Header Ads

Header ADS

" Ya Hep Ya Hiç " sloganı Marksistmi ? Anarşist-Troçkist mi? -Kısaca

"“prensipte” uzlaşmaları reddetmek, genel olarak uzlaşmanın kabullenebilirliğini reddetmek, hangi türden olursa olsun, ciddiye almanın bile zor olduğu bir çocukluktur" Lenin *

Kiminin bilinçli, yani ideolojilerinden kaynaklanarak, kimilerinin teorik yetersizliği nedeniyle, iyi niyetlerine rağmen içinde bulunan dönem hesaba katılmadan, bilinçsiz bir şekilde savunduğu "ya hep ya hiç" sloganının Marksist Leninistmi yoksa Anarşist -Troçkist bir slogan mı olduğu  üzerine kısaca değinelim. Konuya Anarşizm ve Leninizm arasındaki temel yaklaşım farklarına teorik olarak daha geniş bir şekilde yakın bir zamanda ayrıca değineceğiz.

Somut ve sosyal gerçekler üzerinde oluşan  sosyal bilincin dışında gelişen bireylerin, özellikle küçük burjuvanın bilinci,  somut gerçeklerden yoksunlaştığı için, "ya hep ya hiç" olur. İdealislikle - ya da revizyonist, karşı-devrimci bilinçle, "hemen" ve "hepsi" peşinde olan hayalcilik nedeniyle, pratik gerçekte savunulan "hiç" cilik olur.

Marksist Leninistler  pratik yaklaşımlarını somut gerçeklerin, yani güçler dengesinin ve var olan şartların somut değerlendirmeleri temelinde, o özgüle uyacak nitelik ve biçimde belirlerler, bu yaklaşım değerlendirmelerini hiç bir zaman "genellemez" ler ve hele hele hiç bir zaman "sloganlaştırmazlar.  Leninin deyimiyle, " anlamını kavramaksızın, üzerinde düşünmeksizin bir sloganı papağan gibi yineleyen kişiler için, anlamını tahlil etmeksizin ezberleyen kişiler için her slogan "haince"dir ve her zaman öyle olacaktır." (1) 

Her durumda "Ya hep Ya Hiç" yaklaşımı  dar görüşlü, tek yanlı, gerçek durumu göz önünde bulundurmayan küçük burjuvanın karakteristik özelliğini yansıtan bir slogandır. Gözlerini somut gerçeklere kapatan "ya hep ya hiç" sloganı, eylemin ne kadar etkili olup olmayacağını değerlendirmeden "ya hep ya hiç  için eylem" sloganıyla, somutda gerekli olan, acil olan demokratik talepler için mücadeleyi engelleyen anarşist- Troçkist bir yaklaşımdır. Bunların iyi niyetli olanları içi boş bir romantiklikle sonuçlanan "ya hep ya hiç" gelecek mentalitesine hapsedilmiş Marksizm Leninizmi ve onun diyalektiğini hiç anlamamış olanlardır. Bunların  "Ya hep ya hiç"  sloganı çaresizliğin sloganıdır.

Tarih deneyimleri kanıtlamıştırki bütün devrimler devlet kurumunu elinde tutan ortak düşmana karşı farklı sınıfların, Sosyalist parti önderliğinde ortak mücadelesi yolundan geçmek zorundadır. Ve bu mücadele "bir darbede", "bir günde" değil, zikzakları, iniş çıkışları, gerilemesi ve yükselişi olan uzun süreli bir mücadeledir. Bu nedenle, "ya hep ya hiç "ci solcular, gerçekte "hiç" in solcularıdır - özellikle içinde bulunan somut şartlarda iktidarı ele geçirmenin gerçekçi hiç bir olasılığı olmadığı zamanda kitleleri kırdıracak, mücadeleyi geriletecek, burjuvaziyi güçlendirecek , ya da herşeyi boykot edip kitleleri  pasif leştirecek, "hiç" ci solculuktur. 

Marks, kuşkusuzki, Enternasyonal'deki anarşistlerin baş düşmanı idi. Anarşistlerle olan kavgası, her şeyden önce, sosyalist bir devrim için mücadelenin nasıl verilmesi gerektiği konusu ve temelindeydi. Marks  anarşistlerin "ya hep ya hiç" yaklaşımlarıyla siyasi mücadeleyi reddetmelerine karşı gelerek, varolan siyasi çerçeve içinde, siyasi mücadele vermenin gerekliliği konusunda ısrar ediyordu. "Ya hep ya hiç", devrimin, devrimci durumun öznel ve nesnel koşullarının  olgunlaşmış olduğu ve başarı olasılığının olduğu özgül dönemin sloganı olabilir.

Bu " ya hep ya hiç" ci yaklaşım her akımdan teori ödünç alan Troçkinin ve Troçkistlerin, gerek "devrim" ve gerekse "dünya devrimi" teorilerinde, Leninizmin revizyonu ve  anti-Leninist yaklaşımlarında kendisini gösterdi. 

Söz konusu sosyalist devrim mücadelesi ise, Marksta, Lenin de, Bolşeviklerde "ya hep ya hiç" gibi genelleştirilmiş bir slogan bulmak mümkün değildir. Ama Troçkistlerin, farklı biçimlerde yaygınca kullandığı bir slogandır.

Troçkist Paul Temple şöyle revize ediyordu bunu ;
"Ancak, burjuvaziden farklı olarak, proleter devrim  "ya hep ya hiç" tir- Stalinist bürokrasinin elindeki Rus Devrimi'nin yenilgisinin gösterdiği gibi "bütün dünya, ya da hiç" buna dahildir ." (2) 
Troçkinin meşhur takipçisi, hızlı sloganların küçük burjuvaya etkisinin bilincinde olan   James P. Cannon şunları söylüyordu;
"Devrimci işçi hareketi, “geleceği ellerinde tuttuğunun” bilincinde, kendinden emin, zorlayıcı, en yüksek derecede titiz. Tüm flörtleri ve yarı bağlılıkları itmektedir. Herkesten, özellikle liderlerden, “Ya hepsi ya da hiçbir şey” ister." (3) 
Tasfiyeci Troçki şunları söylüyordu;
"Ya karşılıklı eleştirinin tamamen durdurulması, yani işçi sınıfındaki eğilimler mücadelesinin tamamen durdurulması, ya da tüm ortak eylemin reddedilmesi . “Ya hep ya hiç!” (4)
Devrimin nesnel ve öznel  şartlarının olgunlaşmamış olduğu dönemlerde, Marksizmin ABC sini  ve onun  diyalektiğini uygulamayı bilen insanlar bir yana, normal mantıksal değerlendirme yapabilen entellektüeller bile bu "ya hep ya hiç" yaklaşımının olanaksızlığını ve saçmalığını kolayca görebilir. 

Özgül bazı konularda bu tavır alınabilir, ama - sanırım   kimi iyi niyetlilerin kullanma amacında olduğu gibi-  sırf ,reformların bir son olmadığını, burjuvazinin aldatmacası olduğunu ve devrimci mücadelenin sürekliliğinin gerekliliğini vurgulamak için kullanmak, bir hayalciliği engellemeyi amaçlarken, diğer bir hayalciliği yaymaktan başka bir şey değildir. 

"Hep" nihai bir amacı ifade eder, onun için mücadeleyi gerektirir, "Hiç" pratik sonuçta var olan baskı ya, zulme, sömürüye, haksızlığa ve "hep" in hedef aldığı iktidara "boyun eğmeyi" ifade eder. 

Yani , küçük burjuva duygular temelinde "hızlılık", "cesurluk" göstergesi olarak  zamansız atılan "ya hep ya hiç " sloganı , pratik sonuçta, cesaretsizliğin, mücadeleden kaçışın ve boyun eğmenin sloganıdır.

Klara Zetkin Ekim "geri çekilme"si üzerine şunları söylüyordu;
"Parti'nin, Proleter bir diktatörlüğün kurulması gerçekleşmemiş rüyasının karşısında,  "Ekim Geri Çekilişi"nde, Parti mücadelesini ele alan "Ya hep ya da hiçbir şey" teorisinden çok daha fazla gösterilmiş olan cesaret var." (5) 
İspanyada Bakunistlerin "sosyal devrim", ya hep ya hiç" sloganına karşı Marx ve Engels şunları söylüyordu;
“İspanya endüstriyel anlamda o kadar geri ki, işçi sınıfının hemen ve tamamen kurtuluşundan söz edilemez. İspanya, buna gelmeden önce çeşitli gelişim aşamalarından geçmesi ve tüm engellerin ortadan kaldırılması gerekir." (6)
Sonuç olarak nesnel ve öznel şartlarının olgunlaşmamış devrimci bir durumun  olmadığı dönemlerde, "ya hep ya hiç" sloganı ve yaklaşımı, devrimci değil, karşı devrimci, "hep" ci değil, "hiç" çi bir slogandır. Anarşist bir slogan olması yanında, diyalektik olarak Troçkist "tek ülkede sosyalizm inşası olmaz ", "tek sıçramada dünya devrimi", "dünya partisi kurulmadan devrim olmaz" vb gibi karşı devrimci teorilere dayanan bir slogandır.

Marksist Leninistler, Marks, Engels, Lenin ve Stalin in sürekli vurguladığı gibi, devrim uzun bir süreci ve bu süreç içinde mücadeleyi, özellikle kitleleri eğitme, örgütleme ve harekete geçirmek için demokratik mücadeleyi sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak görürler. "Ya hep ya hiç"yaklaşımı bu demokratik mücadeleyi ** ve sürecini atlamayı öneren anarşist-troçkist bir yaklaşımdır. Marksist Leninistler " hep" ile "hiç" arasındaki demokratik mücadeleyi unutmazlar, buna önem verirler ama hayalcilik yaymamak için, bunun ve sürecin bir amaç değil, araç olduğunu vurgularlar. Ya hep ya hiç çiler, demokratik mücadelenin "reform" larla ilgili olduğundan yola çıkarak, bunu reddetmeyi "hızlılık" olarak görürler. Stalin "Bazıları", diyor "Leninizmin genelde reformlara karşı, uzlaşmalara ve an­laşmalara karşı olduğunu sanıyorlar. Bu tamamen yanlıştır. Belirli bir anlamda "her ne koparırsan kar" olduğunu, belirli koşullar altında ge­nelde reformların, özelde ise uzlaşma ve anlaşmaların zorunlu ve ya­rarlı olduğunu Bolşevikler de herkes kadar bilir." Aynı yazısında Leninden şu alıntıyı yapan Stalin devamında konuyu hayalcilik yayılmaması için netleştiriyor.
"Uluslararası burjuvazinin devrilmesi için bir savaş yürütmek devletler arasındaki alelade savaşların en inatçılarından bi­le yüz kez daha çetin, daha uzun ve daha çapraşık bir savaş yürütmek  ve bu arada manevra yapmayı, düşmanlar arasındaki (geçici de olsa) çıkar çatışmalarından yararlanmayı, olası (geçici de olsa) çıkar çatışmalarından yararlanmayı, olası (geçici, istikrarsız, yalpalayan, ko­şullu da olsa) müttefiklerle anlaşmalar ve uzlaşmalar yapmayı peşinen reddetmek bu sonsuz derecede gülünç bir tavır olmaz mı? Bu, he­nüz araştırılmamış ve o güne kadar ulaşılmamış bir dağa çetin bir şe­kilde tırmanırken, bazen zikzaklar çizerek gitmeyi, bazen geri dönme­yi, bir kez seçilen doğrultuyu bırakıp başka doğrultulan denemeyi baştan reddetmekle aynı şey değil midir?"
Bundan dolayı, apaçıktır ki, burada önemli olan, reformların ya da uzlaşma ve anlaşmaların kendileri değil, reformlardan ve anlaşmalar­dan nasıl yararlanıldığıdır.

Reformist için reform herşeydir; devrimci çalışma ise ikincil bir-şey, lafı edilecek bir konudur, gözboyamaya yarar. Bundan dolayı bur­juva iktidarının varlığı koşullarında reformist bir taktikle reform, kaçı­nılmaz olarak bu iktidarın sağlamlaştırılmasının bir aracına, devrimi çökertmenin bir aracına dönüşür.

Oysa devrimci için tersine, esas olan reform değil, devrimci çalış­madır; devrimci için reform, devrimin bir yan ürünüdür. Bundan dola­yı burjuva iktidarının varlığı koşullarında devrimci bir taktikle reform, doğası gereği, bu iktidarı çökertmenin bir aracına, devrimi sağlamlaş­tırmanın bir aracına, devrimci hareketin daha da geliştirilmesi için bir üs noktasına dönüşür. (7)
Devrimciler duygularına uygun,"duygularını besleyici"  teoriler arayarak sahte bilinç oluşturmazlar, Devrimciler, Marksist Leninist teorilere dayanarak sınıf bilincini oluştururlar. Pratiklerini doğru belirlemek için Marksizm Leninizme,  onun teorilerine ve tarihine başvurmak yerine,  küçük burjuva pratiklerine uygun teorileri, içeriğinden ve döneminden kırparak kılıflandırmak, hele de "teoriler uydurmak", devrime değil, karşı devrime hizmet eder. Leninin deyimiyle, Anarşist yaklaşım "siyasetin (siyasi mücadelenin)  reddedilmesi maskesiyle,  işçi sınıfının burjuva siyasetine tabi kılınmasıdır." (8)

Erdoğan A
30 Haziran, 2019

Notlar

* Lenin, Sol Kommünizm; bir çocukluk hastalığı
**  Demokratik görevlerini rafa kaldıran bir mücadele Sosyalist bir mücadele olabilirmi

(1) Lenin, Savaşa ve Ana vatan savunulmasına karşı Marksist Tutum

(2) Paul Temple, What Are the Prospects for Socialism?

(3) James P. Cannon, The Struggle for a Proletarian Party

 (4) Leon Trotsky, A Talk with the Socialist Workers

(5) Clara Zetkin, To the Congress of the German Communist Party

(6) The International Workingmen's Association, 1872

(7) Stalin, Leninizmin İlkeleri , Strateji ve Taktik

(8) Lenin, Anarchism and Socialism (1901)

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.