görüş alışverişinden sonra "kişisel ve üretim" kelimeleri yazıldı.
Eğer amacın önerilen şekliyle formülasyonunu kabul edersek, bütün oluşturmalarda dağıtım sorununa daha fazla dikkat çekilmesi şeklinde bir genel sonuç çıkarılmalı. Aksi takdirde burada bankalar, borsalar ve piyasalar konusunda çok az şey söylenmiş olur. Bu yetmez. Özellikle sosyalizm bölümü de bu nedenle yetersiz kalır.
Beşinci sayfada biçimle ilgili düzensizlikler var. Bunlar kaldırılmalı. "Farklı üretim tarzlarını inceleyen ve açıklayan ve bunları birbirinden ayıran özellikleri ortaya koyan tarihsel bir bilimdir" diye yazılmış. Düzgün bir Rusça ile yazılmalı; 'inceleyen' ve 'açıklayan' şeklinde değil de bilimdir inceler ve açıklar şeklinde.
Değer yasası üzerine
Sosyalizm ile ilgili bölüme geliyorum. Biraz geliştirildi ama bu bölüm daha önceki haline kıyasla çok daha kötü oldu.
Burada değer yasasının aşıldığı yazıyor. O zaman, maliyet kategorisinin nereden geldiği belirsizleşir, bu olmadan hesaplaması imkansızdır, emeğe göre dağıtım yapılması imkansızdır ve fiyatlar belirlenemez. Değer yasası henüz aşılmadı. Fiyatlara hâkim olduğumuz doğru değil; bunu yapmak istiyoruz ama yürümüyor. Fiyatları kontrol etmek için büyük rezervlere, bol miktarda meta ya sahip olmak gerekir ve ancak o zaman fiyatlarımızı belirleyebiliriz. Ve yasa dışı bir pazar, bir kollektif çiftlik pazarı olduğu sürece, pazar fiyatları var olacaktır.
Eğer değer yoksa, gelirleri ölçebilecek hiçbir şey yoktur. Gelir emekle ölçülmez. İhtiyaçlara göre dağıtıma başladığımızda bu başka bir mesele, ama şimdi değer yasası aşılmış değil. Onu bilinçli bir şekilde kullanmak istiyoruz. Yasa çerçevesi içinde fiyat belirleme ile uğraşmalıyız. 1940'ta hasat daha düşüktü, Estonya ve Latviya'da yeterli ekmek yoktu ve pazardaki fiyatlar güçlü bir şekilde yükseldi, buralara 200 bin pood ekmek gönderilince fiyatlar hemen düştü. Ancak ülke çapında bütün metalar için aynısını yapabilir miyiz? Hayır, bütün metalar için fiyat belirleyemeyiz. Bu çok, çok fazla üretim gerektirir, şimdikinden çok daha fazla. O zamana kadar kontrol edemeyiz ve kollektif çiftlik piyasasındaki satışlardan elde edilen gelirler kollektif çiftçilere gider. Elbette ki, bu gelirle üretim araçlarını satın alamıyoruz ve bu gelirler kişisel tüketimi arttırmak için kullanılıyor ve kollektif çiftlik pazarındaki satıştan elde edilen gelir kollektif çiftçilere gidiyor.
Ders kitabı içine bir propaganda afişi göz önüne seriliyor. Bunun faydası olmaz. Ekonomist gerçekleri incelemelidir, ama burada birdenbire "Troçkist-Bukharinist hainler"... Mahkemenin şunu ve bunu tespit ettiğini söylemenin amacı ne? Burada ekonomik olan ne? Ekonomide ajitasyondan kurtulmak zorundasınız. Politik Ekonomi ciddi bir konudur.
YORUM; Bu uzun zaman önce, mahkeme devam ettiğinde yazılmıştı.
CEVAP: Ne zaman yazıldığı önemli değil, şimdi yeni şekli sunuluyor ve onda da var ve uygun değil. Bilimde akla hitap ediyoruz. Ve burada mideye ya da başka bir şeye hitap etmiyor. Bu konuyu bozuyor.
Planlama üzerine
Ekonomik planlama ile ilgili olarak çok kötü söylemler var. Burada yazılmayan şey; "Sosyalist bir toplumda emeğin doğrudan toplumsal karakteri. Değer yasalarının ve üretimde anarşinin yok edilmesi görevinin üstesinden gelmek. Sosyalizmin üretim ilişkilerinin, üretici güçlerin doğasına uygunluğunu gerçekleştirmenin bir yolu olarak planlı ekonomik yönetim." Bir tür kusursuz planlı ekonomi tasvir ediliyor. Oysa basitçe şunu söylemek gerekir: Kapitalizm altında ulusal ölçekte ekonomik plana göre üretim yapmak imkansızdır çünkü orada, rekabet vardır, ayrım yaratan özel mülkiyet vardır, ülkemizde ise bütün işletmeler sosyalist mülkiyet temelinde birleştirilmiştir. Bu nedenle planlı bir ekonomi sağlayabiliriz ve planı devam ettirmeliyiz. Planlı ekonomi bizim arzumuz değil, kaçınılmaz bir zorunluluktur; aksi takdirde her şey çöker.
Burjuvazinin dengesizlikleri düzelttiği piyasalar ve borsalar gibi burjuva barometrelerini yok ettik. Bunu kendimiz üstlendik. Bizim ülkemizde, aynı tahıl tüketimi kaçınılmaz olduğu gibi planlı bir ekonomi de kaçınılmazdır. Biz "iyi adamlar" olduğumuz için değil, her şeyi yapma yeteneğimiz olduğundan değil, ama bütün işletmelerimizin bir bütünlük içinde birleşik olduğu için. Kapitalizmde birleşme ancak tröstlerde, kartellerde, yani dar bir çerçeve içinde mümkündür, ama ulusal ekonomiyi organize edemezler. (Bu arada, Lenin'in Kautsky'nin süper emperyalizm teorisine getirdiği eleştiriyi hatırlamak gerekir). Kapitalistler, sanayiyi, tarımı ve ulaşımı plana göre yapamazlar. Kapitalizm altında şehir köyü yutmalıdır. Özel mülkiyet onları engeller. Yani basitçe: “Bizim birliğimiz var, onların ise ayrılımlar ı” deyin.
Burada (sayfa 369'da) şöyle yazılmış: " "sosyalizmin üretim ilişkilerinin üretici güçlerin karakterine uygunluğunu gerçekleştirmenin bir yolu olarak ekonominin planlı yönetimi." Bütün bunlar saçmalık, okul gevezeliği. (Marks ve Engels uzaktan (Mektuplarda? E.A) çelişkiler hakkında konuşmak zorunda kaldılar. Fakat biz kendimize neden böylesine soyutlamalar ikram etmek zorunda kalalım? Basitçe söylemek gerekirse: onların ekonomileri bölünmüş, mülkiyet ayrılıyor, sosyalist mülkiyet bizim ülkemizde birleşiyor. Dümende ve güçte olan sizsiniz. (Konuyu) Basit tutun.
Planlama merkezinin görevleri iyi tanımlanması gerekir. Sadece oranları saptamakla kalmamalı. Oranlar ana şey değildir; zorunludur, ama buna rağmen ikincil durumdadır.
Planlamanın temel görevleri nelerdir?
Planlamada birinci görev, sosyalist ekonominin kapitalist kuşatmadan bağımsızlığını sağlayacak şekilde plan yapmaktır. Bu temel olarak en önemli olan şeydir. Bu dünya kapitalizmine karşı bir mücadele biçimidir. Kapitalist sistemin bir parçası olmamak için elimizde metal ve makinaların olmasını sağlamak-planlamanın temeli budur. Bu temel şeydir. GOELRO ve devamındaki planlar bu temelde hazırlanmıştır.
Planlama nasıl organize edilir? Onların sermayesi, karlara bağlı olarak ekonominin dalları arasında kendiliğinden dağıtılır. Eğer karlılığına bağımlı olarak sanayi geliştirecek olsaydık, un öğütme sektörü, oyuncak üretimi (bunlar pahalılar ve çok kar sağlıyorlar), tekstiler geliştirirdik, ama hiç ağır sanayimiz olmazdı. Ağır sanayi büyük yatırımlar gerektirir ve başlangıçta karsızdır. Ağır sanayinin geliştirilmesinden geri çekilmek, Rykovcuların önerisidir. Biz Kapitalist ekonominin yasalarını altüst ettik, onları başları, yani, daha doğrusu ayakları üzerine kaldırdık. Ağır sanayinin ve makina mühendisliğinin gelişmesiyle başladık. Ekonomiyi planlanmadan hiçbir şey çalışmaz.
Kapitalistlerde nasıl oluyor? Bazı devletler diğerlerini yağmalıyor, sömürgeler talan ediliyorlar ve borçlandırılıyorlar. Bizde farklı. Planlamadaki en önemli şey, Dünya kapitalist sistemine bir ekleme haline gelmemektir.
Planlamanın ikinci görevi, sosyalist ekonomi sisteminin bölünmemiş hakimiyetini pekiştirmek ve kapitalizmin güçlendiği bütün kaynakları ve vanaları kapatmaktır. Rikov ve Troçki bir zamanlar, (Putilov fabrikası gibi) kar sağlamayan bazı önde gelen işletmelerin kapatılmasını önermişlerdi. Bunu yapmak "sosyalizmi durdurmak" anlamına gelir. Yatırımlar, karlı olduğu için un fabrikasına ve oyuncak üretimine gidecek. Bu yolu izleyemezdik.
Planlamanın karşılaştığı üçüncü zorluk dengesizlikten kaçınmaktır. Ancak ekonomi çok büyük olduğundan, cepheyi yarıp geçen atılımlar hala gerçekleşebilir. Bu nedenle sadece fonlar için değil, emek için de büyük rezervlere ihtiyacımız var.
Okuyucuya yeni bir şey vermek gerekiyor, üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki karşılıklı ilişkileri durmadan tekrar etmemek gerekiyor, çünkü bu okuyucuya hiçbir şey vermiyor. Sistemimiz gereğinden fazla övülmemeli ve ona var olmayan başarılar atfedilmemeli. Değer mevcuttur, farklılık rantı mevcuttur; ama oraya kadar gitmez.
Kar kategorisini düşündüm- çıkaralım mı, kalsın mı?
YORUM: Belki de "Gelir" kelimesini kullanmak daha iyi olur.
MOLOTOV: Gelir farklıdır.
YORUM: (N.A. Voznesensky) Belki Sosyalist birikim?
CEVAP: HenüzKar sağlanmıyorsa o birikim değildir. Kar, üretimden gelir.
SORU: Bir ders kitabında sosyalist toplumda artı-ürünün olduğuna dair bir yer olması gerekli mi? Bu konuda Komisyon'da görüş ayrılıkları oldu.
MOLOTOV: İşçilerin, sadece kendi aileleri için değil, toplumun bütünü için çalıştıklarını bilmeleri için eğitilmesi gerekiyor.
CEVAP: Artı-ürün olmadan yeni bir sistem inşa edilemez. İşçinin, kapitalizmde, kendisinin ne alması gerektiğiyle ilgilendiği, ama sosyalizmde kendi toplumuna da baktığını anlaması gerekir ve işçiyi eğiten de budur. Gelir devam eder, ama farklı bir karakter kazanır. Bir Artı-ürün vardır, ancak bu sömürücü için değil, halkın refahının yükseltilmesi, savunmanın güçlendirilmesi, vb. için harcanır. Artı-ürün dönüştürülür.
İşe göre dağılımımız var. Vasıflı ve vasıfsız iş gücümüz var. Bir mühendisin işi nedir? Bu, çok yönlü basit bir çalışmadır. Bizim gelirimiz işe göre dağıtılır. Bu dağıtımın değer yasası olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir. Tüm ekonominin plana göre düşünüyoruz ama her zaman böyle olmuyor. Bizde de aynı zamanda birçok kendiliğinden olan şeyler var. Biz kendiliğinden değil, bilinçli olarak değer yasasına göre hesaplama yaparız. Kapitalistler için değer yasası kendiliğinden hareket eder, yıkıma neden olur, büyük fedakarlıklar gerektirir. Ülkemizde ise, değer yasasının niteliği değişime uğrar, farklı bir içerik ve farklı bir biçim kazanır. Biz kendiliğinden değil, bilerek fiyatları belirleriz. Engels bir sıçramadan bahseder. Riskli bir formül ama eğer zorunluluk alanından özgürlük alanına sıçrama doğru anlaşılırsa kabul edilebilir.
Bir sıçrama kendiliğinden bir kaçınılmazlık nedeniyle gerçekleşmiş bir zorunluluğa geçiş anlamına geldiğinde, özgür iradeyi gerçekleşmiş bir gereklilik olarak anlamalıyız. Kapitalistler kitlelerebüyük yıkım getiren kendiliğinden değer yasasına sahipler. Ama bizim öylesine yönetmemiz gerekir ki, daha az yıkım olsun. Değer yasasının işleyişinden kaynaklanan zorunluluk bilinçli bir şekilde kullanılmalıdır.
SORU: Komisyonda şaşkınlık vardı, Sovyet ekonomisinde herhangi bir metanın olup olmadığı tartışılıyordu. Yazar, Komisyonda çoğunluğun görüşünün tersine, her yerde metalardan değil ürünlerden söz ediyor.
CEVAP: Paraya dayanan bir ekonomimiz olduğu için, metalar da vardır. Bütün kategoriler var olmaya devam eder ancak farklı bir karakter kazanmış olarak. Para, ülkemizde bir sömürü aracı olarak hizmet etmiyor, bizden farklı bir içerik kazanıyor.
SORU: Şimdiye kadar değer yasası, ülkemizde emeğin kendiliğinden dağılımını belirleyen kendiliğinden bir pazarın yasa olarak yorumlandı.
CEVAP: Bu doğru değil. Sorun daraltılamaz. Troçki parayı sürekli olarak, bir hesaplama aracı olduğu gerçeğine indirgedi hem NEP'e geçiş öncesinde ve hem de geçişten sonra bu konuda ısrar etti. Bu doğru değil. Ona şöyle cevap verdik: Bir işçi bir şey satın aldığında, parayla mı hesap yapıyor yoksa başka bir şey mi yapıyor? Lenin Politbüro'da, sürekli olarak sorunun bu şekilde formüle edilmesinin yanlış olduğunu, paranın rolünün, sadece bir hesaplama aracına indirgenemeyeceğine işaret etti.
YORUM: Sosyalist toplumda artı-ürün terimi utanç vericidir.
CEVAP: Tam tersine, işçiyi, artı-ürüne ihtiyacımız olduğu gerçeğine alıştırmalıyız, daha fazla sorumluluk olacak, işçi, sadece kendisi ve ailesi için değil, aynı zamanda rezerv yaratmak için ve ülkenin savunmasının güçlendirilmesi için de ürettiğini anlamalıdır.
YORUM: Marks Gotha Programının Eleştirisinde artı-ürün hakkında yazmadı.
CEVAP: Eğer her şeye Marks'tan cevap ararsanız kaybolacaksınız. Bugün önünüzde SSCB gibi 20 yıldan fazladır var olan bir laboratuvarınız var ve Marks'ın sosyalizm konusunda sizden daha fazla bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorsunuz. Gördüğünüz gibi Gotha Programının Eleştirisinde Marks'ın öngörmemiştim. Dize alıntılarla değil, kafanızla çalışmanız gerekir. Yeni gerçekler var; yeni bir güçler bileşimi var, lütfen kafanızla çalışın.
Ücretler ve işgünleri üzerine
Ücretler, işgünü ve işçilerin, kollektif çiftçilerin ve aydınların gelirleri hakkında birkaç söz. Ders kitabı, insanların sadece Marksistler iktidarda olduğu ve ekonominin planlı olduğu için değil, aynı zamanda onların (çıkarları nedeniyle) ilgilendikleri için ve bizim bu çıkara bağlı kaldığımız için çalıştığını hesaba katmıyor. İşçiler ne idealisttir ne de ideal insanlardır. Bazıları ekonomiyi eşitleme temelinde yönetmenin mümkün olduğunu düşünüyor. Kollektif ücretler, üretim komünleri, vb., gibi böyle teoriler ileri sürüldü. Bunlar üretimi ilerletmez. İşçilerimiz planları yerine getiriyor ve planı aşıyor, çünkü işçiler için parça-başı sistemi, liderlik için ve daha iyi çalışan çiftçiler için de prim sistemimiz var. Yakın zamanda bu yönde Ukrayna için bir yasa çıkarıldı
Size iki durumdan söz edeceğim. Birkaç yıl önce kömür endüstrisinde yerüstünde çalışanlar, yer altında madenlerde çalışanlardan daha fazla gelir elde ettiği bir durum ortaya çıktı. Ofiste oturan mühendis, yer altında madende çalışan işçiden bir buçuk kat daha fazla kazanıyordu. Üst düzey şirket yöneticileri, yanlarında oturmaları için en iyi mühendis kadrolarını yetiştirmek ister. İşlerin iyi gitmesi için, insanların ilgilenmesi gerekiyor. Yeraltı işlerinde ücretler yükseltildiğinde işler iyi gitti. Ücretler sorunu temel sorundur.
Başka bir örneği ele alalım. Pamuk üretimi. Dört yıldır sürekli tırmanışta ve bunun nedeni prim ödeme sisteminin değiştirilmiş olmasıdır. Bir alandan ne kadar çok toplarlarsa, o kadar çok alırlar. İlgilendikleri ortaya çıktı.
Ukrayna'daki kollektif çiftçiler için prim yasası özel bir öneme sahiptir. İnsanların ilgisini çekin, insanlar ileri adım atacaklardır, daha iyi çalışacaklar ve bunun kendilerine daha çok kazandırdığını açıkça görecekler. Aydınların ve vasıflı işçilerin dışlanmış olarak kabul edildiği bir zaman vardı. Bu bizim aptallığımızdı; o zaman ciddi bir üretim ortamı yoktu.
Stalin'in altı koşulundan bahsediyorlar. Sadece düşünün haberi. Bütün dünyanın bildiğini söylüyorlar ama biz unuttuk. İşçi için ustalık, mühendislik ve teknik personel için prim ve kollektif çiftçi için prim- bunlar sanayi ve tarımın gelişmesi için kaldıraçlardır. Bu kaldıraçları kullanın, o zaman üretim artışının hiçbir sınırı olmayacak ve bunlar olmadan ondan hiçbir şey çıkmayacaktır. Engels burada yanlış anladı. Bir zamanlar teknik personelin ve mühendislerin kalifiye işçilerden daha fazla almayacağıyla övündük. Engels üretim konusunda hiçbir şey anlamadı ve kafamızı karıştırdı. Bu, görüşün faklı olduğu derecede saçma: sanki liderlerin her seferinde değiştirilmesi gerekiyormuş gibi. Eğer bu yolu izleseydiniz, her şeyi kaybederdiniz. Doğrudan komünizme sıçramak istiyorsunuz. Marks ve Engels tamamlanmış komünizmi düşünerek yazdılar. Sosyalizmden komünizme geçiş son derecede zordur. Ülkemizde Sosyalizm henüz ete kemiğe bürünmedi, hala sosyalizmi kurmamız gerekiyor. Ayrıca işe göre dağıtım düzgün bir şekilde kurulmamıştır.
Fabrikalarımızda pislikler var, ama biz doğrudan komünizme dönüştürmek istiyoruz. Seni kim içeri alacak? Çöplükte boğuluyorlar ama komünizme geçmek istiyorlar. İki yıl önce büyük bir işletmede kümes hayvanı -tavuk ve kaz yetiştirildi. Ne oldu, nereye gidiyor? Pis insanların komünizme girmesine izin verilmeyecek. Domuz olmayı bırakıp komünizme nelerin girmesine izin verileceğini konuşmalıyız. Ama Engels doğrudan komünizme geçmek istedi, kendini kaybetti.
MOLOTOV: Sayfa 333'te şöyle yazıyor "artel'in belirleyici avantajı, kollektif çiftçilerin kişisel çıkarlarını toplumsal çıkarlarla doğru bir şekilde birleştirmesi, kollektif çiftçilerin kişisel çıkarlarını başarılı bir şekilde toplumun çıkarlarını uyarlamasında yatar." Sorunun bu şekilde formüle edilmesi, sorundan sapmadır." "Kollektif çiftçilerin kişisel çıkarlarını toplumun çıkarları ile doğru bir bileşimi" nedir, "kolektif çiftçilerin kişisel çıkarlarını kamu çıkarlarına başarılı bir şekilde uyarlar" sözleri ne anlama gelir? Bu içi boş bir söylem, burada somut, belirli bir varlık yok. Bundan, "var olan her şeyin makul olduğu" olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Ancak bu somut durumdan çok uzaktır. İlkesel olarak bu sorunları doğru bir şekilde çözdük, ancak pratikte birçok yanlışlıklar ve başarısızlıklar var. Bunun açıklanması gerekir. Toplumsal ekonomi ilk sıraya konulmalı.
Ücretlerde parça başı çalışma sorununu da gündeme getirmek gerekir. Bu mesele çok karmaşık hale geldiğinde, parça başı sistem anlaşılmadı, ziyaret eden işçi delegasyonları, örneğin Fransız sendikacılar, parça başı işi ve ikramiye sistemini neden desteklediğimiz hakkında sorular sordu, çünkü kapitalizmde işçiler buna karşı savaşıyorlardı. Artık herkes, ilerleme ve parça başı çalışma olmadan Stakhanovistlerin veya şok işçilerinin olmayacağını anlıyor. Prensip olarak, bu soru açıktır, ancak pratikte sonsuz öfkemiz var. 1940’ta geri dönüp 1933'ün kararlarını tekrar etmemiz gerekiyor. Kendiliğindenci öğe diğer yöne çekiyor. Üst düzey idareci, yanında iyi mühendisler olmasını istiyor. Olmak istediğimiz kadar temiz olamadık. Sizler gerçeklerimizi çok fazla süslüyorsunuz ve biz asla olmak istediğimiz kadar temiz değiliz.
Faşizm üzerine
Faşist felsefe üzerine birkaç not. Sosyalizme sahip olduklarını yazıyorlar. Bu ekonomik olarak açıklanmalıdır. İşte Hitler konuşuyor: "Devlet, halk! Bizim Kapitalistlerimiz sadece yüzde 8 alıyor. Bu onlara yeter!" Bu sorunun ortaya koyulmasını, rekabet ve üretim anarşisinin kapsamı ile kapitalistlerin ultra-emperyalizm teorisiyle rekabetten kurtulma girişimleriyle ilişkilendirmek gerekir. Onların ölüme mahkûm olduklarını göstermemiz gerekir. Sanki işçi sınıfının ve kapitalistin üstündeymiş gibi şirket sisteminin propagandasını yapıyorlar ve sözde, devlet işçileri önemsiyor ve düşünüyor. Onlar tek tek bazı kapitalistleri tutuklayacaklar (Thyssen kaçmış olsa da). Bütün bunların daha çok demagojiden ibaret olduğu, bunların burjuva devletin, sınıf devleti disiplinine uymak istemeyen tek tek burjuvalar üzerindeki baskısı olduğu belirtilmelidir Bütün bunlar kartelleşme ve başarısız planlama girişimleri başlığında bir kez söylenmelidir. Sosyalizm bölümünde ikinci kez anlatın. Siz beyefendiler, faşistler, sizin sisteminizde üretim araçları kime aittir? Siz, ayrı ayrı kapitalistler ve kapitalist grupları, bu nedenle gerçek bir planlamaya sahip olamazsınız, sadece parçalar olacaktır, çünkü çiftlikler mal sahibi grupları arasında dağıtılmıştır.
SORU: "Faşistler" kelimesini kullanalım mı?
CEVAP: Kendilerini nasıl adlandırıyorlarsa siz de öyle kullanın; İtalyanları faşistleri, Alman nasyonal-sosyalistler i
Wells ile bu ofiste görüştüm; bana ne işçilerin ne de kapitalistlerin iktidara gelmesinden yana olduğunu söyledi. Mühendislerin sorumluluğundan yanaymış. İyi tanıdığı ve hakkında konuştuğu Roosevelt’ten yana olduğunu, onun dürüst bir adam ve işçi sınıfına adanmış bir kişi olduğunu söyledi. Küçük burjuvazinin sınıf uzlaşması hakkında fikirleri vardır, bunlar yaygındır. Bu fikirler faşistler arasında özel bir tat kazandı.
Bu arada, ütopyacılardan söz edilen yerde, burada da sınıf uzlaşması fikri hakkında eleştirel bir şekilde konuşmak gerekiyor. Elbette, sorunun ütopyacılar ile faşistler tarafından ortaya atılma şekli arasında, ütopyacıların lehine bir farklılık var ama bu fikir göz ardı edilemez. Nazilerle eşit tutulursa Owen gücenir, ama Owen eleştirilmelidir.
Hakaret tarzı kitabın tamamından kaldırılmalıdır. Ağız bozukluğuyla kimseyi ikna edemezsiniz; daha çok zıt sonuçlar olabilir, okuyucu alarma geçecektir ve yazarın kötü dil kullandığı için, onunla ilgili her şeyin temiz olmadığı anlamına gelir".
Onların sistemindeki her şeyin kötü ve bizim sistemimizdeki her şeyin ise iyi olduğu sonucunu vermeyecek bir biçimde yazmak gerekir, pembe tablolar çizmeyelim.
YORUM: Burada, devletin hemen hemen herkes için bir taba rengi hazırladığı yazıyor.
CEVAP: Bu saçmalık. Genel olarak, sosyalizm ile ilgili bölümde çok fazla karmaşıklık var. Yazması daha kolay olmalı.
SORU; Bölümün başlığı doğru mu- "Kapitalist üretim tarzının hazırlanması." Sanki kasıtlı olarak hazırlanmış gibi bir gölge çıkıyor.
CEVAP; Bu terminolojik bir sorudur. "Hazırlandı" kelimesini kullanabilirsiniz. Ön koşulların kaynağı, ortaya çıkışı ve yaratılması ile ilgilidir.
Bu arada, sosyalist üretim tarzının hazırlanmasına ilişkin bir soru daha var. Burada sosyalizmin kapitalizmin derinliklerinde ortaya çıkmadığını söylüyor. Kapitalizmin derinliklerinde maddi ön koşulların ortaya çıktığı, nesnel ve öznel ön koşulların kapitalizm altında yaratıldığı sorusu açıklığa kavuşturulmalıdır. Kapitalizmden çıktığımızı unutmamalıyız.
Notlardan
Bogdanov (Malinovsky) Alexander Alexandrovich (1873-1928) - doctor, philosopher, economist. political figure. Director of the Institute of Blood Transfusion (since 1926). See: Longa V.I. Retz. on the book: A. Bogdanov. A short course in economic sciences. M., 1897 // He. Groove. collection op. Ed. 5th. M., 1959.T. 4.S. 35-43.
Karl Kautsky (1854-1938) - one of the leaders and theorists of German Social Democracy.
Rykov Alexey Ivanovich (1881-1938) - political and statesman, People's Commissar of Internal Affairs of the RSFSR (1917), chairman of the Council of People's Commissars of the USSR (1924-1930) and the Council of People's Commissars of the RSFSR (1924-1929).
Molotov (Scriabin) Vyacheslav Mikhailovich (1890-1986)- politician, chairman of the Council of People's Commissars of the USSR (1930-1941), 1st Deputy Chairman of the Council of People's Commissars (CM) of the USSR (1941-1957), People's Commissar (Minister) of Foreign Affairs of the USSR (1939-1949 and 1953-1956), honorary member of the USSR Academy of Sciences (1946-1959).
Thyssen Fritz (1873-1951) - one of the leading German industrialists
Wells Herbert George (1866-1946) - English writer.
Owen Robert (1771-1858) was an English utopian socialist.
Svitlana M yoldaşın Rusçadan İngilizceye Çevirisinden Türkçeye çevrilmiştir. E.A
Hiç yorum yok