"Bolşevik Mücadele" nin, "Cevapsız Cevabı" üzerine
Eleştiri, eleştirilen yazı ve yazının kendisi ve onun içeriği temelinde, ve yazıda söylenenlere sadık kalarak, söylemlerin direk Marksist Leninist diyalektik bağlantılarının dışında söylenileni çarpıtmadan, gerekirse ondan alıntılar yaparak, yazılanın yanlışlığı gösterilip alternatifi getirilerek yapılan, yapıcı bir özelliğe sahip olan fikir alışverişidir. Bir Marksist Leninist bu içerikte olan eleştiriyi ciddiye alır, anlamak için okur, gerekirse soru sorar, araştırmasını yapar, yanlışlığını anlarsa düzeltir, eksiklerini görürse tamamlar, bilgisini derinleştirmiş olur. Marksist Leninist eleştirinin, ne kadar acımasız olursa olsun, amacı ve niteliği budur - eğitim, bilgilenme ve bilgisini derinleştirme. ML eleştiri teoriden yola çıkar, somut dönemi, şartları göz önünde bulundurarak, özgül ile - hangi konu olursa olsun- değerlendirmesini yapar, bu değerlendirmeyi alıntılarla destekler. Alıntılar olmayan Marksist Leninist "değerlendirmeler" sadece şüpheli olmakla kalmaz, "teorik eğitici" niteliğinden de yoksun olur. Yani ML eleştiri, halk diliyle "sidik yarıştırma" değil, doğruyu bulma, hataları düzeltme, eksiklikleri tamamlama, bilgiyi derinleştirme pratiğidir.
Marksist Leninist anlamdaki eleştiri, ele aldığı yazıyla hiç ilgisi olmayan genellemelerle değil, teoriden yola çıkıp yazının içeriğini (ve şüphesiz ki dolaylı olarak yazanın) niteliğini ideolojik olarak değerlendirme, cevap verme sorumluluğunu taşır. “Kişi” den başlayıp, teorik hiç bir konuyu ele almayıp, doğruluğunu ya da yanlışlığını ortaya koymadan, ustalardan alıntılarla bu savını desteklemeden, sadece “kişi” temelinde yazı, ya da eleştirinin içeriğini değerlendirmeye kalkmak, küçük burjuvanın demagoji pratiği olmayı aşamaz. Yaptığım eleştiriye "Cevap" olarak yazan arkadaş, bir önceki eleştiriye söz konusu olan yazısında ortaya sürdüğü anti-Leninist görüşleri, yeni ambalajlara sarıp demagojik bir şekilde tekrar piyasa sürmüş.
Eleştiri öğreticidir, her Marksist Leninist temelde yapılan eleştiriden yeni bir şeyler öğrenile bilinir, ya da var olan bilgiler derinleştirilebilinir. Her eleştiri ya da yorum, teorik temelde, diyalektik direk bağlantılarıyla, somut veriler ve analizlere dayanılarak, ML ustalardan alıntılarla desteklenerek, doğru olup olmadığına bakılarak değerlendirilmesi gerekir.
Küçük burjuva demagoglar ve Troçkistler, Marksist Leninist temelde, Marksist Leninist ustalardan alıntılarla desteklenen, teorik temelde argümanlarla sözü geçen yazının ideolojik niteliğini belirleyen eleştiriler karşısında, teorik yetersizlik ve küçük burjuva “öfke” reaksiyonları nedeniyle, eleştirideki teorik argümanların doğru olup olmadığına hiç değinmeden, kişiye saldırma temelinde bu argümanların yanlışlığını iddia etme “duygusal” öfkesiyle, kendilerini demagoji bataklığı içine daha da derinlemesine sokarlar.
Eleştiri yazısında sözü geçen yoruma ve onunla direk diyalektik bağlantılı konulara ustaların 39 yazısından desteklemelerle, yani teorik temelden yola çıkarak, yorumun anti Leninist olduğunu gösterdim. Buna ML bir biçimde, yazıda değindiğim konular temelinde ele alınarak, bunların yanlış olduğu, doğrusunun ne olduğunu, ustalardan alıntılarla destekleyen bir “eleştiri”, cevap olarak ortaya sürülmezse, bunun adı “demagoji” olur, kanıtlanmış yanlışlarda ısrar olur, yani Marksist Leninist eleştiri anlayış ve pratiğinden uzak, küçük burjuva nitelikte bir reaksiyon olma özelliğini aşamaz.
Yani “Cevap “ olarak yazılan yazı içerik olarak eskiyi demagojik lafazanlıklarda -kendi deyimleriyle sayfalarca - doldurulup süslenmiş “cevapsız bir cevap” olmuş. Bu nedenle cevap vermeye değmeyecek nitelikte.
Ancak, son bir defa daha, devrimci saygı nedeniyle, ana hatlarıyla bir kaç sözlerini ele alıp “Cevabın” içinin boş “cevapsız cevap ”lığını göstermek, ve Marksizm'in Diyalektiğinden ne kadar yoksun olduğunu göstermek açısından, bu konulara değinmekte yarar var.
Zaten “Marksist-Leninist geçinen Erdoğan Ahmet” sözleri, her şeyden önce bu iddianın teorik bir şekilde kanıtlanması devrimci sorumluluğu ve ahlakını beraberinde getirir. Hepimiz Marksizm Leninizm'in talebeleriyiz, bu nedenle ve bu anlamda Marksist Leninist “geçinmek” te bir yanlışlık görmüyorum. Eğer “olumsuz” yani, anti- Leninist anlamında kullanılıyorsa, sadece Marksist Leninist olmayıp, kendisini Marksist Leninist olarak göstermeye çalışanlar bu kategoriye girer. Eğer söylenen buysa, ve eğer devrimci ahlaka sahipse bunu söyleyenler, söylediklerini kanıtlamakla sorumludurlar.
“”Lenin’den çokça yapılan alıntılar bağıntısından koparılarak ve yanlış yorumlanıyor” deniyor? Hangi alıntı, hangi bağlantısından kopuk ve yanlış? “örneğin??” Bunlar verilmemiş ve alternatifleri, yani doğruları, ustaların alıntılarıyla desteklenerek getirilmemiş. At çamuru izi kalır misali..
“Çok konuşmak, sayfalar dolusu yazı yazmakla gerçekler karartılamıyor.. yazıda tartışılmayan, esamisi okunamayan bir dizi düşünceyi bize mal eden Erdoğan Ahmet salvolarına geçiyor!” deniyor.
Bu söylem bile eleştirinin “anlamak için okunmadığının “ kendi içinde kanıtı. Bu ayni zamanda sadece Marksizm Leninizm bilgisinden uzak olmanın değil, Marksizm'in Diyalektiği ve onun konulara uygulanması konusunda da bilgisizliği ortaya seriyor. Stalin'in diyalektik bağlantı kurmayla ilgili belirli bir konuda ama genelde doğru olan “"Geçiş zamanımıza ait çelişkilerin özelliğini anlamayan, tarihsel süreçlerin diyalektiğini anlamayan kişi, Marksizm için ölmüştür" sözleri bura dada yerini buluyor. Laiklik konusu, demokratik bir konudur, diyalektik olarak Demokratik mücadele ve görevlerin bir sorunudur, demokratik mücadele, her şeyi siyah ya da beyaz görmeyen bir yaklaşımla, acil gündemde olan Otokrasinin yıkılması Demokratik görevi ile diyalektik bağlantılıdır, parlamento mücadelesi demokratik mücadelenin bir parçasıdır, burjuva sınıfı arasındaki çatlaklardan yararlanmak demokratik görevlerin bir parçasıdır, demokratik mücadele, sosyalizm mücadelesine kopmaz bir şekilde diyalektik bağlantılıdır...
Yani “yazıda tartışılmayan” denilen konular, tamda yazının direk diyalektik bağlantılı olduğu temel konulardır.
Söylemlerini tekrarlayarak, şunu söylüyorlar.
“Erdoğan Ahmet’in “eleştirdiği” yazının temel konusu iki cümle ile yazarsak şudur: Kuzey Kürdistan-Türkiye’de iktidar mücadelesi yürüten faşist iki ittifak var. Devrimciler, bu iki ittifaktan birinin kuyruğuna takılma yerine, bu ittifaklardan bağımsız bir güç olarak yoluna devam etmelidir. Yazının konusu budur.”
Okuyucunun, yazarın kafasından geçenlerin ne olduğunu bilme sihirbazlığı ve yeteneği olamayacağı için, okuyucu sadece yazılan ne ise ona bağımlı olarak, o temelde çıkarımlar yapar. Zaten eleştiride bu yukardaki söylemin de “yanlış "lığı ele alınıp, ustalardan alıntılarla kanıtlanmıştır..
Sınıf bilincinin verilmesi gerektiğinden bahsedildiği için değindiğim konu üzerine söylenen şu sözler , kendi yazdıklarından bile bi-haber oldukları ve konular arasında diyalektik bağlantı kurma yoksunluklarını ortaya koyuyor.
Bir başka benzer örnek;
“Bu değerlendirmenin “eleştiri”len yazı ile ne ilgisi var? Yazıda tartışılan işçilerin-emekçilerin mücadelesi değil, hâkim sınıflar arasındaki iktidar dalaşıdır.”
Hadi işçi sınıfının bilincinden bahsettiklerini bir yana bırakalım, “hakim sınıfların arasındaki iktidar dalaşının“, “işçilerin-emekçilerin mücadelesinden kopuk bir olgu olarak ele alınmasının Marksizm Leninizm'le bağdaşığı olabilir mi? Eleştiride Lenin den alıntılarla bu konu üzerine değinmiştim, burada tekrar değinmenin bir anlamı yok. Burada sadece Lenin'in konu üzerine “Marksizm Leninizm'in zerresini bile anlamamışlar” değimini tekrarlamak yeterli.
Marksizm Leninizm'in Diyalektiğinin anlaşılmadığının bir başka göstergesi de şu sözlerinde yatıyor;
“Erdoğan Ahmet, işçi sınıfına bilincin dışardan taşınması gerektiğini kendine göre açıkladıktan sonra “demokratik haklar” için mücadeleyi anlatmaya koyuluyor! “Eleştirdiği” yazıda “demokratik haklar” ile ilgili bir tartışma da yürütülmüyor.”
Arkadaş-lar yazdıkları yazıda aslında “demokratik mücadeleyi” konu ettiklerinin bilincinde bile değiller.
İşçi sınıfının bilincinin oluşturulmasından bahsedenler, “Eleştiri” yöneltilen yazıda “eğitim” ile ilgili hiçbir şey söylenmiyor. Erdoğan Ahmet, eğitim kelimesini tırnak için alıyor. “Eğitim” kelimesi yazı içinde yok “ diyor. Arkadaş, bu "bilincin oluşması konusunda eğitimin yeri olmadığı" gibi çarpık bir anlayışı ortaya atmış olduğu gibi, bu ikisi arasındaki ve Laiklikle eğitim arasındaki kopmaz diyalektik bağlantıyı göremiyor galiba... Bilinç eşittir eğitim ve deneyim. Deneyim eşittir demokratik mücadelede aktif yer almak.
Devam etmenin anlamı yok, çünkü “cevap” olarak yazılanın “cevap olma” niteliği, getirilen Marksist Leninist değerlendirmeleri çürütüp ustalardan alıntılarla desteklenip doğrulanmaya çalışılması bile yok ve görünüşe göre olmayacak. Yaptıkları bir kaç alıntıda, özellikle parlamento konusunda -ki bu alıntılar yaptığım eleştirinin içinde - eleştirinin içeriğini çürütmüyor, tam tersine doğruluyorlar, ya da diğerlerinde eleştiride ele aldığım anti-Leninist yaklaşımlarını allayıp pullayıp demagojilerle yeniden öne sürüyorlar.
Doğru teorilerden ve analizlerden yola çıkıp, yanlış sonuçlara ulaşma olasılığı – hata yapmak, olasılıklar içindedir, olmuştur ve olacaktır. Ancak bu arkadaş (ya da arkadaşların) sözü geçen konularda ulaştıkları sonuç, yanlış teori ve analizlerden yola çıktığı için, ulaşılması kaçınılmaz sonuçlardır. Özellikle tekelci sermayenin iktidar biçimi olan “faşizm” konusundaki anlayışları ve faşizmin “parti” ye ve hatta “kişi” ye indirgenmesi, Faşizmin tarihi olarak ne zaman ve nasıl, hangi tip ülkelerde ortaya çıktığından kopuk, Marksizm Leninizm'le bağdaşmayan nitelikte. Bu nedenle de bu temelde yapılan özgül değerlendirmeler de aynı nitelikte oluyor. (Faşizm konusuna fırsat bulduğum bir ara ayrı bir yazıda değineceğim)
Erdoğan A
5 Ekim 2020
Hiç yorum yok