Header Ads

Header ADS

Marksizm Leninizmi, "geçmişi" aştığını iddia edenler

Marksizm Leninizmin temel ilkeleri , ta ki sosyalizmin genelde tüm kapitalist ülkelere karşı nihai zaferini kazanana kadar, ve büyük ihtimalle "devlet " kendiliğinden ortadan kalkana kadar Güncelliğini koruyacak teorilerdir. Değişken olan bu temel teoriler değil, onların yaşama uygulanmasındaki araç , yöntem ve biçimleridir.

Marksizm Leninizmin geçersizliğini öne sürerek, kendisini "20 yüzyılı geride bırakmış" olarak gören ve bununla böbürlenen ler, aslında devrimlerin her ülkelerde farklı biçimlerde olacağını ve tüm ülkelerde birden bir dünya devrimi olamıyacağını söyleyen Engels in 19 uncu yüzyılının da gerisine giden "entellektüel zavallı" insanlardır.

Bu aynı kafa yapısıdırki AKP nin anayasaya değişikliğini "demokrasiye doğru atılmış büyük adım" olarak niteleyebilir.

Engels Devlet in topluma dışardan dayatılmış bir olgu olmadığını, daha çok, toplumun, gelişmesinin belirli bir aşamasındaki bir ürünü olduğunu söyler. Yani sınıflar arası çelişkilerin uzlaşmaz olduğu yerde devlet in varlığı kaçınılmazdır.

20inci yüzyılın aşıldığı ve uzlaşmaların olduğu, devletin uzlaştırıcı olduğu konusunda, dünyada somutdaki gerçeklerden ders çıkaramayanlar a Marks ın, "eğer uzlaşma olanaklı olsaydı ne devlet ortaya çıkardı, ne de ayakta kalabilirdi", devlet " bir sınıf egemenliği organı, bir sınıfın bir başka sınıf üzerindeki baskı organıdır; sözlerini hatırlatmakta yarar var.

Hangi ülkede "devlet" yok oldu? Ne değişti sınıfsal çatışma ve devlet içeriğinde 20 yüzyıldan bu yana??? Hiç bir şey...

Engels devletin " özel bir baskı gücü" olduğunu söyler ve bunun ortadan kalkışının (sosyalizmden komünizme geçiş hariç) hiç bir zaman kendiliğinden olamıyacağı değerlendirmesi temelinde, Marks ve Engels "zora dayanan devrimin kaçınılmazlığını" vurgularlar. Yani ""Zora dayanan devrim olmaksızın, burjuva devlet yerine proleter devleti geçirmek olanaksızdır"..

Şimdi bu temel teori ve anlayışlarda (Devlet ve devrim konusunda) değişen ne 21 yüzyıl somutunda? Hiçbirşey..

Yaşanan dönem Leninin Marksizmin teorilerini uygulayıp açıklama getirdiği, "emperyalist" dönemdir. Gelinen yerde, Lenininin bütün teorileri güncelliğini bütün çıplaklığıyla korumaktadır.

Marks ve Engelsin rekabetci kapitalist döneminden farklı olarak, Lenin "rekabetin tekele dönüşümünün, modern kapitalist ekonominin en önemlisi olmasa bile en önemli olgularından birisi" olduğunu ve  "üretimin yoğunlaşması sonucu tekellerin doğuşu kapitalizmin bugünkü gelişme aşamasının genel ve temel bir yasası" olduğunu vurgular.  Gelinen yerdeki ekonomik ve siyasi yapılanmalar Lenin in teorilerinin pratikte kanıtlanmalarıdır.

İşte bir örnek;
Zurih te, "Swiss Federal Institute of Technology" de teorisyenler, dünya çapında 37 million şirket ve yatırımcıların verilerini toparladılar, ve 43,060 uluslararası şirketleri ve onların dolaylı ortaklarının değerlendirmesini yaptılar.

Kimin neye sahip olduğu ve gelirlerinin ne olduğu temelinde ekonomik güçlerinin ne olduğu konusunda, verilere dayanarak ulaştıkları sonuç; uluslararası şirketlerin kontrolünün toplam 737 şirket e ait olduğunu, ve bu kontrolde egemen merkez i ,- diğerlerini de dolaylı kontrol eden- 147 şirketin oluşturduğu.

147 çok uluslu şirketten oluşan , egemen merkez , (yani, 43 bin çok uluslu şirketlerin % 0.3'ü) bütün dünya mali varlığının % 40 ını kontrol etmekte.

Toplam 737 şirketse, yani % 1.7 i, dünya değerlerinin % 80 ini kontrol ediyor..

Gelir anlamında; Diğer bulgulara göre , dünyanın en büyük 10 şirketinin toplam geliri, 180 en fakir ülkenin toplam gelirinden daha büyük.
 Yani "aşıldığı idia edilen çağ ", Stalinin söylemiyle ""Leninizm, emperyalizm ve proleter devrimi çağının Marksizmidir. Daha tam söylemek gerekirse: Leninizm, genel olarak proleter devrimin teorisi ve taktiği, özel olarak proletarya diktatörlüğünün teorisi ve taktiğidir."

Marksist laflarla, sol maskesi arkasına saklanıp  Marksizmi eleştirerek onu yeni çağa uyguladığını iddia edenlerin Marksist olmakla - anti-Marksist olmanın dışında-  uzaktan yakından ilişkileri yok. 

Lenin “Marks'ın devlet öğretisinin özünü, bir sınıfın diktatoryasının, yalnızca genel olarak bütün sınıflı toplumlar için, yalnızca burjuvaziyi devirecek olan proletarya için değil, ama kapitalizmi "sınıfsız toplum"dan, komünizmden ayıran tüm bir tarihsel dönem için de zorunlu olduğunu anlayanlar, yalnız onlar, iyice kavramışlardır”” der.

Teoriler temelinde  çağa, daha doğrusu içinde bulunduğu döneme göre "gündemleri" sıralarsak;

Devlet” in ortadan kaldırılması “gündem” ve “sorun” u, sınıf çelişkilerinin ortadan kalkmış olduğu toplumda yaşamış ve yaşayanların, Engels in sözleriyle "yeni ve özgür toplumsal koşullar içinde yetişmiş" insanların gündemi ve sorunudur.

Bu “ yeni ve özgür toplumsal koşulları “ yaratma “ (sosyalizm) gündem” ve “sorun” u “Devrimci dönüşümü” gerçekleştirenlerin ve onların devamı olan nesillerin “gündemi” ve “sorunu”dur.

Bu “devrimci dönüşümü” gerçekleştirme “Gündem ve sorunu “ kapitalist dönemde yaşayan devrimcilerin , yani GÜNDEMDE OLAN, GÜNÜMÜZ SORUNUDUR

Şüphesizki Bu dönemler birbirinden bağımsız değil birbirini takip eden siyasi ve toplumsal içeriğe sahiptir. Ancak GÜNDEM belirlidir, değişmemiştir ve özsel anlamda değişmeyecektir. Değişkenlik her ülkenin kendi yapısına bağımlı olarak, gündemi gerçekleştirecek araçlar, gereçler ve biçimleriyle ilgilidir.

Kendisini "20 yüzyılın teorilerinden arındırmış" olarak görenler;

ya , gene o yüzyılın ekonominin dengesiz-eşitsiz gelişmesi teorisi ni kanıtlayan bir şekilde gelişmeler sonucu, kendisini ekonomik olarak burjuvaya yakın bulanlardır;

ya, küçük burjuvanın kaypaklığı nedeniyle , mücadeleden kaçmanın yollarını arayan bir küçük burjuva lafazandır,

ya da , günümüzde çok yaygın olan, iktidarların "ödemeleri", "mali ya da akademik" desteklerinden faydalanan "fırsatçı ve çıkarcılardır...

Cahillik? İstisnalar haricinde bunların cahil olduğunu sanmıyorum. Bunlar var olan sınıf mücadelesinde saflarını çeşitli maskeler arkasında belirlemiş insan-bozuntularıdır.

Yukardaki resim bir zamanlar Afrika da gerek eğitim ve gerekse yaşam standardı olarak en yüksek seviyed olan Libya da " demokrasi" den sonra yaygınlaşan köle ticaretinin örneklerindendir.

Erdoğan A
Mart 23, 2019


Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.