Header Ads

Header ADS

Savaşların ML Değerlendirilmesi Üzerine -2 -Haklı ve Haksız savaşlara yaklaşım

Bu yazı Sovyet yazarlarının * "Savaş" üzerine yazıları temelinde, onlardan aldığım notların günümüze yorumlanan bir "çeviri yorumlama -derleme" si olarak, bir kaç bölümde yayınlanmakta olan yazı dizisinin 2incisidir.


”Peki, bir savaşın "özü"nü nasıl tanımlayabilir, nasıl ortaya koyabiliriz? Savaş siyasetin devamıdır.Öyleyse savaş öncesinde güdülen siyaseti, savaşa yolaçan, savaşı ortaya çıkaran siyaseti incelememiz gerekir. Bu siyaset emperyalist bir siyasete, yani mali-sermayenin çıkarlarını güven altına almak, sömürgelerle yabancı ülkeleri soymak, ezmek amacını güdüyorsa, o zaman bu siyasetten doğan savaş emperyalisttir. Eğer güdülen siyaset ulusal kurtuluş siyasetiyse, yani ulusa zulmedilmesine karşı olan yığın hareketinin ifadesiyse, o zaman bu siyasetten doğan savaş, ulusal kurtuluş savaşıdır.” Lenin

Marksistlerin  Haklı ve Haksız savaşlara yaklaşımı ve tavrı

Bir Marksist özgül bir savaşa karşı nasıl bir tutum izlemesi gerektiğine karar verebilmek için o savaşın karakterinin ne olduğunu belirlemesi gerekir. Marksistler  saldırgan, haksız savaşlara karşı,  devrim dahil olmak üzere, bütün ve her türlü araçların kullanımıyla , kararlılıkla mücadele etmeyi savunur. Marksistler halkların  bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm uğruna verdikleri devrimci-kurtuluş savaşlarını  desteklerler. “Sosyalistler,” der  Lenin “her zaman ezilenler tarafındadır ve dolayısıyla, amacı  baskıya karşı demokratik veya sosyalist  mücadele olan savaşlara karşı olamazlar" der. V. I. Lenin, Collected Works, Vol. 23, p. 196.

Tarihsel ilerleme ve özgürlüğü savunarak, Komünist Partiler burjuvazinin saldırgan politikalarına karşı mücadele için kapitalist ülkelerin işçi sınıfını seferber ederler. Bunlar emperyalist savaşların nedenlerini, “Savaşların doğum” sırrını  teşhir eder ve kitlelere sömürücüler tarafından başlatılan savaşlarda çıkış yolu gösterir.


Marksistler-Leninistler, sınıfsal açıdan neyi hedeflediğine bağımlı olarak her savaşa karşı somut tavır alırlar. Burada Marksizm Leninizm, devrimci-kurtuluş savaşları  dahil, tüm savaşları, reddeden burjuva pasifist ideolojiden farkını net bir şekilde ortaya koyar. Barış vaazi veren Pasifist ideoloji sadece barış çığırtkanlığı ile  savaşların bir mücadele vermeden ortadan kalkmasına yol açacağına inanırlar. Bu nedenle, pasifist ideoloji, militaristler için tehlikeli değildir, kitlelerin uyanıklığını yok etmek için, gerici sınıflar tarafından kullanılabilir.

Pasifist ideolojinin aldatıcı niteliğinin teşhiri , barış için mücadele ve halkların güvenliği konusunda kendi örgütlenmesi, ve barış hareketinin daha da geliştirilmesi için önemli bir koşuldur. Aynı zamanda haksız savaşların bütün muhalifleri, her şekilde desteklenmeli,  birleştirilmeli ve savaş tehdidine karşı mücadeleye çekilmelidir.

Günümüzdede bazı Sağ Sosyal Demokrat liderler  ezilen halkların veya yeni bağımsız devletlerin kurtuluş hareketine karşı, ilhak savaşlarını, doğrudan destekliyorlar.

Sosyal-demokrat partilerde, sağcı liderlerinin politikalarına dirençin  büyüdüğü gerçeği göz ardı edilmemelidir.  Demokrasi ve sosyal ilerleme mücadelesinde eylem birliği,  tüm emekçiler, işçi sınıfı  güçleri yükselmektedir. Marksist-Leninist Partiler Social-Demokrat liderler ve Sağ oportünistlerin  uygulamalarını  ve ideolojik konumlarını teşhir etmeliler , ve emperyalist burjuvazinin politikalarına karşı tutarlı sınıf mücadelesini öne çıkarmalıdırlar. 

Çağdaş Sağ revizyonistler savaşların Marksist değerlendirmesini tahrif ederler. Bunlar işçi sınıfının tavırından sapar ve işçi sınıfının  haklı ve haksız savaşlara temelde farklı bir tutum aldıkları gerçeğini  göz ardı ederler. “Tarafsızlık” kisvesi altında onlar, soyut pasifizmi  sınıf tavrı olarak lanse ederler  ve aynı zamanda emperyalizmin savaş tehlikesinde tek kaynak olduğu gerçeğini gizlerler. Bu şekilde revizyonistler, aynen sağ sosyalistler gibi, emperyalizmin saldırgan güçler karşısında uluslararası işçi sınıfı hareketini etkisiz hale getirirler.

Uluslararası işçi sınıfı  modern savaşların karakteri ve emperyalist saldırganlara karşı mücadelede doğru bir politika izlemek, kalıcı barış, ulusal bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm  için,   sadece Marksist-Leninist anlayış temelinde doğru bir siyaset takip edebilir.

Savaşlarının  türlere göre Sınıflandırılması için Sosyal Temeller

Her özgülde sürdürülen savaşın haklı veya haksız olup olmadığına dair karar,  ayrılmaz bir şekilde savaşların sınıflandırması  ile bağlantılıdır.

Savaşların türleri, içinde yaşanan dönemin temel özellikleri doğrultusunda, ve ona bağımlı olarak belirlenmelidir. İçinde bulunan dönemi  anlamadan verilen bir savaş değerlendirilemez. Her tarihsel dönem, sosyal içeriği bakımından farklılık gösteren, belirli çelişkileri içinde taşır. Savaşların sınıflandırılması, ana çelişkileri, ya da askeri çatışmaların oluşmasından sorumlu olan bu  ana çelişkilerin içeriklerini  ve silahlı mücadelede çatışan toplumsal güçleri göz önünde bulundurması gerekir.

Sadece tek antagonistik oluşumlar değil, aynı zamanda  aynı oluşumun farklı süreleri, (örneğin, kapitalizm), somut çelişkilerle belirlenmiştir. Bunlar, belirli bir süre içindeki savaşların temel türlerini belirlerler. Halkların uzun süregelen mücadelesini , onların kurtuluşu ve ulusal devletlerin oluşumu ifade eden  ulusal savaşlar, tekelci kapitalizm öncesinin tipik savaşlarıydı. Zaten bölünmüş dünyanın yeniden paylaşımı ve dünya egemenliği için (her iki savaşan taraf için haksız savaş) verilen emperyalist savaşlar,  emperyalizmin bölünmemiş dönemi için tipik savaşlarıydı.

Sosyal mücadelenin tüm bu -ulusal kurtuluş, demokratik ve sosyalist, ezilen ve ezen ülkeler arası  -  biçimleri, emperyalistlerin silah zoruyla çözmek istediği derin uzlaşmaz çelişkileri ifade eder. 1) sosyal sistemlerin karşılıklı arasındaki savaşlar; 2) Proletarya ve genel demokratik amaçları için tekelci sermayenin gerici güçlere karşı savaş dahil burjuvazi arasındaki iç savaşlar; 3) sömürgecilerin ve onların bağımsızlığı için savaşan halklar arasındaki savaşlar; ve 4) kapitalist sistemler arasında savaş. 5) Günümüzde de emperyalist ve yerli gericiler tarafından kışkırtılan, gelişmekte olan ülkeler arasındaki askeri çatışmalar.

Savaşların başlıca türleri nadiren “saf-bariz” şekilde ortaya çıkar. Çeşitli türleri genellikle iç içe ve bir türü  diğerine değişeşerek ortaya çıkar. Saldırgan, gerici savaşlar İç savaşlara dönüşebilirken,  iç savaşlar yabancı müdahelesine karşı savaşla bütünleşebilir. Sömürgecilere karşı ezilen halkların ulusal kurtuluş savaşları, aynı zamanda  gerici iç güçlere karşı iç savaşla el ele yürüyebilir. Ancak  bu tür iç içe geçen savaşlar ana türleri arasında ayrımı ortadan kaldırmaz.

Savaş türlerini sınıflandırırken biz (iki tarafında haksız olduğu emperyalist savaşlar hariç) her savaşa, savaşan her tarafın farklı sosyal amaçları olduğu, iki taraflı bir fenomen olarak bakarız.

Savaşlar sadece siyasi içeriği açısından  değil, aynı zamanda silahlı mücadelenin askeri teknik temelinde farklıdır. Nükleer füzeler çağında savaşın askeri-teknik karakteri toplumsal hayatda nükleer savaşın tarihsel rolünü anlamak için büyük önem kazanır. Savaşlar aynı zamanda, ayrı ülkeler arasında veya dünya devletler koalisyonları arasındaki askeri çatışmanın ölçeğine göre ayırt edilir.

Savaşların askeri-teknik özelliklerine göre  sınıflandırılması sadece burjuva askeri teorisyenlerin tipik bir örneğidir. Bunun nedeni savaşın sınıfsal özünü ve emperyalizmin askeri politikalarının saldırgan karakterini gizlemek için daha yaralı olmasıdır. Bu nedenle onlar savaşın sınıfsal-siyasi içeriğini yok sayarak, savaşların “teknik” sınıflandırmasıyla sınırlandırırlar. 

Modern ABD stratejisinin çerçevesin de üç çeşit savaş dikkate alınır;
(1) toptan  ve sınırlı (ölçeği  ve hedefleri açısından) ; karşıt toplumsal sistemlere ait ülkelerin katılımıyla nükleer savaşlar
2) nükleer silahların kullanımı olmadan dünya ve yerel savaşlar;
3) halkların  ulusal kurtuluş hareketine ve yeni bağımsız devletlere karşı yerel savaşlar.

Emperyalistler dünyanın farklı yerlerinde kendi konumlarını güçlendirmek  ve işçi sınıfının devrimci-kurtuluş hareketlerini zayıflatmak için sık sık yerel savaşlara başvururlar.  Lenin “küçük savaşlar" ın özü  ve  emperyalist saldırgan politikaları arasındaki kopmaz bağlantıyı ortaya koymuştu.
”. ... büyük savaşlardan önce sürdürdükleri küçük savaşları ele alalım - "küçük" çünki o savaşlarda birkaç Avrupalı öldü,  bununla beraber zaptettikleri ülkelere ait , onların bakış açısıyla "millet" olarak görülmeyecek halklardan yüzbinlercesi öldü (O Asyalı ve Afrikalıları "millet" olarak tanımlayamazsın!), bu milletlere karşı savaşlar silahsız insanlara karşıydı, kurşunlandı, kurşuna dizildi.. 
Mevcut savaş fetih politikasının, bütün halkların kurşunlanmasının, inanılmaz vahşet in bir devamıdır..." V. I. Lenin, Collected Works, Vol. 24, p. 406.

Lenin'in “Küçük” emperyalist savaşlar değerlendirilmesi bugün hala geçerlidir. Bu küçük savaşların özünü ve sosyal ilerlemeye karşı oluştruduğu tehlikeyi anlamaya yardımcı olur. Küçük savaşlar ölçeği ve savaşın teknik yöntemleriyle sınırlı değildir . Küçük bir  emperyalist savaş bir dünya savaşı içine gelişebilir.  ABD egemen çevrelerinin resmi doktrini olan  “tırmandırma stratejisi”,- "yerel bir savaşta saldırgan askeri eylemlerin yoğunlaşması, kaçınılmaz olarak askeri çatışmaların yayılmasına yol açar ve bir dünya savaşı tehlikesini hızlandırır.

30 Ocak 2018
Erdogan A

* Fyodorov, Byely, Dzyuba, Kozlov ve diğerlerinden alınan notlar ve günümüze yorumlanması.

 Savaş Nedir ? Savaşların ML Değerlendirilmesi Üzerine -1

Savaşların ML Değerlendirilmesi Üzerine -3- Halk Kitlelerinin rolü

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.