Sahte habercilik - "doğru" yu "yalanla" destekleme pratiği
"hiç bir şey aldatmadan daha tehlikeli değildir". Lenin, Junious
Bir arkadaş , bir resim üzerine "sahte haberciliğin" AKP nin Trollüğünü yapmaktır" sözlerime, "sen neyin trölüsün" diye cevap vermiş. Neyin "trölü" olduğumu belki bu yazıdan anlayabilir diye , haberlerde "sahte" ciliğe kısaca deyinme gereği duydum.
Bir arkadaş , bir resim üzerine "sahte haberciliğin" AKP nin Trollüğünü yapmaktır" sözlerime, "sen neyin trölüsün" diye cevap vermiş. Neyin "trölü" olduğumu belki bu yazıdan anlayabilir diye , haberlerde "sahte" ciliğe kısaca deyinme gereği duydum.
Sahte habercilik yeni bir olgu ve yeni bir pratik değil. Değişik biçimlerde ve boyutlarda tarih boyu devam eden bir olgu. Özellikle çatışmalarda, savaşlarda yoğun olarak kullanıldığı bilinen bir "etkileme" yöntemi. Bunun birde "ters etki" sonuçları var. Bizim çocukken dinlediğimiz " yalancı çoban" öyküsü, eğer diyalektik bağlantılar kurulursa, teknolojinin gelişmiş olduğu içinde yaşadığımız dönemde de, "yalancı" haberlerin kısa ve uzun vadeli sonuçları ve "sorunlar"ı hakkında bir sürü yorumlar yapabiliriz.
Gelinen yerde, medya nın "doğru haber" sorumluluğu neredeyse kalkmış olduğu, verilen haberlerin çoğunluğunun tek yönlü, yalan, ya da sahte olma olasılığı yüksek olan bu dönemde, sahte ya da yalan olarak nitelendirilen haberlerin de doğru olma olasılığı o kadar fazlalaştı. Bunlara canlı ve anında telefonla vb yüklenilen video haberleri örnek olarak gösterebiliriz. Aynı şekilde senaryosu yazılmış ve hayata konulan "canlı" yayınları da, diğer yanda örnek olarak gösterebiliriz.
Bu iki örneğin birisi "sahte" diğeri "doğru" haberle ilgili. Ancak "doğru" olarak yansıtılan haberde, bir başka "etken" i içinde taşıyor olabilir ve genellikle taşır, o da ; "ön yargılı eğilim". Ön yargılı eğim, bir olayı, bireyin, kendi görüş ve anlayışına uygun bir şekilde yansıtma yönünde, seçici olarak ele alması ve pratiğe uygulaması ile ilgili.
İnternet te "ön yargılı eğilim" , kimi zaman "doğru ", kimi zaman "yalan" ile birleştirilmiş bir şekilde, yaygınlaşan bir hızla kendisini göstermekte. Kısaca değinmeye çalışacağım konu "yalan" ile " ön yargılı"" eğilim değil, bu zaten kendi kendisini kısa vadede teşhir ediyor ve olumlu bir sonuçta buluşuyor. Konu "doğru" yu " ön yargılı eğilim" ve "yalan" la bütünleştirerek yaratılan sahte haberler.
"Doğru" nun "yalan" la desteklenmeye, canlandırılmaya çalışılması, çoğunlukla bilinçli, ve kimi yerde bilinçsizce "doğru" hakkında "şüpheler" yaratılmasının, ve "doğru"nun "yalana" dönüştürülmesi pratiğinin ilk adımlarıdır.
İçinde yaşadığımız dönemde, özellikle tartışmalı-çatışmalı (doğru yu kabullenmeyenlerin de var olduğu) doğrularda "yalan" ın ortaya çıkması, ve "yalan" olduğunun yaygınlaştırılması fazla uzun sürmeyecek bir olgudur. Bu ortaya çıkan "yalan", kaçınılmaz olarak, "doğru" nun, doğruluğu hakkında kafalarda şüphe yaratmak için bir malzeme olacaktır. Aynı konuda "doğruyu" yalan la destekleme nin tekrarlanması ve yoğunlaştırılması, giderek o "doğru" nun "doğruluğuna" olan şüpheleri de arttıracaktır. Ya da en azından, o "doğru" nun iddia edilen "ölçeği" konusunda abartıların çok olduğu yönünde görüşlerin oluşması, yaygınlaşması ve hakim olmasına neden olacaktır.
Bu anlamda, ve bu nedenle, bu tür "doğru" yu "yalan" la destekleme pratiği, teknolojinin gelişmiş olduğu bu dönemde, genellikle "doğru" yu savunan değil, "doğru" nun karşısında olanlarca uygulanan bir taktik olabilir, ayni şekilde yaptığı sahtekarlığın sonuçlarını düşünmeyenler tarafından da yapılıyor olabilir.
Buna Nazilerin katliamları ile ilgili "doğruyu" "yalan" la destekleme pratiği ve gelişen sonuçları örnek olarak gösterilebilir. 5 sene önce yapılan istatistikler, holokost da ölenlerin sayısının büyük ölçüde abartıldığına inananların sayısı % 70 e yaklaşmakta olduğunu göstermekte. Buna da önemli etkenlerden birisinin bir zamanlar yaygınlaştırılmış resimlerin "sahte" liğinin ortaya çıkması olarak değerlendiriliyor.
Bahsettiğimiz Nazi Almanyasının katliamları gibi reddedilemeyecek bir bir dünya olayı, bir "doğru", bu doğrunun "yalan"larla desteklenmeye gereksinimi yok, yeteri kadar "kanıt" var..
Şimdi bu somut örneği bölgesel bir "doğru" ya uygularsak, "yalancı çoban" ın , "yalan" la, "doğru" yu nasıl olumsuz etkileyebileceği konusunda fikrimiz olabilir. Sayfada verilen örneklerde olduğu gibi - ki sözü geçen konuda yapılan daha da kötü, başka bir olayın resmi çalınmış ve bu olay gibi gçösteriliyor - bu "yalan" cılık, tavrın açıklanması gereken tam deyimiyle, "sahtekar"lık, "doğru" yu savunma, besleme, güçlendirme, destekleme değil, "doğru" nun inandırıcılığını zedeleme, şüphe yaratma ve süreç içinde "yalan" laşmasına çanak açmaktır.
Yani kardeşim, bu "sahte" resim-haberi, doğruluğunu araştırmadan, ya da - savunduğunuza göre -yayınlanmasında bir sakınca görmeyerek, bile bile paylaşmak ve yaygınlaştırmakla, "doğru" uğruna değil, onun "yalan" laştırılması sürecinde aktif işlev görmüş oluyorsunuz.
Herşey bir yana, sahte cilik ve sahteciliğe olumlu yaklaşım, Devrimci bir yaklaşım olamaz.
Başta Lenin in sözleriyle aktardığım gibi "hiç bir şey aldatmadan daha tehlikeli değildir".
Yani benim "tröl" lüğüm doğru nun ve Devrimciliğin "tröl" lüğü..
Ekim 27, 2017
Erdoğan A
Erdoğan A
Hiç yorum yok