Sadık Güleçin Duvar gazetesindeki anti-komünist "Promosyon" yazısı üzerine
"Anti-komünist, gerici olduğu bilinen, "Lenin bir Alman ajanıydı" diyen bir yazarın, Sovyetler ve onun liderleri üzerine yazdığı bir kitabın promosyonunu yapmak için ya bilgisiz olmak gerekir ya da anti-komünist. Hangi "sol" maske arkasına gizlenirse gizlensin, dini gerici bir yazarın Türkiye tarihi hakkında yazdığı bir kitabın promosyonunu yapmak ne kadar gericilikse, Kotkinin bu kitabının promosyonunu yapmak da aynı şekilde gericiliktir."
Sadık Güleç Duvar gazetesinde " Lenin'in 'Stalin vasiyeti' sahte mi?" başlıklı, özünde ideolojik yapısına uygun bir yazar ve onun kitabının sinsi bir şekilde promosyonu olan bir yazı yazmış.
İnsanların dünyaya bakış açılarını oluşturma ve güncel, tarihi olayları değerlendirme yolunda dayandıkları yazı ve kitap seçenekleri, onların ideolojik anlayışlarına dayanır, ve ideolojilerinin bir yansımasıdır. Her birey ideolojik anlayışına uygun yazı ve kitapların "promosyonunu "yapar. "Profesyonel" leşmiş bireylerin bu "propaganda" yaklaşımı, kendi ideolojisini, ve satmak istediğini (gerektiğinde) "gizleme" de, ne kadar hünerli olduğu ile bağlantılıdır. Batı da, gazetecilik ve yazarlık eğitiminde - gerçi, keşfetme ve eleştirme amacı temelinde olsa da-, bu taktikler öğrenilir. Kimisi bu kazandığı hüneri böylesi yazı ve kitapları "teşhir etme" amacıyla kullanır, kimisi, ya mali ve akademik destekli bir "propaganda - "network u"- ağı nın bir parçası olarak, ya da ideolojisinin çıkarları doğrultusunda kullanır. (Anti Komünist kitaplar gerek istihbarat ın özel bir bölümü ve gerekse onlarla bağlantılı "Sivil Kurumlar" tarafından bütün temel dillere çevrilmesi için bir sürü "ağlar" geliştirmişlerdir.)
Sadık Güleç in, anti-komünistliği gizli olmayan Kotkin in desteksiz, dedikodu ve yalan dolu, binlerce sayfalık kitabını, çıkara uydukça masaya getirilen, " Lenin'in 'Stalin vasiyeti' sahte mi?" başlığıyla reklamını yapması, sanki Kotkin in "objektif" olduğu imajını vermeye çalışması bir yana, Sol kesimin de okumasını sağlamak amacını hedef alan sinsi bir yaklaşımdır.
Türkiye de ve geri kalmış bir sürü ülkede yazarın "akademik" ünvanı "inanılabilirliği" sağladığı acı gerçeğinden yola çıkarak Sadık bunu belirtmeyi unutmamış.
"Prof.Dr. Stephen Kotkin, önce Sovyetler Birliği döneminde daha sonra da Rusya Bilimler Akademisi’nde konuk öğretim üyesi olarak kabul edilen Rus ve Sovyet tarihi konusunda uzman bir akademisyen ve halen Princeton Üniversitesi’nde çalışan bir tarihçi."
Kotkin in kitabında gösterilen her kaynağı inceleyen ve bu kaynakların yalanlığını, sahteliğini, notlardaki propagandalarını teşhir eden Grover Furr "ünvan- inanılırlık" konusunda şunu söylüyor;
"Büyük bir Amerikan Yayıncısı tarafından basılan Princeton Üniversitesinde Tarih Profesörü "- propagandacı nın cüzdanındaki tek parası olan - (ünvanına) inanılırlığına dayanabilir. Bu çalışma- kitap, bu "paranın sahte olduğunu gösteriyor."
Grover Furr teşhirinin başlangıcında konuya şöyle değiniyor;
"Bilim gerçeği elde etme çabasıdır. Objektif gerçeklerden değilde özgül bazı iddiaları ya da tarihi bir paradigmayı savunma ve ya ona saldırma, gibi ard niyetlerden- motiflerden yola çıkan iddialar, haklı bir şekilde "propaganda" olarak damgalanırlar. .....alt notlarla propaganda.. bu kitap ..tam da böyle bir çalışma..""
Grover Furr ün, alıntı dan alıntıya, kaynaktan kaynağa, yaptığı inceleme, Sadık Güleç in aşağıda bahsettiği "sayısız aktarım" ın, yalanlara dayandığını gösteriyor.
Sadık Güleç'in;
""Kotkin, Stalin’in doğumundan başlayarak yaşadığı çevre onu oluşturan şartları çok canlı bir şekilde bize aktarırken aslında bir devrimi doğuran nedenlerinde tasvirini yapıyor. Kitapta çok önemli bulduğum sayısız aktarım var.""
sözleri onun da ne kadar "objektif" likten uzak olduğunun, amacının "propaganda" olduğunun bir göstergesi, ve onun "ideoloji"sinin bir yansımasıdır.
Grover Furr Kotkin in hünerli propaganda pratiklerini anlatırken, kitleleri aldatmak için normal bir pratiğin genelde doğruları getirip, arasına sahteleri ve yalanları serpiştirme olduğunu söylüyor ve devam ediyor;
"Ama, Tarihi konuların araştırıldığı ve incelendiği bu kitapta Kotkin değişik bir yöntem uyguluyor; "Büyük Yalan"... ..Kotkin in kitabı, Adolf Hitler'in Mein Kamf kitabında önerdiği propaganda tekniğini uyguluyor."
Kotkin in "büyük yalan" tekniğini Hitler den öğrenmesine gerek yoktu. Kotkin in bu tekniği kullandığı sorgulanamayacak bir gerçek. Şimdiki kitap (Grover Fürr ün kitabı. EA) bu gerçeği Kotkin in Anti-Stalin gerçek-iddiaları olarak kullandığı her referansı dikkatli bir şekilde inceleyerek ortaya koymuştur. "
Sadık Güleç'in, kitabı ve yazarı "objektif " olarak satmaya çalışması, ideolojik bakış açısı nedeniyle anlaşılabilir. Ancak Grover Fürr'ün Kotkin in kitabında gösterdiği "kaynaklar" konusundaki bulguları tam tersini gösteriyor.
"Kotkin objektif olmak için hiç bir çaba göstermiyor" diyor Fürr , ve devam ediyor;
"Gerçekte onun Anti Stalinist düşmanlığı, .....analitik amaca hiç uymuyor ..Ancak tarihçi ismine layık olmak için objektiflik, gerekliliklerden birisidir. Eğer birisi başlangıçta objektif olmaya çaba göstermezse, onun çalışması- yapıtı hiç bir zaman gerçeği keşfedemiyecektir. Zaten gerçekler (i keşfetmek), Kotkin in hiç bir zaman hedefi olmadı.""
Objektiflik ve bir tarihçi olarak profesyonel sorumluluğa değinen Fürr bu konuda Kotkin için şunları söylüyor;
" Yaptıkları araştırma konusunda var olan anlaşmazlıklar ve farklı görüşlere yer vermek tarihçilerin profesyonel sorumluluğudur. Ama Kotkin, okuyucularını ...var olan anlaşmazlıklar konusunda bilgilendirmiyor. Kotkin hiçbir açıklama getirmeden anti-Stalin duruşunu tekrar ediyor. "
" Kaynaklarını belgelemek bir Tarihçinin görevidir. Kotkin bunu alışılagelmiş bir şekilde ihlal ediyor. Alt notlarının ..büyük çoğunluğu sahte. Alt notlar dikkatli bir araştırmanın delili gibi görünüyor. Ancak yaptığım araştırmada....bunların Kotkin in gerçek-iddiaları na delil getirmediğini görüyoruz..
Grover Furr kitabında Kotkin in bütün gösterdiği kaynakları, alt notlarını teker teker inceleyip, bunların kimisinin "büyük yalan", kimisini çarptıma, kimisinin sahte vb olduğunu kanıtlamış.
Başlangıçta da vurguladığım gibi "neyin ve kimin","promosyonu nu", "propagandasını" yapmak, ideolojik bir seçimdir. Türkiye deki sol o kadar zavallı bir hale gelmiş durumda ki, sol maskesi arkasına kendilerini saklamış olan anti-komünistler, Robert Conquest gibi Ajan'ından tut, Kotkin gibi gericilerin propaganda yazı ve kitaplarının reklamlarını rahatça yapıp, okunması için "satabilmekteler"..
1993-94 de vurguladığım; "Kabul edilmesi gereken gerçek Türkiye'deki Devrimci hareketin "yenilmiş" olmasıdır. Ve Türkiye de ekonomik ve siyasi anlamda sarsıcı bir değişiklik olmadığı sürece, bu yenilgi bir kaç nesil devam edecek, Troçkist sızmaların artık maskelerine gerek duymadığı, ideolojik varyasyonlarının hakim olduğu, parçalanmaların yoğunlaştığı, ortam gelişecektir." sözlerini yenilemekte yarar var. Gelinen yerde, artık bırakın Troçkist sızmaları bir yana, "renksiz" anti-komünistlerin de "entelektüel hakimiyeti" olduğu bir dönemde yaşıyoruz..
Burjuvazinin güçlü olduğu ve kendi ideolojik çıkarına olan kitapları gerek akademik, profesyonel ve gerekse mali desteklerle, hükümet ya da sivil kurumlarla her dile çevirmesi, ideolojik savaşın bir parçası ve biçimidir. Türkiye'de buna karşı sol parti ve örgütlerin sistemli bir biçimde ideolojik savaş vermemesi, liberalizmin ne kadar alışkanlık haline geldiğinin bir başka göstergesidir. Parti ve hareketlerin, "kollektif" çeviri anlayış ve pratiğini başlatıp bunu sistemli bir hale getirmesi, her türlü "popülerize edilen" anti-komünist kitaplara karşı, ML teşhir kitaplarını, bu örnekte Grover Fürr'ün kitabını çevirip, yaygın bir şekilde okunması için girişimde bulunması gerekir.. Kendiliğindencilik ile, ve umursamazlıkla "ideolojik savaş" yenilgiyi kabullenme tavrıdır. İdeolojik savaşta yenilgi, Sosyalizm mücadelesinde yenilgi demektir.
Burjuvazinin güçlü olduğu ve kendi ideolojik çıkarına olan kitapları gerek akademik, profesyonel ve gerekse mali desteklerle, hükümet ya da sivil kurumlarla her dile çevirmesi, ideolojik savaşın bir parçası ve biçimidir. Türkiye'de buna karşı sol parti ve örgütlerin sistemli bir biçimde ideolojik savaş vermemesi, liberalizmin ne kadar alışkanlık haline geldiğinin bir başka göstergesidir. Parti ve hareketlerin, "kollektif" çeviri anlayış ve pratiğini başlatıp bunu sistemli bir hale getirmesi, her türlü "popülerize edilen" anti-komünist kitaplara karşı, ML teşhir kitaplarını, bu örnekte Grover Fürr'ün kitabını çevirip, yaygın bir şekilde okunması için girişimde bulunması gerekir.. Kendiliğindencilik ile, ve umursamazlıkla "ideolojik savaş" yenilgiyi kabullenme tavrıdır. İdeolojik savaşta yenilgi, Sosyalizm mücadelesinde yenilgi demektir.
Erdoğan A
17 Şubat, 2019
Hiç yorum yok