"Darbe" lere karşı olma anlayışı ve kitlelerce verilen genel anlam üzerine
1974 Portekiz Anti Faşist darbe |
"Siyasi konular ve kavramlarla ilgili olarak bir yazarın aklında tutması gereken ilk şey kimlere hitap ettiği ve eğer bu geniş kitleleri hedef alıyorsa, konunun onların nezdinde önceden oluşturulmuş "algılayış" ları göz önünde bulundurarak, onların anlayacağı dilde yazması gerekliliğidir. Herhangi bir konuda yazanın "anlayışı" ve kitlelerin "algılayışı" nın farklı olacağı gerçeği unutulmamalıdır.
Marksist Leninistler bir kavramı ve onun içeriğini ele alıp o konuda açıklama yaparken, bu kavram ve açıklamanın, kitlelerin algılama, "inanç", "bilinç" oluşturma ve tavırlarını belirleme yönünde "ikna etme pratiği" nin önemli bir parçası olduğu gerçeğini göz önünde tutmaları gerekir. Kavramla ilgili anlatım ve açıklamalar, "anlayışı", "neyin gerçek-doğru" olduğunu ve alınacak tavrı şekillendirir, bu konuyla ilgili "gerçeği", "alınacak tavrı", sadece "özgülle" ilgili olarak değil, "genelde" anlamlaştırır. Yani kitlelerde "tek yönlü", genelleştirilmiş bir "anlayış" oluşturur. Bu nedenle kavramın "anlatım"ı, "genelleştirmeyi" engelleyecek, detayları ve açıklamaları içinde bulundurmak zorundadır. Türkiyedeki " genelleştirme" ve tek bir "anlam" verme, ve bu yönde "tek yönde bir tavır" alma algılamasının ve anlamlaştırılmasının yaygın pratiği Marksist Leninist değil, her iki (sağ ve sol) sapmada da sonuçta ya reformist (sağ) ya da reformistlerin de sağına düşen sol yaklaşımın bir sonucudur.
Marksist Leninistler bir kavramı ve onun içeriğini ele alıp o konuda açıklama yaparken, bu kavram ve açıklamanın, kitlelerin algılama, "inanç", "bilinç" oluşturma ve tavırlarını belirleme yönünde "ikna etme pratiği" nin önemli bir parçası olduğu gerçeğini göz önünde tutmaları gerekir. Kavramla ilgili anlatım ve açıklamalar, "anlayışı", "neyin gerçek-doğru" olduğunu ve alınacak tavrı şekillendirir, bu konuyla ilgili "gerçeği", "alınacak tavrı", sadece "özgülle" ilgili olarak değil, "genelde" anlamlaştırır. Yani kitlelerde "tek yönlü", genelleştirilmiş bir "anlayış" oluşturur. Bu nedenle kavramın "anlatım"ı, "genelleştirmeyi" engelleyecek, detayları ve açıklamaları içinde bulundurmak zorundadır. Türkiyedeki " genelleştirme" ve tek bir "anlam" verme, ve bu yönde "tek yönde bir tavır" alma algılamasının ve anlamlaştırılmasının yaygın pratiği Marksist Leninist değil, her iki (sağ ve sol) sapmada da sonuçta ya reformist (sağ) ya da reformistlerin de sağına düşen sol yaklaşımın bir sonucudur.
Bu nedenledirki Türkiyede Marksizm Leninizmle ve onun diyalektiği ile bağdaşığı olmayan, ve özünde anti-ML olan "devrimcilerin reformlara sabrı yoktur, tek yol devrim" gibi uydurukçu sloganların yanında "devrimciler parlamentonun kullanılmasına karşıdır!", "Devrimciler Boykota karşıdır!", "Devrimciler Uzlaşmaya karşıdır!", "Devrimciler Savaşa karşıdır!", "Devrimciler ana vatan savunmasına karşıdır!" gibi tamamıyla içinde bulunan ülkenin yapısına, sınıflar arası ilişkilere ve devrimci duruma bağımlı olan, "özgül" şartlara bağımlı yaklaşımların, idealist bir şekilde genelleştirilerek savunulmasına yaygın şekilde şahit olmaktayız.
Türkiyede "Darbe" konusuna yaklaşımın da, diyalektik bağlantılı olarak, buna benzer ve daha da olumsuz "anlayış" oluşturmuş olduğunu, kendilerine "solcu", "Marksist Leninist" diyen hareketlerin, ve bireylerin AKP'nin 15-16 Temmuz bariz "sahte askeri darbe" sini, incelemeye bile gerek duymadan, olay üzerine AKP nin saflarında yer almalarından görebiliriz. Bu "tek düze", "idealist" yaklaşımda sorun nerde yatıyor?
Marksist Leninistlerin "darbe" ye karşı olmaları, onların her darbeye, mekaniksel bir şekilde, farklılık taşımayan, genel bir kural" değildir. Böylesine bir yaklaşım Marksizm Leninizmin diyalektiği ile çelişen, emekçi halkların ve onların çıkarlarını hesaba katmayan, idealist, yani burjuva bir yaklaşımdır. ML ler, ister yukarıdan aşağı, ister aşağıdan yukarı, her türlü faşist, karşı devrimci, emekçi halkları ve onların mücadelesinin çıkarlarına zarar verecek darbelere karşıdırlar. Eğer genelleme olacaksa, bu öz ve detayın vurgulanması zorunludur. Neden?
Nedir bu şekilde tavır almalarını gerektiren ?1973 Şili Faşist darbe |
Çünki, birincisi, "her türlü darbeye karşı olma" yaklaşımı, kitlelere "her türlü sorunun parlamento yoluyla" ve "parlamenter sistem içinde", barışçıl bir şekilde "çözülebilirliği" hayalci algılama ve anlayışının oluşturulmasının temelini atan bir yaklaşımdır. Yani pratik sonuçta Devrimci değil, Reformist bir yaklaşımdır.
İkincisi, tanımlamasına bağımlı olarak "darbe" , şu veya bu sınıfın, ya da katmanlarının diğerine karşı, aşağıdan yukarıya, yada yukarıdan aşağıya, ya da her ikisinin birlikte olabileceği, güçlü ya da güçsüz, kontrollü ya da kendiliğinden bir çeşit " saldırı", "ayaklanma", "ihtilal" pratiğidir. Emekçi kitleler, bilinçli yazarın "kafasından ne geçtiğini", " ne söylemek istediğini", "ne anlamda söylediğini"gerek siyasi bilinçsizlikleri nedeniyle, gerekse "hafıza okuyabilen" bir sihirbaz olmadıkları için, sadece "yazılan"ı okuyarak bir algılama oluştururlar ve ona anlam verebilirler. "Her türlü Darbeye karşıyız", hele daha da kötüsü, "sivil ya da askeri her türlü darbeye karşıyız" söyleminden, kaçınılmaz olarak kitlelerin algılayacağı, "parlamento dışındaki her türlü çözüm arama yollarına karşıyız", yani her türlü halk ayaklanması dahil, "silahlı devrime de karşıyız" algılamasında buluşacaktır.
Bu "burjuva özde ", kimi "hızlı sol" daki, yaklaşım, "parlamentonun bir araç, sosyalizme giden bir köprü olarak kullanılmaması " söylemlerinin, sadece "sözde" olduğunun, pratikte onlar için bir "amaç" olduğunun, ya da "parlamento yoluyla barışçıl bir şekilde sosyalizme geçiş" olabileceği hayalcilikleri içinde olduklarını kanıtlayan niteliktedir.
Marksist Leninistler, devrimci durumun şartlarına bağımlı olarak, seçimler yoluyla, "nitelikli üyelerini" parlamentoya gönderebilirler, parlamentoda bir grup oluşturabilirler. Birinci neden parlamentonun parlamento içinden kitlelere teşhiri ve parlamentonun bir çözüm olmadığını "teoride " değil, "pratikte" kitlelere gösterme olanağını kullanmaktır. İkinci neden, Marksist Leninistler, parlamento da (istisnalar hariç) seçim yoluyla çoğunluk kazanılamayacağının, parlamentoda çoğunluğun sadece bir tür ayaklanma ile kazanılabileceği kanıtlanmış tarihi gerçeğin bilincindedirler. Parlamentonun bu ayaklanmanın hazırlanması amacında kullanılması ikinci nedeni oluşturur. " Bir ayaklanmanın desteği olmadan anayasal bir meclisin oluşturulması sadece burjuva dar kafalılar için değeri olan bir düşüncedir"(Lenin Kendiliğinden gelişim Teorisi)
"Barışçıl" olmayan, bu, "parlamentoda çoğunluğu kazanma yolu, bir çeşit "darbe" girişimidir. Bu girişim, kafaları her türlü "darbeye karşı olma", "sadece barışçıl yol" anlayışıyla bulandırılmış "sol!!" cuların , entelektüellerin ve emekçi kitlelerin hakim olduğu bir ülkede gerçekleşemez.
Devrimin yolu "barışçıl" değildir. Kitlelerin kafasını "barışçıl olmayan" her harekete karşı idealist bir "genelleştirmeyle" "şabloncu", "tek yönlü", "barışçıl" bir yaklaşımla "karşı olma" gerekliliğini vaaz etmek, devrimcilerin değil, reformistlerin görevi ve pratiğidir.
Sadece dar kafalıların inandığı, Sivil darbenin güçlenmesi için Sahte Askeri darbe - akşamın kalabalık saatlerinde yapılan tarihi! ilk darbe |
Devrimci bir hükümet, yani parlamentoda çoğunluğun kazanılması, "sadece bir ayaklanmadan doğmaz, aynı zamanda onu yönlendirir", " ayaklanmanın bir aracıdır". "Devrimci bir hükümetin yardımı olmadan bir ayaklanma, ne bütün halkın bir ayaklanması olabilir, ne de başarılı bir ayaklanma olabilir. "" (Lenin Kendiliğinden gelişim Teorisi) Şimdi hem "devrim" i savunmak, hemde kitlelerde "her türlü darbeye karşı olma" algılaması yaratma, özünde sorunlara "parlamento dışı çözümlere" karşı olmak ve sadece "barışçıl yol" çözüm taraftarı olmak gibi birbirine zıt bir çelişki olmuyormu? Ya da, daha doğrusu sol lafazanlık ve maske altında reformizmin savunuculuğu..
Görüldüğü gibi, her hangi bir özgül konu ile ilgili bir yaklaşımı (bilinçli ya da bilinçsiz) "tek" leştirme, genelleştirme, Marksist Leninistlerin yaklaşımı olamaz. Marksist Leninistlerin, konuları kitlelerce yanlış algılamaları engelleyecek, yanlış anlaşılmasına hiç yer bırakmayacak, mümkün olduğu kadar detaylı, açık ve net olacak bir şekilde anlamlaştırmaları gerekir.
Vazgeçilemez ilke olarak, emekçi halkların ve onların mücadelesinin çıkarlarından yola çıkan ML Devrimciler "Darbe" lere yaklaşımı ve onları değerlendirmeyi de bu temelde ele alırlar. Emekçi halkların ve mücadelesinin çıkarlarına ters olan, hangi biçimde olursa olsun, her türlü gerici, faşist darbelere karşıdırlar ve karşı tavır alırlar. Bunun tersi yönünde olan, hangi biçimde (aşağıdan yukarı ya da yukarıdan aşağı) olursa olsun, "darbe" lere karşı çıkmazlar ama onları da hayalci bir şekilde "devrim" olarak değerlendirmezler. Bu tür -kendi içindede farklılıklar taşıyan ama sonuçta emekçi halkların ve mücadelenin bir ölçüde yararına olan- "darbeler"e gerek geçmiş tarihte Türkiye dahil, Latin Amerika da, Afrika da, Orta doğu da vs şahit olduğumuz gibi, günümüzde Afrika ülkelerinde şahit oluyoruz.
Sorun, sınıflar arası ilişkiler göz ardı edilerek, "darbe" nin, "ne" den bahsedildiğinin, doğru ve açık bir şekilde "tanımlanmaması" ve kitlelere "yavan", "ezberci" şekilde yansıtılması pratiğindedir. Bu ayırımlar ve detaylar göz önüne alınmadan, açıklanmadan ortaya atılan ve savunulan, "her darbeye karşıyız" anlayışı, kitlelerde "parlamento dışı, barışçıl çözüm" dışında her müdaheleye karşı olma algılaması oluşturmaya çalışan, reformizmin batağında olanların, ve (zaten reformizmin batağındaki) kitleleri bu batağın derinliklerine çekme reformist anlayışlarıdır.
19 Temmuz 2019
Hiç yorum yok